|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
tanrı sözü |
word of god n.
|
|
Muslims believe that the Quran is the word of God.
Müslümanlar, Kuran'ın Tanrı'nın sözü olduğuna inanır.
More Sentences
|
2 |
General |
baş tanrı |
chief god n.
|
|
In 776 B.C., the first Olympic Games were held at the foot of Mount Olympus to honor the Greeks' chief god, Zeus.
Yunanların baş tanrısı Zeus'u şereflendirmek için İsa'dan Önce 776'da ilk Olimpiyat oyunları Olimpos Dağının eteğinde düzenlendi.
More Sentences
|
3 |
General |
tanrı'nın iradesi |
god's will n.
|
|
God's will is unquestionable.
Tanrı'nın iradesi sorgulanamaz.
More Sentences
|
4 |
General |
(tanrı) dünyayı ziyaret |
visitation n.
|
|
The monk is waiting for God's visitation to the earth.
Keşiş, Tanrı'nın yeryüzünü ziyaret etmesini bekliyor.
More Sentences
|
5 |
General |
tanrı'yı oynamak |
play god v.
|
|
Sami played God with people.
Sami insanlarla Tanrı'yı oynadı.
More Sentences
|
6 |
General |
tanrı'ya inanmak |
believe in god v.
|
|
Whoever goes to church believes in God.
Kiliseye giden kimse Tanrı'ya inanır.
More Sentences
|
7 |
General |
tanrı gibi tapmak |
deify v.
|
|
Some cultures deify their rulers as divine beings.
Bazı kültürlerde hükümdarlara tanrı gibi tapılmaktadır.
More Sentences
|
Colloquial |
|
8 |
Colloquial |
tanrı aşkına! |
for christ's sake! expr.
|
|
For Christ's sake, stop it!
Tanrı aşkına, şunu kes!
More Sentences
|
9 |
Colloquial |
tanrı aşkına! |
for pete's sake! expr.
|
|
For Pete's sake turn that music down!
Tanrı aşkına şu müziğin sesini kısın!
More Sentences
|
10 |
Colloquial |
tanrı aşkına! |
for heaven's sake! expr.
|
|
And, for heaven's sake, do not let us turn around and start blaming you for not actually getting to 2004 on time.
Ve Tanrı aşkına, dönüp de 2004'e zamanında yetişemediğiniz için sizi suçlamaya başlamamıza izin vermeyin.
More Sentences
|
11 |
Colloquial |
tanrı aşkına! |
for goodness' sake! expr.
|
|
For goodness' sake, don't say that!
Tanrı aşkına, böyle söyleme!
More Sentences
|
12 |
Colloquial |
tanrı yardımcımız olsun |
god help us expr.
|
|
God help us if the conservatives ever rerun Europe.
Muhafazakârlar bir daha Avrupa'yı yönetirse Tanrı yardımcımız olsun.
More Sentences
|
13 |
Colloquial |
tanrı bilir |
(the) gods only know expr.
|
|
After that, God only knows.
Bundan sonrasını ancak Tanrı bilir.
More Sentences
|
14 |
Colloquial |
tanrı bilir |
god knows expr.
|
|
I am about to repeat what I said last year, the year before that and God knows how long before that.
Geçen yıl, ondan önceki yıl ve Tanrı bilir ondan ne kadar önce söylediklerimi tekrarlamak üzereyim.
More Sentences
|
15 |
Colloquial |
tanrı bilir |
goodness knows expr.
|
|
Goodness knows what it was.
Ne olduğunu Tanrı bilir.
More Sentences
|
16 |
Colloquial |
tanrı bilir |
heaven knows expr.
|
|
Heaven knows why.
Nedenini Tanrı bilir.
More Sentences
|
17 |
Colloquial |
tanrı aşkına |
in god's name expr.
|
|
How in God's name can we get out of this ambiguous situation?
Tanrı aşkına, bu muğlak durumdan nasıl kurtulabiliriz?
More Sentences
|
Idioms |
|
18 |
Idioms |
tanrı'ya şükür |
thank god expr.
|
|
Israel does, thank God, also have some very credible representatives.
İsrail'in, Tanrı'ya şükür, çok güvenilir temsilcileri de var.
More Sentences
|
Speaking |
|
19 |
Speaking |
tanrı'ya şükür |
thank god expr.
|
|
That it has not been a success has been, thank God, the work of our group.
Başarıya ulaşmamış olması, Tanrı'ya şükür, grubumuzun eseridir.
More Sentences
|
Physics |
|
20 |
Physics |
tanrı parçacığı |
god particle n.
|
|
The Higgs boson has been called the God particle.
Higgs bozonu, Tanrı parçacığı olarak adlandırıldı.
More Sentences
|
Religious |
|
21 |
Religious |
tanrı'nın oğlu |
jesus n.
|
|
He doesn't believe that Jesus is God.
İsa'nın Tanrı'nın oğlu olduğuna inanmıyor.
More Sentences
|
|
General |
|
22 |
General |
tanrı tarafından kulun cennete veya cehenneme gideceğini doğmadan önce tayin etmesi |
predestination n.
|
|
23 |
General |
tanrı yemeği |
ambrosia n.
|
|
24 |
General |
edebiyatta tanrı |
god in literature n.
|
|
25 |
General |
tanrı'ya sunulan şey |
oblation n.
|
|
26 |
General |
minyatür tanrı |
godling n.
|
|
27 |
General |
tanrı vergisi |
talent n.
|
|
28 |
General |
tanrı elçisi |
prophet n.
|
|
29 |
General |
tanrı günahlarımızı bağışlasın |
kyrie eleison n.
|
|
30 |
General |
roma mitolojisinde bir tanrı |
lares n.
|
|
31 |
General |
tanrı ile insan arasında bir rahibin aracı olarak bulunması gerektiğine inanan bir inanç |
sacerdotalism n.
|
|
32 |
General |
tanrı`nın günü |
every blessed day n.
|
|
33 |
General |
tanrı vergisi |
gift n.
|
|
34 |
General |
tanrı misafiri |
unexpected guest n.
|
|
35 |
General |
yarı tanrı |
demigod n.
|
|
36 |
General |
tanrı'nın lütfu |
blessing n.
|
|
37 |
General |
tanrı'nın günahkarlara karşı öfkesini anlatan dualar |
commination n.
|
|
38 |
General |
üç tanrı inancı |
tritheism n.
|
|
39 |
General |
üçlü tanrı anlayışını reddeden dini düşünce mensubu |
unitarian n.
|
|
40 |
General |
tanrı korkusu |
theophobia n.
|
|
41 |
General |
tanrı yönetimi |
thearchy n.
|
|
42 |
General |
tanrı olma |
godhood n.
|
|
43 |
General |
tanrı kelimesi |
word of god n.
|
|
44 |
General |
tanrı bilimi |
divinity n.
|
|
45 |
General |
tanrı'ya inanma |
theism n.
|
|
46 |
General |
yarı tanrı |
semi-god n.
|
|
47 |
General |
insanbiçimli tanrı |
nobodaddy n.
|
|
48 |
General |
yüce tanrı |
the strong lord n.
|
|
49 |
General |
tanrı'nın özel bir ismi |
jehovah n.
|
|
50 |
General |
tanrı'nın çocukları |
god's children n.
|
|
51 |
General |
tanrı ile şeytan arasındaki son savaş |
har-magedon n.
|
|
52 |
General |
tanrı ile şeytan arasındaki son savaş |
armagedon n.
|
|
53 |
General |
tanrı ile şeytan arasındaki son savaş |
armageddon n.
|
|
54 |
General |
tanrı'nın lanetlediği |
god-curst n.
|
|
55 |
General |
eski ahit'te tanrı'nın özel adı |
jehovah n.
|
|
56 |
General |
hinduizm'de tanrı veya ilahi varlık |
deva n.
|
|
57 |
General |
insan aklıyla bilinemez/anlaşılamaz tanrı |
deus absconditus n.
|
|
58 |
General |
saklı tanrı |
deus absconditus n.
|
|
59 |
General |
gizli tanrı |
deus absconditus n.
|
|
60 |
General |
(sanskritçe) song of god - tanrı'nın şarkısı isimli kutsal şiir |
bhagavadgita n.
|
|
61 |
General |
tanrı kelamı |
word of god n.
|
|
62 |
General |
sahte tanrı |
false god n.
|
|
63 |
General |
tanrı'nın direniş ordusu |
lord's resistance army n.
|
|
64 |
General |
kendini tanrı'ya emanet etme hali |
state of grace n.
|
|
65 |
General |
tanrı vergisi |
faculty n.
|
|
66 |
General |
her şeyin sahibi (tanrı) |
the lord of hosts n.
|
|
67 |
General |
töre ya da gök tanrı inancı |
tengrism n.
|
|
68 |
General |
kişisel tanrı |
personal god n.
|
|
69 |
General |
gök tanrı |
tengri n.
|
|
70 |
General |
tanrı’nın planı |
god’s plan n.
|
|
71 |
General |
tanrı'nın dünyadaki yönetiminin yöntemi |
economy n.
|
|
72 |
General |
tanrı'nın iradesi |
will of god n.
|
|
73 |
General |
tanrı tarafından seçilmiş halka mensup kimse |
zionite n.
|
|
74 |
General |
sahte tanrı |
mammet [obsolete] n.
|
|
75 |
General |
sahte tanrı |
maumet [obsolete] n.
|
|
76 |
General |
ölmüş ataların tanrı olarak tapınılan ruhları |
manes n.
|
|
77 |
General |
temel dürtüsü tanrı'yı değil, insanları ve dünyayı memnun etmek olan kimse |
men-pleaser n.
|
|
78 |
General |
hastalıkları dua ve tanrı inancı ile tedavi etme |
faithcure n.
|
|
79 |
General |
insanın gerçeği sadece aklı temel alarak bilemeyeceğini ve gerçek ortaya çıksa dahi tümüyle anlayamayacağını ifade eden, tanrı tarafından tebliğ edilmiş dini öğreti |
mystery n.
|
|
80 |
General |
hindu efsanesinde vişnu'nun atı olan yarı kuş yarı insan bir tanrı |
garuda n.
|
|
81 |
General |
tanrı gibi tapılan kimse veya şey |
god n.
|
|
82 |
General |
tanrı'nın katili |
deicide n.
|
|
83 |
General |
tanrı'yı yok eden kimse |
deicide n.
|
|
84 |
General |
tanrı haline gelme |
deification n.
|
|
85 |
General |
çok iri cüsseli, insan ile tanrı arası efsanevi bir varlık |
giant n.
|
|
86 |
General |
tanrı'nın insanlara verdiği güç |
grace n.
|
|
87 |
General |
tanrı'nın öğretisi |
odism n.
|
|
88 |
General |
tanrı kavramının incelenmesi |
odism n.
|
|
89 |
General |
tanrı inancı |
odism n.
|
|
90 |
General |
tanrı veya ruhun vücut bulduğu varlık |
incarnation n.
|
|
91 |
General |
tanrı vergisi yetenek |
ingeny [obsolete] n.
|
|
92 |
General |
(yemin ederken söylenen) tanrı |
cock [obsolete] n.
|
|
93 |
General |
(yeminlerde söylenen) tanrı |
cox [obsolete] n.
|
|
94 |
General |
tanrı mirası |
inheritance n.
|
|
95 |
General |
(belirli bir bölgeye ait) tanrı |
potency n.
|
|
96 |
General |
tanrı'nın iradesini yorumlayan kimse |
oracle n.
|
|
97 |
General |
tanrı'nın kurtardığı kimse |
predestinate n.
|
|
98 |
General |
tanrı tarafından seçilmiş kimse |
predestinate n.
|
|
99 |
General |
dini törende resmen tanrı huzuruna çıkarılma |
presentation n.
|
|
100 |
General |
tanrı'dan af dileme |
shrift n.
|
|
101 |
General |
tanrı'nın ruhu |
pneuma n.
|
|
102 |
General |
güneş-tanrı |
sun n.
|
|
103 |
General |
güneş-tanrı inancında ilah |
sun-god n.
|
|
104 |
General |
tanrı'ya dua eden kimse |
supplicant n.
|
|
105 |
General |
(antik roma'da) tanrı'ya şükran kutlaması |
supplication [obsolete] n.
|
|
106 |
General |
tanrı'ya dua eden kimse |
supplicator n.
|
|
107 |
General |
mutlak tanrı |
supreme being n.
|
|
108 |
General |
en üst düzey tanrı |
supreme being n.
|
|
109 |
General |
ruhun tanrı ile bütünleşen özü |
synderesis n.
|
|
110 |
General |
ruhun tanrı ile bütünleşen özü |
synteresis n.
|
|
111 |
General |
(yunan mitolojisinde) tanrı odysseus'un karısı |
penelope n.
|
|
112 |
General |
tanrı tarafından seçilmiş olma |
vocation n.
|
|
113 |
General |
takdir etmek (tanrı) |
ordain v.
|
|
114 |
General |
bağışlanması için tanrı'ya yalvarmak |
ask for god's forgiveness v.
|
|
115 |
General |
tanrı'nın hizmetinde olmak |
do god's work v.
|
|
116 |
General |
tanrı adına günahı affetmek |
absolve v.
|
|
117 |
General |
tanrı görünümü vermek |
deify v.
|
|
118 |
General |
tanrı'ya saygı göstermek |
deify v.
|
|
119 |
General |
birini tanrı'nın adaletine havale etmek |
refer somebody to god's punishment v.
|
|
120 |
General |
tanrı'ya havale etmek |
refer somebody to god's punishment v.
|
|
121 |
General |
tanrı huzurunda adamak |
present v.
|
|
122 |
General |
(birine) tanrı gibi davranmak |
semideify v.
|
|
123 |
General |
tanrı'dan dilemek |
supplicate v.
|
|
124 |
General |
(tanrı) buyurmak |
will v.
|
|
125 |
General |
tanrı'ya adanmış |
divine adj.
|
|
126 |
General |
tanrı gibi |
godlike adj.
|
|
127 |
General |
tanrı'ya ait |
holy adj.
|
|
128 |
General |
tanrı gibi |
jovian adj.
|
|
129 |
General |
tanrı'ya inanan |
theist adj.
|
|
130 |
General |
tanrı adını kapsayan |
theophoric adj.
|
|
131 |
General |
tanrı vergisi |
given adj.
|
|
132 |
General |
tanrı merkezci |
deo-centric adj.
|
|
133 |
General |
tanrı merkezci |
god-centered adj.
|
|
134 |
General |
tanrı'ya adanmamış |
undivine adj.
|
|
135 |
General |
tanrı'ya ibadet ile ilgili |
latreutical adj.
|
|
136 |
General |
tanrı'ya ibadet ile ilgili |
latreutic adj.
|
|
137 |
General |
kişinin tefekkür veya tasavvur ederek veya içrek ışığı sayesinde tanrı'yı doğrudan veya yakından bilmesine veya tanrı ile birlik içinde olmasına ait |
mystical adj.
|
|
138 |
General |
kişinin tefekkür veya tasavvur ederek veya içrek ışığı sayesinde tanrı'yı doğrudan veya yakından bilmesinden veya tanrı ile birlik içinde olmasından kaynaklanan |
mystical adj.
|
|
139 |
General |
kişinin tefekkür veya tasavvur ederek veya içrek ışığı sayesinde tanrı'yı doğrudan veya yakından bilmesini veya tanrı ile birlik içinde olmasını açıkça ortaya koyan |
mystical adj.
|
|
140 |
General |
kişinin tefekkür veya tasavvur ederek veya içrek ışığı sayesinde tanrı'yı doğrudan veya yakından bilmesi veya tanrı ile birlik içinde olması ile ilişkili |
mystical adj.
|
|
141 |
General |
tanrı yolunda olan |
godward adj.
|
|
142 |
General |
tanrı'dan bağımsız olarak dünyanın oluşumunda etkili olan (şekillendirme kuvveti) |
cosmoplastic adj.
|
|
143 |
General |
(özellikle tanrı ile) uzlaşmayan |
irreconciled adj.
|
|
144 |
General |
tanrı pan'e ait veya ilgili |
panic adj.
|
|
145 |
General |
tanrı olan |
divine adj.
|
|
146 |
General |
tanrı'ya özgü olan |
divine adj.
|
|
147 |
General |
tanrı tarafından seçilmiş |
predestinate adj.
|
|
148 |
General |
tanrı tarafından seçilmiş |
pre-elect adj.
|
|
149 |
General |
(tanrı/tanrısal sembol olarak) güneşe ait veya ilişkin |
solar adj.
|
|
150 |
General |
(tanrı/tanrısal sembol olarak) güneşe benzer |
solar adj.
|
|
151 |
General |
(tanrı/tanrısal sembol olarak) güneş ile bağlantılı |
solar adj.
|
|
152 |
General |
tanrı'dan gelen |
supernatural adj.
|
|
153 |
General |
tanrı'yı yansıtan |
supernatural adj.
|
|
154 |
General |
tanrı'nın izniyle |
dei gratia adv.
|
|
155 |
General |
tanrı gibi |
almightily adv.
|
|
156 |
General |
tanrı yolunda |
godwards adv.
|
|
157 |
General |
tanrı'nın aracılığıyla |
divinely adv.
|
|
158 |
General |
tanrı'nın etkisiyle |
divinely adv.
|
|
159 |
General |
(Tanrı) adına |
by prep.
|
|
160 |
General |
tanrı bizi korusun |
god save us interj.
|
|
161 |
General |
tanrı aşkına |
for the sake of god interj.
|
|
162 |
General |
tanrı aşkına! |
for god's sake! interj.
|
|
163 |
General |
yüce tanrı |
god the lord interj.
|
|
164 |
General |
tanrı kralı korusun |
god save the king interj.
|
|
165 |
General |
tanrı aşkına |
for the love of god interj.
|
|
166 |
General |
tanrı anlamına gelen ön ek |
theo pref.
|
|
167 |
General |
tanrı anlamına gelen ön ek |
the- pref.
|
|
168 |
General |
tanrı şahidim olsun ki |
depardieux [obsolete] expr.
|
|
169 |
General |
tanrı ve benim hakkım |
dieu et mon droit expr.
|
|
Phrasals |
|
170 |
Phrasals |
(birinin üstüne) tanrı'nın gazabını yollamak |
call something down v.
|
|
171 |
Phrasals |
(bir tanrı/din) adına vaaz vermek |
witness for (someone or something) v.
|
|
Phrases |
|
172 |
Phrases |
tanrı şahit |
god's honest truth n.
|
|
173 |
Phrases |
sadece tanrı affeder |
only god forgives expr.
|
|
174 |
Phrases |
tanrı benim yol gösterenimdir |
god is my shepherd expr.
|
|
175 |
Phrases |
tanrı britanya'yı korusun |
god save britain expr.
|
|
176 |
Phrases |
tanrı evrenle kumar/zar oynamaz |
god does not play dice with the universe expr.
|
|
177 |
Phrases |
tanrı kraliçeyi korusun |
god save the queen expr.
|
|
178 |
Phrases |
yüce tanrı'nın ve büyük utah eyaletinin bana verdiği yetkiye dayanarak |
then by the power vested in me by almighty god in the great state of utah expr.
|
|
179 |
Phrases |
allah/tanrı kolaylık versin |
more power to your elbow expr.
|
|
180 |
Phrases |
allah/tanrı güç versin |
more power to your elbow expr.
|
|
181 |
Phrases |
allah/tanrı gücünü artırsın |
more power to your elbow expr.
|
|
182 |
Phrases |
tanrı ayrıntıda gizlidir |
god is in the detail expr.
|
|
183 |
Phrases |
tanrı ayrıntıda gizlidir |
god is in the details expr.
|
|
184 |
Phrases |
tanrı'nın işine akıl sır ermez |
the lord works in mysterious ways expr.
|
|
185 |
Phrases |
tanrı benim rehberimdir |
god is my shepherd expr.
|
|
Proverb |
|
186 |
Proverb |
kendi işi için gayret edene tanrı yardım eder |
heaven helps those who help themselves n.
|
|
187 |
Proverb |
gayret edene tanrı da yardım eder |
heaven helps those who help themselves n.
|
|
188 |
Proverb |
tanrı çalışanı sever |
heaven helps those who help themselves n.
|
|
189 |
Proverb |
eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et |
put your trust in god and keep your powder dry
|
|
190 |
Proverb |
tanrı çocukları ve sarhoşları korur |
heaven protects children and drunken men
|
|
191 |
Proverb |
tanrı olmasaydı bile onu icat etmek gerekirdi |
if god did not exist it would be necessary to invent him
|
|
192 |
Proverb |
tanrı zamanı insan aceleyi (sabırsızlığı) yarattı |
god made time but man made haste
|
|
193 |
Proverb |
tanrı dişi olmayana ceviz verir |
the gods send nuts to those who have no teeth
|
|
194 |
Proverb |
tanrı cevizi dişi olmayana verir |
the gods send nuts to those who have no teeth
|
|
195 |
Proverb |
tanrı sevdiği kulunu yanına erken alır |
god takes soonest those he loveth best
|
|
196 |
Proverb |
tanrı boş duranı sevmez |
idle hands are the devil's playthings
|
|
197 |
Proverb |
tanrı çocukları, denizcileri ve sarhoşları kollar/gözetir |
heaven protects children, sailors, and drunken men
|
|
198 |
Proverb |
kiliseye ne kadar yakınsa, tanrı'dan o kadar uzak |
the nearer the church, the farther from god
|
|
199 |
Proverb |
tanrı eti, şeytansa aşçıları gönderir |
god sends meat and the devil sends cooks
|
|
200 |
Proverb |
eşeğini sağlam bağla, sonra allah'a/tanrı'ya ısmarla |
trust in god, but tie up your camel
|
|
201 |
Proverb |
eşeğini bağla, sonra allah'a/tanrı'ya emanet et |
trust in god, but tie up your camel
|
|
202 |
Proverb |
kiliseye yakın tanrı'dan uzak |
the nearer the church, the farther from god
|
|
203 |
Proverb |
kiliseye ne kadar yakın tanrı'dan o kadar uzak |
the nearer the church, the farther from god
|
|
204 |
Proverb |
tanrı iyilik şeytan kötülük verir |
god sends meat and the devil sends cooks
|
|
205 |
Proverb |
kendi işi için gayret edene tanrı yardım eder |
the lord helps those who help themselves
|
|
206 |
Proverb |
gayret edene tanrı da yardım eder |
the lord helps those who help themselves
|
|
207 |
Proverb |
tanrı çalışanı sever |
the lord helps those who help themselves
|
|
208 |
Proverb |
tanrı boş duranı sevmez |
idle brain is the devil's workshop
|
|
209 |
Proverb |
tanrı boş duranı sevmez |
idle hands are the devil's tools
|
|
210 |
Proverb |
tanrı boş duranı sevmez |
idle hands are the devil's workshop
|
|
211 |
Proverb |
eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et |
put your faith in god, and keep your powder dry
|
|
212 |
Proverb |
eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et |
put your faith in god, but keep your powder dry
|
|
213 |
Proverb |
eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et |
put your trust in god, but keep your powder dry
|
|
214 |
Proverb |
tanrı bir kapıyı kapatırsa başka bir kapı açar |
when god closes a door, he opens a window
|
|
215 |
Proverb |
eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et |
trust in god and keep your powder dry
|
|
216 |
Proverb |
eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et |
trust in god, but keep your powder dry
|
|
Colloquial |
|
217 |
Colloquial |
tanrı'nın dokunuşu |
touch of god n.
|
|
218 |
Colloquial |
çeşitli afrikalı topluluklarca tapınılan put veya tanrı |
mumbo jumbo n.
|
|
219 |
Colloquial |
tanrı ve kutsal kitap adına |
by cock and pie adv.
|
|
220 |
Colloquial |
tanrı senden razı olsun |
bless you interj.
|
|
221 |
Colloquial |
tanrı iyiliğini versin |
bless you interj.
|
|
222 |
Colloquial |
(örtmeceli olarak) tanrı |
goll interj.
|
|
223 |
Colloquial |
sadece tanrı bilir |
lord only knows expr.
|
|
224 |
Colloquial |
tanrı yolunu açık etsin |
godspeed expr.
|
|
225 |
Colloquial |
tanrı aşkına! |
for god's sakes! expr.
|
|
226 |
Colloquial |
tanrı aşkına! |
for god's sake! expr.
|
|
227 |
Colloquial |
tanrı aşkına |
for chrissake expr.
|
|
228 |
Colloquial |
tanrı aşkına |
for chrissakes expr.
|
|
229 |
Colloquial |
tanrı seni tüm kötülüklerden korusun |
god protect you from all evil expr.
|
|
230 |
Colloquial |
tanrı şahidim olsun |
god as my witness expr.
|
|
231 |
Colloquial |
tanrı aşkına! |
for gosh sake! expr.
|
|
232 |
Colloquial |
tanrı şahidimdir ki |
so help me god expr.
|
|
233 |
Colloquial |
tanrı şahidim olsun |
with god as my witnees expr.
|
|
234 |
Colloquial |
tanrı aşkına! |
for christ sakes expr.
|
|
235 |
Colloquial |
tanrı şahidim olsun ki |
so help me god expr.
|
|
236 |
Colloquial |
tanrı aşkına! |
for goodness sakes! expr.
|
|
237 |
Colloquial |
tanrı aşkına |
by godfrey expr.
|
|
238 |
Colloquial |
tanrı/allah aşkına! |
god love a duck! expr.
|
|
239 |
Colloquial |
tanrı affetsin |
god forgive me expr.
|
|
240 |
Colloquial |
tanrı'nın gücüne gitmesin |
god forgive me expr.
|
|
241 |
Colloquial |
tanrı yardımcım olsun |
give me strength expr.
|
|
242 |
Colloquial |
tanrı şahidim |
(my) right hand to god expr.
|
|
243 |
Colloquial |
tanrı korusun |
god forfend expr.
|
|
244 |
Colloquial |
tanrı aşkına |
in the name of heaven expr.
|
|
245 |
Colloquial |
tanrı bilir |
in the name of heaven expr.
|
|
246 |
Colloquial |
(sadece) tanrı/allah bilir |
lord (only) knows (what, where, why) expr.
|
|
247 |
Colloquial |
(yalnızca) tanrı/allah bilir |
lord (only) knows (what, where, why) expr.
|
|
248 |
Colloquial |
(ancak) tanrı/allah bilir |
lord (only) knows (what, where, why) expr.
|
|
249 |
Colloquial |
tanrı bilir |
the dear only knows [dated] expr.
|
|
250 |
Colloquial |
tanrı'ya şükür |
but for the grace of god expr.
|
|
251 |
Colloquial |
tanrı bilir |
goddess knows expr.
|
|
252 |
Colloquial |
tanrı bilir |
goddess only knows expr.
|
|
253 |
Colloquial |
tanrı kralı korusun |
gstk (god save the king) expr.
|
|
254 |
Colloquial |
tanrı kraliçeyi korusun |
gstq (god save the queen) expr.
|
|
255 |
Colloquial |
tanrı (birinin) yardımcısı olsun |
heaven help (one) expr.
|
|
256 |
Colloquial |
tanrı aşkına |
heavenly days expr.
|
|
257 |
Colloquial |
tanrı aşkına |
in heaven's name expr.
|
|
258 |
Colloquial |
tanrı aşkına |
in the name of heaven expr.
|
|
259 |
Colloquial |
tanrı/allah bilir |
lord knows expr.
|
|
260 |
Colloquial |
ne kadar uğraştığımı bir ben bir de tanrı bilir |
lord knows (that) I've tried expr.
|
|
261 |
Colloquial |
ne kadar uğraştığımı tanrı biliyor |
lord knows (that) I've tried expr.
|
|
262 |
Colloquial |
ne kadar uğraştığımı bir ben bilirim bir de tanrı |
lord knows (that) I've tried expr.
|
|
263 |
Colloquial |
tanrı/allah bilir ... |
lord knows… expr.
|
|
264 |
Colloquial |
tanrı seni korusun |
may the gods bless you expr.
|
|
265 |
Colloquial |
tanrı seni kutsasın |
may the gods bless you expr.
|
|
266 |
Colloquial |
tanrı yardımcın olsun |
so help you (god) expr.
|
|
267 |
Colloquial |
tanrı/allah şahidim |
by god exclam.
|
|
268 |
Colloquial |
tanrı'dan/allah'tan gelen |
by god exclam.
|
|
269 |
Colloquial |
tanrı/allah vergisi |
by god exclam.
|
|
270 |
Colloquial |
tanrı/allah tarafından |
by god exclam.
|
|
Idioms |
|
271 |
Idioms |
tanrı'nın erdemli kulu |
a paragon of virtue n.
|
|
272 |
Idioms |
eskiden sanıkların masum olup olmadığını anlamak için yakılarak yargılandığı (masumsa tanrı'nın onu kurtaracağı düşünülürdü) bir yöntem |
ordeal by fire n.
|
|
273 |
Idioms |
tanrı vergisi yetenek |
talent n.
|
|
274 |
Idioms |
tanrı vergisi yetenek |
gift n.
|
|
275 |
Idioms |
tapınılan tanrı heykeli |
a graven image n.
|
|
276 |
Idioms |
kendini tanrı sanan kimse |
a tin god n.
|
|
277 |
Idioms |
kendini tanrı sanan kimse |
a little tin god n.
|
|
278 |
Idioms |
allah'ın/tanrı'nın (birine/bir şeye) bir hediyesi/lütfu |
god's gift (to somebody/something) [ironic] n.
|
|
279 |
Idioms |
allah'ın/tanrı'nın (birine/bir şeye) bir armağanı |
god's gift (to somebody/something) [ironic] n.
|
|
280 |
Idioms |
tanrı'nın emrettiklerini yapmak |
do truth v.
|
|
281 |
Idioms |
tanrı'nın adını küfür ile ağzına almak |
take the name of god in vain v.
|
|
282 |
Idioms |
tanrı'yı bulmak |
find god v.
|
|
283 |
Idioms |
tanrı'nın/allah'ın yolunu bulmak |
find god v.
|
|
284 |
Idioms |
tanrı'yı/allah'ı keşfetmek |
find god v.
|
|
285 |
Idioms |
tanrı'ın gücüne gitmek |
make (the) baby jesus cry v.
|
|
286 |
Idioms |
tanrı'nın unuttuğu yerde olmak |
be at the end of nowhere v.
|
|
287 |
Idioms |
allah/tanrı dağına göre kar verir |
these things are sent to try us expr.
|
|
288 |
Idioms |
tanrı sana güç versin |
all power to someone's elbow expr.
|
|
289 |
Idioms |
tanrı sana güç versin |
more power to someone's elbow expr.
|
|
290 |
Idioms |
tanrı bir kapıyı kapatırsa başka bir kapıyı açar |
if god closes one door he opens a thousand new ones expr.
|
|
291 |
Idioms |
tanrı aşkına |
for crying out loud expr.
|
|
292 |
Idioms |
tanrı sana güç versin |
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr.
|
|
293 |
Idioms |
allah/tanrı gücünü artırsın |
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr.
|
|
294 |
Idioms |
allah/tanrı kolaylık versin |
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr.
|
|
295 |
Idioms |
tanrı sana güç versin |
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr.
|
|
296 |
Idioms |
allah/tanrı gücünü artırsın |
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr.
|
|
297 |
Idioms |
allah/tanrı kolaylık versin |
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr.
|
|
298 |
Idioms |
tanrı'ın unuttuğu yer |
back of (the) beyond expr.
|
|
299 |
Idioms |
tanrı'ın unuttuğu yer |
back of beyond expr.
|
|
300 |
Idioms |
tanrı'ın unuttuğu yer |
back of the beyond expr.
|
|
301 |
Idioms |
tanrı (birini) nazardan saklasın |
bless (someone's) (little) cotton socks expr.
|
|
302 |
Idioms |
tanrı (birini) nazardan saklasın |
bless (someone's) heart expr.
|
|
303 |
Idioms |
tanrı'ın izniyle |
by the grace of god expr.
|
|
304 |
Idioms |
allah'ın/tanrı'nın lütfuyla |
by the grace of god expr.
|
|
305 |
Idioms |
(birine/bir şeye) tanrı güç versin |
more power to (someone or something) expr.
|
|
306 |
Idioms |
tanrı bilir |
the dear knows [dated] expr.
|
|
Speaking |
|
307 |
Speaking |
(genellikle okul çağındaki çocuklar kullanır) tanrı |
div [uk] n.
|
|
308 |
Speaking |
allahtan başka tanrı yoktur |
there is no god but allah expr.
|
|
309 |
Speaking |
allah'tan başka tanrı yoktur |
there is no god but allah expr.
|
|
310 |
Speaking |
beni sadece tanrı yargılayabilir |
only god can judge me expr.
|
|
311 |
Speaking |
beni yalnızca tanrı yargılayabilir |
only god can judge me expr.
|
|
312 |
Speaking |
beni yalnızca tanrı yargılar |
only god can judge me expr.
|
|
313 |
Speaking |
ne diyorsun tanrı aşkına? |
what on earth do you mean? expr.
|
|
314 |
Speaking |
ne kadar uğraştığımı bir ben bir de tanrı bilir |
lord knows I've tried expr.
|
|
315 |
Speaking |
ne kadar uğraştığımı tanrı biliyor |
lord knows I've tried expr.
|
|
316 |
Speaking |
ne kadar uğraştığımı bir ben bilirim bir de tanrı |
lord knows I've tried expr.
|
|
317 |
Speaking |
tanrı seni kutsasın |
god bless you expr.
|
|
318 |
Speaking |
tanrı şahidim olsun |
I swear to god! expr.
|
|
319 |
Speaking |
tanrı aşkına neden bana bunu söyledin? |
why in god's name did you tell me this? expr.
|
|
320 |
Speaking |
tanrı yardımcın olsun |
god help you expr.
|
|
321 |
Speaking |
tanrı sizi korusun |
may god protect you expr.
|
|
322 |
Speaking |
tanrı yardımcımız olsun |
heaven help us expr.
|
|
323 |
Speaking |
tanrı yardımcın olsun |
heaven help you expr.
|
|
324 |
Speaking |
tanrı herkesin aynı olmasını isteseydi |
if god wanted everybody to be the same expr.
|
|
325 |
Speaking |
tanrı ondan razı olsun |
thank god for her expr.
|
|
326 |
Speaking |
tanrı yolunu açık etsin |
go with god expr.
|
|
327 |
Speaking |
tanrı'ya inanırım |
I believe in god expr.
|
|
328 |
Speaking |
tanrı'nın üzerine yemin et |
you swear to god expr.
|
|
329 |
Speaking |
tanrı üstüne yemin ederim |
I swear to god expr.
|
|
330 |
Speaking |
tanrı'nın huzurunda yalnızca gerçeği söyleyeceğinize yemin eder misiniz? |
do you swear to tell the truth the whole truth nothing but the truth so help you god? expr.
|
|
331 |
Speaking |
tanrı şahidim olsun |
may god be my witness expr.
|
|
332 |
Speaking |
tanrı şahidimdir |
may god be my witness expr.
|
|
333 |
Speaking |
tanrı ruhuna merhamet etsin |
may god have mercy on your soul expr.
|
|
334 |
Speaking |
tanrı ondan razı olsun |
thank god for him expr.
|
|
335 |
Speaking |
tanrı sana güç versin |
may god give you strength expr.
|
|
336 |
Speaking |
tanrı bilir |
heaven only knows expr.
|
|
337 |
Speaking |
tanrı ömür verirse |
if god lets me live expr.
|
|
338 |
Speaking |
tanrı aşkına biz burada ne yapıyoruz? |
what in heaven's name are we doing here? expr.
|
|
339 |
Speaking |
ve tanrı kadını yarattı |
and god created woman expr.
|
|
340 |
Speaking |
tanrı hepimizin yardımcısı olsun! |
god help us all! expr.
|
|
Politics |
|
341 |
Politics |
tanrı afrika'yı korusun |
nkosi sikelel' iafrika n.
|
|
342 |
Politics |
tanrı'nın insanları yönetimine dayanan politik sistem |
thearchy n.
|
|
343 |
Politics |
kralların yönetim yetkisini doğrudan tanrı'dan aldığını ve tebaalarına karşı sorumlu olmadıklarını öne süren bir doktrin |
divine right of kings n.
|
|
344 |
Politics |
tanrı tarafından yönetilen |
theonomous adj.
|
|
345 |
Politics |
tanrı'nın yönetimindeki |
theonomous adj.
|
|
346 |
Politics |
tanrı ile insan ırkı arasındaki (akit) |
federal adj.
|
|
Psychology |
|
347 |
Psychology |
kendini tanrı zannetme |
theomania n.
|
|
348 |
Psychology |
tanrı korkusu |
zeusophobia n.
|
|
Social Sciences |
|
349 |
Social Sciences |
beyaz adamın (güya tanrı tarafından kendilerine verilen) dünyayı uygarlaştırma görevi |
white man's burden n.
|
|
350 |
Social Sciences |
tanrı vergisi |
congruity n.
|
|
Literature |
|
351 |
Literature |
tanrı ya da doğaüstü varlıkların dramatik ya da edebi eserlere dahil edilmesi |
theotechny n.
|
|
352 |
Literature |
hatibin tanrı'nın yardımını dilediği bir konuşma şekli |
obsecration n.
|
|
353 |
Literature |
(gnostisizmde) mutlak tanrı tezahürlerinden oluşan çift |
syzygy n.
|
|
354 |
Literature |
tanrı ya da doğaüstü varlıkların dramatik ya da edebi eserlere dahil edilmesiyle ilgili |
theotechnic adj.
|
|
355 |
Literature |
tanrı ya da doğaüstü varlıkların dramatik ya da edebi eserlere dahil edilmesine ait |
theotechnic adj.
|
|
History |
|
356 |
History |
(babil) yarı tanrı |
adapa n.
|
|
357 |
History |
keltlerin ibadet ettiği tanrı veya tanrıça |
celtic deity n.
|
|
358 |
History |
eski roma'da tanrı dionysus onuruna düzenlenen festivalinde temsil edilen, üç trajedi ve bir satirik parçadan oluşan dörtlü grup |
tetralogy n.
|
|
359 |
History |
tanrı'nın kuzey amerika'nın tamamını abd'ye tahsis ettiği inancı |
manifest destiny n.
|
|
360 |
History |
tanrı lupercus'a adanan palatino tepesi'nde yer alan bir mağara |
lupercal n.
|
|
361 |
History |
eskiden tanrı veya şairler için kullanılan bir unvan |
gi n.
|
|
362 |
History |
tanrı'nın anıldığı festival |
panegyris [obsolete] n.
|
|
363 |
History |
tanrı'nın anıldığı festival |
panegyry n.
|
|
364 |
History |
antik romalıların tapındığı tanrı |
roman deity n.
|
|
365 |
History |
tanrı apollo onuruna delphi'de dört yılda bir düzenlenen festival |
pythian games n.
|
|
366 |
History |
tanrı nelere kadir anlamında 24 mayıs 1844 tarihinde samuel morse tarafından çekilen ilk telgraf mesajı |
what hath god wrought? expr.
|
|
Archaeology |
|
367 |
Archaeology |
güneş-tanrı inancında ilah |
sun god n.
|
|
Religious |
|
368 |
Religious |
hinduizmde bir tanrı |
aditi n.
|
|
369 |
Religious |
musevilikte tanrı |
adonai n.
|
|
370 |
Religious |
tanrı için soyunma |
adamitism n.
|
|
371 |
Religious |
yeni ahit'te tanrı |
abba n.
|
|
372 |
Religious |
yeni ahit'te tanrı |
abba n.
|
|
373 |
Religious |
tanrı'nın sadece günümüzde her şeyi bildiğine dair dördüncü yüzyıl inancı |
agnoetism n.
|
|
374 |
Religious |
tanrı kuzusu |
agnus n.
|
|
375 |
Religious |
tanrı kuzusu |
agnus dei n.
|
|
376 |
Religious |
yaradılış kitabında tanrı'nın ibrahim peygamberi test etmek amacıyla oğlu ishak'ı kurban etmesini istemesi |
akedah n.
|
|
377 |
Religious |
tanrı'nın insanlara pozitif ve olumlu tanınması için yeterince ipucu gönderdiğine dair dini inanç |
cataphatism n.
|
|
378 |
Religious |
tanrı’nın, insanların gereksinimlerine hizmet etmek için, kilise aracılığıyla mucizevi bir şekilde çalıştığını kabul eden Kutsal Ruh’la ilgili teoloji |
charismatic n.
|
|
379 |
Religious |
tanrı’nın, insanların gereksinimlerine hizmet etmek için, kilise aracılığıyla mucizevi bir şekilde çalıştığını kabul eden Kutsal Ruh’la ilgili teoloji |
charismatic movement n.
|
|
380 |
Religious |
tanrı'ya sunulan şey |
religious offering n.
|
|
381 |
Religious |
tanrı ve onun niteliklerinin kanıtlarının doğa olaylarında kendini gösterdiği inancına dayanan din |
natural religious n.
|
|
382 |
Religious |
yeni ve kutsal amaçlarla yönelebilmesi için tanrı'nın gücüyle değişmiş kalp veya karakter |
new heart n.
|
|
383 |
Religious |
orta çağ'da müslümanların ibadet ettiğine inanılan efsanevi bir tanrı |
termagant n.
|
|
384 |
Religious |
tanrı’nın içinde dört kişi bulunduğuna inanan kimse |
tetradite n.
|
|
385 |
Religious |
incil'de tanrı yerine özel isim olarak kullanılan, genellikle latin alfabesine yhwh veya jhvh olarak çevrilen dört harfli ibranice kelime |
tetragrammaton n.
|
|
386 |
Religious |
incil'de tanrı yerine özel isim olarak kullanılan, genellikle latin alfabesine yhwh veya jhvh olarak çevrilen dört harfli ibranice kelime |
tetragrammation n.
|
|
387 |
Religious |
sina dağı'nda musa'ya tanrı tarafından verildiğine inanılan on emir |
the commandments n.
|
|
388 |
Religious |
isa mesih'in hem tanrı hem de insan olduğu inancı |
the incarnation n.
|
|
389 |
Religious |
(yahudi inancında) yahudileri kurtarması için tanrı tarafından gönderilecek kral |
the messiah n.
|
|
390 |
Religious |
milattan sonra 4. yüzyılda ortaya çıkan, tanrı'nın her şeyi bilme yeteneğinin yalnızca şimdiki zamanla kısıtlı olduğunu düşünen aryan tarikatı |
themistian n.
|
|
391 |
Religious |
milattan sonra 4. yüzyılda ortaya çıkan, tanrı'nın her şeyi bilme yeteneğinin yalnızca şimdiki zamanla kısıtlı olduğunu düşünen aryan tarikatı |
agnoete n.
|
|
392 |
Religious |
milattan sonra 4. yüzyılda ortaya çıkan, tanrı'nın her şeyi bilme yeteneğinin yalnızca şimdiki zamanla kısıtlı olduğunu düşünen aryan tarikatı |
agnoite n.
|
|
393 |
Religious |
milattan sonra 4. yüzyılda ortaya çıkan, tanrı'nın her şeyi bilme yeteneğinin yalnızca şimdiki zamanla kısıtlı olduğunu düşünen aryan tarikatı |
agnoetae n.
|
|
394 |
Religious |
tefekkür halinde ruhun tanrı ile birleşmesi |
theocrasy n.
|
|
395 |
Religious |
tefekkür halinde ruhun tanrı ile birleşmesi |
theocrasia n.
|
|
396 |
Religious |
tefekkür halinde ruhun tanrı ile birleşmesi |
theokrasia n.
|
|
397 |
Religious |
kötülüğün varlığını göz önünde tutarak, tanrı'nın iyiliğini ve her şeye kadir oluşunu savunmak |
theodicy n.
|
|
398 |
Religious |
tanrı'yı öven ilahi |
theody n.
|
|
399 |
Religious |
tanrı'nın tek gerçeklik olduğunu savunan mistik doktrin |
theopantism n.
|
|
400 |
Religious |
tanrı'nın isa mesih'e olan sevgisinden dolayı acı çektiğine inanan kimse |
theopaschite n.
|
|
401 |
Religious |
hayvan şeklinde simgelenen tanrı |
theriomorph n.
|
|
402 |
Religious |
insan özelliklerinin tanrı'ya atfedilmesi |
theanthropism n.
|
|
403 |
Religious |
tanrı’nın insan olduğu inancı |
theanthropism n.
|
|
404 |
Religious |
(hristiyan olmayan dinlerde) insan özelliklerinin tanrı'ya atfedilmesi |
theanthropy n.
|
|
405 |
Religious |
tanrı'nın evrendeki bütün gerçeklerin merkezi olduğuna dair inanç |
theocentricity n.
|
|
406 |
Religious |
tanrı'nın evrendeki bütün gerçeklerin merkezi olduğuna dair inanç |
theocentrism n.
|
|
407 |
Religious |
tanrı'nın iyiliğini ve adaletini doğrulayan şey |
theodicy n.
|
|
408 |
Religious |
hristiyan ahlakına göre doğal erdemler için bütünleyici olması için tanrı tarafından yaratılan üç erdemden (inanç, umut ve merhamet) biri |
theological virtue n.
|
|
409 |
Religious |
hristiyan ahlakına göre doğal erdemler için bütünleyici olması için tanrı tarafından yaratılan üç erdemden (inanç, umut ve merhamet) biri |
supernatural virtue n.
|
|
410 |
Religious |
hristiyan ahlakına göre doğal erdemler için bütünleyici olması için tanrı tarafından yaratılan üç erdem: inanç, umut ve merhamet |
theological virtues n.
|
|
411 |
Religious |
tanrı'nın doktrini |
theology n.
|
|
412 |
Religious |
insanların tanrı biçiminde tasviri |
theomorphism n.
|
|
413 |
Religious |
tanrı'yı düşünmekten kaynaklanan dini duygu |
theopathy n.
|
|
414 |
Religious |
tanrı'yı düşünmekten kaynaklanan heyecan |
theopathy n.
|
|
415 |
Religious |
insanların ilahi hakikate ulaşmasını sağlayan, tanrı'nın ruhunun etkisi |
theopneusty n.
|
|
416 |
Religious |
tanrı'nın ve ruhun doğasını mistik bir şekilde kavramaya olanak sağlayan inanç sistemi |
theosophy n.
|
|
417 |
Religious |
(kelime anlamıyla) tanrı doğuran |
theotokos n.
|
|
418 |
Religious |
insan özelliklerinin tanrı'ya atfedilmesi |
theanthropology n.
|
|
419 |
Religious |
tanrı’nın insan olduğu inancı |
theanthropology n.
|
|
420 |
Religious |
tanrı-adamı yeme eylemi |
theanthropophagy n.
|
|
421 |
Religious |
tanrı şeklinde vücut bulmuş kimse |
theanthropos n.
|
|
422 |
Religious |
tanrı olduğuna inanılan kimse |
theanthropos n.
|
|
423 |
Religious |
tanrı şeklinde vücut bulmuş kimse |
god-man n.
|
|
424 |
Religious |
tanrı olduğuna inanılan kimse |
god-man n.
|
|
425 |
Religious |
(hristiyanlıkta tanrı için) üçleme şeklinde olma |
threeness n.
|
|
426 |
Religious |
tanrı katı |
thrones n.
|
|
427 |
Religious |
tanrı'nın evet-hayır sorularına cevabını bulmak için değerli taşlarla çektiği kura |
thummim n.
|
|
428 |
Religious |
tanrı'nın evet-hayır sorularına cevabını bulmak için değerli taşlarla çektiği kura |
urim and thummim n.
|
|
429 |
Religious |
hinduizm'de üçlü tanrı inancı |
trimurti n.
|
|
430 |
Religious |
(hinduizm'de) tanrı siva'nın üç uçlu mızrak şeklindeki sembolü |
trisul n.
|
|
431 |
Religious |
tanrı/tanrıça biçiminde vücut bulan mutlak gerçeklik |
truth n.
|
|
432 |
Religious |
insanların kurtulacak olan tanrı'nın soyu ile kaybolacak olan şeytan'ın soyundan geldiğine inanan baptist mezhebi |
two-seed-in-the-spirit predestinarian baptist n.
|
|
433 |
Religious |
tanrı'nın ezeli ve ebedi olması |
alpha and omega n.
|
|
434 |
Religious |
manevi aydınlanma ve tanrı ile birlikte olmak için çabalayan 16. yüzyılda kurulmuş mistik ispanyol mezhebinin bir mensubu |
alombrado n.
|
|
435 |
Religious |
manevi aydınlanma ve tanrı ile birlikte olmak için çabalayan 16. yüzyılda kurulmuş mistik ispanyol mezhebinin bir mensubu |
alumbrado n.
|
|
436 |
Religious |
manevi aydınlanma ve tanrı ile birlikte olmak için çabalayan 16. yüzyılda kurulmuş mistik ispanyol mezhebinin bir mensubu |
perfectibilist n.
|
|
437 |
Religious |
kötü bir durumda son çare olarak tanrı' ya yalvarma ya da sitem etme |
quicksand jesus n.
|
|
438 |
Religious |
Kur'an-ı Kerim'de Tanrı'nın İbrahim Peygamber'i test etmek amacıyla oğlu İSMAİL'ı kurban etmesini istemesi |
binding of isaac n.
|
|
439 |
Religious |
tanrı katı |
heaven n.
|
|
440 |
Religious |
tanrı'nın ismi olan yehova'nın tetragrammaton olarak bilinen dört harfli ibranice orijinal karşılığı |
jhvh n.
|
|
441 |
Religious |
yaradılış kitabında tanrı'nın ibrahim peygamberi test etmek amacıyla oğlu İshak'ı kurban etmesini istemesi |
binding of isaac n.
|
|
442 |
Religious |
yahudiler tarafından sahte tanrı olarak kabul edilen, eski sami halklarının inandığı çeşitli yerel bereket ve doğa tanrıları |
baal n.
|
|
443 |
Religious |
yüce tanrı |
most high n.
|
|
444 |
Religious |
tanrı imgeleri ve görsellerine ibadet etmeyen kimse |
aniconist n.
|
|
445 |
Religious |
bir insanı tanrı kabul edip ona ibadet etme |
anthropolatry n.
|
|
446 |
Religious |
bir insanı tanrı kabul edip ona ibadet etme |
worship of man n.
|
|
447 |
Religious |
tanrı inancına karşı olma |
antitheism n.
|
|
448 |
Religious |
tanrı inancına karşı olan kimse |
antitheist n.
|
|
449 |
Religious |
tanrı'nın bilinemeyeceği ve olumsuz terimlerle açıklanması gerektiği inancı |
apophatism n.
|
|
450 |
Religious |
mesih'in tanrı'nın oğlu olmadığını savunan, ortodoksların sapkın olarak gördüğü bir doktrin |
arianism n.
|
|
451 |
Religious |
isa mesih'in gerçekte tanrı olmadığı inancını savunan kimse |
arianist n.
|
|
452 |
Religious |
athanasius tarafından ortaya atılan, isa'nın tanrı ile aynı varlıktan geldiğini savunan teolojik doktrin |
athanasianism n.
|
|
453 |
Religious |
athanasius tarafından ortaya atılan, isa'nın tanrı ile aynı varlıktan geldiğini savunan teolojik doktrin |
homoiousianism n.
|
|
454 |
Religious |
athanasius tarafından ortaya atılan, isa'nın tanrı ile aynı varlıktan geldiğini savunan teolojik doktrin |
homoousianism n.
|
|
455 |
Religious |
(hinduizm'de) tanrı surya'ya mesaj götüren, atların çektiği ikiz savaş arabası |
asvins n.
|
|
456 |
Religious |
(yahudilikte) bireyin tövbe ederek tanrı ile uzlaşması |
atonement n.
|
|
457 |
Religious |
(hristiyanlıkta) tanrı'nın sıfatlarının insanda kendini göstermesi |
atonement n.
|
|
458 |
Religious |
tanrı sevgisinden ötürü tövbe etme |
attrition n.
|
|
459 |
Religious |
hz. isa'nın kendiliğinden var olan tanrı olduğu doktrini |
autotheism n.
|
|
460 |
Religious |
kendinin tanrı olduğuna inanma |
autotheism n.
|
|
461 |
Religious |
tanrı'nın dünyadaki yönetim ve faaliyet yöntemi |
economy n.
|
|
462 |
Religious |
kendini tanrı olarak görme |
egotheism n.
|
|
463 |
Religious |
ibranice kutsal kitap'ta tanrı için kullanılan ad |
elohim n.
|
|
464 |
Religious |
eski ahit'te geçen ve yahudilerin tanrı için kullandığı isim |
yahve n.
|
|
465 |
Religious |
eski ahit'te geçen ve yahudilerin tanrı için kullandığı isim |
yahveh n.
|
|
466 |
Religious |
eski ahit'te geçen ve yahudilerin tanrı için kullandığı isim |
yahwe n.
|
|
467 |
Religious |
eskiden yahudilerin tanrı için kullandığı isim |
yahweh n.
|
|
468 |
Religious |
ikincil tanrı |
undergod n.
|
|
469 |
Religious |
'-den sonra gelen tanrı |
undergod n.
|
|
470 |
Religious |
'-den aşağı kalan tanrı |
undergod n.
|
|
471 |
Religious |
hristiyanlıktaki teslis inanışının aksine tanrı'nın birliğini savunan hristiyan inanç sistemi |
unitarianism n.
|
|
472 |
Religious |
tüm ruhların tanrı'nın merhametiyle eninde sonunda kurtuluşa ereceği inancındaki dini doktrin |
universalism n.
|
|
473 |
Religious |
hinduizmde tanrı şiva'nın tezahürü |
bairava n.
|
|
474 |
Religious |
tanrı krişna'nın ağabeyi |
balarama n.
|
|
475 |
Religious |
tanrı vişnu'nun vücut bulmuş hali |
balarama n.
|
|
476 |
Religious |
incil'de geçen bir tanrı ismi |
jah n.
|
|
477 |
Religious |
eski ahit'te geçen bir tanrı ismi |
jahvey n.
|
|
478 |
Religious |
eski ahit'te geçen bir tanrı ismi |
jahweh n.
|
|
479 |
Religious |
eski ahit'te geçen bir tanrı ismi |
wahvey n.
|
|
480 |
Religious |
eski ahit'te geçen bir tanrı ismi |
yahve n.
|
|
481 |
Religious |
eski ahit'te geçen bir tanrı ismi |
yahveh n.
|
|
482 |
Religious |
eski ahit'te geçen bir tanrı ismi |
yahwe n.
|
|
483 |
Religious |
eski ahit'te geçen bir tanrı ismi |
yahweh n.
|
|
484 |
Religious |
eski ahit'te geçen bir tanrı ismi |
yhvh n.
|
|
485 |
Religious |
eski ahit'te geçen bir tanrı ismi |
yhwh n.
|
|
486 |
Religious |
eski ahit'te tanrı'nın adı olarak yehova'nın kullanılması |
jahwism n.
|
|
487 |
Religious |
sih inancında tanrı ile bir olma anlamını taşıyan çelik bilezik |
kara n.
|
|
488 |
Religious |
tanrı'nın hizmetine adanan bir şeyin çalınması |
sacrilege n.
|
|
489 |
Religious |
teslisin tanrı'nın üç farklı tarzı veya yönü olduğu inancı |
sabellianism n.
|
|
490 |
Religious |
haiti ve abd'nin güneyinde vudu ayinlerindeki yılan tanrı |
zombi n.
|
|
491 |
Religious |
haiti ve abd'nin güneyinde vudu ayinlerindeki yılan tanrı |
zombie n.
|
|
492 |
Religious |
tanrı'nın hüküm sürdüğü ruhani krallık |
kingdom of god n.
|
|
493 |
Religious |
tanrı'nın hakim olduğu manevi alem |
kingdom of god n.
|
|
494 |
Religious |
(eski ahit'te) israiloğullarına tanrı tarafından vadedilen bereketli topraklar |
land of milk and honey n.
|
|
495 |
Religious |
(eski roma'da) ev halkını koruyan bir tanrı/ruh |
lar n.
|
|
496 |
Religious |
(orta çağlarda) müslümanların tapındığı düşünülen tanrı |
mahound n.
|
|
497 |
Religious |
tanrı vişnu'ya ibadet eden hinduizm mezhebi |
vaishnavism n.
|
|
498 |
Religious |
tanrı vişnu'ya ibadet eden hinduizm mezhebi |
vaisnavism n.
|
|
499 |
Religious |
(roma katolik kilisesi'nde) tanrı'nın veya isa'nın yeryüzündeki temsilcisi |
vicegerent n.
|
|
500 |
Religious |
(hinduizm'de) çeşitli avatarlarla gökten dünyaya indiğine inanılan bir tanrı |
vishnu n.
|
|