| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | currently zf. | halen | ||
|
The production or marketing of genetically modified organisms (GMOs) is not currently permitted. Genetiği değiştirilmiş organizmaların (GDO'lar) üretimi ve pazarlanması halen yasaktır. More Sentences |
||||
| Genel | currently zf. | şu anda | ||
|
The band is currently on tour in Europe. Müzik grubu şu anda Avrupa turnesinde. More Sentences |
||||
| Genel | currently zf. | şu anki | ||
|
After enlargement there will be problems and needs in the EU as it currently stands. Genişlemeden sonra AB'nin şu anki haliyle sorunları ve ihtiyaçları olacaktır. More Sentences |
||||
| Genel | currently zf. | halihazırda | ||
|
The Likud talks that are currently underway do not appear to support the application of either plan. Halihazırda devam etmekte olan Likud görüşmeleri her iki planın da uygulanmasını desteklemiyor gibi görünmektedir. More Sentences |
||||
| Genel | currently zf. | bugünlerde | ||
|
We are currently looking for individuals who have experience in customer service. Bugünlerde, müşteri hizmetlerinde deneyimi olan kişiler arıyoruz. More Sentences |
||||
| Genel | currently zf. | şu andaki | ||
|
Are you currently registered to vote? Şu an oy kullanmak için kayıtlı mısınız? More Sentences |
||||
| Genel | currently zf. | şimdilik | ||
|
The device currently being developed is just a prototype. Geliştirilmekte olan bu araç şimdilik sadece bir prototip. More Sentences |
||||
| Genel | currently zf. | mevcut durumda | ||
| Genel | currently zf. | bu günlerde | ||
| Trade/Economic | ||||
| Ticaret/Ekonomi | currently s. | sürekli | ||
