| Türkçe | İngilizce | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | bilgi veren kimse | informant i. | ||
|
The linguist sought an informant to learn about the local dialect. Dilbilimci, yerel lehçe hakkında ona bilgi verebilecek birini aradı. More Sentences |
||||
| Genel | bilgi veren kimse | communicant i. | ||
| Genel | bilgi veren kimse | reporter i. | ||
| Genel | bilgi veren kimse | informer [obsolete] i. | ||
| Genel | bilgi veren kimse | rep (reporter) kısalt. | ||
| Türkçe | İngilizce | |
|---|---|---|
| General | ||
| Genel | haber veya bilgi veren kimse | informant i. |
| Genel | yanlış bilgi veren kimse | misinformant i. |
| Genel | yanlış bilgi veren kimse | misinformer i. |
| Law | ||
| Hukuk | başsavcının aleyhine dava açtığı kişi hakkında bilgi veren kimse | relator [brit] i. |
| Hukuk | başsavcının aleyhine dava açtığı kişi hakkında bilgi veren kimse (kadın) | relatrix i. |
| Tourism | ||
| Turizm | otellerde kişilere bilgi veren ve misafirlerin ihtiyaçlarını dinleyen kimse | concierge i. |
