Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | ızdırap | pain i. | ||
Yes, a strong perfume smell can cause me pain. Evet, güçlü bir parfüm kokusu bana ızdırap verebilir. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | ızdırap | misery i. | ||
For a former parliamentarian, all these debates with planned speaking times have been a misery. Eski bir parlamenter için, konuşma süreleri planlanmış tüm bu tartışmalar tam bir ızdıraptı. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | ızdırap | agony i. | ||
The task was total agony. Görev, tamamen ızdıraptı. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | ızdırap | pain i. | ||
Yes, a strong perfume smell can cause me pain. Evet, güçlü bir parfüm kokusu bana ızdırap verebilir. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | ızdırap | suffering i. | ||
Yaygın Kullanım | ızdırap | anguish i. | ||
General | ||||
Genel | ızdırap | distress i. | ||
Genel | ızdırap | hurt i. | ||
Genel | ızdırap | affliction i. | ||
Genel | ızdırap | sting i. | ||
Genel | ızdırap | woeness i. | ||
Genel | ızdırap | clamp i. | ||
Genel | ızdırap | gripe i. | ||
Genel | ızdırap | dree [scotland] i. | ||
Genel | ızdırap | dule i. | ||
Genel | ızdırap | penance i. | ||
Archaic | ||||
Eski Kullanım | ızdırap | teen i. | ||
Eski Kullanım | ızdırap | pine i. |