ılımlı - Türkçe İngilizce Sözlük

ılımlı

"ılımlı" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 38 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
ılımlı moderate s.
I think it is time for such a dialogue, as a focus for the good forces of moderation and moderate people.
Bence ılımlılığın iyi güçleri ve ılımlı insanlar için bir odak noktası olarak böyle bir diyaloğun zamanı geldi.

More Sentences
General
ılımlı moderate s.
We Moderates will continue to protect the forests of Sweden.
Biz Ilımlılar İsveç ormanlarını korumaya devam edeceğiz.

More Sentences
ılımlı middle-of-the-road s.
He was a middle-of-the-road Democrat.
Ilımlı bir demokrattı.

More Sentences
ılımlı mild s.
Her presentation received only mild criticism.
Sunumuna yalnızca ılımlı eleştiriler geldi.

More Sentences
Technical
ılımlı moderate s.
The budget for 2002 now being debated is a moderate and disciplined one.
Şu anda görüşülmekte olan 2002 bütçesi ılımlı ve disiplinli bir bütçedir.

More Sentences
ılımlı mild s.
The residents organized a mild protest.
Mahalle sakinleri ılımlı bir protesto düzenledi.

More Sentences
Food Engineering
ılımlı moderate s.
It seems a moderate approach to the increase of payment appropriations has emerged from first reading.
İlk okumadan, ödeme ödeneklerinin arttırılmasına yönelik ılımlı bir yaklaşım ortaya çıkmış gibi görünüyor.

More Sentences
ılımlı mild s.
If his support cannot be strong, it can at least be mild!
Eğer desteği güçlü olamıyorsa, en azından ılımlı olabilir!

More Sentences
Archaic
ılımlı mild zf.
After three years of mild recession, almost all the States need to address the problem of dwindling resources.
Üç yıllık ılımlı durgunluğun ardından neredeyse tüm Devletlerin azalan kaynaklar sorununu ele alması gerekiyor.

More Sentences
General
ılımlı modest s.
ılımlı sober s.
ılımlı equable s.
ılımlı restrained s.
ılımlı equanimous s.
ılımlı temperate s.
ılımlı genial s.
ılımlı hospitable s.
ılımlı conservative s.
ılımlı continent s.
ılımlı low-key s.
ılımlı soft-shelled s.
ılımlı mild-mannered s.
ılımlı waist-high s.
ılımlı abstemious s.
ılımlı remiss [obsolete] s.
ılımlı benedict [obsolete] s.
ılımlı evenminded s.
ılımlı middle s.
ılımlı mezzo s.
ılımlı moderable [obsolete] s.
ılımlı douce [dialect] [uk] s.
ılımlı sonsie [dialect] s.
ılımlı suent [dialect] s.
ılımlı clement zf.
ılımlı mildly zf.
Colloquial
ılımlı doux s.
ılımlı soft-core s.
Archaic
ılımlı chaste s.

"ılımlı" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 88 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
ılımlı olarak moderately zf.
General
ılımlı olma durumu equableness i.
ılımlı kimse center i.
ılımlı kimse centre i.
ılımlı rüzgar gentle breeze i.
ılımlı komünist pink i.
ılımlı politik görüş center i.
ılımlı kimse moderate i.
ılımlı politik görüş centre i.
ılımlı olma geniality i.
ılımlı politika moderate policy i.
ılımlı tepki mild reaction i.
ılımlı politikacı dove i.
ılımlı politikacı dive i.
ılımlı muhalif moderate opponent i.
ılımlı etki moderating effect i.
afganistan'da taliban'a karşı kurulmuş çok etnikli bir ılımlı islam ittifakı united front i.
(konfüçyüsçülük'te) ihtiyat ve ölçülülük eylemlerinin geliştirilmesinde uçlar arasındaki ılımlı eylemi izleme mean i.
(budizm'de) vurdumduymazlık ve çilecilik arasındaki ılımlı yol mean i.
ılımlı olma politikası moderationism i.
ılımlı davranma politikası moderationism i.
harcamalar açısından ılımlı olma modestness i.
ılımlı kimse soft-shell i.
ılımlı etkilere duyarlı hale getirmek melt f.
ılımlı olarak yumuşak semisoft s.
ılımlı bir yol izleyen middle-of-the-road s.
ılımlı bir politika izleyen middle-of-the-road s.
daha ılımlı milder s.
ılımlı hale getirilmemiş unmoderated s.
ılımlı hale getirilmiş bated s.
ılımlı sonuçlar elde etmek için ılımlı çözüm içeren (süreç) mellow s.
biraz ılımlı semimild s.
ılımlı bir politika benimseyen soft-shell s.
ılımlı bir şekilde temperately zf.
ılımlı olarak restrainedly zf.
ılımlı olarak equably zf.
ılımlı olarak temperately zf.
ılımlı olarak conservatively zf.
ılımlı olarak mean [obsolete] zf.
ılımlı olarak fair [obsolete] zf.
ılımlı olarak ordinarily zf.
ılımlı bir şekilde suent [dialect] zf.
-e ılımlı temperate in ed.
Phrasals
(bir şeyi bir şeyle) daha ılımlı hale getirmek temper (something) with (something) f.
Colloquial
ılımlı politika yanlısı middle-of-the-road i.
ılımlı politika besleyen middle-of-the-road i.
ılımlı bir şekilde ish zf.
Idioms
(hiciv) ılımlı bir öneri a modest proposal i.
ılımlı/ölçülü bir şey the happy/golden mean i.
ılımlı davranmak go light on f.
(birine) ılımlı davranmak go light on (someone) f.
Trade/Economic
ılımlı korelasyon modeli moderate correlation model i.
ılımlı büyüme modest growth i.
ılımlı talep moderate demand i.
ılımlı emek piyasası reformu modest labour market reform i.
ılımlı borçlu moderately indebted s.
Politics
ılımlı siyasi görüşe sahip kimse center i.
ılımlı siyasi görüşe sahip kimse centre i.
sağ ve sol gibi uç görüşlerden uzak duran ılımlı siyasi felsefe centrism i.
(kanada'da) mali ve sosyal konularda liberal veya ılımlı sosyalist görüşleri olan muhafazakar red tory [canadian] i.
afganistan'da yaşayan, ılımlı islam inancına sahip, taliban karşıtı, çok milletli bir birleşmiş ittifak northern alliance i.
ılımlı muhalif gruplar moderate rebel groups i.
ılımlı dış politika moderate foreign policy i.
ılımlı siyasal görüşü olan middle of the roader i.
ılımlı islam moderate islam i.
ılımlı siyasal görüşü olan moderationist i.
ılımlı olmayan unneutral i.
ılımlı demokrasi moderate democracy i.
siyaset veya dinde ılımlı görüşlere sahip olan kimse moderate i.
ılımlı bir programı destekleyen bir siyasi parti veya grubun üyesi moderate i.
ılımlı bir programı destekleyen bir siyasi parti veya grubun destekçisi moderate i.
fransız devrimi'nde ılımlı cumhuriyetçilerin yer aldığı parti gironde i.
fransız devrimi'nde ılımlı cumhuriyetçilerin partisine mensup kimse girondin i.
fransa'da jirondenler'in başını çektiği bir tür ılımlı cumhuriyetçilik görüşü girondism i.
abd'nin batı yarı küredeki ülkelerle ılımlı ilişkiler geliştirmesi için roosevelt'in ortaya koyduğu müdahale etmeme politikası good neighbor policy i.
ılımlı ideolojik görüşe sahip central s.
Technical
ılımlı tırmanma conservative climb i.
ılımlı devinim conservative motion i.
merkez-açılımlı radial s.
Automotive
ılımlı hibrit mild hybrid i.
Chemistry
yüksek verim ve ılımlı reaksiyon koşulları high yield and mild reaction conditions i.
Botanic
kuzeydeki ılımlı bölgelerde yetişen otların bulunduğu bir cins hedysarum i.
kuzeydeki ılımlı bölgelerde yetişen otların bulunduğu bir cins genus hedysarum i.
Social Sciences
ılımlı kadın hakları mücadelesine ait veya ilgili postfeminist s.
History
fransız devrimi'nde ılımlı cumhuriyetçilerin partisine mensup kimse girondist i.
16. yüzyıl dini ihtilaflarında ulusal birlik-beraberliğe önem veren ılımlı fransız grubu politique i.
Slang
ılımlı sol görüşleri benimseyen pink s.
Modern Slang
radikal sağ kadar beyaz üstünlüğünü savunmayan nispeten ılımlı bir alternatif sağcı hareket alt-light i.