Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | hızlandırmak | expedite f. | ||
A genuine decision in favour of a marketing ban would expedite technical developments leading to alternatives. Pazarlama yasağı lehinde alınacak gerçek bir karar, alternatiflere yol açacak teknik gelişmeleri hızlandıracaktır. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | hızlandırmak | speed up f. | ||
We must speed up the process. Süreci hızlandırmalıyız. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | hızlandırmak | accelerate f. | ||
Secondly, also by way of example, we need to accelerate economic reforms. İkinci olarak, yine örnek olarak, ekonomik reformları hızlandırmamız gerekiyor. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | hızlandırmak | step up f. | ||
It will step up the attack on employment, insurance and pension rights. İstihdam, sigorta ve emeklilik haklarına yönelik saldırıları hızlandıracaktır. More Sentences |
||||
Genel | hızlandırmak | speed f. | ||
We therefore ask you to speed matters up now, so that Parliament should not be subject to unjustified suspicions. Bu nedenle, Parlamentonun haksız şüphelere maruz kalmaması için sizden işleri hızlandırmanızı rica ediyoruz. More Sentences |
||||
Genel | hızlandırmak | hasten f. | ||
Poverty hastens death, and deaths accelerate the survivors' descent into poverty. Yoksulluk ölümü hızlandırır ve ölümler hayatta kalanların yoksulluğa sürüklenmesini hızlandırır. More Sentences |
||||
Genel | hızlandırmak | rev f. | ||
Tom repeatedly revved his engine. Tom sürekli olarak motorunu hızlandırdı. More Sentences |
||||
Genel | hızlandırmak | accelerate f. | ||
Mr Paasilinna asked how we could accelerate access for the Member States. Sayın Paasilinna, Üye Devletler için erişimi nasıl hızlandırabileceğimizi sordu. More Sentences |
||||
Genel | hızlandırmak | stimulate f. | ||
A high protein diet stimulates the production of blood cells. Yüksek proteinli bir diyet kan hücrelerinin üretimini hızlandırır. More Sentences |
||||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | hızlandırmak | crank up f. | ||
The programme is not, after all, intended to crank up the brain drain. Programın amacı beyin göçünü hızlandırmak değildir. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | hızlandırmak | expedite f. | ||
Social media marketing will expedite your results. Sosyal medya üzerinden pazarlama yapmak sonuçlarınızı hızlandırır. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Teknik | hızlandırmak | accelerate f. | ||
Mr Paasilinna asked how we could accelerate access for the Member States. Sayın Paasilinna Üye Devletler için erişimi nasıl hızlandırabileceğimizi sordu. More Sentences |
||||
Sport | ||||
Spor | hızlandırmak | accelerate f. | ||
Its properties accelerate energy expenditure and the processes that break down fats. Özellikleri enerji harcamasını ve yağları parçalayan süreçleri hızlandırır. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | hızlandırmak | pour on the speed f. | ||
Genel | hızlandırmak | speed something up f. | ||
Genel | hızlandırmak | ginger f. | ||
Genel | hızlandırmak | force the pace f. | ||
Genel | hızlandırmak | whip up f. | ||
Genel | hızlandırmak | hurry f. | ||
Genel | hızlandırmak | precipitate f. | ||
Genel | hızlandırmak | quicken f. | ||
Genel | hızlandırmak | ginger up f. | ||
Genel | hızlandırmak | rev up f. | ||
Genel | hızlandırmak | wing f. | ||
Genel | hızlandırmak | hurry something up f. | ||
Genel | hızlandırmak | make fast f. | ||
Genel | hızlandırmak | jazz f. | ||
Genel | hızlandırmak | jazz up f. | ||
Genel | hızlandırmak | press f. | ||
Genel | hızlandırmak | step on the juice f. | ||
Genel | hızlandırmak | push on f. | ||
Genel | hızlandırmak | appromt [obsolete] f. | ||
Genel | hızlandırmak | zap f. | ||
Genel | hızlandırmak | make [dialect] f. | ||
Genel | hızlandırmak | quetch f. | ||
Genel | hızlandırmak | mend f. | ||
Genel | hızlandırmak | grease f. | ||
Genel | hızlandırmak | goose f. | ||
Genel | hızlandırmak | pep (up) f. | ||
Genel | hızlandırmak | shut [obsolete] f. | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | hızlandırmak | set off f. | ||
Öbek Fiiller | hızlandırmak | hurry on f. | ||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | hızlandırmak | turbo-charge f. | ||
Konuşma Dili | hızlandırmak | fast-track f. | ||
Medical | ||||
Medikal | hızlandırmak | hypo f. | ||
Literature | ||||
Edebiyat | hızlandırmak | festinate f. | ||
Archaic | ||||
Eski Kullanım | hızlandırmak | haste f. | ||
Eski Kullanım | hızlandırmak | dispatch [us] f. | ||
Eski Kullanım | hızlandırmak | despatch [uk] f. |