çare - Turc Anglais Dictionnaire

çare

Sens de "çare" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 64 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
care n. bakım
This lawnmower should last for years with adequate care.
Bu çim biçme makinesi yeterli bakım ile yıllarca dayanacaktır.

More Sentences
care n. dikkat
We must take the greatest of care in dealing with SARS.
SARS ile mücadelede azami dikkati göstermeliyiz.

More Sentences
care n. özen
If sufficient care and expertise is applied, single-place slaughter can be carried out in perfectly hygienic conditions.
Yeterli özen ve uzmanlık gösterildiği takdirde, tek yerde kesim mükemmel hijyenik koşullarda gerçekleştirilebilir.

More Sentences
care v. önem vermek
The mortals who infest this world care nothing for its beauty.
Bu dünyayı istila eden ölümlüler güzelliğine hiç önem vermiyorlar.

More Sentences
care v. aldırmak
Tom wouldn't care if Mary did that.
Mary bunu yapsaydı, Tom aldırmazdı.

More Sentences
care v. umursamak
I fear that the Commission could not care less whether Euronews fails.
Korkarım ki Komisyon Euronews'un başarısız olmasını zerre kadar umursamıyor.

More Sentences
care v. özen göstermek
We need to care for our planet.
Gezegenimize özen göstermeliyiz.

More Sentences
care v. önemsemek
I care deeply about all of my students.
Tüm öğrencilerimi çok önemsiyorum.

More Sentences
General
care n. tasa
Her life is free from care.
Onun tasasız bir hayatı vardır.

More Sentences
care n. dikkat
This proper attention and care involves people.
Uygun olan bu dikkat ve özen, insanları da kapsamaktadır.

More Sentences
care n. gözetim
Dan placed his daughter, Linda, under the care of a psychiatrist.
Dan, kızı Linda'yı bir psikiyatristin gözetimi altına verdi.

More Sentences
care n. merak
Care killed a cat.
Merak kediyi öldürdü.

More Sentences
care n. endişe
She is free from care.
Onun endişesi yok.

More Sentences
care n. özen
The Commission has manifestly shown great care and deliberation in calculating needs.
Komisyon, ihtiyaçların hesaplanmasında açıkça büyük bir özen ve hassasiyet göstermiştir.

More Sentences
care n. hizmet
Reproductive health care often leaves a great deal to be desired.
Üreme sağlığı hizmetleri çoğu zaman arzulanan bir şey değildir.

More Sentences
care n. sıkıntı
Care has made her look ten years older.
Sıkıntı onu on yaş yaşlandırdı.

More Sentences
care v. ilgilenmek
Thank you for caring.
İlgilendiğin için teşekkür ederim.

More Sentences
care v. kafaya takmak
Why do you care about Tom?
Tom'a neden kafanı takıyorsun?

More Sentences
care v. takmak
I no longer care.
Artık takmıyorum.

More Sentences
care v. umursamak
The mortals who infest this world care nothing for its beauty.
Bu dünyayı istila eden ölümlüler onun güzelliğini hiç umursamıyor.

More Sentences
care v. önemsemek
The Government of the Spanish State did not allow any of these languages to be promoted or cared for.
İspanya Devleti Hükümeti bu dillerden hiçbirinin desteklenmesine ya da önemsenmesine izin vermemiştir.

More Sentences
care v. umrunda olmak
I honestly don't think Tom cares.
Dürüstçe Tom'un umurunda olduğunu sanmıyorum.

More Sentences
care v. hoşlanmak
I don't care if you like me or not.
Benden hoşlanıp hoşlanmaman umurumda değil.

More Sentences
care v. sevmek
Tom doesn't care much for swimming.
Tom yüzmeyi pek sevmez.

More Sentences
care v. özen göstermek
Why should you care?
Neden özen göstermelisin?

More Sentences
care v. istemek
Whether it is 0.5% or 0.9% I really do not care.
İster %0,5 ister %0,9 olsun, gerçekten umurumda değil.

More Sentences
care v. arzu etmek
Reproductive health care often leaves a great deal to be desired.
Üreme sağlığı hizmetleri çoğu zaman arzu edilenin çok ötesindedir.

More Sentences
care v. dert etmek
All he cares about is getting the latest phone available.
Dert ettiği tek şey, en son çıkan telefonu almak.

More Sentences
Law
care n. dikkat
We must also deal with the changes in Turkey required by us with due care.
Türkiye'de bizden istenen değişiklikleri de dikkatle ele almalıyız.

More Sentences
Common Usage
care n. itina
General
care n. himaye
care n. muhafaza
care n. dert
care n. yükümlülük
care n. vecibe
care n. yapılması gereken şey
care n. itina
care n. ihtimam
care n. ilgi
care n. borç
care n. gaile
care n. ilgilenme
care n. kaygı
care n. koruma
care n. aldırış
care n. üzüntü
care n. tedavi
care n. sorumluluk
care n. mesuliyet
care n. umursama
care v. endişelenmek
care v. iplemek
care v. ilgili olmak
care v. hevesli olmak
care v. ilgi duymak
care v. merak etmek
care v. umurunda olmak
care v. beğenmek
care v. ilgi göstermek
care v. bakmak
care v. alakadar olmak
care v. aldırış etmek
Technical
care tedbir
care ihtiyat

Sens de "çare" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 35 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
çare remedy n.
That is a really effective remedy.
Bu gerçekten etkili bir çaredir.

More Sentences
çare cure n.
Orange juice is an effective cure for a hangover.
Portakal suyu akşamdan kalmışlık için etkili bir çaredir.

More Sentences
General
çare cure n.
There's a cure for everything, except death.
Ölüm dışında her şey için bir çare vardır.

More Sentences
çare relief n.
Tom sought relief in the bottle, after losing both his job and Mary in the same week.
Tom, aynı hafta içinde hem işini hem de Mary'yi kaybettikten sonra çareyi içki şişesinde aradı.

More Sentences
çare resort n.
You are my only resort.
Tek çarem sensin.

More Sentences
çare alternative n.
Bear in mind that, under such circumstances, we have no alternative but to find another buyer.
Unutmayın ki, bu şartlar altında başka bir alıcı bulmaktan başka çaremiz yok.

More Sentences
çare help n.
You can't help but like them.
Onları sevmekten başka çaren yok.

More Sentences
çare choice n.
I had no choice but to express these feelings.
Bu duygularımı ifade etmekten başka çarem yoktu.

More Sentences
çare remedy n.
Whether this is the remedy, I do not know.
Çare bu mudur, bilemiyorum.

More Sentences
Technical
çare remedy n.
This is an effective remedy for crime.
Bu suç için etkili bir çaredir.

More Sentences
General
çare redress n.
çare resource n.
çare obviation n.
çare expedience n.
çare healer n.
çare expedient n.
çare recipe n.
çare expediency n.
çare shift n.
çare means n.
çare curative n.
çare medium n.
çare way n.
çare corrective n.
çare aid n.
çare out n.
çare egress n.
çare redressment n.
çare remede [scottish] n.
çare remediation n.
çare boot [obsolete] n.
Trade/Economic
çare solution n.
Law
çare device n.
Technical
çare antidote n.
Medical
çare antidote n.