worry

Sens de "worry" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 81 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
Common Usage
1	Common Usage	worry n.	endişe
Previously, financial market worries have been a serious constraint on governments. Daha önce mali piyasa endişeleri hükümetler üzerinde ciddi bir kısıtlama olmuştur. More Sentences
2	Common Usage	worry n.	üzüntü
Cares and worries were pervasive in her mind. Endişeler ve üzüntüler onun aklında yaygındılar. More Sentences
3	Common Usage	worry v.	endişelenmek
Sometimes we worry more about fish than about fishermen and we have to deal with both. Bazen balıklar için balıkçılardan daha fazla endişeleniyoruz ve her ikisiyle de ilgilenmemiz gerekiyor. More Sentences
4	Common Usage	worry v.	üzülmek
Please don't worry. Lütfen üzülmeyin. More Sentences
5	Common Usage	worry v.	merak etmek
I am going to ask a question, do not worry. Bir soru soracağım, merak etmeyin. More Sentences
6	Common Usage	worry v.	kaygılanmak
Some of you worry your earth dreams will never come to fruition. Bazılarınız dünyevi hayalleriniz asla gerçekleşmeyecek diye kaygılanıyor. More Sentences
7	Common Usage	worry v.	endişelendirmek
Nevertheless, I want to emphasise certain aspects that worry us. Bununla birlikte, bizi endişelendiren bazı hususları vurgulamak istiyorum. More Sentences
8	Common Usage	worry v.	endişe etmek
Many are worried that we will have, not more competition, but less. Pek çok kişi daha fazla değil ama daha az rekabet olacağından endişe ediyor. More Sentences
General
9	General	worry n.	sorun
My financial worries are over. Mali sorunlarım bitti. More Sentences
10	General	worry n.	üzüntü
Cares and worries were pervasive in her mind. Endişeler ve üzüntüler onun aklında yaygındı. More Sentences
11	General	worry n.	dert
Don't worry about what Tom thinks. Tom'un ne düşündüğünü dert etme. More Sentences
12	General	worry v.	endişelendirmek
What worries us is that the framework programme involves a very considerable centralisation of research. Bizi endişelendiren şey, çerçeve programın araştırmanın çok önemli ölçüde merkezileştirilmesini içermesidir. More Sentences
13	General	worry v.	endişe etmek
The people in the south worry about the disturbance of the pace of life, but that is not a constant. Güneydeki insanlar yaşam temposunun bozulmasından endişe ediyor ancak bu sürekli bir durum değil. More Sentences
14	General	worry v.	korkmak
Tom always worried about getting locked out of his own apartment. Tom her zaman kendi dairesinin kapısında kilitli kalmaktan korkardı. More Sentences
15	General	worry v.	telaşlandırmak
If it wasn't serious, I wouldn't have picked up the phone to worry you. Eğer bu ciddi olmasa, seni telaşlandırmak için aramam. More Sentences
16	General	worry v.	merak etmek
Do not worry, a solution will be found and, anyway, that is not the problem. Merak etmeyin, bir çözüm bulunacaktır ve zaten sorun da bu değil. More Sentences
17	General	worry v.	üzülmek
Don't worry, I'll do it. Üzülme, yapacağım. More Sentences
18	General	worry v.	kaygılandırmak
You've got me really worried about these cold cramps. Üşüyünce olan şu kramplar konusunda beni gerçekten kaygılandırdın. More Sentences
Law
19	Law	worry n.	endişe
The second cause for worry is that some of the amendments proposed will result in more fragmentation, not less. İkinci endişe kaynağı ise önerilen bazı değişikliklerin daha az değil daha fazla parçalanmaya yol açacak olmasıdır. More Sentences
Common Usage
20	Common Usage	worry n.	kaygı
21	Common Usage	worry n.	merak
22	Common Usage	worry n.	tasa
23	Common Usage	worry v.	tedirgin olmak
24	Common Usage	worry v.	merakta kalmak
General
25	General	worry n.	acı
26	General	worry n.	karın ağrısı
27	General	worry n.	ıstırap
28	General	worry n.	silkeleme
29	General	worry n.	düşünce
30	General	worry n.	kuruntu
31	General	worry n.	gam
32	General	worry n.	merak
33	General	worry n.	sıkıntı
34	General	worry n.	mihnet
35	General	worry n.	kaygı
36	General	worry n.	ilinti
37	General	worry n.	izaç
38	General	worry n.	gaile
39	General	worry n.	tasa
40	General	worry n.	keder
41	General	worry v.	üzmek
42	General	worry v.	meraklandırmak
43	General	worry v.	tedirgin olmak
44	General	worry v.	sinirlenmek
45	General	worry v.	efkarlanmak
46	General	worry v.	tebelleş olmak
47	General	worry v.	gamlanmak
48	General	worry v.	tasalanmak
49	General	worry v.	zorlamak
50	General	worry v.	rahatsız etmek
51	General	worry v.	hırpalamak
52	General	worry v.	ısırıp silkelemek
53	General	worry v.	endişe yaratmak
54	General	worry v.	efkarlı olmak
55	General	worry v.	merakta kalmak
56	General	worry v.	zihnini kurcalamak
57	General	worry v.	musallat olmak
58	General	worry v.	korkutmak
59	General	worry v.	taciz etmek
60	General	worry v.	kasavet çekmek
61	General	worry v.	başına bela olmak
62	General	worry v.	kafasını kurcalamak
63	General	worry v.	canı sıkılmak
64	General	worry v.	merak içinde bırakmak
65	General	worry v.	meraklanmak
66	General	worry v.	sıkılmak
67	General	worry v.	tasa etmek
68	General	worry v.	sırnaşmak
69	General	worry v.	aldırmak
70	General	worry v.	rahatsız olmak
71	General	worry v.	düşündürmek
72	General	worry v.	sıkıntı vermek
73	General	worry v.	kaygı duymak
74	General	worry v.	endişe uyandırmak
75	General	worry v.	(birşeyle) (farkında olmadan) oynamak
76	General	worry v.	endişeye düşürmek
77	General	worry v.	endişeye düşmek
78	General	worry v.	dokunup durmak
79	General	worry v.	dürtüp durmak
Zoology
80	Zoology	worry v.	ısırarak, sallayarak parçalamak
81	Zoology	worry v.	ısırarak, sallayarak öldürmek

Sens de "worry" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 210 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
General
1	General	worry about v.	için kaygılanmak
We're worried about Grandma and Grandpa. Büyük annem ve büyük babam için kaygılanıyoruz. More Sentences
2	General	worry about v.	merak etmek
I'm supposed to worry about you. Seni merak etmem gerekiyor. More Sentences
3	General	worry needlessly v.	gereksiz yere endişelenmek
Why worry needlessly? Neden gereksiz yere endişe ediyorsun? More Sentences
4	General	worry unnecessarily v.	gereksiz yere endişelenmek
Some parents worry unnecessarily about their children. Bazı ebeveynler çocukları için gereksiz yere endişelenir. More Sentences
5	General	begin to worry v.	endişelenmeye başlamak
Tom began to worry about Mary. Tom, Mary için endişelenmeye başladı. More Sentences
6	General	worry about v.	hakkında endişelenmek
Their aim is to achieve maximum profitability, without worrying about the social or environmental consequences. Amaçları, sosyal veya çevresel sonuçlar hakkında endişelenmeden maksimum karlılığa ulaşmaktır. More Sentences
7	General	worry about v.	hakkında kaygılanmak
Let's worry about something that matters. Önemli olan bir şey hakkında kaygılanalım. More Sentences
8	General	not to worry v.	endişelenmemek
Try not to worry about him. Onun için endişelenmemeye çalış. More Sentences
9	General	worry about v.	hakkında endişe etmek
We worry about your future. Biz geleceğin hakkında endişe duyuyoruz. More Sentences
Phrasals
10	Phrasals	worry about (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) ilgili endişelenmek
They say that girls spend more time worrying about how they look than boys do. Onlar kızların nasıl göründükleri ile ilgili endişelenerek erkeklerden daha çok zaman harcadıklarını söylüyorlar. More Sentences
Colloquial
11	Colloquial	don't worry (about a thing) expr.	(hiçbir konuda) endişelenme
Hey, don't worry, kid. Hey, endişelenme evlat. More Sentences
12	Colloquial	you should worry! expr.	endişelenme!
I don't think that you should worry about it too much. Bunun hakkında çok fazla endişelenmen gerektiğini sanmıyorum. More Sentences
Speaking
13	Speaking	do not worry expr.	endişelenmeyin
Do not worry about calculating how old we will be in 2030; just listen to the rest of this explanation of vote. 2030 yılında kaç yaşında olacağımızı hesaplamak için endişelenmeyin; sadece bu oy açıklamasının geri kalanını dinleyin. More Sentences
14	Speaking	don't worry! expr.	kafana takma
Don't worry about what others say. Diğerlerinin ne dediğini kafana takma. More Sentences
15	Speaking	don't worry! expr.	merak etme
Hey, don't worry, kid. Hey, merak etme, ufaklık. More Sentences
16	Speaking	don't worry expr.	takma kafana
Don't worry. Takma kafana. More Sentences
General
17	General	worry beads n.	tespih
18	General	unnecessary worry n.	gereksiz endişe
19	General	source of worry n.	endişe kaynağı
20	General	financial worry n.	maddi kaygı
21	General	worry line n.	yaşlandıkça oluşan alın çevresindeki çizgi(ler)
22	General	worry about v.	tasasını çekmek
23	General	become a worry v.	dert olmak
24	General	worry about v.	merak içinde olmak
25	General	be overcome by worry v.	kasavet basmak
26	General	worry about v.	başına dert etmek
27	General	worry out v.	düşünüp taşınmak
28	General	worry about v.	gamlanmak
29	General	ease worry v.	endişe gidermek
30	General	worry unduly v.	gereksiz yere endişelenmek
31	General	have worry v.	endişesi olmak
32	General	give someone worry v.	endişeye neden olmak
33	General	worry unnecessarily v.	gereksiz endişelenmek
34	General	begin to worry v.	endişeye kapılmak
35	General	worry someone v.	endişeye neden olmak
36	General	cause worry v.	endişeye neden olmak
37	General	worry someone v.	endişeye sevk etmek
38	General	cause worry v.	endişeye sevk etmek
39	General	worry needlessly v.	gereksiz endişelenmek
40	General	give someone worry v.	endişeye sevk etmek
41	General	worry unduly v.	gereksiz endişelenmek
42	General	become a worry (to) v.	dert olmak
43	General	worry oneself to death v.	meraktan ölmek
44	General	worry oneself to death v.	(üzüntüden/endişeden/meraktan) kendini yiyip bitirmek
45	General	worry excessively about v.	aşırı endişelenmek
46	General	worry about v.	derdine düşmek
47	General	worry about someone's life v.	hayatından endişe etmek
48	General	be nothing to worry about v.	endişelenecek bir şey olmamak
49	General	be nothing to worry about v.	endişelenecek bir şey bulunmamak
50	General	have worry for v.	kaygısı olmak
51	General	have worry for v.	endişeli olmak
52	General	have worry for v.	kaygılı olmak
53	General	have worry for v.	kaygı taşımak
54	General	have worry for v.	endişesi olmak
55	General	have worry for v.	endişe taşımak
56	General	free of worry adj.	kasavetsiz
57	General	worry-free adj.	endişesiz
58	General	with the worry of prep.	endişesiyle
Phrasals
59	Phrasals	worry over someone v.	birisi için endişelenmek
60	Phrasals	worry through v.	geçinip gitmek
61	Phrasals	worry along v.	geçinip gitmek
62	Phrasals	worry oneself about v.	kendi kendine dert olmak
63	Phrasals	worry oneself about v.	kendi kendini dertlendirmek
64	Phrasals	worry oneself about v.	kendi kendini üzmek
65	Phrasals	worry oneself about v.	kafasına takmak
66	Phrasals	worry oneself about v.	saplantı haline getirmek
67	Phrasals	worry through v.	zorluklara rağmen yürümek
68	Phrasals	worry along v.	zorluklara rağmen yürümek
69	Phrasals	worry along v.	yolunu yaşamak
70	Phrasals	worry through v.	yolunu yaşamak
71	Phrasals	worry (something) out of (something) v.	(bir şeyi) dürterek (bir şeyden) çıkarmak
72	Phrasals	worry (something) out of (something) v.	(bir şeyi) dürtükleyerek (bir şeyden) çıkarmak
73	Phrasals	worry (something) out of (something) v.	(bir şeyi) rahatsız ederek (bir şeyden) çıkarmak
74	Phrasals	worry (something) out of (something) v.	(bir şeyi) tedirgin ederek (bir şeyden) çıkarmak
75	Phrasals	worry (something) out of (something) v.	(bir şeyi) taciz ederek (bir şeyden) çıkarmak
76	Phrasals	worry something out of someone v.	birinin başının etini yiyerek bir şey elde etmek
77	Phrasals	worry something out of someone v.	birinin başının etini yiyerek bir şey almak
78	Phrasals	worry something out of someone v.	birine bir şeyi yaptırana kadar başının etini yemek
79	Phrasals	worry something out of someone v.	birini taciz ederek bir şey elde etmek/almak
80	Phrasals	worry something out of someone v.	birine bir şeyi yaptırana kadar taciz etmek/rahat vermemek
81	Phrasals	worry something out of someone v.	birinden bir şeyi alana kadar taciz etmek/rahat vermemek
82	Phrasals	worry something out of someone v.	birine bir şeyi yaptırana kadar/yaptırmak için canına okumak
83	Phrasals	worry something out of someone v.	birinden bir şeyi alana kadar onu taciz etmek/rahat vermemek
84	Phrasals	worry something out of someone v.	birine bir şeyi yaptırana kadar/yaptırmak için kafasını ütülemek
85	Phrasals	worry something out of someone v.	birinden bir şeyi alana kadar kafasını ütülemek
86	Phrasals	worry something out of someone v.	birini kızdırıp ondan bir bilgi almak
87	Phrasals	worry something out of someone v.	birini taciz ederek ondan bir bilgi almak
88	Phrasals	worry an animal out of something v.	bir hayvanı dürterek bir şeyden/yerden çıkarmak
89	Phrasals	worry an animal out of something v.	bir hayvanı dürtükleyerek bir şeyden/yerden çıkarmak
90	Phrasals	worry an animal out of something v.	bir hayvanı rahatsız ederek bir şeyden/yerden çıkarmak
91	Phrasals	worry an animal out of something v.	bir hayvanı tedirgin ederek bir şeyden/yerden çıkarmak
92	Phrasals	worry about (someone or something) v.	(biri/bir şey) için kaygılanmak
93	Phrasals	worry about (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) ilgili endişelendirmek
94	Phrasals	worry about (someone or something) v.	(biri/bir şey) için kaygılandırmak
95	Phrasals	worry out of v.	yaptırana kadar başının etini yemek
96	Phrasals	worry out of v.	rahatsız ederek çıkarmak
97	Phrasals	worry out of v.	taciz ederek çıkarmak
98	Phrasals	worry out of v.	alana kadar taciz etmek/rahat vermemek
99	Phrasals	worry out of v.	alana kadar kafasını ütülemek
100	Phrasals	worry out of v.	dürtükleyerek çıkarmak
101	Phrasals	worry over v.	için endişelenmek/kaygılanmak
102	Phrasals	worry over (someone or something) v.	(biri/bir şey) için endişelenmek/kaygılanmak
103	Phrasals	worry over (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) ilgili endişelenmek
104	Phrasals	worry over (someone or something) v.	(biri/bir şey) için endişelendirmek/kaygılandırmak
105	Phrasals	worry over (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) ilgili endişelendirmek
106	Phrasals	worry through (something) v.	(bir şeyden) zar zor geçmek/ilerlemek
107	Phrasals	worry through (something) v.	(bir şeyi) dikkatlice incelemek
108	Phrasals	worry through (something) v.	(bir şeyle) derinlemesine haşır neşir olmak
109	Phrasals	worry through (something) v.	(bir şeye) endişeli yaklaşmak
110	Phrasals	worry through (something) v.	(bir şeye) kaygılı yaklaşmak
111	Phrasals	worry through (something) v.	(bir süreci) kaygılı geçirmek
Proverb
112	Proverb	it is not work that kills but worry	insanı iş değil endişe öldürür
113	Proverb	it is not work that kills but worry	insanı iş değil stres yorar
Colloquial
114	Colloquial	worry wart n.	evhamlı
115	Colloquial	worry wart n.	kötümser
116	Colloquial	worry wart n.	çok fazla endişelenen kimse
117	Colloquial	worry wart n.	endişe etmeye meyilli kimse
118	Colloquial	worry wart n.	karamsar
119	Colloquial	worry wart n.	evhamlı ve karamsar tip
120	Colloquial	worry to death v.	sıkıntı vermek
121	Colloquial	worry to death v.	sıkmak
122	Colloquial	have nothing to worry about v.	tuzu kuru olmak
123	Colloquial	worry to death v.	(birini) çok üzmek
124	Colloquial	worry-free adj.	rahat
125	Colloquial	why worry? expr.	niye endişe ediyorsun ki?
126	Colloquial	don't worry about such things expr.	takılma böyle şeylere
127	Colloquial	what, me worry expr.	niye endişelenecekmişim ki?
128	Colloquial	what, me worry expr.	ne var ki endişelenecek?
129	Colloquial	what, me worry expr.	beni ilgilendirmez
130	Colloquial	what, me worry expr.	hiç umurumda değil
131	Colloquial	what, me worry expr.	beni ırgalamaz
132	Colloquial	what, me worry expr.	niye kendimi üzecekmişim ki?
133	Colloquial	what, me worry expr.	ne için endişelenecekmişim?
134	Colloquial	what, me worry expr.	beni bağlamaz
135	Colloquial	don't worry (about a thing) expr.	(hiçbir) kuşkun/endişen olmasın
136	Colloquial	dw (don't worry) expr.	endişelenme
137	Colloquial	dw (don't worry) expr.	dert etme
138	Colloquial	dw (don't worry) expr.	için rahat olsun
139	Colloquial	dw (don't worry) expr.	takma kafana
140	Colloquial	dwai (don't worry about it) expr.	bunun için endişelenme
141	Colloquial	dwai (don't worry about it) expr.	bunun için endişe etmene gerek yok
142	Colloquial	dwai (don't worry about it) expr.	bunu dert etme
143	Colloquial	you should worry! expr.	endişelenmene gerek yok!
144	Colloquial	you should worry! expr.	endişelenmeni gerektirecek bir şey yok!
Idioms
145	Idioms	be out of one's mind with worry v.	endişeden kafayı yemek
146	Idioms	be sick with worry v.	aşırı endişelenmek
147	Idioms	be sick with worry v.	meraktan ölmek
148	Idioms	fraught with worry adj.	endişe dolu
149	Idioms	fraught with worry adj.	kaygı dolu
150	Idioms	fraught with worry adj.	huzursuz
Speaking
151	Speaking	wouldn't your mother worry? expr.	annen endişelenmez mi?
152	Speaking	don't worry about it expr.	bunun için endişelenme
153	Speaking	don't worry about me expr.	benim için endişelenme
154	Speaking	never mind don't worry about it expr.	boşver ne önemi var
155	Speaking	don't worry about me expr.	beni merak etme
156	Speaking	don't even worry expr.	bunu kafana taktığına değmez
157	Speaking	I wouldn't worry too much about him expr.	ben olsam onun için fazla endişelenmezdim
158	Speaking	don't worry about me expr.	beni merak etmeyin
159	Speaking	let me worry about that expr.	bırakın o konuda ben endişeleneyim
160	Speaking	you should not worry so much expr.	çok endişelenmemelisin
161	Speaking	do not worry expr.	dert değil
162	Speaking	don't worry! expr.	canın sağ olsun!
163	Speaking	do not worry expr.	dert edinme
164	Speaking	you worry too much expr.	çok fazla endişeleniyorsun
165	Speaking	don't worry expr.	dert etme
166	Speaking	don't you worry about expr.	canın sağolsun
167	Speaking	not to worry expr.	dert değil
168	Speaking	not to worry expr.	dert edinme
169	Speaking	I don't want you to worry about anything expr.	hiçbir şey için endişelenmeni istemiyorum
170	Speaking	you got nothing to worry about expr.	endişelenecek bir şey yok
171	Speaking	don't worry everything's gonna be all right expr.	endişelenme her şey yoluna girecek
172	Speaking	there is nothing to worry about expr.	endişelenecek bir şey yok
173	Speaking	not to worry expr.	endişelenme
174	Speaking	there is no need to worry (everything will be ok) expr.	endişeye gerek yok (her şey yolunda gidecek)
175	Speaking	you don't have to worry about it expr.	endişe etmene gerek yok
176	Speaking	don't worry about expr.	hiç endişeniz olmasın
177	Speaking	don't worry about expr.	endişeniz olmasın
178	Speaking	don't worry! expr.	endişelenme!
179	Speaking	don't worry expr.	endişelenme
180	Speaking	don't worry expr.	endişelenmeyin
181	Speaking	don't worry you'll be fine expr.	endişelenme iyi olacaksın
182	Speaking	don't worry everything's gonna be all right expr.	endişelenme her şey düzelecek
183	Speaking	don't worry expr.	için rahat olsun
184	Speaking	don't worry I'm fine expr.	iyiyim merak etme
185	Speaking	you don't need to worry about expr.	merak etme
186	Speaking	you don't need to worry about expr.	meraklanma
187	Speaking	there is nothing to worry about expr.	kaygılanacak bir şey yok
188	Speaking	don't worry I'll figure something out expr.	merak etme bir şeyler düşünürüm
189	Speaking	don't worry about expr.	merak etme
190	Speaking	don't worry! expr.	meraklanma
191	Speaking	don't worry it expr.	kafana takma
192	Speaking	don't worry I'm fine expr.	merak etme iyiyim
193	Speaking	don't worry about them expr.	kafana takma bunları
194	Speaking	don't worry about it expr.	sen orasına hiç karışma (merak etme)
195	Speaking	I worry about you expr.	senin için endişelenmekteyim
196	Speaking	did I tell you not to worry? expr.	sana endişelenmemeni söylemiştim
197	Speaking	I worry about you expr.	senin için endişeleniyorum
198	Speaking	don't worry about me expr.	sen beni dert etme
199	Speaking	I don't want you to worry expr.	sizin endişelenmenizi istemiyorum
200	Speaking	I didn't mean to worry you expr.	seni endişelendirmek istememiştim
201	Speaking	I don't want you to worry expr.	senin endişelenmeni istemiyorum
202	Speaking	do not worry expr.	sorun değil
203	Speaking	not to worry expr.	sorun değil
204	Speaking	do not worry expr.	salla gitsin
Pathology
205	Pathology	worry [obsolete] v.	boğulmak
206	Pathology	worry [obsolete] v.	nefesini kesmek
Slang
207	Slang	don't worry your head about it expr.	endişelenme
208	Slang	don't worry your pretty little head about it expr.	endişelenme
209	Slang	don't worry your pretty little head about it expr.	kafanı yorma
210	Slang	don't worry your head about it expr.	kafanı yorma