being - Türkçe İngilizce Sözlük

being

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"being" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 20 sonuç

İngilizce Türkçe
General
being i. oluş
I never counted on his being rich.
Onun zengin oluşuna asla bel bağlamadım.

More Sentences
being i. insan
Who would have forecast all this in 1941, with the second world war raging and millions being slaughtered?
İkinci Dünya Savaşı'nın sürdüğü ve milyonlarca insanın katledildiği 1941 yılında tüm bunları kim tahmin edebilirdi ki?

More Sentences
being i. olma
This being the first year of application, there is of course room for improvement.
Uygulamanın ilk yılı olması nedeniyle, elbette iyileştirilmeye açık alanlar bulunmaktadır.

More Sentences
being i. varoluş
It's a more powerful way of being in the long run.
Bu uzun vadede daha güçlü bir varoluş biçimidir.

More Sentences
being i. varlık
Say, "I charge this salt as a being of earth."
De ki, "Topraktan gelen bir varlık olan bu tuzu görevlendiriyorum."

More Sentences
being i. hayat
In the coming weeks, the new European order will come into being.
Önümüzdeki haftalarda yeni Avrupa düzeni hayata geçecek.

More Sentences
Philosophy
being i. varlık
Therefore, these poor beings get over many hardships and fulfill their requirements.
Bu nedenle, bu zavallı varlıklar birçok zorluğun üstesinden gelir ve gereksinimlerini yerine getirir.

More Sentences
General
being i. yapı
being i. vücut
being i. tanrı
being i. yaratık
being i. mevcudiyet
being i. yaradılış
being i. mahluk
being i. yaşam
being i. yaşam
being i. canlılık
being i. kişilik
being i. öz
being s. mevcut

"being" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
living being i. canlı
In nature, living beings are in a perpetual state of war.
Doğada, canlılar sürekli bir savaş halindedir.

More Sentences
human being i. insan
Are we to solve conflicts like human beings, through negotiation, or like animals, through violence?
Çatışmaları insanlar gibi müzakere yoluyla mı yoksa hayvanlar gibi şiddet yoluyla mı çözeceğiz?

More Sentences
human being i. insanoğlu
No, but perfection is not in any case within the grasp of human beings.
Hayır ancak mükemmellik hiçbir durumda insanoğlunun kavrayabileceği bir şey değildir.

More Sentences
General
human being i. beşer
I am but a human being sent as a messenger.
Ben, sadece beşer bir elçiyim.

More Sentences
living being i. canlı varlık
The embryo, as it divides into two, then four, eight and sixteen and more cells, is the process of the living being.
Embriyonun önce iki, sonra dört, sekiz ve on altı ve daha fazla hücreye bölünmesi, canlı varlığın sürecidir.

More Sentences
social well-being i. sosyal refah
He founded new monasteries and championed the social well-being of the public.
Yeni manastırlar kurdu ve halkın sosyal refahını savundu.

More Sentences
sense of well-being i. sağlık
With the help of implants their sense of well-being can be restored.
İmplantların yardımıyla sağlık duyguları geri kazanılabilir.

More Sentences
well-being i. esenlik
I am particularly concerned with the element of well-being at work.
Ben özellikle iş yerinde esenlik unsuruyla ilgileniyorum.

More Sentences
well-being i. sağlık
You should pay attention to your well-being.
Sağlığına dikkat etmelisin.

More Sentences
well being i. refah
The well being of all refugees needs to be guaranteed.
Tüm mültecilerin refahı garanti altına alınmalıdır.

More Sentences
raison d'être (reason for being) i. varlık sebebi
And their economic raison d'être is that no one knows about them.
Ekonomik varlık sebepleri ise kimsenin onlardan haberdar olmaması.

More Sentences
raison d'être (reason for being) i. varlık nedeni
What is at stake here is the very raison d'être of European integration.
Burada söz konusu olan Avrupa entegrasyonunun varlık nedenidir.

More Sentences
human being i. kişi
The ability to communicate with another human being is part of what makes our existence unique.
Başka bir kişiyle iletişim kurma yeteneği, varlığımızı benzersiz kılan şeyin bir parçasıdır.

More Sentences
bring into being f. hayata geçirmek
We have to bring into being a realistic and usable piece of legislation.
Gerçekçi ve kullanılabilir bir mevzuatı hayata geçirmek zorundayız.

More Sentences
without being seen zf. fark edilmeden
Tom found it fairly easy to follow Mary without being seen.
Tom, Mary'yi görünmeden takip etmenin oldukça kolay olduğunu fark etti.

More Sentences
without being noticed zf. fark ettirmeden
The thieves stole the giant gold coin without being noticed by security guards or activating the alarm system.
Hırsızlar dev altın sikkeyi güvenlik görevlilerince fark edilmeden ya da alarm sistemini çalıştırmadan çalmışlardır.

More Sentences
Phrases
that being said expr. bununla birlikte
That being said, our general track record and ability to trace and document is quite good.
Bununla birlikte, genel sicilimiz ve izleme ve belgeleme kabiliyetimiz oldukça iyidir.

More Sentences
Idioms
come into being f. oluşmak
We don't know when this world came into being.
Bu dünyanın ne zaman oluştuğunu bilmiyoruz.

More Sentences
Speaking
you're being missed expr. özleniyorsun
You're being missed so much.
Çok özleniyorsun.

More Sentences
you're being silly! expr. saçmalıyorsun!
Now you're being silly.
Saçmalıyorsun şu anda.

More Sentences
Common Usage
being known i. bilinme
being left i. bırakılma
being finished i. bitirilme
being overwhelmed i. bunaltılma
being an executioner i. cellatlık
being a designer i. desinatörlük
being filled i. doldurulma
being heard i. duyulma
being soured i. ekşitilme
being taken away i. götürülme
being remembered i. hatırlanma
General
being wronged i. mağdurluk
being sorted out i. ayıklanma
being disgusting i. iğrençlik
being out of sorts i. keyifsizlik
being henpecked i. kılıbıklık
being a thinker i. düşünürlük
supernatural being i. doğaüstü yaratık
being dragged along i. sürüklenme
being a worker i. emekçilik
being a writer i. muharrirlik
being a stranger i. yabancılık
being steeped i. dem (çay)
being noskid i. kaymazlık
being surprised i. şaşkınlık
being a boss i. patronluk
being bourgeois i. kentsoyluluk
being a poet i. ozanlık
being drunk i. sarhoşluk
being full i. tokluk
being covered i. tesettür
being stopped i. tıkanma
being appointed i. atanma
being a nun i. rahibelik
being a chief i. reislik
being late i. geri kalma
being stopped i. durdurulma
being wide open i. apaçıklık
being abstract i. soyutluk
being a prophet i. nübüvvet
being without money i. parasızlık
being scientific i. bilimsellik
being broken down i. düşkünlük
being alive i. yaşarlık
supreme being i. allah
being an officer i. zabitlik
being a trainer i. antrenörlük
being a worker i. amelelik
being loved i. sevilme
being careful i. dikkatli olma
being a spoilsport i. oyunbozanlık
being grateful for i. şükretme
being distracted i. avunma
being overweight i. şişmanlık
being a barber i. berberlik
being affected i. duygulanma
being a correspondent i. muhabirlik
being broken i. parçalanma
being a waiter i. garsonluk
being an upstart i. görmemişlik
being broken down i. bozukluk
legendary being i. masal yaratığı
sense of being homeless i. evsiz olma duygusu
being enchanted i. mest olma
being a missionary i. misyonerlik
being a critic i. eleştirmenlik
being repaired i. kalafatlanma
being interested i. ilgilenme
being content with what one has i. kanaatkarlık
being an elder sister i. ablalık
being a foreigner i. yabancılık
being hunchbacked i. kamburluk
being repeated i. tekrarlanma
being exhausted i. tükenme
being held i. tutulma
being ladderproof i. kaçmazlık
being choked up i. tıkanma
being squashed i. eziklik
being assigned i. atanma
being a porter i. hamallık
being broke i. yolsuzluk
being an elder brother i. ağabeylik
being captivated i. büyülenme
being overturned i. devrilme
human being i. merdüm
human being i. adam
being a rightist i. sağcılık
being pinned i. iğnelenme
mythical being i. efsanevi yaratık
being an aga i. ağalık
being of the same race i. soydaşlık
being natural i. tabiilik
well being i. esenlik
supreme being i. tanrı
being puffed up with pride i. kabarma
being an architect i. mimarlık
being rescued i. kurtulma
being shaken i. sarsılma
being deep i. tokluk (ses)
being fat i. şişmanlık
being easygoing i. adamsendecilik
being ashamed i. utanma
state/way of being made i. yapılış
being an immigrant i. muhacirlik
being seedy i. keyifsizlik
being aired i. havalanma
being torn i. parçalanma
being an uncle i. dayılık
being purple i. morluk
being dismissed i. kovulma
supreme being i. cenabı hak
being a civil servant i. memurluk
being a mukhtar i. muhtarlık
being a laborer i. ırgatlık
being a trainee i. stajyerlik
being the holder of a franchise i. bayilik
being choked up i. tıkanıklık
being nonslip i. kaymazlık
being conditioned i. koşullanma
being a student i. öğrencilik
being attached i. takılma
being combative i. dövüşkenlik
being a billionaire i. milyarderlik
being a colony i. sömürgelik
being crushed i. eziklik
being a husband i. kocalık
being late i. geç kalma
being a poet i. şairlik
being a coach i. antrenörlük
being cleaned i. ayıklanma
being a gypsy i. çingenelik
being thankful i. şükretme
being awake i. uyanıklık
being awake i. uyanık olma
being a joker i. şakacılık
being too familiar i. sululuk
being interesting i. ilginçlik
being a labourer i. amelelik
being depressed i. keyifsizlik
being liked i. sevilme
being extraordinary i. fevkaladelik
being in the first place i. başta olmak üzere
being engaged i. nişanlılık
not being able to speak i. konuşamama
being talked about i. söz konusu
being published i. neşredilme
being equal i. eşit olma
being locked i. kilitli kalma
unbearable lightness of being i. varolmanın dayanılmaz hafifliği
being founded on i. baz alınarak
being valid from i. -den itibaren geçerli olmak üzere
state of being finicky i. zor beğenme
state of being finicky i. seçicilik
state of being finicky i. seçici olma
being well-cooked i. pişkinlik
being-for-itself i. kendisi için varlık
being-in-itself i. kendinde varlık
being foul-mouthed i. küfürbazlık
being ill-omened i. düztabanlık
being a son-in-law i. damatlık
being a petiton-writer i. arzuhalcilik
material well-being i. maddi refah
human being-environment relations i. insan-çevre münasebetleri
perfect human being i. sahib-i kemal
perfect human being i. insan-ı kamil
sense of well-being i. mutluluk
well-being i. hayır
well-being i. iyi oluş
well being i. iyilik
cohabitation without being legally married i. dost hayatı yaşama
cohabitation without being legally married i. metres hayatı yaşama
cohabitation without being legally married i. nikahsız karı koca hayatı
being wrong i. hatalı olma
capability of being locked i. kilitlenebilirlik
being in solidarity i. dayanışma içinde olma
feeling of being late i. geç kalma duygusu
the route being followed i. izlenen rota
the route being followed i. izlenmekte olan rota
great chain of being i. büyük varoluş zinciri
inner being i. iç varlık
an ordinary human being i. normal bir insan
list of the companies being represented i. temsil edilen şirketler listesi
the state of being ostracized i. toplumdan dışlanma
the state of being ostracised i. toplumdan dışlanma
sacred being i. kutsal varlık
raison d'être (reason for being) i. varoluş nedeni
raison d'être (reason for being) i. varoluş sebebi
fear of being single i. bekar kalma korkusu
being a maid i. hizmetçilik
emotional well-being i. duygusal iyi oluş
non-being i. olmama
non-being i. var olmama
being a mufti i. müftülük
being chased/followed i. izlenme
essence of being i. varlığın özü
being trapped i. sıkışmışlık
being stuck i. sıkışmışlık
today's human being i. günümüz insanı
sense of being lost i. kaybolmuşluk duygusu
feeling of being lost i. kaybolma duygusu
feeling of being lost i. kaybolmuşluk duygusu
sense of being lost i. kaybolma duygusu
investing in a human being i. insana yatırım
the state of being attainable (attainability) i. ulaşılabilirlik
being a people person i. insanlara iyi geçinme
being a people person i. insanlarla iyi geçinen birisi olma
being prefered i. tercih edilme
subjective well-being i. öznel iyi oluş
disadvantages of being famous i. ünlü olmanın dezavantajları
ikigai (a reason for being) i. varlık nedeni
ikigai (a reason for being) i. yaşama sebebi
ikigai (a reason for being) i. yaşama tutkusu
ikigai (a reason for being) i. sabah uyandığınızda sizi yataktan çıkaran yaşama sevinci
being [dialect] [uk] i. ev
being [dialect] [uk] i. mesken
extraterrestrial being i. dünya dışı varlık
human being i. kul
human being i. fert
human being i. birey
human being i. şahıs
ill-being i. fakirlik
ill-being i. düşük yaşam standardı
ill-being i. sağlığın bozuk olması
well-being i. afiyet
being remembered i. anımsanma
being a urologist i. bevliyecilik
being a mother-in-law i. kayınvalidelik
being a designer i. desinatörlük
being a guest i. konukluk
being an executioner i. cellatlık
being elected i. seçilme
being filled i. doldurulma
being finished i. bitirilme
being heard i. duyulma
being lost i. yitiklik
being overwhelmed i. bunaltılma
being remembered i. hatırlanma
being ripped off i. koparılma
being soured i. ekşitilme
being swaddled i. kundaklanma
being taken away i. götürülme
being known i. bilinme
being left i. bırakılma
circle of being i. (bazı modern inançlarda) sihirli çember
higher being i. (insandan) üstün varlık
supreme being i. mutlak tanrı
supreme being i. en üst düzey tanrı
supreme being i. tanrıların tanrısı
supreme being i. en üst otorite
supreme being i. en üst makam
supreme being i. en üst yetki
supreme being i. en yüksek güç
hurt somebody's feelings being sarcastic f. iğnelemek
suffer the difficulties of being a stranger f. yabancılık çekmek
bring into being f. vücuda getirmek
call into being f. halketmek
bring into being f. meydana getirmek
come into being f. var olmak
call into being f. var etmek
call into being f. yaratmak
benefit from the advantages being offered by f. sunduğu avantajlardan yararlanmak
benefit from the advantages being offered by f. sunduğu avantajlardan istifade etmek
be on the point of being f. olmak üzere
not being fully awake f. kendinde olmamak
come into being f. var olmaya başlamak
come into being by itself f. kendiliğinden oluşmak
prevent weapons from being illegally smuggled across the border f. silahların sınırdan yasa dışı yollarla kaçırılmasını engellemek
admit being responsible for f. sorumluluğun kendisinde olduğunu kabul etmek
dream of being a home owner f. ev sahibi olma hayali kurmak
give one's testimony under the threat of being jailed f. ifadesini hapse atılma tehdidiyle vermek
stop being a problem f. problem olmaktan çıkmak
stop being a problem f. sorun olmaktan çıkmak
be faced with the risk of being shot f. vurulma tehlikesiyle karşı karşıya olmak
be faced with the risk of being shot f. vurulma riskiyle karşı karşıya olmak
being watched f. izleniyor olmak
end up being the one in the wrong f. haksız duruma düşmek
end up being wrong f. haksız duruma düşmek
accuse someone of being an international criminal f. birini uluslararası suçlu olmakla suçlamak
invest in a human being f. insana yatırım yapmak
being relaxed f. rahat davranmak
end up being wrong although you are right f. haklıyken haksız duruma düşmek
enjoy being with someone f. birisi ile birlikte olmaktan hoşlanmak
prevent errors from being repeated f. hataların tekrarını önlemek
in being s. mevcut
being worried/bored s. sıkkınlık
incapable of being justly reproved s. ayıplanamaz
in the shape of a human being s. insan şeklinde
supposedly being involved in match-fixing scandal s. şike skandalında adı geçen
for the time being zf. muvakkaten
in its being written and seen zf. yazılmasında ve görülmesinde
subject to being open zf. açık olması koşuluyla
in its being written zf. yazılmasında
without being prejudiced by somebody else zf. etki altında kalmadan
in its being seen zf. görülmesinde
for the time being zf. şimdilik
for the time being zf. şimdiki şartlara göre
without being restricted to zf. ile sınırlı olmaksızın
without being limited zf. ile sınırlı olmaksızın
by being compared zf. karşılaştırılarak
without being influenced zf. hiçbir tesir altında kalmaksızın
being effective from zf. -den itibaren geçerli olmak üzere
for the time being zf. bu arada
without being noticed zf. farkedilmeden
in the shape of a human being zf. insan biçiminde
for the time being zf. şu an
without being noticed zf. fark edilmeden
without being noticed zf. farkettirmeden
far from being zf. ...olmaktan çok uzakta
for the time being zf. idareten
being [dialect] bağ. nedeniyle
being [dialect] bağ. çünkü
being [dialect] bağ. göz önünde bulundurulduğunda
after being cleaned expr. temizlendikten sonra
Phrasals
play at being (something) f. (bir şeyi) oynamak
play at being (something) f. (bir şey) rolü yapmak
play at being (something) f. (bir şeyi) ciddiyetsiz bir şekilde/amatörce yapmak
play at being (something) f. (bir şeymiş) gibi yapmak
play at being (something) f. (bir şey) rolü oynamak
Phrases
that being said expr. bunların ışığında
that being said expr. bununla beraber
that being the case expr. bu nedenle
(being) valid as of today expr. bugünden geçerli olmak üzere
with that being said expr. bununla beraber
with that being said expr. bununla birlikte
with all else being constant expr. diğerleri sabit kalmak üzere
without ever being fully extended expr. güçlük çekmeden
this being the case expr. hal böyleyken
this being the case expr. hal böyle olunca
due regard being had to expr. göz önünde bulundurarak
that being the case expr. hal böyleyken
beyond being just expr. olmanın ötesinde
without being required to post a bond or other security expr. kefalet ödeme ve diğer teminatlara gerek kalmaksızın
far from being just expr. olmasının ötesinde
far from being just expr. olmanın ötesinde
that being so expr. öyle olan
without ever being fully extended expr. kolayca
beyond being just expr. olmasının ötesinde
without ever being fully extended expr. rahatlıkla
at the time being expr. şu anda
with every fiber of my being expr. tüm varlığımla
with all of one's being expr. tüm varlığıyla
this call is being recorded for quality-assurance purposes expr. yapacağınız görüşme hizmet kalitesi amacı ile kayıt altına alınmaktadır
every fiber of my being expr. varlığımın her hücresi
without ever being fully extended expr. zorlanmadan
all other things (else) being equal expr. aksilik çıkmazsa
all other things (else) being equal expr. böyle giderse
all other things (else) being equal expr. başka bir aksilik çıkmazsa
all other things (else) being equal expr. diğer koşullar sabitken
all other things (else) being equal expr. aynı koşullar altında
all other things (else) being equal expr. aksilik çıkmazsa
all other things (else) being equal expr. böyle giderse
all other things (else) being equal expr. başka bir aksilik çıkmazsa
all other things (else) being equal expr. diğer koşullar sabitken
all other things (else) being equal expr. aynı koşullar altında
being that expr. için
being that expr. '-dığı için
being that expr. '-den dolayı
being that expr. çünkü
being that expr. olduğundan
being that expr. nedeniyle
being that expr. zira
being that expr. yüzünden
being that expr. olması sebebiyle
being that expr. sebebiyle
Colloquial
fear of being a spinster i. evde kalma korkusu
the infinite being i. tanrı
think that one is somehow being conned f. üçkağıda getirildiğini düşünmek
famous for being famous s. magazin ünlüsü
famous for being famous s. sırf medyada yer alarak ünlü
famous for being famous s. ailesinden/yaşantısından dolayı ünlü
famous for being famous s. neden ünlü olduğu belli olmayan
famous for being famous s. ün getirecek bir yeteneği olmadığı halde medyada boy göstererek ünlü olan
famous for being famous expr. medya süsü
famous for being famous expr. ailesi veya ilişkileri nedeniyle ünlü olan kişi
sorry for being a pain expr. başınızın etini yediğim için özür dilerim
your point being? expr. derken?
sorry for being late expr. geç kaldığım için özür dilerim
all being well expr. her şey yolunda giderse
sorry for being rude expr. kabalığım için üzgünüm
all being well expr. nasip olursa
being of sound mind and body expr. ruh ve beden sağlığı yerinde
for fear of being attacked expr. saldırıya uğrama korkusundan
what's it like being stabbed? expr. sırtından vurulmak nasılmış?
I'm not being funny, but… [uk] expr. pek hoşuna gitmeyecek, ama…
I'm not being funny, but… [uk] expr. kulağa pek hoş gelmiyor/gelmeyecek, ama…
I'm not being funny, but… [uk] expr. söyleyeceğim canını sıkabilir, ama…
Idioms
a heartbeat away from being (something) i. (olması) an meselesi
into being i. var olma
into being i. vücuda (gelme)
into being i. meydana (gelme)
into being i. oluşma
strike somebody as (being) something f. gibi gelmek
bring into being f. hayat vermek
bring into being f. oluşturmak
bring into being f. kurmak
bring something into being f. meydana getirmek
bring something into being f. oluşturmak
bring into being f. meydana getirmek
bring into being f. var etmek
bring something into being f. vücut vermek
bring something into being f. vücuda getirmek
bring into being f. yaratmak
come into being f. vücut bulmak
all else being equal expr. böyle giderse/böyle gitmeye devam ederse
all else being equal expr. bu gidişle
all else being equal expr. bir değişiklik olmazsa/bir aksilik çıkmazsa
all else being equal expr. ne olursa olsun
all things being equal expr. aksilik çıkmazsa
all other things being equal expr. aksilik çıkmazsa
other things being equal expr. aksilik çıkmazsa
all other things being equal expr. bir aksilik çıkmazsa
all things being equal expr. bir aksilik çıkmazsa
other things being equal expr. bir aksilik çıkmazsa
all other things being equal expr. diğer koşullar sabitken
all else being equal expr. bu şartlarda
all else being equal expr. bu şartlar altında
all else being equal expr. durum böyle devam ederse
like a lamb being led to (the) slaughter expr. kuzu gibi
like a lamb being led to (the) slaughter expr. kurbanlık koyun gibi (boyun eğmek)
a heartbeat away from being (something) [cliché] expr. (bir şey) olmaktan birinin ölümü kadar uzak
a heartbeat away from being (something) [cliché] expr. (bir şey) olmaktan bir yöneticinin düşüşü/ölümü kadar uzak
a heartbeat away from being (something) [cliché] expr. bir yönetici öldüğünde/düştüğünde bir şey olacak
a heartbeat away from being (something) [cliché] expr. (bir şey) olmanın eşiğinde
a heartbeat away from being (something) [cliché] expr. (bir şey) olması yakın
a heartbeat away from being (something) [cliché] expr. (bir şey olmasının) eli kulağında
sorry for being a wet blanket [cliché] expr. rahatsızlık verdiğim için üzgünüm
sorry for being a wet blanket [cliché] expr. keyfinizi kaçırdığım için üzgünüm
sorry for being a wet blanket [cliché] expr. oyunbozanlığım için özür dilerim
sorry for being a wet blanket [cliché] expr. eğlencenizi böldüğüm için üzgünüm
sorry for being a wet blanket [cliché] expr. hevesinizi kırdığım için özür dilerim
like a pig being led to (the) slaughter expr. kurbanlık koyun gibi
like a pig being led to (the) slaughter expr. kuzu kuzu
without a shot being fired expr. tek bir kurşun bile atmadan/sıkmadan
without a shot being fired expr. silah kullanmadan
without a shot being fired expr. hiç silah ateşlemeden
without a shot being fired expr. hiç ateş etmeden
without a shot being fired expr. önemli bir muhalefetle karşılaşmadan
without a shot being fired expr. önemli bir direnişle karşılaşmadan
without a shot being fired expr. kayda değer bir çatışma yaşamadan
without a shot being fired expr. önemli bir anlaşmazlıkla karşılaşmadan
Speaking
I was accused of being an agent expr. ajan olmakla suçlandım
are you being sarcastic? expr. alay mı ediyorsun?
it's really hard being a mother expr. anne olmak gerçekten zor
why does being a mum scare me? expr. anne olmak neden beni korkutuyor?
what's it like being stabbed? expr. bıçaklanmak nasıl bir duygu?
sorry for being a pain in the neck expr. başınızın etini yediğim için özür dilerim
I like being here expr. burada olmak hoşuma gidiyor
i am a human being expr. ben bir insanım
I don't remember being born expr. doğumumu hatırlamıyorum
where is the study being conducted? expr. çalışma nerede yürütülüyor?
sorry for being late expr. geç kaldığım için özür dilerim
he just missed being run over expr. ezilmekten zor kurtuldu
after being discharged from the hospital expr. hastaneden taburcu edildikten sonra
you are being watched expr. izleniyorsun
you are being watched expr. izleniyorsunuz
I'm tired of being the do-gooder expr. iyi niyetle boşa kürek çekmekten bıktım
I was being sarcastic expr. kinaye yapıyordum
it must be hard being a woman expr. kadın olmak zor olmalı
enjoy being who you are expr. kendin olmanın tadını çıkar
please forgive me for being late expr. lütfen geç kaldığım için beni affedin
are you being sarcastic? expr. kinaye mi yapıyorsun?
you are being unfair to yourself expr. kendine haksızlık ediyorsun
you are being missed expr. özleniyorsunuz
you are being missed expr. özleniyorsun
you're being missed expr. özleniyorsunuz
sorry for being late expr. geciktiğim için özür dilerim
I don't like being interrupted expr. sözümün kesilmesinden hoşlanmıyorum
are you done being pissed? expr. sinirin geçti mi?
being without you expr. sensizlik
you are being a nuisance expr. rahatsızlık veriyorsun
I don't like being interrupted expr. sözümün kesilmesinden hoşlanmam
she told me she was being attacked expr. saldırıya uğradığını söyledi
I think I'm being a little bit paranoid expr. sanırım biraz paranoyaklaşıyorum
I'm a bit tied up for the time being expr. şu an biraz meşgulüm
what exactly happened is still being investigated expr. tam olarak ne olduğuna dair araştırmalar devam ediyor
I am proud of being turk expr. türk olmaktan gurur duyuyorum
I thought I was being tested expr. test edildiğimi düşündüm
I like being alone expr. yalnız olmayı severim
what's it like being shot? expr. vurulmak nasıl bir duygu?
we couldn't help the plane being late! expr. uçağın gecikmesi bizim kabahatimiz değildi!