|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
zevk almak |
enjoy v.
|
|
Now I am penniless, a poor pensioner, but I am happy because I have enjoyed my life.
Şimdi beş parasızım, fakir bir emekliyim ama mutluyum çünkü hayatımdan zevk aldım.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
zevk için |
for fun adv.
|
|
I like to play sport for fun not for competition.
Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.
More Sentences
|
General |
|
3 |
General |
büyük zevk |
great pleasure n.
|
|
Reading is one of life's great pleasures.
Okumak hayatın en büyük zevklerinden biridir.
More Sentences
|
4 |
General |
zevk kaynağı |
delight n.
|
|
Letters from grandchildren are a source of delight.
Torunlardan gelen mektuplar bir zevk kaynağıdır.
More Sentences
|
5 |
General |
zevk almak |
relish v.
|
|
And, yes, relish would be nice.
Ve evet, zevk almak güzel olurdu.
More Sentences
|
6 |
General |
zevk almak |
revel v.
|
|
Then we shall engage in some more of the good old cut and thrust, and we shall revel in it.
O zaman biraz daha eski güzel kesip biçmeye girişeceğiz ve bundan zevk alacağız.
More Sentences
|
7 |
General |
zevk almak |
enjoy v.
|
|
Because when I do finally give in, I want us to enjoy it all the more.
Çünkü sonunda kabul ettiğimde, bundan daha fazla zevk almamızı istiyorum.
More Sentences
|
8 |
General |
zevk almak |
take pleasure v.
|
|
We are talking here about real savings in which we can take pleasure.
Burada zevk alabileceğimiz gerçek tasarruflardan bahsediyoruz.
More Sentences
|
9 |
General |
zevk almak |
find pleasure in v.
|
|
He finds pleasure in watching people.
O, insanları izlemekten zevk alır.
More Sentences
|
10 |
General |
zevk almak |
appreciate v.
|
|
I appreciate sweet things and books.
Tatlı şeyler ve kitaplardan zevk alırım.
More Sentences
|
11 |
General |
zevk almak |
derive pleasure v.
|
|
Some people derive pleasure from watching horror movies.
Bazı insanlar korku filmi izlemekten zevk alır.
More Sentences
|
12 |
General |
hayattan zevk almak |
enjoy life v.
|
|
Spend money and enjoy life!
Para harca ve hayattan zevk al!
More Sentences
|
13 |
General |
zevk almak |
take pleasure in v.
|
|
Singing is an honest and pleasurable entertainment, but one must be careful to avoid singing or taking pleasure in listening to lewd songs.
Şarkı söylemek dürüst ve zevkli bir eğlencedir, ancak müstehcen şarkılar söylemekten veya dinlemekten zevk almaktan kaçınmak için dikkatli olunmalıdır.
More Sentences
|
14 |
General |
zevk almak |
pleasure (in) v.
|
|
I don't take any pleasure in this.
Bundan hiç zevk almıyorum.
More Sentences
|
15 |
General |
zevk veren |
pleasurable adj.
|
|
Singing is an honest and pleasurable entertainment, but one must be careful to avoid singing or taking pleasure in listening to lewd songs.
Şarkı söylemek dürüst ve zevk veren bir eğlence, ama insan müstehcen şarkılar söylememeye veya dinlememeye dikkat etmeli.
More Sentences
|
Colloquial |
|
16 |
Colloquial |
zevk için |
for pleasure expr.
|
|
Did you go abroad for pleasure or on business?
Yurt dışına zevk için mi yoksa iş için mi gittiniz?
More Sentences
|
17 |
Colloquial |
(biri için) bir zevk |
(it is) (one's) pleasure expr.
|
|
This is an excellent report and it was a pleasure to work with you.
Bu mükemmel bir rapor ve sizinle çalışmak bir zevkti.
More Sentences
|
General |
|
18 |
General |
zevk ve sefaya düşkün tip |
reveler n.
|
|
19 |
General |
zevk ve eleştirme yeteneklerinin öğrenim ve yaşantılar yoluyla geliştirilmiş olan biçimi |
culture n.
|
|
20 |
General |
ortak bir zevk, görüş, tutku vb |
common ground n.
|
|
21 |
General |
zevk alma |
appreciation n.
|
|
22 |
General |
cinsel ilişkiden zevk almama durumu |
frigidness n.
|
|
23 |
General |
zevk için sürme |
joyriding n.
|
|
24 |
General |
zevk veren şey |
gratification n.
|
|
25 |
General |
zevk alan |
savorer n.
|
|
26 |
General |
zevk ve eğlenceye düşkünlük |
debauch n.
|
|
27 |
General |
özel zevk |
hobby n.
|
|
28 |
General |
zevk ve sefaya düşkün tip |
reveller n.
|
|
29 |
General |
ince zevk sahibi |
epicure n.
|
|
|
30 |
General |
zevk ilkesi |
pleasure principle n.
|
|
31 |
General |
zevk düşkünü kimse |
sport n.
|
|
32 |
General |
zevk alınmışlık |
delightedness n.
|
|
33 |
General |
zevk düşkünü |
sybarite n.
|
|
34 |
General |
zevk için ilgilenen kimse |
dilettante n.
|
|
35 |
General |
ince zevk |
sophistication n.
|
|
36 |
General |
zevk için yapılan iş |
labor of love n.
|
|
37 |
General |
zevk için yapılan iş |
a labor of love n.
|
|
38 |
General |
başkasının talihsizliğinden zevk alan |
gloater n.
|
|
39 |
General |
cinsel zevk |
sexual pleasure n.
|
|
40 |
General |
yoğun zevk |
intense pleasure n.
|
|
41 |
General |
büyük zevk |
intense pleasure n.
|
|
42 |
General |
büyük zevk |
enormous pleasure n.
|
|
43 |
General |
başkalarının acılarından alınan zevk |
schadenfreude n.
|
|
44 |
General |
zevk düşkünü kimse |
good-time charlie n.
|
|
45 |
General |
zevk ve sefaya düşkün tip |
lotus-eater n.
|
|
46 |
General |
zevk için çiftçilik yapan |
gentleman-farmer n.
|
|
47 |
General |
zevk-ü safa |
self indulgence n.
|
|
48 |
General |
zevk sahibi kimse |
epicure n.
|
|
49 |
General |
araba ya da uçağı zevk amacıyla kullanan |
joyrider n.
|
|
50 |
General |
zevk alma |
gusto n.
|
|
51 |
General |
dünyevi zevk |
earthly pleasure n.
|
|
52 |
General |
aslında yapılmaması gereken ancak yapmaktan zevk alınan eylemler |
guilty pleasure n.
|
|
53 |
General |
bir anlık zevk |
a momentary pleasure n.
|
|
54 |
General |
edinilmiş zevk |
acquired taste n.
|
|
55 |
General |
estetik zevk |
aesthetic pleasure n.
|
|
56 |
General |
ince zevk |
refined taste n.
|
|
57 |
General |
zamanla kazanılan zevk |
acquired taste n.
|
|
58 |
General |
sanat ile zevk için uğraşma |
dilettantism n.
|
|
59 |
General |
sanat ile zevk için uğraşma |
dilettanteism n.
|
|
60 |
General |
çocukça zevk |
childish pleasure n.
|
|
61 |
General |
ince zevk |
tack n.
|
|
62 |
General |
zevk sahibi olma |
tastefulness n.
|
|
63 |
General |
ince zevk |
tact n.
|
|
64 |
General |
tekrar zevk alma |
reenjoyment n.
|
|
65 |
General |
mükemmel kalitedeki düşünce, görgü ve zevk |
refinedness n.
|
|
66 |
General |
mükemmel kalitedeki düşünce, görgü ve zevk |
refinement n.
|
|
67 |
General |
zevk duyma |
relish n.
|
|
68 |
General |
dünyevi zevk |
secular enjoyment n.
|
|
69 |
General |
zevk veren özellik |
attracter n.
|
|
70 |
General |
zevk veren özellik |
attractive feature n.
|
|
71 |
General |
zevk alan |
enjoyer n.
|
|
72 |
General |
zevk duyan |
enjoyer n.
|
|
73 |
General |
müthiş zevk |
enchantment n.
|
|
74 |
General |
zevk alan kimse |
enjoyer n.
|
|
75 |
General |
zevk için yapılan kısa gezi |
jant n.
|
|
76 |
General |
zevk ve sefaya düşkün tip |
uptails all n.
|
|
77 |
General |
zevk için araba sürme |
joy ride n.
|
|
78 |
General |
zevk için araba sürme |
joyride [dated] n.
|
|
79 |
General |
zevk veren şey |
blast n.
|
|
80 |
General |
zevk ve sefaya düşkün tip |
merrymaker n.
|
|
81 |
General |
büyük zevk |
wow n.
|
|
82 |
General |
görünüşte depresiflikten zevk alma |
miserabilism n.
|
|
83 |
General |
depresiflikten zevk alma duygusunu tetikleyen kasvetli sanat |
miserabilism n.
|
|
84 |
General |
görünüşte depresiflikten zevk alma |
miserablism n.
|
|
85 |
General |
depresiflikten zevk alma duygusunu tetikleyen kasvetli sanat |
miserablism n.
|
|
86 |
General |
depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen kimse |
miserabilist n.
|
|
87 |
General |
hüzünlü şarkılar söyleyip depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen şarkıcı |
miserabilist n.
|
|
88 |
General |
hüzünlü şarkılar dinleyip depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen dinleyici |
miserabilist n.
|
|
89 |
General |
depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen kimse |
miserablist n.
|
|
90 |
General |
hüzünlü şarkılar söyleyip depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen şarkıcı |
miserablist n.
|
|
91 |
General |
hüzünlü şarkılar dinleyip depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen dinleyici |
miserablist n.
|
|
92 |
General |
rekabetten zevk alan kimse |
gamer n.
|
|
93 |
General |
şeytanca zevk duyma |
gloat n.
|
|
94 |
General |
zevk peşinde koşan kimse |
butterfly n.
|
|
95 |
General |
rafine zevk |
delicacy n.
|
|
96 |
General |
duyusal zevk |
delicate [obsolete] n.
|
|
97 |
General |
zevk veren kimse |
delighter n.
|
|
98 |
General |
zevk kaynağı |
delit n.
|
|
99 |
General |
(zevk veya fikir) ortalama seviye |
denominator n.
|
|
100 |
General |
zevk düşkünlüğü |
gourmandism n.
|
|
101 |
General |
sanatsal veya edebi zevk |
goût n.
|
|
102 |
General |
sıradan zevk |
groundling n.
|
|
103 |
General |
(bir şeyden duyulan) büyük zevk |
gust (for) n.
|
|
104 |
General |
entelektüel zevk |
gust n.
|
|
105 |
General |
zevk peşinde koşma |
hedonism n.
|
|
106 |
General |
zevk düşkünlüğü |
hedonism n.
|
|
107 |
General |
haddinden fazla alınan zevk |
overindulgence n.
|
|
108 |
General |
zevk düşkünü olma |
dissipation n.
|
|
109 |
General |
zevk düşkünlüğü |
weasiness n.
|
|
110 |
General |
yemesi zevk veren şey |
goody n.
|
|
111 |
General |
sanatla zevk için ilgilenme |
dilettanteism n.
|
|
112 |
General |
sanatla zevk için ilgilenme |
dilettantism n.
|
|
113 |
General |
zevk bahçesi |
paradise n.
|
|
114 |
General |
zevk çığlığı |
crowing n.
|
|
115 |
General |
zevk kaynağı |
pleasance n.
|
|
116 |
General |
zevk veren kimse |
pleasurer n.
|
|
117 |
General |
zevk alan kimse |
pleasurer n.
|
|
118 |
General |
zevk düşkünü |
pleasurer n.
|
|
119 |
General |
zevk düşkünü kimse |
pleasure-seeker n.
|
|
120 |
General |
zevk düşkünlüğü |
pleasure-seeking n.
|
|
121 |
General |
zevk düşkünü |
pleasurist n.
|
|
122 |
General |
zevk düşkünü kimse |
pornerast n.
|
|
123 |
General |
zevk düşkünü kimse |
fleshworm [obsolete] n.
|
|
124 |
General |
kişinin sevmediği bir yapımı dalga geçerek veya eleştirerek izleyip bundan zevk alması |
hate-watching n.
|
|
125 |
General |
kişinin sevmediği bir yapımı dalga geçerek veya eleştirerek izleyip bundan zevk alması |
hate-watch n.
|
|
126 |
General |
sevmediği bir yapımı dalga geçerek veya eleştirerek izleyip bundan zevk alan kimse |
hate-watcher n.
|
|
127 |
General |
zevk için el koyulan şey |
stress n.
|
|
128 |
General |
zevk vermek |
give pleasure v.
|
|
129 |
General |
zevk almak |
rejoice in v.
|
|
130 |
General |
zevk almak |
delight in v.
|
|
131 |
General |
zevk almak |
bask in v.
|
|
132 |
General |
zevk almak |
savor v.
|
|
133 |
General |
şeytanca zevk almak |
gloat over v.
|
|
134 |
General |
zevk almak |
feast v.
|
|
135 |
General |
zevk vermek |
titillate v.
|
|
136 |
General |
zevk ve sefa sürmek |
lead a life of pleasure v.
|
|
137 |
General |
şeytanca bir zevk duymak |
gloat over v.
|
|
138 |
General |
zevk almak |
indulge v.
|
|
139 |
General |
zevk vermek |
delight v.
|
|
140 |
General |
zevk ve sefa içinde yaşamak |
regale v.
|
|
141 |
General |
zevk almak |
delight v.
|
|
142 |
General |
zevk almak |
delectate v.
|
|
143 |
General |
cinsel zevk almak |
receive sexual pleasure v.
|
|
144 |
General |
cinsel zevk vermek |
give sexual pleasure v.
|
|
145 |
General |
zevk almak |
gain pleasure v.
|
|
146 |
General |
zevk duymak |
find pleasure v.
|
|
147 |
General |
zevk duymak |
derive pleasure v.
|
|
148 |
General |
zevk duymak |
take pleasure v.
|
|
149 |
General |
zevk duymak |
get pleasure v.
|
|
150 |
General |
zevk almak |
get pleasure v.
|
|
151 |
General |
zevk duymak |
gain pleasure v.
|
|
152 |
General |
zevk için yapmak |
do for fun v.
|
|
153 |
General |
zevk almak |
find pleasure v.
|
|
154 |
General |
zevk vermek |
ravish v.
|
|
155 |
General |
hayattan zevk almak |
get pleasure out of life v.
|
|
156 |
General |
-den zevk almak |
delight in v.
|
|
157 |
General |
-den zevk almak |
get a kick out of v.
|
|
158 |
General |
-den pek çok zevk almak |
luxuriate in v.
|
|
159 |
General |
-den zevk almak |
revel in v.
|
|
160 |
General |
-den zevk almak |
rejoice in v.
|
|
161 |
General |
zevk almak |
take delight v.
|
|
162 |
General |
yardım etmekten zevk duymak |
be a pleasure to help v.
|
|
163 |
General |
zevk almak |
savour v.
|
|
164 |
General |
tekrar zevk almak |
reenjoy v.
|
|
165 |
General |
tekrar zevk almak |
re-enjoy v.
|
|
166 |
General |
zevk almak |
be pleased in v.
|
|
167 |
General |
zevk düşkünü gibi davranmak |
epicurize v.
|
|
168 |
General |
zevk düşkünü gibi davranmak |
epicurise v.
|
|
169 |
General |
zevk almak |
batten v.
|
|
170 |
General |
çok zevk almak |
joy v.
|
|
171 |
General |
zevk almak |
joy v.
|
|
172 |
General |
zevk için araba sürmek |
joyride v.
|
|
173 |
General |
zevk için seyahat etmek |
galavant v.
|
|
174 |
General |
zevk için seyahat etmek |
gallavant v.
|
|
175 |
General |
aşırı zevk almak |
glory v.
|
|
176 |
General |
zevk almak |
go v.
|
|
177 |
General |
zevk almak |
deliciate [obsolete] v.
|
|
178 |
General |
zevk vererek heyecanlandırmak |
groove v.
|
|
179 |
General |
(birini) cinsel zevk vermek için okşamak |
grope v.
|
|
180 |
General |
değersiz şeylerden zevk almak |
grovel v.
|
|
181 |
General |
zevk düşkünü olmak |
dissipate v.
|
|
182 |
General |
zevk almak |
domineer [obsolete] v.
|
|
183 |
General |
cinsel zevk vermek |
pleasure v.
|
|
184 |
General |
zevk konusunda seçici davranmak |
discriminate v.
|
|
185 |
General |
zevk almak |
pride v.
|
|
186 |
General |
zevk alınmış |
enjoyed adj.
|
|
187 |
General |
zevk verici |
savoring adj.
|
|
188 |
General |
zevk düşkünü |
voluptuous adj.
|
|
189 |
General |
zevk düşkünü |
sensual adj.
|
|
190 |
General |
zevk verici |
delightsome adj.
|
|
191 |
General |
zevk verici |
savouring adj.
|
|
192 |
General |
zevk ve eğlence düşkünü |
debauched adj.
|
|
193 |
General |
zevk verici |
luxurious adj.
|
|
194 |
General |
zevk almış |
delighted adj.
|
|
195 |
General |
zevk dolu |
pleasureful adj.
|
|
196 |
General |
zevk sahibi |
discriminating adj.
|
|
197 |
General |
zevk verici |
orgiastic adj.
|
|
198 |
General |
zevk ve sefaya düşkün |
epicurean adj.
|
|
199 |
General |
-den zevk almış |
deligted with adj.
|
|
200 |
General |
fiziksel ya da duygusal duyusal zevk tutkusu ile ilgili |
sensualistic adj.
|
|
201 |
General |
zevk veren |
gleesome adj.
|
|
202 |
General |
zevk düşkünü |
pleasure-seeking adj.
|
|
203 |
General |
zevk ve sefa ile ilgili |
sybaritic adj.
|
|
204 |
General |
zevk ve sefa ile ilgili |
sybaritical adj.
|
|
205 |
General |
çok defalar yaptığı için artık zevk/tat almayan |
blase adj.
|
|
206 |
General |
hiçbir şeyden zevk almayan |
blase adj.
|
|
207 |
General |
zevk sahibi |
tasteful adj.
|
|
208 |
General |
zevk alınabilir |
relishable adj.
|
|
209 |
General |
zevk veren |
relishable adj.
|
|
210 |
General |
cinsel yönden zevk veren |
titillating adj.
|
|
211 |
General |
zevk karşıtı |
antipleasure adj.
|
|
212 |
General |
zevk ile ilgili |
ectatic adj.
|
|
213 |
General |
zevk içeren |
ectatic adj.
|
|
214 |
General |
zevk sahibi olmayan |
unaesthetic adj.
|
|
215 |
General |
zevk alınmamış |
unenjoyed adj.
|
|
216 |
General |
zevk sahibi olmayan |
unesthetic [us] adj.
|
|
217 |
General |
çok zevk veren |
enriching adj.
|
|
218 |
General |
zevk alınmamış |
unliked adj.
|
|
219 |
General |
zevk vermeyen |
unpleasurable adj.
|
|
220 |
General |
zevk ve şans oyunu düşkünü |
betting adj.
|
|
221 |
General |
zevk düşkünü |
weasy adj.
|
|
222 |
General |
dil veya zevk konusunda incelikli olan |
mandarin adj.
|
|
223 |
General |
ince zevk sahibi |
highbrowed adj.
|
|
224 |
General |
zevk peşinde koşan |
high-stepping adj.
|
|
225 |
General |
depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen |
miserabilist adj.
|
|
226 |
General |
depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen |
miserablist adj.
|
|
227 |
General |
lüks bir sosyal zevk olan |
gala adj.
|
|
228 |
General |
zevk düşkünü |
delicate [obsolete] adj.
|
|
229 |
General |
zevk düşkünü |
delicious [obsolete] adj.
|
|
230 |
General |
zevk veren |
delightable adj.
|
|
231 |
General |
zevk alan |
delightful [obsolete] adj.
|
|
232 |
General |
zevk vermeyen |
delightless adj.
|
|
233 |
General |
zevk veren |
delightous adj.
|
|
234 |
General |
zevk veren |
delitable adj.
|
|
235 |
General |
zevk için ilgilenen |
dilettanteish adj.
|
|
236 |
General |
zevk alan |
paradised adj.
|
|
237 |
General |
zevk almış |
fawe [obsolete] adj.
|
|
238 |
General |
zevk peşinde koşan |
pleasurable [obsolete] adj.
|
|
239 |
General |
zevk sahibi |
discerning adj.
|
|
240 |
General |
zevk vermeyen |
flavorless adj.
|
|
241 |
General |
zevk vermeyen |
flavourless adj.
|
|
242 |
General |
zevk alarak |
savorily adv.
|
|
243 |
General |
zevk alarak |
savourily adv.
|
|
244 |
General |
zevk için |
for fun adv.
|
|
245 |
General |
zevk verecek şekilde |
enjoyably adv.
|
|
246 |
General |
zevk almaz bir biçimde |
unamusedly adv.
|
|
247 |
General |
zevk verecek şekilde |
agreeably adv.
|
|
248 |
General |
zevk vermeden |
unpleasurably adv.
|
|
249 |
General |
zevk alarak |
savorly adv.
|
|
Phrasals |
|
250 |
Phrasals |
(bir şeyden) zevk almak |
bask in (something) v.
|
|
251 |
Phrasals |
zevk vermek |
blow away v.
|
|
252 |
Phrasals |
bir şeyden zevk almak |
get behind something v.
|
|
253 |
Phrasals |
(bir şeyden) zevk/keyif almak |
go for (something) v.
|
|
254 |
Phrasals |
(bir şeyden) zevk almak |
rejoice in (something) v.
|
|
255 |
Phrasals |
(bir şeyden) zevk duymak |
rejoice in (something) v.
|
|
Proverb |
|
256 |
Proverb |
zorunluluğu kendine zevk et |
make a virtue of necessity expr.
|
|
257 |
Proverb |
sevilen şeyler çok tüketilirse eskisi kadar zevk vermeyebilir |
have too much of a good thing
|
|
Colloquial |
|
258 |
Colloquial |
insanın suçluluk veya utanç duysa da vazgeçemediği zevk |
guilty pleasure n.
|
|
259 |
Colloquial |
yasak zevk |
guilty pleasure n.
|
|
260 |
Colloquial |
zevk meselesi |
a matter of taste n.
|
|
261 |
Colloquial |
yoğun keyif/zevk (özellikle uyuşturucu vs gibi uyarıcı maddelerin yarattığı etki sonucunda) |
rush n.
|
|
262 |
Colloquial |
zevk düşkünü kimse |
good-time charley n.
|
|
263 |
Colloquial |
uyuşturucunun verdiği zevk/keyif |
jolt n.
|
|
264 |
Colloquial |
zevk için öldüren katil |
thrill killer n.
|
|
265 |
Colloquial |
hiç zevk (almama) |
no joy n.
|
|
266 |
Colloquial |
mahcup zevk |
guilty pleasure n.
|
|
267 |
Colloquial |
(bir şeyden) zevk almak |
dig (something) v.
|
|
268 |
Colloquial |
zevk almak |
get (one's) jollies v.
|
|
269 |
Colloquial |
zevk ile dolup taşmak |
kill v.
|
|
270 |
Colloquial |
zevk almak |
get kicks v.
|
|
271 |
Colloquial |
keyif/zevk almak |
get your kicks v.
|
|
272 |
Colloquial |
zevk sahibi olan |
aesthetic adj.
|
|
273 |
Colloquial |
aşırı coşku veya zevk veren |
droolworthy adj.
|
|
274 |
Colloquial |
şaşkınlık, takdir veya zevk belirten bir ünlem |
hey interj.
|
|
275 |
Colloquial |
zevk için |
for love expr.
|
|
276 |
Colloquial |
yalnız geçirilen zamandan alınan haz/zevk |
jomo (joy of missing out) expr.
|
|
277 |
Colloquial |
yalnız geçirilen zamandan alınan haz/zevk |
joy of missing out expr.
|
|
278 |
Colloquial |
zevk almama |
no joy expr.
|
|
279 |
Colloquial |
o zevk (birine) ait |
(it is) (one's) pleasure expr.
|
|
280 |
Colloquial |
(sadece) zevk için |
(just) for the heck of it expr.
|
|
281 |
Colloquial |
o zevk bana ait |
the pleasure is all mine expr.
|
|
282 |
Colloquial |
o zevk bana ait |
my pleasure expr.
|
|
283 |
Colloquial |
benim için bir zevk |
my pleasure expr.
|
|
284 |
Colloquial |
zevk duyarım |
my pleasure expr.
|
|
285 |
Colloquial |
benim için zevk |
not a bother expr.
|
|
Idioms |
|
286 |
Idioms |
zevk ve sefa alemi |
the primrose path n.
|
|
287 |
Idioms |
zevk ve sefa yolu |
primrose path n.
|
|
288 |
Idioms |
zevk ve sefa yaşamı |
the primrose path n.
|
|
289 |
Idioms |
zevk için yapılan iş |
a labour of love n.
|
|
290 |
Idioms |
zevk için yapılan iş |
a labor of love n.
|
|
291 |
Idioms |
zevk ve sefa |
beer and skittles n.
|
|
292 |
Idioms |
zevk yoksunu |
all (one's) taste is in (one's) mouth n.
|
|
293 |
Idioms |
zevk fakiri |
all (one's) taste is in (one's) mouth n.
|
|
294 |
Idioms |
zevk ve sefanın sürüklediği yıkım |
the primrose path (to ruin, destruction) n.
|
|
295 |
Idioms |
zevk ve sefanın sonunda yaşanan felaket |
the primrose path (to ruin, destruction) n.
|
|
296 |
Idioms |
zamanla kazanılan zevk |
an acquired taste n.
|
|
297 |
Idioms |
edinilmiş zevk |
an acquired taste n.
|
|
298 |
Idioms |
zamanla kazanılan zevk |
an acquired taste n.
|
|
299 |
Idioms |
edinilmiş zevk |
an acquired taste n.
|
|
300 |
Idioms |
bakana göre değişen görüş/zevk |
eye of the beholder n.
|
|
301 |
Idioms |
zevk-ü safa |
fast lane n.
|
|
302 |
Idioms |
zevk sahibi görünmek |
have a touch of class v.
|
|
303 |
Idioms |
(bir şeyden) büyük zevk almak |
be on a (subject or activity) kick v.
|
|
304 |
Idioms |
acımasızca zevk duymak |
gloat over v.
|
|
305 |
Idioms |
bir şeyden zevk/haz almak |
get a charge out of something v.
|
|
306 |
Idioms |
bir şeyden zevk almak |
go in for something v.
|
|
307 |
Idioms |
bir şeyden zevk/haz almak |
get a bang out of something v.
|
|
308 |
Idioms |
bir şeyden zevk/haz almak |
get a kick out of something v.
|
|
309 |
Idioms |
bir şeyden keyif/zevk almak |
get one's kicks from something v.
|
|
310 |
Idioms |
çok büyük keyif/zevk almak |
get a big kick out of v.
|
|
311 |
Idioms |
sadistçe zevk almak |
gloat over v.
|
|
312 |
Idioms |
vahşi bir zevk duymak |
gloat over v.
|
|
313 |
Idioms |
zevk sahibi bir kişi olmak |
have impeccable taste v.
|
|
314 |
Idioms |
zevk almak |
get a bang out of v.
|
|
315 |
Idioms |
zevk sahibi görünmek |
have a touch of class v.
|
|
316 |
Idioms |
(birinden/bir şeyden) zevk almak |
get a kick from (someone or something) v.
|
|
317 |
Idioms |
birinden/bir şeyden zevk almak |
get a kick out of something v.
|
|
318 |
Idioms |
birinden/bir şeyden zevk almak |
get a kick from something v.
|
|
319 |
Idioms |
zevk almak |
get behind v.
|
|
320 |
Idioms |
(birinden/bir şeyden) keyif/zevk almak |
take delight in (someone or something) v.
|
|
321 |
Idioms |
-den zevk/haz almak |
get a charge out of v.
|
|
322 |
Idioms |
bir şeyden zevk/haz almak |
get a kick from/out of something v.
|
|
323 |
Idioms |
birinden/bir şeyden zevk/haz almak |
get a kick out of someone/something v.
|
|
324 |
Idioms |
(bir şeyden) hoşlanmaya/zevk almaya başlamak |
get in the swing (of something) v.
|
|
325 |
Idioms |
(bir şeyden) hoşlanmaya/zevk almaya başlamak |
get into the swing (of something) v.
|
|
326 |
Idioms |
keyif/zevk almak |
get (one's) kicks v.
|
|
327 |
Idioms |
(birinden/bir şeyden) keyif/zevk almak |
get one's kicks (from someone/something) v.
|
|
328 |
Idioms |
(bir şeyden) şeytanca bir zevk duymak |
gloat over (something) v.
|
|
329 |
Idioms |
(bir şeyden) şeytanca zevk almak |
gloat over (something) v.
|
|
330 |
Idioms |
(bir şeyden) sadistçe zevk almak |
gloat over (something) v.
|
|
331 |
Idioms |
(bir şeyden) vahşi bir zevk duymak |
gloat over (something) v.
|
|
332 |
Idioms |
(başkasının kötülüğünden) zevk almak/duymak |
gloat over (something) v.
|
|
333 |
Idioms |
zevk sahibi görünmek |
have a touch of class v.
|
|
334 |
Idioms |
bir şey hususunda zevk sahibi olmak |
have good taste in something v.
|
|
335 |
Idioms |
zevk duyan |
pleased as punch adj.
|
|
336 |
Idioms |
zevk duyan |
proud as punch adj.
|
|
337 |
Idioms |
(sadece) zevk için |
(just) for the devil of it expr.
|
|
338 |
Idioms |
hayat hep zevk ve sefadan ibaret değildir |
(life is) not all beer and skittles expr.
|
|
339 |
Idioms |
zevk için |
for a lark expr.
|
|
340 |
Idioms |
zevk için |
on a lark expr.
|
|
341 |
Idioms |
zevk için |
for the ride expr.
|
|
342 |
Idioms |
hayattan zevk almak gerek |
life is for living expr.
|
|
343 |
Idioms |
fırsat varken hayatı yaşamalı/hayattan zevk almalı |
life is for living expr.
|
|
Speaking |
|
344 |
Speaking |
bu sorunu çözmek benim için bir zevk |
it is my pleasure to solve this problem expr.
|
|
345 |
Speaking |
benim için bir zevk |
it is my pleasure expr.
|
|
346 |
Speaking |
bana zevk veriyor |
it gives me a kick expr.
|
|
347 |
Speaking |
benim için bir zevk |
it's my pleasure expr.
|
|
348 |
Speaking |
eskiden bundan zevk alırdın |
you used to enjoy it expr.
|
|
349 |
Speaking |
o zevk bana ait |
it's my pleasure expr.
|
|
350 |
Speaking |
o zevk bana ait |
it is my pleasure expr.
|
|
351 |
Speaking |
seni oraya götürmekten zevk duyarım |
it'd be my pleasure to take you there expr.
|
|
352 |
Speaking |
sizinle tanışmak bir zevk |
it's a pleasure to meet you expr.
|
|
353 |
Speaking |
sizinle tanışmak büyük zevk |
what a pleasure to meet you expr.
|
|
Trade/Economic |
|
354 |
Trade/Economic |
gelip geçici zevk ve tercih yapısı |
fad n.
|
|
355 |
Trade/Economic |
acıdan zevk almak |
painstorming v.
|
|
Computer |
|
356 |
Computer |
çoklu bilgisayar oyunlarında diğer oyuncuları rahatsız eden ve bundan zevk alan oyuncu |
griefer n.
|
|
Medical |
|
357 |
Medical |
zevk suyu |
cowper's fluid n.
|
|
358 |
Medical |
zevk suyu |
pre-cum n.
|
|
359 |
Medical |
zevk suyu |
pre-ejaculate n.
|
|
360 |
Medical |
zevk suyu |
pre-ejaculatory fluid n.
|
|
361 |
Medical |
zevk suyu |
preseminal fluid n.
|
|
Psychology |
|
362 |
Psychology |
hastanın yaralanma veya cerrahi operasyonlardan bilinçaltında zevk alması |
traumatophilia n.
|
|
363 |
Psychology |
eşinin bir başka kişiyle beraber olmasından zevk alan kimse |
compersion n.
|
|
364 |
Psychology |
zevk alamama |
anhedonia n.
|
|
365 |
Psychology |
zevk duyma korkusu |
hedonophobia n.
|
|
366 |
Psychology |
dar yerlerde bulunmaktan zevk alma |
claustrophilia n.
|
|
367 |
Psychology |
yakınmadan duyulan anormal zevk |
paramania n.
|
|
368 |
Psychology |
zevk almayan |
anhedonic adj.
|
|
Physiology |
|
369 |
Physiology |
aşırı zevk veren orgazm |
superorgasm n.
|
|
Philosophy |
|
370 |
Philosophy |
zevk düşkünlüğü |
epicureanism n.
|
|
371 |
Philosophy |
zevk düşkünlüğü |
epicurism n.
|
|
372 |
Philosophy |
ruhun zevk veren veya duyulara hoş gelen şeylere duyduğu güçlü istek |
concupiscence n.
|
|
373 |
Philosophy |
zevk ve sefaya düşkün |
apician adj.
|
|
374 |
Philosophy |
kişinin hafızasından ileri gelen (zevk) |
proustian adj.
|
|
Art |
|
375 |
Art |
sanat eserlerinden duyulan zevk |
connoisseurship n.
|
|
Music |
|
376 |
Music |
müzikten zevk alabilme |
music n.
|
|
Archaic |
|
377 |
Archaic |
zevk arayışı |
relish n.
|
|
378 |
Archaic |
zevk ve sefaya düşkün tip |
rioter n.
|
|
379 |
Archaic |
zevk veren şey |
delice n.
|
|
380 |
Archaic |
zevk ve sefaya düşkün tip |
good fellow n.
|
|
381 |
Archaic |
zevk kaynağı |
pleasance n.
|
|
382 |
Archaic |
zevk dolu |
fantasied adj.
|
|
383 |
Archaic |
zevk alarak |
savourly adv.
|
|
Slang |
|
384 |
Slang |
zevk kaynağı |
nuts n.
|
|
385 |
Slang |
gereksiz ya da zevk için alınan risk |
riverboat gamble n.
|
|
386 |
Slang |
gereksiz ya da zevk için risk alan kimse |
riverboat gambler n.
|
|
387 |
Slang |
zevk çubuğu |
joystick n.
|
|
388 |
Slang |
zevk suyu |
girlie cum n.
|
|
389 |
Slang |
zevk suyu |
daddy batter n.
|
|
390 |
Slang |
zevk suyu |
love juice n.
|
|
391 |
Slang |
zevk deliği |
joy hole n.
|
|
392 |
Slang |
uyuşturucunun verdiği keyif/zevk |
jag n.
|
|
393 |
Slang |
zevk veren uyuşturucu |
king kong pills n.
|
|
394 |
Slang |
zevk veren uyuşturucu |
king kong specials n.
|
|
395 |
Slang |
zevk veren uyuşturucu |
king kong specials n.
|
|
396 |
Slang |
uyuşturucunun verdiği enerji/keyif/zevk |
blast n.
|
|
397 |
Slang |
zevk alma |
boot n.
|
|
398 |
Slang |
(cinsel zevk vermek amacıyla) bir kimseyi okşama |
grope n.
|
|
399 |
Slang |
cinsel zevk için anüse yerleştirilmek üzere tasarlanmış bir seks oyuncağı |
butt plug n.
|
|
400 |
Slang |
zevk almak |
get it on v.
|
|
401 |
Slang |
zevk almak |
get it on (with somebody) v.
|
|
402 |
Slang |
çok zevk almak |
get off on v.
|
|
403 |
Slang |
zevk vermek |
blow v.
|
|
404 |
Slang |
keyif/zevk almak |
get (one's) kicks v.
|
|
405 |
Slang |
(birinden/bir şeyden) keyif/zevk almak |
get one's kicks (from someone or something) v.
|
|
406 |
Slang |
zevk almak |
get your rocks off v.
|
|
407 |
Slang |
(tarz veya zevk bakımından) ergenlerin toyluğunu yansıtan |
bubblegum adj.
|
|
408 |
Slang |
zevk için |
for the heck of it expr.
|
|
409 |
Slang |
zevk için |
for the hell of it expr.
|
|
410 |
Slang |
zevk için |
for the devil of it expr.
|
|
British Slang |
|
411 |
British Slang |
halka açık mekanlarda gizlice sevişenleri izlemekten zevk alma |
piking n.
|
|
Modern Slang |
|
412 |
Modern Slang |
eski bilgisayar oyunlarından anlamayan/zevk almayan yeni nesil oyuncu |
a garrick n.
|
|
413 |
Modern Slang |
sivilce/siyah nokta sıkmaktan zevk alma |
acnephilia n.
|
|
Star Wars |
|
414 |
Star Wars |
gardulla besadii'nin zevk bahçesi |
gardulla besadii's pleasure garden n.
|
|
415 |
Star Wars |
zevk krüvazörü |
pleasure cruiser n.
|
|
416 |
Star Wars |
rulaarian zevk yatı |
rulaarian pleasure yacht n.
|
|