meal - Turc Anglais Dictionnaire

meal

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "meal" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 25 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
meal n. öğün
It won't hurt you to skip one meal.
Bir öğün atlamak sana zarar vermez.

More Sentences
General
meal n. yemek
When it is cleared away from the table, does the meal on the plate suddenly become special category waste?
Masadan kaldırıldığında, tabaktaki yemek birdenbire özel kategori atığı haline mi geliyor?

More Sentences
meal n. öğün
Don't eat sweets between meal times.
Öğün aralarında tatlı yemeyin.

More Sentences
meal n. öğün yemeği
I could eat this for every meal.
Bunu her öğün yiyebilirim.

More Sentences
meal v. yemek
When it is cleared away from the table, does the meal on the plate suddenly become special category waste?
Masadan kalktığında tabaktaki yemek birdenbire özel kategori atığı haline mi geliyor?

More Sentences
Gastronomy
meal n. öğün
Some people think that eating grapefruit with every meal will help you lose weight.
Bazı insanlar her öğünde greyfurt yemenin kilo vermeye yardımcı olacağını düşünüyor.

More Sentences
General
meal n. sofra
meal n. elenmemiş kaba un
meal n. una benzer şey
meal n. yemek yeme
meal n. yemeğin yenilme zamanı
meal n. tane boyutu, doku gibi özellikleri sebebiyle tohum küspesine benzeyen ürün
meal n. çeşitli kuru yemişlerin ve diğer yağlı tohumların yağını çıkardıktan sonra geriye kalanların öğütülmesi ile elde edilen ürün
meal n. et veya balık gibi kurutulmuş çeşitli besinlerin öğütülmesi ile elde edilen ürün
meal n. aniden kristallendirme ile elde edilen ürün
meal n. özellikle orkney adaları'nda kullanılmış, değeri bölgeden bölgeye değişen eski bir ağırlık birimi
meal n. parça
meal n. kısım
meal n. bölüm
meal n. pay
meal v. beslenmek
meal v. unla veya unumsu bir madde ile kaplamak
meal v. toz haline getirmek
meal v. ufalamak
meal v. un haline gelmek

Sens de "meal" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 6 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
meal meaning n.
General
meal effect n.
meal purview n.
meal purport n.
meal sense n.
meal signification n.

Sens de "meal" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 268 résultat(s)

Anglais Turc
General
iftar meal n. iftar yemeği
Ali attended an Iftar meal hosted by Sami.
Ali, Sami'nin verdiği iftar yemeğine katıldı.

More Sentences
main meal n. ana öğün
Nowadays many French still eat the main meal at lunch.
Günümüzde birçok Fransız hala öğle yemeğinde ana öğünü yiyor.

More Sentences
meal ticket n. yemek bileti
Sami lost his meal ticket.
Sami yemek biletini kaybetti.

More Sentences
meal break n. yemek molası
Robots are great in the workplace, because they don't need toilet or meal breaks, don't get sick or come to work with a hangover.
Robotlar işyerinde harikalar çünkü tuvalet ya da yemek molasına ihtiyaç duymuyorlar, hastalanmıyorlar ya da akşamdan kalma bir şekilde işe gelmiyorlar.

More Sentences
meal times n. yemek saatleri̇
Don't eat sweets between meal times.
Yemek saatleri arasında tatlı yemeyin.

More Sentences
cook the meal v. yemeği yapmak
She has already cooked the meal.
O çoktan yemeği yaptı.

More Sentences
without meal adj. yemeksiz
If you want to lose weight, spend a day without meals.
Eğer zayıflamak istiyorsan bir günü yemeksiz geçir.

More Sentences
after meal adv. yemekten sonra
You need not wash the dishes after meals.
Yemekten sonra bulaşıkları yıkamana gerek yok.

More Sentences
Colloquial
out to (some meal) adv. yemeğe gitmiş
Why don't we go out to eat?
Neden dışarıda yemeğe gitmiyoruz?

More Sentences
out to (a meal) expr. yemeğe çıkmış
We went out to dinner.
Yemeğe çıktık.

More Sentences
Idioms
a square meal n. doyurucu bir yemek/öğün
Could you tell me where I could go to get a square meal?
Bana, doyurucu bir yemek yiyebileceğim bir yer söyleyebilir misin?

More Sentences
Trade/Economic
meal ticket n. yemek fişi
Sami lost his meal ticket.
Sami yemek fişini kaybetti.

More Sentences
Marine Biology
fish meal n. balık unu
In other words, without fish meal there can be practically no aquaculture and we should not forget that.
Başka bir deyişle, balık unu olmadan neredeyse hiç su ürünleri yetiştiriciliği yapılamaz ve bunu unutmamalıyız.

More Sentences
Breeding
bone meal n. kemik unu
What has happened to the controls on meat and bone meal?
Et ve kemik unu üzerindeki kontrollere ne oldu?

More Sentences
Fishery
fish meal n. balık unu
I am alarmed at the continuing ban on fish meal in ruminant feeds by the Commission.
Komisyon'un geviş getiren hayvan yemlerinde balık unu kullanımını yasaklamaya devam etmesinden endişe duyuyorum.

More Sentences
Modern Slang
after every meal adv. her öğünden sonra
You should brush your teeth after every meal.
Her öğünden sonra dişlerini fırçalamalısın.

More Sentences
Common Usage
enjoy your meal interj. afiyet olsun
General
the evening meal during ramadan n. iftar
meal before dawn during ramadan n. sahur
indian meal n. mıısır unu
set meal n. fiks menü
with a meal n. yemekli
meal for guests n. ziyafet
bone meal n. kemik tozu
calf fattening meal n. buzağı besi yemi
social food or meal n. sosyal yiyecekler
set meal n. yemek seçme durumu olmayan öğün
oil meal n. köftün
oil meal n. küspe
fast-breaking meal n. iftar yemeği
full meal n. tam öğün
three-course meal n. üç kap yemek (başlangıç, ana yemek, tatlı vb)
pea meal n. nohut yemeği
pre-dawn meal of suhur n. sahur
meal consumed early in the morning n. sahur
meal card n. yemek kartı
morning meal n. sabah öğünü
morning meal n. sabah yemeği
hot meal n. sıcak yemek
soybean meal n. soya küspesi
thanksgiving meal n. şükran günü yemeği
school meal n. okul yemeği
meal plan n. yemek planı
square meal n. tam öğün
square meal n. dört başı mamur yemek
meal box n. yemek paketi
blood meal n. kan emici böceğin emdiği kan
meal [uk] n. süt sağma
meal [uk] n. süt sağma zamanı
meal [uk] n. sağılan süt
meal [obsolete] n. bazen ölçü olarak kullanılan varil veya kova
meal [uk] n. kumla
meal [uk] n. kumul
meal [uk] n. deniz veya akarsu içinde sığlık oluşturan kum yığını
meal [uk] n. benek
meal [uk] n. leke
meal [uk] n. nokta
attack a meal like a ravenous wolf v. aç kurt gibi saldırmak
sit down to a meal v. sofraya oturmak
make a meal of v. kantarın topunu kaçırmak
host a fast-breaking meal v. iftar vermek
spill the meal over oneself v. yemeği üstüne dökmek
spill the meal over oneself v. yemeği üzerine dökmek
feel sluggish after a meal v. yemek sonrası ağırlık çökmek
feel sleepy after a meal v. yemekten sonra ağırlık çökmek
feel sleepy after a meal v. yemek sonrası ağırlık çökmek
feel sluggish after a meal v. yemekten sonra ağırlık çökmek
skip a meal v. öğün geçirmek
skip a meal v. öğün atlamak
miss a meal v. öğün kaçırmak
turn a meal into a special occasion v. bir yemeği özel bir olaya dönüştürmek
sample a meal v. bir yemeği/yiyeceği tatmak/denemek
say grace (prayer said before meal) v. yemek için şükür duası etmek
pray before a meal v. yemek için şükür duası etmek
get up from a meal v. yemekten kalkmak
cook a healthy meal v. sağlıklı bir yemek pişirmek
cook the meal v. yemeği pişirmek
meal [obsolete] v. lekelemek
meal [obsolete] v. renklendirmek
meal-mouthed adj. gerçekleri açıkça söylemeyen
meal-mouthed adj. fikir ve niyetlerini gizlemeye meyilli
meal-mouthed adj. yapmacık kibarlık gösteren
meal-mouthed adj. yapmacık bir kimseye yakışan (telaffuz)
at each meal adv. her yemekte
at each meal adv. her öğünde
have a nice meal! interj. afiyet olsun!
Phrasals
eat a meal out v. dışarıda yemek
Phrases
a meal in itself n. kendi başına doyurucu olan yemek
enjoy your meal! interj. afiyet olsun!
Colloquial
square meal n. doyurucu öğün
square meal n. besleyici/adamakıllı/doğru dürüst yemek
square meal n. mükellef yemek
square meal v. doyurucu yemek
out to (some meal) adv. yemek için dışarıya çıkmış
out to (a meal) adv. yemek için dışarıya çıkmış
out to (a meal) adv. yemeğe gitmiş
Idioms
cat in the meal-tub [obsolete] [us/south africa] n. olası tehlike
cat in the meal-tub [obsolete] [us/south africa] n. gizli tehlike
cat in the meal-tub [obsolete] [us/south africa] n. pusuda bekleme
cat in the meal-tub [obsolete] [us/south africa] n. pusuya yatma
cat in the meal-tub [obsolete] [us/south africa] n. arkasından iş çevirme
a meal ticket n. ekmek teknesi
a meal ticket n. geçim kaynağı
meal ticket n. geçim kaynağı
a meal ticket n. para kapısı
a meal ticket n. kazanç kaynağı
a meal ticket n. ekmek kapısı
a square meal n. besleyici bir yemek/öğün
a square meal n. adamakıllı bir yemek/öğün
a square meal n. doğru dürüst bir yemek/öğün
a square meal n. mükellef bir yemek/öğün
a square meal n. tam bir yemek/öğün
a couple (of) fries short of a happy meal n. aptal
a couple (of) fries short of a happy meal n. bir tahtası eksik
a couple (of) fries short of a happy meal n. mal
a couple (of) fries short of a happy meal n. mankafa
make a meal of something v. bir şeyler yemek
make a meal of v. bir işi aşırı çabayla yapmak
make a meal out of something v. gerektiğinden fazla önemsemek
make a meal of v. gına getirmek
make a meal of something v. gerektiğinden daha fazla zaman harcamak
make a meal of something v. gerektiğinden fazla önemsemek
make a meal out of something v. gerektiğinden daha fazla zaman harcamak
make a meal of v. gereğinden çok çaba harcamak
make a meal of v. kantarın topunu kaçırmak
make a meal out of something v. pireyi deve yapmak
make a meal of something v. pireyi deve yapmak
fix something for a meal v. yemek için bir şeyler yapmak/ayarlamak
make a meal of something v. üzerine gerektiğinden fazla düşmek
make a meal of something v. üzerinde gerekenden fazla durmak
make a meal out of something v. üzerinde gerekenden fazla durmak
make a meal out of something v. üzerine gerektiğinden fazla düşmek
(a meal) fit for a king expr. yeme de yanında yat
Speaking
enjoy your meal! interj. afiyet olsun!
enjoy your meal! interj. afiyet olsun!
there is no such thing as a free meal/lunch expr. her şey karşılıklı
that was a (game/meal/walk etc.) and a half! expr. ne güzel (oyun/yemek/yürüyüştü) ama!
that was a (game/meal/walk etc.) and a half! expr. ne çok/güzel/biçim (oynadık/yedik/yürüdük) ama!
the most delicious meal I've ever had expr. şimdiye kadar yediğim en lezzetli yemek
the meal is ready expr. yemek hazır
thanks for the meal expr. kesenize bereket
thanks for the meal expr. kesene bereket
Trade/Economic
meal center n. aşevi
meal and accommodation expenses n. beslenme ve barındırma masrafları
meal and accommodation expenses n. iaşe ve ibate masrafları
meal expenses n. yemek giderleri
meal and accommodation expenses n. yemek ve barındırma masrafları
travel and meal allowance n. yol yemek harcırahı
shift meal n. mesai yemeği
Politics
meal center n. aşevi
Technical
raw meal blending n. farin karıştırma
raw meal blending n. hızlı klinker pişirme
bone meal n. kemik tozu
pink meal n. pembe yemek
cottonseed meal n. pamuk çekirdeği küspesi
Computer
which meal expr. hangi besin
Construction
raw meal mill n. farin değirmeni
Woodworking
wood meal n. odun unu
wood meal n. talaş
Mining
mountain meal n. kalsitin hafif ve toz halindeki bir çeşidi
mountain-meal n. kalsitin hafif ve toz halindeki bir çeşidi
Medical
test meal n. mide salınımını uyarmak üzere belirli mahiyet ve miktarda yenilen yemek
bone meal n. kemik gübresi
bone meal n. kemik tozu
omad (one meal a day) n. günde tek öğün beslenme
Parasitology
meal beetle n. ergin un kurdu
meal worm n. unkurdu
meal worm n. depolanmış tahıllarla beslenen tenebrionidae familyasına mensup siyah renkli çeşitli ekin kurdu larvalarına verilen ad
meal worm n. laboratuvar çalışmalarında kullanılmak üzere, tavuk ve kertenkele gibi hayvanları beslemek için veya olta yemi olarak yetiştirilen açık kahverengi ya da sarımsı olabilen yaygın bir ekin kurdu
Food Engineering
hazelnut meal n. fındık unu
discarded offal meal n. imhalık sakatat unu
whole meal n. tam un
alfalfa meal n. yonca unu
linseed meal n. keten tohumu unu
linseed meal n. öğütülmüş keten tohumu posası
soybean meal n. soya unu
Gastronomy
whole meal bread n. tam buğday ekmeği
almond meal n. bademli kek
enjoy your meal n. afiyet olsun
diet meal n. diyet yemeği
three-course meal n. bir öğünde yenilen üç çeşit yemek
raw meal n. çiğ yemek
vegetarian raw meal n. çiğ sebze ve meyvelerden hazırlanan yemek
mid-afternoon meal n. ikindi kahvaltısı
business meal n. iş yemeği
soldier’s meal n. karavana
a hard biscuit made with corn meal n. mamaliga
diet meal n. perhiz yemeği
meal eaten before starting fasting in ramadan n. sahur
meal container for transport n. sefertası
aubergine meal from hatay province n. söğürtme
corn meal soup n. tıntış çorbası
lavish meal n. ziyafet
oat meal n. yulaf ezmesi
a regional meal of black sea region of turkey, made primary with corn, meal and cheese n. kuymak
a regional meal of black sea region of turkey, made primary with corn, meal and cheese n. mıhlama
whole meal flour n. kepeği de dahil tüm buğday tanesinin öğütülmesiyle elde edilen un
matzah meal n. öğütülmüş matzadan yapılan un
matzo meal n. öğütülmüş matzadan yapılan un
matzoh meal n. öğütülmüş matzadan yapılan un
mealie meal [south africa] n. ince öğütülmüş mısır
mielie meal [south africa] n. ince öğütülmüş mısır
haver meal [scotland] n. yulaf ezmesi
pre-dawn meal in ramadan n. sahur
corn meal n. mısır unu
meat free meal v. etsiz yemek
light meal v. hafif yemek
raw meal v. pişmemiş yemek
-meal adv. (belirtilen) porsiyonda
-meal adv. (belirtilen) ölçüde
the meal was delicious expr. yemek nefisti
Chemistry
almond meal n. beyazlatılmış bademlerin öğütülmesiyle elde edilen, çeşitli kozmetiklerde bileşen olarak kullanılan bir toz
barium meal n. baryum sülfat
barium meal n. baritin
Botanic
thomas meal n. gübre olarak kullanılan cüruf
witch meal n. kurtayağı tozu
witch meal n. kibritotu tozu
witch meal n. kurt pençesi tozu
Agriculture
sunflower seed meal n. ayçiçek tohumu küspesi
barley meal n. arpa kırması
sunflower meal n. ayçiçeği küspesi
barley meal n. arpa unu
calf fattening meal n. buzağı besi yemi
calf fattening meal n. buzağı karma yemi
hazelnut kernel meal n. fındık küspesi
poppy seed meal n. haşhaş tohumu küspesi
blood meal n. kan unu
rape seed oil meal n. kolza tohumu küspesi
corn gluten meal n. mısır gluten yemi
corn germ meal n. mısır özü küspesi
cottonseed oil meal n. pamuk tohumu küspesi
oil seed meal n. yağlı tohum küspesi
cottonseed meal n. pamuk küspesi
fish meal n. balık gübresi
Breeding
calf fattening meal n. buzağı karma yemi
horn meal n. boynuz unu
calf fattening meal n. buzağı besi yemi
meat meal n. et unu
anchovy meal n. hamsi unu
liver meal n. karaciğer unu
poultry meal n. tavuk unu
feather meal n. telek ve tüy unu
hoof meal n. tırnak unu
Geology
rock meal n. hafif tozlu bir kalsit çeşidi
Military
meal basis of issue n. günlük iaşe dağıtımı
meal-ready-to-eat (mre) n. hazır öğün
meal basis of issue n. öğün esasına göre dağıtım
meal ticket n. yemek karnesi
last meal furnished n. yemek bitti! bildirisi
Entomology
meal moth n. öğütülüp depolanmış tahılla beslenen ve yaygın görülen çeşitli küçük güvelere verilen ad
meal moth n. un güvesi
meal moth n. üzerinde koyu renk ve beyazımsı çizgiler bulunan kızıl kahverengi küçük bir güve
meal snout moth n. öğütülüp depolanmış tahılla beslenen ve yaygın görülen çeşitli küçük güvelere verilen ad
meal snout moth n. un güvesi
meal snout moth n. üzerinde koyu renk ve beyazımsı çizgiler bulunan kızıl kahverengi küçük bir güve
Slang
a few fries short of a happy meal n. aptal
looking like a whole meal n. çekici görünme
looking like a whole meal n. cazibeli görünme
looking like a whole meal n. hoş görünme
looking like a whole meal n. göz alıcı görünme
a few fries short of a happy meal expr. bir tahtası eksik
a few fries short of a happy meal expr. mankafa
a few fries short of a happy meal expr. mal
Modern Slang
a few french fries short of a happy meal n. aptal
a few french fries short of a happy meal n. bir tahtası eksik
a few french fries short of a happy meal n. mal
a few french fries short of a happy meal n. mankafa
after every meal adv. sık sık