|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
dry f.
|
kurutmak |
|
We asked for extra time to dry their uniforms and later check out.
Üniformalarını kurutmak ve daha sonra çıkış yapmak için ekstra zaman istedik.
More Sentences
|
2 |
Yaygın Kullanım |
dry f.
|
kurulamak |
|
Tom wrung the towel dry.
Tom havluyu kuruladı.
More Sentences
|
3 |
Yaygın Kullanım |
dry f.
|
kurumak |
|
A Tacis programme has been developed to fight against the consequences of the drying of the Aral Sea.
Aral Denizi'nin kurumasının sonuçlarına karşı mücadele etmek için bir Tacis programı geliştirilmiştir.
More Sentences
|
4 |
Yaygın Kullanım |
dry s.
|
kuru |
|
In just a few weeks, thousands of square miles of dry desert plains are turned into a watery green grassland.
Yalnızca birkaç hafta içinde binlerce kilometrekarelik kuru çöl ovaları sulak yemyeşil bir otlağa dönüşüyor.
More Sentences
|
General |
|
5 |
Genel |
dry i.
|
kuraklık |
|
It rained yesterday after it had been dry for many months.
Aylarca süren kuraklıktan sonra dün yağmur yağdı.
More Sentences
|
6 |
Genel |
dry cough i.
|
kuru öksürük |
|
The common cold and flu usually produce a dry cough.
Soğuk algınlığı ve grip genellikle kuru öksürüğe neden olur.
More Sentences
|
7 |
Genel |
dry cleaning i.
|
kuru temizleme |
|
Do you want dry cleaning or regular wash?
Kuru temizleme mi yoksa normal yıkama mı istiyorsun?
More Sentences
|
8 |
Genel |
dry dock i.
|
kuru havuz |
|
Does it have the infrastructures for putting a ship in dry dock, and so on?
Bir geminin kuru havuza alınması vb. için gerekli altyapıya sahip mi?
More Sentences
|
9 |
Genel |
dry place i.
|
kuru yer |
|
Cacti are plants that live in dry places.
Kaktüsler kuru yerlerde yaşayan bitkilerdir.
More Sentences
|
10 |
Genel |
dry leaf i.
|
kuru yaprak |
|
The children kicked the dry leaves into the air.
Çocuklar kuru yaprakları havaya savurdular.
More Sentences
|
11 |
Genel |
get dry f.
|
kurumak |
|
If you don't put on hand cream, your hands will get dry.
Eğer el kremi sürmezsen ellerin kuruyacak.
More Sentences
|
12 |
Genel |
run dry f.
|
kurumak |
|
The river is running dry.
Nehir kuruyor.
More Sentences
|
13 |
Genel |
dry f.
|
kurumak |
|
It was the correct decision because it began to dry again.
Doğru karardı çünkü yeniden kurumaya başlamış.
More Sentences
|
14 |
Genel |
dry up f.
|
kurumak |
|
If it doesn't rain soon, our garden is going to dry up.
Yakında yağmur yağmazsa bahçemiz kuruyacak.
More Sentences
|
15 |
Genel |
dry up f.
|
tükenmek |
|
New forms of energy must be developed before oil dries up.
Petrol tükenmeden önce yeni enerji türleri geliştirilmelidir.
More Sentences
|
16 |
Genel |
dry up f.
|
kurumak (göl vb) |
|
The wet shirt will soon dry up.
Islak gömlek yakında kurur.
More Sentences
|
17 |
Genel |
dry f.
|
kurutmak |
|
You give in to her with this dress; she'll bleed you dry.
Bu elbiseyle ona teslim olursan, seni iliklerine kadar kurutacak.
More Sentences
|
18 |
Genel |
dry f.
|
kurulamak |
|
No one can dry another's tears without wetting his own hands.
Hiç kimse kendi ellerini ıslatmadan başkasının gözyaşlarını kurulayamaz.
More Sentences
|
19 |
Genel |
(one's mouth) go dry f.
|
ağzı kurumak |
|
His mouth went dry.
Onun ağzı kurudu.
More Sentences
|
|
20 |
Genel |
dry-clean f.
|
kuru temizlemek |
|
I'd get it dry-cleaned if I were you.
Yerinde olsam onu kuru temizletirdim.
More Sentences
|
21 |
Genel |
air dry f.
|
havada kurumak |
|
When air dries, the throat dries, and cough comes out.
Hava kuruduğunda boğaz kurur ve öksürük ortaya çıkar.
More Sentences
|
22 |
Genel |
dry the dishes f.
|
bulaşıkları kurutmak |
|
Tom is drying the dishes.
Tom bulaşıkları kuruluyor.
More Sentences
|
23 |
Genel |
dry s.
|
sıkıcı |
|
He has a very dry sense of humor.
Onun çok sıkıcı bir mizah duygusu var.
More Sentences
|
24 |
Genel |
dry s.
|
kuru |
|
The common cold and flu usually produce a dry cough.
Soğuk algınlığı ve nezle genellikle kuru bir öksürüğe neden olur.
More Sentences
|
25 |
Genel |
dry s.
|
yavan |
|
His humor is very dry.
Onun mizah duygusu çok yavan.
More Sentences
|
26 |
Genel |
dry s.
|
susuz |
|
Tom prefers to drink dry red wine.
Tom susuz kırmızı şarap içmeyi tercih eder.
More Sentences
|
27 |
Genel |
dry s.
|
sek |
|
They were drinking dry white wine.
Onlar sek beyaz şarap içiyorlardı.
More Sentences
|
28 |
Genel |
dry s.
|
kurak |
|
In the dry season, these trees lose their leaves.
Kurak dönemde ağaçlar yapraklarını döker.
More Sentences
|
29 |
Genel |
cool and dry s.
|
serin ve kuru |
|
Please store in a cool and dry place, out of direct sunlight.
Lütfen doğrudan güneş ışığı almayan, serin ve kuru bir yerde saklayın.
More Sentences
|
Phrasals |
|
30 |
Öbek Fiiller |
dry up f.
|
kurumak |
|
If it doesn't rain soon, our garden is going to dry up.
Yakında yağmur yağmazsa, bahçemiz kuruyacak.
More Sentences
|
Common Usage |
|
31 |
Yaygın Kullanım |
dry goods i.
|
manifatura |
|
General |
|
32 |
Genel |
dry nurse i.
|
bakıcı |
|
33 |
Genel |
selling dry goods and notions i.
|
manifaturacılık |
|
34 |
Genel |
dry mustard i.
|
hardal tozu |
|
35 |
Genel |
a dry speech i.
|
tatsız konuşma |
|
36 |
Genel |
dry land i.
|
kurak bölge |
|
37 |
Genel |
dry cold i.
|
ayaz |
|
38 |
Genel |
dry cleaner i.
|
kuru temizleyici |
|
39 |
Genel |
dry quart i.
|
abd 1,101 litre |
|
|
40 |
Genel |
dry beriberi i.
|
kuru beriberi |
|
41 |
Genel |
dry cold i.
|
kuru soğuk |
|
42 |
Genel |
dry nurse i.
|
emzirmeyen dadı |
|
43 |
Genel |
dry weight i.
|
kuru ağırlık |
|
44 |
Genel |
dry valley i.
|
kuru vadi |
|
45 |
Genel |
dry firefighting i.
|
kuru maddeyle yangın söndürme |
|
46 |
Genel |
dry rot i.
|
kerestenin içindeki toz gibi çürüklük |
|
47 |
Genel |
dry bread i.
|
kuru ekmek |
|
48 |
Genel |
dry stick i.
|
hödük |
|
49 |
Genel |
dry nurse i.
|
dadı |
|
50 |
Genel |
dish of dry bread and broth i.
|
papara |
|
51 |
Genel |
dry stick i.
|
çam yarması |
|
52 |
Genel |
dry mustard i.
|
toz hardal |
|
53 |
Genel |
dry kiln i.
|
kereste kurutucu fırın |
|
54 |
Genel |
dry air i.
|
kuru hava |
|
55 |
Genel |
dry point i.
|
asitsiz kullanılan hakkak kalemi |
|
56 |
Genel |
dry rale i.
|
kuru ral |
|
57 |
Genel |
dry fruit roasting machine i.
|
kuruyemiş kavurma makinesi |
|
58 |
Genel |
standardization of dry and dried fruits i.
|
kuru ve kurutulmuş meyvelerin standardizasyonu |
|
59 |
Genel |
dry twigs i.
|
çırpı |
|
60 |
Genel |
dry ground i.
|
kuru zemin |
|
61 |
Genel |
a dry speech i.
|
yavan söz |
|
62 |
Genel |
dry wall i.
|
harçsız duvar |
|
63 |
Genel |
dry cleaner's i.
|
kuru temizleyici |
|
64 |
Genel |
dry cleaner's i.
|
kuru temizleme dükkanı |
|
65 |
Genel |
dry well i.
|
körkuyu |
|
66 |
Genel |
dry farming i.
|
kuru tarım |
|
67 |
Genel |
dry work i.
|
sıkıcı iş |
|
68 |
Genel |
dry goods i.
|
mensucat |
|
69 |
Genel |
dry cell i.
|
kuru pil |
|
70 |
Genel |
dry cleaning industry i.
|
kuru temizleme endüstrisi |
|
71 |
Genel |
dry environment i.
|
kuru ortam |
|
72 |
Genel |
dry year i.
|
kurak yıl |
|
73 |
Genel |
dry year i.
|
yağışsız yıl |
|
74 |
Genel |
dry cleaning detergent i.
|
kuru temizleme deterjanı |
|
75 |
Genel |
dry-rot i.
|
yozlaşma |
|
76 |
Genel |
dry-fly i.
|
olta sineği |
|
77 |
Genel |
dry-rot i.
|
çürüme |
|
78 |
Genel |
dry-rot i.
|
çürük |
|
79 |
Genel |
dry voice i.
|
kuru ses |
|
|
80 |
Genel |
dry humour i.
|
ince düşündürücü mizah tarzı |
|
81 |
Genel |
dry humour i.
|
nüktecilik |
|
82 |
Genel |
dry mix i.
|
kuru karışım |
|
83 |
Genel |
dry cargo i.
|
kuru yük |
|
84 |
Genel |
dry zone i.
|
kurak alan |
|
85 |
Genel |
dry zone i.
|
kurak bölge |
|
86 |
Genel |
dry nurse i.
|
emzirmeyen bebek bakıcısı |
|
87 |
Genel |
dry wash i.
|
ütülenmemiş çamaşır |
|
88 |
Genel |
dry milk i.
|
süt tozu |
|
89 |
Genel |
dry cleaning business i.
|
kuru temizleme işi |
|
90 |
Genel |
hot and dry deserts i.
|
sıcak ve kuru çöller |
|
91 |
Genel |
hot dry deserts i.
|
sıcak ve kuru çöller |
|
92 |
Genel |
dry wine i.
|
sek şarap |
|
93 |
Genel |
dry land i.
|
kurak alan |
|
94 |
Genel |
dry humping i.
|
cinsel birleşme olmadan gerçekleştirilen seks |
|
95 |
Genel |
dry sex i.
|
cinsel birleşme olmadan gerçekleştirilen seks |
|
96 |
Genel |
dry erase board i.
|
kalemle yazılan tahta |
|
97 |
Genel |
picture and draw the well dry i.
|
bir kağıt oyunu |
|
98 |
Genel |
dry roasted peanuts i.
|
kavrulmuş yer fıstığı |
|
99 |
Genel |
pat dry i.
|
nazikçe kurulama |
|
100 |
Genel |
dry cleaning store i.
|
kuru temizleme dükkanı |
|
101 |
Genel |
dry mint i.
|
kuru nane |
|
102 |
Genel |
dry fact i.
|
ilgi çekmeyen bilgi |
|
103 |
Genel |
dry iron i.
|
buharsız ütü |
|
104 |
Genel |
dry iron i.
|
kuru ütü |
|
105 |
Genel |
dry skin i.
|
kuru cilt |
|
106 |
Genel |
dry food i.
|
kuru mama |
|
107 |
Genel |
dry summer i.
|
susuz yaz |
|
108 |
Genel |
dry substance i.
|
kuru madde |
|
109 |
Genel |
dry skin cream i.
|
kuru cilt kremi |
|
110 |
Genel |
dry heaving i.
|
öğürme |
|
111 |
Genel |
dry january i.
|
ayık ocak |
|
112 |
Genel |
united states dry unit i.
|
abd ölçü birimleri sisteminde kabul edilen, kuru ürünlerin ağırlığını belirten ölçü birimi |
|
113 |
Genel |
united states dry unit i.
|
abd kuru birim ağırlığı |
|
114 |
Genel |
united states dry unit i.
|
abd kuru birim hacim ağırlığı |
|
115 |
Genel |
drip-dry i.
|
suyu sıkılmadan kuruyan şey |
|
116 |
Genel |
dry i.
|
kurak alan |
|
117 |
Genel |
dry i.
|
küçük han |
|
118 |
Genel |
dry i.
|
taverna |
|
119 |
Genel |
dry i.
|
çalışanların giysilerini yıkayıp üstlerini değiştirdikleri bina |
|
120 |
Genel |
dry i.
|
içki içme isteği |
|
121 |
Genel |
dry i.
|
kuruma |
|
122 |
Genel |
dry [australia] i.
|
yılın yağmursuz mevsimi |
|
123 |
Genel |
dry [australia] i.
|
çorak alan |
|
124 |
Genel |
dry [australia] i.
|
kıraç bölge |
|
125 |
Genel |
dry cleaning i.
|
kuru temizleme ile temizlenenler |
|
126 |
Genel |
dry-erase board i.
|
kalemle yazılan tahta |
|
127 |
Genel |
dry-erase board i.
|
işaretleme kalemiyle yazılabilen pürüzsüz beyaz yüzey |
|
128 |
Genel |
dry-erase board i.
|
beyaz tahta |
|
129 |
Genel |
dry land i.
|
kara toprak |
|
130 |
Genel |
dry land i.
|
kuru arazi |
|
131 |
Genel |
dry light i.
|
engellenmemiş saf ışık |
|
132 |
Genel |
dry light i.
|
net ve objektif görüş |
|
133 |
Genel |
dry mop i.
|
yer tozu almada kullanılan kuru temizlik bezi |
|
134 |
Genel |
dry rot i.
|
ihmalden kaynaklı bozulma ve zayıflama |
|
135 |
Genel |
dry rot i.
|
yeni ve canlandırıcı faktörlere karşı oluşan dirençten kaynaklanan çürüme ve dağılma |
|
136 |
Genel |
dry rot i.
|
çürüme veya zayıflama sebebi |
|
137 |
Genel |
dry-salter [uk] i.
|
kimyasal ürün ve boya tüccarı |
|
138 |
Genel |
dry mop i.
|
toz paspası |
|
139 |
Genel |
fresh and dry weight i.
|
yaş ve kuru ağırlık |
|
140 |
Genel |
dry f.
|
kakırdamak |
|
141 |
Genel |
make dry f.
|
kurutmak |
|
142 |
Genel |
dry up f.
|
kurutmak |
|
143 |
Genel |
sponge something dry f.
|
bir şeyi süngerle kurulamak |
|
144 |
Genel |
go dry f.
|
körleşmek |
|
145 |
Genel |
drip dry f.
|
sıkmadan askıya asarak kurutmak |
|
146 |
Genel |
dry up f.
|
çekilmek |
|
147 |
Genel |
dry oneself f.
|
kurulanmak |
|
148 |
Genel |
dry out f.
|
tamamen kurumak |
|
149 |
Genel |
dry up f.
|
iyice kurutmak |
|
150 |
Genel |
dry up f.
|
kesilmek |
|
151 |
Genel |
become dry f.
|
kakırdamak |
|
152 |
Genel |
dry away f.
|
uzakta kurutmak (bir giysiyi güneş vb'den) |
|
153 |
Genel |
kiln dry f.
|
ocakta kurutulmuş |
|
154 |
Genel |
dry f.
|
kavurmak |
|
155 |
Genel |
dry up f.
|
kesmek |
|
156 |
Genel |
machine dry f.
|
kurutma makinesinde kurutmak |
|
157 |
Genel |
wipe something dry f.
|
bir şeyi silerek kurulamak |
|
158 |
Genel |
become dry f.
|
kurumak |
|
159 |
Genel |
dry up f.
|
körelmek |
|
160 |
Genel |
go into dry dock f.
|
havuza girmek |
|
161 |
Genel |
dry out f.
|
kurumak |
|
162 |
Genel |
dry up f.
|
tüketmek |
|
163 |
Genel |
dry f.
|
sütü kesilmek |
|
164 |
Genel |
dry by exposing to smoke f.
|
dumana maruz bırakarak kurutmak |
|
165 |
Genel |
have a blow dry f.
|
fön çektirmek |
|
166 |
Genel |
dry hair f.
|
saç kurutmak |
|
167 |
Genel |
blow-dry f.
|
fön çekmek |
|
168 |
Genel |
have something dry-cleaned f.
|
bir şeyi temizletmek |
|
169 |
Genel |
kiln-dry f.
|
fırınlamak |
|
170 |
Genel |
have something dry-cleaned f.
|
bir şeyi kuru temizleyiciye vermek |
|
171 |
Genel |
kiln-dry f.
|
ocakta kurutmak |
|
172 |
Genel |
drip-dry f.
|
çamaşırı sıkmadan askıda kurutmak |
|
173 |
Genel |
drip-dry f.
|
suyu sıkılmadan kurumak |
|
174 |
Genel |
freeze-dry f.
|
dondurarak kurutmak |
|
175 |
Genel |
kiln-dry f.
|
ocakta kurutulmuş |
|
176 |
Genel |
sun-dry f.
|
güneşte kurutmak |
|
177 |
Genel |
spin-dry f.
|
kurutma makinesinde kurutmak |
|
178 |
Genel |
dry f.
|
sütten kesilmek |
|
179 |
Genel |
dry one’s tears f.
|
gözyaşını silmek |
|
180 |
Genel |
run dry f.
|
tıkanmak |
|
181 |
Genel |
dry up f.
|
dili damağı kurumak |
|
182 |
Genel |
blow-dry f.
|
saç kurutma makinesi ile kurutmak |
|
183 |
Genel |
blow-dry f.
|
saç kurutma makinesiyle saça şekil vermek |
|
184 |
Genel |
blow-dry f.
|
kurutma makinesiyle saçı kurutmak |
|
185 |
Genel |
one's skin to dry out f.
|
cildi kurumak |
|
186 |
Genel |
dry a leaf f.
|
yaprak kurutmak |
|
187 |
Genel |
blow dry f.
|
saçını fönlemek |
|
188 |
Genel |
blow dry f.
|
fön yapmak |
|
189 |
Genel |
dry one's hair f.
|
saçını kurutmak |
|
190 |
Genel |
blow dry f.
|
saç fönlemek |
|
191 |
Genel |
dry out f.
|
kuraklaştırmak |
|
192 |
Genel |
have a dry cleaner f.
|
bir kuru temizleme dükkanı olmak |
|
193 |
Genel |
air dry f.
|
havada kurutmak |
|
194 |
Genel |
dry-heave f.
|
öğürmek |
|
195 |
Genel |
fire the gun dry f.
|
şarjörü boşaltmak |
|
196 |
Genel |
be extremely thirsty or dry f.
|
içi yanmak |
|
197 |
Genel |
take clothes to the dry-cleaner f.
|
kıyafetleri kuru temizlemeye götürmek |
|
198 |
Genel |
take clothes to the dry-cleaner f.
|
elbiseleri kuru temizlemeye götürmek |
|
199 |
Genel |
dry iron f.
|
burharsız ütü yapmak |
|
200 |
Genel |
drip-dry f.
|
suyunu sıkmadan asmak |
|
201 |
Genel |
dry clean f.
|
kimyasal maddelerle temizlemek |
|
202 |
Genel |
dry-nurse f.
|
(çocuğa) emzirmeksizin bakım vermek |
|
203 |
Genel |
dry-nurse f.
|
bakıcı gibi davranmak |
|
204 |
Genel |
dry-nurse f.
|
gereksiz yere gözetimde tutmak |
|
205 |
Genel |
dry-rot f.
|
yozlaştırmak |
|
206 |
Genel |
dry-rot f.
|
köhneleştirmek |
|
207 |
Genel |
dry-rot f.
|
yozlaşmak |
|
208 |
Genel |
dry-rot f.
|
köhneyip çürümek |
|
209 |
Genel |
dry-rot f.
|
ihmal veya tembellikten gerilemek |
|
210 |
Genel |
dry-beat f.
|
şiddetle dövmek |
|
211 |
Genel |
dry-beat f.
|
sertçe vurmak |
|
212 |
Genel |
dry-rub f.
|
ıslatmadan ovalayıp temizlemek |
|
213 |
Genel |
finger-dry f.
|
(parmakları aralarından geçirerek) saçı kurutmak |
|
214 |
Genel |
spray-dry f.
|
(sütü, yumurtayı veya sabunu) sprey tekniği ile kurutmak |
|
215 |
Genel |
high and dry s.
|
kimsesiz ve çaresiz kalmış |
|
216 |
Genel |
dry s.
|
sütü kesilmiş (inek) |
|
217 |
Genel |
dry s.
|
susamış |
|
218 |
Genel |
dry s.
|
kupkuru |
|
219 |
Genel |
dry s.
|
keskin |
|
220 |
Genel |
as dry as s.
|
kadar kuru |
|
221 |
Genel |
dry s.
|
tatsız |
|
222 |
Genel |
dry enough s.
|
yeterince kuru |
|
223 |
Genel |
as dry as a bone s.
|
kemik gibi |
|
224 |
Genel |
not a dry stitch on s.
|
çok ıslanmış |
|
225 |
Genel |
dry s.
|
kurumuş |
|
226 |
Genel |
dry s.
|
suyu çekilmiş |
|
227 |
Genel |
as dry as a bone s.
|
kupkuru |
|
228 |
Genel |
dry s.
|
yağmursuz |
|
229 |
Genel |
dry s.
|
süt vermeyen |
|
230 |
Genel |
dry s.
|
sek (içki) |
|
231 |
Genel |
dry s.
|
sert |
|
232 |
Genel |
dry s.
|
içki karşıtı |
|
233 |
Genel |
high and dry s.
|
karada kimsesiz ve çaresiz kalmış |
|
234 |
Genel |
dry s.
|
tatsız (söz, konuşma vb) |
|
235 |
Genel |
dust dry s.
|
toz bırakmaz |
|
236 |
Genel |
dry s.
|
kör (kuyu) |
|
237 |
Genel |
bone dry s.
|
kupkuru |
|
238 |
Genel |
dry s.
|
kart |
|
239 |
Genel |
high and dry s.
|
sudan dışarı |
|
240 |
Genel |
dry s.
|
susatıcı |
|
241 |
Genel |
sweet or dry s.
|
tatlı veya tatsız |
|
242 |
Genel |
bone-dry s.
|
kupkuru |
|
243 |
Genel |
bone-dry s.
|
tümüyle kuru |
|
244 |
Genel |
cut-and-dry s.
|
alelade |
|
245 |
Genel |
cut-and-dry s.
|
alışıla gelmiş |
|
246 |
Genel |
drip-dry s.
|
ütü istemeyen kumaştan yapılmış (giysi) |
|
247 |
Genel |
drip-dry s.
|
ütü istemeyen (kumaş) |
|
248 |
Genel |
cut-and-dry s.
|
sıradan |
|
249 |
Genel |
drip-dry s.
|
sıkmadan askıda kurutulan |
|
250 |
Genel |
oven-dry s.
|
fırınlanmış |
|
251 |
Genel |
dry-cleanable s.
|
kuru temizlemeye müsait |
|
252 |
Genel |
dry-cleanable s.
|
kuru temizleme yapılabilir |
|
253 |
Genel |
air-dry s.
|
kupkuru |
|
254 |
Genel |
quick-dry s.
|
çabuk kuruyan |
|
255 |
Genel |
dry-eyed s.
|
gözyaşı olmayan |
|
256 |
Genel |
dry-eyed s.
|
gözyaşı dökmeyen |
|
257 |
Genel |
dry-shod s.
|
(ayak, ayakkabı) kuru |
|
258 |
Genel |
tinder-dry s.
|
çok kuru |
|
259 |
Genel |
dry as a desert s.
|
çöl gibi kurak |
|
260 |
Genel |
bone-dry s.
|
susuzluktan ölmek üzere olan |
|
261 |
Genel |
bone-dry s.
|
alkolsüz |
|
262 |
Genel |
bone-dry s.
|
alkol karşıtı |
|
263 |
Genel |
dry s.
|
tazeliğini yitirmiş |
|
264 |
Genel |
dry s.
|
taze olmayan |
|
265 |
Genel |
dry s.
|
pörsük |
|
266 |
Genel |
dry s.
|
solmuş |
|
267 |
Genel |
dry s.
|
çişini tutabilen |
|
268 |
Genel |
dry s.
|
sıkı paketlenmiş |
|
269 |
Genel |
dry s.
|
sıkı birleştirildiği halde su geçirmez olmayan (fıçı) |
|
270 |
Genel |
dry s.
|
kayıtsız |
|
271 |
Genel |
dry s.
|
duygusuz |
|
272 |
Genel |
dry s.
|
maddi |
|
273 |
Genel |
dry s.
|
heyecandan uzak |
|
274 |
Genel |
dry s.
|
insani duygularını göstermeyen |
|
275 |
Genel |
dry s.
|
net ve objektif olan |
|
276 |
Genel |
dry s.
|
olaya tarafsız ve hissiz bakan |
|
277 |
Genel |
dry [obsolete] s.
|
kan akıtma içermeyen |
|
278 |
Genel |
dry [obsolete] s.
|
ölüm içermeyen |
|
279 |
Genel |
dry [obsolete] s.
|
kan akmadan gerçekleşen |
|
280 |
Genel |
dry [obsolete] s.
|
pinti (kimse) |
|
281 |
Genel |
dry [obsolete] s.
|
eli sıkı (kimse) |
|
282 |
Genel |
dry [dialect] s.
|
içine kapanık |
|
283 |
Genel |
dry [dialect] s.
|
soğuk |
|
284 |
Genel |
dry [dialect] s.
|
ketum |
|
285 |
Genel |
dry [dialect] s.
|
mesafeli |
|
286 |
Genel |
dry-boned s.
|
kuru kemikli |
|
287 |
Genel |
dry-boned s.
|
etsiz kemikleri bulunan |
|
288 |
Genel |
dry-eyed s.
|
duygusallıktan yoksun |
|
289 |
Genel |
dry-eyed s.
|
romantizm barındırmayan |
|
290 |
Genel |
dry-fisted s.
|
çok az |
|
291 |
Genel |
dry-fisted s.
|
cimri |
|
292 |
Genel |
dry-fisted s.
|
azıcık |
|
293 |
Genel |
dry-fisted s.
|
değersiz |
|
294 |
Genel |
dry-eyedly zf.
|
duygusuzca |
|
295 |
Genel |
dry zf.
|
yavan şekilde |
|
296 |
Genel |
dry zf.
|
duygusuz şekilde |
|
297 |
Genel |
high and dry s.
|
karada |
|
Phrasals |
|
298 |
Öbek Fiiller |
dry up f.
|
harcamak |
|
299 |
Öbek Fiiller |
dry up f.
|
bitirmek |
|
300 |
Öbek Fiiller |
dry up f.
|
yok olup gitmek |
|
301 |
Öbek Fiiller |
dry up f.
|
sözcükleri tükenmek |
|
302 |
Öbek Fiiller |
dry up f.
|
susmak |
|
303 |
Öbek Fiiller |
dry up f.
|
(oyuncu) repliğini unutmak |
|
304 |
Öbek Fiiller |
dry someone out f.
|
içki içmesine engel olmak |
|
305 |
Öbek Fiiller |
dry someone out f.
|
içirmemek |
|
306 |
Öbek Fiiller |
dry someone out f.
|
içki içmemesini sağlamak |
|
307 |
Öbek Fiiller |
dry something off f.
|
kurulamak |
|
308 |
Öbek Fiiller |
dry off f.
|
kurulanmak |
|
309 |
Öbek Fiiller |
dry something out f.
|
kurutmak |
|
310 |
Öbek Fiiller |
dry off f.
|
kurulamak |
|
311 |
Öbek Fiiller |
dry something off f.
|
kurutmak |
|
312 |
Öbek Fiiller |
go dry f.
|
memeleri kurumak |
|
313 |
Öbek Fiiller |
go dry f.
|
sütü kesilmek |
|
314 |
Öbek Fiiller |
dry something off f.
|
silmek |
|
315 |
Öbek Fiiller |
go dry f.
|
sütten kesilmek |
|
316 |
Öbek Fiiller |
dry up f.
|
kurutmak |
|
317 |
Öbek Fiiller |
dry up f.
|
kurulamak |
|
318 |
Öbek Fiiller |
dry up f.
|
akne gibi iltihaplı bir cilt problemini kurutmak/iyileştirmek/geçirmek |
|
319 |
Öbek Fiiller |
dry up f.
|
akne gibi iltihaplı bir cilt probleminin kuruması/iyileşmesi/geçmesi |
|
320 |
Öbek Fiiller |
dry up f.
|
toz olmak |
|
321 |
Öbek Fiiller |
dry up f.
|
ortadan kaybolmak |
|
322 |
Öbek Fiiller |
dry up f.
|
çıkıp gitmek |
|
323 |
Öbek Fiiller |
dry up f.
|
ortamı terk etmek |
|
324 |
Öbek Fiiller |
dry up f.
|
sessiz olmak |
|
325 |
Öbek Fiiller |
dry up f.
|
konuşmamak |
|
326 |
Öbek Fiiller |
dry up f.
|
susmak |
|
327 |
Öbek Fiiller |
dry something up f.
|
bir şeyi kurutmak |
|
328 |
Öbek Fiiller |
dry something up f.
|
(kızarıklığı) geçirmek |
|
329 |
Öbek Fiiller |
dry something up f.
|
(kaşıntıyı) geçirmek |
|
330 |
Öbek Fiiller |
dry something up f.
|
(isiliği, ürtikeri) söndürmek |
|
331 |
Öbek Fiiller |
dry someone or something off f.
|
birini/bir şeyi kurulamak |
|
332 |
Öbek Fiiller |
dry someone or something off f.
|
birini/bir şeyi kurutmak |
|
333 |
Öbek Fiiller |
dry someone or something off f.
|
birini/bir şeyi silmek |
|
Phrases |
|
334 |
İfadeler |
dry and hot in summers cold and snowy in winters i.
|
yazları kurak ve sıcak kışları soğuk ve kar yağışlı |
|
335 |
İfadeler |
dry and hot in summers warm and rainy in winters i.
|
yazları kurak ve sıcak kışları ılık ve yağışlı |
|
336 |
İfadeler |
suck dry f.
|
tüketmek |
|
337 |
İfadeler |
suck dry f.
|
sömürmek |
|
338 |
İfadeler |
suck dry f.
|
tüm enerjisini çekmek |
|
339 |
İfadeler |
suck dry f.
|
tüm kaynaklarını tüketmek |
|
340 |
İfadeler |
suck dry f.
|
tüm gücünü çekmek |
|
341 |
İfadeler |
suck dry f.
|
iliğini kurutmak |
|
342 |
İfadeler |
keep in a cool and dry place expr.
|
soğuk ve kuru bir yerde muhafaza edin |
|
Proverb |
|
343 |
Atasözü |
put your trust in god and keep your powder dry
|
eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et |
|
344 |
Atasözü |
you never miss the water till the well runs dry
|
kuyu kurumadan suyun kıymeti bilinmez |
|
345 |
Atasözü |
put your faith in god, and keep your powder dry
|
eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et |
|
346 |
Atasözü |
put your faith in god, but keep your powder dry
|
eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et |
|
347 |
Atasözü |
put your trust in god, but keep your powder dry
|
eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et |
|
348 |
Atasözü |
trust in god and keep your powder dry
|
eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et |
|
349 |
Atasözü |
trust in god, but keep your powder dry
|
eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et |
|
350 |
Atasözü |
we never miss the water till the well runs dry
|
kuyu kurumadan suyun kıymeti bilinmez |
|
351 |
Atasözü |
we never miss the water until the well runs dry
|
kuyu kurumadan suyun kıymeti bilinmez |
|
352 |
Atasözü |
you never miss the water until the well runs dry
|
kuyu kurumadan suyun kıymeti bilinmez |
|
Colloquial |
|
353 |
Konuşma Dili |
dry fact i.
|
çok fazla detay içermeyen kısa bilgi |
|
354 |
Konuşma Dili |
a dry run i.
|
deneme çalıştırması |
|
355 |
Konuşma Dili |
dry towel i.
|
kuru havlu |
|
356 |
Konuşma Dili |
dry i.
|
içki içmeyen kimse |
|
357 |
Konuşma Dili |
dry i.
|
içki yasağı yanlısı/taraftarı |
|
358 |
Konuşma Dili |
dry i.
|
içki satılmayan bölge |
|
359 |
Konuşma Dili |
dry i.
|
içki bulunmayan bölge |
|
360 |
Konuşma Dili |
dry spell i.
|
kuraklık dönemi |
|
361 |
Konuşma Dili |
dry spell i.
|
durgun dönem |
|
362 |
Konuşma Dili |
dry spell i.
|
kesat dönem |
|
363 |
Konuşma Dili |
dry [uk] i.
|
taviz vermeyen muhafazakar politikacı |
|
364 |
Konuşma Dili |
dry nurse i.
|
iş yerindeki acemi çalışanı eğitip yönlendiren kimse |
|
365 |
Konuşma Dili |
home and dry f.
|
alnının akıyla bitirmek |
|
366 |
Konuşma Dili |
home and dry f.
|
alnının akıyla sıyrılmak |
|
367 |
Konuşma Dili |
home and dry f.
|
başarıyla bitirmek |
|
368 |
Konuşma Dili |
milk it dry f.
|
bir şeyi tamamen sömürmek |
|
369 |
Konuşma Dili |
milk it dry f.
|
bir şeyi dibine kadar sömürmek |
|
370 |
Konuşma Dili |
milk it dry f.
|
bir şeyi tamamen bitirmek/tüketmek |
|
371 |
Konuşma Dili |
milk it dry f.
|
bir şeyin kökünü kurutmak |
|
372 |
Konuşma Dili |
milk it dry f.
|
tüm imkanları tüketmek |
|
373 |
Konuşma Dili |
milk something dry f.
|
bir şeyi tamamen sömürmek |
|
374 |
Konuşma Dili |
milk something dry f.
|
bir şeyi dibine kadar sömürmek |
|
375 |
Konuşma Dili |
milk something dry f.
|
bir şeyi tamamen bitirmek/tüketmek |
|
376 |
Konuşma Dili |
milk something dry f.
|
bir şeyin kökünü kurutmak |
|
377 |
Konuşma Dili |
milk something dry f.
|
tüm imkanları tüketmek |
|
378 |
Konuşma Dili |
stay dry f.
|
ıslanmamak |
|
379 |
Konuşma Dili |
dry-gulch f.
|
pusu atmak |
|
380 |
Konuşma Dili |
dry-gulch f.
|
pusu kurmak |
|
381 |
Konuşma Dili |
dry-gulch f.
|
pusuya düşürmek |
|
382 |
Konuşma Dili |
dry-gulch f.
|
tuzağa düşürmek |
|
383 |
Konuşma Dili |
dry-gulch (one) f.
|
(birine) pusu atmak |
|
384 |
Konuşma Dili |
dry-gulch (one) f.
|
(birine) pusu kurmak |
|
385 |
Konuşma Dili |
dry-gulch (one) f.
|
(birini) pusuya düşürmek |
|
386 |
Konuşma Dili |
dry-gulch (one) f.
|
(birini) tuzağa düşürmek |
|
387 |
Konuşma Dili |
hardly dry behind the ears s.
|
acemi çaylak |
|
388 |
Konuşma Dili |
bone-dry s.
|
kupkuru |
|
389 |
Konuşma Dili |
bone-dry s.
|
kemik kadar kuru |
|
390 |
Konuşma Dili |
high and dry s.
|
karaya oturmuş |
|
391 |
Konuşma Dili |
dry s.
|
ayık (içkiyi bırakmış) |
|
392 |
Konuşma Dili |
dry s.
|
temiz (içkiyi bırakmış) |
|
393 |
Konuşma Dili |
dry wit s.
|
zeki ve sarkastik |
|
394 |
Konuşma Dili |
keep your feet dry expr.
|
ayaklarınızı kuru tutun |
|
395 |
Konuşma Dili |
high and dry expr.
|
çaresiz |
|
396 |
Konuşma Dili |
high and dry expr.
|
tek başına |
|
397 |
Konuşma Dili |
high and dry expr.
|
yardımsız |
|
398 |
Konuşma Dili |
dry (don't repeat yourself) expr.
|
bilgisayar programcılığında yazılım geliştirirken kod tekrarına düşmeyi veya gereksiz kodları azaltmak için kullanılan bir prensip |
|
399 |
Konuşma Dili |
dry (don't repeat yourself) expr.
|
kendini tekrar etme |
|
400 |
Konuşma Dili |
dry (don't repeat yourself) expr.
|
aynı kodları tekrar etme |
|
401 |
Konuşma Dili |
dry up! exclam.
|
kes sesini! |
|
402 |
Konuşma Dili |
dry up! exclam.
|
sus! |
|
403 |
Konuşma Dili |
dry up! exclam.
|
git başımdan! |
|
404 |
Konuşma Dili |
dry up! exclam.
|
toz ol! |
|
405 |
Konuşma Dili |
dry up! exclam.
|
kaybol! |
|
Idioms |
|
406 |
Deyim |
dry spell i.
|
çorak geçen dönem |
|
407 |
Deyim |
dry spell i.
|
çorak dönem |
|
408 |
Deyim |
dry run i.
|
prova |
|
409 |
Deyim |
dry spell i.
|
yağmursuz dönem |
|
410 |
Deyim |
dry spell i.
|
yağışsız dönem |
|
411 |
Deyim |
a dry run i.
|
deneme uygulaması |
|
412 |
Deyim |
a dry run i.
|
deneme koşumu |
|
413 |
Deyim |
a dry run i.
|
test uygulaması |
|
414 |
Deyim |
come up dry [us] f.
|
boş çıkmak |
|
415 |
Deyim |
come up dry [us] f.
|
fos çıkmak |
|
416 |
Deyim |
come up dry [us] f.
|
sonuç alamamak |
|
417 |
Deyim |
come up dry [us] f.
|
umduğu gerçekleşmemek |
|
418 |
Deyim |
come up dry [us] f.
|
başarısız olmak |
|
419 |
Deyim |
come up dry [us] f.
|
sonuç vermemek |
|
420 |
Deyim |
not dry behind the ears f.
|
acemi olmak |
|
421 |
Deyim |
hardly dry behind the ears f.
|
acemi olmak |
|
422 |
Deyim |
not dry behind the ears f.
|
ağzı süt kokmak |
|
423 |
Deyim |
hardly dry behind the ears f.
|
ağzı süt kokmak |
|
424 |
Deyim |
hang someone out to dry f.
|
azarlamak |
|
425 |
Deyim |
bleed someone dry f.
|
birisini soyup soğana çevirmek |
|
426 |
Deyim |
dry-gulch someone f.
|
birisine pusu atmak |
|
427 |
Deyim |
leave someone high and dry f.
|
birini dımdızlak ortada bırakmak |
|
428 |
Deyim |
run dry f.
|
bitip tükenmek |
|
429 |
Deyim |
be home and dry f.
|
başarıyla sonlandırmak |
|
430 |
Deyim |
dry-gulch someone f.
|
birisine pusu kurmak |
|
431 |
Deyim |
leave someone high and dry f.
|
birini sap gibi ortada bırakmak |
|
432 |
Deyim |
be home and dry f.
|
bir işi kotarmak |
|
433 |
Deyim |
leave someone high and dry f.
|
birini beş parasız bırakmak |
|
434 |
Deyim |
be pumping a dry well f.
|
boşa kürek çekmek |
|
435 |
Deyim |
suck something dry f.
|
bir şeyi tamamen sömürmek |
|
436 |
Deyim |
hang someone out to dry f.
|
cezalandırmak |
|
437 |
Deyim |
hang somebody out to dry f.
|
dımdızlak bırakmak |
|
438 |
Deyim |
be as interesting as watching paint dry f.
|
çok sıkıcı olmak |
|
439 |
Deyim |
be like watching paint dry f.
|
çok sıkıcı olmak |
|
440 |
Deyim |
not dry behind the ears f.
|
dünkü çocuk olmak |
|
441 |
Deyim |
watch paint dry f.
|
çok sıkıcı bir şey izlemek |
|
442 |
Deyim |
hardly dry behind the ears f.
|
dünkü çocuk olmak |
|
443 |
Deyim |
hang someone out to dry f.
|
dımdızlak bırakmak |
|
444 |
Deyim |
keep one's powder dry f.
|
her şeye hazırlıklı olmak |
|
445 |
Deyim |
keep one's powder dry f.
|
hazır bulunmak |
|
446 |
Deyim |
keep one's powder dry f.
|
hazır olmak |
|
447 |
Deyim |
keep one's powder dry f.
|
hazırlıklı olmak |
|
448 |
Deyim |
keep one's powder dry f.
|
işini sağlama almak |
|
449 |
Deyim |
keep one's powder dry f.
|
mücadeleye iyi hazırlanmış olmak |
|
450 |
Deyim |
hang someone out to dry f.
|
ortada bırakmak |
|
451 |
Deyim |
be as dry as a bone f.
|
kupkuru olmak |
|
452 |
Deyim |
hang somebody out to dry f.
|
ortada bırakmak |
|
453 |
Deyim |
bleed someone dry f.
|
kanını emmek |
|
454 |
Deyim |
run dry f.
|
suyunu çekmek |
|
455 |
Deyim |
bleed someone dry f.
|
parasını yemek |
|
456 |
Deyim |
hang someone out to dry f.
|
pestilini çıkarmak |
|
457 |
Deyim |
not dry behind the ears f.
|
toy olmak |
|
458 |
Deyim |
bleed someone dry f.
|
tüm parasını almak |
|
459 |
Deyim |
be home and dry f.
|
tamamına erdirmek |
|
460 |
Deyim |
hardly dry behind the ears f.
|
toy olmak |
|
461 |
Deyim |
hang somebody out to dry f.
|
yalnız bırakmak |
|
462 |
Deyim |
leave high and dry f.
|
yaya bırakmak |
|
463 |
Deyim |
hang somebody out to dry f.
|
yarı yolda bırakmak |
|
464 |
Deyim |
leave high and dry f.
|
zor durumda terketmek |
|
465 |
Deyim |
hang someone out to dry f.
|
yalnız bırakmak |
|
466 |
Deyim |
hang someone out to dry f.
|
yarı yolda bırakmak |
|
467 |
Deyim |
leave high and dry f.
|
yüzüstü bırakmak |
|
468 |
Deyim |
come up dry f.
|
bir sonuca ulaşmamak |
|
469 |
Deyim |
come up dry f.
|
sıfıra sıfır elde var sıfır olmak |
|
470 |
Deyim |
come up dry f.
|
bir sonuç alamamak |
|
471 |
Deyim |
come up dry [us] f.
|
başarısız olmak |
|
472 |
Deyim |
come up dry [us] f.
|
sonuç vermemek |
|
473 |
Deyim |
milk (someone or something) dry f.
|
(birini/bir şeyi) sömürmek |
|
474 |
Deyim |
milk (someone or something) dry f.
|
(birinin/bir şeyin) varını yoğunu almak |
|
475 |
Deyim |
milk (someone or something) dry f.
|
(birinin/bir şeyin) elinde avucunda ne varsa almak |
|
476 |
Deyim |
milk (someone or something) dry f.
|
(birinin/bir şeyin) neyi var nesi yok almak |
|
477 |
Deyim |
squeeze (one) dry f.
|
(birini) sıkıp suyunu çıkarmak |
|
478 |
Deyim |
squeeze (one) dry f.
|
(birini) soyup soğana çevirmek |
|
479 |
Deyim |
squeeze (one) dry f.
|
(birinin) donuna kadar almak |
|
480 |
Deyim |
squeeze (one) dry f.
|
(birinin) elindekini avucundakini zorla/baskıyla almak |
|
481 |
Deyim |
squeeze (one) dry f.
|
birini sıkıştırıp her şeyi öğrenmek/bilgi almak |
|
482 |
Deyim |
dry (one's) eyes f.
|
(birinin) gözünün yaşını silmek |
|
483 |
Deyim |
dry (one's) eyes f.
|
ağlamamak |
|
484 |
Deyim |
dry (one's) eyes f.
|
ağlamayı kesmek |
|
485 |
Deyim |
be bone dry f.
|
kupkuru olmak |
|
486 |
Deyim |
be bone dry f.
|
nemin/suyun zerresi olmamak |
|
487 |
Deyim |
be hung out to dry f.
|
dımdızlak kalmak/bırakılmak |
|
488 |
Deyim |
be hung out to dry f.
|
ortada kalmak/bırakılmak |
|
489 |
Deyim |
be hung out to dry f.
|
yarı yolda bırakılmak |
|
490 |
Deyim |
be hung out to dry f.
|
sorunlarıyla baş başa/yalnız bırakılmak |
|
491 |
Deyim |
be hung out to dry f.
|
terk edilmek |
|
492 |
Deyim |
be hung out to dry f.
|
yalnız bırakılmak |
|
493 |
Deyim |
be hung out to dry f.
|
tek başına kalmak/bırakılmak |
|
494 |
Deyim |
be hung out to dry f.
|
sorunlarla yalnız baş etmek zorunda bırakılmak |
|
495 |
Deyim |
be hung out to dry f.
|
zor bir durum üstüne kalmak |
|
496 |
Deyim |
be hung out to dry f.
|
cezalandırılmak |
|
497 |
Deyim |
be hung out to dry f.
|
hüsrana uğratılmak |
|
498 |
Deyim |
be hung out to dry f.
|
bir kenara atılmak |
|
499 |
Deyim |
leave (one) high and dry f.
|
(birinin) sudan etkilenmemesini sağlamak |
|
500 |
Deyim |
leave (one) high and dry f.
|
(birinin) kuru kalmasını sağlamak |
|