sit

Sens de "sit" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 81 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
Common Usage
1	Common Usage	sit v.	oturmak
It is not, therefore, very helpful if we sit here discussing our long lists. Bu nedenle burada oturup uzun listelerimizi tartışmamız pek de faydalı olmayacaktır. More Sentences
General
2	General	sit v.	tünemek
Some birds are sitting on the branch of that tree. Birkaç kuş o ağacın dalına tünemiş. More Sentences
3	General	sit v.	bulunmak
Our city sits on an active fault. Şehrimiz aktif bir fay üzerinde bulunuyor. More Sentences
4	General	sit v.	kalmak (bir yerde)
This is genocide and Europe is sitting back, watching this genocide take place. Bu bir soykırımdır ve Avrupa bu soykırımın gerçekleşmesine seyirci kalmaktadır. More Sentences
5	General	sit v.	oturmak
I admit that, with you sitting there, I find it more difficult. İtiraf etmeliyim ki, siz orada otururken bu iş bana daha da zor geliyor. More Sentences
6	General	sit v.	sınava girmek
We have to sit examinations every day and prove that we believe in it. Her gün sınavlara girmek ve buna inandığımızı kanıtlamak zorundayız. More Sentences
7	General	sit v.	binmek
Have you ever sat in a helicopter? Hiç helikoptere bindiniz mi? More Sentences
8	General	sit v.	durmak
However, the grey and green would not sit well together. Ancak, gri ve yeşil birlikte güzel durmazdı. More Sentences
9	General	sit n.	oturum
10	General	sit n.	oturma
11	General	sit n.	kıyafetin tam oturması
12	General	sit v.	modellik yapmak
13	General	sit v.	konmak
14	General	sit v.	tam oturmak
15	General	sit v.	poz vermek
16	General	sit v.	yola getirmek
17	General	sit v.	kuluçkaya yatmak (tavuk)
18	General	sit v.	olmak (imtihan)
19	General	sit v.	burnunu sürtmek
20	General	sit v.	toplanmak
21	General	sit v.	çömelmek
22	General	sit v.	toplantı halinde olmak (resmi bir meclis/kurul vb)
23	General	sit v.	kuluçkaya yatmak
24	General	sit v.	girmek (sınava)
25	General	sit v.	oturtmak
26	General	sit v.	olmak (sınavda)
27	General	sit v.	kuluçkaya oturmak (tavuk)
28	General	sit v.	oturuma katılmak
29	General	sit v.	göreve veya işe devam etmek
30	General	sit v.	makamını korumak
31	General	sit v.	mesleğine devam etmek
32	General	sit v.	pusu kurmak
33	General	sit v.	tuzak kurmak
34	General	sit v.	(kıyafet) üzerine oturmak
35	General	sit v.	uzanmak
36	General	sit v.	dinlenmek
37	General	sit v.	yatmak
38	General	sit v.	bir yerde olmak
39	General	sit v.	(rüzgar) belirli bir yönden esmek
40	General	sit v.	mutabık kalmak
41	General	sit v.	aynı fikirde olmak
42	General	sit v.	anlaşmak
43	General	sit v.	tatmin olmak
44	General	sit v.	durumunu muhafaza etmek
45	General	sit v.	olduğu yerde kalmak
46	General	sit v.	ne uzayıp ne kısalmak
47	General	sit v.	aday olmak
48	General	sit v.	(bir derece, sertifika veya ödüle) başvurmak
49	General	sit v.	bakıcılık yapmak
50	General	sit v.	refakatçilik yapmak
51	General	sit v.	oturmaya devam etmek
52	General	sit v.	(sandalyesini) açık tutmak
53	General	sit v.	olmak
54	General	sit v.	uymak
55	General	sit v.	yakışmak
56	General	sit v.	cuk diye oturmak
57	General	sit v.	uygun olmak
58	General	sit v.	yer vermek
59	General	sit v.	yer açmak
60	General	sit v.	(gemiyi) dengelemek
61	General	sit v.	(gemiyi) dengede tutmak
62	General	sit v.	bakıcılık yapmak
63	General	sit v.	dadılık yapmak
64	General	sit v.	söylendiği şekilde kabul edilmek
65	General	sit v.	belirtilen doğrultuda değerlendirilmek
66	General	sit v.	(atın) sırtına binmek
67	General	sit v.	boş boş durmak
Irregular Verb
68	Irregular Verb	sit v.	sat - sat
Colloquial
69	Colloquial	sit v.	mideye inmek
70	Colloquial	sit v.	yenmek
71	Colloquial	sit v.	bakıcılığını yapmak
72	Colloquial	sit v.	göz kulak olmak
73	Colloquial	sit v.	dadılığını yapmak
Law
74	Law	sit v.	celse akdetmek
75	Law	sit v.	duruşma yapmak
Mining
76	Mining	sit n.	maden ocağı tavanının çökmesi
Zoology
77	Zoology	sit v.	(hayvan) arka bacakları üzerinde oturmak
Botanic
78	Botanic	sit n.	kereviz
Art
79	Art	sit v.	(heykel, figür) orijinal olmak
Archaic
80	Archaic	sit v.	ikamet etmek
81	Archaic	sit v.	yaşamak

Sens de "sit" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
Common Usage
1	Common Usage	sit down v.	oturmak
They sat down in the road and said, 'it can not go on like this'. Yola oturdular ve 'bu böyle devam edemez' dediler. More Sentences
General
2	General	sit up v.	yatmamak (gece)
He sits up till late at night. O, gece geç saatlere kadar yatmaz. More Sentences
3	General	sit on v.	oturmak
They sat on the floor sewing these quilts and that was a very nice experience. Yerde oturup bu yorganları diktiler ve bu çok güzel bir deneyimdi. More Sentences
4	General	sit on v.	üye olmak (heyete)
He has been asked to sit on the committee. Komiteye üye olması istendi. More Sentences
5	General	sit tight v.	sıkı durmak
Sit tight. Sıkı durun. More Sentences
6	General	sit up v.	doğrulmak
Tom sat up in bed. Tom yatakta doğruldu. More Sentences
7	General	sit for v.	sınava girmek
I must sit for the entrance examination next year. Gelecek yıl giriş sınavına girmem gerekiyor. More Sentences
8	General	sit up straight v.	dik oturmak
Tom was sitting up straight. Tom dik oturuyordu. More Sentences
9	General	sit down v.	yerine oturmak
Tom sat down to read a novel. Tom bir roman okumak için yerine oturdu. More Sentences
10	General	sit up v.	dik oturmak
The sick child sat up in bed. Hasta çocuk yatakta dik oturdu. More Sentences
11	General	sit in v.	bakmak
Sami sat in an aisle seat. Sami koridora bakan bir koltuğa oturdu. More Sentences
12	General	sit out v.	dışarıda oturmak
Come and sit out here with us. Buraya gel ve burada bizimle dışarıda otur. More Sentences
13	General	baby-sit v.	çocuk bakıcılığı yapmak
Tom babysat Mary. Tom Mary'ye çocuk bakıcılığı yaptı. More Sentences
14	General	sit cross-legged v.	bağdaş kurarak oturmak
Everyone was sitting cross-legged on the floor. Herkes yerde bağdaş kurmuş oturuyordu. More Sentences
15	General	sit cross-legged v.	bağdaş kurarak oturmak
Tom sat cross-legged on the carpet. Tom halının üzerine bağdaş kurarak oturdu. More Sentences
16	General	sit cross-legged v.	bağdaş kurmak
Tom sat cross-legged on the floor. Tom yerde bağdaş kurdu. More Sentences
17	General	baby-sit v.	bakıcılık yapmak
Layla was baby-sitting Rania's two boys. Leyla, Rania'nın iki oğluna bakıcılık yapıyordu. More Sentences
18	General	sit silently v.	sessizce oturmak
Tom sat silently. Tom sessizce oturdu. More Sentences
Phrasals
19	Phrasals	sit up v.	doğrulmak
Tom sat up in bed and looked around. Tom yatakta doğruldu ve etrafına bakındı. More Sentences
Idioms
20	Idioms	sit still v.	kıpırdamadan oturmak
They sat still as if they were charmed by the music. Müzikten büyülenmiş gibi kıpırdamadan oturdular. More Sentences
General
21	General	sit down strike n.	oturma eylemi
22	General	sit-in n.	bir yerde yapılan oturma eylemi (protesto amacıyla)
23	General	sit-in n.	oturma grevi
24	General	bed sit n.	bekar odasında kalmak
25	General	sit on the bench n.	bankta oturmak
26	General	bed-sit [uk] n.	stüdyo daire
27	General	bed-sit [uk] n.	tek odalı daire
28	General	sit-down n.	oturma
29	General	sit-down n.	oturma eylemi
30	General	sit-down n.	yerde yenen yemek
31	General	sit-down n.	oturarak yenen yemek
32	General	sit-down n.	toplantı
33	General	sit-down n.	buluşma
34	General	sit-down n.	konferans
35	General	sit close together v.	diz dize oturmak
36	General	sit up for v.	beklemek (gece yatmayıp)
37	General	baby sit v.	çocuk bakıcılığı yapmak
38	General	sit upon v.	baskı yapmak
39	General	sit for an exam v.	sınava girmek
40	General	sit down under v.	katlanmak
41	General	sit in v.	yerini almak
42	General	sit somebody down v.	oturtmak
43	General	sit down v.	yere inmek
44	General	sit upon v.	yüklenmek
45	General	sit an exam v.	imtihana girmek
46	General	sit well with v.	bir şeyi uygun bulmak
47	General	sit for an exam v.	imtihana girmek
48	General	sit pretty v.	tuzu kuru olmak
49	General	sit about v.	boş oturmak
50	General	sit in for v.	yerini almak
51	General	sit for v.	modellik yapmak
52	General	sit under v.	bağlı olmak
53	General	sit for v.	bir amaca yönelik sınava girmek
54	General	sit for an examination v.	sınava girmek
55	General	sit on the fence v.	tarafsız kalmak
56	General	sit in v.	katılmak
57	General	sit in for v.	birine vekalet etmek
58	General	sit up all night v.	sabahlamak
59	General	sit on the edge of something v.	eğreti oturmak
60	General	sit tight v.	yılmadan devam etmek
61	General	sit giving oneself airs v.	beşlik simit gibi kurulmak
62	General	sit on somebody's lap v.	kucağına oturmak
63	General	sit through something v.	bir şeyi sonuna kadar oturarak izlemek
64	General	sit down to a meal v.	sofraya oturmak
65	General	sit up all night v.	sabahı etmek
66	General	sit in on v.	dinleyici olarak bir toplantıya katılmak
67	General	sit still v.	doğru durmak
68	General	sit back v.	yan gelip yatmak
69	General	sit down under v.	boyun eğmek
70	General	sit back v.	dinlenmek
71	General	sit up and beg v.	yalvarmak
72	General	sit down v.	koyulmak
73	General	sit for v.	aday olmak
74	General	sit up for v.	gece boyu beklemek
75	General	sit on the fence v.	kararsız olmak
76	General	sit down v.	oturtmak
77	General	sit someone down v.	birini oturtmak
78	General	sit on v.	alıp hiçbir şey yapmamak (bir şeyi)
79	General	sit on v.	azarlamak
80	General	sit back v.	boş oturmak
81	General	sit up all night v.	sabahı bulmak
82	General	sit on v.	toplanmak
83	General	sit someone up v.	yatan birini oturtmak
84	General	sit on v.	haşlamak
85	General	sit oneself v.	oturmak
86	General	sit for v.	poz vermek
87	General	sit well with v.	birinin hoşuna gitmek
88	General	sit out v.	dahil olmaktan kaçınmak
89	General	sit out v.	sonuna kadar oturmak
90	General	sit out v.	oynamamak
91	General	sit out v.	fazla uzun kalmak
92	General	sit out v.	yer almamak
93	General	sit out v.	katılmamak
94	General	sit down at the negotiation table v.	görüşme masasına oturmak
95	General	sit still v.	uslu oturmak
96	General	sit still v.	uslu durmak
97	General	sit on the bed v.	yatağa uzanmak
98	General	sit on (someone's) lap v.	kucağına oturmak
99	General	sit on the throne v.	tahtta oturmak
100	General	sit around the table v.	masaya oturmak
101	General	sit at the table v.	masada oturmak
102	General	sit down at the table v.	masaya oturmak
103	General	sit at the table v.	masaya oturmak
104	General	sit round the table v.	masaya oturmak
105	General	(for men and women) sit separately v.	haremlik selamlık olmak
106	General	baby-sit v.	ana babaları evde olmadığı zaman çocuğa bakmak
107	General	baby-sit v.	çocuk bakmak
108	General	fail the final exam and need to sit for the make-up exam v.	bütünlemeye kalmak
109	General	stage a sit-in v.	oturma eylemi yapmak
110	General	sit in judgement v.	karşısındakini yargılamak
111	General	sit in judgement v.	karşısındaki hakkında karar vermek
112	General	sit at the computer v.	bilgisayar başında olmak
113	General	sit in v.	oturma eylemi yapmak
114	General	sit in v.	birinin yerini almak
115	General	sit in v.	bir başkasının yerine temsil elmek
116	General	sit in v.	(toplantı/ders vb'ye) konuk olarak alınmak
117	General	sit face to face v.	karşılıklı oturmak
118	General	sit around table v.	masanın etrafında oturmak
119	General	sit around table v.	masa etrafında oturmak
120	General	sit dormant v.	hareketsiz oturmak
121	General	sit idly by v.	kılını kıpırdatmamak
122	General	sit idly by v.	istifini bozmamak
123	General	sit idly by v.	kayıtsız kalmak
124	General	sit staring at bodies v.	oturup cesetlere bakmak
125	General	sit in the tent v.	çadırda oturmak
126	General	sit back and watch v.	oturup izlemek
127	General	sit back and watch v.	(haksızlığa vb) seyirci kalmak
128	General	sit down on the floor v.	yere oturmak
129	General	sit hand in hand v.	ele ele oturmak
130	General	sit back v.	arkaya yaslanmak
131	General	sit on the beach and read a book v.	plajda oturup kitap okumak
132	General	house-sit v.	evinde bulunmayan bir tanıdığın evine göz kulak olmak
133	General	want to sit and talk in person v.	oturup yüz yüze konuşmak istemek
134	General	sit in the front passenger seat v.	(arabada) ön koltukta oturmak
135	General	sit indian-style v.	bağdaş kurarak oturmak
136	General	sit in a cross-legged position v.	bağdaş kurarak oturmak
137	General	sit right next to someone v.	birinin yanı başına oturmak
138	General	let it sit until it cools down v.	soğuyana kadar bekletmek
139	General	sit in front of the tv v.	tv karşısına geçmek
140	General	sit in front of the tv v.	televizyon karşısına geçmek
141	General	hold a sit-in v.	oturma eyleminde bulunmak
142	General	sit in the garden v.	bahçede oturmak
143	General	sit immobile v.	kımıldamadan/hareket etmeden oturmak
144	General	sit at home all day v.	bütün gün evde oturmak
145	General	sit on heels v.	diz çökmek
146	General	sit on heels v.	dizleri üzerine oturmak
147	General	sit in the cafe v.	kafede oturmak
148	General	sit by fire v.	ateşin yanında oturmak
149	General	pet sit v.	evcil hayvan bakıcılığı yapmak
150	General	sit silently v.	sessiz sessiz oturmak
151	General	sit sprawled v.	iki seksen uzanmak
152	General	sit sprawled out v.	iki seksen uzanmak
153	General	sit at (something) v.	(belli bir yere) oturmak
154	General	cat-sit v.	sahibi yokken bir kediye bakıcılık yapmak
155	General	cat-sit v.	kedi bakıcılığı yapmak
156	General	sit [obsolete] v.	diz çökmek
157	General	sit [obsolete] v.	çömelmek
158	General	sit [obsolete] v.	kiracılığa devam etmek
159	General	sit [obsolete] v.	kiracı olarak kalmak
160	General	sit [uk] v.	(sınav sorularını) yazarak cevaplamak
161	General	sit loose v.	kayıtsız olmak
162	General	sit loose v.	önem göstermemek
163	General	sit loose v.	alakadar olmamak
164	General	sit down v.	kıçının üstüne düşmek
165	General	sit down v.	yere düşmek
166	General	sit down v.	kıç üstü çakılmak
167	General	sit down v.	ara vermek
168	General	sit down v.	mola vermek
169	General	sit down v.	el etek çekmek
170	General	sit down v.	bir yere yerleşmek
171	General	sit down v.	kuşatma başlatmak
172	General	sit down v.	abluka başlatmak
173	General	sit down v.	konferansa katılmak
174	General	sit down v.	tartışmaya girmek
175	General	sit down v.	müzakerede yer almak
176	General	sit down v.	yere inmek
177	General	sit down v.	konmak
178	General	sit down v.	iniş yapmak
179	General	sit down on v.	susturmak
180	General	sit down on v.	lafı ağzına tıkmak
181	General	sit down on v.	kınamak
182	General	sit down on v.	azarlamak
183	General	sit down on v.	paylamak
184	General	sit in [uk] v.	bakıcılık yapmak
185	General	sit in [uk] v.	dadılık yapmak
186	General	sit in [uk] v.	masaya oturmak
187	General	sit in [uk] v.	sofraya oturmak
188	General	sit on v.	üzerine düşünmek
189	General	sit on v.	(bir konuda) görüşmeler yapmak
190	General	sit on v.	kararı ertelemek
191	General	sit on v.	işlemi ötelemek
192	General	sit on v.	sessiz kalmak
193	General	sit on v.	görüş alanının dışında kalmak
194	General	sit on v.	gündem dışı kalmak
195	General	sit out v.	telefon görüşmesini uzatmak
196	General	sit out v.	ziyareti uzatmak
197	General	sit out v.	(dansı) oturur pozisyonda yapmak
198	General	sit out v.	otururken (eteğin) arkasını düzeltmek
199	General	sit over v.	yana kaymak
200	General	sit through v.	mecburen izlemek
201	General	sit through v.	mecburen dinlemek
202	General	sit through v.	sıkılarak dinlemek
203	General	sit through v.	sıkılarak izlemek
204	General	sit tight v.	sessizliğini korumak
205	General	sit tight v.	sessiz kalmak
206	General	sit tight v.	sessizce saklanmak
207	General	sit tight v.	yerine sinmek
208	General	sit up v.	birden alarm vermek
209	General	sit up v.	birden irkilmek
210	General	sit up v.	birden tetiklenmek
211	General	sit in v.	(birinin) vekili olmak
212	General	sit in v.	katılmak
213	General	sit in v.	yer almak
214	General	sit in v.	oturma eylemi yapmak
215	General	sit-down adj.	oturan
216	General	sit-down adj.	çömelen
217	General	sit-down adj.	oturarak yapılan
218	General	sit-down adj.	masada oturanlara servis edilen
219	General	sit-down adj.	masada yenen
Phrasals
220	Phrasals	sit at v.	altında dinlenmek
221	Phrasals	sit out v.	işsiz olmak
222	Phrasals	sit under v.	görevde olmak
223	Phrasals	sit out v.	(bir şeye) katılmamak
224	Phrasals	sit under v.	(birinin) talimatı altında olmak
225	Phrasals	sit at v.	tabi olmak
226	Phrasals	sit up v.	yatakta dik bir şekilde oturmak
227	Phrasals	sit under v.	(birinden) eğitim görmek
228	Phrasals	sit out v.	gereğinden fazla kalmak
229	Phrasals	sit up v.	yolunu beklemek
230	Phrasals	sit out v.	gereğinden fazla zaman geçirmek
231	Phrasals	sit up v.	ilgi göstermek
232	Phrasals	sit for someone v.	bakmak/bakıcılık yapmak
233	Phrasals	sit by someone v.	birinin yanında oturmak
234	Phrasals	sit in (for somebody) v.	birinin yerine bakmak
235	Phrasals	sit around v.	boş boş/avare avare oturmak
236	Phrasals	sit with someone v.	biri ile kalmak
237	Phrasals	sit in (for somebody) v.	birinin görevini vekaleten yapmak
238	Phrasals	sit something out v.	katılmamak
239	Phrasals	sit something out v.	yer almamak
240	Phrasals	sit something out v.	(etkinliğe) katılmamak
241	Phrasals	sit something out v.	(etkinliğin) dışında kalmak
242	Phrasals	sit up with someone v.	(hasta birisine) refakat etmek
243	Phrasals	sit up with someone v.	(hasta birisinin) başında beklemek
244	Phrasals	sit at (something) v.	(belli bir yere) inşa edilmek
245	Phrasals	sit at (something) v.	(belli bir yere) demirlenmek
246	Phrasals	sit at (something) v.	(belli bir yere) park edilmek
247	Phrasals	sit at (something) v.	(belli bir yerin) parkında kalmak
248	Phrasals	sit at (something) v.	(bir makama) oturmak/gelmek
249	Phrasals	sit at (something) v.	(bir pozisyona/konuma) oturmak
250	Phrasals	sit by v.	istifini bozmamak
251	Phrasals	sit by v.	kayıtsız kalmak
252	Phrasals	sit by v.	kılını kıpırdatmamak
253	Phrasals	sit down on v.	-e oturmak
254	Phrasals	sit down on (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) üzerine oturmak
255	Phrasals	sit down on (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) üzerine oturtmak/koymak
256	Phrasals	sit down to v.	(sofraya, masaya) oturmak
257	Phrasals	sit down to (do something) v.	(bir işin) başına oturmak
258	Phrasals	sit down to (do something) v.	(bir şeyi yapmaya) oturmak
259	Phrasals	sit down to (do something) v.	(bir şeyi yapmaya) başlamak
260	Phrasals	sit down to (do something) v.	(bir şeyi yapmak) için oturmak
261	Phrasals	sit down to (do something) v.	oturarak (bir şeyi yapmaya) hazırlanmak
262	Phrasals	sit in on (something) v.	(bir şeye) dinleyici/izleyici/katılımcı/ziyaretçi olarak katılmak
263	Phrasals	sit on (something) v.	(bir meclisin) üyesi olmak
264	Phrasals	sit on (something) v.	(bir kurulun/konseyin üyesi olmak
265	Phrasals	sit on (something) v.	(bir şeyi) saklamak
266	Phrasals	sit on (something) v.	(bir şeyi) ortadan kaldırmak
267	Phrasals	sit on (something) v.	(bir şeyi) baskılamak/bastırmak
268	Phrasals	sit on (something) v.	(bir şeyi) tartışmak için toplanmak
269	Phrasals	sit on (something) v.	(bir şeyi) müzakere etmek/konuşmak için bir araya gelip oturmak
270	Phrasals	sit on (something) v.	(bir konu) üzerine toplanmak
271	Phrasals	sit on (something) v.	(bir şeyin) üzerine yatmak
272	Phrasals	sit on (something) v.	(bir şey) üzerine düşünmek
273	Phrasals	sit upon (something) v.	(bir meclisin) üyesi olmak
274	Phrasals	sit upon (something) v.	(bir kurulun/konseyin üyesi olmak
275	Phrasals	sit upon (something) v.	(bir şeyi) saklamak
276	Phrasals	sit upon (something) v.	(bir şeyi) ortadan kaldırmak
277	Phrasals	sit upon (something) v.	(bir şeyi) baskılamak/bastırmak
278	Phrasals	sit upon (something) v.	(bir şeyi) tartışmak için toplanmak
279	Phrasals	sit upon (something) v.	(bir şeyi) müzakere etmek/konuşmak için bir araya gelip oturmak
280	Phrasals	sit upon (something) v.	(bir konu) üzerine toplanmak
281	Phrasals	sit upon (something) v.	(bir şeyin) üzerine yatmak
282	Phrasals	sit with v.	-i uygun bulmak
283	Phrasals	sit with v.	-in hoşuna gitmek
284	Phrasals	sit with v.	ile kalmak
285	Phrasals	sit with (one) v.	(birine) refakat etmek
286	Phrasals	sit with (one) v.	(birine) refakatçilik yapmak
287	Phrasals	sit with (one) v.	(birine) bakmak
288	Phrasals	sit with (one) v.	(birinin) başında durmak
289	Phrasals	sit with (one) v.	(birine) göz kulak olmak
Phrases
290	Phrases	where you stand depends on where you sit expr.	nerede durduğunuz nerede oturduğunuza bağlıdır
291	Phrases	let it sit until it cools down expr.	soğuyana kadar beklet
292	Phrases	let it sit until it cools down expr.	soğuyana kadar bekletin
Proverb
293	Proverb	you can't sit in two chairs at once	aynı anda her yere yetişemezsin
294	Proverb	you can't sit in two chairs at once	aynı anda bir çok işi yapamazsın
295	Proverb	you can't sit in two chairs at the same time	aynı anda her yere yetişemezsin
296	Proverb	you can't sit in two chairs at the same time	aynı anda bir çok işi yapamazsın
297	Proverb	you can't sit in two chairs at the same time	iki şey aynı anda yapılamaz
298	Proverb	you can't sit in two chairs at the same time	ikisinden birini seçmesi gerek
299	Proverb	you can't sit in two chairs with one butt	aynı anda her yere yetişemezsin
300	Proverb	you can't sit in two chairs with one butt	aynı anda bir çok işi yapamazsın
301	Proverb	you can't sit in two chairs with one butt	iki şey aynı anda yapılamaz
302	Proverb	you can't sit in two chairs with one butt	ikisinden birini seçmesi gerek
Colloquial
303	Colloquial	sit-down money [australia] n.	sosyal sigorta yardımı
304	Colloquial	sit on v.	(birini) baskı altında tutmak
305	Colloquial	sit on v.	(birini) zapt etmek
306	Colloquial	sit on v.	(birini) kısıtlamak
307	Colloquial	sit the hell down expr.	otur oturduğun yerde
Idioms
308	Idioms	sit on brood v.	düşünüp taşınmak
309	Idioms	sit on brood v.	kafa yormak
310	Idioms	sit on brood v.	iyice düşünmek
311	Idioms	sit bodkin [obsolete] v.	seyahat sırasında iki kişi arasında sıkışıp kalmak
312	Idioms	sit bodkin [obsolete] v.	pestili çıkmak
313	Idioms	sit bodkin [obsolete] v.	seyahat sırasında iki kişi arasında ezilmek
314	Idioms	sit below the salt v.	mevki/rütbe/itibar açısından aşağı/alt seviyede olmak
315	Idioms	sit below the salt v.	(şaka yollu) biz fanilerin arasına karışmak
316	Idioms	sit beneath the salt v.	mevki/rütbe/itibar açısından aşağı/alt seviyede olmak
317	Idioms	sit beneath the salt v.	(şaka yollu) biz fanilerin arasına karışmak
318	Idioms	sit upon hot cockles v.	sabırsızlanmak
319	Idioms	sit upon hot cockles v.	aceleci olmak
320	Idioms	sit upon hot cockles v.	sabırsız olmak
321	Idioms	sit on hot cockles v.	sabırsızlanmak
322	Idioms	sit on hot cockles v.	aceleci olmak
323	Idioms	sit on hot cockles v.	sabırsız olmak
324	Idioms	not sit comfortably (with one) v.	(birine) uymamak
325	Idioms	not sit comfortably (with one) v.	içine sinmemek
326	Idioms	not sit comfortably (with one) v.	içi rahat etmemek
327	Idioms	not sit comfortably (with one) v.	ile barışamamak
328	Idioms	not sit comfortably (with one) v.	(birinin) değer yargılarına ya da hassasiyetlerine uymamak
329	Idioms	sit like piffy on a rock cake [uk] v.	sap gibi ortada kalmak
330	Idioms	sit like piffy on a rock cake [uk] v.	dımdızlak ortada kalmak
331	Idioms	sit like piffy on a rock cake [uk] v.	bir kenarda, kendi başına oturmak
332	Idioms	not sit well someone v.	aklına yatmamak
333	Idioms	not sit right with someone v.	aklına yatmamak
334	Idioms	sit up and take notice v.	ansızın ayrımına varmak
335	Idioms	sit at someone's feet v.	ayağının dibinden ayrılmamak
336	Idioms	sit at somebody's feet v.	ayağının dibinden ayrılmamak
337	Idioms	sit at the feet of someone v.	ayağının dibinden ayrılmamak
338	Idioms	sit at the feet of someone v.	birine hayran olup onun yanından ayrılmamak
339	Idioms	sit well with someone v.	birine uygun gelmek/uymak
340	Idioms	sit indian style v.	bağdaş kurmak
341	Idioms	sit in judgment on someone v.	biri hakkında hüküm vermek
342	Idioms	sit on a powder keg v.	bıçak sırtında olmak
343	Idioms	sit on the fence v.	bir karar vermekten kaçınmak
344	Idioms	sit on v.	bir şeyi bir süre için elde tutmak
345	Idioms	sit at someone's feet v.	birine hayran olup onun yanından ayrılmamak
346	Idioms	sit up and take notice v.	birdenbire kavramak
347	Idioms	sit in judgment of somebody v.	biri hakkında hüküm vermek
348	Idioms	sit for one's portrait v.	bir ressama ya da fotoğrafçıya modellik yapmak
349	Idioms	sit in judgment upon someone v.	biri hakkında hüküm vermek
350	Idioms	sit on the fence about something v.	bir konuda kararsız kalmak
351	Idioms	sit in judgment on someone v.	birini yargılamak
352	Idioms	sit in judgment upon someone v.	birini yargılamak
353	Idioms	sit pat v.	bildiğinden şaşmamak
354	Idioms	sit at somebody's feet v.	birine hayran olup onun yanından ayrılmamak
355	Idioms	sit right with someone v.	birine uygun gelmek/uymak
356	Idioms	sit on a powder keg v.	çok riskli bir durumda olmak
357	Idioms	sit on top of the world v.	dünyalar onun olmak
358	Idioms	sit pretty v.	cebi dolu olmak
359	Idioms	make somebody sit up and take notice v.	dikkatini çekmek
360	Idioms	sit pat v.	değişime karşı çıkmak
361	Idioms	sit bolt upright v.	dimdik oturmak
362	Idioms	sit on a powder keg v.	diken üzerinde olmak
363	Idioms	sit up and take notice v.	dikkat kesilmek
364	Idioms	sit back and let something happen v.	geride durmak
365	Idioms	sit still for something v.	gıkı çıkmamak
366	Idioms	sit on the fence v.	herhangi bir karar almaktan kaçınmak
367	Idioms	sit on one's hands v.	hiçbir şey yapmamak
368	Idioms	sit in judgment on/over v.	hüküm vermek
369	Idioms	sit on one's hands v.	hiçbir eylemde bulunmamak
370	Idioms	sit on the edge of one's seat v.	hop oturup hop kalkmak
371	Idioms	sit at someone's feet v.	müridi olmak
372	Idioms	sit around and wait to die v.	oturup ölmeyi beklemek
373	Idioms	sit around waiting to die v.	oturup ölmeyi beklemek
374	Idioms	sit on the fence v.	muallakta kalmak
375	Idioms	sit at someone's feet v.	öğrencisi olmak
376	Idioms	sit on the fence v.	kararsız kalmak
377	Idioms	sit back and let something happen v.	karışmamak
378	Idioms	sit still for something v.	kımıldamadan oturmak
379	Idioms	sit on its hands v.	kayıtsız kalmak
380	Idioms	sit heavy on someone's stomach v.	midesine oturmak
381	Idioms	sit on the fence v.	ortada olmak
382	Idioms	sit on one's hands v.	kılını kıpırdatmamak
383	Idioms	sit up and take notice v.	şaşkınlıktan donakalmak
384	Idioms	sit on one's hands v.	parmağını kıpırdatmamak
385	Idioms	sit on the fence v.	şaibeye düşmek
386	Idioms	sit on a powder keg v.	topun ağzında olmak
387	Idioms	sit on the fence v.	taraf tutmamak
388	Idioms	sit on the fence v.	taraf olmamak
389	Idioms	sit pretty v.	tuzu kuru olmak
390	Idioms	sit on their hands v.	(seyirci) alkışlamamak
391	Idioms	sit on the fence v.	yan tutmamak
392	Idioms	not sit well with somebody v.	(tam olarak) aklına yatmamak/kafasına uymamak/kabullenmemek
393	Idioms	sit on its hands v.	(seyirci) alkışlamamak
394	Idioms	sit on v.	üye olmak
395	Idioms	not sit comfortably (with one) v.	(birine) kabul edilebilir gelmemek
396	Idioms	not sit comfortably (with one) v.	(birine) uygun gelmemek
397	Idioms	not sit comfortably (with one) v.	(birinin) aklına yatmamak
398	Idioms	not sit comfortably (with one) v.	(birinin) kafasına uymamak
399	Idioms	sit comfortably (with something) v.	(birine) uymak
400	Idioms	sit comfortably (with something) v.	(birinin) içine sinmek
401	Idioms	sit comfortably (with something) v.	(birinin) içi rahat etmek
402	Idioms	sit comfortably (with something) v.	(birine) doğru gelmek
403	Idioms	sit comfortably (with something) v.	(birine) doğal gelmek
404	Idioms	sit comfortably (with something) v.	(birine) uygun gelmek
405	Idioms	sit comfortably (with something) v.	(birinin) aklına yatmak
406	Idioms	sit comfortably (with something) v.	(birinin) kafasına uymak
407	Idioms	sit easily (with something) v.	(birine) uymak
408	Idioms	sit easily (with something) v.	(birinin) içine sinmek
409	Idioms	sit easily (with something) v.	(birinin) içi rahat etmek
410	Idioms	sit easily (with something) v.	(birine) doğru gelmek
411	Idioms	sit easily (with something) v.	(birine) doğal gelmek
412	Idioms	sit easily (with something) v.	(birine) uygun gelmek
413	Idioms	sit easily (with something) v.	(birinin) aklına yatmak
414	Idioms	sit easily (with something) v.	(birinin) kafasına uymak
415	Idioms	sit well (with something) v.	(birine) uymak
416	Idioms	sit well (with something) v.	(birinin) içine sinmek
417	Idioms	sit well (with something) v.	(birinin) içi rahat etmek
418	Idioms	sit well (with something) v.	(birine) doğru gelmek
419	Idioms	sit well (with something) v.	(birine) doğal gelmek
420	Idioms	sit well (with something) v.	(birine) uygun gelmek
421	Idioms	sit well (with something) v.	(birinin) aklına yatmak
422	Idioms	sit well (with something) v.	(birinin) kafasına uymak
423	Idioms	not sit easily (with one) v.	(birine) uymamak
424	Idioms	not sit easily (with one) v.	(birinin) içine sinmemek
425	Idioms	not sit easily (with one) v.	(birinin) içi rahat etmemek
426	Idioms	not sit easily (with one) v.	(birine) doğru gelmemek
427	Idioms	not sit easily (with one) v.	(birine) doğal gelmemek
428	Idioms	not sit easily (with one) v.	(birine) uygun gelmemek
429	Idioms	not sit easily (with one) v.	(birinin) aklına yatmamak
430	Idioms	not sit easily (with one) v.	(birinin) kafasına uymamak
431	Idioms	not sit easily (with one) v.	(birinin) değer yargılarına ya da hassasiyetine uymamak
432	Idioms	not sit easily (with one) v.	(birinin) değerlerine aykırı olmak
433	Idioms	sit back and (do something) v.	koltuğunda oturup (yaşlanmayı vb.) beklemek
434	Idioms	sit back and (do something) v.	(yolsuzluğa, haksızlığa) seyirci kalmak
435	Idioms	sit back and (do something) v.	(yolsuzluk, haksızlık) yapıldığını bilip müdahale etmemek
436	Idioms	sit tall in the saddle v.	gururlu olmak/kalmak
437	Idioms	sit tall in the saddle v.	başı dik olmak/kalmak
438	Idioms	sit tall in the saddle v.	dimdik ayakta olmak/durmak
439	Idioms	sit tall in the saddle v.	dimdik durmak
440	Idioms	sit tall in the saddle v.	yıkılmamak
441	Idioms	sit tall in the saddle v.	duruşunu bozmamak
442	Idioms	sit tall in one's saddle v.	gururlu olmak/kalmak
443	Idioms	sit tall in one's saddle v.	başı dik olmak/kalmak
444	Idioms	sit tall in one's saddle v.	dimdik ayakta olmak/durmak
445	Idioms	sit tall in one's saddle v.	dimdik durmak
446	Idioms	sit tall in one's saddle v.	yıkılmamak
447	Idioms	sit tall in one's saddle v.	duruşunu bozmamak
448	Idioms	sit tall in the saddle v.	dik durmak
449	Idioms	sit tall in the saddle v.	duruşunu bozmamak
450	Idioms	sit tall in the saddle v.	yıkılmamak
451	Idioms	sit tall in the saddle v.	metin olmak
452	Idioms	sit tall in the saddle v.	dimdik durmak
453	Idioms	sit tall in the saddle v.	gururu elden bırakmamak
454	Idioms	sit tall in the saddle v.	heybetinden/görkeminden bir şey kaybetmemek
455	Idioms	sit tall in one's saddle v.	dik durmak
456	Idioms	sit tall in one's saddle v.	duruşunu bozmamak
457	Idioms	sit tall in one's saddle v.	yıkılmamak
458	Idioms	sit tall in one's saddle v.	metin olmak
459	Idioms	sit tall in one's saddle v.	dimdik durmak
460	Idioms	sit tall in one's saddle v.	gururu elden bırakmamak
461	Idioms	sit tall in one's saddle v.	heybetinden/görkeminden bir şey kaybetmemek
462	Idioms	sit heavy on the stomach v.	mideye oturmak
463	Idioms	sit heavy on the stomach v.	mideyi rahatsız etmek
464	Idioms	sit heavy on the stomach v.	midede sindirememek
465	Idioms	sit heavy on the stomach v.	sindirimi zor olmak
466	Idioms	sit (heavy) on the stomach v.	sindirimi uzun sürmek
467	Idioms	sit (heavy) on the stomach v.	uzun süre sindirilememek
468	Idioms	sit on (one's) tail v.	(birini) yakın takipte olmak
469	Idioms	sit on (one's) tail v.	(birini) yakın takibe almak
470	Idioms	sit on (one's) tail v.	(birinin) kuyruğuna/kıçına yapışmak (arabayla)
471	Idioms	sit on someone's tail v.	yakın takibe almak
472	Idioms	sit on someone's tail v.	yakın takip etmek
473	Idioms	sit on someone's tail v.	kuyruğuna/kıçına yapışmak
474	Idioms	sit next to nellie [old-fashioned] v.	tecrübeli birinin yanında çalışarak/tecrübeli birini izleyerek işi öğrenmek
475	Idioms	sit next to nellie [old-fashioned] v.	tecrübeli birinin yanında işle ilgili deneyim kazanmak
476	Idioms	sit next to nellie [old-fashioned] v.	tecrübeli birinin yaptıklarını izleyip tekrarlayarak işi nasıl en iyi şekilde yapacağını öğrenmek
477	Idioms	sit / ride bitch v.	(otobüste) sıkış tıkış gitmek
478	Idioms	sit comfortably/easily/well (with something) v.	(bir şeye) uymak
479	Idioms	sit comfortably/easily/well (with something) v.	(bir şeye) uygun gelmek
480	Idioms	sit comfortably/easily/well (with something) v.	(bir şeye) doğru gelmek
481	Idioms	make (one) sit up and take notice v.	(birinin) dikkatini/ilgisini çekmek
482	Idioms	not sit well (with one) v.	(birinin) tam olarak aklına yatmamak/kafasına uymamak
483	Idioms	not sit well (with one) v.	(biri) için kabul edilebilir olmamak
484	Idioms	not sit well (with one) v.	(birine) uymamak
485	Idioms	sit for a spell v.	oturmak
486	Idioms	sit for a spell v.	oturup dinlenmek
487	Idioms	sit for a spell v.	oturup sosyalleşmek
488	Idioms	sit a spell v.	oturmak
489	Idioms	sit a spell v.	oturup dinlenmek
490	Idioms	sit a spell v.	oturup sosyalleşmek
491	Idioms	sit idly by v.	istifini bozmamak
492	Idioms	sit idly by v.	kayıtsız kalmak
493	Idioms	sit idly by v.	kılını kıpırdatmamak
494	Idioms	sit comfortably/easily/well v.	doğru gelmek
495	Idioms	sit comfortably/easily/well v.	uygun gelmek
496	Idioms	sit comfortably/easily/well v.	uymak
497	Idioms	sit for some exam v.	sınava başlamak
498	Idioms	sit for some exam v.	sınava girmek
499	Idioms	sit for one's exam v.	sınava başlamak
500	Idioms	sit for one's exam v.	sınava girmek