mal - Turc Anglais Dictionnaire

mal

Sens de "mal" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 3 résultat(s)

Anglais Turc
Politics
mal n. mal
mal n. laos ve tayland’da yaşayan etnik bir grup
Medical
mal n. mal

Sens de "mal" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 138 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
mal goods n.
Exports of goods increased by 21% in 1995-97 and imports by 37%.
Mal ihracatı 1995-97 döneminde % 21, ithalat ise % 37 artmıştır.

More Sentences
mal merchandise n.
It presents immigration as a simple problem of merchandise linked to the needs of the capitalist system.
Göçmenliği, kapitalist sistemin ihtiyaçlarıyla bağlantılı basit bir mal sorunu olarak sunmaktadır.

More Sentences
General
mal goods n.
For that, we need an efficient market for goods, services and capital.
Bunun için de mallar, hizmetler ve sermaye için etkin bir piyasaya ihtiyacımız var.

More Sentences
mal commodity n.
It is also crucial to preserve water and biodiversity as public commodities.
Su ve biyoçeşitliliğin kamu malı olarak korunması da çok önemlidir.

More Sentences
mal possessions n.
Less possessions, less boredom.
Daha az mal, daha az can sıkıntısı.

More Sentences
mal property n.
They give everything away, all their worldly goods, their property and their hopes.
Her şeylerini, tüm dünyalıklarını, mallarını ve umutlarını verirler.

More Sentences
mal ware n.
The right of freedom of expression entitles companies to display their wares on the Internet.
İfade özgürlüğü hakkı, şirketlere mallarını internette sergileme hakkı verir.

More Sentences
mal asset n.
Fadil saw Layla as an asset.
Fadıl, Leyla'yı bir mal olarak gördü.

More Sentences
Trade/Economic
mal ware n.
He had to reduce the price of his wares.
O mallarının fiyatını düşürmek zorunda kaldı.

More Sentences
mal merchandise n.
It is essentially about treating people as if they were nothing more than merchandise.
Bu, esasen insanlara bir maldan başka bir şey değilmiş gibi davranmakla ilgilidir.

More Sentences
mal property n.
Some men treat women like property.
Bazı erkekler kadınlara mal gibi davranıyor.

More Sentences
mal commodity n.
This commodity is available to anyone who is rich and powerful but not to anyone who is poor and powerless.
Bu mal, zengin ve güçlü olan herkes için mevcuttur ancak yoksul ve güçsüz olan herkes için mevcut değildir.

More Sentences
mal goods n.
It is right that perishable goods, and foodstuffs in particular, should be excluded from the restrictions.
Çabuk bozulabilen malların ve özellikle de gıda maddelerinin kısıtlamaların dışında tutulması doğrudur.

More Sentences
Law
mal goods n.
The scenery is magnificent, but we noticed that the canal is underused for goods transport.
Manzara muhteşem ancak kanalın mal taşımacılığı için yeterince kullanılmadığını fark ettik.

More Sentences
mal commodity n.
The marketing and economic movement of Canada's various agriculture commodities has been a challenge.
Kanada'daki çeşitli tarım mallarının pazarlanması ve ekonomik hareketi zorlu bir süreç olmuştur.

More Sentences
British Slang
mal gear n.
He hooked us up with some gear, you know.
Bize biraz mal temin etti, anlarsın işte.

More Sentences
mal twat n.
Tom is a massive twat.
Tom malın en önde bayrak sallayanı.

More Sentences
General
mal value n.
mal cattle n.
mal livestock n.
mal riches n.
mal assets n.
mal chose n.
mal cock n.
mal hash n.
mal paper n.
mal holding n.
mal plunder n.
mal domain n.
mal effects n.
mal wealth n.
mal estate n.
mal chattel n.
mal catel [obsolete] n.
mal meat n.
mal greith [obsolete] n.
mal gudes [scotland] n.
mal guids [scotland] n.
mal own n.
mal fee [obsolete] n.
mal smoothbrain n.
mal dementate adj.
mal diswitted adj.
Colloquial
mal chumphead n.
mal dumb cluck n.
mal cluckhead n.
mal clucky n.
mal clunkhead n.
mal locoweed n.
mal gage n.
mal green goddess n.
mal sens n.
mal sess n.
mal skunk n.
mal awkward adj.
mal bumpkinish adj.
mal bumpkinly adj.
mal loggerheaded adj.
mal duncical adj.
mal duncish adj.
mal thick-skulled adj.
mal wooden-headed adj.
Idioms
mal a couple (of) fries short of a happy meal n.
mal nobody home expr.
Trade/Economic
mal possession n.
mal real property n.
mal real estate n.
mal article n.
mal asset n.
mal merch n.
mal gds (goods) n.
Law
mal thing n.
mal issue n.
mal domain n.
mal freehold n.
Politics
mal mal n.
Medical
mal mal n.
Abbreviation
mal merch (merchandise) n.
Archaic
mal traffic n.
Slang
mal blob n.
mal block n.
mal bohunk n.
mal clyde n.
mal conehead n.
mal conehead n.
mal nimrod n.
mal heroin n.
mal scag n.
mal dicksuck n.
mal fuckface n.
mal dumb truck n.
mal begg n.
mal prick n.
mal nozzle n.
mal dickweed n.
mal saddo n.
mal douchebag n.
mal wizza n.
mal mook n.
mal supergoose n.
mal langer n.
mal meathead n.
mal douche n.
mal dork n.
mal doushbag n.
mal deadneck n.
mal yard dog n.
mal jerk n.
mal helium head n.
mal nebbish n.
mal neb n.
mal pratt n.
mal airbrain n.
mal airbrain n.
mal coconut head n.
mal slag n.
mal hairy-assed adj.
mal stupid adj.
mal braindead adj.
mal a few fries short of a happy meal expr.
mal one fry short of a happy neal expr.
British Slang
mal galoot n.
mal silly bugger n.
mal pilchard n.
mal culchie n.
mal silly sausage n.
mal jack-the-lad n.
mal airhead n.
mal pond life n.
mal pillock n.
mal prat n.
mal silly billy n.
mal grebo n.
mal bawheid (scotch) n.
mal hairy-arsed adj.
mal pig-ignorant adj.
mal gormless adj.
Modern Slang
mal a few french fries short of a happy meal n.

Sens de "mal" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
mal mülk property n.
Tom sold all his property.
Tom bütün malını mülkünü sattı.

More Sentences
mal sahibi owner n.
The owner refused to conclude a contract with the salvager.
Mal sahibi kurtarıcı ile bir sözleşme yapmayı reddetti.

More Sentences
General
mal varlığı wealth n.
He is none the happier for his wealth.
O, mal varlığından memnun değil.

More Sentences
kendine mal etme appropriation n.
Cultural appropriation isn't a thing.
Kültürel kendine mal etme diye bir şey yoktur.

More Sentences
mal sahibi owner n.
Who's the owner?
Mal sahibi kim?

More Sentences
mal mülk possessions n.
Happiness isn't merely having many possessions.
Mutluluk sadece çok mal mülk sahibi olmak değildir.

More Sentences
kaçak mal contraband n.
The customs agent searched Tom for contraband.
Gümrük memuru Tom'u kaçak mallar için aradı.

More Sentences
çalıntı mal satmak fence v.
He was arrested for fencing stolen goods.
Çalıntı mal satmaktan tutuklandı.

More Sentences
kendine mal etmek appropriate v.
The insurance companies will not immediately be able to appropriate this large market for themselves.
Sigorta şirketleri bu büyük pazarı hemen kendilerine mal edemeyecekler.

More Sentences
mal olmak cost v.
That Christmas tree will cost you 150 dollars, including ornament.
Bu Noel ağacı size süsüyle birlikte 150 dolara mal olacak.

More Sentences
yıkmak (mal vb) vandalize v.
Tom found his house vandalized.
Tom evini yakılmış yıkılmış buldu.

More Sentences
pahalıya mal olmak cost much v.
It didn't cost much.
Çok pahalıya mal olmadı.

More Sentences
(bir) servete mal olmak cost a fortune v.
It must've cost a fortune.
Bir servete mal olmuş olmalı.

More Sentences
(mal vb) bağışlanmak be donated v.
On Children's Day, more than 50 bicycles were donated.
Çocuklar Günü'nde 50'den fazla bisiklet bağışlandı.

More Sentences
(cana) mal olmak claim v.
This hurricane could claim several lives.
Bu kasırga birçok cana mal olabilir.

More Sentences
pahalıya mal olan expensive adj.
The policy is said to be expensive and cost the consumers dearly.
Bu politikanın pahalı olduğu ve tüketicilere pahalıya mal olduğu söylenmektedir.

More Sentences
pahalıya mal olan costly adj.
In many circumstances in life, false encouragement can be very costly to another person.
Hayattaki pek çok durumda, hatalı cesaretlendirme öteki kişi için çok pahalıya mal olabilir.

More Sentences
Common Usage
mal gönderme consignment n.
General
umumi mal public property n.
mal müdürlüğü fiscal office of a district n.
satılmayan mal drug on the market n.
defolu mal reject n.
ihraç mal pozisyonu export control commodity number n.
can ve mal güvenliği safety of life and property n.
birinci sınıf mal super n.
kurtarılan mal salvage n.
mal kontrolü commodity control n.
menkul mal chattel n.
tapon mal second n.
çalıntı mal swag n.
ortak mal sahipliği community n.
dükkanlardan mal aşırma shoplifting n.
mal müdürü fiscal director of a district n.
mal sahipliği proprietorship n.
mal mülk possession n.
defolu mal waster n.
ikinci kalite mal seconds n.
toptan mal satan tüccar jobber n.
menkul mal personal estate n.
mal müdürlüğü revenue department n.
mal birliği esası community property n.
defolu mal rejection n.
fazla pahalıya mal olan zafer pyrrhic victory n.
kamusal mal public good n.
mal mülk sahibi rich person n.
çalıntı mal spoil n.
kişisel mal personalty n.
mal sağlayan firma supplier n.
belirli bir cins mal line n.
mal ortaklığı tenancy by the entirety n.
kaçak mal smuggled goods n.
taşınmaz mal real property n.
taşınır mal chattel n.
mal müdürlüğü fiscal directorate n.
mal sahibesi proprietress n.
mal sahipleri proprietary n.
defolu mal defective fabric n.
ıskarta mal junk n.
toplu haldeki mal hoard n.
evlilikte mal rejimi marital property n.
mal ve mülke el konulması dispossession n.
mal sigortası insurance of merchandise n.
müşterek mal sahipliği commonage n.
bir mal üzerindeki hakkı başkasına geçirme transfer n.
sahipsiz mal derelict n.
ucuz mal knockdown n.
mal sahibi property owner n.
satılmayan mal shelfwarmer n.
kendine mal etme embezzling n.
dükkanlardan mal aşıran kimse shoplifter n.
peşin parayla satılan mal spot n.
evini kiraya veren mal sahibi kadın landlady n.
mal ve mülkü zaptetme dispossession n.
mal müdürü head of the finance office n.
şirketin mal varlığı corporate estate n.
mal sahibi landlord n.
taşınmaz mal realestate n.
mal gönderen kimse consignor n.
defolu mal wastrel n.
mal mülk bricks and mortar n.
paketlenmiş mal packaged goods n.
mal sahibi ve kiracı landlord and tenant n.
lisanslı mal tartıcısı weighmaster n.
kiralanmış mal leasehold n.
mal veren supplier n.
menkul mal personal property n.
mal sigortası insurance of property n.
ortak mal common property n.
evini kiraya veren mal sahibi landlord n.
ortak mal sahibi colessor n.
mal sahibi lord n.
nihai mal final good n.
mal mülk alma estating n.
terkedilmiş mal derelict n.
defolu mal second n.
farklı ideolojilere sahip ülkeler arasında iletişimi ve mal alışverişini engelleyen durum iron curtain n.
bir amaç için ayrılmış mal varlığı earmarked asset n.
mal mülk goods n.
tapon mal junk n.
mal müdürlüğü revenue board n.
tapulu mal domain n.
mal müdürü district revenue officer n.
haram mal a thing taken by theft n.
satılmayan mal plug n.
mal sahibi possessor n.
sahipsiz mal unclaimed good n.
ücretle taşınan mal freight n.
mal bildirimi declaration of property n.
çalıntı mal alıp satan kimse fence n.
örgü mal knitted fabric n.
sahipsiz mal waif n.
satılmayan mal drug in the market n.
mal beyanı declaration of property n.
ilave mal additive property n.
homojen mal homogeneous commodity n.
kendisine mal gönderilen consignee n.
parça mal piece goods n.
mirasla geçen mal mülk hereditament n.
mal numarası asset number n.
yerli mal native n.
mal niteliğinde olmayan şey nonpossession n.
can ve mal kaybı loss of life and property n.
mal satışı product sale n.
mal alımı product purchase n.
mal ithalatı product import n.
ucuz mal ticareti petty trade n.
para ve mal varlığı soruşturması financial asset investigation n.
para ve mal varlığı soruşturması investigation into personal finances and assets n.
mal varlığı property holding n.
mal mülk sahibi a man of property n.
satılan mal sold product n.
kişisel mal varlığı personal assets n.
(mal/hak vb) feragat cession n.
ıskarta mal reject n.
mal sahibi householder n.
bozuk mal culls n.
mal sigortası insurance of goods n.
mal-sorumluluk yönetimi asset-liability management n.
yangından mal kaçırır gibi hurry-scurry n.
taksimü’l-a’mal division of labor n.
gümrükten mal kaçırır gibi hurry-scurry n.
pahalı mal satılan yer up-market n.
bir mal veya hizmet için önceden yapılan ödeme pre-payment n.
ithal mal imported product n.
müşterek mal sahipleri joint owners n.
ortak mal sahipleri joint owners n.
gönderilen mal consignment n.
mal mülk estate n.
beyt'ül mal treasury of islamic state n.
can ve mal life and property n.
mal sahibinin kontrol elemanı owner's inspector n.
taşınabilir mal personal estate n.
mal örneği sample of goods n.
umulmadık yerden gelen para veya mal wind fail n.
zengin mal çeşidi well furnished stock n.
mal-mülk property n.
taşınmaz mal real estate n.
mal kurtarma salvage n.
mevcut mal stock n.
stoklanmış mal stockpile n.
mal paylaşımı division of property n.
mal paylaşımı equitable distribution n.
zengin mal çeşitleri large assortment n.
mamul mal ware n.
mal sahibi kadın landlady n.
haram mal ill gotten gains n.
taşınabilir mal chattel n.
eşler arasındaki mal ortaklığı community n.
halka mal olmuş kimse public character n.
topluma mal olmuş şahıs socially prominent person n.
topluma mal olmuş kişi socially prominent person n.
bazı toplumlarda gelinin veya ailesinin damada verdiği para veya mal dowry n.
mal kaybı loss of property n.
mal paylaşımı property sharing n.
her türlü mal all kinds of goods n.
çok miktarda yasadışı mal vast quantities of illicit substances n.
damadın gelinin ailesine verdiği para veya mal bride price n.
damadın gelinin ailesine verdiği para veya mal bride wealth n.
damadın gelinin ailesine verdiği para veya mal bridewealth n.
ucuz mal satan seyyar satıcı cheap jack n.
taşınır mal rehini chattel mortgage n.
mal ve mülküne el koyma disseisin n.
kusurlu mal/parça faulty component n.
pahalı mal satılan yer upmarket n.
lüks/pahalı/marka/(yüksek) kaliteli mal sektörü high-end sector n.
mal veya hizmet sağlayan iş purveyor n.
kamuya mal olmuş kişi public figure n.
denizde mal ve can kurtarma salvage n.
mal veya hizmet sağlayan iş achatour n.
musevilikte evin efendisi veya mal sahibi baalebos n.
maddi mal tangible n.
maddi mal tangible possession n.
bir kıza erkek ile evlenebilmesi için verilen ve erkeğe giden mal/para dowry n.
kelepir mal cheap [obsolete] n.
ucuz mal satan dükkan ya da seyyar satıcı cheapjack n.
ucuz mal satan dükkan ya da seyyar satıcı cheap-jack n.
mal tasnif çizelgesi nomenclature n.
abd'de ikinci el mal satın alıp latin amerika'da satan kimse transmigrante n.
ucuz mal twofer n.
başkasına ait şeyleri kendine mal eden kimse arrogator n.
mal eden kimse attributer n.
mal eden kimse attributor n.
başkasına bağlı olan mal sahibi underpossessor n.
toplanan para, mal, asker levy n.
gemiye mal yükleyebilmek için limana ödenmesi gereken para lastage [obsolete] n.
mal senedi bill of goods n.
bir başka ülkede mal alma yetkisi mart [obsolete] n.
mal mülk win n.
dünyevi mal worldly good n.
dünyevi mal worldly possession n.
çalıntı mal boodle n.
mal komisyonu bookings n.
mal tedarik talimatı bookings n.
ucuz mal borax n.
ana mal varlığı endowment n.
kamuya mal olmuş birinin yıkıcı eleştiriler karşısındaki savunmasızlığı glass jaw n.
fazla mal rich n.
teslim edilebilir mal deliverable n.
mal varlığı demesne n.
karşılıksız mal devri gift n.
mal mülk graith n.
ucuz mal off-brand n.
aşağı kaliteden olan mal off-brand n.
(arazi bölünmesi için) mal sahibinin karşı tarafa gerçekleştirdiği ödeme miktarı owelty n.
(arazi bölünmesi için) mal sahibinin karşı tarafa verdiği teminat miktarı owelty n.
kaçak mal taşımacılığı owling n.
parça mal commodity [obsolete] n.
ticari mal miktarı commodity [obsolete] n.
parti mal commodity [obsolete] n.
mal simsarlığı commodity brokerage n.
ticari mal üzerine çalışan komisyoncu firma commodity brokerage n.
ortak sahip olunan mal communion n.
mal ve mülküne el koyma disseizure n.
evini kiraya veren mal sahibi kadın goodwife n.
mal tartımında kullanılan makine crane n.
evlilik sırasında gelinin ailesinin gelinin mirasından damada yaptığı ödeme (mal, para) dowery n.
satılmayıp elde kalan ticari mal drug n.
satışa elverişli olmayan ticari mal drug n.
elde kalan mal drug n.
dayanıklı mal durable n.
çalıntı mal pilfery n.
en az on milyon rupilik mal varlığına sahip kimse crorepati [india] n.
faturada listelenen mal veya hizmetler invoice n.
topluma mal olmuş kimseler pantheon n.
çalıntı mal plant n.
çalıntı mal deposu plant n.
ortak mal varlığı coestate n.
mal mülk gear n.
özel mal sahipleri tarafından düzenlenen ve masraflar bizzat üstlenerek sürdürülen hak private way n.
mal sevkiyatı plunder n.
ticari mal plunder n.
tapon mal second-rater n.
avustralya'ya özgü mal taksim prosedürü üzerinden alınan arazi selection n.
ara mal semimanufacture n.
mal giriş-çıkış noktası servant's entrance n.
mal giriş-çıkış noktası service entrance n.
sevk edilen mal shipper n.
sevkiyata uygun mal shipper n.
sahip olunan mal mülk shirt n.
mal varlığı fortune n.
çalıntı mal alan kimse smasher n.
taşınmaz mal spread n.
hemen alıcısı çıkmayan mal sticker n.
elde kalan mal sticker n.
(kız için) çeyizlik mal stock [obsolete] n.
(erkek için) maddi getiri sağlayan mal stock [obsolete] n.
stratejik mal satın alımı strategic buyout n.
mal edilmek be held responsible v.
kendine mal etmek commandeer v.
alıp satmak (mal) turn over v.
mal olmak set somebody back something v.
dışarıya mal göndermek export v.
mal yüklemek load v.
gümrükten mal kaçırmak smuggle v.
ülkeye gizlice ve yasa dışı yollarla mal sokmak smuggle v.
mal etmek produce at v.
mal yüklemek (gemiye) ship v.
tuzluya mal olmak cost somebody a bundle v.
ne mal olduğunu anlamak see through somebody v.
epey pahalıya mal olmak cost a pretty penny v.
mal yoldayken hasar görmek be damaged in shipment v.
mal etmek appropriate for oneself v.
mal olmak be v.
mal ile ödemek truck v.
mal varlığı (belirli bir miktar) olmak be worth v.
mal ve mülkünü zaptetmek dispossess v.
mal edilmek be held guilty of v.
mal olmak set back v.
pahalıya mal olmak cost somebody a lot v.
mal ve mülküne el koymak dispossess v.
piyasaya yeni mal sürmek bring out v.
pahalıya mal olmak pay dearly for v.
çok paraya mal olmak cost an arm and a leg v.
sunmak (mal) pitch v.
mal yığmak stock v.
mal olmak knock back v.
tarihe mal olmak (somebody) be historic v.
tarihe mal olmak make history v.
depodan mal çekmek draw goods from warehouse v.
mal edinmek acquire property v.
hayatına mal olmak cost (him/her) one's life v.
pahalıya mal olmak be too expensive v.
çoka mal olmak cost a lot v.
gümrükten mal kaçırmak smuggle goods v.
mal mülk sahibi olmak be a man of property v.
(bir) servete mal olmak cost an arm and a leg v.
-e mal etmek attribute to v.
-e mal olmak cost v.
mal almamak boycott v.
kaça mal olacağını hesap etmek cost v.
(mal) tasnif etmek grade v.
mal sevk etmek remove goods v.
mal etmek appropriate v.
mal tedarik etmek procure goods v.
mal temin etmek procure goods v.
mal getirmek procure goods v.
hayatına mal olmak claim someone's life v.
ucuza mal etmek buy cheap v.
pahalıya mal etmek buy dear v.
pahalıya mal olmak come dear v.
pahalıya mal olmak pay too much v.
dışarıdan mal getirmek bring into v.
pahalıya mal olmak pay a high price v.
mal göndermek forward goods v.
ödemeli olarak mal göndermek send goods payable v.
mal sevk etmek forward goods v.
mal ticareti yapmak trade in commodities v.
mal edinmek obtain goods v.
mal ticareti yapmak deal in commodities v.
mal göndermek dispatch goods v.
mal irsal etmek dispatch goods v.
(mal vb) bağışlanmak be granted v.
mal mülk sahibi biri olmak be a man of property v.
günlük 50 dolara mal olmak cost 50 dollars a day v.
kamuya mal olmak become public knowledge v.
yıkmak (mal vb) vandalise v.
sayısız cana mal olmak cost countless live v.
mal etmek reimburse v.
kendine mal etmek adopt v.
mal sahibini değiştirmek change owners v.
mal mülk sahibi olmak make money v.
(mal, mülk) kaçırmak eloign v.
(mal) teslim etmek bail v.
(birinden) mal mülk koparmak bleed v.
mal mülk kaptırmak bleed v.
alacaklıları bir borçlunun mal varlığına karşı olan hak önceliğine göre sıralamak marshal v.
alacaklıları bir borçlunun mal varlığına karşı olan hak önceliğine göre sıralamak marshall v.
kendine mal etmek hijack v.
yanlış şekilde mal etmek misappropriate v.
(kamuya mal olanlara ilişkin) skandalları bulup ifşa etmek muckspread v.
gift aid sistemiyle mal bağışlamak gift-aid v.
(belirli bir miktara) mal olmak run v.
kendine mal etmek improper [obsolete] v.
yerel ölçekte mal taşımak dray v.
(mal) tamamı satılmak clear v.
ülkeye gizlice ve yasa dışı yollarla mal sokmak contraband v.
kendine mal etmek father v.
kendine özel mal yaptırıp daha sonra veresiye verilmezse hiç almamakla tehdit etmek fineer v.
(mal, erzak) büyük ölçekte tedarik etmek purvey v.
(kendini) büyük bir kesime mal etmek spread v.
mal sahibine ait proprietary adj.
mal sahibi gibi landlordly adj.
mal mülk zaptetme ile ilgili dispossessory adj.
mal düşkünü acquisitive adj.
rafta satılmadan uzun zaman kalmış mal shopworn adj.
pahalıya mal olan sumptuous adj.
mal edilmiş embezzled adj.
mal canlısı acquisitive adj.
topluma mal olmuş celebrated adj.
mal edilmesi mümkün veya caiz olan appropriable adj.
eskimiş (mal) shopworn adj.
indirimli mal satan cut-rate adj.
indirimli mal satan cut-price adj.
topluma mal olmuş far-famed adj.
topluma mal olmuş widely-esteemed adj.
zengin mal çeşidi well-assorted adj.
(kibarca) önceden kullanılmış (eşya/mal) previously enjoyed adj.
kullanılmış/ikinci el (eşya/mal) previously enjoyed adj.
pahalıya mal olan chargeful [obsolete] adj.
mal düşkünü olmayan unacquisitive adj.
pahalıya mal olmayan uncostly adj.
pahalıya mal olmayan unexpensive adj.
ucuz ve gösterişli mal ve mobilyalarla ilgili borax adj.
ucuz ve gösterişli mal ve mobilyalara ait borax adj.
mal varlığı ile ilgili demesne adj.
yangından mal kaçırır gibi davranan gumshoe adj.
herhangi bir para biriminde milyarlara mal olan multibillion adj.
nispeten küçük olup daha çok sosyal ve şahsi yazışmalarda kullanılan (zarf)mal zarflardan daha küçük ve kare şeklinde bir zarf baronial adj.
kar amacıyla yolcu veya mal taşıyan (araç) commercial adj.
(mal sahibi) elinde tutan domanial adj.
(mal sahibi) elinde bulunduran domanial adj.
mal mülke ait pelfish adj.
mal mülk ile ilgili pelfish adj.
kamuya mal olmuş populist adj.
kamuya mal olmuş populistic adj.
mal sahibi olan possessioned adj.
nispeten az sayıda mal sahibinin elinde bulunan ve açık piyasada işlem görmeyen (hisseler) private adj.
halka mal olan public adj.
dört peniye mal olan fourpenny adj.
mutluluktan mal gibi dolaşan slap-happy adj.
yangından mal kaçırır gibi very hastily adv.
neye mal olursa olsun at all hazards adv.
neye mal olursa olsun rasgele at all hazards adv.
mal istenildiğinde on demand adv.
yangından mal kaçırır gibi secretively adv.
yangından mal kaçırır gibi surreptitiously adv.
gümrükten mal kaçırır gibi surreptitiously adv.
gümrükten mal kaçırır gibi secretively adv.
iki farklı mal sahibinden sonra thirdhand adv.
mal gibi awkwardly adv.
pahalıya mal olmadan unexpensively adv.
ticari mal mdse (merchandise) abrev.
ticari mal mdse. (merchandise) abrev.
Phrasals
mal olmak stand in v.
açıktan satılmış mal veya güvenlik sözleşmesine teminat vermek buy in v.
(para, mal) çarpmak con (someone) out of (something) v.
(para, mal) çarpmak con someone out of something v.
(birine bir şeyi) mal etmek accredit (something) to (someone) v.
birinin ne mal olduğunu göstermek show someone up as something v.
mal olmak (pahalıya vb) patlamak put away v.
mal olmak knock back v.
mal olmak (pahalıya vb) patlamak knock back v.
mal olmak (pahalıya vb) patlamak set back v.
(bir miktar para) mal olmak set someone back (some amount of money) v.
(sınırdan vb) (mal/insan) kaçırmak smuggle someone or something through v.
(sınırdan vb) (mal/insan) kaçırmak smuggle something/someone across something v.
(sınırdan vb) (mal/insan) kaçırmak smuggle someone or something past v.
(bir şeyi, kanunu, mevzuatı) yangından mal kaçırır gibi geçirmeye çalışmak fight (something) through v.
bir miktar paraya mal olmak put back v.
kaçak mal/insan taşımak smuggle in v.
(bir şeyi birine) mal etmek accredit (one) with (something) v.
'-e mal etmek accredit to v.
yangından mal kaçırır gibi geçirmeye çalışmak fight through v.
(mal) büyük miktarlarda satın almak buy in v.
(birine) bir miktar paraya mal olmak set (someone) back v.
(sınırdan) (mal/insan) kaçırmak smuggle (someone or something) across v.
(bir yerden/sınırdan) kaçak (insan/mal) geçirmek smuggle (someone or something) across v.
(sınırdan) (mal/insan) kaçırmak smuggle (someone or something) past (someone or something) v.
(bir yerden/sınırdan) kaçak (insan/mal) geçirmek smuggle (someone or something) past (someone or something) v.
(sınırdan) (mal/insan) kaçırmak smuggle (someone or something) through (something or some place) v.
(bir yerden/sınırdan) kaçak (insan/mal) geçirmek smuggle (someone or something) through (something or some place) v.
(sınırdan) (mal/insan) kaçırmak smuggle across v.
(bir yerden/sınırdan) kaçak (insan/mal) geçirmek smuggle across v.
(bir şeyde) mal/mülk alıp satmak speculate in (something) v.
Phrases
gümrükten mal kaçırır gibi with undue haste expr.
hiçbir şeye patlamadan/mal olmadan at the expense of nothing expr.
kamuya mal olmuş a matter of public record expr.
yangından mal kaçırır gibi with undue haste expr.
(birine) pahalıya mal olacak it/that will cost (one) expr.
(birine) pahalıya mal olacak it/that will cost (one) expr.
Proverb
fazla mal göz çıkarmaz store is no sore
tapu kimdeyse mal onundur possession is nine-tenths of the law
ucuz mal alacak kadar zengin değilim i'm not rich enough to buy cheap stuff
ucuz mal alacak kadar zengin değilim i'm not rich enough to buy cheap things
yangından mal kaçırır gibi uygulanan değişiklikler daha büyük sorunlara yol açar three moves are as bad as a fire
tapu kimdeyse mal onundur possession is nine points/tenths of the law
Colloquial
eski mal sahibi former owner n.
mal alım pulu green stamps n.
kanunsuzca ele geçirilmiş şey/mal haul n.
yasadışı olarak elde edilmiş şey/mal haul n.
çalıntı mal haul n.
çakma mal knockoff product n.
mal mal bakmak get a load of v.
pahalıya mal olmak cost a bomb v.
tarihe mal olmak make history v.
sahte mal satmak sell (one) a dummy v.
(stok, mal) tamamen tüketmek clean out v.
kaçak mal taşıyıp tutuklanma tehlikesi olan hot adj.
mal bulanındır finders keepers expr.
mal bulanındır finders, keepers expr.
bir alışkanlık paraya mal olmaya başladığında buna hobi denir when a habit begins to cost money expr.
bir alışkanlık paraya mal olmaya başladığında buna hobi denir it's called a hobby expr.
ne kadara mal olacak/olur? how much will it be? exclam.
Idioms
kadının sahip olduğu fakat o yaşadığı sürece kocası tarafından idare edilen mal mülk apron-string hold n.
kadının sahip olduğu fakat o yaşadığı sürece kocası tarafından idare edilen mal mülk apron-string tenure n.
iç güveyisi tarafından idare edilen mal mülk apron-string hold n.
iç güveyisi tarafından idare edilen mal mülk apron-string tenure n.
yok satmış/satan mal ya da marka big hitter n.
aranan marka/mal big hitter n.
bir söz veya şiarın yanlış kişiye mal edilmesi churchillian drift n.
makul fiyatlı mal a good five-cent cigar n.
elde kalan mal drug on the market n.
haram mal ill-gotten gains n.
ucuz mal catch penny n.
kamuya mal olmuş figürleri ya da ünlüleri söyledikleri bağnaz sözlerden ya da yaptıkları cinsel suistimallerden ötürü ayıplama/reddetme cancel culture n.
başkasının söylediği bir özlü sözü bilmeden daha tanınmış/başka bir kişiye mal etme churchillian drift n.
mal gibi kişi drool bucket n.
pek rağbet görmeyen mal cats and dogs n.
hızlı gitmeyen mal cats and dogs n.
elde kalan mal cats and dogs n.
mal arzının talebe göre yüksek olduğu, dolayısıyla fiyatların düşük ve seçeneğin çok olduğu piyasa a buyer's market n.
satılamaz mal a drug on the market n.
satılamayan mal a drug on the market n.
değersiz mal a drug on the market n.
sürümsüz mal a drug on the market n.
fazla pahalıya mal olan zafer a pyrrhic victory n.
birbirine mal etme pass the parcel n.
çok pahalıya mal olmak cost dear v.
ne mal olduğunu belli etmek show the cloven foot v.
pahalıya mal olmak not come cheap v.