karşın - Türkçe İngilizce Sözlük

karşın

"karşın" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 23 sonuç

Türkçe İngilizce
General
karşın for all zf.
For all his supposed psychic powers, he could not predict his own death.
Sözde psişik güçlerine karşın kendi ölümünü tahmin edemedi.

More Sentences
karşın despite ed.
Despite that positive news, there's another side of the coin.
Tüm bu iyi haberlere karşın bir de madalyonun öteki yüzü var.

More Sentences
karşın in spite of ed.
In spite of the depression, the prices of commodities are still high.
Ekonomik durgunluğa karşın, ticari ürün fiyatları hala yüksek.

More Sentences
karşın though bağ.
No specific budgetary provision is envisaged, though this is certainly called for.
Bütçeye ilişkin herhangi bir spesifik hüküm planlanmamasına karşın bu kesinlikle talep edilen bir husustur.

More Sentences
karşın although bağ.
Although she grew up in Japan, she can speak perfect English.
Japonya'da büyümüş olmasına karşın mükemmel İngilizce konuşabiliyor.

More Sentences
Technical
karşın although bağ.
Although I was tired, I did my very best.
Yorgun olmama karşın, elimden gelenin en iyisini yaptım.

More Sentences
General
karşın regardless of the fact that zf.
karşın much as/though zf.
karşın notwithstanding ed.
karşın as ed.
karşın malgrado ed.
karşın malgre ed.
karşın over ed.
karşın despite the fact that bağ.
karşın albeit bağ.
karşın altho bağ.
karşın but yet bağ.
karşın in spite of the fact that bağ.
karşın albe bağ.
Phrases
karşın in the face expr.
Colloquial
karşın still and all zf.
Archaic
karşın mauger ed.
karşın maugre ed.

"karşın" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 92 sonuç

Türkçe İngilizce
General
buna karşın after all zf.
A number of Member States were opposed to it, and in this way, a compromise can be struck after all.
Bazı Üye Devletler buna karşı çıkıyordu ve bu şekilde bir uzlaşma sağlanabilir.

More Sentences
birinci olmamasına karşın ödül veya mansiyon alan yarışmacı runner-up i.
bir robotun veya insan olmayan bir aygıtın insana, canlı bir varlığa çok benzer olmasına karşın hissedilen huzursuzluk hissi uncanny valley i.
akıl ve maddenin birbirine eşlik etmesine karşın birbiri ile ilişkili olmadığını öne süren felsefi teori parallelism i.
yanılmalara karşın bir işten sıyrılıp çıkmak muddle on f.
yanılmalara karşın bir işten sıyrılıp çıkmak muddle along f.
çelişkili görünmesine karşın büyük ölçüde doğru olan paradoxical s.
içi boş olmasına karşın genel ilgi gören popcorn s.
amatör olmasına karşın maddi kazanç sağlayan semiamateur s.
buna karşın in spite of this zf.
her şeye karşın nonetheless zf.
buna karşın on the other hand zf.
buna karşın in spite of that zf.
buna karşın in any event zf.
buna karşın in any case zf.
tüm yeteneğine karşın for all his talent zf.
buna karşın all the same zf.
buna karşın none the less zf.
söylenen herşeye karşın for all that zf.
buna karşın ever then zf.
buna karşın notwithstanding zf.
her şeye karşın after all zf.
buna karşın by contrast with zf.
buna karşın nevertheless zf.
her şeye karşın for all zf.
buna karşın again zf.
buna karşın ne’ertheless zf.
buna karşın algates [obsolete] zf.
-e karşın much as/though zf.
kendine karşın malgré lui zf.
birkaç istisnaya karşın on the whole zf.
her şeye karşın for all that zf.
-e karşın despite ed.
-e karşın in despite of ed.
-e karşın in spite of ed.
-e karşın in comparison with ed.
-e karşın considering ed.
-e karşın with ed.
-e karşın notwithstanding ed.
-e karşın in contrast to ed.
-e karşın by [scotland] ed.
karşın her ne kadar despite the fact that bağ.
buna karşın but however bağ.
-e karşın although bağ.
-e karşın though bağ.
-e karşın while bağ.
Phrasals
engel veya zorluklara karşın devam etmek plow ahead f.
Phrases
buna karşın tout de même [french] zf.
buna karşın tout est perdu fors l'honneur [french] zf.
bütün zorluklara rağmen/karşın by hell or high water expr.
bütün zorluklara rağmen/karşın hell or high water expr.
(bir şeye) karşın in defiance of (something) expr.
(bir şeye) karşın in spite of (something) expr.
(bir şeye) karşın in the face of (something) expr.
Colloquial
buna karşın for all that expr.
buna karşın in contrast with expr.
buna karşın over against expr.
her şeye karşın come what may expr.
öyle olmasına karşın for all that expr.
'-e rağmen/karşın as much as expr.
-e karşın for all... expr.
buna karşın that having been said expr.
Idioms
tüm olumsuzluklara karşın görüşlerini ya da inançlarını savunmayı sürdürmek stick to one's guns f.
tüm olumsuzluklara karşın görüşlerini ya da inançlarını savunmayı sürdürmek stick to guns f.
güçlüklere karşın devam etmek hang on f.
çektiği bütün zahmete karşın for all one's trouble expr.
istediğine karşın against one's will expr.
öyle olmasına karşın even so expr.
(bir şeye) karşın in the teeth of (something) expr.
Trade/Economic
ana parası devam eden buna karşın faizi kullanılan fon endowment fund i.
konjonktürün daralma döneminde firmaların emeği tam kapasite çalıştırmamalarına karşın onları işte tutmaları ve görevlerine son vermemeleri labor hoarding i.
Law
davalının suçunu itiraf etmemesine karşın ileri sürülen iddiaları kabul etmesi nolo contendere i.
ab'nin metrik sistemi dayatmasına karşın imparatorluk birimlerini kullanmaya devam ettiği için yargılanmayı göze alan dükkan sahibi veya tüccar metric martyr [uk] i.
Medical
ampüte edilmesine karşın varlığı hissedilen uzuv phantom limb i.
Pathology
bireyin zihinsel engeline karşın belirli alanlarda üstün yetenek sergilediği bir bozukluk savant syndrome i.
Food Engineering
et olmamasına karşın gıdaya et kokusu ve tadı veren katkı maddesi imitation meat i.
et olmamasına karşın gıdaya et kokusu ve tadı veren katkı maddesi mock meat i.
et olmamasına karşın gıdaya et kokusu ve tadı veren katkı maddesi meat substitute i.
et olmamasına karşın gıdaya et kokusu ve tadı veren katkı maddesi meat analogue i.
et olmamasına karşın gıdaya et kokusu ve tadı veren katkı maddesi meat alternative i.
et olmamasına karşın gıdaya et kokusu ve tadı veren katkı maddesi faux meat i.
Physics
izole sisteme ait toplam enerjinin iç değişikliklere karşın sabit kaldığını öne süren temel bir fizik yasası first law of thermodynamics i.
Biology
bir veya daha fazla tür üyesinin ayrı koloniler yönetmelerine karşın birbirlerine müdahale etmeden yakın yaşaması parabiosis i.
Agriculture
işlenmesine karşın verimliliği artmayan (toprak) ungrateful s.
Linguistics
artık kullanılmamasına karşın yeniden yapılandırılmış form preform i.
History
(antik roma'da) senatoda yer almasına karşın oy kullanamayan grup pedarian i.
Religious
isa'nın hem ilahi hem de insani doğaya sahip olmasına karşın tek bir ilahi iradeyi teşkil ettiğini savunan bir öğreti monotheletism i.
isa'nın hem ilahi hem de insani doğaya sahip olmasına karşın tek bir ilahi iradeyi teşkil ettiğini savunan bir öğreti monothelitism i.
Philosophy
empirik olarak edinilen bilgi ile ilişkili olmasına karşın bu bilginin ötesinde olduğu kabul edilen metempirical s.
Sport
(yarışta kazanma ihtimali düşük olmasına karşın) kazanan at roughie i.
Entomology
eski dünya'ya özgü olmasına karşın yanlışlıkla minnesota'ya taşınarak yoncalara ciddi zararlar vermiş bir böcek alfalfa plant bug (adelphocoris lineolatus) i.
eski dünya'ya özgü olmasına karşın yanlışlıkla minnesota'ya taşınarak yoncalara ciddi zararlar vermiş bir böcek lucerne bug i.