husus

"husus" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 19 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	husus	question i.
What I find particularly deplorable is the question of exporting. Özellikle içler acısı bulduğum husus ise ihracat meselesidir. More Sentences
2	Genel	husus	consideration i.
There is a wide range of considerations to be taken into account. Dikkate alınması gereken çok çeşitli hususlar var. More Sentences
3	Genel	husus	matter i.
It is also worth reiterating a few matters of concern to us, the European Union. Avrupa Birliği olarak bizi ilgilendiren birkaç hususu da tekrarlamakta fayda var. More Sentences
4	Genel	husus	point i.
My second point is that regimes are often, in fact, corrupt. İkinci husus, rejimlerin çoğu zaman yozlaşmış olduklarıdır. More Sentences
5	Genel	husus	aspect i.
The positive aspect is the Committee's confirmation that ECHELON exists. Komitenin ECHELON'un varlığını teyit etmesi olumlu bir husustur. More Sentences
6	Genel	husus	thing i.
There is one more thing that I feel is important. Önemli olduğunu düşündüğüm bir husus daha var. More Sentences
7	Genel	husus	item i.
I would like to bring up a couple of other items that we would like to see reinforced. Güçlendirilmesini istediğimiz birkaç hususu daha gündeme getirmek istiyorum. More Sentences
8	Genel	husus	respect i.
9	Genel	husus	particularity i.
10	Genel	husus	case i.
11	Genel	husus	particular i.
12	Genel	husus	effect i.
13	Genel	husus	way i.
14	Genel	husus	subject i.
15	Genel	husus	provision i.
16	Genel	husus	bone i.
17	Genel	husus	confrontment [obsolete] i.
18	Genel	husus	parcel [obsolete] i.
19	Genel	husus	phasis i.

"husus" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 46 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	önemli husus	important issue i.
In the text that you presented, you stress two important issues. Sunduğunuz metinde iki önemli hususu vurguluyorsunuz. More Sentences
2	Genel	bu husus	this matter i.
These matters call for more effective action than has hitherto been the case. Bu hususlar, şimdiye kadar olduğundan daha etkili bir şekilde harekete geçilmesini gerektirmektedir. More Sentences
3	Genel	dördüncü husus ise	fourth bağ.
My fourth point is that we need multilateral cooperative relations and not unilateralism. Dördüncü husus ise tek taraflılığa değil çok taraflı işbirliğine ihtiyacımız olduğudur. More Sentences
4	Genel	aykırı husus	contradiction i.
5	Genel	üzerinde durulması gereken (nokta/husus vb.)	the point to be emphasized i.
6	Genel	üzerinde durulması gereken (nokta/husus vb.)	the point(s) to be considered i.
7	Genel	önemli husus	important matter i.
8	Genel	tatsız husus	rough i.
9	Genel	olasılıksız husus	improbability i.
10	Genel	parametre ile ifade edilen husus	parameter i.
11	Genel	ahlaken önemli husus	ponderable i.
12	Genel	entelektüel önemi olan husus	ponderable i.
13	Genel	destekleyici husus	scaffolding i.
14	Genel	temel husus	core i.
15	Genel	ana husus	core i.
16	Genel	dahili husus	core i.
17	Genel	göz önünde bulundurulacak husus	phase i.
18	Genel	bir şeye zemin hazırlayan husus	predisponent i.
19	Genel	utanç verici husus	pudendum i.
20	Genel	öne geçiren husus	pull i.
21	Genel	ciddi husus	serious i.
22	Genel	ehemmiyetli husus	serious i.
23	Genel	genel husus	shooting match i.
24	Genel	bitirici husus	socdolager i.
25	Genel	bitirici husus	sockdologer i.
26	Genel	bitirici husus	sogdologer i.
27	Genel	bitirici husus	sogdolager i.
28	Genel	bitirici husus	sogdoliger i.
29	Genel	ana husus	point i.
30	Genel	çeyreklik husus	square [obsolete] i.
31	Genel	kategorik önerme ile ifade edilen husus	subject i.
32	Genel	kategorik önerme ile ifade edilen husus	subject term i.
33	Genel	bir önceki husus ile aynı	idem s.
34	Genel	önceki husus	idem zm.
35	Genel	aşağıda yer alan husus	sqq (the following) kısalt.
Phrases
36	İfadeler	dikkat edilmesi gereken husus	it is worth noting that expr.
Idioms
37	Deyim	tehlikeli husus	no-man's-land i.
Law
38	Hukuk	bağlayıcı bir yükümlülük getiren husus	negative covenant i.
39	Hukuk	esaslı husus	essential term i.
40	Hukuk	savunma sonrası davanın tarafları arasında ihtilafta kalan husus	issue i.
Politics
41	Siyasal	(parlamento organını) bir husus üzerinde oylamaya çağırmak	divide [uk] f.
Industry
42	Sanayi	köklü değişiklik getiren husus ile ilgili	disruptive s.
Insurance
43	Sigortacılık	esaslı husus	material circumstance i.
44	Sigortacılık	esaslı husus	material fact i.
Archaic
45	Eski Kullanım	takdir edilen husus	praise i.
Slang
46	Argo	önemli olan husus	name of the game i.