|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Yaygın Kullanım |
back i.
|
sırt |
|
Where mad cow disease is concerned, it feels as though the European Union has gone into the free market back to front.
Deli dana hastalığı söz konusu olduğunda, Avrupa Birliği'nin serbest piyasaya sırtını döndüğü hissine kapılıyoruz.
More Sentences
|
| 2 |
Yaygın Kullanım |
back i.
|
arka |
|
This is what I wanted to emphasise in this debate in which both the Commission and Parliament have a back seat.
Hem Komisyonun hem de Parlamentonun arka planda kaldığı bu tartışmada vurgulamak istediğim husus budur.
More Sentences
|
| 3 |
Yaygın Kullanım |
come back f.
|
dönmek |
|
I shall now come back to three points.
Şimdi üç noktaya geri döneceğim.
More Sentences
|
| 4 |
Yaygın Kullanım |
turn back f.
|
dönmek |
|
Sami turned back towards Layla.
Sami, Layla'ya doğru döndü.
More Sentences
|
| 5 |
Yaygın Kullanım |
take back f.
|
geri almak |
|
We would have imposed sanctions on them to force them to take back their nationals.
Vatandaşlarını geri almaya zorlamak için onlara yaptırımlar uygulardık.
More Sentences
|
| 6 |
Yaygın Kullanım |
back s.
|
arkadaki |
|
Let's have our picture taken with the statue in the back, shall we?
Arkadaki heykelle fotoğraf çektirelim, olur mu?
More Sentences
|
| General |
|
| 7 |
Genel |
back pain i.
|
sırt ağrısı |
|
Have you told Tom about your back pain?
Tom'a sırt ağrılarından bahsettin mi?
More Sentences
|
| 8 |
Genel |
back seat i.
|
arka koltuk |
|
Tom usually prefers to ride in the back seat.
Tom genellikle arka koltukta oturmayı tercih eder.
More Sentences
|
| 9 |
Genel |
back pocket i.
|
arka cep |
|
He felt for his matches and found them in his back pocket.
Kibritini aradı ve arka cebinde buldu.
More Sentences
|
| 10 |
Genel |
back i.
|
arka taraf |
|
Tom's car is still out back.
Tom'un arabası hala dışarıda arka tarafta.
More Sentences
|
| 11 |
Genel |
pull back i.
|
geri çekilme |
|
That is what Israel has to pull back to.
İsrail'in geri çekilmesi gereken nokta budur.
More Sentences
|
| 12 |
Genel |
back door i.
|
arka kapı |
|
The common European arrest warrant will entail harmonisation of maximum and minimum penalties by the back door.
Ortak Avrupa tutuklama emri, arka kapıdan azami ve asgari cezaların uyumlaştırılmasını gerektirecektir.
More Sentences
|
| 13 |
Genel |
back i.
|
kitap sırtı |
|
Tom put his books back into his knapsack.
Tom kitaplarını sırt çantasına geri koydu.
More Sentences
|
| 14 |
Genel |
taking back i.
|
geri alma |
|
I'm taking back my apology.
Özrümü geri alıyorum.
More Sentences
|
| 15 |
Genel |
back i.
|
elin tersi |
|
Tom wiped his mouth with the back of his hand.
Tom elinin tersiyle ağzını sildi.
More Sentences
|
| 16 |
Genel |
way back i.
|
dönüş |
|
There is certainly no way back.
Kesinlikle geri dönüş yok.
More Sentences
|
| 17 |
Genel |
back i.
|
arka |
|
What we cannot do is sit back and let present trends continue.
Yapamayacağımız şey, arkamıza yaslanıp mevcut eğilimlerin devam etmesine izin vermektir.
More Sentences
|
| 18 |
Genel |
back door i.
|
gizli kapı |
|
That is why definitions must not be imposed through the back door.
Bu nedenle tanımlar gizli kapılar ardında dayatılmamalıdır.
More Sentences
|
| 19 |
Genel |
back street i.
|
arka sokak |
|
The robber attacked her on a back street.
Soyguncu bir arka sokakta ona saldırdı.
More Sentences
|
| 20 |
Genel |
back then i.
|
o zamanlar |
|
We never imagined back then that we would publish it at such a dramatic and painful time.
O zamanlar, böylesine dramatik ve acı verici bir zamanda bunu yayınlayacağımızı hiç düşünmemiştik.
More Sentences
|
|
|
| 21 |
Genel |
lower back i.
|
(vücutta) bel |
|
I have a bad pain in my lower back.
Belimde kötü bir ağrı var.
More Sentences
|
| 22 |
Genel |
back yard i.
|
arka bahçe |
|
The boys are throwing a ball in the back yard.
Çocuklar arka bahçede top fırlatıyorlar.
More Sentences
|
| 23 |
Genel |
back room i.
|
arka oda |
|
Tom and Mary are alone in the back room.
Tom ve Mary arka odada yalnızlar.
More Sentences
|
| 24 |
Genel |
back up plan i.
|
yedek plan |
|
Tom had a back up plan in case something went wrong.
Bir şeyin aksama ihtimaline karşın Tom'un bir yedek planı vardı.
More Sentences
|
| 25 |
Genel |
back massage i.
|
sırt masajı |
|
He wanted a back massage.
Sırt masajı istedi.
More Sentences
|
| 26 |
Genel |
call-back i.
|
geri çağırma |
|
Accordingly, it must have a call-back power.
Buna göre, geri çağırma yetkisine sahip olmalıdır.
More Sentences
|
| 27 |
Genel |
bounce back i.
|
(yenilgi sonrası) toparlanma |
|
Tom knows how to bounce back.
Tom nasıl toparlanacağını bilir.
More Sentences
|
| 28 |
Genel |
bounce back i.
|
geri dönme |
|
You'll bounce back.
Geri döneceksin.
More Sentences
|
| 29 |
Genel |
go back f.
|
geri dönmek |
|
People are going back to eating meat, and are again buying it cheaply.
İnsanlar et yemeye geri dönüyor ve eti yine ucuza satın alıyor.
More Sentences
|
| 30 |
Genel |
get back f.
|
geri dönmek |
|
Let us get back to our cattle.
Hayvanlarımıza geri dönelim.
More Sentences
|
| 31 |
Genel |
bring back f.
|
hatırlatmak |
|
The smell brought back memories of a night some years before.
Koku, yıllar önceki bir gecenin anılarını hatırlattı.
More Sentences
|
| 32 |
Genel |
push back f.
|
geriye itmek |
|
Tom pushed back his chair and got up.
Tom sandalyesini geriye itti ve ayağa kalktı.
More Sentences
|
| 33 |
Genel |
cut back f.
|
kesinti yapmak |
|
They cut back more every year.
Her yıl daha fazla kesinti yapıyorlar.
More Sentences
|
| 34 |
Genel |
give it back f.
|
geri vermek |
|
It was hard to give it back after everything that had happened.
Yaşanan onca şeyden sonra onu geri vermek zordu.
More Sentences
|
| 35 |
Genel |
hold back f.
|
saklamak |
|
Don't hold back anything.
Hiçbir şeyi saklamayın.
More Sentences
|
| 36 |
Genel |
talk back to f.
|
sert karşılık vermek |
|
You always talk back to me, don't you?
Sen bana her zaman sert karşılık verirsin, değil mi?
More Sentences
|
| 37 |
Genel |
look back f.
|
geriye bakmak |
|
It was looking back instead of forward.
İleriye değil geriye bakıyordu.
More Sentences
|
| 38 |
Genel |
talk back to f.
|
karşı gelmek |
|
You always talk back to me, don't you?
Bana hep karşı gelirsin, değil mi?
More Sentences
|
| 39 |
Genel |
hold back f.
|
kendini tutmak |
|
Don't hold back.
Kendinizi tutmayın.
More Sentences
|
| 40 |
Genel |
answer back f.
|
karşılık vermek |
|
She knows better than to answer back to him.
Ona karşılık vermeyecek kadar akıllıdır.
More Sentences
|
|
|
| 41 |
Genel |
keep back f.
|
tutmak |
|
He tried to keep back his tears.
Gözyaşlarını tutmaya çalıştı.
More Sentences
|
| 42 |
Genel |
want back f.
|
geri istemek |
|
I want back what you've taken from me.
Benden aldığını geri istiyorum.
More Sentences
|
| 43 |
Genel |
hold back f.
|
çekinmek |
|
Don't hold back.
Çekinme.
More Sentences
|
| 44 |
Genel |
come back f.
|
geri gelmek |
|
We expect you to stick to the brief or to come back and tell us something different.
Biz sizden yazılı belgeye sadık kalmanızı ya da geri gelip bize farklı bir şey söylemenizi bekliyoruz.
More Sentences
|
| 45 |
Genel |
look back f.
|
geçmişe bakmak |
|
I too am inclined to think that we should take a little look back in time.
Ben de biraz geçmişe bakmamız gerektiğini düşünme eğilimindeyim.
More Sentences
|
| 46 |
Genel |
turn back f.
|
geri dönmek |
|
We should turn back.
Geri dönmeliyiz.
More Sentences
|
| 47 |
Genel |
call back f.
|
geri çağırmak |
|
He thought Parliament should have the possibility of calling back implementing measures.
Parlamentonun uygulama tedbirlerini geri çağırma imkanına sahip olması gerektiğini düşündü.
More Sentences
|
| 48 |
Genel |
back f.
|
desteklemek |
|
We can do no other than back them up entirely and call on the Commission to make these noble objectives a reality.
Onları tamamen desteklemekten ve Komisyon'u bu asil hedefleri gerçeğe dönüştürmeye çağırmaktan başka bir şey yapamayız.
More Sentences
|
| 49 |
Genel |
back out f.
|
sözünden dönmek |
|
Tom can't back out now.
Tom şimdi sözünden dönemez.
More Sentences
|
| 50 |
Genel |
go back f.
|
dönmek |
|
Let us go back briefly to the core of the matter, however.
Yine de kısaca konunun özüne dönelim.
More Sentences
|
| 51 |
Genel |
cut back f.
|
tasarruf etmek |
|
It seems to be a waste of resources when the industry should be using it to cut back.
Sektörün bunu tasarruf etmek için kullanması gerekirken kaynak israfı gibi görünüyor.
More Sentences
|
| 52 |
Genel |
talk back f.
|
cevap vermek |
|
Don't talk back to me like that.
Bana böyle cevap verme.
More Sentences
|
| 53 |
Genel |
fight back f.
|
karşı koymak |
|
Fighting back is difficult.
Karşı koymak zor.
More Sentences
|
| 54 |
Genel |
fight back f.
|
direnmek |
|
Fighting back is difficult.
Direnmek zordur.
More Sentences
|
| 55 |
Genel |
pay back f.
|
ödemek |
|
I promise to pay back the money I owe you by the end of the month.
Sana olan borcumu ay sonuna kadar ödeyeceğime söz veriyorum.
More Sentences
|
| 56 |
Genel |
bring back f.
|
geri getirmek |
|
How can anybody have any control over what they do or what they bring back?
Ne yaptıkları ya da neyi geri getirdikleri üzerinde nasıl kontrol sahibi olabilirler?
More Sentences
|
| 57 |
Genel |
hit back f.
|
karşılık vermek |
|
It's about time Tom hit back.
Tom'un karşılık verme zamanı.
More Sentences
|
| 58 |
Genel |
call back f.
|
dönmek |
|
I'll call back in a few minutes.
Birkaç dakika içinde geri döneceğim.
More Sentences
|
| 59 |
Genel |
fall back f.
|
geri çekilmek |
|
But what is the position on the call back or fall back position which Parliament keeps calling for?
Peki Parlamentonun sürekli talep ettiği geri çağırma ya da geri çekilme tutumu nedir?
More Sentences
|
| 60 |
Genel |
back out of f.
|
vazgeçmek |
|
You can't back out of your responsibilities.
Sorumluluklarından vazgeçemezsin.
More Sentences
|
| 61 |
Genel |
back down f.
|
vazgeçmek |
|
Tom didn't want to back down.
Tom vazgeçmek istemedi.
More Sentences
|
| 62 |
Genel |
turn back f.
|
geri döndürmek |
|
You cannot turn back the wheel of time.
Zaman çarkını geri döndüremezsiniz.
More Sentences
|
| 63 |
Genel |
back f.
|
destek olmak |
|
This too could be clarified if we were to back the rapporteur in her just endeavours to secure openness.
Sözcünün açıklığı güvence altına almaya yönelik adil çabalarına destek olursak bu da açıklığa kavuşabilir.
More Sentences
|
| 64 |
Genel |
come back to f.
|
geri gelmek |
|
This report has come back to Parliament for second reading.
Bu rapor ikinci kez okunmak üzere Parlamento'ya geri gelmiştir.
More Sentences
|
| 65 |
Genel |
look back on f.
|
anımsamak |
|
He often looks back on his high school days.
Sık sık lise günlerini anımsıyor.
More Sentences
|
| 66 |
Genel |
cut back f.
|
azaltmak |
|
The number of votes must be cut back so that we are only voting on political differences.
Oylama sayısı azaltılmalı, böylece sadece siyasi farklılıkları oylamış oluruz.
More Sentences
|
| 67 |
Genel |
start back f.
|
geri dönmek |
|
Tom started back.
Tom geri döndü.
More Sentences
|
| 68 |
Genel |
take back f.
|
geri götürmek |
|
Again, that is a message you must take back to the Council.
Bu da Konsey'e geri götürmeniz gereken bir mesajdır.
More Sentences
|
| 69 |
Genel |
write back f.
|
cevap yazmak |
|
Please write back soon.
Lütfen yakında cevap yaz.
More Sentences
|
| 70 |
Genel |
draw back f.
|
geri çekilmek |
|
Israel must therefore draw back within the borders established in 1967 and dismantle its illegal settlements.
İsrail bu nedenle 1967'de belirlenen sınırlara geri çekilmeli ve yasadışı yerleşimlerini dağıtmalıdır.
More Sentences
|
| 71 |
Genel |
pay back f.
|
geri ödemek |
|
That means we need to know which countries paid back what.
Bu da hangi ülkenin neyi geri ödediğini bilmemiz gerektiği anlamına geliyor.
More Sentences
|
| 72 |
Genel |
go back to f.
|
kadar uzanmak |
|
The story goes back to the sixteenth century.
Hikaye, on altıncı yüzyıla kadar uzanıyor.
More Sentences
|
| 73 |
Genel |
back out f.
|
caymak |
|
We can't back out now.
Şimdi cayamayız.
More Sentences
|
| 74 |
Genel |
step back f.
|
geri çekilmek |
|
Let's step back for a second.
Bir saniye geri çekilelim.
More Sentences
|
| 75 |
Genel |
brought back f.
|
geri getirmek |
|
Send warriors and have him brought back at once.
Savaşçıları gönder ve onu hemen geri getirsinler.
More Sentences
|
| 76 |
Genel |
hold back f.
|
tutmak |
|
Tom couldn't hold back his tears.
Tom gözyaşlarını tutamadı.
More Sentences
|
| 77 |
Genel |
go back f.
|
geri gitmek |
|
However, we cannot apply the food law retroactively and go back as far as 1992.
Ancak gıda yasasını geriye dönük olarak uygulayamayız ve 1992'ye kadar geri gidemeyiz.
More Sentences
|
| 78 |
Genel |
back up f.
|
geri sürmek |
|
Yesterday, when Tom was backing up his car, he ran over Mary's bicycle.
Dün Tom arabasını geri sürerken Mary'nin bisikletini ezdi.
More Sentences
|
| 79 |
Genel |
back down f.
|
sözünden dönmek |
|
Sami won't back down.
Sami sözünden dönmeyecek.
More Sentences
|
| 80 |
Genel |
back away f.
|
geriye çekilmek |
|
Tom backed away from the door.
Tom kapıdan geriye çekildi.
More Sentences
|
|
|
| 81 |
Genel |
lean back f.
|
arkaya yaslanmak |
|
Tom leaned back.
Tom arkaya yaslandı.
More Sentences
|
| 82 |
Genel |
back out f.
|
vazgeçmek |
|
Tom backed out at the last moment.
Tom son anda vazgeçti.
More Sentences
|
| 83 |
Genel |
drive back f.
|
püskürtmek |
|
Are we really managing to drive back terrorist networks?
Terörist ağları geri püskürtmeyi gerçekten başarıyor muyuz?
More Sentences
|
| 84 |
Genel |
talk back f.
|
karşılık vermek |
|
You'd better not talk back to Tom.
Tom'a karşılık vermesen iyi olur.
More Sentences
|
| Common Usage |
|
| 85 |
Yaygın Kullanım |
back i.
|
art |
|
| 86 |
Yaygın Kullanım |
back i.
|
arkalık |
|
| 87 |
Yaygın Kullanım |
back of the neck i.
|
ense |
|
| 88 |
Yaygın Kullanım |
back i.
|
geri |
|
| 89 |
Yaygın Kullanım |
back i.
|
ters |
|
| 90 |
Yaygın Kullanım |
draw back f.
|
geri çekmek |
|
| General |
|
| 91 |
Genel |
going back i.
|
geriye gitme |
|
| 92 |
Genel |
right back i.
|
sağbek |
|
| 93 |
Genel |
blank back i.
|
arkası boş |
|
| 94 |
Genel |
sending back i.
|
irca |
|
| 95 |
Genel |
the small of the back i.
|
sırtın en dar kısmı |
|
| 96 |
Genel |
back chat i.
|
terbiyesizlik |
|
| 97 |
Genel |
dye back i.
|
boya teknesi |
|
| 98 |
Genel |
coming back i.
|
geri gelme |
|
| 99 |
Genel |
back seat i.
|
arka yer |
|
| 100 |
Genel |
back i.
|
defans oyuncusu |
|
| 101 |
Genel |
adjustable back i.
|
ayarlanabilir sırt (koltuk vb) |
|
| 102 |
Genel |
dye back i.
|
boya kabı |
|
| 103 |
Genel |
back seat i.
|
ikinci rol |
|
| 104 |
Genel |
back of the head i.
|
ense |
|
| 105 |
Genel |
team fall back i.
|
tim geri çekilin |
|
| 106 |
Genel |
back i.
|
tekne |
|
| 107 |
Genel |
back fire i.
|
ard yakma |
|
| 108 |
Genel |
back drop i.
|
temel |
|
| 109 |
Genel |
back country i.
|
taşra |
|
| 110 |
Genel |
seat with an adjustable back i.
|
pulman koltuk |
|
| 111 |
Genel |
back door i.
|
antin |
|
| 112 |
Genel |
back up electricity i.
|
yedek elektrik |
|
| 113 |
Genel |
back to africa movement i.
|
afrika geri dönüş hareketleri |
|
| 114 |
Genel |
back influence i.
|
gizli etki |
|
| 115 |
Genel |
back flow i.
|
tersine akış |
|
| 116 |
Genel |
back side i.
|
arka taraf |
|
| 117 |
Genel |
back scratcher i.
|
kaşağı |
|
| 118 |
Genel |
back biter i.
|
dedikoducu |
|
| 119 |
Genel |
back number i.
|
bir derginin eski sayılarından biri |
|
| 120 |
Genel |
the back i.
|
peş |
|
| 121 |
Genel |
turning back i.
|
geri dönme |
|
| 122 |
Genel |
back gray i.
|
astar |
|
| 123 |
Genel |
back country i.
|
memleketin uzak köşeleri |
|
| 124 |
Genel |
back lighting i.
|
kontrjur |
|
| 125 |
Genel |
back number i.
|
eski kafalı kimse |
|
| 126 |
Genel |
back seat i.
|
ikinci mevki |
|
| 127 |
Genel |
back friendly i.
|
sırta dost |
|
| 128 |
Genel |
back biter i.
|
iftiracı |
|
| 129 |
Genel |
back i.
|
ters taraf |
|
| 130 |
Genel |
pacing back and forth i.
|
volta |
|
| 131 |
Genel |
turning back i.
|
geri çevirme |
|
| 132 |
Genel |
giving back i.
|
iade |
|
| 133 |
Genel |
middle of the back i.
|
bel |
|
| 134 |
Genel |
back talk i.
|
küstahça karşılık verme |
|
| 135 |
Genel |
kick back i.
|
geri tepme |
|
| 136 |
Genel |
back i.
|
geri |
|
| 137 |
Genel |
back tooth i.
|
azı dişi |
|
| 138 |
Genel |
ring back i.
|
geri arama |
|
| 139 |
Genel |
back surge i.
|
geri kabarma |
|
| 140 |
Genel |
back cutting i.
|
ek kazı |
|
| 141 |
Genel |
back board i.
|
arkalık |
|
| 142 |
Genel |
back cloth i.
|
baskı astarı |
|
| 143 |
Genel |
back tracking i.
|
geri iz sürme |
|
| 144 |
Genel |
back board i.
|
arka |
|
| 145 |
Genel |
back door i.
|
servis kapısı |
|
| 146 |
Genel |
back view i.
|
arkadan görünüş |
|
| 147 |
Genel |
back window i.
|
arka pencere |
|
| 148 |
Genel |
back cloth i.
|
astar |
|
| 149 |
Genel |
back cutting i.
|
eğreti |
|
| 150 |
Genel |
back wall i.
|
sırt perdesi |
|
| 151 |
Genel |
back number i.
|
bir önceki sayı |
|
| 152 |
Genel |
back flow i.
|
ters akış |
|
| 153 |
Genel |
back view i.
|
arka görünüş |
|
| 154 |
Genel |
back surface i.
|
arka yüzey |
|
| 155 |
Genel |
back-goal i.
|
kale arkası |
|
| 156 |
Genel |
back-friendly i.
|
sırta dost |
|
| 157 |
Genel |
back-alley i.
|
arka sokak |
|
| 158 |
Genel |
back-scratcher i.
|
kaşağı |
|
| 159 |
Genel |
back-up i.
|
yedekli |
|
| 160 |
Genel |
back-type parachute i.
|
sırt paraşütü |
|
| 161 |
Genel |
back-pack i.
|
sırt çantası |
|
| 162 |
Genel |
back-seat driver i.
|
arka koltuk sürücüsü |
|
| 163 |
Genel |
back-flushing i.
|
geri yıkama |
|
| 164 |
Genel |
back-up i.
|
arka |
|
| 165 |
Genel |
back-up i.
|
rezerv |
|
| 166 |
Genel |
cut-back i.
|
eksiltme |
|
| 167 |
Genel |
pay-back i.
|
geri ödeme |
|
| 168 |
Genel |
back pack i.
|
sırt çantası |
|
| 169 |
Genel |
twin back-to-back seats i.
|
ikili duvar oturma yeri |
|
| 170 |
Genel |
back seat i.
|
arka oturma yeri |
|
| 171 |
Genel |
back i.
|
müdafi |
|
| 172 |
Genel |
back-biting i.
|
çekiştirme |
|
| 173 |
Genel |
back-biting i.
|
kötüleme |
|
| 174 |
Genel |
back-biting i.
|
yerme |
|
| 175 |
Genel |
back issue newspaper i.
|
geçmiş tarihli gazete |
|
| 176 |
Genel |
back issue i.
|
geçmiş tarihli dergi/gazete/yayın |
|
| 177 |
Genel |
draw back i.
|
bilardoda geri çektirme |
|
| 178 |
Genel |
draw back i.
|
bilardoda çektirme |
|
| 179 |
Genel |
back-marker i.
|
yarışta geride kalan yarışmacı |
|
| 180 |
Genel |
lower back i.
|
(bir şeyin) alt arka (kısmı) |
|
| 181 |
Genel |
laid-back lifestyle i.
|
rahat yaşam tarzı |
|
| 182 |
Genel |
back to basics i.
|
köklere dönüş |
|
| 183 |
Genel |
back to basics i.
|
özüne dönme |
|
| 184 |
Genel |
back translation i.
|
tercüme edilmiş bir belgeyi tekrardan orijinal dile tercüme etme |
|
| 185 |
Genel |
back number i.
|
eski sayı |
|
| 186 |
Genel |
back number i.
|
eski nüsha |
|
| 187 |
Genel |
front and back page i.
|
ön ve arka sayfa |
|
| 188 |
Genel |
returning back to school i.
|
okula dönme |
|
| 189 |
Genel |
the back of the building i.
|
binanın arka tarafı |
|
| 190 |
Genel |
back slang i.
|
ters argo |
|
| 191 |
Genel |
back slang i.
|
sözcüklerin tersine söylendiği argo |
|
| 192 |
Genel |
back manipulation i.
|
sırt masajı |
|
| 193 |
Genel |
back story i.
|
art öykü |
|
| 194 |
Genel |
back-of-the-house i.
|
restoranlarda müşterilerin girmesine izin verilmeyen mutfak gibi kısımlar |
|
| 195 |
Genel |
back aisle i.
|
arka koridor |
|
| 196 |
Genel |
come-back plan i.
|
geri dönüş planı |
|
| 197 |
Genel |
back up plan i.
|
b planı |
|
| 198 |
Genel |
back dimples i.
|
bel gamzesi |
|
| 199 |
Genel |
relaxation back to the ground state i.
|
elektronun temel enerji düzeyine geri dönmesi |
|
| 200 |
Genel |
back chat i.
|
karşılık verme |
|
| 201 |
Genel |
back-burner i.
|
sobada arka yakıcı |
|
| 202 |
Genel |
back seat i.
|
önemsiz konum |
|
| 203 |
Genel |
back seat i.
|
ikincil önemde |
|
| 204 |
Genel |
back-chaining i.
|
geri zincirleme |
|
| 205 |
Genel |
answering back i.
|
karşılık verme |
|
| 206 |
Genel |
back alley i.
|
arka sokak |
|
| 207 |
Genel |
back chat i.
|
küstahça karşılık |
|
| 208 |
Genel |
back country i.
|
geri kalmış yöreler |
|
| 209 |
Genel |
back chat i.
|
küstahlık |
|
| 210 |
Genel |
bad back i.
|
sırt ağrısı |
|
| 211 |
Genel |
bad back i.
|
bel sorunu |
|
| 212 |
Genel |
back-story i.
|
özgeçmiş |
|
| 213 |
Genel |
call-back i.
|
ikinci tur seçmeler |
|
| 214 |
Genel |
back vent skirt i.
|
arkadan yırtmaçlı etek |
|
| 215 |
Genel |
back scrubber i.
|
sırt kaşıyıcısı |
|
| 216 |
Genel |
scratch-back i.
|
sırt kaşıyıcısı |
|
| 217 |
Genel |
hair slicked back i.
|
arkaya taranmış saç |
|
| 218 |
Genel |
upper back i.
|
sırtın üst kısmı |
|
| 219 |
Genel |
upper back i.
|
üst sırt |
|
| 220 |
Genel |
back face i.
|
arka yüz |
|
| 221 |
Genel |
back-seat driver i.
|
sürücüye ne yapması gerektiğini söyleyip duran kişi |
|
| 222 |
Genel |
back parking i.
|
geri geri park etme |
|
| 223 |
Genel |
smile back through gritted teeth i.
|
zorla/istemeden gülümsemek |
|
| 224 |
Genel |
low-cut back dress i.
|
sırt dekolteli elbise |
|
| 225 |
Genel |
low-cut back dress i.
|
sırt dekoltesi olan elbise |
|
| 226 |
Genel |
back vocal i.
|
geri vokalist |
|
| 227 |
Genel |
back vocal i.
|
geri vokal |
|
| 228 |
Genel |
back vocal i.
|
arka vokal |
|
| 229 |
Genel |
talking back i.
|
küstah ve terbiyesizce cevap verme |
|
| 230 |
Genel |
call-back i.
|
geri alma |
|
| 231 |
Genel |
call-back i.
|
bir kusurun düzeltilmesi için bir ürünün geri çağrılması |
|
| 232 |
Genel |
back i.
|
bek (savunma, müdafaa) |
|
| 233 |
Genel |
back i.
|
gıyap (konuşma/dedikodu) |
|
| 234 |
Genel |
back i.
|
arka (konuşma/dedikodu) |
|
| 235 |
Genel |
back i.
|
geniş su kabı |
|
| 236 |
Genel |
back i.
|
mavna |
|
| 237 |
Genel |
back i.
|
kitabın sırtı |
|
| 238 |
Genel |
back i.
|
sırt (kitap) |
|
| 239 |
Genel |
back matter i.
|
arka bölüm |
|
| 240 |
Genel |
back matter i.
|
arka kısım |
|
| 241 |
Genel |
back matter i.
|
kitabın ana bölümünden sonra gelen kısım |
|
| 242 |
Genel |
back catalogue i.
|
bir müzisyenin mevcut kayıtlarından farklı olan eski kayıtları |
|
| 243 |
Genel |
back charges i.
|
hesap yapıldıktan sonra ortaya çıkan masraflar |
|
| 244 |
Genel |
back green [scotland] i.
|
bir evin arkasında bulunan yeşillik veya bahçe |
|
| 245 |
Genel |
back street i.
|
ara sokak |
|
| 246 |
Genel |
back-to-back i.
|
terasları ve bahçeleri birbirine bitişik olan evler |
|
| 247 |
Genel |
back road i.
|
arka yol |
|
| 248 |
Genel |
back row i.
|
arka sıra |
|
| 249 |
Genel |
back-kitchen i.
|
mutfak yanındaki bulaşık yıkanan ve kap kacak konulan oda |
|
| 250 |
Genel |
back road i.
|
az kullanılan, genelde kaldırımı olmayan yol |
|
| 251 |
Genel |
back row i.
|
rugby'de iki takımın sekiz oyuncusunun birbirine kenetlenmesi sırasında arka bölümdeki uç oyuncuları |
|
| 252 |
Genel |
ceding back i.
|
geri verme |
|
| 253 |
Genel |
back-checking i.
|
gözden geçirme |
|
| 254 |
Genel |
back-stabbing i.
|
arkadan vurma |
|
| 255 |
Genel |
back stool i.
|
arkalı tabure |
|
| 256 |
Genel |
back-stabbing i.
|
kalleşlik etme |
|
| 257 |
Genel |
back-checking i.
|
kontrol etme |
|
| 258 |
Genel |
back-stabbing i.
|
iftirayla küçük düşürme |
|
| 259 |
Genel |
back-stabbing i.
|
hainlik etme |
|
| 260 |
Genel |
back comb i.
|
başın arkasına süs amaçlı takılan uzun dişli geniş tarak |
|
| 261 |
Genel |
turtle-back shooting i.
|
uzun mesafeli ok atışı |
|
| 262 |
Genel |
window back i.
|
pencere pervazı ile zemin arasındaki alçak ve ince duvarın içe bakan yüzü |
|
| 263 |
Genel |
bob (back of the book) i.
|
(pul) kitap arkası |
|
| 264 |
Genel |
bob (back of the book) i.
|
posta ücretinin ödenmesi için kullanılmayan pul |
|
| 265 |
Genel |
hark back i.
|
geçmişe dönme |
|
| 266 |
Genel |
hark back i.
|
eskiyi yad etme |
|
| 267 |
Genel |
bounce back i.
|
yankı |
|
| 268 |
Genel |
bounce back i.
|
yansıma |
|
| 269 |
Genel |
hog's-back i.
|
kamburu andıran kemerli sırt |
|
| 270 |
Genel |
roll back i.
|
topuz milinde kilidin cıvatasını hareket ettiren kam |
|
| 271 |
Genel |
roll back i.
|
bir önceki seviyeye veya konuma geri dönme |
|
| 272 |
Genel |
back step i.
|
geriye, arkaya adım |
|
| 273 |
Genel |
fight back i.
|
direnme |
|
| 274 |
Genel |
fight back i.
|
karşı koyma |
|
| 275 |
Genel |
fight back i.
|
karşı saldırı |
|
| 276 |
Genel |
set-back i.
|
engel |
|
| 277 |
Genel |
set-back i.
|
köstek |
|
| 278 |
Genel |
set-back i.
|
mani |
|
| 279 |
Genel |
sling-back i.
|
arkası bantlı ayakkabı |
|
| 280 |
Genel |
put something back to f.
|
saatini öne almak (toplantı/randevu vb) |
|
| 281 |
Genel |
set back f.
|
geri çekilmek |
|
| 282 |
Genel |
get one's own back f.
|
cezalandırmak |
|
| 283 |
Genel |
start back f.
|
ürküp gayriihtiyari bir hareket yapmak |
|
| 284 |
Genel |
have one's own back on somebody f.
|
intikamını almak |
|
| 285 |
Genel |
back bite f.
|
iftira etmek |
|
| 286 |
Genel |
back down f.
|
savunulan iddadan vazgeçmek |
|
| 287 |
Genel |
put something back f.
|
bir şeyi geciktirmek |
|
| 288 |
Genel |
call back f.
|
yalanlamak |
|
| 289 |
Genel |
check back f.
|
yeniden soruşturmak |
|
| 290 |
Genel |
hang back f.
|
çekinmek |
|
| 291 |
Genel |
back f.
|
geri sürmek |
|
| 292 |
Genel |
have one's own back f.
|
intikamını almak |
|
| 293 |
Genel |
roll back f.
|
düşürmek |
|
| 294 |
Genel |
arch the back f.
|
kamburunu çıkarmak |
|
| 295 |
Genel |
set somebody back something f.
|
mal olmak |
|
| 296 |
Genel |
do something behind someone's back f.
|
arkasından iş çevirmek |
|
| 297 |
Genel |
cut something back f.
|
kısmak |
|
| 298 |
Genel |
back f.
|
arka çıkmak |
|
| 299 |
Genel |
kick back f.
|
geri tepmek |
|
| 300 |
Genel |
cut back f.
|
geri dönmek |
|
| 301 |
Genel |
fall back upon a thing f.
|
güvenmek |
|
| 302 |
Genel |
send back f.
|
çevirmek |
|
| 303 |
Genel |
go back on someone f.
|
birine ihanet etmek |
|
| 304 |
Genel |
hang back f.
|
geri durmak |
|
| 305 |
Genel |
set someone back f.
|
birini (belirli bir zaman için) geciktirmek |
|
| 306 |
Genel |
call back f.
|
caymak |
|
| 307 |
Genel |
be back breaking f.
|
yorucu olmak |
|
| 308 |
Genel |
back down f.
|
bir iddiadan vazgeçmek |
|
| 309 |
Genel |
pay back f.
|
öç almak |
|
| 310 |
Genel |
knock back f.
|
şaşırtmak |
|
| 311 |
Genel |
think back on f.
|
hatırlamak |
|
| 312 |
Genel |
throttle back f.
|
bastırmak |
|
| 313 |
Genel |
drop back f.
|
gerilemek |
|
| 314 |
Genel |
choke back f.
|
vazgeçirmek |
|
| 315 |
Genel |
choke back f.
|
kısmak |
|
| 316 |
Genel |
back up f.
|
desteklemek (kanıtla) |
|
| 317 |
Genel |
be at one's back f.
|
bir kimseye arka çıkmak |
|
| 318 |
Genel |
fall back upon a thing f.
|
sığınmak |
|
| 319 |
Genel |
strike back f.
|
geri vurmak |
|
| 320 |
Genel |
back down from f.
|
vazgeçmek |
|
| 321 |
Genel |
slip back f.
|
geriye doğru kaymak |
|
| 322 |
Genel |
set a clock back f.
|
saati geriye almak |
|
| 323 |
Genel |
force back f.
|
kanırtmak |
|
| 324 |
Genel |
back fire f.
|
geri tepmek |
|
| 325 |
Genel |
hold back f.
|
durdurmak |
|
| 326 |
Genel |
get one's own back on somebody f.
|
intikamını almak |
|
| 327 |
Genel |
send back f.
|
iade etmek |
|
| 328 |
Genel |
fallen back on f.
|
başvurmak |
|
| 329 |
Genel |
go back to square one f.
|
sıfırdan başlamak |
|
| 330 |
Genel |
go back and forth f.
|
ileri geri gitmek |
|
| 331 |
Genel |
knock back f.
|
mal olmak |
|
| 332 |
Genel |
back fire f.
|
ters gitmek |
|
| 333 |
Genel |
give someone the shirt off one's back f.
|
çok cömert olmak |
|
| 334 |
Genel |
knock back a drink f.
|
tek atmak |
|
| 335 |
Genel |
lean back f.
|
kaykılmak |
|
| 336 |
Genel |
set back f.
|
geciktirmek |
|
| 337 |
Genel |
keep back f.
|
geciktirmek |
|
| 338 |
Genel |
cede back f.
|
geri vermek |
|
| 339 |
Genel |
back up f.
|
arka çıkmak |
|
| 340 |
Genel |
shrink back f.
|
geri çekilmek |
|
| 341 |
Genel |
hand back f.
|
geri vermek |
|
| 342 |
Genel |
look back on f.
|
yeniden gözden geçirmek |
|
| 343 |
Genel |
take back to f.
|
geçmişe götürmek |
|
| 344 |
Genel |
hark back to f.
|
geçmişten söz etmek |
|
| 345 |
Genel |
do something behind one's back f.
|
birinden gizli yapmak |
|
| 346 |
Genel |
put back f.
|
reddetmek |
|
| 347 |
Genel |
pay somebody back f.
|
hesabını sormak |
|
| 348 |
Genel |
cut something back f.
|
kesinti yapmak |
|
| 349 |
Genel |
go back f.
|
gerisin geriye gitmek |
|
| 350 |
Genel |
cut something back f.
|
budamak |
|
| 351 |
Genel |
back f.
|
gerilemek |
|
| 352 |
Genel |
be back f.
|
arka olmak |
|
| 353 |
Genel |
put something back to f.
|
tarihini öne almak (toplantı/randevu vb) |
|
| 354 |
Genel |
go back on f.
|
inkar etmek |
|
| 355 |
Genel |
keep back f.
|
barındırmak |
|
| 356 |
Genel |
go back on one's promise f.
|
sözünden dönmek |
|
| 357 |
Genel |
hang back f.
|
geri kalmak |
|
| 358 |
Genel |
stand back to back f.
|
sırt sırta vermek |
|
| 359 |
Genel |
get back on the rails f.
|
yoluna koymak |
|
| 360 |
Genel |
die back f.
|
tepeden köke doğru kurumak |
|
| 361 |
Genel |
be thrown back on one's own resources f.
|
yalnızca kendi yetenekleriyle idare etmek zorunda kalmak |
|
| 362 |
Genel |
come back to somebody f.
|
aklına gelmek |
|
| 363 |
Genel |
look back f.
|
geçmişi düşünmek |
|
| 364 |
Genel |
back out f.
|
sözünü tutmamak |
|
| 365 |
Genel |
turn one's back on f.
|
dirsek çevirmek |
|
| 366 |
Genel |
call someone back f.
|
birine tekrar telefon etmek |
|
| 367 |
Genel |
sit back f.
|
boş oturmak |
|
| 368 |
Genel |
pay back in one's own coin f.
|
misilleme yapmak |
|
| 369 |
Genel |
fall back on f.
|
son çare olarak başvurmak |
|
| 370 |
Genel |
call back to mind f.
|
aklına getirmek |
|
| 371 |
Genel |
pace back and forth f.
|
volta atmak |
|
| 372 |
Genel |
put back f.
|
eski yerine koymak |
|
| 373 |
Genel |
back f.
|
geri geri gitmek |
|
| 374 |
Genel |
turn back f.
|
kovmak |
|
| 375 |
Genel |
walk back and forth f.
|
dönüp dolaşmak |
|
| 376 |
Genel |
answer back f.
|
çemkirmek |
|
| 377 |
Genel |
back down from f.
|
caymak |
|
| 378 |
Genel |
cause to go back f.
|
geriletmek |
|
| 379 |
Genel |
back out of f.
|
caymak |
|
| 380 |
Genel |
look back on f.
|
geçmişe dönüp bakmak |
|
| 381 |
Genel |
back and fill f.
|
kararsız olmak |
|
| 382 |
Genel |
send back f.
|
geri çevirmek |
|
| 383 |
Genel |
call someone back f.
|
birini geri çağırmak |
|
| 384 |
Genel |
keep back f.
|
alıkoymak |
|
| 385 |
Genel |
straggle back f.
|
ayrı ayrı dönmek |
|
| 386 |
Genel |
get one's own back f.
|
hıncını almak |
|
| 387 |
Genel |
put something back f.
|
yerine koymak |
|
| 388 |
Genel |
look back f.
|
arkaya bakmak |
|
| 389 |
Genel |
put back f.
|
geciktirmek |
|
| 390 |
Genel |
hold something back f.
|
zapt etmek |
|
| 391 |
Genel |
get one's own back f.
|
öcünü almak |
|
| 392 |
Genel |
back f.
|
oynamak |
|
| 393 |
Genel |
answer back f.
|
cevabı yapıştırmak |
|
| 394 |
Genel |
ring back f.
|
geri aramak |
|
| 395 |
Genel |
stand back f.
|
kenara çekilmek |
|
| 396 |
Genel |
pay someone back f.
|
birine olan borcu ödemek |
|
| 397 |
Genel |
take back to f.
|
götürmek (geçmişte bir zamana) |
|
| 398 |
Genel |
lie back f.
|
sırtüstü yatmak |
|
| 399 |
Genel |
hunch one's back f.
|
kambur durmak |
|
| 400 |
Genel |
hang back f.
|
duraksamak |
|
| 401 |
Genel |
draw back f.
|
çekilmek |
|
| 402 |
Genel |
bounce back f.
|
kendini toplamak |
|
| 403 |
Genel |
turn back f.
|
arkaya dönmek |
|
| 404 |
Genel |
hark back to f.
|
önceki konuya dönmek |
|
| 405 |
Genel |
come back f.
|
aklına gelmek |
|
| 406 |
Genel |
drive back f.
|
geri dönmek zorunda bırakmak |
|
| 407 |
Genel |
set something back f.
|
bir işi (bir süre için) geciktirmek |
|
| 408 |
Genel |
hold a crowd back f.
|
kalabalığı zaptetmek |
|
| 409 |
Genel |
keep back f.
|
önlemek |
|
| 410 |
Genel |
back from death's door f.
|
ölümden dönmek |
|
| 411 |
Genel |
drive back f.
|
arabayla geri dönmek |
|
| 412 |
Genel |
back f.
|
sırtlamak |
|
| 413 |
Genel |
turn back f.
|
geri çevirmek |
|
| 414 |
Genel |
back f.
|
kayırmak |
|
| 415 |
Genel |
start back f.
|
dönmek |
|
| 416 |
Genel |
back down f.
|
dönmek |
|
| 417 |
Genel |
put back f.
|
geri koymak |
|
| 418 |
Genel |
knock back f.
|
devirmek |
|
| 419 |
Genel |
knock back f.
|
patlamak |
|
| 420 |
Genel |
choke back f.
|
durdurmak |
|
| 421 |
Genel |
pay someone back f.
|
intikam almak (kötülük yapan birinden) |
|
| 422 |
Genel |
choke something back f.
|
zapt etmek |
|
| 423 |
Genel |
take back f.
|
eskiyi hatırlatmak |
|
| 424 |
Genel |
have one's back against the wall f.
|
kuyruğu kapana kısılmak |
|
| 425 |
Genel |
whip back f.
|
çabucak dönmek |
|
| 426 |
Genel |
think back f.
|
tekrar düşünmek |
|
| 427 |
Genel |
stab in the back f.
|
kalleşlik etmek |
|
| 428 |
Genel |
back f.
|
takviye etmek |
|
| 429 |
Genel |
answer back f.
|
küstahça cevap vermek |
|
| 430 |
Genel |
set back f.
|
geri almak |
|
| 431 |
Genel |
back f.
|
vazgeçmek |
|
| 432 |
Genel |
think back on f.
|
aklına getirmek |
|
| 433 |
Genel |
stand back f.
|
gerilemek |
|
| 434 |
Genel |
take on one's back f.
|
arkalamak |
|
| 435 |
Genel |
back f.
|
geriye doğru sürmek |
|
| 436 |
Genel |
turn one's back f.
|
arkasını dönmek |
|
| 437 |
Genel |
put something back f.
|
bir şeyi eski yerine koymak |
|
| 438 |
Genel |
get back at somebody f.
|
öç almak |
|
| 439 |
Genel |
step back f.
|
azaltmak |
|
| 440 |
Genel |
get back f.
|
geri gelmek |
|
| 441 |
Genel |
set someone back f.
|
bir oyuncuya puan kaybettirmek |
|
| 442 |
Genel |
go back on f.
|
dönmek |
|
| 443 |
Genel |
sit back f.
|
dinlenmek |
|
| 444 |
Genel |
kick back f.
|
çalınmış eşya veya parayı sahibine geri vermek |
|
| 445 |
Genel |
choke back f.
|
kontrol etmek |
|
| 446 |
Genel |
lie on one's back f.
|
arka üstü yatmak |
|
| 447 |
Genel |
go back f.
|
gerilemek |
|
| 448 |
Genel |
back f.
|
yardım etmek |
|
| 449 |
Genel |
lie on one's back f.
|
sırt üstü yatmak |
|
| 450 |
Genel |
give back f.
|
iade etmek |
|
| 451 |
Genel |
be back on amicable terms f.
|
yeniden dostane ilişkiler kurmak |
|
| 452 |
Genel |
draw back f.
|
geri almak |
|
| 453 |
Genel |
ring back f.
|
gelen çağrıyı görüp aramak |
|
| 454 |
Genel |
shoot back at someone f.
|
birinin ateşine karşılık vermek |
|
| 455 |
Genel |
cut back f.
|
kesip kısaltmak |
|
| 456 |
Genel |
back track f.
|
vazgeçmek |
|
| 457 |
Genel |
back f.
|
ciro etmek |
|
| 458 |
Genel |
lie back f.
|
dinlenmek |
|
| 459 |
Genel |
keep something on the back burner f.
|
daha sonra bakmak üzere bir kenara koymak |
|
| 460 |
Genel |
pay someone back f.
|
birine karşılıkta bulunmak (güzel bir şeye karşı) |
|
| 461 |
Genel |
draw back f.
|
gerilemek |
|
| 462 |
Genel |
get back f.
|
geri almak |
|
| 463 |
Genel |
come back f.
|
karşılık vermek |
|
| 464 |
Genel |
set back f.
|
patlamak |
|
| 465 |
Genel |
back on one's word f.
|
su koyvermek |
|
| 466 |
Genel |
pay someone back f.
|
hakkından gelmek (kötülük yapan birinin) |
|
| 467 |
Genel |
pay somebody back f.
|
ödetmek |
|
| 468 |
Genel |
keep back f.
|
biriktirmek |
|
| 469 |
Genel |
hold back f.
|
zaptetmek |
|
| 470 |
Genel |
put back f.
|
yerine koymak |
|
| 471 |
Genel |
cut back on something f.
|
kesinti yapmak |
|
| 472 |
Genel |
do something behind someone's back f.
|
arkadan iş çevirmek |
|
| 473 |
Genel |
talk behind one's back f.
|
birinin arkasından konuşmak |
|
| 474 |
Genel |
back f.
|
astarlamak |
|
| 475 |
Genel |
call back to mind f.
|
hatırına getirmek |
|
| 476 |
Genel |
go back on f.
|
caymak |
|
| 477 |
Genel |
buy back f.
|
geri satın almak |
|
| 478 |
Genel |
flash back f.
|
canlandırmak |
|
| 479 |
Genel |
hold oneself back f.
|
kendini tutmak |
|
| 480 |
Genel |
pat on the back f.
|
tebrik etmek |
|
| 481 |
Genel |
shuttle back and forth between two countries f.
|
iki ülke arasında mekik dokumak |
|
| 482 |
Genel |
fall back upon f.
|
başvurmak |
|
| 483 |
Genel |
come back to his memory f.
|
aklına gelmek |
|
| 484 |
Genel |
rein back f.
|
gem vurmak |
|
| 485 |
Genel |
rein back f.
|
frenlemek |
|
| 486 |
Genel |
draw back f.
|
geri kalmak |
|
| 487 |
Genel |
back up f.
|
bilgisayar yedeklemek |
|
| 488 |
Genel |
claw back f.
|
geri almak |
|
| 489 |
Genel |
come back f.
|
akla gelmek |
|
| 490 |
Genel |
set back f.
|
geri bırakmak |
|
| 491 |
Genel |
back f.
|
sırtına binmek |
|
| 492 |
Genel |
pay back f.
|
geri vermek |
|
| 493 |
Genel |
put back f.
|
ilerlemesine engel olmak |
|
| 494 |
Genel |
know something like the back of one's hand f.
|
adı gibi bilmek |
|
| 495 |
Genel |
get one's own back f.
|
intikamını almak |
|
| 496 |
Genel |
turn one's back on f.
|
sırt çevirmek |
|
| 497 |
Genel |
lie back f.
|
sırt üstü yatmak |
|
| 498 |
Genel |
put something back f.
|
geri almak |
|
| 499 |
Genel |
back off f.
|
gevşetmek |
|
| 500 |
Genel |
back down f.
|
caymak |
|
