legitimate

"legitimate" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 41 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	legitimate s.	meşru
It therefore has no legitimate right to impose its decisions. Dolayısıyla kendi kararlarını dayatma konusunda meşru bir hakkı yoktur. More Sentences
General
2	Genel	legitimate s.	haklı
I think that the rapporteur's concerns are legitimate, but I have doubts as to the means. Raportörün endişelerinin haklı olduğunu düşünüyorum, ancak bunun nasıl yapılacağı konusunda şüphelerim var. More Sentences
Trade/Economic
3	Ticaret/Ekonomi	legitimate s.	meşru
It therefore has no legitimate right to impose its decisions. Dolayısıyla kendi kararlarını dayatma konusunda meşru bir hakkı yoktur. More Sentences
Law
4	Hukuk	legitimate s.	haklı
I think that the rapporteur's concerns are legitimate, but I have doubts as to the means. Raportörün endişelerinin haklı olduğunu düşünüyorum, ancak bunun nasıl yapılacağı konusunda şüphelerim var. More Sentences
5	Hukuk	legitimate s.	meşru
It therefore has no legitimate right to impose its decisions. Dolayısıyla kendi kararlarını dayatma konusunda meşru bir hakkı yoktur. More Sentences
6	Hukuk	legitimate s.	yasal
Because there have been and they are all legitimate. Çünkü olmuştur ve hepsi de yasaldır. More Sentences
Technical
7	Teknik	legitimate s.	meşru
It therefore has no legitimate right to impose its decisions. Dolayısıyla kendi kararlarını dayatma konusunda meşru bir hakkı yoktur. More Sentences
8	Teknik	legitimate s.	yasal
Because there have been and they are all legitimate. Çünkü olmuştur ve hepsi de yasaldır. More Sentences
Common Usage
9	Yaygın Kullanım	legitimate f.	meşrulaştırmak
General
10	Genel	legitimate i.	ciddi drama tiyatrosu
11	Genel	legitimate i.	ciddi olarak görülen kimse
12	Genel	legitimate f.	nesebini tashih etmek (çocuğun)
13	Genel	legitimate f.	mazur göstermek
14	Genel	legitimate f.	yasallaştırmak
15	Genel	legitimate f.	yasal hale getirmek
16	Genel	legitimate f.	babası olduğunu onaylamak
17	Genel	legitimate f.	haklı çıkarmak
18	Genel	legitimate f.	onaylamak
19	Genel	legitimate f.	meşru kılmak
20	Genel	legitimate s.	türel
21	Genel	legitimate s.	kabul edilmiş kurallara uygun
22	Genel	legitimate s.	mantıklı
23	Genel	legitimate s.	akla uygun
24	Genel	legitimate s.	meşru olarak doğmuş
25	Genel	legitimate s.	yerinde
26	Genel	legitimate s.	helal
27	Genel	legitimate s.	kanuni
28	Genel	legitimate s.	geçerli
29	Genel	legitimate s.	makul
Trade/Economic
30	Ticaret/Ekonomi	legitimate s.	yasalara uygun
Law
31	Hukuk	legitimate f.	hukuki kılmak
32	Hukuk	legitimate f.	meşru kılmak
33	Hukuk	legitimate f.	meşruiyet vermek
34	Hukuk	legitimate f.	nesebi tashih etmek
35	Hukuk	legitimate s.	meşru doğmuş
36	Hukuk	legitimate s.	kanuni
37	Hukuk	legitimate s.	nesebi sahih
Politics
38	Siyasal	legitimate s.	kanuni
Medical
39	Medikal	legitimate s.	lejitimat
Theatre
40	Tiyatro	legitimate s.	profesyonel (tiyatro)
41	Tiyatro	legitimate s.	profesyonel olarak sahnelenen

"legitimate" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 33 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	legitimate interests i.	meşru menfaatler
It is also very important to consider the legitimate interest of Trade mark holders in their home markets. Ticari marka sahiplerinin kendi iç pazarlarındaki meşru menfaatlerinin dikkate alınması da çok önemlidir. More Sentences
2	Genel	legitimate right i.	meşru hak
For far too long the Palestinian people have been denied their legitimate rights. Filistin halkı çok uzun zamandır meşru haklarından mahrum bırakılıyor. More Sentences
Law
3	Hukuk	legitimate government i.	meşru hükümet
The Commission supports President Gbagbo and his legitimate government, both put in place by democratic elections. Komisyon, demokratik seçimlerle işbaşına gelen Başkan Gbagbo ve meşru hükümetini desteklemektedir. More Sentences
Politics
4	Siyasal	legitimate demands i.	meşru talepler
However, in politics conformity of interests is a valuable means of achieving legitimate demands. Ancak siyasette çıkarların uyumu, meşru taleplerin elde edilmesi için değerli bir araçtır. More Sentences
General
5	Genel	legitimate record i.	uygun kayıt
6	Genel	halal/lawful/legitimate/licit profit (earnings/ income) i.	helal kazanç
7	Genel	legitimate ground i.	meşru zemin
8	Genel	legitimate explanation i.	mantıklı açıklama
9	Genel	become legitimate f.	yasal nitelik kazanmak
10	Genel	on a legitimate basis zf.	meşru bir zeminde
Speaking
11	Konuşma	a legitimate job i.	yasal bir iş
Trade/Economic
12	Ticaret/Ekonomi	legitimate power i.	yasal güç
13	Ticaret/Ekonomi	legitimate power i.	yasal yetki
Law
14	Hukuk	legitimate interest i.	meşru menfaat
15	Hukuk	legitimate self-defense i.	meşru müdafaa
16	Hukuk	legitimate representative i.	meşru temsilci
17	Hukuk	legitimate child i.	meşru çocuk
18	Hukuk	legitimate child i.	nesebi meşru çocuk
19	Hukuk	legitimate child i.	sahih çocuk
20	Hukuk	legitimate copy i.	yasal kopya
21	Hukuk	legitimate proceedings i.	yasal takip
22	Hukuk	without prejudice to the legitimate interests of the right holder expr.	hak sahibinin meşru menfaatlerine halel getirmeksizin
Politics
23	Siyasal	legitimate representative i.	meşru temsilci
24	Siyasal	legitimate defense i.	meşru savunma
25	Siyasal	legitimate leader i.	meşru lider
26	Siyasal	legitimate authority i.	meşru otorite
Technical
27	Teknik	legitimate key i.	kurallara uygun anahtar
Computer
28	Bilgisayar	legitimate key i.	kurallara uygun anahtar
29	Bilgisayar	legitimate record i.	uygun kayıt
Theatre
30	Tiyatro	legitimate theatre i.	ciddi tiyatro
31	Tiyatro	legitimate theater i.	ciddi tiyatro
32	Tiyatro	legitimate theater i.	profesyonel ve çok kaliteli tiyatro
Star Wars
33	Star Wars	legitimate power i.	yasal güç