fountain - Turc Anglais Dictionnaire

fountain

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "fountain" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 36 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
fountain n. çeşme
There's a fountain in front of the station.
İstasyonun önünde bir çeşme var.

More Sentences
General
fountain n. kaynak
The man was a fountain of knowledge.
Adam, bir bilgi kaynağıydı.

More Sentences
fountain n. fıskiye
We ran around the fountain in the park.
Parktaki fıskiyenin etrafında koştuk.

More Sentences
fountain n. pınar
The fountains also of the deep, and the floodgates of heaven, were shut up, and the rain from heaven was restrained.
Derinlerin pınarları ve göklerin kapıları kapandı, gökten yağmur yağması engellendi.

More Sentences
fountain n. çeşme
Never cast dirt into that fountain of which you have sometime drunk.
Bir zamanlar içtiğin çeşmeye asla pislik atma.

More Sentences
Technical
fountain n. pınar
Language is the fountain of communication.
Dil, iletişimin pınarıdır.

More Sentences
General
fountain n. memba
fountain n. aslanağzı
fountain n. asıl
fountain n. köken
fountain n. süs havuzu fıskiyesi
fountain n. rezervuar
fountain n. depo
fountain n. (lambada) yağ haznesi
fountain n. mürekkep şişesi
fountain n. yalak
fountain n. hayvan suluğu
fountain n. akan suya benzer şey
fountain n. fışkırma
fountain n. tepeden aşağı dökülme
fountain n. (armada) altı sıra dalgalı şerit motifi
fountain n. labutların fıskiye şeklinde çevrildiği bir jonglör hareketi
fountain v. fıskiye gibi akmak
fountain v. fıskiye gibi akıtmak
fountain v. fışkırmak
fountain v. fışkırtmak
Technical
fountain n. fıskiye
fountain n. soda cihazı
fountain n. su akımının dolduğu havuz
fountain n. yapay kaynak
fountain n. (kalıp içine) giriş yolluğu
fountain n. iç mekan volkan
Geography
fountain n. north carolina eyaletinde yerleşim yeri
fountain n. wisconsin eyaletinde yerleşim yeri
fountain n. minnesota eyaletinde şehir
fountain n. kolorado eyaletinde şehir

Sens de "fountain" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 87 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
fountain of knowledge n. bilgi pınarı
The man was a fountain of knowledge.
Adam, bir bilgi pınarıydı.

More Sentences
General
fountain pen n. dolmakalem
I have a nice golden fountain pen.
Güzel bir altın dolmakalemim var.

More Sentences
drinking fountain n. çeşme
There's a drinking fountain by the tennis court.
Tenis kortunun yanında bir çeşme var.

More Sentences
water fountain n. çeşme
They took turns drinking from the water fountain.
Sırayla çeşmeden su içtiler.

More Sentences
fountain pen n. dolma kalem
My fountain pen is new.
Dolma kalemim yenidir.

More Sentences
fountain of youth n. gençlik çeşmesi
The men are searching for the Fountain of Youth.
İnsanlar Gençlik Çeşmesini arıyorlar.

More Sentences
fountain of youth n. gençlik pınarı
The men are searching for the Fountain of Youth.
İnsanlar Gençlik Pınarı'nı arıyorlar.

More Sentences
public fountain n. sebil
ornamental slab of a fountain n. aynataşı
soda fountain n. soda makinesi
soda fountain n. gazoz vb satılan büfe
fountain pen n. stilo
soda fountain n. büfe
fountain of wisdom n. bilgelik pınarı
german fountain n. alman çeşmesi
village fountain n. köy çeşmesi
fountain-pen n. dolmakalem
water-tank with a fountain n. şadırvan
fountain pool n. fıskiyeli havuz
water fountain n. su çeşmesi
drinking fountain n. su çeşmesi
flower fountain n. çiçekli çeşme
a fountain of blood n. bir kan çeşmesi
fountain of knowledge n. bilgi çeşmesi
love fountain n. aşk çeşmesi
wishing well fountain n. dilek çeşmesi
drinking fountain n. musluk
water fountain n. musluk
love fountain n. aşk pınarı
fountain drink n. alkolsüz içecek
snow fountain n. kar çeşmesi
fountain of youth n. aynü’l-hayat
fountain of youth n. nehrü’l-hayat
fountain of youth n. ab-ı cavidani
fountain of youth n. ab-ı zindegi
fountain of youth n. hayat kaynağı
fountain of youth n. hayat çeşmesi
fountain of youth n. bengi su
fountain of youth n. dirilik suyu
fountain heead n. temel kaynak
fountain heead n. başlangıç noktası
fountain heead n. çıkış noktası
fountain heead n. birincil prensip
fountain heead n. köken
fountain inkstand n. hokka
fountain lamp n. gaz lambası
fountain lamp n. yağ hazneli lamba
fountain of youth n. gençlik iksiri
fountain of youth n. ölümsüzlük iksiri
throw a coin into the fountain v. çeşmeye bozuk para atmak
Idioms
fountain head n. çıkış noktası
fountain head n. kaynak
Tourism
historic fountain n. tarihi çeşme
trevi fountain n. trevi çeşmesi
Technical
air fountain n. tazyikli hava kuvvetiyle su jeti üreten düzenek
electric water fountain n. elektrikli sebil
water fountain n. su çeşmesi
fountain pump n. fıskiye pompası
fountain pump n. taşınabilir bahçe pompası
fountain syringe n. hazneli irrigasyon seti
Construction
ground fountain n. zemin çeşmesi
Astronomy
galactic fountain of youth n. galaktik gençlik pınarı
antimatter fountain n. anti madde fıskiyesi
galactic fountain n. galaktik fıskiye
plasma fountain n. plazma fıskiyesi
galactic fountain of youth n. galaktik gençlik çeşmesi
antimatter fountain n. karşıt madde fıskiyesi
galactic fountain n. gökada pınarı
galactic fountain of youth n. galaktik bengi su
Zoology
fountain shell n. dev kulağı
fountain shell n. batı hint adaları'na özgü büyük bir kabuk
Botanic
fountain grass n. uzun ve çok yıllık bir süs bitkisi
fountain grass n. fıskiye otu
Geography
fountain hills n. arizona eyaletinde şehir
fountain prairie n. wisconsin eyaletinde yerleşim yeri
fountain city n. wisconsin eyaletinde şehir
fountain green n. utah eyaletinde şehir
fountain hill n. pensilvanya eyaletinde yerleşim yeri
fountain city n. indiana eyaletinde yerleşim yeri
fountain run n. kentucky eyaletinde şehir
fountain n' lakes n. missouri eyaletinde yerleşim yeri
fountain valley n. kaliforniya eyaletinde şehir
fountain inn n. güney carolina eyaletinde şehir
Star Wars
court of the fountain n. fıskiye avlusu
dro ceremonial fountain n. dro tören fıskiyesi
fountain of ancients n. antikler fıskiyesi
fountain palace n. fıskiye sarayı