borçlu - Türkçe İngilizce Sözlük

borçlu

"borçlu" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 34 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
borçlu debtor i.
And forgive us our debts, as we forgive our debtors.
Borçlularımızı bağışladığımız gibi sen de bizi bağışla.

More Sentences
General
borçlu in debt s.
Contrary to other situations, meanwhile, no country in debt has implemented unjustified expansionist fiscal policies.
Bu arada, diğer durumların aksine, borçlu hiçbir ülke haksız genişlemeci mali politikalar uygulamamıştır.

More Sentences
borçlu indebted s.
This is a worrying scenario for highly indebted families and individuals.
Bu durum yüksek borçlu aileler ve bireyler için endişe verici bir senaryodur.

More Sentences
Trade/Economic
borçlu indebted s.
I'm forever indebted to you.
Sana sonsuza dek borçluyum.

More Sentences
Law
borçlu indebted s.
Sami felt deeply indebted to Layla.
Sami, Layla'ya derinden borçlu hissediyordu.

More Sentences
General
borçlu debitor i.
borçlu beholden s.
borçlu behind s.
borçlu obliged s.
borçlu debited s.
borçlu grateful s.
borçlu in hock s.
borçlu addebted [obsolete] s.
borçlu on the hook s.
borçlu in arrear expr.
Colloquial
borçlu in the red s.
borçlu in the hole s.
Trade/Economic
borçlu obligor i.
borçlu obliger i.
borçlu debtor i.
borçlu drawee i.
borçlu borrower i.
borçlu obligator i.
borçlu debitor i.
borçlu addebted s.
borçlu owed s.
borçlu due s.
borçlu owing s.
borçlu debted s.
borçlu in debit expr.
Law
borçlu debitor i.
borçlu debtor i.
borçlu obligor i.
borçlu addebted s.

"borçlu" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 218 sonuç

Türkçe İngilizce
General
borçlu olmak owe f.
We owe it to the future members not to delay accession for any longer than is absolutely necessary.
Gelecekteki üyelere, katılımı kesinlikle gerekli olandan daha fazla geciktirmemeyi borçluyuz.

More Sentences
borçlu olmak owe to f.
That is something we owe to democracy.
Bu demokrasiye borçlu olduğumuz bir şeydir.

More Sentences
borçlu hissetmek feel indebted f.
I feel indebted to you for your help during my illness.
Hastalığım sırasında yaptığınız yardım için size borçlu hissediyorum.

More Sentences
borçlu olmak be indebted f.
Tom doesn't like to be indebted to anyone.
Tom başkasına borçlu olmayı sevmez.

More Sentences
teşekkür borçlu indebted s.
I am also indebted to the Council for its positive attitude in this matter.
Bu konudaki olumlu tutumu için Konsey'e de teşekkür borçluyum.

More Sentences
teşekkür borçlu grateful s.
I am very grateful of you.
Sana çok teşekkür borçluyum.

More Sentences
Idioms
(birine) borçlu beholden to (someone) s.
They won't be beholden to special interests.
Onlar özel çıkarlara borçlu olmayacaklar.

More Sentences
Trade/Economic
borçlu olmak owe f.
We owe them our solidarity.
Onlara dayanışmamızı borçluyuz.

More Sentences
Law
borçlu olmak owe f.
I believe we owe this to the flexibility, commitment and constructive approach on everyone's part.
Bunu herkesin gösterdiği esneklik, kararlılık ve yapıcı yaklaşıma borçlu olduğumuza inanıyorum.

More Sentences
General
borçlu ve alacaklı debtor and creditor i.
borçlu taraf debit side i.
borçlu ve alacaklı deptor and creditor i.
rehinli borçlu pledger i.
zenginliğini bira üretimine borçlu olan aristokrasi beerocracy [uk] i.
borçlu olunan iyilik obligation i.
borçlu olunan hizmet obligation i.
borçlu olma obligation i.
borçlu olma hock i.
borçlu kimse ower i.
borçlu olunan şey indebtedness i.
ödeme yapmamak için adres değiştirip kaçan borçlu skip i.
vassalın kral veya lorduna borçlu olduğu (davette, sarayda) hazır bulunma yükümlülüğü suit i.
varlıkların borçlu tarafından alacaklılara tahsisi surrender i.
bir kimseye borçlu olmak be in someone's debt f.
gırtlağına kadar borçlu olmak be up to one's ears in debt f.
bir şey için birine borçlu olmak have someone to thank for f.
teşekkür borçlu olmak appreciate f.
gırtlağına kadar borçlu olmak be up to one's eyes in debt f.
borçlu olmak be in the red f.
borçlu olmamak be in the black f.
borçlu çıkmak end up owing somebody something f.
borçlu kalmak remain due f.
borçlu olmak be in debt f.
uçan kuşa borçlu olmak be in debt with (almost) everybody f.
borçlu olmak remain indebted f.
borçlu durumda bulunmak be indebted f.
borçlu hissetmek feel debted f.
-e borçlu olmak be due to f.
manen kendini borçlu hissetmek duty-bound f.
teşekkür borçlu olmak owe one's thanks f.
borçlu saymak charge f.
borçlu olmak encumber f.
borçlu çıkarmak hold f.
borçlu olmak come f.
teşekkür borçlu thankful s.
teşekkür borçlu appreciatory s.
teşekkür borçlu appreciative s.
teşekkür borçlu addebted [obsolete] s.
(şirket) aşırı borçlu overleveraged s.
(şirket) aşırı borçlu overleveraged s.
(pokerde) borçlu light s.
birine (teşekkür) borçlu bound s.
başkasına (minnet, şükran) borçlu olan obligated s.
borçlu olarak obligedly zf.
borçlu bir biçimde indebtedly zf.
borçlu bir şekilde in the bank [uk] zf.
Phrasals
(bir şey yaparak birini) minnettar bırakmak/borçlu kılmak oblige (one) by (doing something) f.
(bir şey yaparak birini) minnettar bırakmak/borçlu kılmak oblige someone by something f.
(bir şey yaparak birini) minnettar/borçlu bırakmak oblige (one) by (doing something) f.
birini bir şey yaparak minnettar/borçlu bırakmak oblige someone by something f.
birini bir şeyle minnettar/borçlu kılmak oblige someone by something f.
(birini) bir iyilikle minnettar/borçlu bırakmak oblige (one) with (something) f.
(birini bir şeyle) minnettar/borçlu kılmak oblige (one) with (something) f.
birini bir şeyle minnettar/borçlu bırakmak oblige someone with something f.
birini bir şeyle minnettar/borçlu kılmak oblige someone with something f.
minnettar/borçlu bırakmak oblige by f.
minnettar/borçlu bırakmak oblige with f.
(bir şeyi birine/bir şeye) borçlu olmak owe (something) to (someone or something) f.
Phrases
(giderek) artan sayıda borçlu a growing number of borrowers expr.
Proverb
(birine) selam verir borçlu çıkarsın give (someone) an inch and (someone) (will) take a mile
(birine) selam verir borçlu çıkarsın give (someone) an inch and (someone) (will) take a yard
(birine) selam verir borçlu çıkarsın give (someone) an inch and they'll take a mile
Colloquial
borçlu olmamak in the black f.
(birine) borçlu olmak be in (one's) debt f.
(birine) teşekkür borçlu olmak be in (one's) debt f.
(bir şey yapmayı birine veya kendine) borçlu olmak owe it to (someone or oneself) to (do something) f.
birine bir miktar borçlu olmak be into somebody for something [us] f.
içeride (kişi veya kurumun borçlu olması anlamında) in the hole [uk] s.
belirli bir miktar içeri girmiş (kişi veya kurumun borçlu olması anlamında) in the hole [uk] s.
e borçlu into ed.
Idioms
gönülden borçlu olmak mean the world to (someone) f.
başarısını kendine borçlu olmak drag (oneself) up by (one's) (own) bootstraps f.
başarısını kendine borçlu olmak pull oneself up by one's bootstraps f.
(miktar para kadar) borçlu olmak be in the hole f.
uçan kuşa borçlu olmak be up to the eyes in debt f.
başarısını kendine borçlu olmak drag/pull yourself up by your (own) bootstraps f.
(başarıyı, sonucu birine veya bir şeye) borçlu olmak be a credit to (someone or something) f.
borçlu olmak be in hock f.
(birine) borçlu olmak be in hock (to somebody) f.
başarısını kendine borçlu olmak drag/pull yourself up by your bootstraps f.
(birine) borçlu olmak have (one) to thank f.
(bir şeyi) birine borçlu olmak have somebody to thank (for something) f.
birine borçlu olmak have somebody to thank f.
(birine) teşekkür borçlu olmak owe (one) a debt of gratitude f.
(birinin yaptığı iyilik karşısında) borçlu olmak owe (one) one f.
(birine) teşekkür borçlu olmak owe a debt of gratitude to (someone) f.
(birinin yaptığı iyilik karşısında) borçlu olmak owe someone one f.
selam verdik borçlu çıktık give them an inch and they'll take a mile expr.
selam verir borçlu çıkarsın give an inch and he'll take a mile expr.
selam verir borçlu çıkarsın give an inch and they'll take a mile expr.
birine selam verir borçlu çıkarsın give somebody an inch (and they'll take a yard/mile) expr.
birine selam verir borçlu çıkarsın give someone an inch expr.
birine selam verir borçlu çıkarsın give someone an inch and they'll take a mile expr.
gırtlağına kadar borçlu up to (one's) ears in debt expr.
gırtlağına kadar borçlu up to your ears in debt expr.
Speaking
bana borçlu değilsin you owe me nothing expr.
Trade/Economic
alacaklı-borçlu ilişkisi receiver-creditor relation i.
alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi confusion debts i.
asıl borçlu principal debtor i.
alacaklılardan kaçan borçlu absconding debtor i.
asıl borçlu primary obligator i.
borçlu hesap account debtor i.
borçlu hesap debit account i.
borçlu ülkeler debtor countries i.
borçlu taraf debit side i.
borçlu alacaklı oranı debtors creditors ratio i.
borçlu ve alacaklı debtor and creditor i.
borçlu bakiye veren hesap deficit account i.
borçlu varantı debtor warrant i.
borçlu millet debtor nation i.
borçlu dekontu debit advice i.
borçlu tarafın hesabından alacaklı tarafın hesabına belirlenmiş bir tarihte yapılan otomatik ödeme preauthorized debit i.
borçlu banka debtor bank i.
borçlu adına borcun ödenmesi yükümlülüğü altına giren kimse guarantor i.
birlikte borçlu co-debtor i.
borçlu ülke debtor nation i.
borçlu kişi payer i.
borçlu bakiye negative balance i.
borçlu taraf payer i.
borçlu tedarikçi hesapları karşılığı provision on suppliers accounts in debit i.
borçlu hesap overdrawn account i.
borçlu cari hesap bank overdraft i.
borçlu olduğunu itiraf etme confession of indebtedness i.
birinci sınıf borçlu prime borrower i.
borçlu hesaplar accounts payable i.
borçlu cari kredi debtors current credit i.
borçlu olunan meblağ due sum i.
esas borçlu principal debtor i.
esas borçlu primary obligator i.
fer'i borçlu accessory obligator i.
ikinci derecede borçlu accessory obligator i.
ipotekli borçlu mortgager i.
ipotek tesis eden borçlu mortgager i.
ipotekli borçlu mortgagor i.
müteselsil borçlu joint debtor i.
müşterek borçlu co-debtor i.
müşterek borçlu olanlar co-debtors i.
muhasebede borçlu hesaplar accounts payable i.
müşterek ve müteselsil borçlu joint and several debtor i.
müşterek borçlu joint debtor i.
müşterek borçlu codebtor i.
net borçlu net debtor i.
ortaklaşa borçlu co-deptor i.
otonom borçlu işlemlere eşit olması balance of payments equilibrium i.
rehinli borçlu debtor on pawn i.
rehinli borçlu pledger i.
şüpheli borçlu dubious debtor i.
ilamlı borçlu judgment i.
yalnızca asıl borçlu tarafından ödenebilen ciro edilebilir senet obligatory bill i.
borçlu olma hole i.
borçlu olma financial obligation i.
aşırı borçlu fakir ülkeler heavily indebted poor countries i.
borçlu kılmak obligate f.
borçlu kalmak remain due f.
bir meblağı borçlu olmak owe a sum f.
borçlu olmak be in debt f.
bankaya borçlu olmak be in the red f.
bankaya borçlu olmak owe money to a bank f.
borçlu olduğundan daha azını ödemek compound f.
(borçlu) temerrüde karşı korunmak için teminat vermek countersecure f.
ılımlı borçlu moderately indebted s.
müşterek borçlu severally liable s.
müşterek ve müteselsil borçlu severally liable s.
Law
alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişide birleşmesi nedeniyle borcun ortadan kalkması confusion of debts i.
asıl borçlu principal debtor i.
alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişide birleşmesi confusion of rights i.
asli borçlu primary obligator i.
başka borçlu yerine kaim olma intercessio privativa i.
borcuna sadık olmayan borçlu back debtor i.
bir sözleşmenin yükümlülükleri ile borçlu olan kimse aleyhine sorumluluklarını aynen yerine getirmesi konusunda mahkemeye yapılan başvuru bill for specific performance i.
borcunu kabul eden borçlu ile ilgili olarak mahkemenin duruşma yapmadan verdiği karar confession of judgement i.
borcunu kabul etmiş borçlu hakkında mahkemenin duruşmasız olarak aldığı karar confession of judgement i.
borçlu ile alacaklılar arasında yapılan sözleşme composition deed i.
birlikte borçlu co-obligator i.
borçlu ile alacaklılar arasında borçlunun ibrası konusunda yapılan sözleşme composition deed i.
borç tasfiyesi için anlaşma yapan borçlu compounder i.
müşterek borçlu codebtor i.
müşterek borçlu joint debtor i.
mevcudun terki ile konkordato yapan borçlu cessionary bankrupt i.
müteselsil borçlu joint debtor i.
müteselsil borçlu co-obligator i.
müşterek borçlu co debtor i.
müşterek borçlu co-debtor i.
müşterek borçlu co-obligator i.
rehinli borçlu pledger i.
taahhüt altına girmiş borçlu obliger i.
taahhüt altına giren borçlu obliging i.
vasiyetnamesinde borçlanan kişiye para bırakması beklenen bir kişinin vefatı sonrası borçlu olan kişinin söz konusu meblağı faiziyle geri ödeme taahhüdünde bulunduğu senet post obit bond i.
ilamlı borçlu judgement i.
mülk sahibine borçlu olunan kira bedeli rent arrear i.
borçlu kişinin kapısında oturup açlık grevi yaparak borcunu ödetme yöntemi dharna [india] i.
borçlu kişinin kapısında oturup açlık grevi yaparak borcunu ödetme yöntemi dhurna [india] i.
kefile başvurmadan önce, asıl borçlu veya borçlunun mülkü ile ilgili tüm hukuki yolların tükenmesi discussion i.
borçlu veya yükümlünün şahsına açılan in personam s.
borçlu veya yükümlünün şahsına karşı açılarak in personam zf.
Politics
borçlu ülkeler debtor countries i.
müşterek borçlu co-obligator i.
tek borçlu limiti single borrower limit i.
ağır borçlu yoksul ülkeler heavily indebted poor countries (hipc) i.
Industry
batan firmanın çalışanlarının kendilerine borçlu olunan parayı alma hakkı insolvency provision [uk] i.
History
londra'nın whitefriars bölgesine sığınan suçlu veya borçlu alsatian i.
lorda borçlu olan kimse homager i.
Card
(pokerde) borçlu kalkan shy s.
Wagering
(pokerde) ortaya konan parada borçlu olan light s.
Latin
alacaklının eski borçlu yerine yeni bir borçluyu kabul etmesi sonucunda borcun yenilenmesi expromissio i.
borçlu ve alacaklı arasında yapılan yükümlülük sözleşmesi nexum i.
Archaic
varlıkların borçlu tarafından alacaklılara tahsisi surrendry i.
Slang
(bir miktar para) borçlu in the hole for (something) expr.