|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
farkında olmak |
be aware of f.
|
|
We have to be aware of that.
Bunun farkında olmalıyız.
More Sentences
|
General |
|
2 |
Genel |
farkında olma |
recognition i.
|
|
There has to be recognition that there is a world of difference between motorway and urban driving.
Otoyol ve şehir içi sürüş arasında dünya kadar fark olduğu kabul edilmelidir.
More Sentences
|
3 |
Genel |
farkında olma |
awareness i.
|
|
The opinions now on the table at least show an awareness of the problem.
Şu anda masada olan görüşler en azından sorunun farkında olunduğunu göstermektedir.
More Sentences
|
4 |
Genel |
farkında olmak |
be conscious of f.
|
|
We should be conscious of our shortcomings.
Eksikliklerimizin farkında olmalıyız.
More Sentences
|
5 |
Genel |
farkında olmak |
be aware of f.
|
|
Being aware of what and how much we eat is essential to good health.
Ne yediğimizin ve ne kadar yediğimizin farkında olmak sağlığımız için çok önemlidir.
More Sentences
|
6 |
Genel |
farkında olmak |
realize f.
|
|
We sat in the sun for hours, not realizing the time.
Saatlerce güneşin altında oturduk, zamanın farkında değildik.
More Sentences
|
|
7 |
Genel |
farkında olmak |
realise f.
|
|
I realise that modulation is a system for transferring resources and funds.
Modülasyonun kaynak ve fon aktarımına yönelik bir sistem olduğunun farkındayım.
More Sentences
|
8 |
Genel |
farkında olmak |
recognise f.
|
|
We would hope that will be expanded, although we recognise the difficulties it presents.
Karşılaştığımız zorlukların farkında olsak da, bunun genişletileceğini umuyoruz.
More Sentences
|
9 |
Genel |
farkında olmak |
notice f.
|
|
Tom isn't the only one who noticed.
Farkında olan tek kişi Tom değil.
More Sentences
|
10 |
Genel |
farkında değil |
unaware s.
|
|
I am not unaware of the consequences of that relationship in political terms.
Bu ilişkinin siyasi açıdan doğurduğu sonuçların farkında değilim.
More Sentences
|
11 |
Genel |
farkında olan |
aware s.
|
|
We must discuss the issue or, at least, be aware that such things are happening.
Konuyu tartışmalı ya da en azından bu tür şeylerin yaşandığının farkında olmalıyız.
More Sentences
|
12 |
Genel |
farkında olmayan |
unaware s.
|
|
This is a fundamental, if surreptitious, change, of which, once again, our voters are unaware.
Bu, gizlice de olsa, seçmenlerimizin bir kez daha farkında olmadığı temel bir değişikliktir.
More Sentences
|
13 |
Genel |
kendinin farkında olan |
self-aware s.
|
|
The pressure exerted by a self-aware, strong and united Europe would serve this purpose.
Kendinin farkında olan, güçlü ve birleşmiş bir Avrupa'nın uygulayacağı baskı bu amaca hizmet edecektir.
More Sentences
|
14 |
Genel |
hiçbir şeyin farkında olmayan |
unsuspecting s.
|
|
The unsuspecting tourists fell victim to the pickpocket's scheme.
Hiçbir şeyin farkında olmayan turistler, yankesicinin tuzağına kurban gitti.
More Sentences
|
15 |
Genel |
farkında olmadan |
unwittingly zf.
|
|
That is why humble fishermen have always been unwittingly engaged in sustainable development.
Bu nedenle mütevazı balıkçılar her zaman farkında olmadan sürdürülebilir kalkınmaya dahil olmuşlardır.
More Sentences
|
Politics |
|
16 |
Siyasal |
farkında olarak |
aware (in resolutions) expr.
|
|
Aware as I am of your usual agenda, I would like to thank you most sincerely for being here.
Her zamanki gündeminizin farkında olarak, burada bulunduğunuz için size içtenlikle teşekkür etmek isterim.
More Sentences
|
Automotive |
|
17 |
Otomotiv |
farkında olma |
awareness i.
|
|
This means that there must be mutual respect, an awareness of roles, and transparency.
Bu, karşılıklı saygı, rollerin farkında olma ve şeffaflık olması gerektiği anlamına gelmektedir.
More Sentences
|
General |
|
18 |
Genel |
farkında olma |
cognizance i.
|
|
19 |
Genel |
farkında olma |
witting i.
|
|
20 |
Genel |
farkında olmama |
obliviousness i.
|
|
21 |
Genel |
farkında olmama |
unawareness i.
|
|
22 |
Genel |
farkında olmama |
oblivion i.
|
|
23 |
Genel |
farkında olma |
consciousness of i.
|
|
24 |
Genel |
farkında olma |
realization i.
|
|
25 |
Genel |
kendinin farkında olma |
self-consciousness i.
|
|
26 |
Genel |
kendinin farkında olma |
self-awareness i.
|
|
|
27 |
Genel |
farkında olma |
cognisance i.
|
|
28 |
Genel |
farkında olma |
realisation i.
|
|
29 |
Genel |
bireyin kendi eksik yönlerinin farkında olması ve kendini küçük görmesi |
self-deprecation i.
|
|
30 |
Genel |
farkında olmayış |
incognizance i.
|
|
31 |
Genel |
farkında olma |
recognization i.
|
|
32 |
Genel |
farkında olan kimse |
recognizer i.
|
|
33 |
Genel |
aklın kendi haleti ruhiyesinin farkında olma becerisi |
the inner sense i.
|
|
34 |
Genel |
farkında olmama |
unacquaintance i.
|
|
35 |
Genel |
ayrı ve kişisel bir bireyselliğe sahip olan veya bu bireyselliğin farkında olan kimse |
me i.
|
|
36 |
Genel |
sorumluluklarının farkında olma |
heedfulness i.
|
|
37 |
Genel |
farkında olma |
cognoscence i.
|
|
38 |
Genel |
haklılığının farkında olma |
conviction i.
|
|
39 |
Genel |
kapasitesinin farkında olma |
self-knowledge i.
|
|
40 |
Genel |
doğaüstülüğün farkında olma |
preternaturalism i.
|
|
41 |
Genel |
farkında olmak |
wit f.
|
|
42 |
Genel |
etrafında olup bitenlerin farkında olmamak |
be oblivious to f.
|
|
43 |
Genel |
farkında olmak |
be alive to (something) f.
|
|
44 |
Genel |
farkında olmak |
be awake to f.
|
|
45 |
Genel |
farkında olmamak |
be unaware of f.
|
|
46 |
Genel |
farkında olmak |
be cognizant of f.
|
|
47 |
Genel |
farkında olmak |
recognize f.
|
|
48 |
Genel |
farkında olmak |
sense f.
|
|
49 |
Genel |
etrafında olup bitenlerin farkında olmamak |
be oblivious of f.
|
|
50 |
Genel |
tehlikenin farkında olmak |
be aware of danger f.
|
|
51 |
Genel |
orgazmı güçlendirmek için kendi kendini farkında olmadan boğma durumu |
breath control play f.
|
|
52 |
Genel |
orgazmı güçlendirmek için kendi kendini farkında olmadan boğma durumu |
asphyxiophilia f.
|
|
53 |
Genel |
potansiyelinin farkında olmak |
be aware of one's potential f.
|
|
54 |
Genel |
sorumluluğunun farkında olmak |
be aware of one's responsibility f.
|
|
55 |
Genel |
işin risklerinin farkında olmak |
know the risks involved f.
|
|
56 |
Genel |
(birşeyle) (farkında olmadan) oynamak |
worry f.
|
|
57 |
Genel |
farkında olmak |
be au fait with f.
|
|
58 |
Genel |
tamamen farkında olmak |
appreciate f.
|
|
59 |
Genel |
farkında olmak |
agnise f.
|
|
60 |
Genel |
farkında olmak |
agnize f.
|
|
61 |
Genel |
tekrar farkında olmak |
reawaken f.
|
|
62 |
Genel |
farkında olmak |
recognosce [obsolete] f.
|
|
63 |
Genel |
farkında olmak |
blink f.
|
|
64 |
Genel |
(bir şeyin) farkında olmak |
be aware of (something) f.
|
|
65 |
Genel |
farkında olmak |
mind f.
|
|
66 |
Genel |
(bir durumun) farkında olmak |
feel f.
|
|
|
67 |
Genel |
(ebeveynlerin fikir veya tavırlarını) farkında olmadan benimsemek |
introject f.
|
|
68 |
Genel |
farkında olmasını sağlamak |
sensibilize f.
|
|
69 |
Genel |
farkında olmasını sağlamak |
sensibilise f.
|
|
70 |
Genel |
farkında olmasını sağlamak |
sensify f.
|
|
71 |
Genel |
farkında olmayan |
unwitting s.
|
|
72 |
Genel |
farkında olan |
hip s.
|
|
73 |
Genel |
farkında olmayan |
unknowing s.
|
|
74 |
Genel |
farkında olmayan |
incognizant of s.
|
|
75 |
Genel |
farkında olan |
conscious s.
|
|
76 |
Genel |
farkında olan |
awake s.
|
|
77 |
Genel |
farkında olmayan |
insensible s.
|
|
78 |
Genel |
farkında olan |
cognizant s.
|
|
79 |
Genel |
farkında olmayan |
unconscious s.
|
|
80 |
Genel |
ne yaptığının farkında olmayan |
unwitting s.
|
|
81 |
Genel |
-in farkında |
aware of s.
|
|
82 |
Genel |
farkında olan |
cognisant s.
|
|
83 |
Genel |
farkında olan |
acknowne s.
|
|
84 |
Genel |
farkında olmayan |
unalive s.
|
|
85 |
Genel |
tehlikenin farkında olmayan |
unapprehensive s.
|
|
86 |
Genel |
farkında olmayan |
unconversant s.
|
|
87 |
Genel |
farkında olmayan |
unrecognizing s.
|
|
88 |
Genel |
farkında olmayan |
unsensible s.
|
|
89 |
Genel |
(tehlike, tehdit) farkında olmayan |
unsuspecting s.
|
|
90 |
Genel |
farkında olmayan |
unweeting s.
|
|
91 |
Genel |
ne yaptığının farkında olmayan |
unweeting s.
|
|
92 |
Genel |
bir şeyin farkında olan |
witting s.
|
|
93 |
Genel |
gerçeklerin farkında olan |
woke s.
|
|
94 |
Genel |
aşırı farkında |
hyperaware s.
|
|
95 |
Genel |
farkında olmadan büyüleyen |
glossy s.
|
|
96 |
Genel |
hatasının farkında olan |
conscious s.
|
|
97 |
Genel |
farkında değilmiş gibi yapan |
disingenuous s.
|
|
98 |
Genel |
farkında olmayan |
innocent s.
|
|
99 |
Genel |
farkında olmayan |
insensate s.
|
|
100 |
Genel |
sosyal açıdan olup bitenin farkında olan |
plugged-in s.
|
|
101 |
Genel |
gücünün farkında olan |
self-knowing s.
|
|
102 |
Genel |
korkunç bir şeyin farkında olmayan |
blissfully unaware s.
|
|
103 |
Genel |
farkında olan |
supraliminal s.
|
|
104 |
Genel |
farkında olmadan |
unawares zf.
|
|
105 |
Genel |
farkında olmadan |
involuntarily zf.
|
|
106 |
Genel |
farkında olmayarak |
unawarely zf.
|
|
107 |
Genel |
farkında olmadan |
unbeware zf.
|
|
108 |
Genel |
farkında olmadan |
unsensibly zf.
|
|
109 |
Genel |
farkında olmadan |
unweetingly [obsolete] zf.
|
|
110 |
Genel |
ne yaptığının farkında olmadan |
unweetingly [obsolete] zf.
|
|
111 |
Genel |
bir şeyin farkında |
on zf.
|
|
112 |
Genel |
farkında olarak |
inly zf.
|
|
Phrasals |
|
113 |
Öbek Fiiller |
farkında olmamak |
blind to f.
|
|
114 |
Öbek Fiiller |
(birinin) risklerin, tehlikelerin, gerçeğin farkında olmamasına neden olmak |
lull (one) into (something) f.
|
|
115 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) farkında olmak |
tune into (someone or something) f.
|
|
116 |
Öbek Fiiller |
birinin yanlışının farkında olduğunu söylemek |
call on f.
|
|
117 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) farkında olmak |
know about (someone or something) f.
|
|
Phrases |
|
118 |
İfadeler |
farkında bile olmadan |
without even realizing it expr.
|
|
119 |
İfadeler |
gerçek değerinin farkında olarak |
in perspective expr.
|
|
120 |
İfadeler |
gerçek öneminin farkında olarak |
in perspective expr.
|
|
121 |
İfadeler |
işin ciddiyetinin farkında olarak |
in perspective expr.
|
|
122 |
İfadeler |
(bir şeyin) farkında |
in touch with (something) expr.
|
|
Proverb |
|
123 |
Atasözü |
kendinin farkında olmayan biri özgür değildir |
no person is free who is not master of himself
|
|
124 |
Atasözü |
tehlikenin farkında olmak ondan kaçınmanın yarısıdır |
a danger foreseen is half-avoided
|
|
Colloquial |
|
125 |
Konuşma Dili |
farkında olmadan arama |
pocket dial i.
|
|
126 |
Konuşma Dili |
ne yaptığının farkında olmak |
know what you are doing f.
|
|
127 |
Konuşma Dili |
telefon kilidi açık kaldığı için farkında olmadan birini aramak |
pocket dial f.
|
|
128 |
Konuşma Dili |
farkında olmadan aramak |
pocket dial f.
|
|
129 |
Konuşma Dili |
farkında olmak |
key in f.
|
|
130 |
Konuşma Dili |
'-in tamamen farkında olmak |
be well aware that... f.
|
|
131 |
Konuşma Dili |
(birinin/bir şeyin) farkında olmak |
get wise (to someone or something) f.
|
|
132 |
Konuşma Dili |
farkında olmaya başlamak |
get a clue f.
|
|
133 |
Konuşma Dili |
ne yaptığının farkında olmak |
know what (one) is doing f.
|
|
134 |
Konuşma Dili |
birinin/bir şeyin farkında |
onto someone/something s.
|
|
135 |
Konuşma Dili |
farkında olmayarak |
unknowingly zf.
|
|
136 |
Konuşma Dili |
farkında olmayarak |
unwittingly zf.
|
|
137 |
Konuşma Dili |
farkında olmayarak |
unintentionally zf.
|
|
138 |
Konuşma Dili |
farkında olmayarak |
involuntarily zf.
|
|
139 |
Konuşma Dili |
farkında olmayarak |
inadvertently zf.
|
|
140 |
Konuşma Dili |
tamamen farkında |
onto ed.
|
|
141 |
Konuşma Dili |
(birinin) farkında olmadığı bir şey |
(it's) news to (one) expr.
|
|
142 |
Konuşma Dili |
farkında değildim |
that's a new one (on me) expr.
|
|
Idioms |
|
143 |
Deyim |
etrafında olup biten her şeyin farkında olma |
eyes in the back of (one's) head i.
|
|
144 |
Deyim |
etrafında olup biten her şeyin farkında olma |
eyes in the back of your head i.
|
|
145 |
Deyim |
farkında olmak |
be in touch f.
|
|
146 |
Deyim |
ne kolay bir hayatı olduğunun farkında olmamak |
not know (one is) born f.
|
|
147 |
Deyim |
ne kolay bir hayatı olduğunun farkında olmamak |
not know you are born f.
|
|
148 |
Deyim |
gerçeklerin farkında olmak |
be under no illusion f.
|
|
149 |
Deyim |
gerçeklerin farkında olmak |
be under no illusions f.
|
|
150 |
Deyim |
tamamen farkında olmak |
be well aware of (something) f.
|
|
151 |
Deyim |
farkında değilmiş/bilmiyormuş gibi davranmak |
brush (something) under the mat f.
|
|
152 |
Deyim |
farkında değilmiş/bilmiyormuş gibi davranmak |
sweep (something) under the carpet [uk] f.
|
|
153 |
Deyim |
farkında değilmiş/bilmiyormuş gibi davranmak |
sweep something under the carpet [uk] f.
|
|
154 |
Deyim |
farkında değilmiş/bilmiyormuş gibi davranmak |
brush something under the carpet [us] f.
|
|
155 |
Deyim |
farkında değilmiş/bilmiyormuş gibi davranmak |
sweep something under the rug f.
|
|
156 |
Deyim |
neler döndüğünün farkında olmak |
know what's o'clock f.
|
|
157 |
Deyim |
ne dolaplar çevrildiğinin farkında olmak |
know what's o'clock f.
|
|
158 |
Deyim |
farkında olmak |
come to (one's) knowledge f.
|
|
159 |
Deyim |
farkında olmak |
come to somebody’s knowledge f.
|
|
160 |
Deyim |
çevirdiği dolabın farkında olmak |
have somebody's number f.
|
|
161 |
Deyim |
çevirdiği dolabın farkında olmak |
have got somebody's number f.
|
|
162 |
Deyim |
durumun farkında olmak |
keep an ear close to the ground f.
|
|
163 |
Deyim |
gücünün farkında olmamak |
not know one's own strength f.
|
|
164 |
Deyim |
ne olup bittiğinin farkında olamayacak durumda olmak |
be out for the count f.
|
|
165 |
Deyim |
ne kadar şanslı olduğunun farkında olamamak |
not know you are born [uk] f.
|
|
166 |
Deyim |
ne kadar şanslı olduğunun farkında olamamak |
not know you’re born [uk] f.
|
|
167 |
Deyim |
çok iyi farkında olmak |
know full well f.
|
|
168 |
Deyim |
tamamen farkında olmak |
know full well f.
|
|
169 |
Deyim |
bir şeyin farkında olmak |
keep something in sight f.
|
|
170 |
Deyim |
(bir şeyin) yaklaştığının farkında olmak |
know (something) is coming f.
|
|
171 |
Deyim |
(bir şeyin) olacağının farkında olmak |
know (something) is coming f.
|
|
172 |
Deyim |
hangi yolda ilerlediğinin farkında olmak |
know where (one) is going f.
|
|
173 |
Deyim |
gerçek öneminin farkında olmak |
be in perspective f.
|
|
174 |
Deyim |
işin ciddiyetinin farkında olmak |
be in perspective f.
|
|
175 |
Deyim |
farkında olmak |
be a wake-up [australia] f.
|
|
176 |
Deyim |
farkında olmak |
be a wake-up (or awake up) [[australia/new zealand] f.
|
|
177 |
Deyim |
gerçeklerin tamamen farkında olmak |
be under no illusion f.
|
|
178 |
Deyim |
gerçeklerin tamamen farkında olmak |
be under no illusions f.
|
|
179 |
Deyim |
ne yaptığının farkında olmak |
know what you're doing/about f.
|
|
180 |
Deyim |
ne yaptığının farkında olmamak |
not know if (one) is afoot or on horseback f.
|
|
181 |
Deyim |
etrafında olup bitenlerin farkında olmamak |
be (as) blind as a bat f.
|
|
182 |
Deyim |
(bir şeyin) farkında olmak |
be in touch with (something) f.
|
|
183 |
Deyim |
farkında olmadığı/henüz değerlendirmediği bir hazineye sahip olmak |
be sitting on a gold mine f.
|
|
184 |
Deyim |
bir şeyin tamamen farkında olmak |
be well aware of something f.
|
|
185 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) farkında olmak/farkına varmak |
be wise to (someone or something) f.
|
|
186 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) farkında olmak/farkına varmak |
be/get wise to somebody/something f.
|
|
187 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) farkında olmak |
become hip to (someone or something) f.
|
|
188 |
Deyim |
farkında değilmiş/bilmiyormuş gibi davranmak |
brush (something) under the rug f.
|
|
189 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) farkında olmak |
get hip to (someone or somebody) f.
|
|
190 |
Deyim |
(bir şeyin) farkında olmak |
get in touch with (something) f.
|
|
191 |
Deyim |
(birinin) çevirdiği dolabın farkında olmak |
have (got) (one's) number f.
|
|
192 |
Deyim |
durumun farkında olmak |
keep an ear (close) to the ground f.
|
|
193 |
Deyim |
durumun farkında olmak |
keep your ear (close) to the ground f.
|
|
194 |
Deyim |
durumun farkında olmak |
have an ear (close) to the ground f.
|
|
195 |
Deyim |
durumun farkında olmak |
have your ear (close) to the ground f.
|
|
196 |
Deyim |
hangi yolda ilerlediğinin farkında olmak |
know where you're going f.
|
|
197 |
Deyim |
ne olup bittiğinin farkında olmak |
know which end is up f.
|
|
198 |
Deyim |
neyin ne olduğunun farkında olmak |
know which end is up f.
|
|
199 |
Deyim |
gücünün farkında olmamak |
not know own strength f.
|
|
200 |
Deyim |
neler kaçırdığının farkında olmamak |
not know what you're missing f.
|
|
201 |
Deyim |
ne kolay bir hayatı olduğunun farkında olmamak |
not know you're born [uk] f.
|
|
202 |
Deyim |
farkında olmadığı/henüz değerlendirmediği bir hazineye sahip olmak |
sit on a gold mine f.
|
|
203 |
Deyim |
farkında olmadığı/henüz değerlendirmediği (bir şey) hazinesine sahip olmak |
sit on a gold mine of (something) f.
|
|
204 |
Deyim |
farkında olan |
tuned in s.
|
|
205 |
Deyim |
-in farkında |
alive to s.
|
|
206 |
Deyim |
(bir şeyin) farkında |
alive to (something) s.
|
|
207 |
Deyim |
-in farkında |
alive to s.
|
|
208 |
Deyim |
(bir şeyin) farkında |
alive to (something) s.
|
|
209 |
Deyim |
farkında olmayan |
blind as a bat s.
|
|
210 |
Deyim |
farkında olmadığı/henüz değerlendirmediği bir hazineye sahip |
sitting on a gold mine s.
|
|
211 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) farkında |
wise to (someone or something) s.
|
|
212 |
Deyim |
farkında olmadan/ hızlıca |
in a blur zf.
|
|
Speaking |
|
213 |
Konuşma |
buradaki varlığımızın farkında mı? |
is she aware of our presence here? expr.
|
|
214 |
Konuşma |
bunun farkında mıydın? |
were you aware of this? expr.
|
|
215 |
Konuşma |
burada neler döndüğünün farkında değilsin |
you have no idea what's going on here expr.
|
|
216 |
Konuşma |
durumun farkında mısınız? |
are you aware of the situation? expr.
|
|
217 |
Konuşma |
günlerinin sayılı olduğunun farkında değil |
he has no idea his days are numbered expr.
|
|
218 |
Konuşma |
farkında mısınız bilmiyorum ama |
I don't know if you noticed expr.
|
|
219 |
Konuşma |
neler kaçırdığının farkında mısın? |
you know what you're missing? expr.
|
|
220 |
Konuşma |
kiminle konuştuğunun farkında değilsin |
you have no idea who you are speaking with expr.
|
|
Trade/Economic |
|
221 |
Ticaret/Ekonomi |
satın alma sürecinde tüketicinin markaya dair bildiği ve farkında olduğu tüm olumlu düşünceler/duygular seti |
evoked set i.
|
|
222 |
Ticaret/Ekonomi |
satın alma sürecinde tüketicinin markaya dair bildiği ve farkında olduğu tüm olumlu düşünceler/duygular seti |
consideration set i.
|
|
Law |
|
223 |
Hukuk |
(ingiliz hukukunda) sanığın işlediği suç sırasında yaptığının farkında olmaması veya yaptığı şeyin yanlış olduğunu idrak edememesi durumunda cinnet getirmiş sayılacağına dair kurallar |
mcnaughten rules i.
|
|
224 |
Hukuk |
(ingiliz hukukunda) sanığın işlediği suç sırasında yaptığının farkında olmaması veya yaptığı şeyin yanlış olduğunu idrak edememesi durumunda cinnet getirmiş sayılacağına dair kurallar |
mcnaghten rules i.
|
|
Aeronautic |
|
225 |
Havacılık |
durumun farkında olmak |
situational awareness f.
|
|
Medical |
|
226 |
Medikal |
intraoperatif farkında olma |
intraoperative awareness i.
|
|
227 |
Medikal |
megavoltaj potansiyel farkında üretilen x-ışınları |
megavoltage beams i.
|
|
228 |
Medikal |
aşırı farkında |
hyperacute s.
|
|
Psychology |
|
229 |
Psikoloji |
cahil olan kişinin cehaletinin farkında olmaması ve kendi bilgisini kendinden çok daha fazla bilgiye sahip kişiden üstün görmesi |
dunning kruger effect i.
|
|
230 |
Psikoloji |
kişinin kendi özünün/özelliğinin farkında olması |
self-recognition i.
|
|
231 |
Psikoloji |
riskli olduğunun farkında olarak yapılan davranış/eylem |
risk-aware consensual kink i.
|
|
232 |
Psikoloji |
riskli olduğunun farkında olarak yapılan davranış/eylem |
risk-accepted consensual kink i.
|
|
233 |
Psikoloji |
doğrudan farkında olunmayan zihinsel süreç |
unconscious process i.
|
|
234 |
Psikoloji |
bireylere kendi ve başkalarının hislerinin farkında olmayı ve bireylerarası ilişkilerini geliştirmeyi öğreten grup eğitimi |
sensitivity training i.
|
|
235 |
Psikoloji |
(acı veya rahatsızlık veren anıları) otomatik olarak veya farkında olmadan bilinçli zihnin dışına itmek |
repress f.
|
|
236 |
Psikoloji |
benzer şeylerin farkında olan |
coconscious s.
|
|
Education |
|
237 |
Eğitim |
(posterler ve eğitici materyaller eşliğinde uygulanan) farkında olmadan öğrenme tekniği |
peripheral learning i.
|
|
Linguistics |
|
238 |
Dilbilim |
iki dili konuşabilen insanların konuşurken farkında olmadan dillerarası geçiş yapması |
code switching i.
|
|
Philosophy |
|
239 |
Felsefe |
insanın geleceğinin belirli olmaması ve kendi geleceğini özgürce seçmesi gerektiğinin farkında olmasından kaynaklanan korku |
angst i.
|
|
Military |
|
240 |
Askeri |
(görüşmecinin gerçek amacını bilmese de) kendinden bilgi alındığının farkında olan birinden bilgi toplamak |
interview (intelligence) f.
|
|
Archaic |
|
241 |
Eski Kullanım |
farkında olmak |
wist f.
|
|
Slang |
|
242 |
Argo |
mesuliyetlerinin farkında olma |
big-boy pants i.
|
|
243 |
Argo |
mesuliyetlerinin farkında olma |
big-girl pants i.
|
|
244 |
Argo |
sade, kendinin farkında ve kendinden emin olma |
aw–shucks i.
|
|
245 |
Argo |
farkında olmak |
get the memo f.
|
|
246 |
Argo |
her şeyin farkında olmak |
know shit from shinola f.
|
|
247 |
Argo |
her şeyin farkında olmak |
tell shit from shinola f.
|
|
248 |
Argo |
her şeyin farkında olmak |
know one's ass from a hole in the ground f.
|
|
249 |
Argo |
olan bitenin farkında |
next s.
|
|
250 |
Argo |
olan bitenin farkında |
together s.
|
|
251 |
Argo |
sen kiminle dans ettiğinin farkında mısın? |
who the hell do you think you are fucking with? expr.
|
|
252 |
Argo |
sen kiminle dans ettiğinin farkında mısın? |
who the fuck do you think you are fucking with? expr.
|
|