Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | rahatlıkla | easily zf. | ||
Today, I can easily outline the argument that I put forward at that time. Bugün, o zaman öne sürdüğüm argümanı rahatlıkla özetleyebilirim. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | rahatlıkla | effortlessly zf. | ||
These people speak Esperanto effortlessly, don't they? Bu insanlar rahatlıkla Esperanto konuşuyorlar, değil mi? More Sentences |
||||
Genel | rahatlıkla | clear zf. | ||
I can see clear to the beach from my window. Penceremden sahili rahatlıkla görebiliyorum. More Sentences |
||||
Genel | rahatlıkla | easefully zf. | ||
Genel | rahatlıkla | readily zf. | ||
Genel | rahatlıkla | cavalierly zf. | ||
Genel | rahatlıkla | conveniently zf. | ||
Phrases | ||||
İfadeler | rahatlıkla | without ever being fully extended expr. | ||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | rahatlıkla | in a breeze expr. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | eşcinsellerin eşcinsel olduklarını rahatlıkla söylemeleri gerektiğini savunan düşünce | gay pride i. |
Genel | rahatlıkla yenmek | walk away from f. |
Genel | rahatlıkla söyleyivermek | throw out f. |
Genel | rahatlıkla ilgili | amenity s. |
Phrasals | ||
Öbek Fiiller | kolaylıkla/rahatlıkla yenmek | breeze in f. |
Colloquial | ||
Konuşma Dili | bir şeyi rahatlıkla kazanmak | walk it f. |
Idioms | ||
Deyim | kolayca/rahatlıkla başa çıkmak | have an easy time of it f. |
Deyim | rahatlıkla erişilebilir | at the end of (one's) fingertips expr. |
Deyim | -i bilmenin verdiği rahatlıkla | safe in the knowledge that... expr. |
Aeronautic | ||
Havacılık | uçak kullanan personelin uçuş çevresindekilerini rahatlıkla görebilmesi ve kendilerinin de görülmesine dair kurallar | see-and-be seen rules i. |