|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
drop i.
|
düşüş |
|
There was a dramatic drop in temperatures throughout the country.
Ülke genelinde sıcaklıklarda çarpıcı bir düşüş yaşandı.
More Sentences
|
2 |
Yaygın Kullanım |
drop i.
|
düşme |
|
This phone can survive a 15-meter drop.
Bu telefon 15 metreden düşmeye dayanıklıdır.
More Sentences
|
3 |
Yaygın Kullanım |
drop i.
|
damla |
|
A drop of sweat ran down his forehead.
Alnından bir damla ter aktı.
More Sentences
|
4 |
Yaygın Kullanım |
drop f.
|
düşmek |
|
In recent years our number of miners has dropped from twenty-four thousand to around eight thousand.
Son yıllarda madenci sayımız yirmi dört binden sekiz bin civarına düşmüştür.
More Sentences
|
5 |
Yaygın Kullanım |
drop f.
|
düşürmek |
|
He accidentally dropped his phone and broke it.
Yanlışlıkla telefonunu düşürüp kırmış.
More Sentences
|
General |
|
6 |
Genel |
drop i.
|
azalma |
|
This has led to a drop in consumption by 31%.
Bu da tüketimin %31 oranında azalmasına yol açmıştır.
More Sentences
|
7 |
Genel |
drop of i.
|
damlası |
|
She also pleaded with them not to let a single drop of the people’s blood stain the earth.
Ayrıca halkın kanının tek bir damlasının bile yeryüzünü kirletmesine izin vermemelerini rica etti.
More Sentences
|
8 |
Genel |
cough drop i.
|
öksürük pastili |
|
Do you have cough drops?
Öksürük pastiliniz var mı?
More Sentences
|
9 |
Genel |
drop i.
|
damla |
|
LIFE is just a drop in the ocean of European policy.
LIFE, Avrupa politikasının okyanusunda sadece bir damladır.
More Sentences
|
10 |
Genel |
drop-off i.
|
teslimat noktası |
|
Please leave your package at the drop-off located at the front desk.
Lütfen paketinizi teslimat noktasına bırakınız.
More Sentences
|
11 |
Genel |
drop i.
|
bir damla |
|
Add ice and a drop of mint-flavored liqueur for a more fresh taste.
Daha taze bir tat için buz ve bir damla nane aromalı likör ekleyin.
More Sentences
|
12 |
Genel |
drop i.
|
teslimat |
|
My last drop today is boxes of clothes for the homeless shelter.
Bugünkü son teslimatım, evsizler barınağına gidecek giysi kutuları.
More Sentences
|
13 |
Genel |
drop-off i.
|
düşüş |
|
There has been a drop-off in sales.
Satışlarda bir düşüş var.
More Sentences
|
14 |
Genel |
drop f.
|
alçaltmak |
|
He dropped his voice.
Sesini alçalttı.
More Sentences
|
15 |
Genel |
drop in f.
|
bırakmak |
|
Let's drop in on the Fukudas.
Fukudas üzerinde bırakalım.
More Sentences
|
16 |
Genel |
drop f.
|
kesilmek |
|
Any violations should be penalised by a drop in financial support.
Herhangi bir ihlal, mali desteğin kesilmesiyle cezalandırılmalıdır.
More Sentences
|
17 |
Genel |
drop out f.
|
ayrılmak |
|
He dropped out of high school.
O, liseden ayrıldı.
More Sentences
|
18 |
Genel |
drop in f.
|
ziyaret etmek |
|
I just dropped in.
Habersiz ziyaret ettim.
More Sentences
|
19 |
Genel |
drop off f.
|
düşmek |
|
One of her shoes dropped off.
Onun ayakkabılarından biri düştü.
More Sentences
|
20 |
Genel |
drop f.
|
düşürmek |
|
Perhaps we should focus on the fact that the prosecution is now recommending that the charges against her be dropped.
Belki de savcılığın şu anda kendisine yönelik suçlamaların düşürülmesini tavsiye ettiği gerçeğine odaklanmalıyız.
More Sentences
|
|
21 |
Genel |
drop a bomb f.
|
bomba atmak |
|
I've dropped a bomb on Moscow.
Moskova'ya bir bomba attım.
More Sentences
|
22 |
Genel |
drop f.
|
atmak |
|
Drop that space gun or I'll shoot, like so.
At uzay tabancasını yoksa seni vururum, işte böyle.
More Sentences
|
23 |
Genel |
drop anchor f.
|
demir atmak |
|
The ship dropped anchor in the harbor.
Gemi limana demir atmış.
More Sentences
|
24 |
Genel |
drop around f.
|
uğramak |
|
Why don't you drop around sometime?
Neden bir ara uğramıyorsun?
More Sentences
|
25 |
Genel |
drop by f.
|
uğramak |
|
Would you mind if I dropped by tomorrow evening?
Yarın akşam uğramamın sizin için bir sakıncası var mı?
More Sentences
|
26 |
Genel |
drop in on f.
|
ziyaret etmek |
|
That boy used to drop in on me.
O çocuk eskiden beni ziyaret ederdi.
More Sentences
|
27 |
Genel |
drop by f.
|
geçerken uğramak |
|
Tom wasn't asleep when I dropped by.
Geçerken uğradığımda Tom uyumuyordu.
More Sentences
|
28 |
Genel |
drop f.
|
indirmek |
|
Just drop me off on the corner of 5th and Broadway.
Beni 5. Cadde ile Broadway'in köşesinde indir.
More Sentences
|
29 |
Genel |
drop in at f.
|
uğramak |
|
Please drop in at my house on your way home.
Lütfen eve giderken benim eve uğra.
More Sentences
|
30 |
Genel |
drop f.
|
çıkarmak |
|
He was dropped from the team for using drugs.
Uyuşturucu kullandığı için takımdan çıkarıldı.
More Sentences
|
31 |
Genel |
drop f.
|
vazgeçmek |
|
Our opinion was thus dropped at the time.
Bu nedenle o zamanki görüşümüzden vazgeçtik.
More Sentences
|
32 |
Genel |
drop in f.
|
uğramak |
|
I just dropped in to say goodbye.
Ben sadece hoşça kal demek için uğradım.
More Sentences
|
33 |
Genel |
drop off f.
|
azalmak |
|
His customers dropped off.
Onun müşterileri azaldı.
More Sentences
|
34 |
Genel |
drop f.
|
alçalmak |
|
The path dropped away into the lush woods.
Yol yemyeşil ormana doğru alçalıyordu.
More Sentences
|
35 |
Genel |
drop in on f.
|
uğramak |
|
Tom said he wanted to drop in on some old friends while he was in Boston.
Tom, Boston'dayken bazı eski arkadaşlarına uğramak istediğini söyledi.
More Sentences
|
36 |
Genel |
drop f.
|
bırakmak |
|
It's been more than ten years, just drop it already!
On yıldan fazla oldu, bırak artık şunu ya!
More Sentences
|
37 |
Genel |
drop out f.
|
bırakmak |
|
Tom dropped out of school.
Tom okulu bıraktı.
More Sentences
|
38 |
Genel |
drop out f.
|
okulu bırakmak |
|
Tom decided to drop out of school and work full-time.
Tom okulu bırakmaya ve tam zamanlı çalışmaya karar verdi.
More Sentences
|
39 |
Genel |
drop out f.
|
kaydını sildirmek |
|
She dropped out of school.
O, okuldan kaydını sildirdi.
More Sentences
|
40 |
Genel |
drop f.
|
damlatmak |
|
She dropped lemon juice into her tea.
Çayına limon suyu damlattı.
More Sentences
|
|
41 |
Genel |
drop out of f.
|
çıkmak |
|
Tom wondered why Mary had dropped out of school.
Tom Mary'nin okuldan neden çıktığını merak ediyordu.
More Sentences
|
42 |
Genel |
drop f.
|
damlamak |
|
Drop by drop, the lake fills.
Damlaya damlaya göl olur.
More Sentences
|
43 |
Genel |
drop off f.
|
uykuya dalmak |
|
I wish I could drop off to sleep like that.
Keşke böyle uykuya dalabilsem.
More Sentences
|
44 |
Genel |
drop the subject f.
|
konuyu kapatmak |
|
Let's drop the subject.
Konuyu kapatalım.
More Sentences
|
45 |
Genel |
(one's price) drop f.
|
fiyatı düşmek |
|
The price of meat dropped.
Etin fiyatı düştü.
More Sentences
|
46 |
Genel |
drop out f.
|
okuldan ayrılmak |
|
Who told you that I dropped out of school?
Okuldan ayrıldığımı sana kim söyledi.
More Sentences
|
47 |
Genel |
drop the ball f.
|
topu düşürmek |
|
Somebody dropped the ball.
Biri topu düşürdü.
More Sentences
|
48 |
Genel |
drop the ball f.
|
topu düşürmek |
|
Somebody dropped the ball.
Birisi topu düşürdü.
More Sentences
|
49 |
Genel |
drop f.
|
(yorgunluktan) çökmek |
|
Tom dropped to his knees.
Tom dizlerinin üzerine çöktü.
More Sentences
|
50 |
Genel |
drop f.
|
kendini bırakmak |
|
She dropped down onto the bed and closed her eyes.
Kendini yatağın üzerine bıraktı ve gözlerini kapattı.
More Sentences
|
51 |
Genel |
drop f.
|
araçtan inmek |
|
Can I drop you off?
Seni araçtan indirebilir miyim?
More Sentences
|
52 |
Genel |
drop f.
|
uğramak |
|
How about you drop by for a glass of wine?
Uğrayıp bir kadeh şarap içmeye ne dersin?
More Sentences
|
53 |
Genel |
drop f.
|
(yüz) asılmak |
|
Layla's face dropped.
Leyla'nın yüzü asıldı.
More Sentences
|
54 |
Genel |
drop f.
|
azalmak |
|
The interest in real estate dropped sharply.
Gayrimenkule olan ilgi hızla azaldı.
More Sentences
|
55 |
Genel |
drop f.
|
(fiyat) düşürmek |
|
I needed money, so I dropped the price of my car.
Paraya ihtiyacım vardı, bu yüzden arabamın fiyatını düşürdüm.
More Sentences
|
56 |
Genel |
drop f.
|
çıkarılmak |
|
Their star player was dropped from the team.
Yıldız oyuncuları takımdan çıkarıldı.
More Sentences
|
57 |
Genel |
drop f.
|
(suçlama vb.) geri çekmek |
|
We convinced her to drop all charges against him.
Adama karşı yaptığı tüm suçlamaları geri çekmeye onu ikna ettik.
More Sentences
|
58 |
Genel |
drop f.
|
(bir yere) bırakmak |
|
I'll drop your laptop around on my to work.
İşe giderken senin dizüstü bilgisayarı da bırakırım.
More Sentences
|
59 |
Genel |
drop f.
|
terk etmek |
|
Kelly dropped Mike after a massive argument about their future.
Kelly, gelecekleri hakkında büyük bir tartışmanın ardından Mike'ı terk etti.
More Sentences
|
60 |
Genel |
a drop of s.
|
bir damla |
|
A drop of sweat ran down the side of his temple.
Şakağının kenarından bir damla ter aktı.
More Sentences
|
61 |
Genel |
drop by drop zf.
|
damla damla |
|
Drop by drop, the lake fills.
Damla damla göl doluyor.
More Sentences
|
Phrasals |
|
62 |
Öbek Fiiller |
drop off f.
|
bırakmak |
|
I drop off my children at school every morning before going to work.
Her sabah işe gitmeden önce çocuklarımı okula bırakırım.
More Sentences
|
63 |
Öbek Fiiller |
drop off f.
|
uyuyakalmak |
|
I wish I could drop off to sleep like that.
Keşke ben de öyle uyuyakalabilsem.
More Sentences
|
64 |
Öbek Fiiller |
drop out of (something) f.
|
yarıda bırakmak |
|
He dropped out of high school.
Liseyi yarıda bıraktı.
More Sentences
|
General |
|
65 |
Genel |
back drop i.
|
temel |
|
66 |
Genel |
drop i.
|
şeker |
|
67 |
Genel |
a drop of water i.
|
su damlası |
|
68 |
Genel |
drop of blood i.
|
kan damlası |
|
69 |
Genel |
drop i.
|
az miktar |
|
70 |
Genel |
vertical drop i.
|
dikey düşüş |
|
71 |
Genel |
drop stamp i.
|
karaman |
|
72 |
Genel |
drop leaf table i.
|
açılır kapanır kanatları olan masa |
|
73 |
Genel |
drop arm i.
|
pitman kolu |
|
74 |
Genel |
drop i.
|
bir yudum |
|
75 |
Genel |
drop i.
|
pastil |
|
76 |
Genel |
drop arch i.
|
basık kemer |
|
77 |
Genel |
drop i.
|
pano |
|
78 |
Genel |
drop valve i.
|
ters supap |
|
79 |
Genel |
a drop of water i.
|
bir damla su |
|
80 |
Genel |
peppermint drop i.
|
naneşekeri |
|
|
81 |
Genel |
a drop in prices i.
|
fiyatlarda düşüş |
|
82 |
Genel |
false drop i.
|
sahte bilgi |
|
83 |
Genel |
drop i.
|
eksilme |
|
84 |
Genel |
drop i.
|
iniş |
|
85 |
Genel |
drop i.
|
katre |
|
86 |
Genel |
drop i.
|
pek az miktar |
|
87 |
Genel |
drop cap i.
|
büyük harf |
|
88 |
Genel |
false drop i.
|
hatalı bilgi |
|
89 |
Genel |
drop earrings i.
|
küpe |
|
90 |
Genel |
drop i.
|
inme |
|
91 |
Genel |
drop arch i.
|
basık sivri kemer |
|
92 |
Genel |
drop off zone i.
|
yolcu indirme yeri |
|
93 |
Genel |
a drop in the bucket i.
|
devede kulak |
|
94 |
Genel |
sharp drop i.
|
keskin düşüş |
|
95 |
Genel |
drop cloth i.
|
mobilya örtüsü |
|
96 |
Genel |
high school drop out i.
|
lise terk |
|
97 |
Genel |
college drop out i.
|
üniversite terk |
|
98 |
Genel |
university drop out i.
|
üniversite terk |
|
99 |
Genel |
air drop i.
|
havanın düşmesi |
|
100 |
Genel |
drop i.
|
düşürme |
|
101 |
Genel |
drop table i.
|
açılır kapanır masa |
|
102 |
Genel |
drop i.
|
şut |
|
103 |
Genel |
drop-out i.
|
yitim |
|
104 |
Genel |
drop-off i.
|
dik iniş |
|
105 |
Genel |
drop-off i.
|
düşme |
|
106 |
Genel |
drop-off i.
|
azalma |
|
107 |
Genel |
drop i.
|
içki |
|
108 |
Genel |
drop-time i.
|
damla süresi |
|
109 |
Genel |
pearl drop i.
|
inci tanesi |
|
110 |
Genel |
dead drop i.
|
mesaj ve çeşitli dokümanların değiş-tokuş edildiği gizli yer |
|
111 |
Genel |
drop-off and pick-up area i.
|
yolcu indirme/bindirme alanı |
|
112 |
Genel |
drop earrings i.
|
damla küpe |
|
113 |
Genel |
half-drop-match i.
|
yarım (soter) raport |
|
114 |
Genel |
drop-off i.
|
yamaç |
|
115 |
Genel |
dew drop i.
|
çiy damlacığı |
|
116 |
Genel |
drop-off address i.
|
teslimat adresi |
|
117 |
Genel |
drop in sales i.
|
satışlardaki düşüş |
|
118 |
Genel |
drop i.
|
takas |
|
119 |
Genel |
sheer drop i.
|
dik yamaç |
|
120 |
Genel |
a drop of paint i.
|
bir damla boya |
|
121 |
Genel |
parent drop-off i.
|
çocuğu okula ebeveyinlerinin bırakması |
|
122 |
Genel |
drop earrings i.
|
mengeç |
|
123 |
Genel |
precipitous drop i.
|
hızlı düşüş |
|
124 |
Genel |
tear drop i.
|
gözyaşı |
|
125 |
Genel |
drop i.
|
darağacı |
|
126 |
Genel |
drop i.
|
darağacında mahkumun üzerinde durduğu menteşeli platform |
|
127 |
Genel |
drop i.
|
ayaklı seyyar merdiven |
|
128 |
Genel |
drop-in center i.
|
(evsizler/akıl hastaları için) yardım merkezi |
|
129 |
Genel |
lemon drop i.
|
limon şekeri |
|
130 |
Genel |
lemon drop i.
|
limonlu şeker |
|
131 |
Genel |
mail drop i.
|
postanın tesliminin yapıldığı hazne veya delik |
|
132 |
Genel |
mail drop i.
|
genellikle gizemli bir posta alınıp sakini olunmayan adres veya yer |
|
133 |
Genel |
mail drop i.
|
gizli haberleşme materyallerinin veya yasadışı malların tutulduğu ve sonrasında hemen elden çıkarıldığı önceden belirlenmiş yer |
|
134 |
Genel |
mail drop i.
|
gizli haberleşme materyallerini veya yasadışı malları depolama faaliyeti |
|
135 |
Genel |
life drop i.
|
yaşamsal açıdan gerekli olan kan |
|
136 |
Genel |
heavy drop i.
|
paraşütle ağır yük dağıtma sistemi |
|
137 |
Genel |
elementary school drop-out i.
|
ilkokul terk |
|
138 |
Genel |
drop [obsolete] [scotland] i.
|
eski bir iskoç ağırlık birimi |
|
139 |
Genel |
drop i.
|
kullanışlı en küçük ölçü birimi |
|
140 |
Genel |
drop i.
|
sıvı damlasına benzer şey |
|
141 |
Genel |
drop i.
|
sallantılı takı |
|
142 |
Genel |
drop i.
|
takılarda sallantılı parça |
|
143 |
Genel |
drop i.
|
sallantılı küpe |
|
144 |
Genel |
drop i.
|
damla küpe |
|
145 |
Genel |
drop i.
|
ucunda sallantılı süs bulunan küpe |
|
146 |
Genel |
drop i.
|
amerika'nın erken koloni dönemine ait evlerde öne doğru çıkıntı yapan ikinci katın altındaki dikey kalasın ucu |
|
147 |
Genel |
drop i.
|
(hanedan armalarında) armut biçimli küçük motif |
|
148 |
Genel |
drop i.
|
yavrulama |
|
149 |
Genel |
drop i.
|
yavru |
|
150 |
Genel |
drop i.
|
denizcilikte bir derinlik ölçüsü |
|
151 |
Genel |
drop i.
|
yükseklikler arası fark |
|
152 |
Genel |
drop i.
|
bir şeyin alçalma mesafesi |
|
153 |
Genel |
drop i.
|
düşme mesafesi |
|
154 |
Genel |
drop i.
|
dik yamaç |
|
155 |
Genel |
drop i.
|
sarp yokuş |
|
156 |
Genel |
drop i.
|
içine bir şey atılması için bırakılmış açıklık |
|
157 |
Genel |
drop i.
|
içine bir şey atılan delik |
|
158 |
Genel |
drop i.
|
nesnenin içine bırakıldığı kutu |
|
159 |
Genel |
drop i.
|
döllenmemiş olup yere düşen ham meyve |
|
160 |
Genel |
drop i.
|
yere düşmüş hastalıklı ham meyve |
|
161 |
Genel |
drop i.
|
yere düşmüş sağlıklı ve olgun meyve |
|
162 |
Genel |
drop i.
|
kanala zarar vermeksizin fazla suyu daha düşük seviyeye tahliye edebilen açık su kanalı yapısı |
|
163 |
Genel |
drop i.
|
düşmanı silahla ateş altına alma avantajı |
|
164 |
Genel |
drop i.
|
rakibe karşı kazanılan üstünlük |
|
165 |
Genel |
drop i.
|
gizli mektup veya paketlerin dikkat çekmeden bırakılıp teslim alınabildiği, önceden kararlaştırılmış yer |
|
166 |
Genel |
drop i.
|
(tavanda, çatıda veya yerde) kapak şeklinde kapı |
|
167 |
Genel |
drop i.
|
(kumarhanede) çiplerin satışından elde edilen kazanç |
|
168 |
Genel |
drop i.
|
genellikle sırlı metalden yapılmış bir tür küçük işaret bayrağı |
|
169 |
Genel |
drop i.
|
iz |
|
170 |
Genel |
drop i.
|
işaret |
|
171 |
Genel |
drop i.
|
ipucu |
|
172 |
Genel |
drop i.
|
(kadında) göğüs ile kalça ölçüsü arasındaki fark |
|
173 |
Genel |
drop i.
|
(erkekte) göğüs ile bel ölçüsü arasındaki fark |
|
174 |
Genel |
drop earring i.
|
sallantılı küpe |
|
175 |
Genel |
drop earring i.
|
damla küpe |
|
176 |
Genel |
drop earring i.
|
ucunda sallantılı süs bulunan küpe |
|
177 |
Genel |
drop lake i.
|
brezilya odunundan elde edilen bir pigment |
|
178 |
Genel |
drop letter i.
|
aynı postaneden gönderilip teslim alınan mektup |
|
179 |
Genel |
drop seat i.
|
tek parça giysinin alt yarısındaki ayrıca açılıp indirilebilen arka bölüm |
|
180 |
Genel |
drop waist i.
|
dikiş yeri bel yerine kalçada olan kadın elbisesi |
|
181 |
Genel |
drop-in i.
|
çat kapı gelen kimse |
|
182 |
Genel |
drop-in i.
|
gündelik toplanma |
|
183 |
Genel |
drop-in centre [uk] i.
|
(britanya'da) gündüz istendiği gibi ziyaret edilebilen bakım evi |
|
184 |
Genel |
drop-off i.
|
kısa süreliğine eşya bırakma |
|
185 |
Genel |
drop-off i.
|
kısa süreliğine teslim etme |
|
186 |
Genel |
bass drop i.
|
şarkının kırılma noktası |
|
187 |
Genel |
drop i.
|
bir elektronik müzik parçasındaki ani bir ritim veya bas değişikliğinin meydana geldiği nokta |
|
188 |
Genel |
beat drop i.
|
bir elektronik müzik parçasındaki ani bir ritim veya bas değişikliğinin meydana geldiği nokta |
|
189 |
Genel |
drop f.
|
dirsek çevirmek |
|
190 |
Genel |
drop f.
|
çıkagelmek |
|
191 |
Genel |
drop down f.
|
düşmek |
|
192 |
Genel |
drop off f.
|
indirmek |
|
193 |
Genel |
drop off f.
|
azaltmak |
|
194 |
Genel |
drop in f.
|
damlamak |
|
195 |
Genel |
drop by f.
|
şöyle bir uğramak |
|
196 |
Genel |
drop in f.
|
çat kapı ziyaret etmek |
|
197 |
Genel |
drop f.
|
söylemek |
|
198 |
Genel |
drop behind f.
|
geride kalmak |
|
199 |
Genel |
drop a hint f.
|
dokundurmak |
|
200 |
Genel |
drop back f.
|
gerilemek |
|
201 |
Genel |
drop a curtsy f.
|
reverans yapmak |
|
202 |
Genel |
drop f.
|
öldürmek |
|
203 |
Genel |
drop f.
|
serpmek |
|
204 |
Genel |
drop dead f.
|
düşüp ölmek |
|
205 |
Genel |
drop behind f.
|
geri kalmak |
|
206 |
Genel |
drop a brick f.
|
çam devirmek |
|
207 |
Genel |
drop line f.
|
pusula göndermek |
|
208 |
Genel |
drop out f.
|
ayrılmak (üyelikten) |
|
209 |
Genel |
drop f.
|
yıkılmak |
|
210 |
Genel |
take a drop too much f.
|
içkiyi fazla kaçırmak |
|
211 |
Genel |
drop a curtsey f.
|
reverans yapmak |
|
212 |
Genel |
drop f.
|
ilişkisini kesmek |
|
213 |
Genel |
drop f.
|
dalmak |
|
214 |
Genel |
drop off f.
|
inmek |
|
215 |
Genel |
drop out f.
|
okula devam etmemek |
|
216 |
Genel |
drop away f.
|
azalmak |
|
217 |
Genel |
drop in a faint f.
|
serilmek |
|
218 |
Genel |
drop off f.
|
gerilemek |
|
219 |
Genel |
drop f.
|
bitmek |
|
220 |
Genel |
drop off f.
|
düşme göstermek |
|
221 |
Genel |
drop away f.
|
seviyenin düşmesi |
|
222 |
Genel |
drop behind f.
|
gerilemek |
|
223 |
Genel |
drop by f.
|
habersiz uğramak |
|
224 |
Genel |
have a drop too much f.
|
içkiyi fazla kaçırmak |
|
225 |
Genel |
drop out f.
|
bırakmak (okulu) |
|
226 |
Genel |
drop a line f.
|
pusula göndermek |
|
227 |
Genel |
drop f.
|
görüşmemek |
|
228 |
Genel |
drop f.
|
alçalmak (ses) |
|
229 |
Genel |
drop off f.
|
uyumak |
|
230 |
Genel |
drop off f.
|
dalmak |
|
231 |
Genel |
drop off f.
|
uyuklamak |
|
232 |
Genel |
drop a line f.
|
iki satır yazıvermek |
|
233 |
Genel |
drop f.
|
eksilmek |
|
234 |
Genel |
drop off f.
|
eksilmek |
|
235 |
Genel |
drop off f.
|
içi geçmek |
|
236 |
Genel |
drop into a habit f.
|
alışkanlık edinmek |
|
237 |
Genel |
drop the reins f.
|
vazgeçmek |
|
238 |
Genel |
drop f.
|
alçaltmak (sesi) |
|
239 |
Genel |
drop f.
|
ekmek |
|
240 |
Genel |
drop f.
|
yavrulamak |
|
241 |
Genel |
drop anchor f.
|
demirlemek |
|
242 |
Genel |
drop f.
|
tutulmak |
|
243 |
Genel |
drop a brick f.
|
pot kurmak |
|
244 |
Genel |
drop f.
|
kesmek |
|
245 |
Genel |
drop out f.
|
çıkmak |
|
246 |
Genel |
(blood pressure) drop f.
|
tansiyonu düşmek |
|
247 |
Genel |
drop over f.
|
ziyaret etmek |
|
248 |
Genel |
drop over f.
|
istendiği zaman ziyaret etmek |
|
249 |
Genel |
drop in f.
|
habersiz uğramak |
|
250 |
Genel |
drop off f.
|
araçtan indirmek |
|
251 |
Genel |
drop a hint f.
|
imada bulunmak |
|
252 |
Genel |
drop a brick f.
|
pot kırmak |
|
253 |
Genel |
drop around f.
|
ziyaret etmek |
|
254 |
Genel |
drop a brick f.
|
baltayı taşa vurmak |
|
255 |
Genel |
drop f.
|
(arabadan) indirmek |
|
256 |
Genel |
drop f.
|
son vermek |
|
257 |
Genel |
drop down f.
|
yıkılmak |
|
258 |
Genel |
drop across f.
|
karşılaşmak |
|
259 |
Genel |
drop f.
|
salıvermek |
|
260 |
Genel |
drop somebody completely f.
|
defterden silmek |
|
261 |
Genel |
drop a clanger f.
|
gaf yapmak |
|
262 |
Genel |
drop f.
|
çıkmak |
|
263 |
Genel |
drop around f.
|
damlamak |
|
264 |
Genel |
drop off f.
|
vefat etmek |
|
265 |
Genel |
drop asleep f.
|
uyuyakalmak |
|
266 |
Genel |
drop off f.
|
boşaltmak |
|
267 |
Genel |
drop a clanger f.
|
pot kırmak |
|
268 |
Genel |
drop f.
|
dokundurmak |
|
269 |
Genel |
drop asleep f.
|
uykuya dalmak |
|
270 |
Genel |
drop leaves f.
|
yaprak dökmek |
|
271 |
Genel |
drop off passenger f.
|
yolcu indirmek |
|
272 |
Genel |
drop off a passenger f.
|
yolcu indirmek |
|
273 |
Genel |
drop down from one's hands f.
|
elinden düşürmek |
|
274 |
Genel |
drop load f.
|
yük boşaltmak |
|
275 |
Genel |
drop below f.
|
altına inmek |
|
276 |
Genel |
drop one's load f.
|
yük boşaltmak |
|
277 |
Genel |
drop down below a certain level f.
|
belli bir seviyenin altına düşmek |
|
278 |
Genel |
drop into the water f.
|
suya düşürmek |
|
279 |
Genel |
drop below f.
|
altına düşmek |
|
280 |
Genel |
drop load f.
|
yük dökmek |
|
281 |
Genel |
drop the load f.
|
yükü indirmek |
|
282 |
Genel |
(the sun) drop f.
|
güneş batmak |
|
283 |
Genel |
drop one's head f.
|
başını eğmek |
|
284 |
Genel |
drop one's head f.
|
başını öne eğmek |
|
285 |
Genel |
drop trousers f.
|
pantolon çıkarmak |
|
286 |
Genel |
drop like a bombshell f.
|
bomba gibi düşmek |
|
287 |
Genel |
drop a kiss f.
|
öpücük kondurmak |
|
288 |
Genel |
drop something out of use (word etc.) f.
|
kullanımdan kaldırmak |
|
289 |
Genel |
drop litter f.
|
çöp atmak |
|
290 |
Genel |
drop out of the sky f.
|
gökten düşmek |
|
291 |
Genel |
air drop f.
|
paraşütle atmak |
|
292 |
Genel |
air drop f.
|
havadan atmak |
|
293 |
Genel |
drop off f.
|
damlamak |
|
294 |
Genel |
drop over f.
|
uğramak |
|
295 |
Genel |
drop out f.
|
vazgeçmek |
|
296 |
Genel |
drop round f.
|
uğramak |
|
297 |
Genel |
drop off f.
|
düşme yaşamak |
|
298 |
Genel |
drop off f.
|
çok azalmak |
|
299 |
Genel |
drop off f.
|
düşüş göstermek |
|
300 |
Genel |
drop off f.
|
düşüş yaşamak |
|
301 |
Genel |
drop back f.
|
geride kalmak |
|
302 |
Genel |
air-drop f.
|
havadan atmak |
|
303 |
Genel |
name-drop f.
|
konuşmasında veya yazısında ünlü isimlerden bahsedip kendine paye çıkarmak |
|
304 |
Genel |
drop f.
|
sarkmak |
|
305 |
Genel |
drop into someone's lap f.
|
şans ile başarmak |
|
306 |
Genel |
drop into someone's lap f.
|
(fırsat vb) ayağına gelmek |
|
307 |
Genel |
drop by f.
|
yolu düşmek |
|
308 |
Genel |
drop f.
|
(fiyat) kırmak |
|
309 |
Genel |
drop f.
|
bırakıp düşmek |
|
310 |
Genel |
price to drop f.
|
fiyat düşmek |
|
311 |
Genel |
drop innuendos f.
|
laf sokuşturmak |
|
312 |
Genel |
drop innuendos f.
|
dokundurmak |
|
313 |
Genel |
drop innuendos f.
|
laf sokmak |
|
314 |
Genel |
drop in unexpectedly f.
|
çat kapı gelmek |
|
315 |
Genel |
drop by unexpectedly f.
|
çat kapı gelmek |
|
316 |
Genel |
begin to drop into the low 20s f.
|
sıcaklık 20 derecelere (22-23) düşmeye başlamak |
|
317 |
Genel |
drop in on f.
|
bir yere uğramak |
|
318 |
Genel |
drop one’s book f.
|
kitabını düşürmek |
|
319 |
Genel |
drop somebody off to hotel f.
|
otele bırakmak |
|
320 |
Genel |
drop somebody off to the airport f.
|
havaalanına bırakmak |
|
321 |
Genel |
drop somebody home f.
|
eve bırakmak |
|
322 |
Genel |
drop out of school f.
|
okuldan ayrılmak |
|
323 |
Genel |
drop something to the floor f.
|
bir şeyi yere düşürmek |
|
324 |
Genel |
drop to below zero f.
|
sıfırın altına düşmek |
|
325 |
Genel |
drop open f.
|
bilinçsizce/gayri ihtiyari açmak |
|
326 |
Genel |
drop one's obsession with f.
|
(birine/bir şeye olan/karşı) saplantısından vazgeçmek/kurtulmak |
|
327 |
Genel |
remove/drop/eliminate something from inventory f.
|
stoktan düşürmek |
|
328 |
Genel |
drop in the toilet f.
|
tuvalete düşürmek |
|
329 |
Genel |
drop out of one's pocket f.
|
cebinden düşmek |
|
330 |
Genel |
drop out f.
|
yenilgiyi kabul etmek |
|
331 |
Genel |
drop the ball f.
|
topu elinden kaçırmak |
|
332 |
Genel |
drop the ball f.
|
topu kaptırmak |
|
333 |
Genel |
drop f.
|
aşağı meyletmek |
|
334 |
Genel |
drop f.
|
aşağı doğru eğim yapmak |
|
335 |
Genel |
drop f.
|
yere yığılmak |
|
336 |
Genel |
drop f.
|
yere çökmek |
|
337 |
Genel |
drop f.
|
vefat etmek |
|
338 |
Genel |
drop f.
|
ölmek |
|
339 |
Genel |
drop f.
|
kendini aşağı bırakmak |
|
340 |
Genel |
drop f.
|
istenen rüzgar veya akıntıyla gitmek |
|
341 |
Genel |
drop f.
|
geride kalmak |
|
342 |
Genel |
drop f.
|
tempoyu sürdürememek |
|
343 |
Genel |
drop f.
|
gerisine düşmek |
|
344 |
Genel |
drop f.
|
(köpek) çömelmek |
|
345 |
Genel |
drop f.
|
kısa süreliğine ziyaret etmek |
|
346 |
Genel |
drop f.
|
fark etmeden bir duruma düşmek |
|
347 |
Genel |
drop f.
|
kendini (bir işin) içinde bulmak |
|
348 |
Genel |
drop f.
|
tükenmek |
|
349 |
Genel |
drop f.
|
nihayet bulmak |
|
350 |
Genel |
drop f.
|
gündemden düşmek |
|
351 |
Genel |
drop f.
|
söz konusu olmaktan çıkmak |
|
352 |
Genel |
drop f.
|
durmak |
|
353 |
Genel |
drop f.
|
zaman geçmek |
|
354 |
Genel |
drop f.
|
dolmak |
|
355 |
Genel |
drop f.
|
ortadan kaybolmak |
|
356 |
Genel |
drop f.
|
yok olmak |
|
357 |
Genel |
drop f.
|
katılmaktan geri durmak |
|
358 |
Genel |
drop f.
|
üyelikten çıkmak |
|
359 |
Genel |
drop f.
|
gözden kaybolmak |
|
360 |
Genel |
drop f.
|
gemiden indirmek |
|
361 |
Genel |
drop f.
|
taşıttan indirmek |
|
362 |
Genel |
drop f.
|
yükünü boşaltmak |
|
363 |
Genel |
drop f.
|
(eşyayı) bırakmak |
|
364 |
Genel |
drop f.
|
havadan atmak |
|
365 |
Genel |
drop f.
|
reverans yapmak |
|
366 |
Genel |
drop f.
|
eksik bırakmak |
|
367 |
Genel |
drop f.
|
yarım bırakmak |
|
368 |
Genel |
drop f.
|
hesaba katmamak |
|
369 |
Genel |
drop f.
|
kovmak |
|
370 |
Genel |
drop f.
|
(deniz seyahatinde) arkada bırakmak |
|
371 |
Genel |
drop f.
|
işini bitirip gitmek |
|
372 |
Genel |
drop f.
|
laf arasında bahsetmek |
|
373 |
Genel |
drop f.
|
gelişigüzel söylemek |
|
374 |
Genel |
drop f.
|
çaktırmadan konuyu açmak |
|
375 |
Genel |
drop f.
|
(kartpostal, mektup) postayla göndermek |
|
376 |
Genel |
drop f.
|
kaybetmek |
|
377 |
Genel |
drop f.
|
harcamak |
|
378 |
Genel |
drop f.
|
dışarıdaki bir noktadan çizgi çekmek |
|
379 |
Genel |
drop f.
|
çaba göstermeden (bir durumun) içine düşmek |
|
380 |
Genel |
drop f.
|
geçerken uğramak |
|
381 |
Genel |
drop f.
|
yaralanmak |
|
382 |
Genel |
drop f.
|
(insanları, ikmal malzemelerini) paraşütle indirmek |
|
383 |
Genel |
drop f.
|
serbestçe sallanmak |
|
384 |
Genel |
drop f.
|
kötüleşmek |
|
385 |
Genel |
drop f.
|
boş zamanında yazıvermek |
|
386 |
Genel |
drop f.
|
aklından atmak |
|
387 |
Genel |
drop f.
|
sohbette öylesine bahsetmek |
|
388 |
Genel |
drop f.
|
tesadüfen değinmek |
|
389 |
Genel |
drop anchor f.
|
dışkılamak |
|
390 |
Genel |
drop away f.
|
kötüleşmek |
|
391 |
Genel |
drop away f.
|
kötüye gitmek |
|
392 |
Genel |
drop back f.
|
geri çekilmek |
|
393 |
Genel |
drop back f.
|
çekilmek |
|
394 |
Genel |
drop f.
|
aşağı inmek |
|
395 |
Genel |
drop-dead s.
|
değiştirilmesi mümkün olmayan (teslim tarihi) |
|
396 |
Genel |
drop-in s.
|
kısa süreli kullanım için temin edilen |
|
397 |
Genel |
drop-in s.
|
takılıp hemen kullanılabilen |
|
398 |
Genel |
drop-off s.
|
teslimat veya iadeye ait |
|
399 |
Genel |
drop-off s.
|
teslimat veya iadeye ilişkin |
|
400 |
Genel |
drop-off s.
|
teslimat veya iade içeren |
|
401 |
Genel |
at the drop of a hat zf.
|
hemen istekle |
|
402 |
Genel |
drop zf.
|
hemen |
|
403 |
Genel |
at the drop of a hat zf.
|
işaret verilince |
|
404 |
Genel |
at the drop of a hat zf.
|
tereddütsüz |
|
405 |
Genel |
even if just a drop zf.
|
biraz da olsa |
|
406 |
Genel |
even if just a drop zf.
|
az da olsa |
|
407 |
Genel |
dz (drop zone) kısalt.
|
atlama bölgesi |
|
408 |
Genel |
dz (drop zone) kısalt.
|
atma bölgesi |
|
Phrasals |
|
409 |
Öbek Fiiller |
drop off f.
|
ölmek |
|
410 |
Öbek Fiiller |
drop through f.
|
suya düşmek |
|
411 |
Öbek Fiiller |
drop through f.
|
boşa çıkmak |
|
412 |
Öbek Fiiller |
drop off f.
|
nalları dikmek |
|
413 |
Öbek Fiiller |
drop through f.
|
başarısız olmak |
|
414 |
Öbek Fiiller |
drop away f.
|
düşmek |
|
415 |
Öbek Fiiller |
drop behind f.
|
gerisine düşmek |
|
416 |
Öbek Fiiller |
drop off f.
|
içi geçmek |
|
417 |
Öbek Fiiller |
drop out of f.
|
okulu bırakmak |
|
418 |
Öbek Fiiller |
drop off f.
|
teslim etmek |
|
419 |
Öbek Fiiller |
drop below f.
|
(bir şeyin) altına inmek |
|
420 |
Öbek Fiiller |
drop below f.
|
(bir şeyin) altına düşmek |
|
421 |
Öbek Fiiller |
drop off f.
|
vermek |
|
422 |
Öbek Fiiller |
drop up (some place) f.
|
(kuzeyde/daha yüksek bir yerde) bir yeri ziyaret etmek |
|
423 |
Öbek Fiiller |
drop (someone or something) on (someone or something) f.
|
bir şeyi bir şeyin üstüne düşürmek |
|
424 |
Öbek Fiiller |
drop (someone or something) on (someone or something) f.
|
elinden düşürmek |
|
425 |
Öbek Fiiller |
drop (someone or something) on (someone or something) f.
|
birine kötü bir haber vermek |
|
426 |
Öbek Fiiller |
drop (someone or something) on (someone or something) f.
|
birine tatsız şeyler anlatmak |
|
427 |
Öbek Fiiller |
drop (someone or something) on (someone or something) f.
|
anlattıklarıyla birinin canını sıkmak |
|
428 |
Öbek Fiiller |
drop (someone or something) on (someone or something) f.
|
birine dert yüklemek |
|
429 |
Öbek Fiiller |
drop someone or something on someone or something f.
|
birini/bir şeyi başka birinin/bir şeyin üstüne düşürmek |
|
430 |
Öbek Fiiller |
drop someone or something on someone or something f.
|
birini veya bir şeyi düşürmek |
|
431 |
Öbek Fiiller |
drop something on someone f.
|
bir şeyi birinin üstüne düşürmek |
|
432 |
Öbek Fiiller |
drop something on someone f.
|
birine kötü bir haber vermek |
|
433 |
Öbek Fiiller |
drop something on someone f.
|
birine tatsız şeyler anlatmak |
|
434 |
Öbek Fiiller |
drop something on someone f.
|
anlattıklarıyla birinin canını sıkmak |
|
435 |
Öbek Fiiller |
drop something on someone f.
|
birine dert yüklemek |
|
436 |
Öbek Fiiller |
drop from (something) f.
|
bir yerden düşürmek |
|
437 |
Öbek Fiiller |
drop from (something) f.
|
yüksek bir yerden aşağı düşürmek |
|
438 |
Öbek Fiiller |
drop from (something) f.
|
(takımdan, gruptan) çıkarmak/atmak |
|
439 |
Öbek Fiiller |
drop from (something) f.
|
bırakmak (ders) |
|
440 |
Öbek Fiiller |
drop someone or something from something f.
|
birini/bir şeyi yüksek bir yerden bırakmak/aşağı atmak |
|
441 |
Öbek Fiiller |
drop someone or something from something f.
|
(takımdan, gruptan) çıkarmak/atmak |
|
442 |
Öbek Fiiller |
drop someone or something from something f.
|
bırakmak (ders) |
|
443 |
Öbek Fiiller |
drop someone or something from something f.
|
dersten bırakmak |
|
444 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
dışarı düşmek |
|
445 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
içinden düşmek |
|
446 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
dışarı saçılmak/dökülmek |
|
447 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
(bir şeyin) alt kısmı düşmek |
|
448 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
dışarı atmak/çıkarmak |
|
449 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
atmak |
|
450 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
çıkarmak |
|
451 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
eksik bırakmak |
|
452 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
elemek |
|
453 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
es geçmek |
|
454 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
katmamak |
|
455 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
dahil etmemek |
|
456 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
bağlantısı kopmak/kesilmek |
|
457 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
hattan düşmek |
|
458 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
toplumsal hayattan kopmak |
|
459 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
geleneksel değerlerden kopmak |
|
460 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
toplumu/geleneksel değerleri terk etmek |
|
461 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
yarıda bırakmak |
|
462 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
bitirmeden bırakmak |
|
463 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
bitirmeden terk etmek (aktivite, program, eğitim) |
|
464 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
bırakmak (okul) |
|
465 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
yarıda bırakmak |
|
466 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
bitirmeden terk etmek |
|
467 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
bir yerden düşürmek/atmak/aşağı bırakmak |
|
468 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
dışarı atmak |
|
469 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
çekilmek (oyundan, topluluktan, okuldan) |
|
470 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
katılmaktan vazgeçmek |
|
471 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
bırakmak (oyunu, topluluğu, okulu, dersi) |
|
472 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
toplumsal hayattan kopmak |
|
473 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
geleneksel değerlerden kopmak |
|
474 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
toplumu/geleneksel değerleri terk etmek |
|
475 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
atmak |
|
476 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
çıkartmak |
|
477 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
eksik bırakmak |
|
478 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
elemek |
|
479 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
es geçmek |
|
480 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
katmamak |
|
481 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
dahil etmemek |
|
482 |
Öbek Fiiller |
drop out of (something) f.
|
birini/bir şeyi dışarı atmak |
|
483 |
Öbek Fiiller |
drop out of (something) f.
|
birini/bir şeyi bir yerden atmak |
|
484 |
Öbek Fiiller |
drop out of (something) f.
|
bitirmeden bırakmak |
|
485 |
Öbek Fiiller |
drop out of (something) f.
|
bitirmeden terk etmek (aktivite, program, eğitim) |
|
486 |
Öbek Fiiller |
drop (someone or something) out of f.
|
(birini/bir şeyi) dışarı atmak |
|
487 |
Öbek Fiiller |
drop (someone or something) out of f.
|
(birini/bir şeyi) bir yerden atmak |
|
488 |
Öbek Fiiller |
drop across (someone or something) f.
|
düşüp yayılmak |
|
489 |
Öbek Fiiller |
drop across (someone or something) f.
|
düşüp dağılmak |
|
490 |
Öbek Fiiller |
drop across (someone or something) f.
|
düşüp kaplamak |
|
491 |
Öbek Fiiller |
drop across (someone or something) f.
|
boylu boyunca düşmek |
|
492 |
Öbek Fiiller |
drop across (someone or something) f.
|
üstüne yerleştirmek |
|
493 |
Öbek Fiiller |
drop across (someone or something) f.
|
üstünü kaplayacak şekilde bırakmak |
|
494 |
Öbek Fiiller |
drop across (someone or something) f.
|
yıkılıp (bir şeyi) tıkamak |
|
495 |
Öbek Fiiller |
drop across (someone or something) f.
|
boylu boyunca yerleştirmek |
|
496 |
Öbek Fiiller |
drop something across something f.
|
boylu boyunca sermek |
|
497 |
Öbek Fiiller |
drop something across something f.
|
üstüne yerleştirmek |
|
498 |
Öbek Fiiller |
drop something across something f.
|
üstünü kaplayacak şekilde bırakmak |
|
499 |
Öbek Fiiller |
drop something across something f.
|
boylu boyunca yerleştirmek |
|
500 |
Öbek Fiiller |
drop across someone or something f.
|
düşüp kaplamak |
|