|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Yaygın Kullanım |
trade i.
|
ticaret |
|
Her job is to promote trade between the two countries.
Görevi iki ülke arasındaki ticareti teşvik etmek.
More Sentences
|
| General |
|
| 2 |
Genel |
world trade i.
|
dünya ticareti |
|
Four fifths of world trade takes place between thirty or so countries.
Dünya ticaretinin beşte dördü otuz kadar ülke arasında gerçekleşmektedir.
More Sentences
|
| 3 |
Genel |
trade barrier i.
|
ticaret engeli |
|
Consumer policy must not be allowed to be an excuse for erecting trade barriers.
Tüketici politikasının ticaret engelleri çıkarmak için bir bahane olmasına izin verilmemelidir.
More Sentences
|
| 4 |
Genel |
trade i.
|
alışveriş |
|
Every stage of the real estate trade transaction process can be followed through the system.
Gayrimenkul alışverişindeki işlem sürecinin her aşaması sistem üzerinden izlenebilir.
More Sentences
|
| 5 |
Genel |
trade i.
|
meslek |
|
His father was a butcher by trade.
Babasının mesleği kasaplıktı.
More Sentences
|
| 6 |
Genel |
free trade i.
|
serbest ticaret |
|
The Barcelona process is also a project to create a vast free trade area.
Barselona süreci aynı zamanda geniş bir serbest ticaret alanı yaratma projesidir.
More Sentences
|
| 7 |
Genel |
trade school i.
|
meslek okulu |
|
Put them in a good trade school.
Onları iyi bir meslek okuluna yerleştirin.
More Sentences
|
| 8 |
Genel |
trade deficit i.
|
ticaret açığı |
|
The dominance of the American film industry is also reflected in the grossly excessive trade deficit of EUR 6.8 billion.
Amerikan film endüstrisinin hakimiyeti, 6,8 milyar Euro'luk aşırı ticaret açığına da yansımaktadır.
More Sentences
|
| 9 |
Genel |
tourist trade i.
|
turizm |
|
By raising consumer prices in the Canaries they may even damage the island's tourist trade.
Kanarya Adaları'nda tüketici fiyatlarını yükselterek adanın turizm ticaretine bile zarar verebilirler.
More Sentences
|
| 10 |
Genel |
trade i.
|
takas |
|
The two groups agreed to trade prisoners.
İki grup esir takası konusunda anlaştı.
More Sentences
|
| 11 |
Genel |
trade unionist i.
|
sendikacı |
|
The delegation included lawyers, politicians and trade unionists.
Heyette avukatlar, siyasetçiler ve sendikacılar yer aldı.
More Sentences
|
| 12 |
Genel |
trade i.
|
iş |
|
I don't know the trade and what's involved.
Bu mesleği ve işin içinde nelerin olduğunu bilmiyorum.
More Sentences
|
| 13 |
Genel |
trade marks i.
|
markalar |
|
This split pricing policy, however, is not what the trade mark right is about.
Ancak bu bölünmüş fiyat politikası, marka hakkıyla ilgili değildir.
More Sentences
|
| 14 |
Genel |
trade secret i.
|
meslek sırrı |
|
What you know how to do is a trade secret.
Nasıl yapılacağını bildiğiniz şey bir meslek sırrıdır.
More Sentences
|
| 15 |
Genel |
trade unions i.
|
işçi sendikaları |
|
Has this been agreed upon with the trade unions and employers' federations?
Bu konuda işçi sendikaları ve işveren federasyonları ile mutabakata varıldı mı?
More Sentences
|
| 16 |
Genel |
trade balance i.
|
ticaret dengesi |
|
The nation's trade balance improved last year as exports were strong, while imports remained steady.
Ülkenin ticaret dengesi geçen yıl ihracatın güçlü olması, ithalatın ise sabit kalması nedeniyle iyileşti.
More Sentences
|
| 17 |
Genel |
trade route i.
|
ticaret yolu |
|
However, these governing bodies only oversee trade routes, primarily.
Ancak bu yönetim organları öncelikle yalnızca ticaret yollarını denetler.
More Sentences
|
| 18 |
Genel |
foreign trade i.
|
dış ticaret |
|
What is the Commission's view of foreign trade developments between the EU and the countries in sub-Saharan Africa?
AB ile Sahra altı Afrika ülkeleri arasındaki dış ticaret gelişmeleri konusunda Komisyonun görüşü nedir?
More Sentences
|
| 19 |
Genel |
slave trade i.
|
köle ticareti |
|
It is a modern slave trade, and we must ask ourselves how that trend can be stopped.
Bu modern bir köle ticaretidir ve kendimize bu gidişatın nasıl durdurulabileceğini sormalıyız.
More Sentences
|
| 20 |
Genel |
retail trade i.
|
perakende ticaret |
|
We have also devised a preferential arrangement for the retail trade.
Ayrıca perakende ticaret için tercihli bir düzenleme tasarladık.
More Sentences
|
|
|
| 21 |
Genel |
trade liberalization i.
|
ticaret serbestisi |
|
According to the FAO, trade liberalisation is beneficial to all countries.
FAO'ya göre ticaretin serbestleştirilmesi tüm ülkeler için faydalıdır.
More Sentences
|
| 22 |
Genel |
trade i.
|
ticaret |
|
The European Parliament is responsible for monitoring the common trade policy.
Avrupa Parlamentosu ortak ticaret politikasının izlenmesinden sorumludur.
More Sentences
|
| 23 |
Genel |
trade i.
|
değiş tokuş |
|
Unfortunately, we couldn't trade them to you without dismantling our whole ship.
Ne yazık ki, bütün gemiyi sökmeden onlarla değiş tokuş yapamayız.
More Sentences
|
| 24 |
Genel |
horse-trade i.
|
at ticareti |
|
What kind of horse-trading system is this? Certainly not a fair one!
Bu nasıl bir at ticareti sistemidir? Kesinlikle adil bir sistem değil!
More Sentences
|
| 25 |
Genel |
trade i.
|
müşteri |
|
They put up a sign saying "on sale" to attract passing trade.
Gelip geçen müşterileri çekmek için "indirimde" yazan bir tabela astılar.
More Sentences
|
| 26 |
Genel |
trade with f.
|
alışveriş yapmak (bir yerden) |
|
She used to trade with an herbalist in the woods.
Ormanda bir şifalı bitki uzmanıyla alışverişler yapıyordu.
More Sentences
|
| 27 |
Genel |
trade f.
|
alışveriş yapmak |
|
I travel, I trade, I meet people, I hear things.
Çok gezer, alışveriş yapar, yeni insanlarla tanışırım ve bir sürü şey duyarım.
More Sentences
|
| 28 |
Genel |
trade with f.
|
alışveriş etmek (birinden) |
|
She used to trade with an herbalist in the woods.
Ormandaki bir aktar ile alışveriş ederdi.
More Sentences
|
| 29 |
Genel |
trade f.
|
takas etmek |
|
I'm just trying to trade a kitchen range for some drugs.
Bir mutfak ocağını bazı ilaçlarla takas etmeye çalışıyorum işte.
More Sentences
|
| 30 |
Genel |
trade f.
|
ticaret yapmak |
|
These benefits particularly relate to the opportunity to trade freely across the Union.
Bu faydalar özellikle Birlik genelinde serbestçe ticaret yapma fırsatıyla ilgilidir.
More Sentences
|
| 31 |
Genel |
trade f.
|
satmak |
|
I think you trade in black-market fables.
Bence sen kara borsa hikayeler satıyorsun.
More Sentences
|
| 32 |
Genel |
horse-trade f.
|
at ticareti yapmak |
|
This means that horse-trading of one kind or another is now to be engaged in.
Bu da şu ya da bu şekilde at ticareti yapılacağı anlamına geliyor.
More Sentences
|
| 33 |
Genel |
trade f.
|
değiş tokuş etmek |
|
The two children traded bikes for the day.
İki çocuk bir günlüğüne bisikletlerini değiş tokuş ettiler.
More Sentences
|
| 34 |
Genel |
trade f.
|
ticari faaliyet |
|
The company was forced to cease trade.
Şirket ticareti faaliyetini durdurmak zorunda kaldı.
More Sentences
|
| 35 |
Genel |
trade f.
|
işlem görmek |
|
The benefits of the currency plunged down and started to trade in the red.
Para biriminin faydaları azaldı ve kırmızı renkte işlem görmeye başladı.
More Sentences
|
| Idioms |
|
| 36 |
Deyim |
a trade secret i.
|
meslek sırrı |
|
What you know how to do is a trade secret.
Yapmayı bildiğin şey bir meslek sırrı.
More Sentences
|
| Trade/Economic |
|
| 37 |
Ticaret/Ekonomi |
trade i.
|
alışveriş |
|
Free trade must also extend to the world of ideas.
Serbest alışveriş aynı zamanda fikir dünyasına da uzanmalıdır.
More Sentences
|
| 38 |
Ticaret/Ekonomi |
regional trade agreements i.
|
bölgesel ticaret anlaşmaları |
|
Regional trade agreements are not uniform.
Bölgesel ticaret anlaşmaları tek tip değildir.
More Sentences
|
| 39 |
Ticaret/Ekonomi |
foreign trade i.
|
dış ticaret |
|
The rapid growth of recent years has gone hand in hand with a significant expansion of foreign trade.
Son yıllardaki hızlı büyüme, dış ticaret hacminde önemli bir genişlemeyle el ele gitmiştir.
More Sentences
|
| 40 |
Ticaret/Ekonomi |
foreign trade surplus i.
|
dış ticaret fazlası |
|
We are achieving high foreign trade surpluses with all these countries.
Tüm bu ülkelerle yüksek dış ticaret fazlaları elde ediyoruz.
More Sentences
|
|
|
| 41 |
Ticaret/Ekonomi |
trade deficit i.
|
dış ticaret açığı |
|
The country is trying hard to make up for her trade deficit.
Ülke, dış ticaret açığını telafi etmek için çok çabalıyor.
More Sentences
|
| Common Usage |
|
| 42 |
Yaygın Kullanım |
center of trade i.
|
ticaret merkezi |
|
| 43 |
Yaygın Kullanım |
trade center i.
|
ticaret merkezi |
|
| 44 |
Yaygın Kullanım |
shipping trade i.
|
deniz ticareti |
|
| General |
|
| 45 |
Genel |
food industry and trade i.
|
besin endüstrisi ve ticareti |
|
| 46 |
Genel |
seed industry and trade i.
|
tohum endüstrisi ve ticareti |
|
| 47 |
Genel |
meat industry and trade i.
|
et endüstrisi ve ticareti |
|
| 48 |
Genel |
trade school i.
|
sanat enstitüsü |
|
| 49 |
Genel |
trade union collaborating with employer i.
|
sarı sendika |
|
| 50 |
Genel |
trade shows i.
|
ticari sergiler |
|
| 51 |
Genel |
leather industry and trade i.
|
deri endüstrisi ve ticareti |
|
| 52 |
Genel |
trade i.
|
zanaat |
|
| 53 |
Genel |
floating trade i.
|
deniz ticareti |
|
| 54 |
Genel |
vegetable trade i.
|
sebze ticareti |
|
| 55 |
Genel |
trade paperback i.
|
kapağı kartondan ve sayfaları normal baskısına göre daha kalitesiz olan kitap |
|
| 56 |
Genel |
milk trade i.
|
süt ticareti |
|
| 57 |
Genel |
trade gap i.
|
ticaret açığı |
|
| 58 |
Genel |
slave trade i.
|
esir ticareti |
|
| 59 |
Genel |
trade bill i.
|
alışveriş faturası |
|
| 60 |
Genel |
cotton trade i.
|
pamuk ticareti |
|
| 61 |
Genel |
petroleum industry and trade i.
|
petrol endüstrisi ve ticareti |
|
| 62 |
Genel |
leather trade i.
|
dericilik |
|
| 63 |
Genel |
balance of trade i.
|
ithalat ve ihracat arasındaki değer farkı |
|
| 64 |
Genel |
general agreement on tariffs and trade i.
|
gümrük tarifeleri ve ticaret genel anlaşması |
|
| 65 |
Genel |
coal trade i.
|
kömür ticareti |
|
| 66 |
Genel |
trade stoppage i.
|
ticaret stopajı |
|
| 67 |
Genel |
book industries and trade i.
|
kitap endüstrisi ve ticareti |
|
| 68 |
Genel |
automobile industry and trade i.
|
otomobil endüstrisi ve ticareti |
|
| 69 |
Genel |
opium trade i.
|
afyon ticareti |
|
| 70 |
Genel |
trade wind i.
|
tek yönlü rüzgar |
|
| 71 |
Genel |
trade i.
|
tüccarlık |
|
| 72 |
Genel |
trade regulation i.
|
ticaret yönetmeliği |
|
| 73 |
Genel |
foreign trade promotion i.
|
dış ticaret promosyonu |
|
| 74 |
Genel |
white slave trade i.
|
beyaz kadın ticareti |
|
| 75 |
Genel |
trade i.
|
zanaatçılık |
|
| 76 |
Genel |
registered trade mark i.
|
müseccel marka |
|
| 77 |
Genel |
furniture industry and trade i.
|
mobilya endüstrisi ve ticareti |
|
| 78 |
Genel |
types of trade union organizations i.
|
işçi sendikaları örgütlenme biçimi |
|
| 79 |
Genel |
trade unionist i.
|
ticaret birliği üyesi |
|
| 80 |
Genel |
building trade i.
|
yapı sanayii |
|
|
|
| 81 |
Genel |
foreign trade and employment i.
|
dış ticaret ve istihdam |
|
| 82 |
Genel |
honey trade i.
|
bal ticareti |
|
| 83 |
Genel |
grain trade i.
|
tahıl ticareti |
|
| 84 |
Genel |
trade embargo i.
|
alışveriş ambargosu |
|
| 85 |
Genel |
member to a trade union i.
|
sendikalı |
|
| 86 |
Genel |
centre of trade i.
|
ticaret merkezi |
|
| 87 |
Genel |
modern woman trade i.
|
küresel kadın ticareti |
|
| 88 |
Genel |
wholesale trade i.
|
toptan satış |
|
| 89 |
Genel |
boards of trade i.
|
ticaret odaları |
|
| 90 |
Genel |
trade vocational high school i.
|
ticaret meslek lisesi |
|
| 91 |
Genel |
trade cycle i.
|
alışveriş dönemi |
|
| 92 |
Genel |
domestic trade i.
|
iç ticaret |
|
| 93 |
Genel |
easing of trade curbs i.
|
ticaretin engellerinin gevşetilmesi |
|
| 94 |
Genel |
free trade and protection i.
|
serbest ticaret koruma |
|
| 95 |
Genel |
fruit trade i.
|
meyve ticareti |
|
| 96 |
Genel |
iron industry and trade i.
|
demir endüstrisi ve ticareti |
|
| 97 |
Genel |
trick of the trade i.
|
meslek sırrı |
|
| 98 |
Genel |
copper industry and trade i.
|
bakır endüstrisi ve ticareti |
|
| 99 |
Genel |
modern woman trade i.
|
modern kadın ticareti |
|
| 100 |
Genel |
manufacturing trade branch i.
|
iş kolu |
|
| 101 |
Genel |
plastics industry and trade i.
|
plastik endüstrisi ve ticareti |
|
| 102 |
Genel |
trade schools i.
|
ticaret okulları |
|
| 103 |
Genel |
balance of trade i.
|
dış ticaret dengesi |
|
| 104 |
Genel |
trade i.
|
sanat |
|
| 105 |
Genel |
maritime trade law i.
|
deniz ticaret hukuku |
|
| 106 |
Genel |
european trade union confederation i.
|
avrupa sendikalar konfederasyonu |
|
| 107 |
Genel |
herbalist's trade i.
|
aktarlık |
|
| 108 |
Genel |
wholesale trade i.
|
toptan satışlar |
|
| 109 |
Genel |
world federation of trade unions i.
|
dünya işçi sendikaları federasyonu |
|
| 110 |
Genel |
metal trade i.
|
metal ticareti |
|
| 111 |
Genel |
trade paper edition i.
|
kapağı kartondan ve sayfaları normal baskısına göre daha kalitesiz olan kitap |
|
| 112 |
Genel |
home trade i.
|
dahili ticaret |
|
| 113 |
Genel |
trade associations i.
|
ticari kurumlar |
|
| 114 |
Genel |
shoe trade i.
|
ayakkabıcılık |
|
| 115 |
Genel |
trade catalogs i.
|
ticari kataloglar |
|
| 116 |
Genel |
trade i.
|
aksata |
|
| 117 |
Genel |
trade school i.
|
sanat okulu |
|
| 118 |
Genel |
trade i.
|
meşguliyet |
|
| 119 |
Genel |
trade book i.
|
alışveriş kitabı |
|
| 120 |
Genel |
trade unionism i.
|
sendikalizm |
|
| 121 |
Genel |
foreign trade regulation i.
|
dış ticaret mevzuatı |
|
| 122 |
Genel |
types of trade union organizations i.
|
işçi sendikası türleri |
|
| 123 |
Genel |
trade blocs i.
|
ticaret alanları |
|
| 124 |
Genel |
trade i.
|
tecim |
|
| 125 |
Genel |
trade school i.
|
teknik okul |
|
| 126 |
Genel |
rubber industry and trade i.
|
lastik endüstrisi ve ticareti |
|
| 127 |
Genel |
produce trade i.
|
ürün ticareti |
|
| 128 |
Genel |
trade secret i.
|
mesleki sır |
|
| 129 |
Genel |
illicit trade i.
|
kaçak ticaret |
|
| 130 |
Genel |
intermediate trade i.
|
aracılık |
|
| 131 |
Genel |
foreign trade regulation i.
|
dış ticaret yönetmeliği |
|
| 132 |
Genel |
monopoly of trade right in ottoman empire i.
|
gedik |
|
| 133 |
Genel |
the history of turkish trade union i.
|
türk işçi sendikaları tarihi |
|
| 134 |
Genel |
nontariff trade barriers i.
|
tarife dışı ticaret engelleri |
|
| 135 |
Genel |
trade licence i.
|
iş ruhsatı |
|
| 136 |
Genel |
trade i.
|
alım satım |
|
| 137 |
Genel |
trade union i.
|
ticaret birliği |
|
| 138 |
Genel |
technical barriers to trade i.
|
ticarette teknik engeller anlaşması |
|
| 139 |
Genel |
optical industry and trade i.
|
optik endüstrisi ve ticareti |
|
| 140 |
Genel |
trade edition i.
|
alışveriş broşürü |
|
| 141 |
Genel |
trade route i.
|
ticaret yapılan yol |
|
| 142 |
Genel |
building trade i.
|
inşaat sektörü |
|
| 143 |
Genel |
trade wind i.
|
ticaret rüzgarları |
|
| 144 |
Genel |
coasting trade i.
|
kabotaj |
|
| 145 |
Genel |
coasting trade i.
|
sahil ticareti |
|
| 146 |
Genel |
wine trade i.
|
şarap ticareti |
|
| 147 |
Genel |
carrying trade i.
|
nakliyecilik |
|
| 148 |
Genel |
trade register i.
|
ticaret sicili |
|
| 149 |
Genel |
trade centre i.
|
iş merkezi |
|
| 150 |
Genel |
lumber trade i.
|
kereste ticareti |
|
| 151 |
Genel |
zinc industry and trade i.
|
çinko endüstrisi ve ticareti |
|
| 152 |
Genel |
tobacco manufacture and trade i.
|
tütün imalatı ve ticareti |
|
| 153 |
Genel |
salt industry and trade i.
|
tuz endüstrisi ve ticareti |
|
| 154 |
Genel |
stone industry and trade i.
|
taş endüstrisi ve ticareti |
|
| 155 |
Genel |
olive industry and trade i.
|
zeytin endüstrisi ve ticareti |
|
| 156 |
Genel |
steel industry and trade i.
|
çelik endüstrisi ve ticareti |
|
| 157 |
Genel |
marble industry and trade i.
|
mermer endüstrisi ve ticareti |
|
| 158 |
Genel |
lead industry and trade i.
|
kurşun endüstrisi ve ticareti |
|
| 159 |
Genel |
soap trade i.
|
sabun ticareti |
|
| 160 |
Genel |
sugar trade i.
|
şeker ticareti |
|
| 161 |
Genel |
wholesale trade i.
|
toptan ticaret |
|
| 162 |
Genel |
plastics industry and trade i.
|
plastik endüstrisi ve ticaret |
|
| 163 |
Genel |
counter trade i.
|
karşılıklı ticaret |
|
| 164 |
Genel |
bilateral trade volume i.
|
ikili ticaret hacmi |
|
| 165 |
Genel |
trade register number i.
|
ticaret sicil numarası |
|
| 166 |
Genel |
petty trade i.
|
küçük ölçekli ticaret |
|
| 167 |
Genel |
petty trade i.
|
ucuz mal ticareti |
|
| 168 |
Genel |
organ trade i.
|
organ ticareti |
|
| 169 |
Genel |
chamber of industry and trade i.
|
sanayi ve ticaret odası |
|
| 170 |
Genel |
registered trade mark i.
|
tescilli ticari marka |
|
| 171 |
Genel |
trade life i.
|
ticaret hayatı |
|
| 172 |
Genel |
east-west trade i.
|
doğu-batı ticareti |
|
| 173 |
Genel |
intra-eu trade i.
|
ab içi ticaret |
|
| 174 |
Genel |
trade-off analysis i.
|
dengeleme tahlili |
|
| 175 |
Genel |
slave-trade i.
|
köle ticareti |
|
| 176 |
Genel |
trade-off i.
|
bir şeyi elde etmek için başka bir şeyden vazgeçme |
|
| 177 |
Genel |
trade-unions and education i.
|
sendikalar ve eğitim |
|
| 178 |
Genel |
second-hand book trade i.
|
sahaflık |
|
| 179 |
Genel |
stock-in-trade i.
|
sermaye |
|
| 180 |
Genel |
trade-unions and mass media i.
|
sendikalar ve kitle iletişim araçları |
|
| 181 |
Genel |
stock-in-trade i.
|
stok |
|
| 182 |
Genel |
trade-unions i.
|
sendikalar |
|
| 183 |
Genel |
international trade volume i.
|
uluslararası ticaret hacmi |
|
| 184 |
Genel |
democratic confederation of nepalese trade unions i.
|
demokratik nepal sendikaları konfederasyonu |
|
| 185 |
Genel |
bushmeat trade i.
|
vahşi hayvan eti ticareti |
|
| 186 |
Genel |
the importance of trade i.
|
ticaretin önemi |
|
| 187 |
Genel |
cultural and trade center i.
|
kültür ve ticaret merkezi |
|
| 188 |
Genel |
cultural and trade centre i.
|
kültür ve ticaret merkezi |
|
| 189 |
Genel |
catering trade i.
|
ikram servis ticareti |
|
| 190 |
Genel |
secret of the trade i.
|
ticaretin sırrı |
|
| 191 |
Genel |
european free trade association i.
|
avrupa serbest ticaret birliği |
|
| 192 |
Genel |
economics and trade i.
|
ekonomi ve ticaret |
|
| 193 |
Genel |
trade i.
|
paylaşım |
|
| 194 |
Genel |
trade i.
|
esnaf |
|
| 195 |
Genel |
trade [dialect] i.
|
karışıklık |
|
| 196 |
Genel |
trade [dialect] i.
|
huzursuzluk |
|
| 197 |
Genel |
trade [dialect] i.
|
şeyler |
|
| 198 |
Genel |
trade [dialect] i.
|
yiyecekler |
|
| 199 |
Genel |
trade [dialect] i.
|
çerçöp |
|
| 200 |
Genel |
trade [dialect] i.
|
değersiz insanlar |
|
| 201 |
Genel |
trade [obsolete] i.
|
yol |
|
| 202 |
Genel |
trade [obsolete] i.
|
güzergah |
|
| 203 |
Genel |
trade [obsolete] i.
|
ilişki |
|
| 204 |
Genel |
trade [obsolete] i.
|
münasebet |
|
| 205 |
Genel |
trade card [brit] i.
|
kartvizit |
|
| 206 |
Genel |
trade publisher i.
|
ticari kitap yayıncısı |
|
| 207 |
Genel |
international trade and logistics i.
|
uluslararası ticaret ve lojistik |
|
| 208 |
Genel |
horse trade i.
|
sıkı pazarlık |
|
| 209 |
Genel |
horse trade i.
|
kurnaz pazarlık |
|
| 210 |
Genel |
horse trade i.
|
at ticareti |
|
| 211 |
Genel |
horse trade i.
|
pratik uzlaşma |
|
| 212 |
Genel |
horse trade i.
|
iş bitirici uzlaşma |
|
| 213 |
Genel |
horse-trade i.
|
sıkı pazarlık |
|
| 214 |
Genel |
horse-trade i.
|
sert pazarlık |
|
| 215 |
Genel |
horse-trade i.
|
sert uzlaşı |
|
| 216 |
Genel |
trade-off i.
|
iki şey arasında yapılan seçim |
|
| 217 |
Genel |
ply a trade f.
|
ticaret yapmak |
|
| 218 |
Genel |
trade something in f.
|
bir şeyi verip onun değerini başka bir şeyin bedelinden düşürerek o şeyi satın almak |
|
| 219 |
Genel |
trade f.
|
iş yapmak |
|
| 220 |
Genel |
trade on f.
|
bir şeyi kendi yararına kullanmak |
|
| 221 |
Genel |
join a trade union f.
|
sendikalaşmak |
|
| 222 |
Genel |
trade on f.
|
faydalanmak |
|
| 223 |
Genel |
trade f.
|
alım satım yapmak |
|
| 224 |
Genel |
trade for f.
|
değiş tokuş etmek |
|
| 225 |
Genel |
form a trade union f.
|
sendikalaşmak |
|
| 226 |
Genel |
trade something in for f.
|
bir şeyi verip onun değerini başka bir şeyin bedelinden düşürerek o şeyi satın almak |
|
| 227 |
Genel |
trade for f.
|
trampa etmek |
|
| 228 |
Genel |
carry out trade activities f.
|
ticari faaliyette bulunmak |
|
| 229 |
Genel |
trade f.
|
almak |
|
| 230 |
Genel |
trade quips f.
|
karşılıklı espriler yapmak |
|
| 231 |
Genel |
trade quips f.
|
esprileşmek |
|
| 232 |
Genel |
trade in commodities f.
|
mal ticareti yapmak |
|
| 233 |
Genel |
have foreign trade surplus f.
|
dış ticaret fazlası vermek |
|
| 234 |
Genel |
provide foreign trade consultancy services to corporate companies f.
|
kurumsal firmalara dış ticaret danışmanlık hizmetleri vermek |
|
| 235 |
Genel |
trade [dialect] f.
|
yürümek |
|
| 236 |
Genel |
trade [dialect] f.
|
geçmek |
|
| 237 |
Genel |
trade [dialect] f.
|
ilerlemek |
|
| 238 |
Genel |
trade [obsolete] f.
|
yolunu bulmak |
|
| 239 |
Genel |
trade [obsolete] f.
|
adımlamak |
|
| 240 |
Genel |
trade [obsolete] f.
|
kat etmek |
|
| 241 |
Genel |
trade [obsolete] f.
|
meşgale edinmek |
|
| 242 |
Genel |
trade [obsolete] f.
|
amaç edinmek |
|
| 243 |
Genel |
trade [obsolete] f.
|
düzenli kullanmak |
|
| 244 |
Genel |
trade [obsolete] f.
|
alışkanlık edinmek |
|
| 245 |
Genel |
trade [obsolete] f.
|
öğretmek |
|
| 246 |
Genel |
trade [obsolete] f.
|
eğitim vermek |
|
| 247 |
Genel |
trade [obsolete] f.
|
müzakere etmek |
|
| 248 |
Genel |
trade jokes f.
|
şakalaşmak |
|
| 249 |
Genel |
horse trade f.
|
at ticareti yapmak |
|
| 250 |
Genel |
horse-trade f.
|
sıkı pazarlık yapmak |
|
| 251 |
Genel |
trade-union s.
|
sendikal |
|
| 252 |
Genel |
by trade zf.
|
meslekten |
|
| Phrasals |
|
| 253 |
Öbek Fiiller |
trade upon f.
|
yararına kullanmak |
|
| 254 |
Öbek Fiiller |
trade upon f.
|
faydalanmak |
|
| 255 |
Öbek Fiiller |
trade in f.
|
ödeme olarak teslim etmek |
|
| 256 |
Öbek Fiiller |
trade off f.
|
aralıklı olarak birbiriyle yer değiştirmek |
|
| 257 |
Öbek Fiiller |
trade off f.
|
değiş tokuş etmek |
|
| 258 |
Öbek Fiiller |
trade off f.
|
bedel karşılığında feda etmek |
|
| 259 |
Öbek Fiiller |
trade down f.
|
daha ucuzu/değersizi ile takas etmek |
|
| 260 |
Öbek Fiiller |
trade down f.
|
yerine daha ucuzunu koymak |
|
| 261 |
Öbek Fiiller |
trade down f.
|
düşük fiyatlı ürünler satın alıp stoklamak |
|
| 262 |
Öbek Fiiller |
trade in f.
|
takas etmek |
|
| 263 |
Öbek Fiiller |
trade at f.
|
bir yerden alışveriş yapmak |
|
| 264 |
Öbek Fiiller |
trade something off f.
|
bir şeyi satarak/yenisini alarak elden çıkarmak |
|
| 265 |
Öbek Fiiller |
trade something off f.
|
bir şeyi ucuza vermek |
|
| 266 |
Öbek Fiiller |
trade up from something f.
|
daha pahalısıyla/büyüğüyle takas etmek |
|
| 267 |
Öbek Fiiller |
trade up (to something) f.
|
daha pahalısıyla/büyüğüyle takas etmek |
|
| 268 |
Öbek Fiiller |
trade places with f.
|
yer değiştirmek |
|
| 269 |
Öbek Fiiller |
trade (something) in for (something) f.
|
(bir şeyi bir şeyle) değiştirmek |
|
| 270 |
Öbek Fiiller |
trade (something) in for (something) f.
|
(eski bir şeyi verip başka bir şey) satın almak |
|
| 271 |
Öbek Fiiller |
trade (something) in for (something) f.
|
aradaki farkı ödeyip (eski bir şeyi yeni bir şeyle) takas etmek |
|
| 272 |
Öbek Fiiller |
trade (something) in for (something) f.
|
(bir şeyi) verip onun değerini (başka bir şeyin) bedelinden düşürerek o şeyi satın almak |
|
| 273 |
Öbek Fiiller |
trade (something) in on (something) f.
|
(bir şeyi) aradaki farkı ödeyip (yeni bir şeyle) değiştirmek |
|
| 274 |
Öbek Fiiller |
trade (something) in on (something) f.
|
(eski bir şeyi verip başka bir şey) satın almak |
|
| 275 |
Öbek Fiiller |
trade (something) in on (something) f.
|
aradaki farkı ödeyip (eski bir şeyi yeni bir şeyle) takas etmek |
|
| 276 |
Öbek Fiiller |
trade (something) in on (something) f.
|
(bir şeyi) verip onun değerini (başka bir şeyin) bedelinden düşürerek o şeyi satın almak |
|
| 277 |
Öbek Fiiller |
trade at (some place) f.
|
(bir yerde) satmak |
|
| 278 |
Öbek Fiiller |
trade at (some place) f.
|
(bir yerde) satış/ticaret yapmak |
|
| 279 |
Öbek Fiiller |
trade for (someone or something) f.
|
(biriyle/bir şeyle) değiştirmek |
|
| 280 |
Öbek Fiiller |
trade for (someone or something) f.
|
(biriyle/bir şeyle) değiş tokuş etmek |
|
| 281 |
Öbek Fiiller |
trade for (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) değişmek |
|
| 282 |
Öbek Fiiller |
trade for (something) f.
|
(bir şeyle) değiştirmek |
|
| 283 |
Öbek Fiiller |
trade for (something) f.
|
(bir şeyle) takas etmek |
|
| 284 |
Öbek Fiiller |
trade for (something) f.
|
(bir şeyle) yenilemek |
|
| 285 |
Öbek Fiiller |
trade for (something) f.
|
(bir süreliğine) değişmek |
|
| 286 |
Öbek Fiiller |
trade for (something) f.
|
(bir süre için) değişmek |
|
| 287 |
Öbek Fiiller |
trade for (something) f.
|
(bir süreliğine) değiş tokuş etmek |
|
| 288 |
Öbek Fiiller |
trade for (someone) f.
|
(biriyle) takas yapmak |
|
| 289 |
Öbek Fiiller |
trade for (someone) f.
|
(biriyle) değiş tokuş yapmak |
|
| 290 |
Öbek Fiiller |
trade on (something) f.
|
(bir şeyden) faydalanmak |
|
| 291 |
Öbek Fiiller |
trade on (something) f.
|
(bir şeyden) fayda sağlamak |
|
| 292 |
Öbek Fiiller |
trade on (something) f.
|
(bir şeyle) geçinmek |
|
| 293 |
Öbek Fiiller |
trade up f.
|
daha pahalısıyla/büyüğüyle takas etmek |
|
| 294 |
Öbek Fiiller |
trade up f.
|
daha pahalısıyla/büyüğüyle değiştirmek |
|
| 295 |
Öbek Fiiller |
trade up from f.
|
daha pahalısıyla/büyüğüyle takas etmek |
|
| 296 |
Öbek Fiiller |
trade up from f.
|
daha pahalısıyla/büyüğüyle değiştirmek |
|
| 297 |
Öbek Fiiller |
trade with (one) f.
|
(biriyle) takas yapmak |
|
| 298 |
Öbek Fiiller |
trade with (one) f.
|
(biriyle) değiş tokuş etmek |
|
| 299 |
Öbek Fiiller |
trade with (one) f.
|
(biriyle) iş yapmak |
|
| 300 |
Öbek Fiiller |
trade with (one) f.
|
(biriyle) ticaret yapmak |
|
| Phrases |
|
| 301 |
İfadeler |
trade name of which is written above (entity) i.
|
yukarıda ticaret unvanı yazılı |
|
| Proverb |
|
| 302 |
Atasözü |
there are tricks in every trade
|
her işin bir püf noktası vardır |
|
| 303 |
Atasözü |
cobbler, stick to your trade
|
kendi alanına odaklan |
|
| 304 |
Atasözü |
cobbler, stick to your trade
|
bildiğin şeye odaklan |
|
| 305 |
Atasözü |
cobbler, stick to your trade
|
bildiğin yolda yürü |
|
| 306 |
Atasözü |
cobbler, stick to your trade
|
kendi alanından/yolundan şaşma |
|
| 307 |
Atasözü |
cobbler, stick to your trade
|
bilmediğin işlere kalkışma |
|
| Colloquial |
|
| 308 |
Konuşma Dili |
trade-last [us] i.
|
birinden kendi hakkında duyduğu iltifata karşılık olarak o kişi hakkında duyulmuş iltifatı söyleme |
|
| 309 |
Konuşma Dili |
rag trade i.
|
giyim endüstrisi |
|
| 310 |
Konuşma Dili |
rag trade i.
|
tekstil endüstrisi |
|
| 311 |
Konuşma Dili |
trade blows/insults f.
|
aralarında tartışmak |
|
| 312 |
Konuşma Dili |
trade barbs f.
|
atışmak |
|
| 313 |
Konuşma Dili |
trade blows/insults f.
|
birbirlerine hakaret etmek |
|
| 314 |
Konuşma Dili |
trade barbs f.
|
karşılıklı küfürleşmek |
|
| 315 |
Konuşma Dili |
trade barbs f.
|
karşılıklı hakaretleşmek |
|
| 316 |
Konuşma Dili |
trade blows/insults f.
|
yumruklaşmak |
|
| 317 |
Konuşma Dili |
trade places f.
|
yer değiştirmek |
|
| 318 |
Konuşma Dili |
trade places f.
|
rolleri değişmek |
|
| 319 |
Konuşma Dili |
trade places f.
|
yerine geçmek |
|
| 320 |
Konuşma Dili |
trade places f.
|
yerinde olmak |
|
| 321 |
Konuşma Dili |
wtt (wanting/willing to trade) expr.
|
satmak isteme |
|
| Idioms |
|
| 322 |
Deyim |
trick of one's trade i.
|
meslek sırrı |
|
| 323 |
Deyim |
the tricks of the trade i.
|
bir işin mutfağı |
|
| 324 |
Deyim |
the tools of your trade i.
|
bir işi yapmak için gerekli aletler/yöntem |
|
| 325 |
Deyim |
the tools of the trade i.
|
bir işi yapmak için gerekli aletler/yöntem |
|
| 326 |
Deyim |
flesh trade i.
|
insan ticareti |
|
| 327 |
Deyim |
a trade secret i.
|
ticaret sırrı |
|
| 328 |
Deyim |
a trade secret i.
|
ticari sır |
|
| 329 |
Deyim |
a trade secret i.
|
mesleki sır |
|
| 330 |
Deyim |
carriage trade i.
|
en iyi müşteriler |
|
| 331 |
Deyim |
carriage trade i.
|
en zengin müşteriler |
|
| 332 |
Deyim |
the carriage trade i.
|
zengin müşteriler |
|
| 333 |
Deyim |
the carriage trade i.
|
iyi müşteriler |
|
| 334 |
Deyim |
the carriage trade i.
|
varlıklı müşteriler |
|
| 335 |
Deyim |
the tools of the trade i.
|
bir işi yapmak için gerekli aletler/yöntem |
|
| 336 |
Deyim |
the tools of one's trade i.
|
bir işi yapmak için gerekli aletler/yöntem |
|
| 337 |
Deyim |
trade off the orchard for an apple f.
|
ayrıntılarla uğraşırken büyük resmi göz ardı etmek |
|
| 338 |
Deyim |
trade off the orchard for an apple f.
|
ayrıntılarda boğulup büyük resmi kaçırmak |
|
| 339 |
Deyim |
trade off the orchard for an apple f.
|
çayda/bir kaşık suda boğulup denizi görememek |
|
| 340 |
Deyim |
trade places with (someone) f.
|
(birinin) yerinde olmak |
|
| 341 |
Deyim |
ply for trade [uk] f.
|
(taksiler için) müşteri/yolcu aramak |
|
| 342 |
Deyim |
ply for trade [uk] f.
|
(taksiler için) müşteri/yolcu peşinde koşmak |
|
| 343 |
Deyim |
show someone tricks of the trade f.
|
birine bir şeyin püf noktalarını göstermek |
|
| 344 |
Deyim |
take something out in trade f.
|
bir işin bedelini para yerine mal veya hizmet olarak ödemek |
|
| 345 |
Deyim |
trade insults with someone f.
|
birbirine karşılıklı hakaretler yağdırmak |
|
| 346 |
Deyim |
would not trade for the world f.
|
dünyalara değişmemek |
|
| 347 |
Deyim |
do a roaring trade f.
|
çok karlı bir iş yapmak |
|
| 348 |
Deyim |
know (all) the tricks of the trade f.
|
işin tüm inceliklerini öğrenmek |
|
| 349 |
Deyim |
know the tricks of the trade f.
|
ticaretin hilelerini bilmek |
|
| 350 |
Deyim |
know the tricks of the trade f.
|
ticaretin püf noktalarını bilmek |
|
| 351 |
Deyim |
ply your trade f.
|
zanaatini/işini icra etmek |
|
| 352 |
Deyim |
do a roaring trade f.
|
yok satmak |
|
| 353 |
Deyim |
do a roaring trade (in something) f.
|
(bir şeyi) iyi satmak |
|
| 354 |
Deyim |
do a roaring trade (in something) f.
|
(bir şeyde) iyi iş yapmak |
|
| 355 |
Deyim |
do a roaring trade (in something) f.
|
(bir şeyde) çok karlı bir iş yapmak |
|
| 356 |
Deyim |
do a roaring trade (in something) f.
|
(bir şeyi) yok satmak |
|
| 357 |
Deyim |
ply (one's) trade f.
|
zanaatını/işini icra etmek |
|
| 358 |
Deyim |
ply (one's) trade f.
|
işini/çalışmayı sürdürmek |
|
| 359 |
Deyim |
take out in trade f.
|
bir işin bedeli karşılığında para yerine mal veya hizmet olarak ödeme almak/kabul etmek |
|
| 360 |
Deyim |
eat and drink with your friends but do not trade with them expr.
|
dostluk başka alışveriş başka |
|
| 361 |
Deyim |
by trade expr.
|
çekirdekten yetişme |
|
| Speaking |
|
| 362 |
Konuşma |
it just doesn't seem like a fair trade expr.
|
pek de adil bir alışveriş değil bu |
|
| 363 |
Konuşma |
I wouldn't trade you for the world expr.
|
seni dünyalara değişmem |
|
| Trade/Economic |
|
| 364 |
Ticaret/Ekonomi |
carriage trade i.
|
işletmenin zengin müşterileri |
|
| 365 |
Ticaret/Ekonomi |
carriage trade i.
|
üst sınıf müşterilerin yaptığı alışveriş |
|
| 366 |
Ticaret/Ekonomi |
trade i.
|
ticari müşteriler |
|
| 367 |
Ticaret/Ekonomi |
trade i.
|
işçi hareketi |
|
| 368 |
Ticaret/Ekonomi |
trade i.
|
pazar |
|
| 369 |
Ticaret/Ekonomi |
trade i.
|
piyasa |
|
| 370 |
Ticaret/Ekonomi |
trade dollar i.
|
geçmişte abd'de ihracat amaçlı basılmış bir gümüş sikke |
|
| 371 |
Ticaret/Ekonomi |
trade expense i.
|
işletme giderleri |
|
| 372 |
Ticaret/Ekonomi |
trade good i.
|
emtia |
|
| 373 |
Ticaret/Ekonomi |
trade protection i.
|
yerli sanayiyi yabancı rekabete karşı korumak için ithalatta vergi veya kota uygulanması |
|
| 374 |
Ticaret/Ekonomi |
trade sale i.
|
kitap açık arttırması |
|
| 375 |
Ticaret/Ekonomi |
trade-in i.
|
takas olarak verilen mal |
|
| 376 |
Ticaret/Ekonomi |
trade-in i.
|
takas içeren ticari işlem |
|
| 377 |
Ticaret/Ekonomi |
trade-in i.
|
takas edilen ürünün değeri |
|
| 378 |
Ticaret/Ekonomi |
trade board i.
|
(geçmişte) ingiltere'deki yetkili ticaret şurası |
|
| 379 |
Ticaret/Ekonomi |
trade coin i.
|
dış ticarette kullanımı amaçlanan madeni para |
|
| 380 |
Ticaret/Ekonomi |
trade council i.
|
merkezi işçi sendikası |
|
| 381 |
Ticaret/Ekonomi |
trade fixture i.
|
ticari demirbaş |
|
| 382 |
Ticaret/Ekonomi |
trade guild [brit] i.
|
işçi sendikası |
|
| 383 |
Ticaret/Ekonomi |
trade practice i.
|
ticaret yöntemi |
|
| 384 |
Ticaret/Ekonomi |
trade practice i.
|
ticaret usulü |
|
| 385 |
Ticaret/Ekonomi |
european free trade association i.
|
avrupa serbest ticaret bölgesi |
|
| 386 |
Ticaret/Ekonomi |
european free trade association i.
|
aralarındaki gümrükleri kaldıran fakat dışa karşı ortak tarifeyi öngörmeyen bir iktisadi birleşme hareketi |
|
| 387 |
Ticaret/Ekonomi |
trade name i.
|
ad |
|
| 388 |
Ticaret/Ekonomi |
unfavourable balance of trade i.
|
açık veren dış ticaret dengesi |
|
| 389 |
Ticaret/Ekonomi |
barter trade i.
|
ayni mübadele |
|
| 390 |
Ticaret/Ekonomi |
entrepot trade i.
|
antrepo ticareti |
|
| 391 |
Ticaret/Ekonomi |
free trade area of the americas i.
|
amerika kıtası serbest ticaret bölgesi |
|
| 392 |
Ticaret/Ekonomi |
trade receivables and trade payables from parent company, subsidiaries and participations i.
|
ana kuruluş, bağlı ortaklık ve iştiraklerin ticari alacak ve ticari borçlar içindeki payları |
|
| 393 |
Ticaret/Ekonomi |
switch trade i.
|
aktarma ticareti |
|
| 394 |
Ticaret/Ekonomi |
open trade i.
|
açık ticaret |
|
| 395 |
Ticaret/Ekonomi |
fair trade i.
|
adil ticaret |
|
| 396 |
Ticaret/Ekonomi |
fair trade certification i.
|
adil ticaret sertifikasyonu |
|
| 397 |
Ticaret/Ekonomi |
active trade balance i.
|
aktif dış ticaret bilançosu |
|
| 398 |
Ticaret/Ekonomi |
favourable balance of trade i.
|
aktif dış ticaret bilançosu |
|
| 399 |
Ticaret/Ekonomi |
export trade balance i.
|
aktif dış ticaret bilançosu |
|
| 400 |
Ticaret/Ekonomi |
favorable trade balance i.
|
aktif dış ticaret bilançosu |
|
| 401 |
Ticaret/Ekonomi |
trade mark i.
|
alameti farika |
|
| 402 |
Ticaret/Ekonomi |
trade receivable i.
|
alıcılar |
|
| 403 |
Ticaret/Ekonomi |
no trade position i.
|
analizlerde dış ticaretin olmadığı durum |
|
| 404 |
Ticaret/Ekonomi |
agreement trade i.
|
anlaşmalı ticaret |
|
| 405 |
Ticaret/Ekonomi |
intermediary trade i.
|
ara ticaret |
|
| 406 |
Ticaret/Ekonomi |
trade away i.
|
aracı ile ticaret |
|
| 407 |
Ticaret/Ekonomi |
trade away i.
|
aracı vasıtasıyla ticaret |
|
| 408 |
Ticaret/Ekonomi |
intermediate trade i.
|
aracılık |
|
| 409 |
Ticaret/Ekonomi |
ultra-pro-trade-biased growth i.
|
aşırı ticareti artırıcı yönlü büyüme |
|
| 410 |
Ticaret/Ekonomi |
ultra-anti-trade-biased growth i.
|
aşırı ticareti azaltıcı yönlü büyüme |
|
| 411 |
Ticaret/Ekonomi |
european trade union confederation (etuc) i.
|
avrupa işçi sendikaları konfederasyonu |
|
| 412 |
Ticaret/Ekonomi |
european free trade association i.
|
avrupa serbest ticaret birliği |
|
| 413 |
Ticaret/Ekonomi |
european trade union confederation (etuc) i.
|
avrupa ticaret birliği konfederasyonu |
|
| 414 |
Ticaret/Ekonomi |
staple trade i.
|
başlıca maddeler ticareti |
|
| 415 |
Ticaret/Ekonomi |
counter trade i.
|
bağlı ticaret |
|
| 416 |
Ticaret/Ekonomi |
shuttle trade i.
|
bavul ticareti |
|
| 417 |
Ticaret/Ekonomi |
skilled trade i.
|
beceriye dayalı meslek |
|
| 418 |
Ticaret/Ekonomi |
united nations conference on trade and development i.
|
birleşmiş milletler ticaret ve kalkınma konferansı |
|
| 419 |
Ticaret/Ekonomi |
United Nations Conference on Trade and Development i.
|
birleşmiş milletler ticaret ve kalkınma konferansı |
|
| 420 |
Ticaret/Ekonomi |
balance of trade i.
|
bir ülkenin mal ihracatı ile mal ithalatı arasındaki fark |
|
| 421 |
Ticaret/Ekonomi |
balanced trade i.
|
bir ülkenin ihraç ve ithal ettiği malların değerinin eşit olması |
|
| 422 |
Ticaret/Ekonomi |
regional trade bloc i.
|
bölgesel ticaret bloku |
|
| 423 |
Ticaret/Ekonomi |
interregional trade i.
|
bölgelerarası ticaret |
|
| 424 |
Ticaret/Ekonomi |
trade dress i.
|
bir ürüne asıl kimliğini veren sunuluş tarzı |
|
| 425 |
Ticaret/Ekonomi |
united nations conferences on trade and development i.
|
birleşmiş milletler ticaret ve kalkınma konferansı |
|
| 426 |
Ticaret/Ekonomi |
trade-in i.
|
bir satın alma işleminde ürün bedelinin bir kısmını ödemek için verilen eşya |
|
| 427 |
Ticaret/Ekonomi |
amounts written off trade debtors receivable within one year i.
|
bir yıl içerisinde ticari borçluların borçlarından düşülen miktarlar |
|
| 428 |
Ticaret/Ekonomi |
block trade i.
|
blok işlem |
|
| 429 |
Ticaret/Ekonomi |
extensive trade i.
|
büyük çapta ticaret |
|
| 430 |
Ticaret/Ekonomi |
amounts written off trade debtors receivable after one year i.
|
bir yılın sonunda ticari borçluların borçlarından düşülen miktarlar |
|
| 431 |
Ticaret/Ekonomi |
trade compliance i.
|
bir ürünün dış ticaret ve gümrük mevzuatına uygunluğu |
|
| 432 |
Ticaret/Ekonomi |
cross trade i.
|
çapraz işlem |
|
| 433 |
Ticaret/Ekonomi |
apprenticeable trade i.
|
çırak çalıştırılabilen iş |
|
| 434 |
Ticaret/Ekonomi |
multi-national trade community i.
|
çok uluslu ticaret topluluğu |
|
| 435 |
Ticaret/Ekonomi |
double factoral terms of trade i.
|
çift faktörlü ticaret hadleri |
|
| 436 |
Ticaret/Ekonomi |
china council for the promotion of international trade i.
|
çin uluslararası ticareti teşvik konseyi |
|
| 437 |
Ticaret/Ekonomi |
multilateral trade agreement i.
|
çok yanlı ticaret anlaşması |
|
| 438 |
Ticaret/Ekonomi |
employee's agreement not to disclose trade secrets i.
|
çalışan ile yapılan ticari sırları ifşa etmeme sözleşmesi |
|
| 439 |
Ticaret/Ekonomi |
multilateral trade negotiations i.
|
çok yanlı ticaret görüşmeleri |
|
| 440 |
Ticaret/Ekonomi |
multilateral trade regulations i.
|
çoklu ticaret anlaşması |
|
| 441 |
Ticaret/Ekonomi |
roaring trade i.
|
çok karlı iş |
|
| 442 |
Ticaret/Ekonomi |
cross trade i.
|
çapraz işlem |
|
| 443 |
Ticaret/Ekonomi |
multilateral trade i.
|
çok yanlı ticaret |
|
| 444 |
Ticaret/Ekonomi |
multilateral trade agreement i.
|
çok yanlı ticaret anlaşması |
|
| 445 |
Ticaret/Ekonomi |
brisk trade i.
|
canlı ticaret |
|
| 446 |
Ticaret/Ekonomi |
lively trade i.
|
canlı ticaret |
|
| 447 |
Ticaret/Ekonomi |
foreign trade crisis i.
|
dış ticaret krizi |
|
| 448 |
Ticaret/Ekonomi |
unfavorable balance of trade i.
|
dış ticaret açığı |
|
| 449 |
Ticaret/Ekonomi |
trade-off theory i.
|
dengeleme teorisi |
|
| 450 |
Ticaret/Ekonomi |
foreign trade balance i.
|
dış ticaret dengesi |
|
| 451 |
Ticaret/Ekonomi |
foreign trade deficit i.
|
dış ticaret açığı |
|
| 452 |
Ticaret/Ekonomi |
foreign trade financing i.
|
dış ticaret finansmanı |
|
| 453 |
Ticaret/Ekonomi |
foreign trade policy i.
|
dış ticaret politikası |
|
| 454 |
Ticaret/Ekonomi |
foreign trade regime i.
|
dış ticaret rejimi |
|
| 455 |
Ticaret/Ekonomi |
foreign trade restrictions i.
|
dış ticaret kısıtlamaları |
|
| 456 |
Ticaret/Ekonomi |
foreign trade volume i.
|
dış ticaret hacmi |
|
| 457 |
Ticaret/Ekonomi |
other trade payable i.
|
diğer ticari borçlar |
|
| 458 |
Ticaret/Ekonomi |
trade off curve i.
|
değiş tokuş eğrisi |
|
| 459 |
Ticaret/Ekonomi |
trade-off analysis i.
|
dengeleme analizi |
|
| 460 |
Ticaret/Ekonomi |
external term of trade i.
|
dış ticaret haddi |
|
| 461 |
Ticaret/Ekonomi |
foreign trade multiplier i.
|
dış ticaret çarpanı |
|
| 462 |
Ticaret/Ekonomi |
balance of foreign trade i.
|
dış ticaret bilançosu |
|
| 463 |
Ticaret/Ekonomi |
distributive trade i.
|
dağıtım işi |
|
| 464 |
Ticaret/Ekonomi |
foreign-trade multiplier i.
|
dış ticaret çarpanı |
|
| 465 |
Ticaret/Ekonomi |
balance of trade i.
|
dış ticaret dengesi |
|
| 466 |
Ticaret/Ekonomi |
foreign trade manager i.
|
dış ticaret müdürü |
|
| 467 |
Ticaret/Ekonomi |
merchandise trade deficit i.
|
dış ticaret açığı |
|
| 468 |
Ticaret/Ekonomi |
pattern of trade i.
|
dış ticaret modeli |
|
| 469 |
Ticaret/Ekonomi |
trade barrier i.
|
dış ticaret engeli |
|
| 470 |
Ticaret/Ekonomi |
balanced trade i.
|
dengeli ticaret |
|
| 471 |
Ticaret/Ekonomi |
inland trade i.
|
dahili ticaret |
|
| 472 |
Ticaret/Ekonomi |
equilibrium trade position i.
|
denge ticaret durumu |
|
| 473 |
Ticaret/Ekonomi |
international terms of trade i.
|
dış ticaret hadleri |
|
| 474 |
Ticaret/Ekonomi |
foreign trade zone i.
|
dış ticaret serbest bölgesi |
|
| 475 |
Ticaret/Ekonomi |
trade surplus i.
|
dış ticaret bilançosunun fazla vermesi |
|
| 476 |
Ticaret/Ekonomi |
other trade payables i.
|
diğer ticari borçlar |
|
| 477 |
Ticaret/Ekonomi |
trade-off i.
|
değiş tokuş |
|
| 478 |
Ticaret/Ekonomi |
foreign trade returns i.
|
dış ticaretle ilgili resmi yayınlar veya istatistikler |
|
| 479 |
Ticaret/Ekonomi |
overseas trade i.
|
deniz aşırı ticaret |
|
| 480 |
Ticaret/Ekonomi |
foreign trade i.
|
dış ticaret araştırması |
|
| 481 |
Ticaret/Ekonomi |
trade balance i.
|
dış ticaret dengesi |
|
| 482 |
Ticaret/Ekonomi |
trade off curve of convertible securities i.
|
değiştirilebilir menkul kıymetlerin değişim eğrisi |
|
| 483 |
Ticaret/Ekonomi |
balance of foreign trade i.
|
dış ticaret dengesi |
|
| 484 |
Ticaret/Ekonomi |
sea trade i.
|
deniz ticareti |
|
| 485 |
Ticaret/Ekonomi |
foreign trade specialist i.
|
dış ticaret sorumlusu |
|
| 486 |
Ticaret/Ekonomi |
marine trade i.
|
deniz ticareti |
|
| 487 |
Ticaret/Ekonomi |
external trade i.
|
dış tecim |
|
| 488 |
Ticaret/Ekonomi |
foreign trade sector i.
|
dış ticaret sektörü |
|
| 489 |
Ticaret/Ekonomi |
foreign trade activities i.
|
dış ticaret faaliyetleri |
|
| 490 |
Ticaret/Ekonomi |
international trade i.
|
dış ticaret |
|
| 491 |
Ticaret/Ekonomi |
merchandise trade surplus i.
|
dış ticaret fazlası |
|
| 492 |
Ticaret/Ekonomi |
foreign trade manager i.
|
dış ticaret yöneticisi |
|
| 493 |
Ticaret/Ekonomi |
other long term trade liabilities i.
|
diğer ticari borçlar |
|
| 494 |
Ticaret/Ekonomi |
floating trade i.
|
deniz ticareti |
|
| 495 |
Ticaret/Ekonomi |
equilibrium terms of trade i.
|
denge ticaret hadleri |
|
| 496 |
Ticaret/Ekonomi |
gains from trade i.
|
dış ticaret kazançları |
|
| 497 |
Ticaret/Ekonomi |
foreign trade restrictions i.
|
dış ticaret kısıtlamaları |
|
| 498 |
Ticaret/Ekonomi |
overseas trade i.
|
denizaşırı ticaret |
|
| 499 |
Ticaret/Ekonomi |
regulation-free trade i.
|
denetimsiz ticaret |
|
| 500 |
Ticaret/Ekonomi |
foreign trade contract i.
|
dış ticaret sözleşmesi |
|
