zevk - Turc Anglais Dictionnaire

zevk

Sens de "zevk" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 51 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
zevk pleasure n.
It’s been a true pleasure to do business with you.
Sizinle iş yapmak gerçek bir zevkti.

More Sentences
General
zevk delight n.
It has been a delight to participate in the work on the framework programme.
Çerçeve program çalışmalarına katılmak benim için büyük bir zevkti.

More Sentences
zevk pleasure n.
Thank you for your willingness to allow us this pleasure late in the evening.
Gecenin bu geç saatinde bize bu zevki yaşattığınız için teşekkür ederiz.

More Sentences
zevk liking n.
She gave me a necktie which was completely to my liking.
O bana tamamen zevkime uygun bir kravat verdi.

More Sentences
zevk treat n.
Ice cream is my favorite treat.
Dondurma en büyük zevkimdir.

More Sentences
zevk fun n.
Why should Tom have all the fun?
Neden tüm zevki Tom çıkarsın ki?

More Sentences
zevk good taste n.
Tom has good taste in art.
Tom'un iyi bir sanat zevki var.

More Sentences
zevk kick n.
I get a real kick out of football!
Futboldan zevk alıyorum!

More Sentences
zevk relish n.
Danger gives relish to adventure.
Tehlike maceraya zevk verir.

More Sentences
zevk joy n.
She's jumping with joy.
O, zevkten dört köşe oluyor.

More Sentences
zevk taste n.
At any rate, it was a step too far for our taste.
Her halükarda, bu bizim zevkimize göre çok ileri bir adımdı.

More Sentences
zevk kick n.
Tom gets a kick out of this kind of thing.
Tom bu tür şeylerden zevk alıyor.

More Sentences
Trade/Economic
zevk taste n.
This is a posthumous glorification of the communist ideology which is not to my taste.
Bu, komünist ideolojinin ölümünden sonra yüceltilmesidir ve benim zevkime uygun değildir.

More Sentences
Common Usage
zevk enjoyment n.
General
zevk life n.
zevk stingo n.
zevk savor n.
zevk jollity n.
zevk meat n.
zevk palate n.
zevk bang n.
zevk gusto n.
zevk luxury n.
zevk appreciation n.
zevk sweet n.
zevk delectation n.
zevk savour n.
zevk like n.
zevk flavour n.
zevk discrimination n.
zevk delightfulness n.
zevk indulgence n.
zevk gratification n.
zevk zest n.
zevk fancy n.
zevk amusement n.
zevk ecstasy n.
zevk flavor n.
zevk entertain [obsolete] n.
zevk jollyhead n.
zevk jouissance n.
zevk honour n.
zevk delit n.
zevk gust [obsolete] n.
zevk goo [scotland] n.
zevk comfort n.
zevk conceit n.
zevk plesance n.
Archaic
zevk pleasance n.
zevk pleasantry n.
British Slang
zevk jollies n.

Sens de "zevk" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 416 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
zevk almak enjoy v.
Now I am penniless, a poor pensioner, but I am happy because I have enjoyed my life.
Şimdi beş parasızım, fakir bir emekliyim ama mutluyum çünkü hayatımdan zevk aldım.

More Sentences
zevk için for fun adv.
I like to play sport for fun not for competition.
Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.

More Sentences
General
büyük zevk great pleasure n.
Reading is one of life's great pleasures.
Okumak hayatın en büyük zevklerinden biridir.

More Sentences
zevk kaynağı delight n.
Letters from grandchildren are a source of delight.
Torunlardan gelen mektuplar bir zevk kaynağıdır.

More Sentences
zevk almak relish v.
And, yes, relish would be nice.
Ve evet, zevk almak güzel olurdu.

More Sentences
zevk almak revel v.
Then we shall engage in some more of the good old cut and thrust, and we shall revel in it.
O zaman biraz daha eski güzel kesip biçmeye girişeceğiz ve bundan zevk alacağız.

More Sentences
zevk almak enjoy v.
Because when I do finally give in, I want us to enjoy it all the more.
Çünkü sonunda kabul ettiğimde, bundan daha fazla zevk almamızı istiyorum.

More Sentences
zevk almak take pleasure v.
We are talking here about real savings in which we can take pleasure.
Burada zevk alabileceğimiz gerçek tasarruflardan bahsediyoruz.

More Sentences
zevk almak find pleasure in v.
He finds pleasure in watching people.
O, insanları izlemekten zevk alır.

More Sentences
zevk almak appreciate v.
I appreciate sweet things and books.
Tatlı şeyler ve kitaplardan zevk alırım.

More Sentences
zevk almak derive pleasure v.
Some people derive pleasure from watching horror movies.
Bazı insanlar korku filmi izlemekten zevk alır.

More Sentences
hayattan zevk almak enjoy life v.
Spend money and enjoy life!
Para harca ve hayattan zevk al!

More Sentences
zevk almak take pleasure in v.
Singing is an honest and pleasurable entertainment, but one must be careful to avoid singing or taking pleasure in listening to lewd songs.
Şarkı söylemek dürüst ve zevkli bir eğlencedir, ancak müstehcen şarkılar söylemekten veya dinlemekten zevk almaktan kaçınmak için dikkatli olunmalıdır.

More Sentences
zevk almak pleasure (in) v.
I don't take any pleasure in this.
Bundan hiç zevk almıyorum.

More Sentences
zevk veren pleasurable adj.
Singing is an honest and pleasurable entertainment, but one must be careful to avoid singing or taking pleasure in listening to lewd songs.
Şarkı söylemek dürüst ve zevk veren bir eğlence, ama insan müstehcen şarkılar söylememeye veya dinlememeye dikkat etmeli.

More Sentences
Colloquial
zevk için for pleasure expr.
Did you go abroad for pleasure or on business?
Yurt dışına zevk için mi yoksa iş için mi gittiniz?

More Sentences
(biri için) bir zevk (it is) (one's) pleasure expr.
This is an excellent report and it was a pleasure to work with you.
Bu mükemmel bir rapor ve sizinle çalışmak bir zevkti.

More Sentences
General
zevk ve sefaya düşkün tip reveler n.
zevk ve eleştirme yeteneklerinin öğrenim ve yaşantılar yoluyla geliştirilmiş olan biçimi culture n.
ortak bir zevk, görüş, tutku vb common ground n.
zevk alma appreciation n.
cinsel ilişkiden zevk almama durumu frigidness n.
zevk için sürme joyriding n.
zevk veren şey gratification n.
zevk alan savorer n.
zevk ve eğlenceye düşkünlük debauch n.
özel zevk hobby n.
zevk ve sefaya düşkün tip reveller n.
ince zevk sahibi epicure n.
zevk ilkesi pleasure principle n.
zevk düşkünü kimse sport n.
zevk alınmışlık delightedness n.
zevk düşkünü sybarite n.
zevk için ilgilenen kimse dilettante n.
ince zevk sophistication n.
zevk için yapılan iş labor of love n.
zevk için yapılan iş a labor of love n.
başkasının talihsizliğinden zevk alan gloater n.
cinsel zevk sexual pleasure n.
yoğun zevk intense pleasure n.
büyük zevk intense pleasure n.
büyük zevk enormous pleasure n.
başkalarının acılarından alınan zevk schadenfreude n.
zevk düşkünü kimse good-time charlie n.
zevk ve sefaya düşkün tip lotus-eater n.
zevk için çiftçilik yapan gentleman-farmer n.
zevk-ü safa self indulgence n.
zevk sahibi kimse epicure n.
araba ya da uçağı zevk amacıyla kullanan joyrider n.
zevk alma gusto n.
dünyevi zevk earthly pleasure n.
aslında yapılmaması gereken ancak yapmaktan zevk alınan eylemler guilty pleasure n.
bir anlık zevk a momentary pleasure n.
edinilmiş zevk acquired taste n.
estetik zevk aesthetic pleasure n.
ince zevk refined taste n.
zamanla kazanılan zevk acquired taste n.
sanat ile zevk için uğraşma dilettantism n.
sanat ile zevk için uğraşma dilettanteism n.
çocukça zevk childish pleasure n.
ince zevk tack n.
zevk sahibi olma tastefulness n.
ince zevk tact n.
tekrar zevk alma reenjoyment n.
mükemmel kalitedeki düşünce, görgü ve zevk refinedness n.
mükemmel kalitedeki düşünce, görgü ve zevk refinement n.
zevk duyma relish n.
dünyevi zevk secular enjoyment n.
zevk veren özellik attracter n.
zevk veren özellik attractive feature n.
zevk alan enjoyer n.
zevk duyan enjoyer n.
müthiş zevk enchantment n.
zevk alan kimse enjoyer n.
zevk için yapılan kısa gezi jant n.
zevk ve sefaya düşkün tip uptails all n.
zevk için araba sürme joy ride n.
zevk için araba sürme joyride [dated] n.
zevk veren şey blast n.
zevk ve sefaya düşkün tip merrymaker n.
büyük zevk wow n.
görünüşte depresiflikten zevk alma miserabilism n.
depresiflikten zevk alma duygusunu tetikleyen kasvetli sanat miserabilism n.
görünüşte depresiflikten zevk alma miserablism n.
depresiflikten zevk alma duygusunu tetikleyen kasvetli sanat miserablism n.
depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen kimse miserabilist n.
hüzünlü şarkılar söyleyip depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen şarkıcı miserabilist n.
hüzünlü şarkılar dinleyip depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen dinleyici miserabilist n.
depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen kimse miserablist n.
hüzünlü şarkılar söyleyip depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen şarkıcı miserablist n.
hüzünlü şarkılar dinleyip depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen dinleyici miserablist n.
rekabetten zevk alan kimse gamer n.
şeytanca zevk duyma gloat n.
zevk peşinde koşan kimse butterfly n.
rafine zevk delicacy n.
duyusal zevk delicate [obsolete] n.
zevk veren kimse delighter n.
zevk kaynağı delit n.
(zevk veya fikir) ortalama seviye denominator n.
zevk düşkünlüğü gourmandism n.
sanatsal veya edebi zevk goût n.
sıradan zevk groundling n.
(bir şeyden duyulan) büyük zevk gust (for) n.
entelektüel zevk gust n.
zevk peşinde koşma hedonism n.
zevk düşkünlüğü hedonism n.
haddinden fazla alınan zevk overindulgence n.
zevk düşkünü olma dissipation n.
zevk düşkünlüğü weasiness n.
yemesi zevk veren şey goody n.
sanatla zevk için ilgilenme dilettanteism n.
sanatla zevk için ilgilenme dilettantism n.
zevk bahçesi paradise n.
zevk çığlığı crowing n.
zevk kaynağı pleasance n.
zevk veren kimse pleasurer n.
zevk alan kimse pleasurer n.
zevk düşkünü pleasurer n.
zevk düşkünü kimse pleasure-seeker n.
zevk düşkünlüğü pleasure-seeking n.
zevk düşkünü pleasurist n.
zevk düşkünü kimse pornerast n.
zevk düşkünü kimse fleshworm [obsolete] n.
kişinin sevmediği bir yapımı dalga geçerek veya eleştirerek izleyip bundan zevk alması hate-watching n.
kişinin sevmediği bir yapımı dalga geçerek veya eleştirerek izleyip bundan zevk alması hate-watch n.
sevmediği bir yapımı dalga geçerek veya eleştirerek izleyip bundan zevk alan kimse hate-watcher n.
zevk için el koyulan şey stress n.
zevk vermek give pleasure v.
zevk almak rejoice in v.
zevk almak delight in v.
zevk almak bask in v.
zevk almak savor v.
şeytanca zevk almak gloat over v.
zevk almak feast v.
zevk vermek titillate v.
zevk ve sefa sürmek lead a life of pleasure v.
şeytanca bir zevk duymak gloat over v.
zevk almak indulge v.
zevk vermek delight v.
zevk ve sefa içinde yaşamak regale v.
zevk almak delight v.
zevk almak delectate v.
cinsel zevk almak receive sexual pleasure v.
cinsel zevk vermek give sexual pleasure v.
zevk almak gain pleasure v.
zevk duymak find pleasure v.
zevk duymak derive pleasure v.
zevk duymak take pleasure v.
zevk duymak get pleasure v.
zevk almak get pleasure v.
zevk duymak gain pleasure v.
zevk için yapmak do for fun v.
zevk almak find pleasure v.
zevk vermek ravish v.
hayattan zevk almak get pleasure out of life v.
-den zevk almak delight in v.
-den zevk almak get a kick out of v.
-den pek çok zevk almak luxuriate in v.
-den zevk almak revel in v.
-den zevk almak rejoice in v.
zevk almak take delight v.
yardım etmekten zevk duymak be a pleasure to help v.
zevk almak savour v.
tekrar zevk almak reenjoy v.
tekrar zevk almak re-enjoy v.
zevk almak be pleased in v.
zevk düşkünü gibi davranmak epicurize v.
zevk düşkünü gibi davranmak epicurise v.
zevk almak batten v.
çok zevk almak joy v.
zevk almak joy v.
zevk için araba sürmek joyride v.
zevk için seyahat etmek galavant v.
zevk için seyahat etmek gallavant v.
aşırı zevk almak glory v.
zevk almak go v.
zevk almak deliciate [obsolete] v.
zevk vererek heyecanlandırmak groove v.
(birini) cinsel zevk vermek için okşamak grope v.
değersiz şeylerden zevk almak grovel v.
zevk düşkünü olmak dissipate v.
zevk almak domineer [obsolete] v.
cinsel zevk vermek pleasure v.
zevk konusunda seçici davranmak discriminate v.
zevk almak pride v.
zevk alınmış enjoyed adj.
zevk verici savoring adj.
zevk düşkünü voluptuous adj.
zevk düşkünü sensual adj.
zevk verici delightsome adj.
zevk verici savouring adj.
zevk ve eğlence düşkünü debauched adj.
zevk verici luxurious adj.
zevk almış delighted adj.
zevk dolu pleasureful adj.
zevk sahibi discriminating adj.
zevk verici orgiastic adj.
zevk ve sefaya düşkün epicurean adj.
-den zevk almış deligted with adj.
fiziksel ya da duygusal duyusal zevk tutkusu ile ilgili sensualistic adj.
zevk veren gleesome adj.
zevk düşkünü pleasure-seeking adj.
zevk ve sefa ile ilgili sybaritic adj.
zevk ve sefa ile ilgili sybaritical adj.
çok defalar yaptığı için artık zevk/tat almayan blase adj.
hiçbir şeyden zevk almayan blase adj.
zevk sahibi tasteful adj.
zevk alınabilir relishable adj.
zevk veren relishable adj.
cinsel yönden zevk veren titillating adj.
zevk karşıtı antipleasure adj.
zevk ile ilgili ectatic adj.
zevk içeren ectatic adj.
zevk sahibi olmayan unaesthetic adj.
zevk alınmamış unenjoyed adj.
zevk sahibi olmayan unesthetic [us] adj.
çok zevk veren enriching adj.
zevk alınmamış unliked adj.
zevk vermeyen unpleasurable adj.
zevk ve şans oyunu düşkünü betting adj.
zevk düşkünü weasy adj.
dil veya zevk konusunda incelikli olan mandarin adj.
ince zevk sahibi highbrowed adj.
zevk peşinde koşan high-stepping adj.
depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen miserabilist adj.
depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen miserablist adj.
lüks bir sosyal zevk olan gala adj.
zevk düşkünü delicate [obsolete] adj.
zevk düşkünü delicious [obsolete] adj.
zevk veren delightable adj.
zevk alan delightful [obsolete] adj.
zevk vermeyen delightless adj.
zevk veren delightous adj.
zevk veren delitable adj.
zevk için ilgilenen dilettanteish adj.
zevk alan paradised adj.
zevk almış fawe [obsolete] adj.
zevk peşinde koşan pleasurable [obsolete] adj.
zevk sahibi discerning adj.
zevk vermeyen flavorless adj.
zevk vermeyen flavourless adj.
zevk alarak savorily adv.
zevk alarak savourily adv.
zevk için for fun adv.
zevk verecek şekilde enjoyably adv.
zevk almaz bir biçimde unamusedly adv.
zevk verecek şekilde agreeably adv.
zevk vermeden unpleasurably adv.
zevk alarak savorly adv.
Phrasals
(bir şeyden) zevk almak bask in (something) v.
zevk vermek blow away v.
bir şeyden zevk almak get behind something v.
(bir şeyden) zevk/keyif almak go for (something) v.
(bir şeyden) zevk almak rejoice in (something) v.
(bir şeyden) zevk duymak rejoice in (something) v.
Proverb
zorunluluğu kendine zevk et make a virtue of necessity expr.
sevilen şeyler çok tüketilirse eskisi kadar zevk vermeyebilir have too much of a good thing
Colloquial
insanın suçluluk veya utanç duysa da vazgeçemediği zevk guilty pleasure n.
yasak zevk guilty pleasure n.
zevk meselesi a matter of taste n.
yoğun keyif/zevk (özellikle uyuşturucu vs gibi uyarıcı maddelerin yarattığı etki sonucunda) rush n.
zevk düşkünü kimse good-time charley n.
uyuşturucunun verdiği zevk/keyif jolt n.
zevk için öldüren katil thrill killer n.
hiç zevk (almama) no joy n.
mahcup zevk guilty pleasure n.
(bir şeyden) zevk almak dig (something) v.
zevk almak get (one's) jollies v.
zevk ile dolup taşmak kill v.
zevk almak get kicks v.
keyif/zevk almak get your kicks v.
zevk sahibi olan aesthetic adj.
aşırı coşku veya zevk veren droolworthy adj.
şaşkınlık, takdir veya zevk belirten bir ünlem hey interj.
zevk için for love expr.
yalnız geçirilen zamandan alınan haz/zevk jomo (joy of missing out) expr.
yalnız geçirilen zamandan alınan haz/zevk joy of missing out expr.
zevk almama no joy expr.
o zevk (birine) ait (it is) (one's) pleasure expr.
(sadece) zevk için (just) for the heck of it expr.
o zevk bana ait the pleasure is all mine expr.
o zevk bana ait my pleasure expr.
benim için bir zevk my pleasure expr.
zevk duyarım my pleasure expr.
benim için zevk not a bother expr.
Idioms
zevk ve sefa alemi the primrose path n.
zevk ve sefa yolu primrose path n.
zevk ve sefa yaşamı the primrose path n.
zevk için yapılan iş a labour of love n.
zevk için yapılan iş a labor of love n.
zevk ve sefa beer and skittles n.
zevk yoksunu all (one's) taste is in (one's) mouth n.
zevk fakiri all (one's) taste is in (one's) mouth n.
zevk ve sefanın sürüklediği yıkım the primrose path (to ruin, destruction) n.
zevk ve sefanın sonunda yaşanan felaket the primrose path (to ruin, destruction) n.
zamanla kazanılan zevk an acquired taste n.
edinilmiş zevk an acquired taste n.
zamanla kazanılan zevk an acquired taste n.
edinilmiş zevk an acquired taste n.
bakana göre değişen görüş/zevk eye of the beholder n.
zevk-ü safa fast lane n.
zevk sahibi görünmek have a touch of class v.
(bir şeyden) büyük zevk almak be on a (subject or activity) kick v.
acımasızca zevk duymak gloat over v.
bir şeyden zevk/haz almak get a charge out of something v.
bir şeyden zevk almak go in for something v.
bir şeyden zevk/haz almak get a bang out of something v.
bir şeyden zevk/haz almak get a kick out of something v.
bir şeyden keyif/zevk almak get one's kicks from something v.
çok büyük keyif/zevk almak get a big kick out of v.
sadistçe zevk almak gloat over v.
vahşi bir zevk duymak gloat over v.
zevk sahibi bir kişi olmak have impeccable taste v.
zevk almak get a bang out of v.
zevk sahibi görünmek have a touch of class v.
(birinden/bir şeyden) zevk almak get a kick from (someone or something) v.
birinden/bir şeyden zevk almak get a kick out of something v.
birinden/bir şeyden zevk almak get a kick from something v.
zevk almak get behind v.
(birinden/bir şeyden) keyif/zevk almak take delight in (someone or something) v.
-den zevk/haz almak get a charge out of v.
bir şeyden zevk/haz almak get a kick from/out of something v.
birinden/bir şeyden zevk/haz almak get a kick out of someone/something v.
(bir şeyden) hoşlanmaya/zevk almaya başlamak get in the swing (of something) v.
(bir şeyden) hoşlanmaya/zevk almaya başlamak get into the swing (of something) v.
keyif/zevk almak get (one's) kicks v.
(birinden/bir şeyden) keyif/zevk almak get one's kicks (from someone/something) v.
(bir şeyden) şeytanca bir zevk duymak gloat over (something) v.
(bir şeyden) şeytanca zevk almak gloat over (something) v.
(bir şeyden) sadistçe zevk almak gloat over (something) v.
(bir şeyden) vahşi bir zevk duymak gloat over (something) v.
(başkasının kötülüğünden) zevk almak/duymak gloat over (something) v.
zevk sahibi görünmek have a touch of class v.
bir şey hususunda zevk sahibi olmak have good taste in something v.
zevk duyan pleased as punch adj.
zevk duyan proud as punch adj.
(sadece) zevk için (just) for the devil of it expr.
hayat hep zevk ve sefadan ibaret değildir (life is) not all beer and skittles expr.
zevk için for a lark expr.
zevk için on a lark expr.
zevk için for the ride expr.
hayattan zevk almak gerek life is for living expr.
fırsat varken hayatı yaşamalı/hayattan zevk almalı life is for living expr.
Speaking
bu sorunu çözmek benim için bir zevk it is my pleasure to solve this problem expr.
benim için bir zevk it is my pleasure expr.
bana zevk veriyor it gives me a kick expr.
benim için bir zevk it's my pleasure expr.
eskiden bundan zevk alırdın you used to enjoy it expr.
o zevk bana ait it's my pleasure expr.
o zevk bana ait it is my pleasure expr.
seni oraya götürmekten zevk duyarım it'd be my pleasure to take you there expr.
sizinle tanışmak bir zevk it's a pleasure to meet you expr.
sizinle tanışmak büyük zevk what a pleasure to meet you expr.
Trade/Economic
gelip geçici zevk ve tercih yapısı fad n.
acıdan zevk almak painstorming v.
Computer
çoklu bilgisayar oyunlarında diğer oyuncuları rahatsız eden ve bundan zevk alan oyuncu griefer n.
Medical
zevk suyu cowper's fluid n.
zevk suyu pre-cum n.
zevk suyu pre-ejaculate n.
zevk suyu pre-ejaculatory fluid n.
zevk suyu preseminal fluid n.
Psychology
hastanın yaralanma veya cerrahi operasyonlardan bilinçaltında zevk alması traumatophilia n.
eşinin bir başka kişiyle beraber olmasından zevk alan kimse compersion n.
zevk alamama anhedonia n.
zevk duyma korkusu hedonophobia n.
dar yerlerde bulunmaktan zevk alma claustrophilia n.
yakınmadan duyulan anormal zevk paramania n.
zevk almayan anhedonic adj.
Physiology
aşırı zevk veren orgazm superorgasm n.
Philosophy
zevk düşkünlüğü epicureanism n.
zevk düşkünlüğü epicurism n.
ruhun zevk veren veya duyulara hoş gelen şeylere duyduğu güçlü istek concupiscence n.
zevk ve sefaya düşkün apician adj.
kişinin hafızasından ileri gelen (zevk) proustian adj.
Art
sanat eserlerinden duyulan zevk connoisseurship n.
Music
müzikten zevk alabilme music n.
Archaic
zevk arayışı relish n.
zevk ve sefaya düşkün tip rioter n.
zevk veren şey delice n.
zevk ve sefaya düşkün tip good fellow n.
zevk kaynağı pleasance n.
zevk dolu fantasied adj.
zevk alarak savourly adv.
Slang
zevk kaynağı nuts n.
gereksiz ya da zevk için alınan risk riverboat gamble n.
gereksiz ya da zevk için risk alan kimse riverboat gambler n.
zevk çubuğu joystick n.
zevk suyu girlie cum n.
zevk suyu daddy batter n.
zevk suyu love juice n.
zevk deliği joy hole n.
uyuşturucunun verdiği keyif/zevk jag n.
zevk veren uyuşturucu king kong pills n.
zevk veren uyuşturucu king kong specials n.
zevk veren uyuşturucu king kong specials n.
uyuşturucunun verdiği enerji/keyif/zevk blast n.
zevk alma boot n.
(cinsel zevk vermek amacıyla) bir kimseyi okşama grope n.
cinsel zevk için anüse yerleştirilmek üzere tasarlanmış bir seks oyuncağı butt plug n.
zevk almak get it on v.
zevk almak get it on (with somebody) v.
çok zevk almak get off on v.
zevk vermek blow v.
keyif/zevk almak get (one's) kicks v.
(birinden/bir şeyden) keyif/zevk almak get one's kicks (from someone or something) v.
zevk almak get your rocks off v.
(tarz veya zevk bakımından) ergenlerin toyluğunu yansıtan bubblegum adj.
zevk için for the heck of it expr.
zevk için for the hell of it expr.
zevk için for the devil of it expr.
British Slang
halka açık mekanlarda gizlice sevişenleri izlemekten zevk alma piking n.
Modern Slang
eski bilgisayar oyunlarından anlamayan/zevk almayan yeni nesil oyuncu a garrick n.
sivilce/siyah nokta sıkmaktan zevk alma acnephilia n.
Star Wars
gardulla besadii'nin zevk bahçesi gardulla besadii's pleasure garden n.
zevk krüvazörü pleasure cruiser n.
rulaarian zevk yatı rulaarian pleasure yacht n.