göz - Türkçe İngilizce Sözlük

göz

"göz" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 53 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
göz eye i.
Defending people with whom you see eye to eye is not difficult.
Göz göze geldiğiniz insanları savunmak zor değildir.

More Sentences
General
göz look i.
I always have a look at the newspaper before breakfast.
Kahvaltıdan önce her zaman gazeteye göz atarım.

More Sentences
göz sight i.
I think that we need to set our sights slightly lower than this ambitious presentation.
Bence gözümüzü bu iddialı sunumdan biraz daha aşağıya dikmemiz gerekiyor.

More Sentences
göz eye i.
Defending people with whom you see eye to eye is not difficult.
Göz göze geldiğiniz insanları savunmak zor değildir.

More Sentences
Computer
göz mesh i.
Indeed, fishers may become pioneers in the area as happened in Scotland with the square mesh panel.
Gerçekten de balıkçılar, İskoçya'da kare gözlü panelde olduğu gibi bu alanda öncü olabilirler.

More Sentences
Telecom
göz mesh i.
Indeed, fishers may become pioneers in the area as happened in Scotland with the square mesh panel.
Gerçekten de balıkçılar, İskoçya'da kare gözlü panelde olduğu gibi bu alanda öncü olabilirler.

More Sentences
Optics
göz eye i.
Defending people with whom you see eye to eye is not difficult.
Göz göze geldiğiniz insanları savunmak zor değildir.

More Sentences
göz eyeball i.
Is it safe to eat a pig's eyeball?
Domuz gözü yemek güvenli midir?

More Sentences
General
göz bud i.
göz source i.
göz pigsney i.
göz spring i.
göz orb i.
göz cubbyhole i.
göz compartment i.
göz orbit i.
göz glance i.
göz cubby i.
göz drawer i.
göz blinker i.
göz eyehole i.
göz section i.
göz loculus i.
göz cubicle i.
göz division i.
göz locker i.
göz box i.
göz cuddy i.
göz cell i.
göz loop i.
göz eyelet i.
göz orifice i.
göz cubby-hole i.
göz window i.
göz yghe i.
göz glass [obsolete] i.
göz compartition i.
göz peeper i.
göz ocular s.
göz ophthalmic s.
göz optic s.
göz orbital s.
göz optical s.
Colloquial
göz winker i.
Computer
göz cell spreadsheet i.
Construction
göz niche i.
Medical
göz ocular i.
göz ophthalmic s.
Anatomy
göz oculus i.
Literature
göz lamp i.
Archaic
göz glim i.
Slang
göz mince pie i.
göz ogle i.

"göz" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
göz önünde tutma consideration i.
All things taken into consideration, my father's life was a happy one.
Her şey göz önünde tutulduğunda, babamın hayatı mutlu bir hayattı.

More Sentences
göz önünde bulundurmak consider f.
The jury will consider all the facts before they make a judgment.
Jüri bir karara varmadan önce tüm gerçekleri göz önünde bulunduracaktır.

More Sentences
göz kamaştırmak dazzle f.
Where did you dazzle them?
Nerede gözlerini kamaştırdınız?

More Sentences
göz atmak glance f.
Glancing through a scientific report on the status of fish stocks makes for very depressing reading these days.
Balık stoklarının durumuna ilişkin bilimsel bir rapora göz atmak bugünlerde çok iç karartıcı bir okuma haline geliyor.

More Sentences
göz kırpmak wink f.
Tom looked up at Mary and winked.
Tom, Mary'ye baktı ve göz kırptı.

More Sentences
göz kulak olmak look after f.
He will look after the cats for me while I'm abroad.
Ben yurtdışındayken benim için kedilere göz kulak olacak.

More Sentences
göz kırpmak wink at f.
She winked at Tom.
O, Tom'a göz kırptı.

More Sentences
General
göz önüne alma consideration i.
All things taken into consideration, my father's life was a happy one.
Her şey göz önüne alındığında, babamın hayatı mutlu bir hayattı.

More Sentences
çıplak göz naked eye i.
You can see the stars with your naked eye, and even better through a telescope.
Yıldızları çıplak gözle görebilirsiniz, hatta teleskopla daha iyi görebilirsiniz.

More Sentences
kem göz bad eye i.
My bad eye is this one.
Benim kem gözüm bu.

More Sentences
göz bağı blindfold i.
Tom took off the blindfold.
Tom göz bağını çıkardı.

More Sentences
göz önünde tutma consideration i.
All things taken into consideration, my father's life was a happy one.
Her şey göz önünde tutulduğunda, babamın hayatı mutlu bir hayattı.

More Sentences
göz yanılması optical illusion i.
This looks longer than that, but it is an optical illusion.
Bu ondan daha uzun görünüyor ama bu bir göz yanılsaması.

More Sentences
çekik göz slanted eye i.
Tom has slanted eyes.
Tom'un çekik gözleri var.

More Sentences
göz önünde tutma allowance i.
The lawyer asked the judge to make allowance for the age of the accused.
Avukat yargıca suçlananların yaşlarını göz önünde tutmasını rica etti.

More Sentences
siyah göz black eye i.
I have black eyes.
Siyah gözlerim var.

More Sentences
göz farı eye shadow i.
She's wearing eye shadow.
Göz farı sürüyor.

More Sentences
göz merceği eyepiece i.
She adjusted the focus using the eyepiece to get a clear view.
Kadın daha net bir görüş elde etmek için göz merceğini kullanarak odağı ayarladı.

More Sentences
morarmış göz black eye i.
Tom said nothing about Mary's black eye.
Tom, Mary'nin morarmış gözü hakkında hiçbir şey demedi.

More Sentences
göz boyama eyewash i.
It was nothing but eyewash.
Göz boyamadan başka bir şey değildi.

More Sentences
göz doktoru ophthalmologist i.
Zamenhof, the creator of Esperanto, was an ophthalmologist.
Esperanto'nun yaratıcısı Zamenhof bir göz doktoruydu.

More Sentences
göz önünde tutma account i.
We should take his youth into account.
Onun gençliğini göz önünde tutmalıyız.

More Sentences
göz aldanması illusion i.
Everything is just an illusion.
Her şey sadece bir göz aldanması.

More Sentences
göz damlası eye drops i.
I should have taken my eye drops with me.
Göz damlalarımı yanıma almalıydım.

More Sentences
göz kalemi eyeliner i.
You're wearing eyeliner, aren't you?
Göz kalemi sürüyorsun, değil mi?

More Sentences
göz rengi eye color i.
Tom's eye color is green.
Tom'un göz rengi yeşil.

More Sentences
göz küresi eyeball i.
My eyeballs are quite red and itchy.
Benim göz kürelerim oldukça kırmızı ve kaşıntılı.

More Sentences
çıplak göz unaided eye i.
The strange object in the sky could be seen with the unaided eye.
Gökyüzündeki garip cisim çıplak gözle görülebiliyordu.

More Sentences
yeşil göz green eye i.
She has big green eyes and beautiful brown skin.
Büyük yeşil gözleri ve güzel kahverengi cildi var.

More Sentences
mavi göz blue eye i.
Tom had blue eyes.
Tom mavi gözlüydü.

More Sentences
göz yaşartıcı gaz teargas i.
I had to fight my way through teargas to gain access to the building.
Binaya girebilmek için göz yaşartıcı gazla mücadele etmek zorunda kaldım.

More Sentences
sol göz left eye i.
Banach was not physically fit for army service, having poor vision in his left eye.
Banach fiziksel olarak askerliğe uygun değildi, sol gözünün görme yetisi zayıftı.

More Sentences
göz önünde bulundurma bearing in mind i.
Also to be borne in mind are the problems caused by shipping disasters.
Ayrıca nakliye felaketlerinin yol açtığı sorunlar da göz önünde bulundurulmalıdır.

More Sentences
göz teması eye contact i.
There is barely any eye contact anymore.
Artık neredeyse hiç göz teması yok.

More Sentences
ela göz hazel eye i.
You have such beautiful, hazel eyes.
Çok güzel, ela gözlerin var.

More Sentences
göz yaşartıcı bomba grenade i.
The police threw many tear-gas grenades at the protesters.
Polis protestoculara çok sayıda göz yaşartıcı bomba attı.

More Sentences
dört göz four eyes i.
Four eyes see more than two.
Dört göz iki gözden daha fazlasını görür.

More Sentences
Common Usage
(göz) çapak (eye) gum i.
göz çapağı (eye) gum i.
General
kem göz evel eye i.
göz değmesi the evil eye i.
kem göz invidious eye i.
göz alıcılık grandioseness i.
baş dönmesi ve göz kararması staggers i.
göz yumma connivance i.
göz yumma condonation i.
göz yıkama ilacı eyewash i.
göz zevkini bozan şey eyesore i.
göz yumma overlooking i.
göz demiri bower i.
şaşı göz goggle eye i.
göz pencere circular window i.
göz aşinalığı knowing someone by sight i.
göz işareti wink i.
göz kırpma twinkle i.
göz damlası collyrium i.
göz ışıtacı magic eye i.
göz kamaşmasını önlemek için göz altına sürülen siyah boya eyeblack i.
göz maskesi eye mask i.
çıplak göz the naked eye i.
göz iltihabı ophtalmia i.
atın göz siperi blinker i.
göz atma glimpse i.
göz etme wink i.
göz altına alma holding i.
göz erimi sight i.
kem göz envious eye i.
göz çukuru socket i.
göz aşısı eye cutting i.
göz alıcılık luster i.
göz ucuyla bakma slant i.
el göz koordinasyonu eye hand coordination i.
göz yumma toleration i.
göz atma eyewink i.
göz kapaklarının içe dönmesi ectropium i.
göz kırpma nictitating i.
göz merceği ocular i.
bileşik göz composite eye i.
göz kırpma blink i.
önü açık ufak göz (yazıhanede/dolapta) cubbyhole i.
göz boyama eyeservice i.
göz yuvarlağı eye ball i.
göz altında oluşan torbamsı şişlik pouch i.
hareket ettirildiğinde üzerindeki resimlerin göz yanılmasına sebep olduğu bir silindirden oluşan oyuncak zoetrope i.
göz alıcılık brilliance i.
göz kırpması eyewink i.
göz yaşartıcı bomba lachrymatory bomb i.
tek göz oda boxy room i.
göz kamaştırıcı parıltı glare i.
göz yumma sufferance i.
göz hastanesi eye hospital i.
göz doktorluğu ophthalmology i.
göz merceği lens i.
sağ göz hakimiyeti dextrocularity i.
ilk göz ağrısı first love i.
keskinlik (göz) penetration i.
göz kamaştıktan sonraki görüntü spectrum i.
göz kırpma winking i.
göz boyama pitch i.
göz boyama illusoriness i.
ilk göz ağrısı puppy love i.
göz kırpma blink of an eye i.
göz farı eyeshadow i.
göz kırpma blinking i.
göz korkutma commination i.
göz kırpma twinkling i.
göz aşısı budding i.
göz kapağı palpebra i.
ilk göz ağrısı first child i.
göz siperi blinkers i.
göz açıp kapayıncaya kadar the twinkling of an eye i.
göz yaşı gazı kullanma teargassing i.
göz iltihabı ophthalmia i.
göz damlası eye lotion i.
elektrikli göz electric eye i.
göz kırpıştırma twinkle i.
göz aynası ophthalmoscope i.
göz çukuru eyehole i.
göz banyosu free show i.
göz atma coup d'oeil i.
göz zevkini bozan (bina vb) an eyesore i.
göz siniri ucu thalamus i.
göz kamaştıktan sonraki görüntü handling i.
göz çıkığı exophthalmus i.
göz aşinalığı bowing acquaintance i.
göz damlası pompasını dolduracak miktarda eyedropperful i.
göz gezdirme a cursory glance i.
göz kırpan winker i.
göz doktoru oculist i.
göz losyonu eye lotion i.
göz kapağı eyelid i.
göz siperi shade i.
göz sıvısı aqueous humor i.
keskin göz eagle eye i.
göz yaşı gazı ile saldırma teargassing i.
göz kararı rule of thumb i.
göz boyama window dressing i.
göz kırpma nictitation i.
göz aldanması colorfalse i.
göz kırpma wink i.
tek göz kullanmayı tercih etme eyedness i.
göz akı white i.
dökme (göz yaşı vb) shedding i.
göz aşinalığı knowing somebody by sight i.
tek göz ev boxy house i.
göz kenarındaki kırışıklık crow's feet i.
göz kararması blackout i.
göz banyosu için kullanılan kadeh eyecup i.
göz kamaştırıcı ışık glare i.
göz ağrısı an old flame i.
göz hapsinde tutulan kişi probationer i.
göz alıcı eyeful i.
göz damlası collyria i.
fırlama göz goggle i.
kem göz evil eye i.
göz hekimliği ophthalmology i.
göz yorgunluğu eye strain i.
göz banyosu için kullanılan kadeh eyebath i.
göz yumma complaisance i.
morarmış göz shiner i.
göz yılgınlığı demoralisation i.
göz yorgunluğu eyestrain i.
göz banyosu eyewash i.
göz kenarı kırışıklığı laugh line i.
göz hekimi ophthalmologist i.
yeşil göz greeneye i.
göz bilgisi ophthalmology i.
göz damlası pompası eyedropper i.
morarmış göz a black eye i.
göz kenarındaki kırışıklıklar crowfoot i.
göz alıcı olma jazziness i.
göz atma browsing i.
göz kırpma palpebration i.
göz dolduran eyeful i.
göz merceği crystalline lens i.
göz değmesi whammy i.
suça göz yumma misprision i.
göz alıcılık transplendency i.
göz kırpan twinkler i.
ilk göz ağrısı old or first love i.
ilk göz ağrısı sweetheart i.
özellikle göz merceğinde gerçekleştirilen bir çeşit ameliyat (tıp) needling i.
göz atan glimpser i.
göz korkutan intimidator i.
göz kırpma refleksi nictitation i.
göz kırpma twink i.
göz hizası eye level i.
göz muayenesi visual test i.
göz alıcı şeyler eye catchers i.
göz çukuru orbit i.
el emeği göz nuru handicraft i.
göz iritasyonu eye irritation i.
dünya göz hastanesi world eye hospital i.
göz banyosu eye wash i.
göz boyama eye wash i.
göz yıkama ilacı eye wash i.
göz dişi carnassial i.
göz dişi cuspid i.
göz dişi canine tooth i.
göz dişi eye tooth i.
göz dişi dogtooth i.
göz dişi canine i.
göz dişi dog tooth i.
göz dişi eyetooth i.
göz ziyafeti feast for the eyes i.
göz değmesi evil eye i.
göz atma glance i.
göz boyama eye-wash i.
göz çukuru eye-socket i.
göz banyosu eye-wash i.
göz makyajı eye make-up i.
göz kayması cross-eye i.
göz yıkama ilacı eye-wash i.
göz yumma indulgence i.
evde göz hapsi house arrest i.
göz yuvarlığı eyeball i.
çıplak göz bare eye i.
omurgasızlarda bileşik göz stemma i.
göz önünde bulundurma taking into consideration i.
göz etrafındaki kaz ayağı tabir edilen kırışık bölge crow's foot i.
göz kenarındaki kırışıklıklar crow foot i.
göz kenarındaki kırışıklıklar chicken claw i.
tek göz daire study-bedroom i.
göz kenarındaki kırışıklıklar crow's foot i.
göz kenarındaki kırışıklıklar bird's foot i.
göz kenarı kırışıklıkları crow's foot i.
göz kenarı kırışıklıkları crowfoot i.
göz kenarındaki kırışıklık crowfoot i.
göz kırışıklıkları chicken claw i.
göz kenarındaki kırışıklık chicken claw i.
göz kenarı kırışıklıkları crow foot i.
göz kırışıklıkları laugh line i.
göz kenarındaki kırışıklık crow foot i.
göz kenarındaki kırışıklık crow's foot i.
göz kenarı kırışıklıkları bird's foot i.
göz kırışıklıkları bird's foot i.
göz kırışıklıkları crow's foot i.
göz kırışıklıkları crowfoot i.
göz kenarındaki kırışıklık laugh line i.
göz kenarı kırışıklıkları chicken claw i.
göz kırışıklıkları crow foot i.
göz kenarı kırışıklıkları laugh line i.
göz kenarındaki kırışıklık bird's foot i.
göz yaşartıcı tear inducing i.
göz numarası eye number i.
göz yaşlı anneler mothers in tears i.
göz yaşlı anneler lamenting mothers i.
göz yaşlı anneler grieved mothers i.
göz sulanması watering of eyes i.
göz rengi eye colour i.
göz koruyucusu eyewear i.
göz kontrolü visual inspection i.
göz altında bulundurma surveillance i.
göz kırpmama rekoru non-blinking record i.
göz kararması grayout i.
dışarı doğru fazlasıyla çıkıntılı göz bulging eye i.
pörtlek göz bulging eye i.
göz yaşartıcı sprey tear gas spray i.
göz alıcı güzellik an eye-catching beauty i.
göz kalemi eye kohl i.
göz kalemi eye pencil i.
üçüncü göz the third eye i.
göz çevresi bakım kremi eye contour care cream i.
pörtlek göz buggy eyes i.
göz kararı eyeball estimate i.
muhteşem/göz alıcı estetik spectacular aesthetic i.
(göz) çapak eye booger i.
malikane vb gibi göz alıcı ev des res i.
düşük göz hooded eyes i.
göz altı torbası under eye bag i.
kaynakların fütursuzca/göz göre göre/alenen harcanması/heba edilmesi flagrant waste of resources i.
göz altı torbaları under-eye bags i.
sürme (göz) kohl i.
sağ göz right eye i.
göz bandı sleep mask i.
göz önüne alma bearing in mind i.
göz boyayıcı dazzler i.
göz kamaştırıcı kadın dazzler i.
göz süzme ogling i.
göz altı kapatıcı under-eye concealer i.
göz yılgınlığı demoralization i.
göz dişi eye-tooth i.
göz alıcılık lustre i.
önü açık ufak göz (yazıhanede/dolapta) cubby-hole i.
göz makyajı eye makeup i.
göz çapağı sleepers i.
(göz) çapak eye poo i.
(göz) çapak eye goop i.
göz çapağı sleep i.
göz çapağı crusties i.
göz çapağı sleepysand i.
göz çapağı sleepydust i.
göz çapağı goobers i.
göz çapağı fump i.
(göz) çapak sleepers i.
göz çapağı sleepys i.
göz çapağı winkiepies i.
(göz) çapak ocular diamonds i.
(göz) çapak fump i.
(göz) çapak sleepyseed i.
göz çapağı eye poo i.
(göz) çapak sleepys i.
(göz) çapak sprinkle treasure i.
göz çapağı eye boogers i.
(göz) çapak goobers i.
göz çapağı sleepyseed i.
(göz) çapak winkiepies i.
(göz) çapak eye bogeys i.
göz çapağı eye sick i.
(göz) çapak eye gunk i.
(göz) çapak sleepydust i.
göz çapağı sprinkle treasure i.
(göz) çapak eye crust i.
(göz) çapak sleepysand i.
göz çapağı eye crust i.
göz çapağı eye bogeys i.
göz çapağı ocular diamonds i.
(göz) çapak eye boogers i.
göz çapağı eye goop i.
(göz) çapak crusties i.
(göz) çapak sleep i.
göz çapağı eye snot i.
(göz) çapak eye snot i.
göz çapağı eye gunk i.
göz çapağı sand i.
(göz) çapak eye sick i.
(göz) çapak sand i.
göz zevki visual pleasure i.
güneş gözlüğü ile güneşlendikten sonra göz çevresinde kalan iz raccoon eye i.
güneş gözlüğü ile güneşlendikten sonra göz çevresinde kalan iz raccoon eyes i.
güneş gözlüğü ile güneşlendikten sonra göz çevresinde kalan iz panda eyes (uk) i.
göz kulak olma caretaking i.
göz damlası eyedrop i.
şiş göz swelling eye i.
göz izleme eyetracking i.
göz izleme eye tracking i.
göz kamaştırıcı ışık light glare i.
gizlice göz gezdiriş furtive glance i.
göz pınarı tear trough i.
göz altı morlukları dark circles under eyes i.
yaratıcı göz creative eye i.
göz seğirmesi eye twitching i.
göz önüne getirme visualization i.
göz merceğinin mesafeye göre kendi kendini ayarlaması accommodation i.
göz kalemi liner i.
göz yanılsaması trompe l'oeil i.
göz açıp kapayıncaya kadarki müddet twinkle i.
göz büyüklüğü 200 olan bir elekten geçecek kadar ince öğütme all-sliming i.
badem göz almond eye i.
oynar göz googly eyes i.
el işi projelerinde göz olarak kullanılan içinde oynar bir göz bebeği parçası olan plastik diskler googly eyes i.
eski radyoların üzerinde radyo fonksiyonlarının durumunu gösteren ışıklı göz magic eye i.
göz alıcılık ensorcellment i.
göz damlalığı eye dropper i.
göz hareketi eye movement i.
göz damlalığı eyedropper i.
hareket ettirildiğinde üzerindeki resimlerin göz yanılmasına sebep olduğu bir silindirden oluşan oyuncak zootrope i.
(göz lehçesinde) lavuk jark i.
göz yumma excusal i.
göz açıp kapama eyeblink i.
göz alıcı kimse eye-catcher i.
göz alıcı şey eye-catcher i.
göz dolduran şey eyeful i.
göz fincanı eyeglass i.
küçük göz eyelet i.
göz açıcı deneyim eyeopener i.
göz merhemi eyesalve i.
göz boyayan görevli eyeservant i.
göz farı eyeshade i.
göz açıp kapayana kadar geçen zaman eyewink i.
biber gazı benzeri bir göz yaşartıcı sprey markası mace® i.
gücüde bulunan ve içinden çözgü ipliği geçen metal veya camdan göz mail i.
göz alıcı kıyafet bib-and-tucker i.
göz atma waff i.
göz kamaştırıcı ışık veya renk yoğunluğu blare i.
göz kamaştırıcı parlaklık blare i.
göz kenarı kırışıklığı laughline i.
göz kenarı kırışıklıkları laughter lines i.
ilk göz ağrısı querida i.
adı bilinmeyen, unutulan veya kasıtlı olarak göz ardı edilenler whatnot i.
atların göz bebeğindeki açık renk whaul i.
akçıl göz bebeği whaul i.
göz atma whiff i.
göz kenarı wick [dialect] i.
göz alıcılık lustrousness i.
göz bağı blind i.
(mecazi anlamda) göz açıp kapayıncaya kadar geçen süre blink i.
göz açıp kapayıncaya kadar geçen süre blink of an eye i.
ikide bir göz kırpan kimse blinkard [obsolete] i.
göz kapağı blinker [rare] i.
göz merceği, objektif ve diğer çıkarılabilir optik parçaların dışında kalan gereç microscope stand i.
yanıltmak veya göz boyamak için tasarlanmış hikaye fairy tale i.
üçüncü göz kapakları haws i.
önemi göz ardı edilebilir şey hill of beans i.
gece körlüğü olan göz moon-eye i.
morarmış göz mouse i.
tek göz ev mousetrap i.
göz kulak olan kimse looker [obsolete] i.
göz dolduran şey luxury i.
göz etrafına sarılan örtü muffler [obsolete] i.
göz boyama glamor i.
göz boyama glamour i.
göz gezdiren kimse glancer i.
göz kamaştırıcı güneş ışığı glare i.
göz kamaştırıcı olma glariness i.
göz kamaştırıcılık glaringness i.
göz ucuyla bakış glee [scotland] i.
göz atma gleg (rare] [dialect] i.
göz süzme glicke [obsolete] i.
göz atma gliff [scotland] i.
göz atma glisk [scotland] i.
göz küresi globe i.
göz boyayan kimse glosser i.
dikkatli göz gimlet eye i.
keskin göz gimlet eye i.
(bir şeye) göz atma gink i.
göz koruyucu siperlik goggle i.
izinsiz veya zorla girmeye göz yuman kimse obtrusionist i.
keskinlik (göz) depth i.
göz zevkini bozan şey desight i.
göz zevkini bozma desightment i.
göz doyurucu miktar gutful i.
ileri vadeli etkenleri göz önüne alarak bir sorunu inceleme long view i.
takma göz yapan kimse ocularist i.
takma göz takan kimse ocularist i.
göz doktorluğu oculism i.
(bitki) göz oelet i.
göz yumma overlook i.
göz atma run-through i.
göz önüne getirme implosion i.
göz yumma connivancy [obsolete] i.
suça göz yumma connivence i.
göz yumma connivency i.
göz bandı blindfold i.
diplomasi, yalakalık, kurnazlık ve göz yummayla işini yürütme courtship [obsolete] i.
ilk göz ağrısı dowsabel [obsolete] i.
göz yanılması fancy i.
göz yanılması fantasm i.
göz yanılması fantom [obsolete] i.
göz boyamak için hesapları kabarık gösterme window-dressing i.
göz önünde tutma considerance [obsolete] i.
göz ile nesne arasında görüş hattına dik duran düzlem plan i.
göz kamaştıran şey dazzle i.
göz kamaştırma dazzlement i.
göz kamaştıran kimse/şey dazzler i.
göz kamaştıran ucuz şey flamfew [obsolete] i.
göz kanatan lüzumsuz süsleme folderol i.
göz ardı edilemeyecek şey peremptory [obsolete] i.
projektör ile uygulanan göz yanıltıcı efekt phantasmagory i.
göz yanıltıcı efekt phantasmagory i.
göz önünden akıp gitme phantasmagory i.
göz yanıltma phantastry i.
göz yanılgısı phantom i.
göz önünde bulundurulacak husus phase i.
göz ardı etme precision [obsolete] i.
göz önüne almama prescission i.
göz önüne serme presentment i.
göz koruyucu siperlik preserve i.
göz kapağında düşüklük ptilosis [obsolete] i.
göz seğirmesi scintillation i.
göz kırpışması scintillation i.
göz atma screw [uk] i.
kendi çıkarlarını göz ardı eden self-neglecting i.
topluluğun göz ardı edilen bölümü shag-rag i.
göz kamaştırıcı kıyafet sheen i.
göz ardı etme short shrift i.
göz boyamalık dekor show window i.
göz kapakları shuttering i.
göz boyama hareketi sideshow i.
göz ardı edilebilir durum sidetrack i.
göz atma sight i.
göz yaşartıcı gaz cs i.
göz atma preview i.
göz atma skellie i.
göz atma skelly i.
göz ardı etme skip i.
göz ardı edilen şey skip i.
göz ucu ile bakma slight care i.
gösterisiyle göz kamaştıran virtüöz pyrotechnician i.
göz kamaştıran performans pyrotechnics i.
göz kamaştıran gösteri pyrotechnics i.
gösterisiyle göz kamaştıran virtüöz pyrotechnist i.
göz kamaştıran gösteri pyrotechny i.
kısık göz ile bakma squint i.
yan göz ile bakan kimse squinter i.
göz atma squiz [australia/new zealand] i.
(göz makyajında kullanılan) stibnit stibium i.
göz bebeği strale i.
göz yumma suffrance i.
göz ardı edilebilir olma superficiality i.
göz alıcı şey superspectacle i.
kırpmak (göz) bat f.
sayfalarını çevirip göz atmak page through f.
bir göz atmak take a look at f.
göz yummak wink f.
göz süzmek make sheep's eyes at somebody f.
göz yummak blink at f.
göz atmak dip into f.
göz yummak pass by f.
parlamak (göz) snap f.