illness - Türkçe İngilizce Sözlük

illness

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"illness" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 8 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
illness i. hastalık
I believe there are no age limits for this type of illness.
Bu tür bir hastalık için yaş sınırı olmadığına inanıyorum.

More Sentences
General
illness i. rahatsızlık
He is concerned about his father's illness.
O, babasının rahatsızlığı ile ilgili endişe duymaktadır.

More Sentences
illness i. hastalık
It is essential that the European Union should endeavour to prevent illnesses caused by poverty.
Avrupa Birliği'nin yoksulluktan kaynaklanan hastalıkları önlemek için çaba göstermesi elzemdir.

More Sentences
Medical
illness i. hastalık
Is there any greater inequality than that in the face of an illness?
Bir hastalık karşısında bundan daha büyük bir eşitsizlik olabilir mi?

More Sentences
General
illness i. maraz
illness i. illet
illness i. çor
illness i. sayrılık

"illness" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 141 sonuç

İngilizce Türkçe
General
mental illness i. akıl hastalığı
Pesticides cause cancer, mental illnesses and fertility problems.
Pestisitler kansere, akıl hastalıklarına ve doğurganlık sorunlarına neden olmaktadır.

More Sentences
a mysterious illness i. gizemli bir hastalık
King John died from a mysterious illness.
Kral John gizemli bir hastalıktan öldü.

More Sentences
Law
mental illness i. akıl hastalığı
The president is showing signs of mental illness.
Başkan akıl hastalığı belirtileri gösteriyor.

More Sentences
Medical
mental illness i. akıl hastalığı
Sami didn't have a diagnosable mental illness.
Sami'nin teşhis edilebilir bir akıl hastalığı yoktu.

More Sentences
sudden illness i. ani hastalık
Linda was called back from college because of her father's sudden illness.
Linda babasının ani hastalığı yüzünden üniversiteden geri çağrıldı.

More Sentences
serious illness i. ciddi hastalık
It can result in very serious illnesses such as lung fibrosis, pleural fibrosis or mesothelioma.
Akciğer fibrozu, plevral fibroz veya mezotelyoma gibi çok ciddi hastalıklara yol açabilir.

More Sentences
a brief illness i. kısa bir hastalık
He died after a brief illness.
Kısa bir hastalıktan sonra öldü.

More Sentences
mental illness i. zihinsel hastalık
The president is showing signs of mental illness.
Başkan zihinsel hastalık belirtileri gösteriyor.

More Sentences
Psychology
mental illness i. akıl hastalığı
Sami wasn't showing the signs and symptoms of serious mental illness.
Sami ciddi bir akıl hastalığının belirti ve semptomlarını göstermiyordu.

More Sentences
General
on account of illness i. hastalık yüzünden
first aid in illness and injury i. hastalık ve yaralanmada ilkyardım
progress of illness i. hastalığın gelişmesi
mental illness i. ruh hastalığı
sexual illness i. cinsel hastalık
illness costs i. hastalık masrafları
alzheimer illness i. alsheimer hastalığı
cost of illness i. hastalık giderleri
psychosomatic illness i. psikosomatik hastalık
foodborne illness i. besin kaynaklı hastalık
the onset of illness i. hastalığın başlangıcı
occupational illness i. meslek hastalığı
foodborne illness i. gıda kökenli hastalık
illness [obsolete] i. kötülük
illness [obsolete] i. fesatlık
illness [obsolete] i. nahoşluk
have an illness f. hastalık geçirmek
become serious (illness) f. ciddi bir hal almak (hastalık)
become severe (illness) f. ciddi bir hal almak (hastalık)
pass on an illness f. aşılamak
catch an illness f. hastalığa yakalanmak
get over an illness f. iyileşmek
contract a serious illness f. amansız bir hastalığın pençesine düşmek
contract a serious illness f. ciddi bir hastalığa yakalanmak
recover from an illness f. hastalıktan iyileşmek
recover from an illness f. hastalığı geçmek
be confined to bed (by illness) f. hastalıktan yatmak
have one's illness treated f. hastalığını tedavi ettirmek
have one's illness cured f. hastalığını tedavi ettirmek
pick up an illness f. hastalık kapmak
suffer from an illness f. hastalık yaşamak
have an illness f. hastalık yaşamak
suffer from an illness f. hastalık çekmek
pull through the illness f. hastalığı atlatmak
pull through the illness f. hastalıktan kurtulmak
contract an illness f. hastalığa yakalanmak
Phrases
mental illness is nothing to be ashamed of expr. akıl hastalığı utanılacak bir şey değil
the cure is worse than the illness expr. kaş yapayım derken göz çıkarmak
as illness would have it expr. terslik bu ya
Colloquial
an attack of (some illness) i. (bir hastalık) krizi
an attack of (some illness) i. (bir hastalık) atağı
an attack of (some illness) i. (bir hastalık) nöbeti, krizi, atağı
Idioms
see somebody through one's illness f. hastalığı boyunca birine bakmak
shake an illness off f. hastalığı atlatmak
see somebody through one's illness f. hastalığı boyunca birine destek olmak
shake a disease or illness off f. hastalığı atlatmak
produce an attack (of some illness) f. (bir hastalığın) krizini tetiklemek
produce an attack (of some illness) f. (bir hastalığın) atağını tetiklemek
produce an attack (of some illness) f. (bir hastalık) atağı/krizi geçirmesine neden olmak
produce an attack (of some illness) f. (bir hastalık) atağı/krizi yaratmak
produce an attack (of some illness) f. (bir hastalık) atağına/krizine yol açmak
suffer an attack of (some illness) f. (bir hastalık) atağı/nöbeti geçirmek
down with (an illness) s. (bir hastalığa) yakalanmış
down with (an illness) s. hastalanmış
down with (an illness) s. (hastalık yüzünden) evde yatan
down with (an illness) s. yatağa düşmüş
down with (an illness) s. yorgan döşek yatan
struck down with (an illness) s. (bir hastalığa) yakalanmış
struck down with (an illness) s. (bir hastalığa) tutulmuş
struck down with (an illness) s. (bir hastalıktan) ölmüş
Trade/Economic
illness insurance i. hastalık sigortası
Law
illness insurance i. hastalık sigortası
Medical
catastrophic illness i. uzun süreli tedavi veya hastanede yatış gerektiren yüksek maliyetli hastalık
people with a history of mental illness i. akıl hastalığı geçmişi olan insanlar
acute respiratory tract illness i. akut solunum yolu hastalığı
sudden illness i. ani rahatsızlık
intercurrent illness i. araya giren hastalık
foodborne illness i. besin zehirlenmesi
decompression illness i. dekompresyon hastalığı
physical illness i. fiziksel hastalık
foodborne illness i. gıda kaynaklı rahatsızlık
foodborne illness i. gıda kaynaklı hastalık
foodborne illness i. gıda zehirlenmesi
occurrence of an illness i. hastalığın ortaya çıkması
life-threatening illness i. hayatı tehdit eden hastalık
severity of illness i. hastalığın şiddet derecesini
total duration of illness i. hastalığın toplam süresi
occurrence of an illness i. hastalığın oluşması
cost of illness i. hastalık maliyeti
history of the present illness (hpi) i. hastanın mevcut hastalık hikayesi
course of illness i. hastalığın gidişatı
history of the present illness (hpi) i. hastanın mevcut hastalık öyküsü
illness-causing organisms i. hastalık yapan organizmalar
nature of illness i. hastalığın yapısı/özelliği
iatrogenic illness i. iyatrojenik bozukluk
catastrophic illness i. katastrofik hastalık
a short illness i. kısa bir hastalık
critical illness myopathy i. kritik hastalık miyopatisi
chronic illness i. kronik hastalık
persian gulf illness i. körfez savaşı sendromu
critical illness stress-induced immune suppression i. kritik hastalık stresi kaynaklı immun supresyon
critical illness polyneuropathy i. kritik hastalık
critical illness polyneuropathy i. kritik hastalık polinöropatisi
manic depressive illness i. manik depresiflik
industrial illness i. meslek hastalığı
occupational illness i. meslek hastalığı
neonatal respiration illness i. neonatal solunum hastalığı
terminal illness i. ölümcül hastalık
epidemic illness i. salgın hastalık
iatrogenic illness i. sekonder hastalık
respiratory illness i. solunum hastalığı
respiratory illness i. solunum bozukluğu
protracted illness i. üzün süreli hastalık
high-altitude illness i. yüksek irtifa hastalığı
protracted illness i. uzun süren hastalık
protracted illness i. kronik hastalık
recover from the illness f. hastalıktan kalkmak
recover from the illness f. hastalıktan kurtulmak
treat psychiatric illness f. psikiyatrik hastalıkları tedavi etmek
prone to illness s. hastalığa eğilimli
Psychology
affective illness i. duygusal hastalık
advantage by illness i. hastalıktan avantaj sağlama
flight into illness i. hastalığa kaçış
chronic mental illness i. kronik ruhsal hastalık
terminal illness i. ölümcül hastalık
mental illness i. ruhsal bozukluk
manic depressive illness i. manik depresyon
manic depressive illness i. manik depresif bozukluk
manic depressive illness i. bipolar rahatsızlık
manic depressive illness i. çift kutuplu rahatsızlık
Mental Health
illness anxiety disorder i. sağlık anksiyetesi
illness anxiety disorder i. hastalık kaygısı bozukluğu
Pathology
mass psychogenic illness i. bir grup içindeki insanların aynı anda sahip olduğu, ruhsal kökenli bir hastalık
mass sociogenic illness i. okul, iş yeri veya askerlik gibi aynı sosyal ortamı paylaşan bir grup insanda görülen, genellikle bulantı, baş dönmesi, bayılma, baş ağrısı ve cilt döküntüsü gibi belirtilerle karakterize edilen bir hastalık
gulf war illness i. bazı körfez savaşı gazilerinin zehirli kimyasallara maruz kalmaktan ötürü yaşadığı tıbbı durum
Food Engineering
food illness i. gıda kaynaklı hastalık
Social Sciences
folk illness i. hastalıkların sebebini batil inançlarda arama
folk illness i. insanın başına gelen hastalıkları batıl inançlara göre yorumlama
Military
incapacitating illness or injury i. hastanede yatış gerektirip çok ciddi olarak sınıflandırılmayan durum
incapacitating illness or injury i. kişinin etrafındakilerle iletişim kurmasını engelleyecek derecede ciddi rahatsızlık
Abbreviation
nami (national alliance on mental illness) i. ulusal akıl hastalığı birliği
nami (national alliance on mental illness) i. ulusal akıl sağlığı birliği