| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Yaygın Kullanım | negotiation i. | müzakere | ||
|
This compromise solution was arrived at after careful negotiations over many months. Bu uzlaşmacı çözüme aylar süren dikkatli müzakereler sonucunda ulaşılmıştır. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | negotiation i. | görüşme | ||
|
Hopefully it could be turned into an asset for that peace negotiation process. Umarım bu barış görüşmeleri süreci için bir değere dönüştürülebilir. More Sentences |
||||
| Genel | negotiation i. | pazarlık | ||
|
The bank robbers released the hostages after hours of negotiation. Banka soyguncuları saatler süren pazarlığın ardından rehineleri serbest bıraktı. More Sentences |
||||
| Trade/Economic | ||||
| Ticaret/Ekonomi | negotiation i. | görüşme | ||
|
The fate of the hostages depends on the result of the negotiation. Tutsakların kaderi görüşmenin sonucuna göre değişir. More Sentences |
||||
| Ticaret/Ekonomi | negotiation i. | müzakere | ||
|
The Belgian Presidency has pledged to maintain the intensive pace of negotiations. Belçika Dönem Başkanlığı müzakerelerin yoğun temposunu sürdürme taahhüdünde bulundu. More Sentences |
||||
| Law | ||||
| Hukuk | negotiation i. | müzakere | ||
|
During the negotiation phase the lack of appropriate transparency was deplored in the report. Müzakere aşamasında uygun şeffaflığın olmaması raporda üzüntüyle karşılanmıştır. More Sentences |
||||
| Politics | ||||
| Siyasal | negotiation i. | görüşme | ||
|
The negotiation ended in failure. Görüşme başarısızlıkla sonuçlandı. More Sentences |
||||
| Siyasal | negotiation i. | müzakere | ||
|
This must not lead to negotiations without binding effect. Bu, bağlayıcı etkisi olmayan müzakerelere yol açmamalıdır. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | negotiation i. | paraya çevirme | ||
| Genel | negotiation i. | uzlaşma | ||
| Genel | negotiation i. | ciro etme | ||
| Genel | negotiation i. | ciro etme (çek/bono) | ||
| Genel | negotiation i. | aşma (engeli) | ||
| Genel | negotiation i. | zor bir durumu atlatma | ||
| Genel | negotiation i. | anlaşmaya varma | ||
| Genel | negotiation i. | kırdırma (senet) | ||
| Genel | negotiation i. | devretme | ||
| Trade/Economic | ||||
| Ticaret/Ekonomi | negotiation i. | ciro etme | ||
| Ticaret/Ekonomi | negotiation i. | ciro edilebilir aracın tedavüle konması | ||
| Ticaret/Ekonomi | negotiation i. | iştira | ||
| Ticaret/Ekonomi | negotiation i. | senedin ıskonto edilmesi | ||
| Politics | ||||
| Siyasal | negotiation i. | pazarlık etme | ||
| Tobacco | ||||
| Tütün | negotiation i. | muhabir | ||
