|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
| Phrasals |
|
| 1 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyden) serbest bırakmak |
release (someone or something) from (something) f.
|
|
We must do all we can to release from detention this brave and honourable woman.
Bu cesur ve onurlu kadının gözaltından serbest bırakılması için elimizden geleni yapmalıyız.
More Sentences
|
| 2 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şeyi/kaynağı) kullanmak zorunda bırakmak |
drive (one) back on (something) f.
|
|
| 3 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi yüksek bir yerden bırakmak/aşağı atmak |
drop someone or something from something f.
|
|
| 4 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyden) saf dışı bırakmak |
eliminate (someone or something) from (something) f.
|
|
| 5 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir şeyden saf dışı bırakmak |
eliminate someone or something from something f.
|
|
| 6 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi birinin gözetimine bırakmak |
entrust someone with someone or something f.
|
|
| 7 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir şeyin içinde bırakmak |
envelop someone or something in someone or something f.
|
|
| 8 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi belli bir oranda gölgede bırakmak |
exceed someone or something by something f.
|
|
| 9 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir konuda gölgede bırakmak |
exceed someone or something in something f.
|
|
| 10 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bir şey yapmak zorunda bırakmak |
force on (someone or something) f.
|
|
| 11 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi özgür bırakmak |
free up f.
|
|
| 12 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi/birini bir şeyden) özgür bırakmak |
release (someone or something) from (something) f.
|
|
| 13 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir şeyden serbest bırakmak |
release someone or something from something f.
|
|
| 14 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi/birini bir şeyden özgür bırakmak |
release someone or something from something f.
|
|
| 15 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyden) serbest bırakmak |
discharge (someone or something) from (something) f.
|
|
| 16 |
Öbek Fiiller |
(kendini/birini/bir şeyi birine veya bir şeye) maruz bırakmak |
expose (someone, something, or oneself) to (someone or something) f.
|
|
| 17 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin altında hareketsiz bırakmak |
pin someone or something under someone or something f.
|
|
| 18 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin altında bırakmak |
pin someone or something under someone or something f.
|
|
|
|
| 19 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) altında hareketsiz bırakmak |
pin (someone or something) underneath (someone or something) f.
|
|
| 20 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) altında bırakmak |
pin (someone or something) underneath (someone or something) f.
|
|
| 21 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) mecbur bırakmak |
prod into (someone or something) f.
|
|
| 22 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyden) yoksun bırakmak |
rob (someone or something) of (something) f.
|
|
| 23 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir yere bırakmak |
run someone or something into something f.
|
|
| 24 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir yere bırakmak |
run someone or something in f.
|
|
| 25 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi tamamen bir şey içinde bırakmak |
saturate someone or something with something f.
|
|
| 26 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi/kendini biriyle veya bir şeyle) karşı karşıya bırakmak |
set (someone, something, or oneself) up against (someone or something) f.
|
|
| 27 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir yerde) mahsur bırakmak |
strand (someone or something) on (something) f.
|
|
| 28 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) tepeden tırnağa (bir şey) içinde bırakmak |
strew (someone or something) with (something) f.
|
|
| 29 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir şeyde geride/gölgede bırakmak |
surpass someone or something in something f.
|
|
| 30 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi suyun altında bırakmak |
swamp someone or something with something f.
|
|
| 31 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi sel altında bırakmak |
swamp someone or something with something f.
|
|
| 32 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir şey altında bırakmak |
swamp someone or something with something f.
|
|
| 33 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi birine/bir şeye bırakmak |
take someone or something over f.
|
|
| 34 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şeyi/yeri) terk etmek zorunda bırakmak |
terrify (one) out of (something or some place) f.
|
|
| 35 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şeyi) terk etmek zorunda bırakmak |
terrorize (one) out of (something) f.
|
|
| 36 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi (bir şeyin) içinde bırakmak |
leave someone or something in (something) f.
|
|
| 37 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi (bir şeyde) bırakmak |
leave someone or something in (something) f.
|
|
| 38 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şey) içinde bırakmak |
submerge (someone or something) in (something) f.
|
|
|
|
| 39 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şey) altında bırakmak |
submerge (someone or something) in (something) f.
|
|
| 40 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi mahsur bırakmak |
sock someone or something in f.
|
|
| 41 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir şey dışı bırakmak |
sweep someone or something out of something f.
|
|
| 42 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir şey dışı bırakmak |
sweep someone or something out f.
|
|
| 43 |
Öbek Fiiller |
sel (birini bir şeyi/yeri) terk etmek zorunda bırakmak |
wash (someone) out of (something or some place) f.
|
|
| 44 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi birine/bir şeye bırakmak |
abandon someone or something to someone or something f.
|
|
| 45 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir şeye maruz bırakmak |
subject someone or something to something f.
|
|
| 46 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi geri getirip bırakmak |
bring someone or something back f.
|
|
| 47 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyin) dışında bırakmak |
cull (someone or something) out of (something) f.
|
|
| 48 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şey) dışı bırakmak |
cull (someone or something) out of (something) f.
|
|
| 49 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyden) yoksun bırakmak |
deny (something) to (someone or something) f.
|
|
| 50 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) serbest bırakmak |
disentangle (someone or something) from (someone or something) f.
|
|
| 51 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir kenara bırakmak |
dispense with someone or something f.
|
|
| 52 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) geride bırakmak |
draw away from (someone or something) f.
|
|
| 53 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi (bir yere) bırakmak/götürmek |
drop someone or something off f.
|
|
| 54 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi (araçla) bırakmak/götürmek |
drop someone or something off f.
|
|
| 55 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) rahat bırakmak |
ease off on (someone or something) f.
|
|
| 56 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) salmak/bırakmak |
ease off on (someone or something) f.
|
|
| 57 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) salmak/bırakmak |
ease up (on someone or something) f.
|
|
| 58 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) bırakmak |
entrust (someone or something) to (someone or something) f.
|
|
| 59 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) güvenip (birini/bir şeyi) bırakmak |
entrust (someone or something) with (someone or something) f.
|
|
| 60 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyin) dışında bırakmak |
exclude (someone or something) from (something) f.
|
|
| 61 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyin) içine girmek zorunda bırakmak |
force (someone or something) into (something) f.
|
|
| 62 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) geride bırakmak |
get ahead of (someone or something) f.
|
|
| 63 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bırakmak |
give up (on someone or something) f.
|
|
| 64 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi (birine) bırakmak |
give someone or something up (to someone) f.
|
|
| 65 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) müktesep/kazanılmış hakların korunması ilkesi kapsamında bırakmak/tutmak |
grandfather (someone or something) f.
|
|
| 66 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) önceden kazanılmış haklar kapsamında tutmak/bırakmak |
grandfather (someone or something) f.
|
|
| 67 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi (birine/bir şeye) bırakmak/bağışlamak |
hand someone or something over (to someone or something) f.
|
|
| 68 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) sonraya bırakmak |
hold off (on someone or something) f.
|
|
| 69 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) rahat bırakmak |
lay off (someone/something) f.
|
|
| 70 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bırakmak |
lay off (someone/something) f.
|
|
| 71 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) düşünmeyi bırakmak |
lay off (someone/something) f.
|
|
| 72 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyin) dışında bırakmak |
leave (someone or something) out of (something) f.
|
|
| 73 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) salmak/bırakmak |
let off on (someone or something) f.
|
|
| 74 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyin) dışında bırakmak/tutmak |
omit (someone or something) from (something) f.
|
|
| 75 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bırakmak |
part with (someone or something) f.
|
|
| 76 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) altında mahsur bırakmak |
pin (someone or something) beneath (someone or something) f.
|
|
| 77 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) altında hareketsiz bırakmak |
pin (someone or something) beneath (someone or something) f.
|
|
| 78 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) altında bırakmak |
pin (someone or something) beneath (someone or something) f.
|
|
|
|
| 79 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) yanına koymak/bırakmak |
place (someone or something) next to (someone or something else) f.
|
|
| 80 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi/kendini) bir yere yığıp bırakmak/öylece yığmak |
plonk (someone, something, or oneself) down f.
|
|
| 81 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyin) dışında bırakmak |
preclude (someone or something) from (something) f.
|
|
| 82 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) geride bırakmak |
pull ahead (of someone or something) f.
|
|
| 83 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyin) içine koymak/bırakmak |
put (someone or something) inside (something) f.
|
|
| 84 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) yüz üstü bırakmak |
run out on (someone or something) f.
|
|
| 85 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) dımdızlak ortada bırakmak |
run out on (someone or something) f.
|
|
| 86 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bırakmak |
skip out on (someone or something) f.
|
|
| 87 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyden) mahrum bırakmak |
starve (someone or something) of (something) f.
|
|
| 88 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyden) yoksun bırakmak |
starve (someone or something) of (something) f.
|
|
| 89 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şey) içinde bırakmak |
submerge (someone or something) under (something) f.
|
|
| 90 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şey) altında bırakmak |
submerge (someone or something) under (something) f.
|
|
| 91 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) eline vermek/bırakmak |
surrender (someone or something) to (someone or something) f.
|
|
| 92 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) bırakmak |
surrender (someone or something) to (someone or something) f.
|
|
| 93 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) güvenip bırakmak |
trust (someone or something) with (someone or something) f.
|
|
| 94 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bırakmak/terk etmek |
turn away from (someone or something) f.
|
|
| 95 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bırakmak/bırakıp gitmek |
walk out on (someone or something) f.
|
|
| Colloquial |
|
| 96 |
Konuşma Dili |
(birini/bir şeyi) bir konuda gölgede bırakmak |
have (got) it over (someone or something) f.
|
|
| 97 |
Konuşma Dili |
(bir şeyde) birini/bir şeyi solda sıfır bırakmak |
have it (all) over someone or something (in something) f.
|
|
| 98 |
Konuşma Dili |
(birini/bir şeyi) geride bırakmak |
be over (someone or something) f.
|
|
| 99 |
Konuşma Dili |
(birini/bir şeyi) bırakmak |
have done with (someone or something) f.
|
|
| 100 |
Konuşma Dili |
(birini/bir şeyi) serbest/özgür bırakmak |
let (someone or something) go f.
|
|
| Idioms |
|
| 101 |
Deyim |
(birini/bir şeyi bir alanda) özgür bırakmak |
give (someone or something) the run of (some place) f.
|
|
| 102 |
Deyim |
(birini/bir şeyi bir alanda) serbest bırakmak |
give (someone or something) the run of (some place) f.
|
|
| 103 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) bırakmak |
kick (someone or something) to the curb f.
|
|
| 104 |
Deyim |
(birini/bir şeyi birinden) alıp onu rahatlatmak/özgür bırakmak |
take (someone or something) off (one's) hands f.
|
|
| 105 |
Deyim |
birini/bir şeyi birinden alıp onu rahatlatmak/özgür bırakmak |
take someone or something off someone'shands f.
|
|
| 106 |
Deyim |
birini/bir şeyi birinden alıp onu rahatlatmak/özgür bırakmak |
take something/somebody off somebody’s hands f.
|
|
| 107 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) geride bırakmak |
breeze past (someone or something) f.
|
|
| 108 |
Deyim |
birini/bir şeyi tamamen özgür bırakmak |
give full rein to somebody/something f.
|
|
| 109 |
Deyim |
birini/bir şeyi tamamen özgür bırakmak |
give free rein to somebody/something f.
|
|
| 110 |
Deyim |
birini/bir şeyi tamamen özgür bırakmak |
allow full rein to somebody/something f.
|
|
| 111 |
Deyim |
birini/bir şeyi tamamen özgür bırakmak |
allow free rein to somebody/something f.
|
|
| 112 |
Deyim |
birini/bir şeyi yalnız bırakmak |
let someone or something alone f.
|
|
| 113 |
Deyim |
birini/bir şeyi rahat bırakmak |
let someone or something alone f.
|
|
| 114 |
Deyim |
birini/bir şeyi yalnız bırakmak |
leave someone or something alone f.
|
|
| 115 |
Deyim |
birini/bir şeyi rahat bırakmak |
leave someone or something alone f.
|
|
| 116 |
Deyim |
birini/bir şeyi yalnız bırakmak |
leave someone or something be f.
|
|
| 117 |
Deyim |
birini/bir şeyi rahat bırakmak |
leave someone or something be f.
|
|
| 118 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) hep gerisinde bırakmak |
be one jump ahead (of somebody/something) f.
|
|
| 119 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) hep gerisinde bırakmak |
stay one jump ahead (of somebody/something) f.
|
|
| 120 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) tamamen geride bırakmak |
beat (someone or something) all hollow [uk/australia] f.
|
|
| 121 |
Deyim |
birini/bir şeyi kolayca geride bırakmak |
beat somebody/something hollow f.
|
|
| 122 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) yarı yolda bırakmak |
break faith with (someone or something) f.
|
|
| 123 |
Deyim |
(birini/bir şeyi/bir varlığı) rahat bırakmak |
leave (someone, something, or some creature) alone f.
|
|
| 124 |
Deyim |
(birini/bir şeyi/bir varlığı) kendi haline bırakmak |
leave (someone, something, or some creature) alone f.
|
|
| 125 |
Deyim |
(birini/bir şeyi/bir varlığı) yalnız bırakmak |
leave (someone, something, or some creature) alone f.
|
|
| 126 |
Deyim |
(birini/bir şeyi/bir varlığı) rahat bırakmak |
let (someone, something, or some creature) alone f.
|
|
| 127 |
Deyim |
(birini/bir şeyi/bir varlığı) kendi haline bırakmak |
let (someone, something, or some creature) alone f.
|
|
| 128 |
Deyim |
(birini/bir şeyi/bir varlığı) yalnız bırakmak |
let (someone, something, or some creature) alone f.
|
|
| 129 |
Deyim |
(birini/bir şeyi/bir varlığı) rahat bırakmak |
leave (someone, something, or some creature) be f.
|
|
| 130 |
Deyim |
(birini/bir şeyi/bir varlığı) kendi haline bırakmak |
leave (someone, something, or some creature) be f.
|
|
| 131 |
Deyim |
(birini/bir şeyi/bir varlığı) yalnız bırakmak |
leave (someone, something, or some creature) be f.
|
|
| 132 |
Deyim |
(birini/bir şeyi/bir varlığı) rahat bırakmak |
let (someone, something, or some creature) be f.
|
|
| 133 |
Deyim |
(birini/bir şeyi/bir varlığı) kendi haline bırakmak |
let (someone, something, or some creature) be f.
|
|
| 134 |
Deyim |
(birini/bir şeyi/bir varlığı) yalnız bırakmak |
let (someone, something, or some creature) be f.
|
|
| 135 |
Deyim |
birini/bir şeyi serbest/özgür bırakmak |
give/allow somebody/something free/full rein f.
|
|
| 136 |
Deyim |
birini/bir şeyi serbest/özgür bırakmak |
give/allow free/full rein to somebody/something f.
|
|
| 137 |
Deyim |
(birini/bir şeyi bir konuda) gölgede bırakmak |
have (got) it over (someone or something) in (something) f.
|
|
| 138 |
Deyim |
(birini/bir şeyi birinin) eline bırakmak/teslim etmek |
leave (someone or something) in (one's) hands f.
|
|
| 139 |
Deyim |
(birini/bir şeyi birinin) sorumluluğuna bırakmak |
leave (someone or something) in (one's) hands f.
|
|
| 140 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) rahat bırakmak |
leave (someone or something) in peace f.
|
|
| 141 |
Deyim |
(birini/bir şeyi birinin) eline bırakmak/teslim etmek |
leave (someone or something) in the hands of (one) f.
|
|
| 142 |
Deyim |
(birini/bir şeyi birinin) sorumluluğuna bırakmak |
leave (someone or something) in the hands of (one) f.
|
|
| 143 |
Deyim |
(birini/bir şeyi/kendini bir şeye) karşı savunmasız bırakmak |
leave (someone, something, or oneself) (wide) open for (something) f.
|
|
| 144 |
Deyim |
(birini/bir şeyi/kendini bir şeye) tamamen açık bırakmak |
leave (someone, something, or oneself) (wide) open for (something) f.
|
|
| 145 |
Deyim |
(birini/bir şeyi/kendini bir şeye) maruz bırakmak |
leave (someone, something, or oneself) (wide) open for (something) f.
|
|
| 146 |
Deyim |
(birini/bir şeyi/kendini bir şeye) karşı savunmasız bırakmak |
leave (someone, something, or oneself) (wide) open to (something) f.
|
|
| 147 |
Deyim |
(birini/bir şeyi/kendini bir şeye) tamamen açık bırakmak |
leave (someone, something, or oneself) (wide) open to (something) f.
|
|
| 148 |
Deyim |
(birini/bir şeyi/kendini bir şeye) maruz bırakmak |
leave (someone, something, or oneself) (wide) open to (something) f.
|
|
| 149 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) geride/arkasında bırakmak |
leave (something or someone) standing f.
|
|
| 150 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) yaya bırakmak |
leave (something or someone) standing f.
|
|
| 151 |
Deyim |
birini/bir şeyi çok geride bırakmak |
leave somebody/something in the dust [us] f.
|
|
| 152 |
Deyim |
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin insafına/merhametine bırakmak |
leave somebody/something to the mercies of somebody/something f.
|
|
| 153 |
Deyim |
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin insafına/merhametine bırakmak |
leave somebody/something to the mercy of somebody/something f.
|
|
| 154 |
Deyim |
birini/bir şeyi dışarıda bırakmak |
leave someone/something out in the cold f.
|
|
| 155 |
Deyim |
birini/bir şeyi açıkta bırakmak |
leave someone/something out in the cold f.
|
|
| 156 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) serbest bırakmak |
let (someone or something) loose f.
|
|
| 157 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) oluruna bırakmak |
let (something or someone) slide f.
|
|
| 158 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) bırakmak |
let somebody/something go f.
|
|
| 159 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) bırakmak |
let go (of somebody/something) f.
|
|
| 160 |
Deyim |
birini/bir şeyi serbest bırakmak |
let somebody/something loose f.
|
|
| 161 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) bırakmak |
lose (one's) grip on (someone or something) f.
|
|
| 162 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) tutmayı bırakmak |
lose (one's) grip on (someone or something) f.
|
|
| 163 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) bırakmak |
lose (one's) hold on (someone or something) f.
|
|
| 164 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) tutmayı bırakmak |
lose (one's) hold on (someone or something) f.
|
|
| 165 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) geride bırakmak |
make a clean break (from/with someone or something) f.
|
|
| 166 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) geçmişte bırakmak |
make a clean break (from/with someone or something) f.
|
|
| 167 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) baskı altında bırakmak |
make demands on (someone or something) f.
|
|
| 168 |
Deyim |
birini/bir şeyi dımdızlak ortada bırakmak |
pull the rug from under someone/something f.
|
|
| 169 |
Deyim |
birini/bir şeyi yarı yolda bırakmak |
pull the rug from under someone/something f.
|
|
| 170 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) gölgede bırakmak |
put (someone or something) in the shade f.
|
|
| 171 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) geride bırakmak |
put (someone or something) to shame f.
|
|
| 172 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) gölgede bırakmak |
put (someone or something) to shame f.
|
|
| 173 |
Deyim |
birini/bir şeyi gölgede bırakmak |
put somebody/something in the shade f.
|
|
| 174 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) gevşek bırakmak |
relax (one's) hold on (someone or something) f.
|
|
| 175 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) geçmek/geride bırakmak |
run (someone or something) close f.
|
|
| 176 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) gölgede bırakmak |
run circles around (someone or something) f.
|
|
| 177 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) gölgede bırakmak |
run circles round (someone or something) f.
|
|
| 178 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) gölgede bırakmak |
run rings around (someone or something) f.
|
|
| 179 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) gölgede bırakmak |
run rings round (someone or something) f.
|
|
| 180 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) serbest bırakmak |
set (someone or something) loose f.
|
|
| 181 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) özgür bırakmak |
set (someone or something) loose f.
|
|
| 182 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) başı boş bırakmak |
set (someone or something) loose f.
|
|
| 183 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) serbest bırakmak |
turn (someone or something) loose f.
|
|
| 184 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) bırakmak |
wash (one's) hands of (someone or something) f.
|
|
| 185 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) geçmek/geride bırakmak üzere |
hot on the heels of (someone or something) s.
|
|
| Slang |
|
| 186 |
Argo |
(birini/bir şeyi) bırakmak |
fink out on (someone or something) f.
|
|
| 187 |
Argo |
(birini/bir şeyi) yüzüstü bırakmak |
fink out on (someone or something) f.
|
|
| 188 |
Argo |
(birini/bir şeyi) yarı yolda bırakmak |
fink out on (someone or something) f.
|
|
| 189 |
Argo |
(birini/bir şeyi) bırakmak |
fink out (on someone/something) f.
|
|
| 190 |
Argo |
(birini/bir şeyi) yüzüstü bırakmak |
fink out (on someone/something) f.
|
|
| 191 |
Argo |
(birini/bir şeyi) yarı yolda bırakmak |
fink out (on someone/something) f.
|
|
| 192 |
Argo |
(birini/bir şeyi) görmezden gelmeyi bırakmak |
stop sleeping on (someone or something) f.
|
|
| 193 |
Argo |
(birini/bir şeyi) yok saymayı bırakmak |
stop sleeping on (someone or something) f.
|
|
