|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
stand in line f.
|
kuyrukta beklemek |
|
Tom had to stand in line at the ticket office for over three hours.
Tom üç saatten daha fazla süre bilet gişesinde kuyrukta beklemek zorunda kaldı.
More Sentences
|
2 |
Genel |
cut in line f.
|
(kuyruktakilerin) önüne geçmek |
|
It's rude for people to cut in line.
İnsanların kuyruktakilerin önüne geçmesi kabalıktır.
More Sentences
|
3 |
Genel |
in line for ed.
|
için sırada |
|
You are the next in line for promotion.
Terfi için sırada sen varsın.
More Sentences
|
4 |
Genel |
in line with ed.
|
doğrultusunda |
|
The airlines have given a serious commitment to provide better information, in line with their voluntary commitments.
Hava yolları, gönüllü taahhütleri doğrultusunda daha iyi bilgi sağlama konusunda ciddi bir taahhütte bulunmuştur.
More Sentences
|
Phrases |
|
5 |
İfadeler |
in line with (someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) uyarınca |
|
The issue has been handled correctly, in line with the Rules of Procedure.
Konu, Usul Kuralları uyarınca doğru bir şekilde ele alınmıştır.
More Sentences
|
Colloquial |
|
6 |
Konuşma Dili |
cutting in line i.
|
(kuyruk/sıra) kaynak yapma |
|
Don't cut in line.
Kuyruğa kaynak yapma.
More Sentences
|
|
7 |
Konuşma Dili |
next in line s.
|
sıradaki |
|
Tom is the next in line.
Tom sıradaki.
More Sentences
|
8 |
Konuşma Dili |
in line with expr.
|
uyumlu |
|
I have made a few technical adjustments which are in line with the Council of Ministers' preliminary position.
Bakanlar Kurulu'nun ön pozisyonu ile uyumlu birkaç teknik düzeltme yaptım.
More Sentences
|
Speaking |
|
9 |
Konuşma |
get in line expr.
|
sıraya gir |
|
Hey, get in line.
Hey, sıraya gir.
More Sentences
|
10 |
Konuşma |
get in line expr.
|
sıraya girin |
|
Get in line.
Sıraya girin.
More Sentences
|
Technical |
|
11 |
Teknik |
in line expr.
|
sırada |
|
What will be next in line if we give in now and accept that the end justifies the means?
Şimdi pes eder ve amacın aracı haklı çıkardığını kabul edersek sırada ne olacak?
More Sentences
|
General |
|
12 |
Genel |
troops in line i.
|
alay |
|
13 |
Genel |
in-line processing i.
|
hat içi işlem |
|
14 |
Genel |
in-line-skate i.
|
tek sıra tekerlekli paten |
|
15 |
Genel |
in-line-skates i.
|
tek sıra tekerlekli paten |
|
16 |
Genel |
bring in line f.
|
sıraya sokmak |
|
17 |
Genel |
stand in line f.
|
sıralanmak |
|
18 |
Genel |
be in line with f.
|
ile bir hizada olmak |
|
19 |
Genel |
be in line with the rules f.
|
kurallara bağlı kalmak |
|
20 |
Genel |
be in line with f.
|
-e uymak |
|
21 |
Genel |
be in line to the throne f.
|
tahtın varisi olmak |
|
22 |
Genel |
be killed in line of duty f.
|
görevi başında öldürülmek |
|
23 |
Genel |
cut in line f.
|
(kuyruğa) kaynak yapmak |
|
24 |
Genel |
get in line f.
|
(bankada vb) sıra almak |
|
25 |
Genel |
get back in line f.
|
tekrar sıraya (kuyruğa) girmek/geçmek |
|
26 |
Genel |
wait in line at the atm f.
|
bankamatik sırası beklemek |
|
|
27 |
Genel |
wait in line at the atm f.
|
atm sırasını beklemek |
|
28 |
Genel |
wait in line at the atm f.
|
atm'de sıra beklemek |
|
29 |
Genel |
wait in line at the atm f.
|
bankamatikde sıra beklemek |
|
30 |
Genel |
wait in line at the atm f.
|
atm'de kuyrukta beklemek |
|
31 |
Genel |
be in line f.
|
sırada olmak |
|
32 |
Genel |
be in line f.
|
sırada beklemek |
|
33 |
Genel |
in line for s.
|
-e aday |
|
34 |
Genel |
in line s.
|
gelecekte belirli bir pozisyonda olacak |
|
35 |
Genel |
in line with zf.
|
uyumlu olarak |
|
36 |
Genel |
in line with the requirements zf.
|
ihtiyaçlar doğrultusunda |
|
37 |
Genel |
in line with the requirements zf.
|
ihtiyaç doğrultusunda |
|
38 |
Genel |
in line with the demands from the sector zf.
|
sektörden gelen talepler doğrultusunda |
|
39 |
Genel |
in line with this purpose zf.
|
bu amaç doğrultusunda |
|
40 |
Genel |
in line with demand zf.
|
talep doğrultusunda |
|
41 |
Genel |
in line with this objective zf.
|
bu hedef doğrultusunda |
|
42 |
Genel |
in line with this objective zf.
|
bu amaç doğrultusunda |
|
43 |
Genel |
in line with this purpose zf.
|
bu hedef doğrultusunda |
|
44 |
Genel |
in line with these developments zf.
|
bu gelişmeler doğrultusunda |
|
45 |
Genel |
in line zf.
|
sıra sıra |
|
46 |
Genel |
in line with ed.
|
ile aynı doğrultuda |
|
47 |
Genel |
in line with ed.
|
ile uyarınca |
|
48 |
Genel |
in line expr.
|
uyum halinde |
|
49 |
Genel |
in line expr.
|
düzen halinde |
|
50 |
Genel |
in line expr.
|
kontrol altında |
|
Phrases |
|
51 |
İfadeler |
in line with this target expr.
|
bu amaç doğrultusunda |
|
52 |
İfadeler |
in line with this target expr.
|
bu hedef doğrultusunda |
|
53 |
İfadeler |
in line of duty expr.
|
görevi başında |
|
54 |
İfadeler |
in line with the requirement expr.
|
ihtiyaç doğrultusunda |
|
55 |
İfadeler |
in line with request expr.
|
talep doğrultusunda |
|
56 |
İfadeler |
in line with someone's demand expr.
|
-in talebi doğrultusunda |
|
57 |
İfadeler |
in line with something expr.
|
(bir şey) doğrultusunda |
|
58 |
İfadeler |
in line with something expr.
|
(bir şeye) uygun/uyumlu olarak |
|
59 |
İfadeler |
in line for something expr.
|
bir şey için aday |
|
60 |
İfadeler |
in line for something expr.
|
bir şey için sırada |
|
61 |
İfadeler |
in line with (someone or something) expr.
|
(birine/bir şeye) göre |
|
62 |
İfadeler |
in line with (someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) gereğince |
|
63 |
İfadeler |
in line with (someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) mucibince |
|
64 |
İfadeler |
in line with (someone or something) expr.
|
(birine/bir şeye) uygun olarak |
|
65 |
İfadeler |
in line with somebody/something expr.
|
biriyle/bir şeyle uyumlu |
|
Colloquial |
|
66 |
Konuşma Dili |
next in line s.
|
sıradaki kişi |
|
|
67 |
Konuşma Dili |
next in line s.
|
bir sonraki |
|
68 |
Konuşma Dili |
next in line s.
|
takip eden |
|
69 |
Konuşma Dili |
next in line s.
|
bir sonraki |
|
70 |
Konuşma Dili |
next in line s.
|
hemen ardından gelen |
|
71 |
Konuşma Dili |
in line with expr.
|
bağdaşan |
|
Idioms |
|
72 |
Deyim |
keep someone in line f.
|
birini yola getirmek |
|
73 |
Deyim |
keep someone in line f.
|
birinin uslu durmasını sağlamak |
|
74 |
Deyim |
keep someone in line f.
|
birini hizaya getirmek |
|
75 |
Deyim |
keep someone in line f.
|
birini dizginlemek |
|
76 |
Deyim |
fall in line f.
|
dediklerini yapmak |
|
77 |
Deyim |
be in line with f.
|
çoğunluğa uymak |
|
78 |
Deyim |
be in line with f.
|
genel kararlara uymak |
|
79 |
Deyim |
fall in line f.
|
hizaya gelmek |
|
80 |
Deyim |
keep in line f.
|
hizaya sokmak |
|
81 |
Deyim |
be in line for the job f.
|
iş için sırada beklemek |
|
82 |
Deyim |
be in line for the job f.
|
iş için aday olmak |
|
83 |
Deyim |
fall in line with the rules f.
|
kurallara riayet etmek |
|
84 |
Deyim |
fall in line with the rules f.
|
kurallara uymak |
|
85 |
Deyim |
fall in line f.
|
şartlarına uymak |
|
86 |
Deyim |
fall in line f.
|
sıra/kuyruk oluşturmak |
|
87 |
Deyim |
be in line with f.
|
takip etmek |
|
88 |
Deyim |
be in line with f.
|
(kural vb) izlemek |
|
89 |
Deyim |
be in line with f.
|
uymak |
|
90 |
Deyim |
be in line f.
|
ilk sırada olmak |
|
91 |
Deyim |
be in line f.
|
(ödül alacak/işe girecek) ilk kişi olmak |
|
92 |
Deyim |
be in line f.
|
uyumlu olmak |
|
93 |
Deyim |
be in line f.
|
paralel olmak |
|
94 |
Deyim |
be in line f.
|
(birine veya kurallara) uygun olmak |
|
95 |
Deyim |
be in line f.
|
(biriyle) aynı fikirde/çizgide olmak |
|
96 |
Deyim |
be in line f.
|
(birinin) becerileri dahilinde olmak |
|
97 |
Deyim |
be in line f.
|
(birinin) ilgisini çekmek |
|
98 |
Deyim |
be in line f.
|
aday olmak |
|
99 |
Deyim |
be in line for f.
|
için sırada olmak |
|
100 |
Deyim |
be in line for f.
|
için aday olmak |
|
101 |
Deyim |
be in line for something f.
|
bir şey için sırada olmak |
|
102 |
Deyim |
be in line for something f.
|
bir şey için aday olmak |
|
103 |
Deyim |
be in line with (someone or something) f.
|
(biriyle/bir şeyle) tutarlı olmak |
|
104 |
Deyim |
be in line with (someone or something) f.
|
(biriyle/bir şeyle) uyumlu olmak |
|
105 |
Deyim |
be in line with (someone or something) f.
|
(biriyle/bir şeyle) aynı çizgide olmak |
|
106 |
Deyim |
be in line with (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) uygun olmak |
|
107 |
Deyim |
fall in line f.
|
yoluna girmek |
|
108 |
Deyim |
fall in line f.
|
uyum sağlamak |
|
109 |
Deyim |
fall in line f.
|
hizaya gelmek/girmek |
|
110 |
Deyim |
fall in line f.
|
genel kurallara, inançlara, davranış biçimlerine uymak |
|
111 |
Deyim |
fall in line f.
|
genele uymak |
|
112 |
Deyim |
fall in line f.
|
beklenenleri yapmak |
|
113 |
Deyim |
fall in line f.
|
beklenenlere uymak |
|
114 |
Deyim |
fall in line f.
|
genel kuralların dışına çıkmamak |
|
115 |
Deyim |
fall in line f.
|
aynı çizgide ilerlemek |
|
116 |
Deyim |
fall in line f.
|
izinden gitmek |
|
117 |
Deyim |
keep (one) in line f.
|
(birinin) uslu durmasını sağlamak |
|
118 |
Deyim |
keep (one) in line f.
|
(birini) hizaya getirmek/sokmak |
|
119 |
Deyim |
keep (one) in line f.
|
(birini) yola getirmek |
|
120 |
Deyim |
keep (one) in line f.
|
(birini) dizginlemek |
|
121 |
Deyim |
in line s.
|
uygun |
|
122 |
Deyim |
in line s.
|
münasip |
|
123 |
Deyim |
in line s.
|
beklenti, norm, ideal veya kurallara uygun |
|
124 |
Deyim |
in line for expr.
|
kazanma şansı yüksek olan |
|
125 |
Deyim |
in line for expr.
|
kazanmak üzere olan |
|
Speaking |
|
126 |
Konuşma |
no talking in line expr.
|
sırada konuşmayın |
|
Technical |
|
127 |
Teknik |
double in-line coupler i.
|
çift hatlı birleştirici |
|
128 |
Teknik |
in-line valve i.
|
düz vana |
|
129 |
Teknik |
in-line pumps i.
|
düz sıra pompa |
|
130 |
Teknik |
in-line processing i.
|
gelişigüzel veri işleme |
|
131 |
Teknik |
in-line splices i.
|
hattaki bağlantılar |
|
132 |
Teknik |
in-line variation i.
|
kalınlık oynaması |
|
133 |
Teknik |
cradle-mounted in line fuel injection pump i.
|
kızak bağlantılı sıra tipi yakıt enjeksiyon pompası |
|
134 |
Teknik |
in line refrigerant dryer i.
|
klima gazı nem gidericisi |
|
135 |
Teknik |
in-line routine i.
|
programa doğrudan sokulan altyordam |
|
136 |
Teknik |
in-line coding i.
|
programın temel yapısındaki kom grubu |
|
137 |
Teknik |
in-line engine i.
|
silindirleri dikey olarak yan yana motor |
|
138 |
Teknik |
in-line processing i.
|
seçkisiz işlem |
|
139 |
Teknik |
single in-line coupler i.
|
tekli hatlı birleştirici |
|
140 |
Teknik |
in-line rolling i.
|
üretimde haddeleme |
|
141 |
Teknik |
in-line straightening i.
|
üretimde düzleme |
|
142 |
Teknik |
in-line vacuum bag filter i.
|
üretimde vakumlu torbalı süzgeç |
|
143 |
Teknik |
in-line bar measurament i.
|
üretimde çubuk ölçümü |
|
144 |
Teknik |
in line s.
|
aynı eksenli |
|
145 |
Teknik |
dual-in-line s.
|
çift sıra hatlı |
|
146 |
Teknik |
dual-in-line s.
|
çift hatlı |
|
147 |
Teknik |
in line zf.
|
bir hizada |
|
148 |
Teknik |
in line expr.
|
çizgisinde |
|
Computer |
|
149 |
Bilgisayar |
dual in-line memory module (dimm) i.
|
çift sıralı bellek modülü |
|
150 |
Bilgisayar |
in-line coding i.
|
programın temel yapısındaki komutlar grubu |
|
151 |
Bilgisayar |
in-line subroutine i.
|
programa doğrudan sokulan altyordam |
|
152 |
Bilgisayar |
in-line coding i.
|
yazı içine kodlama |
|
153 |
Bilgisayar |
in-line images i.
|
yazı içi resimler |
|
154 |
Bilgisayar |
in line s.
|
hizada |
|
155 |
Bilgisayar |
fit in line expr.
|
satıra sığdır |
|
156 |
Bilgisayar |
simm (single in-line memory module) kısalt.
|
bellek içeren bir devre kartı türü |
|
Telecom |
|
157 |
Telekom |
dual in line package i.
|
çift sıralı uçlu paket |
|
158 |
Telekom |
dual in-line package switch i.
|
çift sıralı paket anahtarı |
|
159 |
Telekom |
dual in line integrated circuit i.
|
çift sıralı uçlu tümleşik devre |
|
160 |
Telekom |
single in-line package i.
|
tek sıralı entegre devre paketi |
|
Automotive |
|
161 |
Otomotiv |
in-line engine i.
|
düz sıra silindirli motor |
|
162 |
Otomotiv |
dual in-line parallel switch i.
|
dip anahtarı |
|
163 |
Otomotiv |
engine assemblies ford produced spark ignition in-line i.
|
ford imali kıvılcım ateşlemeli sıralı motor tertibatı |
|
164 |
Otomotiv |
engine assemblies ford produced diesel in-line i.
|
ford imali dizel sıralı motor tertibatı |
|
165 |
Otomotiv |
right-hand and left-hand in-line engine i.
|
sağ ve sol bir sıra motor |
|
166 |
Otomotiv |
in-line engine i.
|
sıra silindirli motor |
|
167 |
Otomotiv |
cylinder in line i.
|
sıra motor |
|
168 |
Otomotiv |
in-line engine i.
|
sıra tipi motor |
|
169 |
Otomotiv |
in-line fuel-injection pump i.
|
sıra tipi yakıt enjeksiyon pompası |
|
170 |
Otomotiv |
in-line engine i.
|
sıra motor |
|
171 |
Otomotiv |
engine assemblies vendor produced diesel in-line i.
|
tedarikçi imali dizel sıralı motor tertibatı |
|
172 |
Otomotiv |
engine assemblies vendor produced spark ignition in-line i.
|
tedarikçi imali kıvılcım ateşlemeli sıralı motor tertibatı |
|
Aeronautic |
|
173 |
Havacılık |
in line cruciform i.
|
düz hac şeklinde yakıt |
|
174 |
Havacılık |
lead-in line i.
|
giriş hattı |
|
175 |
Havacılık |
in line engine i.
|
sıra silindirli motor |
|
Biochemistry |
|
176 |
Biyokimya |
in-line filter i.
|
düz eksenli filtre |
|
Sport |
|
177 |
Spor |
in-line skating i.
|
tek sıra paten |
|
178 |
Spor |
in-line skate i.
|
düz tekerlekli paten |
|
Printery |
|
179 |
Matbaa |
in line s.
|
(yazı) metnin akışı içine yerleştirilmiş |
|
Engineering |
|
180 |
Engineering |
dimm (dual in-line memory module) kısalt.
|
çift sıralı bellek modülü |
|
181 |
Engineering |
dimm (dual in-line memory module) kısalt.
|
bellek çiplerini ana karttaki çift sıralı bellek modülü soketine bağlayan baskılı devre kartı |
|