oturmak

Sens de "oturmak" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 74 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
Common Usage
1	Common Usage	oturmak	sit down v.
They sat down in the road and said, 'it can not go on like this'. Yola oturdular ve 'bu böyle devam edemez' dediler. More Sentences
2	Common Usage	oturmak	sit v.
It is not, therefore, very helpful if we sit here discussing our long lists. Bu nedenle burada oturup uzun listelerimizi tartışmamız pek de faydalı olmayacaktır. More Sentences
General
3	General	oturmak	room v.
I roomed with Tom. Tom'la oturdum. More Sentences
4	General	oturmak	reside v.
The dramatist resides now in New York. Oyun yazarı, şimdi New York'ta oturuyor. More Sentences
5	General	oturmak	fit v.
Where does subsidiarity fit in? Yetki ikamesi nereye oturuyor? More Sentences
6	General	oturmak	sit v.
I admit that, with you sitting there, I find it more difficult. İtiraf etmeliyim ki, siz orada otururken bu iş bana daha da zor geliyor. More Sentences
7	General	oturmak	rest v.
And the ark rested in the seventh month, on the seventeenth day of the month, upon the mountains of Ararat. Ve gemi yedinci ayda, ayın on yedinci gününde, Ararat dağlarının üzerine oturdu. More Sentences
8	General	oturmak	sit on v.
They sat on the floor sewing these quilts and that was a very nice experience. Yerde oturup bu yorganları diktiler ve bu çok güzel bir deneyimdi. More Sentences
9	General	oturmak	take a seat v.
Take a seat in the armchair and calm down a while. Koltuğa otur ve biraz sakinleş. More Sentences
10	General	oturmak	occupy v.
Smokers are asked to occupy the rear seats. Sigara içenlerin arka koltuklarda oturması isteniyor. More Sentences
11	General	oturmak	live in v.
I don't live in Boston anymore. Artık Boston'da oturmuyorum. More Sentences
12	General	oturmak	dwell in v.
And all Israel dwelt in their cities. Ve bütün İsrailliler kendi şehirlerinde oturur oldu. More Sentences
13	General	oturmak	set v.
The cement will set in a couple of hours. Çimento birkaç saat içinde oturacak. More Sentences
14	General	oturmak	live v.
Tom has lived here since 2013. Tom 2013'ten beri burada oturuyor. More Sentences
15	General	oturmak	fit well v.
What shoes fit well? Hangi ayakkabılar tam oturuyor? More Sentences
16	General	oturmak	fit v.
This dress fits me perfectly. Bu elbise üzerime tam oturdu. More Sentences
Speaking
17	Speaking	oturmak	be seated v.
Tom and Mary were seated side by side. Tom ve Mary yan yana oturmuş. More Sentences
Trade/Economic
18	Trade/Economic	oturmak	settle v.
You have to settle down and study for the history test. Oturup tarih sınavına çalışmalısın. More Sentences
General
19	General	oturmak	lodge v.
20	General	oturmak	hang out v.
21	General	oturmak	seat oneself v.
22	General	oturmak	populate v.
23	General	oturmak	domicile v.
24	General	oturmak	locate v.
25	General	oturmak	inhabit v.
26	General	oturmak	park oneself v.
27	General	oturmak	flow v.
28	General	oturmak	perch v.
29	General	oturmak	dwell v.
30	General	oturmak	squat v.
31	General	oturmak	sit oneself v.
32	General	oturmak	gear v.
33	General	oturmak	stable v.
34	General	oturmak	sink v.
35	General	oturmak	abide v.
36	General	oturmak	bide v.
37	General	oturmak	indwell v.
38	General	oturmak	ensconce v.
39	General	oturmak	subside v.
40	General	oturmak	be domiciled v.
41	General	oturmak	tarry v.
42	General	oturmak	tarry v.
43	General	oturmak	remain [obsolete] v.
44	General	oturmak	win [dialect] [uk] v.
45	General	oturmak	come v.
46	General	oturmak	inhabitate [obsolete] v.
47	General	oturmak	insconce v.
48	General	oturmak	pan v.
49	General	oturmak	rook [obsolete] v.
Colloquial
50	Colloquial	oturmak	set down v.
51	Colloquial	oturmak	park it v.
Idioms
52	Idioms	oturmak	get some weight off one's feet v.
53	Idioms	oturmak	hang your hat [us] v.
54	Idioms	oturmak	get some weight off feet v.
55	Idioms	oturmak	hang hat v.
56	Idioms	oturmak	set a spell v.
57	Idioms	oturmak	sit for a spell v.
58	Idioms	oturmak	sit a spell v.
59	Idioms	oturmak	take (one's) seat v.
60	Idioms	oturmak	take a load off v.
61	Idioms	oturmak	take the load off v.
62	Idioms	oturmak	take the weight off (one's) feet v.
63	Idioms	oturmak	take the weight off (one's) legs v.
Law
64	Law	oturmak	domiciliate v.
65	Law	oturmak	abide v.
Technical
66	Technical	oturmak	subside v.
Archaic
67	Archaic	oturmak	nestle v.
68	Archaic	oturmak	won v.
69	Archaic	oturmak	wone v.
70	Archaic	oturmak	squattle v.
Slang
71	Slang	oturmak	cop a squat v.
72	Slang	oturmak	pop a squat v.
73	Slang	oturmak	take a squat v.
British Slang
74	British Slang	oturmak	park one's arse v.

Sens de "oturmak" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 403 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
General
1	General	yayılıp oturmak	lounge v.
She was lounging on the sofa. O, kanepede yayılıp oturuyordu. More Sentences
2	General	dik oturmak	sit up straight v.
Tom was sitting up straight. Tom dik oturuyordu. More Sentences
3	General	dik oturmak	sit up v.
The sick child sat up in bed. Hasta çocuk yatakta dik oturdu. More Sentences
4	General	yerine oturmak	sit down v.
Tom sat down to read a novel. Tom bir roman okumak için yerine oturdu. More Sentences
5	General	boş boş oturmak	goof off v.
Tom's classmates are goofing off. Tom'un sınıf arkadaşları boş boş oturuyor. More Sentences
6	General	oturmak (sandalye vb)	have a seat v.
Have a seat please. Oturun lütfen. More Sentences
7	General	karaya oturmak	ground v.
Our canoe grounded on the river bed. Kanomuz nehir yatağında karaya oturdu. More Sentences
8	General	karaya oturmak	run aground v.
A vessel runs aground if its crew has a false perception of the seabed. Bir gemi, mürettebatının deniz tabanını yanlış algılaması durumunda karaya oturur. More Sentences
9	General	dışarıda oturmak	sit out v.
Come and sit out here with us. Buraya gel ve burada bizimle dışarıda otur. More Sentences
10	General	bağdaş kurarak oturmak	sit cross-legged v.
Everyone was sitting cross-legged on the floor. Herkes yerde bağdaş kurmuş oturuyordu. More Sentences
11	General	bağdaş kurarak oturmak	sit cross-legged v.
Tom sat cross-legged on the carpet. Tom halının üzerine bağdaş kurarak oturdu. More Sentences
12	General	karaya oturmak	run aground v.
However, I also frequently ran aground in the soup of links, and ended up empty-handed. Ancak ben de sık sık bağlantılar çorbasında karaya oturdum ve elim boş döndüm. More Sentences
13	General	sessizce oturmak	sit silently v.
Tom sat silently. Tom sessizce oturdu. More Sentences
14	General	tam oturmak	fit v.
His tuxedo fitted him perfectly. Smokini üzerine tam oturmuştu. More Sentences
Idioms
15	Idioms	kıpırdamadan oturmak	sit still v.
They sat still as if they were charmed by the music. Müzikten büyülenmiş gibi kıpırdamadan oturdular. More Sentences
Marine
16	Marine	karaya oturmak	run aground v.
The ship ran aground. Gemi karaya oturdu. More Sentences
Slang
17	Slang	boş boş oturmak	goof off v.
Tom spent all day goofing off. Tom bütün günü boş boş oturarak geçirdi. More Sentences
General
18	General	evlerin önüne oturmak için yapılan düz yükselti ve buradaki oturma yeri	terrace n.
19	General	bankta oturmak	sit on the bench n.
20	General	vücudun bir bölümüne oturmak üzere şekil verilen kauçuk veya kumaş parçası	pad n.
21	General	yörüngeye oturmak	orbit v.
22	General	kirada oturmak	tenant v.
23	General	diz dize oturmak	sit close together v.
24	General	dibe oturmak	settle v.
25	General	bir yere lop diye oturmak	plop oneself down on v.
26	General	bir yere lop diye oturmak	plump oneself down on v.
27	General	cuk oturmak	fit well v.
28	General	fermaya oturmak	come to a point v.
29	General	mideye oturmak	lie heavy on the stomach v.
30	General	fermaya oturmak	point v.
31	General	eğreti oturmak	sit on the edge of something v.
32	General	üstüne oturmak	appropriate v.
33	General	pat diye oturmak	plank oneself down v.
34	General	boş oturmak	sit about v.
35	General	geri oturmak	reseat v.
36	General	karaya oturmak	pile up v.
37	General	karaya oturmak	shipwreck v.
38	General	kanuna aykırı olarak oturmak (kendi malı olmayan bir mülkte)	squat v.
39	General	sofraya oturmak	sit down to a meal v.
40	General	yörüngesine oturmak	go into orbit v.
41	General	kalıp gibi oturmak	fit like a glove v.
42	General	pat diye oturmak	plump v.
43	General	külçe gibi oturmak	plop down v.
44	General	tahta oturmak	ascend the throne v.
45	General	yayılarak oturmak	sprawl v.
46	General	kucağına oturmak	sit on somebody's lap v.
47	General	ayaklarını açıp oturmak	bestride v.
48	General	boş oturmak	have no work do v.
49	General	karaya oturmak	run ashore v.
50	General	ata biner gibi oturmak	stride v.
51	General	diz üstü oturmak	kneel v.
52	General	oturmak (ikamet vb)	reside v.
53	General	tam oturmak	sit v.
54	General	oturmak (bina)	subside v.
55	General	eli kolu bağlı oturmak	stand idle by v.
56	General	oturmak (koltuk, masa vb'nde)	occupy v.
57	General	mideye oturmak	lie v.
58	General	rahat bir şekilde oturmak	settle down v.
59	General	kuluçkaya oturmak (tavuk)	sit v.
60	General	rayına oturmak	stay on the rails v.
61	General	pahalıya oturmak	cost very much v.
62	General	boş oturmak	be unemployed v.
63	General	kalıp gibi oturmak	fit perfectly v.
64	General	boş oturmak	sit back v.
65	General	ata biner gibi oturmak	bestride v.
66	General	kirada oturmak	live in a rented house v.
67	General	içine oturmak	sting v.
68	General	karaya oturmak	go aground v.
69	General	ata biner gibi oturmak	straddle v.
70	General	karaya oturmak	be aground v.
71	General	tembelce oturmak	loll v.
72	General	üstüne oturmak	pocket v.
73	General	kayalara oturmak (gemi)	run on the rocks v.
74	General	diken üstünde oturmak	be on tenterhooks v.
75	General	karaya oturmak	be stranded v.
76	General	oturmak veya bir yere yaslanarak durmak	slouch v.
77	General	tekrar oturmak	reseat v.
78	General	geçici olarak oturmak	sojourn v.
79	General	karaya oturmak	take ground v.
80	General	sonuna kadar oturmak	sit out v.
81	General	karaya oturmak	strand v.
82	General	gündeme oturmak	come to the fore v.
83	General	görüşme masasına oturmak	sit down at the negotiation table v.
84	General	aşığı cuk oturmak	hit the bullseye v.
85	General	uslu oturmak	be quiet v.
86	General	uslu oturmak	sit still v.
87	General	zamanla oturmak	settle in time v.
88	General	zirveye oturmak	hit the peak v.
89	General	zirveye oturmak	reach the peak v.
90	General	kucağına oturmak	sit on (someone's) lap v.
91	General	ata biner gibi üzerine oturmak	straddle v.
92	General	bacaklarını iyice açıp oturmak	straddle v.
93	General	tahtta oturmak	sit on the throne v.
94	General	masada oturmak	sit at the table v.
95	General	masaya oturmak	sit round the table v.
96	General	masaya oturmak	sit around the table v.
97	General	masaya oturmak	sit down at the table v.
98	General	masaya oturmak	sit at the table v.
99	General	birlikte oturmak	stay with v.
100	General	nikah masasına oturmak	get married v.
101	General	nikah masasına oturmak	wed v.
102	General	nikah masasına oturmak	get hitched with v.
103	General	nikah masasına oturmak	espouse v.
104	General	nikah masasına oturmak	marry v.
105	General	-de tembel tembel oturmak	loll on v.
106	General	-e oturmak	install oneself in v.
107	General	-de oturmak	dwell in v.
108	General	-de oturmak	inhabit v.
109	General	-e oturmak	install oneself on v.
110	General	-e oturmak	settle v.
111	General	(gemi) karaya oturmak	ground v.
112	General	sofradan kalkıp oturmak	get down v.
113	General	içine oturmak	begrudge v.
114	General	üstünde ata binmiş gibi oturmak	straddle v.
115	General	karaya oturmak	strike the bottom v.
116	General	kirada oturmak	lodge v.
117	General	-de oturmak	occupy v.
118	General	kapalı bir yerde oturmak	stay indoor v.
119	General	bir yerde oturmak	dwell v.
120	General	rayına oturmak	be on the right track v.
121	General	rayına oturmak	be on the track v.
122	General	karşılıklı oturmak	sit face to face v.
123	General	vücuda tam oturmak	be close-bodied v.
124	General	vücuduna tam oturmak	close-fit v.
125	General	vücuda tam oturmak	close-fit v.
126	General	masanın etrafında oturmak	sit around table v.
127	General	masa etrafında oturmak	sit around table v.
128	General	hareketsiz oturmak	sit dormant v.
129	General	çadırda oturmak	sit in the tent v.
130	General	yere oturmak	sit down on the floor v.
131	General	ele ele oturmak	sit hand in hand v.
132	General	(arabada) ön koltukta oturmak	sit in the front passenger seat v.
133	General	bağdaş kurarak oturmak	sit in a cross-legged position v.
134	General	bağdaş kurarak oturmak	sit indian-style v.
135	General	birinin yanı başına oturmak	sit right next to someone v.
136	General	bir hukuk bürosunun altında/alt katında yaşamak/oturmak	live under a law office v.
137	General	altında/alt katında yaşamak/oturmak	live under something v.
138	General	ablasıyla beraber yaşamak/oturmak	live together with one's sister v.
139	General	kız kardeşiyle beraber yaşamak/oturmak	live together with one's sister v.
140	General	küçük bir dairede oturmak	live in a small apartment v.
141	General	yeniden yörüngeye oturmak	reorbit v.
142	General	kıçının üzerine oturmak (fig / lit)	pratfall v.
143	General	eli kolu bağlı oturmak	stand idle with hands tied v.
144	General	aynı sokakta karşılıklı evlerde oturmak	live across the street from each other v.
145	General	bahçede oturmak	sit in the garden v.
146	General	kımıldamadan/hareket etmeden oturmak	sit immobile v.
147	General	bütün gün evde oturmak	sit at home all day v.
148	General	dizleri üzerine oturmak	sit on heels v.
149	General	küçük bir dairede oturmak	live in a small flat v.
150	General	sürekli oturmak	remain seated v.
151	General	kafede oturmak	sit in the cafe v.
152	General	koltuğa oturmak	get a seat v.
153	General	ateşin yanında oturmak	sit by fire v.
154	General	sessiz sessiz oturmak	sit silently v.
155	General	(arka tarafı) karaya oturmak	tail v.
156	General	rahatça oturmak	niche v.
157	General	tekrar oturmak	reinhabit v.
158	General	kirada oturmak	tenant v.
159	General	dikine oturmak	upend v.
160	General	(belli bir yere) oturmak	sit at (something) v.
161	General	tahta oturmak	enthronise v.
162	General	tahta oturmak	enthronize v.
163	General	içine oturmak	jalouse v.
164	General	banka oturmak	bench v.
165	General	yargıç koltuğuna oturmak	bench [obsolete] v.
166	General	bacaklarının birini bir yana birini öbür yana koyarak oturmak	bestraddle v.
167	General	tam oturmak	hang v.
168	General	ata biner gibi oturmak	horse v.
169	General	bacaklarını ayırarak oturmak	horse v.
170	General	(köpek) oturmak	hup v.
171	General	tembelce oturmak	lill v.
172	General	aniden oturmak	clap [dialect] v.
173	General	korku ile oturmak	dare [obsolete] v.
174	General	karaya oturmak	ground out v.
175	General	bacaklarını ayırarak oturmak	overstride v.
176	General	tam oturmak	chock (in) v.
177	General	tam oturmak	chock (into) v.
178	General	(bir şeyin) süresinden daha uzun süre oturmak	outsit v.
179	General	daha uzun süre oturmak	outsit v.
180	General	yayılarak oturmak	scamble [dialect] [uk] v.
181	General	özel bir makama oturmak	seat v.
182	General	bir yere tam oturmak	seat v.
183	General	(ev) kendi oturmak için yapmak	self-build v.
184	General	(kıyafet) üzerine oturmak	sit v.
185	General	cuk diye oturmak	sit v.
186	General	masaya oturmak	sit in [uk] v.
187	General	sofraya oturmak	sit in [uk] v.
188	General	bacaklarını açıp oturmak	spread-eagle v.
189	General	bağdaş kurarak oturmak	squat v.
Phrasals
190	Phrasals	yatakta dik bir şekilde oturmak	sit up v.
191	Phrasals	surat asıp oturmak	pout around v.
192	Phrasals	bir şeyin arkasında çökerek oturmak	slouch behind something v.
193	Phrasals	boş boş/avare avare oturmak	sit around v.
194	Phrasals	birinin yanında oturmak	sit by someone v.
195	Phrasals	bir yere kurulmak/oturmak	snug down (some place) v.
196	Phrasals	dibe oturmak	go aground v.
197	Phrasals	karaya oturmak	run aground on v.
198	Phrasals	küt diye oturmak	flop down v.
199	Phrasals	merkezine oturmak	center on v.
200	Phrasals	karaya oturmak	go aground v.
201	Phrasals	rahatça oturmak	snug down v.
202	Phrasals	taşlar yerine oturmak	fit together v.
203	Phrasals	taşlar yerine oturmak	fall into place v.
204	Phrasals	(çalıştığı yerde) oturmak/yaşamak	live in v.
205	Phrasals	lop diye oturmak	fall in v.
206	Phrasals	lop diye oturmak	fall into v.
207	Phrasals	(bir makama) oturmak/gelmek	sit at (something) v.
208	Phrasals	(bir pozisyona/konuma) oturmak	sit at (something) v.
209	Phrasals	bir şeyin üstünde durmak/oturmak	perch on something v.
210	Phrasals	bir şeye tam oturmak	snap into something v.
211	Phrasals	bir şeye cuk diye oturmak	snap into something v.
212	Phrasals	bir şeye cuk oturmak	snap into something v.
213	Phrasals	bir şeye şıp diye oturmak	snap into something v.
214	Phrasals	cuk diye yuvaya girmek/oturmak	snap into something v.
215	Phrasals	bir şeyin içine oturmak	stick in something v.
216	Phrasals	kayıp (bir şeye/yere) oturmak	slide into (something) v.
217	Phrasals	ata çıkıp oturmak	mount up v.
218	Phrasals	şıp diye oturmak	snap in v.
219	Phrasals	tam oturmak	snap in v.
220	Phrasals	uzakta yaşamak/oturmak	live out v.
221	Phrasals	işinden, okulundan uzakta yaşamak/oturmak	live out v.
222	Phrasals	(bir şeye) cuk oturmak	chime in with (something) v.
223	Phrasals	bir yerde oturmak	move in v.
224	Phrasals	(bir şeye) küt diye oturmak	flop down onto (something) v.
225	Phrasals	(bir şeye) lap diye oturmak	flop down onto (something) v.
226	Phrasals	(bir şeye) küt diye oturmak	flop down on (something) v.
227	Phrasals	(bir şeye) lap diye oturmak	flop down on (something) v.
228	Phrasals	(bir şeye) tam oturmak	flush with (something) v.
229	Phrasals	rahatça oturmak/durmak	lay back v.
230	Phrasals	üst katında/üzerinde oturmak	live above v.
231	Phrasals	(birinin/bir şeyin) üst katında/üzerinde oturmak	live above (someone or something) v.
232	Phrasals	üstünde durmak/oturmak	perch on v.
233	Phrasals	ile oturmak	reside with v.
234	Phrasals	-e oturmak	sit down on v.
235	Phrasals	(birinin/bir şeyin) üzerine oturmak	sit down on (someone or something) v.
236	Phrasals	(sofraya, masaya) oturmak	sit down to v.
237	Phrasals	(bir işin) başına oturmak	sit down to (do something) v.
238	Phrasals	(bir şeyi yapmaya) oturmak	sit down to (do something) v.
239	Phrasals	(bir şeyi yapmak) için oturmak	sit down to (do something) v.
240	Phrasals	(bir şeyi) müzakere etmek/konuşmak için bir araya gelip oturmak	sit on (something) v.
241	Phrasals	(bir şeyi) müzakere etmek/konuşmak için bir araya gelip oturmak	sit upon (something) v.
242	Phrasals	yutup oturmak	swallow down v.
Phrases
243	Phrases	tam (elbise vb oturmak/olmak)	tip-top adj.
244	Phrases	tam (elbise vb oturmak/olmak)	to the highest extent expr.
Colloquial
245	Colloquial	karaya oturmak	be on the rocks v.
246	Colloquial	cuk oturmak	chime in v.
247	Colloquial	üstüne oturmak (bir iş/rol)	look/dress the part v.
248	Colloquial	(elbise) harika oturmak	(do something) a treat [uk] v.
249	Colloquial	(birinin) üstüne cuk oturmak	be made for (someone) v.
Idioms
250	Idioms	bir kenarda, kendi başına oturmak	sit like piffy on a rock cake [uk] v.
251	Idioms	aynı evde oturmak	live under the same roof v.
252	Idioms	boş oturmak	hack around v.
253	Idioms	cuk diye oturmak	fit like a glove v.
254	Idioms	cuk diye oturmak	snap into place like a clockwork v.
255	Idioms	cuk oturmak	suit someone to a t v.
256	Idioms	diken üstünde oturmak	be keyed up v.
257	Idioms	dimdik oturmak	sit bolt upright v.
258	Idioms	cuk oturmak	fit like a glove v.
259	Idioms	cuk oturmak	fit someone to a t v.
260	Idioms	diken üstünde oturmak	be like a cat on hot bricks v.
261	Idioms	cuk oturmak	make a perfect sense v.
262	Idioms	diken üstünde oturmak	be on pins and needles v.
263	Idioms	hokka gibi oturmak	fit like a glove v.
264	Idioms	hiçbir şeye karışmadan öylece oturmak	be sitting on the sidelines v.
265	Idioms	içine oturmak	cut to the quick v.
266	Idioms	içine oturmak	cut someone to the quick v.
267	Idioms	iğne üstünde oturmak	be on tenterhooks v.
268	Idioms	nikah masasına oturmak	walk down the aisle v.
269	Idioms	midesine oturmak	sit heavy on someone's stomach v.
270	Idioms	kalıp gibi oturmak	fit like a glove v.
271	Idioms	kımıldamadan oturmak	sit still for something v.
272	Idioms	öfkeyle kalkıp zararla oturmak	cut off one's nose to spite one's face v.
273	Idioms	öfkeyle kalkıp zararla oturmak	cut off your nose to spite your face v.
274	Idioms	nikah masasına oturmak	go down the aisle v.
275	Idioms	rayına oturmak	be back on the rails (brit.) v.
276	Idioms	rayına oturmak	put back on the rails v.
277	Idioms	rayına oturmak	get back on the rails v.
278	Idioms	şapa oturmak	be up a gum tree v.
279	Idioms	taşlar yerine oturmak	fall into place v.
280	Idioms	taşlar yerine oturmak	fall in place v.
281	Idioms	taşlar yerine oturmak	click into place v.
282	Idioms	tembel tembel oturmak	hack around v.
283	Idioms	taşlar yerine oturmak	slot into place v.
284	Idioms	yemeğe oturmak	get stuck in/into (uk) v.
285	Idioms	yerli yerine oturmak	fall into place v.
286	Idioms	yönetici koltuğuna oturmak	take the chair v.
287	Idioms	yerli yerine oturmak	click into place v.
288	Idioms	(sorunu çözmek için) masaya oturmak	come to the table v.
289	Idioms	yerli yerine oturmak	fall in place v.
290	Idioms	yerli yerine oturmak	slot into place v.
291	Idioms	taşlar yerine oturmak	drop into place v.
292	Idioms	yerli yerine oturmak	drop into place v.
293	Idioms	taşlar yerine oturmak	fall into place v.
294	Idioms	yerli yerine oturmak	fall into place v.
295	Idioms	öfkeyle kalkıp zararla oturmak	bite (one's) nose off to spite (one's) face v.
296	Idioms	yemeğin başına oturmak	put the nose-bag on v.
297	Idioms	yemeğin başına oturmak	put the feed bag on v.
298	Idioms	kalbine bir şey oturmak	feel sick at heart v.
299	Idioms	tam oturmak	fit (one) to a tee v.
300	Idioms	cuk oturmak	fit (one) to a tee v.
301	Idioms	(birine) cuk oturmak	suit (one) to a tee v.
302	Idioms	iğne üstünde oturmak	be on tenterhooks v.
303	Idioms	diken üstünde oturmak	be on tenterhooks v.
304	Idioms	şeytanla masaya oturmak	dine with the devil v.
305	Idioms	şeytanla aynı masaya oturmak	dine with the devil v.
306	Idioms	şeytanla sofraya oturmak	dine with the devil v.
307	Idioms	şeytanın sofrasına oturmak	dine with the devil v.
308	Idioms	şeytanla masaya oturmak	sup with the devil v.
309	Idioms	şeytanla aynı masaya oturmak	sup with the devil v.
310	Idioms	şeytanla sofraya oturmak	sup with the devil v.
311	Idioms	şeytanın sofrasına oturmak	sup with the devil v.
312	Idioms	rayına oturmak	be off the ground v.
313	Idioms	mideye oturmak	sit heavy on the stomach v.
314	Idioms	diken üstünde olmak/oturmak	be on the edge of (one's) chair v.
315	Idioms	tam oturmak	be cast in cement v.
316	Idioms	tam oturmak	be cast in concrete v.
317	Idioms	bir hazinenin üstünde oturmak	be sitting on a gold mine v.
318	Idioms	öfkeyle kalkıp zararla oturmak	cut (one's) nose off to spite (one's) face v.
319	Idioms	öfkeyle kalkıp zararla oturmak	cut nose off to spite face v.
320	Idioms	taşlar yerine oturmak	fall into place v.
321	Idioms	taşlar yerine oturmak	drop into place v.
322	Idioms	(birine) cuk oturmak	fit (one) to a t v.
323	Idioms	(birine) tam olmak/oturmak	fit (one) to a t v.
324	Idioms	(birine) cuk oturmak	fit (someone) like a glove v.
325	Idioms	(birine) tam olmak/oturmak	fit (someone) like a glove v.
326	Idioms	(birine) kalıp gibi oturmak	fit (someone) like a glove v.
327	Idioms	(birine) kalıp gibi oturmak	fit (somebody) like a glove v.
328	Idioms	(birine) cuk diye oturmak	fit (somebody) like a glove v.
329	Idioms	(birine) cuk oturmak	fit (somebody) like a glove v.
330	Idioms	nikah masasına oturmak	go/walk down the aisle v.
331	Idioms	ön sırada/önlerde oturmak	have a ringside seat v.
332	Idioms	ön sırada/önlerde oturmak	have a ringside view v.
333	Idioms	sap gibi kalmak/oturmak	sit like piffy on a rock bun [uk] v.
334	Idioms	bir kenarda, kendi başına oturmak	sit like piffy on a rock bun [uk] v.
335	Idioms	altın madeninin üzerinde oturmak	sit on a gold mine v.
336	Idioms	bir hazinenin üzerinde oturmak	sit on a gold mine v.
337	Idioms	(bir şey) hazinesinin üzerinde oturmak	sit on a gold mine of (something) v.
338	Idioms	diken üstünde oturmak	sit on the edge of (one's) chair v.
339	Idioms	arabanın ön koltuğunda oturmak/seyahat etmek	sit shotgun v.
340	Idioms	kımıldamadan oturmak	sit still for v.
341	Idioms	cuk oturmak	suit to a t v.
342	Idioms	yerine oturmak	take (one's) seat v.
343	Idioms	yerine oturmak	take your place v.
344	Idioms	dizinin dibinde oturmak	sit at one's feet v.
345	Idioms	sofraya oturmak	sit at table v.
346	Idioms	masaya oturmak	sit at table v.
Speaking
347	Speaking	birkaç sıra arkada oturmak	sit a couple of rows behind v.
348	Speaking	oturmak ister misin?	do you want to sit? expr.
349	Speaking	oturmak ister miydiniz?	would you like to sit down? expr.
Law
350	Law	birinin yanına oturmak	sit next to someone v.
351	Law	birinin yanına oturmak	sit beside someone v.
352	Law	sanık sandalyesine oturmak	(defendant) to sit in the dock v.
353	Law	sanık sandalyesine oturmak	(defendant) to stand in the dock v.
354	Law	sanık sandalyesine oturmak	appear in the dock v.
355	Law	jüri koltuğuna oturmak	panel v.
Politics
356	Politics	müzakere masasına oturmak	sit down at the negotiating table v.
357	Politics	müzakere masasına oturmak	sit down at the negotiation table v.
Technical
358	Technical	gevşekçe oturmak	slop v.
Automotive
359	Automotive	sağ koltukta oturmak	ride shotgun v.
Railway
360	Railway	(tekerlek çifti) raylara düzgünce oturmak	track v.
Marine
361	Marine	karaya oturmak	go ashore v.
362	Marine	kuma oturmak	gravel v.
363	Marine	karaya oturmak	go aground v.
364	Marine	karaya oturmak	run ashore v.
365	Marine	karaya oturmak	strand v.
366	Marine	karaya oturmak	run ashore to v.
367	Marine	kayaya oturmak	run on the rocks v.
368	Marine	karaya oturmak	touch bottom v.
369	Marine	(gemi) karaya oturmak	strike v.
370	Marine	karaya oturmak	sue v.
Psychology
371	Psychology	oturmak için duyulan aşırı istek	kathisomania n.
Zoology
372	Zoology	(hayvan) arka bacakları üzerinde oturmak	sit v.
Military
373	Military	oturmak için su geçirmez sergi	isopar mat n.
Card
374	Card	(oyuncunun) solunda avantajlı yere oturmak	sit over v.
Archaic
375	Archaic	masaya yemek yemek üzere oturmak	sit at meat v.
376	Archaic	dibe oturmak	squattle v.
Slang
377	Slang	pek bir işlevi olmayan tek işi mesai süresince oturmak olan çalışan	chairwarmer n.
378	Slang	boş boş oturmak	faff around v.
379	Slang	boş boş oturmak	jerk around v.
380	Slang	aylak aylak oturmak	faff around v.
381	Slang	kıçını kırıp oturmak	bring (one's) arse to an anchor v.
382	Slang	kıçını kırıp oturmak	bring (one's) ass to an anchor v.
383	Slang	kıçının üstüne oturmak	bring (one's) arse to an anchor v.
384	Slang	kıçının üstüne oturmak	bring (one's) ass to an anchor v.
385	Slang	boş boş oturmak	futz around v.
386	Slang	bir rahat/kımıldamadan durmak/oturmak	bring (one's) arse to an anchor v.
387	Slang	bir rahat/kımıldamadan durmak/oturmak	bring (one's) ass to an anchor v.
388	Slang	kıç/göt üstünde oturmak	sit on (one's) butt v.
389	Slang	boş boş oturmak	sit on one's ass v.
390	Slang	ön yolcu koltuğunda oturmak	ride shotgun v.
391	Slang	şapa oturmak	get in a quandary v.
392	Slang	şoförün yanında oturmak	ride shotgun v.
393	Slang	(herkes çalışırken) öylece oturmak	sit on one's arse v.
394	Slang	(herkes çalışırken) öylece oturmak	sit on one's ass v.
395	Slang	boş boş oturmak	fiddle-fart v.
396	Slang	aylak aylak oturmak	fiddle-fart v.
397	Slang	boş boş oturmak	monkey-fart v.
398	Slang	aylak aylak oturmak	monkey-fart v.
399	Slang	boş boş oturmak	fiddle-fart v.
400	Slang	aylak aylak oturmak	fiddle-fart v.
401	Slang	tuvalete oturmak	ride the porcelain pony v.
402	Slang	ishalken tuvalette oturmak	ride the porcelain pony v.
403	Slang	yere oturmak	pull up a floor v.