Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | relief n. | rahatlama | ||
I feel a great sense of relief after taking a long walk. Uzun bir yürüyüş yaptıktan sonra büyük bir rahatlama hissettim. More Sentences |
||||
Common Usage | relief n. | iç rahatlaması | ||
To my relief, he came home safe and sound. İçim rahatladı, eve sağ salim geldi. More Sentences |
||||
General | ||||
General | relief n. | dindirme | ||
If you want allergy relief, try this. Alerjini dindirmek istiyorsan, bunu dene. More Sentences |
||||
General | relief n. | yardım | ||
Half a million euros was allocated to Libya for disaster relief. Libya'ya afet yardımı için yarım milyon Avro tahsis edildi. More Sentences |
||||
General | relief n. | rahatlama | ||
I feel a great sense of relief after taking a long walk. Uzun bir yürüyüş yaptıktan sonra büyük bir rahatlama hissettim. More Sentences |
||||
General | relief n. | hafifletme | ||
If you want allergy relief, try this. Alerjini hafifletmek istiyorsan, bunu dene. More Sentences |
||||
General | relief n. | destek | ||
Dan needed money and sought financial relief from his father. Dan'ın paraya ihtiyacı vardı ve babasından ekonomik destek istedi. More Sentences |
||||
General | relief n. | çare | ||
Tom sought relief in the bottle, after losing both his job and Mary in the same week. Tom, aynı hafta içinde hem işini hem de Mary'yi kaybettikten sonra çareyi içki şişesinde aradı. More Sentences |
||||
General | relief n. | kabartma | ||
A detailed scene of an ancient Greek ceremony was carved in relief. Eski bir Yunan töreninin ayrıntılı bir sahnesi kabartma olarak oyulmuş. More Sentences |
||||
General | relief n. | kurtarma | ||
The general had planned the relief of the fortress in great detail. General kalenin kurtarılmasını çok detaylı bir şekilde planlamıştı. More Sentences |
||||
General | relief n. | iç rahatlığı | ||
It is a relief to know he will fully recover from the accident. Kazadan sonra tamamen iyileşeceğini bilmek içimi rahatlatıyor. More Sentences |
||||
General | relief n. | para yardımı | ||
They've been living on relief since the beginning of the crisis. Krizin başından beri para yardımlarıyla geçiniyorlar. More Sentences |
||||
General | relief n. | nöbeti devralan kişi | ||
They are sending out a relief crew. Nöbeti devralması için bir ekip gönderiyorlar. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | relief n. | kurtarma | ||
The general had planned the relief of the fortress in great detail. General kalenin kurtarılmasını çok detaylı bir şekilde planlamıştı. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | relief n. | yardım | ||
Half a million euros was allocated to Libya for disaster relief. Libya'ya afet yardımı için yarım milyon Avro tahsis edildi. More Sentences |
||||
Archaeology | ||||
Archaeology | relief n. | kabartma | ||
A detailed scene of an ancient Greek ceremony was carved in relief. Eski bir Yunan töreninin ayrıntılı bir sahnesi kabartma olarak oyulmuş. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | relief n. | rölyef | ||
Common Usage | relief n. | ferahlama | ||
General | ||||
General | relief n. | ara verme | ||
General | relief n. | ferahlık | ||
General | relief n. | rahatlatma | ||
General | relief n. | ferah | ||
General | relief n. | ilaç | ||
General | relief n. | bağış | ||
General | relief n. | sıkıntıdan kurtulma | ||
General | relief n. | hafiflik | ||
General | relief n. | avuntu | ||
General | relief n. | rölöve | ||
General | relief n. | nöbeti alan kimse | ||
General | relief n. | nöbet değiştirme | ||
General | relief n. | yardım (devletin afetzedelere/işsizlere yaptığı) | ||
General | relief n. | teselli | ||
General | relief n. | imdat | ||
General | relief n. | nöbeti devralan kimse | ||
General | relief n. | yükünü alma | ||
General | relief n. | boşaltma | ||
General | relief n. | yardım (parası) | ||
General | relief n. | yedek | ||
General | relief n. | dublör | ||
General | relief n. | hoş değişiklik | ||
General | relief n. | amirinin yerine geçen otel veya restoran çalışanı | ||
General | relief n. | kontrast nedeniyle belirginlik veya canlılık | ||
General | relief n. | arazide engebe | ||
General | relief n. | nöbetçi grup | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | relief n. | bağış | ||
Trade/Economic | relief n. | borç taksidi gibi erteleme | ||
Trade/Economic | relief n. | indirimler | ||
Trade/Economic | relief n. | indirim | ||
Trade/Economic | relief n. | sadaka | ||
Trade/Economic | relief n. | vergi borcunun veya bir cezanın affedilmesi | ||
Law | ||||
Law | relief n. | dava yoluyla iddia olunan şey | ||
Law | relief n. | haksızlığın telafisi | ||
Law | relief n. | iane | ||
Law | relief n. | mağduriyetin giderilmesi | ||
Law | relief n. | sadaka | ||
Law | relief n. | telafi | ||
Law | relief n. | tahsisat | ||
Politics | ||||
Politics | relief n. | muafiyet | ||
Technical | ||||
Technical | relief n. | torna punta başlığının ortasındaki açıklık | ||
Technical | relief n. | torna makinesinin bir parçasının açıklık boyutunda yapılan değişiklik | ||
Technical | relief n. | (alet, gaz, vb.) aşırı basıncın azaltılması | ||
Technical | relief n. | kesme takımının yüzü ile kesilen parça arasındaki açı | ||
Technical | relief n. | boşaltma | ||
Technical | relief n. | tahliye | ||
Printing | ||||
Printing | relief n. | mürekkebin yükseltilmiş baskı yüzeyinden kağıda aktarıldığı tipografik baskı işlemi | ||
Printing | relief adj. | tipo baskıya ait | ||
Printing | relief adj. | tipo baskıda kullanılan | ||
History | ||||
History | relief n. | feodal mutasarrıfın varisinin mülk üzerindeki hakkının devamı için derebeyine ödediği para | ||
Religious | ||||
Religious | relief adj. | 1761'de iskoçya'da himayenin zulmünden korunma amacıyla kurulmuş relief church ile ilgili ya da ait | ||
Geography | ||||
Geography | relief n. | arazi yüzeyindeki engebe | ||
Geography | relief n. | bölgede tepe veya zirveler ile ovalar arasındaki yükseklik farkı | ||
Geography | relief adj. | engebeli | ||
Geology | ||||
Geology | relief n. | mineral yüzeyinin mikroskop altında gözlenen özellikleri | ||
Military | ||||
Military | relief n. | tahkimatın en yüksek kısmı ile hendek arasındaki seviye farkı | ||
Baseball | ||||
Baseball | relief n. | maçın sonlarına doğru giren oyuncunun isabetli atışı | ||
Art | ||||
Art | relief n. | rölyef | ||
Theatre | ||||
Theatre | relief n. | sahne değişimi | ||
Cinema | ||||
Cinema | relief n. | dublör |