risk - Turc Anglais Dictionnaire

risk

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "risk" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 35 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
risk n. risk
The risk to the Community of not tackling substantial structural reforms is too great to be ignored.
Önemli yapısal reformların gerçekleştirilmemesinin Topluluk için taşıdığı risk göz ardı edilemeyecek kadar büyüktür.

More Sentences
General
risk n. tehlike
Human health must not be put at risk by what we are doing.
Yaptıklarımızla insan sağlığı tehlikeye atılmamalıdır.

More Sentences
risk v. göze almak
Don't waste time with amateurs and risk them making a mistake with your data.
Amatörlerle zaman kaybetmeyin ve verilerinizle ilgili hata yapma riskini göze almayın.

More Sentences
risk v. risk almak
They were obliged to sign the final Doha declaration or risk having their request refused.
Nihai Doha deklarasyonunu imzalamak ya da taleplerinin reddedilmesi riskini almak zorundaydılar.

More Sentences
risk v. riske etmek
You've risked enough.
Yeterince riske ettin.

More Sentences
risk v. tehlikeye atmak
She risked her life to save him.
Onu kurtarmak için hayatını tehlikeye attı.

More Sentences
risk v. riske atmak
They risk their lives to flee from dictatorships, conflict and misery.
Diktatörlüklerden, çatışmalardan ve sefaletten kaçmak için hayatlarını riske atıyorlar.

More Sentences
Trade/Economic
risk n. risk
Failure to do so will risk complicating matters rather than simplifying them.
Bunu yapmamak, meseleleri basitleştirmek yerine karmaşıklaştırma riskini doğuracaktır.

More Sentences
risk n. tehlike
The biggest risk to a new born is the cold.
Yeni doğan yavru için üşümek en büyük tehlikedir.

More Sentences
risk v. riske etmek
Tom didn't want to risk his friendship with Mary by trying to turn it into a romance.
Tom romantizme çevirmeye çalışarak Mary ile arkadaşlığını riske etmek istemedi.

More Sentences
Law
risk n. risk
Secondly, why do so few European SMEs see growth as an opportunity instead of pure risk?
İkinci olarak neden bu kadar az Avrupalı KOBİ büyümeyi saf risk yerine bir fırsat olarak görüyor?

More Sentences
Technical
risk n. risk
It is therefore very important to promote access to risk capital and to remove obstructing rules.
Bu nedenle risk sermayesine erişimi teşvik etmek ve engelleyici kuralları kaldırmak çok önemlidir.

More Sentences
General
risk n. sigorta edilen
risk n. riziko
risk n. zarar tehlikesi
risk n. sigortaya konu olan duruma yönelik risk faktörü
risk n. (sosyal hizmetlerin koruyucu sorumluluk alabileceği şekilde) kişisel zarara karşı savunmasız olma
risk v. risk oluşturmak
risk v. oynamak
risk adj. hassas
risk adj. kaybedilebilir
risk adj. zedelenebilir
Trade/Economic
risk n. belirsizlik dolayısıyla ortaya çıkabilen farklı sonuçlar
risk n. getiri oranlarındaki değişkenlik
risk n. riziko
risk n. zarar olasılığı
risk n. yatırımdan elde edilen getirilerin değişkenliği
risk n. borcun ödenmeme ihtimali
Law
risk n. muhatara
Insurance
risk n. riziko
risk n. sigorta şirketinin kaybedebileceği miktar
risk n. sigorta şirketinin riske attığı miktar
risk n. sigortaya konu olan kayıp türü
Technical
risk n. çekince
risk n. olasılık

Sens de "risk" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 25 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
risk risk n.
Personally speaking, I think that we perhaps have won the war, but there is a risk we might lose peace.
Kişisel olarak, savaşı kazanmış olabileceğimizi düşünüyorum, ancak barışı kaybetme riskimiz de var.

More Sentences
General
risk risking n.
He feared risking failure because he didn't want to lose face.
Başarısızlık riskini almaktan korkuyordu çünkü itibar kaybetmek istemiyordu.

More Sentences
risk chance n.
We need to take that chance.
Bu riski almalıyız.

More Sentences
Trade/Economic
risk risk n.
The fourth objective is to define a common risk analysis model for controlling our external borders.
Dördüncü hedef, dış sınırlarımızın kontrolü için ortak bir risk analizi modeli tanımlamaktır.

More Sentences
Law
risk risk n.
We must be aware of this risk and of the need to take steps to prevent it.
Bu riskin ve bunu önlemek için atılması gereken adımların farkında olmalıyız.

More Sentences
Technical
risk risk n.
The homecoming of Zidane and his French team constitutes a risk to millions of animals in Europe.
Zidane ve Fransız takımının eve dönüşü Avrupa'daki milyonlarca hayvan için risk teşkil etmektedir.

More Sentences
Common Usage
risk hazard n.
General
risk jeopardy n.
risk fear n.
risk venture n.
risk adventure n.
risk danger n.
risk dangerousness n.
risk peril n.
risk jump [obsolete] n.
risk jupartie n.
risk lay n.
risk hasard n.
risk hazardize [obsolete] n.
risk risqué [obsolete] n.
Trade/Economic
risk peril n.
Law
risk jeopardy n.
Politics
risk exposure n.
Technical
risk hazard n.
Latin
risk periculum n.

Sens de "risk" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
General
risk factors n. risk faktörleri
In addition to the socio-economic and lifestyle factors the genotype is an important risk factor in breast cancer.
Sosyo-ekonomik ve yaşam tarzı faktörlerinin yanı sıra genotip de meme kanserinde önemli bir risk faktörüdür.

More Sentences
risk reduction n. risk azaltma
The risk reduction methods that feature in the recommendation are well established.
Tavsiyede yer alan risk azaltma yöntemleri iyi bir şekilde belirlenmiştir.

More Sentences
risk reduction n. risk azaltımı
The scope of the recommendation is, however, focused on risk reduction.
Ancak önerilerin kapsamı risklerin azaltılmasına odaklanmıştır.

More Sentences
fire risk n. yangın riski
Because of the high fire risk, the governor of California issued a statewide campfire ban.
Yüksek yangın riski nedeniyle Kaliforniya valisi eyalet çapında kamp ateşi yasağı yayınladı.

More Sentences
risk communication n. risk iletişimi
Risk communication will also be a key element.
Risk iletişimi de kilit bir unsur olacaktır.

More Sentences
risk management n. risk yönetimi
You have to see this as a tool for risk management.
Bunu risk yönetimi için bir araç olarak görmelisiniz.

More Sentences
risk assessment n. risk değerlendirme
Will the risk assessments finally rule out its use?
Risk değerlendirmeleri sonunda kullanımını ortadan kaldıracak mı?

More Sentences
high risk n. yüksek risk
Nobody benefits from lower costs that result in a higher risk for travellers and staff.
Yolcular ve personel için daha yüksek riskle sonuçlanan daha düşük maliyetlerden kimse fayda sağlamaz.

More Sentences
accident risk n. kaza riski
Moreover, it is important that the sites with the highest accident risk should be mapped and represented graphically.
Ayrıca en yüksek kaza riskine sahip alanların haritalandırılması ve grafiksel olarak gösterilmesi önemlidir.

More Sentences
risk-taking n. risk alma
It also considers the influence of society at large on entrepreneurial initiative and risk-taking.
Ayrıca toplumun genelinin girişimcilik ve risk alma üzerindeki etkisini de göz önünde bulundurmaktadır.

More Sentences
risk of fire n. yangın riski
Hot and blustery conditions will exacerbate the risk of fire tomorrow.
Sıcak ve poyrazlı koşullar yarın yangın riskini daha da arttıracaktır.

More Sentences
special risk n. özel risk
The Commission recognises the special risk characteristics associated with home loans.
Komisyon, konut kredileriyle ilişkili özel risk özelliklerinin farkındadır.

More Sentences
a big risk n. büyük bir risk
Erica removing a patient from the hospital is a big risk.
Erica'nın bir hastayı hastaneden çıkarması büyük bir risktir.

More Sentences
risk of rain n. yağmur riski/olasılığı
Today there is no risk of rain.
Bugün yağmur riski yok.

More Sentences
risk of losing n. kaybetme riski
It would be insane to abandon these proposals at the risk of losing transparency and, thus, European democracy.
Şeffaflığı ve dolayısıyla Avrupa demokrasisini kaybetme riskini göze alarak bu önerilerden vazgeçmek delilik olacaktır.

More Sentences
risk prevention n. risk önleme
For the current period, 2000-2006, many programmes also contain risk prevention actions.
Mevcut dönem olan 2000-2006 için, birçok program risk önleme eylemleri de içermektedir.

More Sentences
risk of n. riski
This means that there is a risk of people too being infected.
Bu da insanlara da bulaşma riski olduğu anlamına gelmektedir.

More Sentences
put at risk v. riske atmak
Ultimately that would put at risk humans eating the meat.
Aslında bu, eti yiyen insanları riske atacaktır.

More Sentences
take a risk v. riske girmek
He said he was going to take a risk.
Bir riske gireceğini söyledi.

More Sentences
take a risk v. risk almak
He took a risk when he helped me.
Bana yardım ederek risk aldı.

More Sentences
take the risk v. tehlikeyi göze almak
If I'm willing to take the risk, I don't see why you should care whether I do it or not.
Ben tehlikeyi göze alıyorsam bunu yapıp yapmamam sana niye dert oluyor, anlamıyorum.

More Sentences
take the risk v. riske girmek
Why should I take the risk?
Neden riske girmem gerekiyor?

More Sentences
reduce the risk v. risk azaltmak
Those green suits are special suits for reducing the risk of biological contamination.
Bu yeşil giysiler biyolojik kirlenme riskini azaltmak için özel giysiler.

More Sentences
pose a risk v. risk teşkil etmek
An order that is harshly enforced poses a risk to the operators concerned.
Sert bir şekilde uygulanan bir emir, ilgili operatörler için risk teşkil eder.

More Sentences
eliminate the risk v. riski ortadan kaldırmak
The application of fiscal conventions agreed between the States should eliminate the risk of double taxation.
Devletler arasında kabul edilen mali sözleşmelerin uygulanması çifte vergilendirme riskini ortadan kaldırmalıdır.

More Sentences
pose a risk v. risk oluşturmak
It poses a risk to the environment, is bioaccumulating and has been found in human breast milk.
Çevre için risk oluşturur, biyolojik olarak birikir ve anne sütünde bulunmuştur.

More Sentences
high risk adj. yüksek riskli
The Mediterranean has become a high risk area and needs special measures.
Akdeniz yüksek riskli bir bölge haline gelmiştir ve özel tedbirlere ihtiyaç duymaktadır.

More Sentences
risk-bearing adj. risk taşıyan
This would be a form of deceit and would lead to recklessness in consumption and risk-bearing investment.
Bu bir tür aldatma olacaktır ve tüketimde ve risk taşıyan yatırımlarda umursamazlığa yol açacaktır.

More Sentences
Phrases
at risk (from/of something) expr. (bir şey) riski altında
Things have to be done properly, especially when our fishermen are clearly at risk of being seriously harmed.
Özellikle de balıkçılarımız ciddi zarar görme riski altındayken, işlerin düzgün bir şekilde yapılması gerekir.

More Sentences
Trade/Economic
potential risk n. potansiyel risk
You will be aware that this includes a comprehensive free-market assessment of the potential risks.
Bunun potansiyel risklere ilişkin kapsamlı bir serbest piyasa değerlendirmesini de içerdiğini biliyorsunuzdur.

More Sentences
risk management n. risk yönetimi
This disaster has shown the limitations of risk management policy.
Bu felaket, risk yönetimi politikasının sınırlarını göstermiştir.

More Sentences
risk-averse n. riskten kaçınma
This investment is not for the risk-averse.
Bu yatırım riskten kaçınanlar için değil.

More Sentences
General
health risk n. sağlığı tehdit eden risk
economic risk analysis n. ekonomik risk analizi
baseline risk assessment n. temel risk tesbiti
risk estimation n. risk tahmini
environmental risk n. çevre riski
risk society n. risk toplumu
risk perception n. risk sezgisi
risk taker n. tehlikeyi göze alan
maternity risk n. analık riski
risk assessment n. risk tespiti
commensurable risk n. katlanılabilir risk
residual risk n. kalıntı riski
motherhood risk n. analık riski
inherent risk n. içsel risk
old age risk n. yaşlılık riskleri
tolerated risk n. karşılanan risk
acceptable risk n. katlanılabilir riziko
risk assessment code n. risk değerlendirme kodu
risk ratio n. risk oranı
inherent risk n. doğal risk
assessment of risk equalizing n. risk dağıtım değerlendirilmesi
risk assurance n. risk sigortası
high probable risk areas for disaster n. afetin olabileceği yüksek riskli yerler
risk management n. riziko yönetimi
acceptable risk n. kabul edilir risk
seismic risk map n. sismik risk haritası
risk mapping n. risk haritalaması
specific risk n. özgün risk
flood risk n. sel riski
the risk of nursing neediness n. bakıma muhtaçlık riski
threat risk n. tehdit unsuru
atomic bomb risk n. atom bombası rizikosu
quarantine risk n. karantina riski
fire risk n. yangın rizikosu
risk tracking n. risk takip
taking extreme risk n. aşırı risk alma
country risk n. ülke riski
high risk group n. yüksek risk grubu
risk warning n. risk uyarısı
risk warning n. tehlike uyarısı
sole risk n. tek risk
risk measurement n. risk hesaplama
significant risk n. önemli risk
legal risk n. hukuki risk
risk awareness n. risk bilinci
risk sensitive n. riske duyarlı
risk sensitive n. risk duyarlı
accident risk n. kaza yapma riski
impairment risk n. özürlülük riski
risk monitoring n. risk takibi/izleme
health risk n. hayat tehlikesi
consumer's risk n. tüketicinin çekincesi
risk of fire n. yangın tehlikesi
material risk n. maddi risk
war risk n. savaş riski
explosion risk n. infilak rizikosu
explosion risk n. patlama riski
fishing risk n. balık avı rizikosu
fishing risk n. balıkçılık riski
death risk n. ölüm riski
voyage risk n. seyahat riski
voyage risk n. seyahat rizikosu
travellers risk n. seyahat riski
travellers risk n. seyahat rizikosu
death risk n. ölüm tehlikesi
death risk n. yaşam tehlikesi
hair loss risk n. saç dökülmesi riski
hair loss risk n. saç dökülme riski
risk-based decision-making n. risk tabanlı karar alma
probable risk factors n. olası risk faktörleri
possible risk factors n. olası risk faktörleri
potential risk factors n. olası risk faktörleri
a major risk n. büyük bir risk
a great risk n. büyük bir risk
legal risk n. yasal risk
behavioural risk n. davranışsal risk
risk of showers n. yağmur riski/olasılığı
risk of fall n. düşme riski/tehlikesi
risk mitigation n. risk azaltma
timing risk n. zamanlama riski
calculated risk n. hesaplanmış risk
risk mitigant n. risk azaltıcı/hafifletici
element of risk n. risk unsuru
violence risk assessment n. şiddet riski değerlendirilmesi
negative risk n. negatif risk
negative risk n. olumsuz risk
key risk n. ana risk
disaster risk reduction n. afet riski azaltma
risk mitigation n. risk önleme
risk aversion n. riskten kaçınma
risk management plan n. risk yönetim planı
risk management plan n. risk yönetim planı
climate risk n. iklim riski
existential risk n. varoluşsal risk
run the risk of v. tehlikesini göze almak
risk one's reputation v. itibarıyla oynamak
be under risk v. uçurumun kenarında olmak
take a risk v. göze almak
put at risk v. tehlikeye atmak
risk taking v. risk almak
risk one's neck v. hayatını tehlikeye koymak
be at risk v. tehlikede olmak
run a risk v. riske girmek
risk one's life v. hayatını riske atmak
risk one's life v. hayatını riske sokmak
risk one's life v. canını tehlikeye atmak
run a risk v. tehlikeyi göze almak
even if it involves a risk your life v. kelleyi koltuğa almak
make risk assessment v. risk analizi yapmak
have a risk of death v. ölüm riski taşımak
entail a risk v. risk teşkil etmek
avoid risk v. riskten kaçınmak
minimize the risk v. risk azaltmak
entail a risk v. risk yaratmak
pose a risk v. risk yaratmak
take a great risk v. büyük risk almak
create risk v. risk yaratmak
have risk v. risk taşımak
pose risk v. risk teşkil etmek
run a risk v. rizikoya girmek
pose risk v. risk arz etmek
pose risk v. risk arzetmek
pose a risk v. tehlikeli bir durum ortaya çıkarmak
take a risk over v. riski üzerine almak
take an unnecessary risk v. boş yere riske girmek
have a risk of death v. hayati tehlikesi bulunmak
take an unnecessary risk v. gereksiz bir risk almak
undertake a risk v. risk üstlenmek
expose to risk v. tehlikeye maruz bırakmak
remove the risk v. riski ortadan kaldırmak
insure against sea risk v. deniz kazasına karşı sigortalamak
face the risk of v. riskiyle karşı karşıya kalmak
face the risk of v. riskiyle burun buruna gelmek
face the risk of v. tehlikesiyle karşılaşmak
take risk v. risk almak
minimize the risk v. riski en aza indirmek
pose a risk v. risk doğurmak
risk everything v. her şeyi riske atmak
risk one's life v. hayatını tehlikeye atmak
risk someone's safety v. birinin güvenliğini tehlikeye sokmak
increase the risk of injury v. sakatlık riskini arttırmak
increase the risk of injury v. sakatlık riskini artırmak
decrease the risk of injury v. sakatlık riskini azaltmak
ask someone to take a large risk v. birinden büyük bir riske girmesinii istemek
be faced with the risk of being shot v. vurulma tehlikesiyle karşı karşıya olmak
be faced with the risk of being shot v. vurulma riskiyle karşı karşıya olmak
put oneself at great risk v. büyük bir riske girmek
put oneself at great risk v. kendini tehlikeye atmak
risk death v. ölümü göze almak
take big risk v. büyük risk almak
bear no risk v. risk taşımamak
bear no risk v. risk altında olmamak
be under risk v. risk altında olmak
be under the risk of v. ... riski altında olmak
measure risk v. risk ölçmek
have risk v. risk içermek
include risk v. risk içermek
contain risk v. risk içermek
ask someone to take a large risk v. birinden büyük bir riske girmesini istemek
risk [scotland] v. çatırdamak
risk [scotland] v. gıcırdamak
risk free adj. tehlikesiz
free of risk adj. tehlikesiz
low risk adj. düşük riskli
risk free adj. risksiz
at one's own risk adj. riski kendi kabul ederek
risk-increasing adj. risk artıran
risk-driven adj. risk odaklı
risk-reducing adj. risk azaltıcı/hafifletici
risk-prone adj. riske meyilli
risk-prone adj. riske yatkın
high-risk adj. tehlikeye maruz kalan
high-risk adj. riske maruz kalan
high-risk adj. finansal olarak güvenilir olmayan
at the risk of adv. mek pahasına
at the risk of adv. pahasına
at your risk adv. ziyan olduğu takdirde sizin hesabınıza
at the risk of adv. göze alarak
at your risk adv. tehlike sorumluluğu size ait olmak üzere
at one's own risk adv. riski kendine ait olmak üzere
at risk adv. tehlikede
at the risk of one's life adv. canı pahasına
at your own risk adv. riski size ait olmak üzere
at the risk of adv. -mek pahasına
at risk adv. risk altında
at the risk of one's life adv. hayatını tehlikeye atarak
at the risk of one's life adv. hayatı pahasına
Phrasals
risk of (some inclement weather) n. (kötü hava) riski
risk of (some inclement weather) n. (yağmur, kar, şimşek) olasılığı
risk something on someone v. biri üzerine bir şeyi riske atmak
risk (something) on (someone or something) v. (bir şeyi biri/bir şey) üzerinden riske atmak
risk (something) on (someone or something) v. (bir şeyi birine/bir şeye) güvenerek riske atmak
risk (something) on (someone or something) v. (bir şeyi biri/bir şey) üzerine iddiaya/bahse girerek riske atmak
risk on v. üzerine riske atmak
risk on v. üzerinden/güvenerek riske atmak
Phrases
at risk to yourself/somebody/something v. kendi/birinin/bir şeyin riskini alarak
at risk to yourself/somebody/something v. kendi/birinin/bir şeyin riskini önceden kabul ederek
at risk to yourself/somebody/something v. kendi/birinin/bir şeyin riskini önceden kabul etmek suretiyle
at risk to yourself/somebody/something v. kendi/birinin/bir şeyin riskini önceden üstüne almak suretiyle
at risk to yourself/somebody/something v. kendi/birinin/bir şeyin riskini bilerek
at risk to yourself/somebody/something v. kendini/birini/bir şeyi riske atarak
at risk to yourself/somebody/something v. kendini/birini/bir şeyi riske attığını bilerek
at risk to yourself/somebody/something v. kendini/birini/bir şeyi riske attığının bilincinde olarak
at risk to yourself/somebody/something v. kendi/biri/bir şey pahasına
enter at your own risk expr. riskin size ait olduğunu bilerek girin
at risk to (someone, something, or oneself) expr. (birinin/bir şeyin/kendi) riskini alarak
at risk to (someone, something, or oneself) expr. (birinin/bir şeyin/kendi) riskini önceden kabul ederek
at risk to (someone, something, or oneself) expr. (birinin/bir şeyin/kendi) riskini önceden kabul etmek suretiyle
at risk to (someone, something, or oneself) expr. (birinin/bir şeyin/kendi) riskini önceden üstüne almak suretiyle
at risk to (someone, something, or oneself) expr. (birinin/bir şeyin/kendi) riskini bilerek
at risk to (someone, something, or oneself) expr. (birini/bir şeyi/kendini) riske atarak
at risk to (someone, something, or oneself) expr. (birini/bir şeyi/kendini) riske attığını bilerek
at risk to (someone, something, or oneself) expr. (birini/bir şeyi/kendini) riske attığının bilincinde olarak
at risk to (someone, something, or oneself) expr. (biri/bir şey/kendi) pahasına
at risk (from/of something) expr. (bir şeyden dolayı) tehlikede
at risk (from/of something) expr. (bir şeyden dolayı) risk altında
at risk (from/of something) expr. (bir şey) tehlikesi altında
at the risk of (doing something) expr. (bir şey yapmak) pahasına
at the risk of (doing something) expr. (bir şey yapmayı) göze alarak
at the risk of (doing something) expr. (bir şey yapma) riskine girerek
Colloquial
flight risk n. firmalarda yokluğunda işler sarpa saracak kilit personel
flight risk n. işi bırakıp gitme ihtimali olan çalışan
risk on n. üzerindeki risk
take the same risk v. aynı riski almak
take more risk v. daha fazla risk almak
take more of a risk v. daha fazla risk almak
insure oneself against a risk v. kendini bir riske karşı sigortalamak
be at risk v. risk altında olmak
be at risk v. tehlikede olmak
Idioms
risk one's neck v. büyük riske girmek
put someone at risk v. birini riske atmak
risk life and limb v. çok riskli bir şey yapmak
risk one's life v. canını hiçe saymak
risk one's neck v. hayatını tehlikeye atmak
risk life and limb v. hayatını tehlikeye atmak
risk one's life v. hayatını riske atmak
risk life and limb v. hayatını riske atmak
run the risk of v. göze almak
risk one's neck v. kellesini ortaya koymak
risk one's neck v. kelleyi koltuğa almak
run the risk of v. riskini göze almak
run the risk of doing something v. yapmayı göze almak
do (something) at (one's) own risk v. (bir şeyi) riski kendine ait olmak üzere yapmak
do (something) at (one's) own risk v. (bir şeyi) riski göze alarak yapmak
do something at your own risk v. riski kendine ait olmak üzere yapmak
do something at your own risk v. riski kendin kabul ederek yapmak
do something at your own risk v. riski kendi üzerine alarak yapmak
do something at your own risk v. sorumluluğu kendin alarak yapmak
do something at your own risk v. riski kendin göze alarak yapmak
risk your neck v. hayatını tehlikeye koymak
risk your neck v. hayatını tehlikeye atmak
risk your neck v. kelleyi koltuğa almak
risk your neck v. kellesini ortaya koymak
risk your neck v. büyük riske girmek
run the risk v. riski göze almak
run the risk v. tehlikeyi göze almak
run the risk v. riske girmek
run the risk of (something) v. (bir şey) riskini göze almak
run the risk of (something) v. (bir şey) tehlikesini göze almak
run the risk of (something) v. (bir şey) riskine girmek
Speaking
I can't risk losing the kid expr. çocuğu kaybetme riskini göze alamam
it increases the risk of cancer expr. kanser riskini artırır
no risk, no gain expr. risk olmadan, kazanç olmaz
he attended the meeting despite the risk of facing opposition of all his friends expr. tüm arkadaşlarını karşısına almak pahasına o toplantıya katıldı
Trade/Economic
risk diversification n. risk çeşitlendirmesi
transshipment risk n. aktarma riski
perceived risk n. algılanan risk
federal institute for risk assessment n. alman risk değerlendirme federal enstitüsü
depreciation risk n. amortisman riski
principal risk n. ana para riski
anomalous risk n. anormal risk
abnormal risk n. anormal risk
anomalous risk n. anormal riziko
residual risk n. artık risk
unwished risk n. arzu edilmeyen risk
unwished risk n. arzu edilmeyen riziko
downside risk n. aşağı doğru risk
downside risk n. aşağı yönlü risk
residual risk n. bakiye risk
associated risk n. bağlı risk
affiliated-institution risk n. bağlı kuruluş-ana kuruluş riski
fishing risk n. balık avı rizikosu
residual risk n. bakiye risk
relative risk index n. bağıl risk indeksi
default risk n. borçları ödeyememezlik riski
ice risk n. buz tehlikesi
great risk n. büyük risk
default risk n. borcu zamanında ödememe riski
unloading risk n. boşaltma riski
employment risk n. çalışma rizikosu
cross currency risk n. çapraz kur riski
retention risk n. çalışanı elde tutamama riski
sea risk n. deniz riski
detect risk n. deteksiyon riski
warehouse risk n. depo rizikosu
diversifiable risk n. dağıtılabilir risk
audit risk n. denetim riski
marine risk n. deniz rizikosu
natural risk n. doğal risk
exchange risk n. döviz kuru riski
foreign exchange risk n. döviz kuru riski
exchange rate risk n. döviz riski
exchange rate risk n. döviz kuru riski
regulatory risk n. düzenlemelerle ilgili risk
currency risk n. döviz riski
inflation risk premium n. enflasyon risk primi
inflation risk n. enflasyon riski
industrial risk n. endüstriyel risk
industrial risk n. endüstri rizikosu
prepayment risk n. erken ödeme riski
risk of inflation n. enflasyon riski
inflation risk n. enflasyon riski
early amortization risk n. erken amortisman riski
nonsystematic risk n. firma riski
unique risk n. firmaya özgü risk
financial risk management n. finansal risk yönetimi
interest rate risk n. faiz oranı riski
income risk n. gelir riski
financial risk n. finansal risk
risk structure of interest rates n. faiz oranlarının risk yapısı
non-cash risk management n. gayrinakit risk yönetimi
price risk n. fiyat riski
revenue risk n. gelir riski
misconduct risk n. görevi suistimal riski
undiversible risk n. giderilemeyen portfolyo riski
reward/risk index n. getiri/risk indeksi
tail risk n. gerçekleşme ihtimali yüzde yarımdan az olarak hesaplanan durumlar
a risk of stock n. hisse senedi riski
estimate of risk n. hasar tespiti
stock risk premium n. hisse senedi risk primi
sickness risk n. hastalık rizikosu
excluded risk n. hariç bırakılan risk
theft risk n. hırsızlık riski
stock risk n. hisse senedi riski
climate risk n. iklim sigortası
employment risk n. işçi rizikosu
assumption of risk n. işçinin uğrayacağı kazalardan kendisinin mesul olması
export risk guarantee n. ihracat riski garantisi
operational risk n. işletme rizikosu
business risk n. iş riski
unwished risk n. istenilmeyen risk
risk of business n. iş riski
internal risk transfer n. işletme içi risk transferi
transaction risk n. işlem riski
explosion risk n. infilak rizikosu
added risk n. ilave risk
protection of workers from the risk related to exposure to noise at work n. işyerindeki gürültüye maruz kalma ile ilgili risklerden etkilenen işçilerin korunması
profitability risk n. karlılık riski
hooks risk n. kanca riski
commingling risk n. karışma riski
counterparty default risk n. karşı tarafin hükümlerini yerine getirememe riski
concentration of risk n. kefalet riski
own risk n. kendi riski
added risk n. katma risk
depreciation risk n. kıymetten düşme riski
own risk n. kendi rizikosu
risk of breakage n. kırılma rizikosu
winter risk n. kış riski
vicinity risk n. komşuluk rizikosu
credit risk management n. kredi risk yönetimi
control risk n. kontrol riski
credit migration risk n. kredi derecelendirme riski
exchange risk n. kur riski
misconduct risk n. kötüye kullanma riski
contiguity risk n. komşu rizikosu
credit risk management n. kredi riski yönetimi
corporate risk manager n. kurumsal risk müdürü
currency risk n. kur riski
credit risk n. kredi riski
tail risk n. kuyruk riski
port risk n. liman riski
harbor risk n. liman rizikosu
harbour risk n. liman rizikosu
owner's risk n. mal sahibinin riski
director of facilities and risk management n. lojistik ve risk idaresi direktörü
financial risk n. mali risk
liquidity risk n. likidite riski
liquidity risk n. likidite riski
lighter risk n. mavna rizikosu
moral risk n. moral rizikosu
risk of occupation n. meslek riski
common risk n. müşterek riziko
accounting risk n. muhasebe riski
common risk n. müşterek risk
moral risk n. moral riziko
cash flow risk n. nakit akış riski
risk on the customer n. müşteri üzerindeki risk
positive risk n. olumlu risk
transportation risk n. nakliye riski
transport risk n. nakliye riski
normal risk n. normal riziko
moderate risk n. orta risk
normal risk n. normal risk
option risk n. opsiyon riski
event risk n. olay riski
operational risk management framework n. operasyonel risk yönetimi çerçevesi
mortality risk n. ölüm riski
idiosyncratic risk n. özel durum riski
risk of material misstatement n. önemli yanlışlık riski
perceived risk n. öngörülen risk
political risk n. politik risk
explosion risk n. patlama rizikosu
market risk premium n. piyasa risk primi
value at market risk n. piyasa riskine maruz tutar
uncovered risk n. teminatsız risk
project risk management n. proje risk yönetimi
nonmarket risk n. piyasa dışı risk
market risk n. piyasa riski
risk capital n. portföye yatırılan sermaye
risk aversion n. riskten sakınma
basis risk spot n. piyasadaki fiyatların piyasalardaki fiyatlar ile uyuşmama riski
portfolio risk n. portföy riski
risk exposure n. risk tutarı
risk response development n. riske tepki geliştirme
risk transfer n. risk devri
at your risk n. risk size ait olmak üzere
revised risk estimates n. revize edilmiş risk tahminleri
transfer of risk n. risk transferi
war risk clause n. savaş riski klozu
variation of risk n. risk değişmesi
risk management n. riziko yönetimi
assumption of risk n. riskin üstlenilmesi
risk-weighting bucket n. risk-ağırlıklandırma kümesi
risk assessment n. risk değerlendirmesi
risk lover n. risk alma
owner's risk n. risk mal sahibine ait olmak üzere
at your risk n. riziko size ait olmak üzere
total risk weighted items n. risk ağırlıklı kalemler toplamı
war risk insurance n. savaş riski sigortası
pronounced increase in the risk premium n. risk priminde kayda değer artış
risk definitions n. risk tanımları
risk taker n. riske giren kişi
risk free return n. risksiz getiri
risk analysis and management n. risk analizi ve yönetimi
risk acceptance criteria n. risk kabul kriterleri
reserve for war risk n. savaş rizikosu rezervi
risk aversion n. riski önleme
risk bearer n. risk alan
mitigation of risk n. riskin azaltılması
transfer of risk n. risk deviri
risk appetite n. risk iştahı
risk avoidance n. riskten kaçınma
risk averse n. riskten kaçınma
risk analysis n. risk analizi
risk perception n. risk algılaması
diminution of risk n. rizikonun azalması
risk-weighting n. risk-ağırlıklandırması
risk premia n. risk primleri
termination of a risk n. riskin sona ermesi
risk coverage n. risk karşılığı
risk exposure n. riske maruz kalma
risk indicator n. risk göstergesi
risk monitoring n. risk izleme
value at risk n. riske maruz değer
risk premium n. risk primi
risk seeking n. risk arayışı
risk-free rate n. risksiz oran
risk-return n. risk-getiri
risk notice n. risk bildirimi
risk spreading n. risk dağıtma
risk dispersion n. risk dağıtımı
premium for risk n. riziko primi
risk premium n. risk primi
risk factor n. risk faktörü
risk evaluation n. risk değerlendirmesi
risk reward ratio n. risk kazanç oranı
risk arbitrage n. risk arbitrajı
war risk policy n. savaş rizikosu poliçesi