heavily - Turc Anglais Dictionnaire

heavily

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "heavily" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 17 résultat(s)

Anglais Turc
General
heavily adv. çok
Therefore, we need to invest much more heavily in these areas.
Dolayısıyla bu alanlara çok daha fazla yatırım yapmamız gerekmektedir.

More Sentences
heavily adv. aşırı derecede
Tom is sweating heavily.
Tom aşırı derecede terliyor.

More Sentences
heavily adv. ağır
The interests of the individual Member States weigh heavily.
Münferit Üye Devletlerin çıkarları ağır basmaktadır.

More Sentences
heavily adv. ağır bir şekilde
Their fate is often heavily marked by history.
Kaderleri genellikle tarih tarafından ağır bir şekilde belirlenmiştir.

More Sentences
heavily adv. ağır şekilde
The building was heavily damaged by fire.
Bina, yangında ağır şekilde hasar gördü.

More Sentences
heavily adv. şiddetle
Lately it has been raining heavily in the capital.
Son zamanlarda başkentte şiddetle yağmur yağıyor.

More Sentences
heavily adv. ciddi ölçüde
heavily adv. zahmetle
heavily adv. zalimce
heavily adv. uyuşuk bir şekilde
heavily adv. sert bir şekilde
heavily adv. ıkına sıkına
heavily adv. ağır hizmete uygun olarak
heavily adv. yoğun şekilde
heavily adv. ağır ağır
Archaic
heavily adv. kederli bir şekilde
heavily adv. üzgün bir şekilde

Sens de "heavily" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 38 résultat(s)

Anglais Turc
General
drink heavily v. çok içmek
Sami began drinking heavily.
Sami çok içmeye başladı.

More Sentences
Politics
heavily populated adj. yoğun nüfuslu
This is the most heavily populated of the so-called 'less-developed countries' .
Bu, 'az gelişmiş ülkeler' olarak adlandırılan ülkeler arasında en yoğun nüfusa sahip olanıdır.

More Sentences
General
heavily fortified border n. ağır/sağlam biçimde takviye edilmiş sınır
heavily fortified border n. sağlam sınır
be heavily wounded v. ağır yara almak
drink heavily v. kafayı çekmek
invest heavily in v. (bir şeye) yoğun biçimde yatırım yapmak
invest heavily in v. (bir şeye) çokça yatırım yapmak
damage heavily v. ağır zarar vermek
rain heavily v. bardaktan boşanırcasına yağmak
breathe heavily v. güçlükle nefes almak
heavily-budgeted adj. fazla bütçe ayrılmış
heavily-built adj. iri yarı
heavily-built adj. kocaman
heavily modified adj. büyük ölçüde değiştirilmiş
heavily in debt adj. (ağır/çok) borca batmış
heavily sedated adj. ağır/derin biçimde sakinleştirilmiş
more-heavily-loaded adj. daha ağır yüklü
heavily traveled adj. işlek
heavily traveled adj. trafikli
heavily-laden adj. ağır eşyalarla dolu
heavily-laden adj. ağır eşyalar yüklenmiş
top-heavily adv. yıkılacakmış gibi
Colloquial
a heavily pregnant woman expr. karnı burnunda
Idioms
rely heavily on v. bel bağlamak
rain heavily v. bardaktan boşalırcasına yağmak
weigh heavily with (one) v. (biri) için ağır basmak
weigh heavily with (one) v. (biri) için çok önemli bir unsur olmak
weigh heavily with (one) v. (biri) için etkili bir unsur olmak
Speaking
this won't weight very heavily with her expr. bu, ona göre pek de önemli bir şey sayılmaz
this won't weight very heavily with her expr. gözünde pek önemli bir şey değil bu
Trade/Economic
heavily indebted poor countries n. aşırı borçlu fakir ülkeler
rely heavily on outside financial sources v. dışa aşırı bağımlı olmak
top-heavily adv. aşırı değerlenerek
Politics
heavily indebted poor country n. ağır borç yükü altındaki yoksul ülke
heavily indebted poor countries n. ağır borç yükü altındaki yoksul ülkeler
heavily indebted poor countries (hipc) n. ağır borçlu yoksul ülkeler
Geography
heavily modified water body n. büyük ölçüde değiştirilmiş su kütlesi