| 1 |
strive |
çabalamak |
v. |
|
- We all strive to please our customers.
- Hepimiz müşterilerimizi memnun etmeye çabalıyoruz.
- We must continue to strive as we have for over fifty years.
- Elli yılı aşkın süredir olduğu gibi çabalamaya devam etmeliyiz.
- All I can do now is to promise to strive for it.
- Şu anda yapabileceğim tek şey bunun için çabalayacağıma söz vermek.
- The next stage is of course the civilised society to which we all, whether engineers or singing teachers, are striving.
- Bir sonraki aşama ise, ister mühendis ister şan öğretmeni olsun, hepimizin ulaşmak için çabaladığı uygar toplumdur.
- He deserves praise for striving for the complete liberalisation of freight transport by 2006.
- Kendisi 2006 yılına kadar yük taşımacılığının tamamen serbestleştirilmesi için çabaladığı için övgüyü hak etmektedir.
- The citizens' Europe we are striving for must establish such recourse.
- Uğruna çabaladığımız yurttaşların Avrupa'sı böyle bir başvuru yolunu tesis etmelidir.
- We must continue to strive as we have for over fifty years.
- Elli yılı aşkın bir süredir olduğu gibi çabalamaya devam etmeliyiz.
- In that way, we shall approach the objective towards which we have been striving, namely a single, reunified Europe.
- Bu şekilde, uğrunda çabaladığımız hedefe, yani tek ve yeniden birleşmiş bir Avrupa'ya yaklaşmış olacağız.
- This is what the European Parliament is striving for, and I believe we must all support it today.
- Avrupa Parlamentosu bunun için çabalıyor ve inanıyorum ki bugün hepimiz bunu desteklemeliyiz.
- Perhaps it is only now that the open dialogue that Parliament has been striving for will begin.
- Belki de Parlamento'nun çabaladığı açık diyalog ancak şimdi başlayacaktır.
- That is what we are striving for and that is what we must strive for.
- Biz de bunun için çabalıyoruz ve çabalamalıyız.
- All of us should strive for immortality.
- Hepimiz ölümsüzlük için çabalamalıyız.
- Everyone strives for efficiency but few seem to attain it.
- Herkes verimlilik için çabalıyor ama çok azı bunu başarıyormuş gibi görünüyor.
- No matter how hard I strive, I fail to achieve my parents' requirements.
- Ne kadar çabalarsam çabalayayım, ailemin isteklerini yerine getirmekte başarısız oluyorum.
- Strive only for self-interest and nothing else.
- Sadece kendi çıkarınız için çabalayın, başka bir şey için değil.
- They strive constantly to improve customer relations.
- Onlar müşteri ilişkilerini geliştirmek için sürekli çabalarlar.
- We strive for perfection.
- Mükemmellik için çabalıyoruz.
- They strive constantly to improve customer relations.
- Müşteri ilişkilerini geliştirmek için sürekli çabalıyorlar.
- We're striving for perfection.
- Mükemmellik için çabalıyoruz.
- We should all strive for equality amongst ourselves and towards animals.
- Hepimiz kendi aramızda ve hayvanlara karşı eşitlik için çabalamalıyız.
Show More (17)
|
| 2 |
strive |
çalışmak |
v. |
|
- I am striving to be objective and to shoulder my responsibilities.
- Objektif olmaya ve sorumluluklarımı yerine getirmeye çalışıyorum.
- Indeed, the Council is striving to include payment appropriations which correspond to the actual implementation options.
- Nitekim Konsey, gerçek uygulama seçeneklerine karşılık gelen ödeme ödeneklerini dahil etmeye çalışmaktadır.
- We strive to fulfil these desires as best we can.
- Bu arzuları elimizden geldiğince yerine getirmeye çalışıyoruz.
- We must strive to discern Europe's role, on every question, not just Iraq.
- Sadece Irak konusunda değil, her konuda Avrupa'nın rolünü anlamaya çalışmalıyız.
- It should be borne in mind that we are striving to attain two of the Union’s fundamental ambitions.
- Birliğin temel hedeflerinden ikisine ulaşmaya çalıştığımız unutulmamalıdır.
- The Commission has, in this area, striven to achieve a balance.
- Komisyon bu alanda bir denge sağlamaya çalışmıştır.
- I strive not to make sudden movements.
- Ani hareketler yapmamaya çalışıyorum.
- For fifteen days I strove to prove that.
- On beş gün onu kanıtlamaya çalıştım.
- This initiative strives to promote writing in Occitan.
- Bu girişim Occitan dilinde yazmayı teşvik etmeye çalışıyor.
- Our company strives to improve its services.
- Şirketimiz hizmetlerini geliştirmeye çalışıyor.
- Strive to be happy.
- Mutlu olmaya çalış.
- For fifteen days I strove to prove that.
- On beş gün boyunca bunu kanıtlamaya çalıştım.
- The company always strives to satisfy its customers.
- Şirket, her zaman müşterilerini tatmin etmeye çalışır.
- Strive to simplify everything.
- Her şeyi basitleştirmeye çalış.
Show More (11)
|
| 3 |
strive |
çaba göstermek |
v. |
|
- Peace and development in the areas of the world facing crisis are also what we must strive for.
- Dünyanın krizle karşı karşıya olan bölgelerinde barış ve kalkınma için de çaba göstermeliyiz.
- Respect for other cultural values is of course very much worth striving for.
- Diğer kültürel değerlere saygı gösterilmesi elbette çaba göstermeye değerdir.
- It must strive harder to fulfil its obligations in that regard.
- Bu konudaki yükümlülüklerini yerine getirmek için daha fazla çaba göstermelidir.
- It is this balance for which we must strive and which, in my opinion, the report makes possible.
- İşte bu denge için çaba göstermeliyiz ve kanaatimce rapor bunu mümkün kılmaktadır.
- Respect for other cultural values is of course very much worth striving for.
- Diğer kültürel değerlere saygı duymak elbette ki uğrunda çaba göstermeye değer bir husustur.
- It is this balance for which we must strive and which, in my opinion, the report makes possible.
- Uğruna çaba göstermemiz gereken ve bence raporun mümkün kıldığı da bu dengedir.
- My party, the Dutch Socialist Party, has always striven to achieve just such a reversal.
- Partim Hollanda Sosyalist Partisi her zaman böyle bir geri dönüşü sağlamak için çaba göstermiştir.
- In the end, we will strive for an overall package where compromises on one side are balanced out by gains on the other.
- Sonunda bir taraftaki tavizlerin diğer taraftaki kazanımlarla dengelendiği genel bir paket için çaba göstereceğiz.
- Strive only for self-interest and nothing else.
- Sadece kendi çıkarlarınız için çaba gösterin ve başka hiçbir şey yapmayın.
- We strive for perfection.
- Biz mükemmellik için çaba gösteriyoruz.
Show More (7)
|
| 4 |
strive |
uğraşmak |
v. |
|
- Only in this way can the results we are striving for be achieved.
- Uğraştığımız sonuçlara ancak bu şekilde ulaşabiliriz.
Show More (-2)
|
| 5 |
strive |
mücadele etmek |
v. |
|
- The Union will have to strive hard to combat transnational criminal networks.
- Birlik, sınır aşan suç şebekeleriyle mücadele etmek için yoğun çaba sarf etmek zorunda kalacaktır.
Show More (-2)
|
| 6 |
strive |
gayret etmek |
v. |
|
- I strive not to make sudden movements.
- Ani hareketler yapmamaya gayret ediyorum.
Show More (-2)
|
