(haber) vermek

"(haber) vermek" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	(haber) vermek	break f.
The police had to break the news to the girl’s family. Polis haberi kızın ailesine vermek zorunda kaldı. More Sentences

"(haber) vermek" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 134 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	haber vermek	report f.
If the accident happens, report to me. Eğer bir kaza olursa, bana haber verin. More Sentences
2	Yaygın Kullanım	haber vermek	tell f.
He returned home without telling us. Bize haber vermeden eve dönmüş. More Sentences
3	Yaygın Kullanım	haber vermek	inform f.
I need to inform the president. Başkan'a haber vermeliyim. More Sentences
General
4	Genel	önceden haber vermek	predict f.
Einstein predicted that the Sun's gravity would bend light. Einstein Güneş'in yerçekiminin ışığı eğeceğini önceden haber verdi. More Sentences
5	Genel	önceden haber vermek	foretell f.
The owls foretell the death. Baykuşlar ölümü önceden haber verebilirler. More Sentences
6	Genel	haber vermek	notify f.
If you don't come tomorrow, notify me by phone. Yarın gelmezsen bana telefonla haber ver. More Sentences
7	Genel	geleceğini haber vermek	foretell f.
Mary can foretell the future. Mary geleceği haber verebilir. More Sentences
8	Genel	ağaca dikkat! (çevredekilere yeni kesilen bir ağacın düşeceğini haber vermek için söylenir)	timber! ünl.
Timber! Ağaca dikkat! More Sentences
Trade/Economic
9	Ticaret/Ekonomi	haber vermek	notify f.
They will notify him. Ona haber verecekler. More Sentences
Technical
10	Teknik	haber vermek	notify f.
We'll notify them. Onlara haber vereceğiz. More Sentences
11	Teknik	haber vermek	inform f.
They immediately informed the police about it. Hemen polise haber verdiler. More Sentences
Common Usage
12	Yaygın Kullanım	haber vermek	let know f.
General
13	Genel	önceden haber vermek	prenunciation [obsolete] i.
14	Genel	gaipten haber vermek	practise divination f.
15	Genel	haber vermek	shadow forth f.
16	Genel	herkesin bilmediği bir haber vermek	tip off f.
17	Genel	gaipten haber vermek	foretell the future f.
18	Genel	önceden haber vermek	prophesy f.
19	Genel	telsizle haber vermek	radio f.
20	Genel	önceden haber vermek	prognosticate f.
21	Genel	haber vermek	put somebody wise to f.
22	Genel	haber vermek	acquaint f.
23	Genel	gaipten haber vermek	foretell f.
24	Genel	gelecekten haber vermek	prophesy f.
25	Genel	haber vermek	warn f.
26	Genel	fala bakarak haber vermek	augur f.
27	Genel	yanlış haber vermek	misinform f.
28	Genel	haber vermek	break the news f.
29	Genel	birine kötü haber vermek	break the news to f.
30	Genel	gaipten haber vermek	divine f.
31	Genel	gaipten haber vermek	prophesy f.
32	Genel	önceden haber vermek	give notice f.
33	Genel	önceden haber vermek (bir olayın gerçekleşeceğini)	prophesy f.
34	Genel	haber vermek	give notice f.
35	Genel	haber vermek	betide f.
36	Genel	(anlaşma vb'nin) bittiğini haber vermek	denounce f.
37	Genel	haber vermek	instruct f.
38	Genel	haber vermek	announce f.
39	Genel	haber vermek	shadow out f.
40	Genel	haber vermek	apprise f.
41	Genel	haber vermek	advise f.
42	Genel	önceden haber vermek	previse f.
43	Genel	önceden haber vermek	portend f.
44	Genel	önceden haber vermek	presage f.
45	Genel	birisine haber vermek	notify to one f.
46	Genel	haber vermek	give somebody notice of f.
47	Genel	haber vermek	let somebody know f.
48	Genel	haber vermek	herald f.
49	Genel	haber vermek	let (someone) know f.
50	Genel	haber vermek	let someone know f.
51	Genel	haber vermek	wise up f.
52	Genel	haber vermek	give someone notice of f.
53	Genel	haber vermek	communicate f.
54	Genel	haber vermek	declare f.
55	Genel	haber vermek	denounce f.
56	Genel	önceden haber vermek	forewarn f.
57	Genel	haber vermek	notify to f.
58	Genel	haber vermek	be a sign that f.
59	Genel	haber vermek	show that f.
60	Genel	haber vermek	indicate that f.
61	Genel	vahiyle haber vermek	reveal f.
62	Genel	(bilgi/haber) kaynağını belirtmek/vermek	source f.
63	Genel	haber vermek	apprize f.
64	Genel	yeniden haber vermek	reinform f.
65	Genel	haber olarak vermek	news f.
66	Genel	(istemsiz bir şekilde, bir konu hakkında) önceden haber vermek	telegraph f.
67	Genel	önceden haber vermek	tell f.
68	Genel	çalarak haber vermek	toll f.
69	Genel	haber vermek	hip f.
70	Genel	(aynı anda haber vermek için) çok sayıda kapı zilini çalmak	doorbell f.
71	Genel	önceden haber vermek	foredeem f.
72	Genel	önceden haber vermek	foreread f.
73	Genel	önceden haber vermek	foresay f.
74	Genel	önden haber vermek	preacquaint f.
75	Genel	önden haber vermek	preadvertise f.
76	Genel	önden haber vermek	preannounce f.
77	Genel	önceden haber vermek	precaution f.
78	Genel	haber vermek	precurse f.
79	Genel	önceden haber vermek	preinform f.
80	Genel	önceden haber vermek	prenotify f.
81	Genel	önceden haber vermek	preominate [obsolete] f.
82	Genel	önceden haber vermek	presignify f.
83	Genel	haber vermek	signify [obsolete] f.
84	Genel	önceden haber vermek	fortune f.
85	Genel	(geleceği) haber vermek	spae [scotland] f.
86	Genel	öterek haber vermek	strike f.
Phrasals
87	Öbek Fiiller	haber vermek	notify (one) about (something) f.
88	Öbek Fiiller	haberdar etmek/haber vermek	notify someone about someone or something f.
89	Öbek Fiiller	birine kötü bir haber vermek	drop (someone or something) on (someone or something) f.
90	Öbek Fiiller	birine kötü bir haber vermek	drop something on someone f.
91	Öbek Fiiller	(birine) bir konuyu bildirmek/haber vermek	raise with (someone) f.
92	Öbek Fiiller	telsizle bildirmek/haber vermek	wire in f.
93	Öbek Fiiller	birine bir şeyi haber vermek	report something to someone f.
94	Öbek Fiiller	birine bir şeyi haber vermek	apprise someone of something f.
95	Öbek Fiiller	(birine) haber vermek	apprise (one) of f.
96	Öbek Fiiller	kötü bir haber vermek	break to f.
97	Öbek Fiiller	birine (birinde/bir şeyden) haber vermek	catch someone up on (someone or something) f.
98	Öbek Fiiller	-e kötü bir haber vermek	drop on f.
99	Öbek Fiiller	(birine kötü bir haber) vermek	hit (someone) with (something) f.
100	Öbek Fiiller	birinin yaşadığı yerin yakınlarına gittiğinde onu aramak/ona haber vermek	hunt up f.
101	Öbek Fiiller	(birine bir şeyi) haber vermek	inform (one) about (something) f.
102	Öbek Fiiller	(birine bir şeyi) haber vermek	inform (one) of (something) f.
103	Öbek Fiiller	(birine bir şeyi) haber vermek	notify (one) of (something) f.
104	Öbek Fiiller	'-i haber vermek	notify about f.
105	Öbek Fiiller	'-i haber vermek	notify of f.
106	Öbek Fiiller	-e bir konuyu bildirmek/haber vermek	raise with f.
Colloquial
107	Konuşma Dili	haber vermek	give the skinny on f.
108	Konuşma Dili	'-e haber vermek	answer to f.
109	Konuşma Dili	(birine) kötü bir haber vermek	break it to (one) f.
Idioms
110	Deyim	önceden haber vermek	shake the bells f.
111	Deyim	(birine) kötü bir haber vermek/bildirmek	burden someone with something f.
112	Deyim	birine kötü bir haber vermek	break it to someone f.
113	Deyim	birine kötü haber vermek	break the news to somebody f.
114	Deyim	önceden bilgilendirmek/haber vermek/uyarmak	give somebody a heads up f.
115	Deyim	yalan haber vermek	give a false colour to f.
116	Deyim	(birine) önceden haber vermek	give (one) a heads up f.
117	Deyim	(birine bir şeyden) haber vermek	give (someone) the lowdown (on something) f.
118	Deyim	(birine) haber vermek/söylemek	let (one) know f.
119	Deyim	haber vermek	put somebody wise f.
120	Deyim	sana kötü haber vermek istemem (ama)	I hate to break it to you expr.
Speaking
121	Konuşma	sana kötü haber vermek istemem ama	I hate to break it to you, but expr.
Law
122	Hukuk	adrese haber vermek	notify the address f.
Media
123	Medya	haber vermek	herald f.
124	Medya	haber vermek	harbinger f.
Technical
125	Teknik	haber vermek	predict f.
Zoology
126	Zooloji	(dişi evcil hayvan) doğumun yaklaştığını haber vermek	spring f.
Religious
127	Dini	gelecekten haber vermek	hariolate [obsolete] f.
Archaic
128	Eski Kullanım	önceden haber vermek	forebode f.
129	Eski Kullanım	önceden haber vermek	ominate f.
130	Eski Kullanım	gaipten haber vermek	ominate f.
131	Eski Kullanım	haber vermek	possess f.
132	Eski Kullanım	önceden haber vermek	foredoom f.
133	Eski Kullanım	haber vermek	predicate f.
Slang
134	Argo	(birine) haber vermek	put (one) wise f.