1 |
pleasurable |
zevkli |
adj. |
|
- Sex is pleasurable.
- Seks zevklidir.
- I've always found her unbelievably pleasurable.
- Onu her zaman inanılmaz zevkli bulmuşumdur.
- Singing is an honest and pleasurable entertainment, but one must be careful to avoid singing or taking pleasure in listening to lewd songs.
- Şarkı söylemek dürüst ve zevkli bir eğlencedir, ancak müstehcen şarkılar söylemekten veya dinlemekten zevk almaktan kaçınmak için dikkatli olunmalıdır.
- It was a very pleasurable experience.
- Çok zevkli bir deneyimdi.
- I've always found her unbelievably pleasurable.
- Ben her zaman onu inanılmaz zevkli buldum.
Show More (2)
|
2 |
pleasurable |
zevk veren |
adj. |
|
- Singing is an honest and pleasurable entertainment, but one must be careful to avoid singing or taking pleasure in listening to lewd songs.
- Şarkı söylemek dürüst ve zevk veren bir eğlence, ama insan müstehcen şarkılar söylememeye veya dinlememeye dikkat etmeli.
Show More (-2)
|
3 |
pleasurable |
hoş |
adj. |
|
- I've always found her unbelievably pleasurable.
- Onu her zaman inanılmaz derecede hoş bulmuşumdur.
Show More (-2)
|