clear - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

clear

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"clear" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 245 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
clear s. belirgin
clear s. net
clear s. berrak
clear s. açık
clear s. temiz
General
clear i. boşluk
clear i. boş alan
clear i. aklanmış olma
clear i. beraat
clear i. (marangozluk) iki uç arasındaki mesafe
clear i. iki nesnenin en yakın yüzeyleri arasındaki mesafe
clear i. duvarlar arasındaki mesafe
clear i. açıklık
clear i. saha
clear i. engelsiz arazi
clear f. tahliye etmek
clear f. temize çıkarmak
clear f. defolmak
clear f. aşmak
clear f. kazanmak
clear f. ödemek
clear f. gidermek
clear f. berraklaşmak
clear f. açılmak
clear f. açmak
clear f. dağılmak
clear f. boşaltmak
clear f. aklamak
clear f. açık hale getirmek
clear f. kapatmak
clear f. kaldırmak
clear f. açıklamak
clear f. elde etmek
clear f. kurtarmak
clear f. aydınlatmak
clear f. geçmek
clear f. sıyırıp geçmek
clear f. bilgi vermek
clear f. temizlenmek
clear f. takas etmek
clear f. yerine kaldırmak
clear f. temizlemek
clear f. engeli aşmak
clear f. suçsuz çıkarmak
clear f. ışık tutmak
clear f. açıklığa kavuşturmak
clear f. aydınlığa kavuşturmak
clear f. onayını almak
clear f. onaylamak
clear f. yetkilendirmek
clear f. yetki vermek
clear f. yetki almak
clear f. izin vermek
clear f. izin almak
clear f. (sis, pus) dağılmak
clear f. (nesneleri, engelleri) ayıklamak
clear f. yolu açmak
clear f. tabağını bitirmek
clear f. (yemeği) silip süpürmek
clear f. boğazını temizlemek
clear f. öksürür gibi ses çıkarmak
clear f. (belirli bir yükseklik veya mesafede) atlamak
clear f. (mal) tamamı satılmak
clear f. tüm izlerini yok etmek
clear f. sesi yumuşatmak
clear f. üzerinden atlamak
clear f. ölmek
clear f. yok olmak
clear f. yitip gitmek
clear f. (alnı, yüzü) kırışıksız hale getirmek
clear f. uzaklaştırmak
clear f. müsaade etmek
clear f. (kalkış, iniş) izin vermek
clear f. (hava) açılmak
clear f. tahsil etmek
clear f. sıyırmak
clear f. (yüz) aydınlanmak
clear f. (sivilce) yok olmak
clear f. net kazanmak
clear s. aydınlık
clear s. saydam
clear s. celi
clear s. seçik
clear s. katışıksız
clear s. vazıh
clear s. tam
clear s. duru
clear s. sakin
clear s. kolaylıkla duyulan
clear s. açık seçik
clear s. dolu olmayan
clear s. şeffaf
clear s. bariz
clear s. peyda
clear s. anlaşılır
clear s. pürüzsüz (cilt)
clear s. boş (zaman açısından)
clear s. engelsiz
clear s. zeki
clear s. belli
clear s. bulutsuz
clear s. bütün
clear s. kesin
clear s. kolaylıkla anlaşılan
clear s. açık (gök)
clear s. meydanda
clear s. aydın
clear s. hudutsuz
clear s. sarih
clear s. sarahatli
clear s. ortada
clear s. belirli
clear s. saf
clear s. belgin
clear s. emin
clear s. boş
clear s. işkilsiz
clear s. ayan
clear s. çetrefilsiz
clear s. temiz
clear s. parlak
clear s. kolay işitilir
clear s. pak
clear s. kuşkusu olmayan
clear s. aşikar
clear s. takıntısız
clear s. tiz
clear s. keskin
clear s. zeki
clear s. çabuk algılayan
clear s. kolay algılayan
clear s. mutlak
clear s. salt
clear s. uzaklaşmış
clear s. bağlantısı kesilmiş
clear s. teması kesilmiş
clear s. net
clear s. kesinti sonrası
clear s. (kürk) düz renkli
clear s. (kürk) beneksiz
clear s. suçsuz
clear s. dertsiz
clear s. kafası rahat
clear s. açıkça
clear s. rahatça
clear zf. uzağa
clear zf. açıkça
clear zf. bütünüyle
clear zf. tamamen
clear zf. tüm
clear zf. uzakta
clear zf. tümüyle
clear zf. net duyulan bir sesle
clear zf. açığa
clear zf. rahatlıkla
Colloquial
clear f. net bir miktar para kazanmak
clear s. sarhoş
clear s. fitil gibi
clear s. dut gibi
clear s. küfelik
clear s. zom
clear s. zilzurna sarhoş
clear zf. sek
Trade/Economic
clear f. borcunu ödemek
clear f. borçtan kurtulmak
clear f. boşaltmak
clear f. gümrükten mal çekmek
clear f. halletmek
clear f. gümrükten çekmek
clear f. kar etmek
clear f. kanuni şekle sokmak
clear f. tahsil etmek
clear f. tahliye etmek
clear f. yük boşaltmak
clear f. (ticaret senedi) takas odasından geçirmek
clear s. borçsuz
clear s. yükümlülüğü olmayan
clear s. yüksüz
Law
clear f. dava görmek
clear f. davayı çözüme kavuşturmak
Politics
clear f. gizli bilgilere erişim hakkı vermek
Technical
clear f. motoru temizlemek
clear f. rölantide çalışan motorun (karbondan arındırmak için) gaz kelebeğini açmak
clear f. (askeri) hava üstünlüğü elde etmek için bölgeyi düşmandan temizlemek
clear s. berrak
clear s. bağlantısı ve teması olmayan
clear s. bulanık olmayan
clear s. net
clear s. serbest
clear s. parlak
Computer
clear i. silme
clear f. silmek
clear s. açık
clear s. temiz
clear expr. boşalt
clear expr. sil
clear expr. temizle
Telecom
clear f. (posta, telefon araması) yönlendirmek
Electric
clear f. (devrenin) elektriğini kesmek
Textile
clear s. (kumaş) pürüzsüz
Construction
clear s. şeffaf
Woodworking
clear i. kusurlu olmayan kereste parçası
Aeronautic
clear f. (uçaklara) kalkış izni vermek
Marine
clear f. ayrılmak
clear f. boşaltmak
clear f. geçiş müsaadesi almak
clear f. limanı terk etmek
Medical
clear s. (göğüs, ciğer) normal
clear s. (göğüs, ciğer) anormal ses çıkarmayan
Food Engineering
clear s. (çorba) kıvam verici içermeyen
Chemistry
clear f. ana çözeltiden (şeker kristallerini) arındırmak
Biology
clear f. (numuneleri) sıvıya daldırarak şeffaf hale getirmek
Zoology
clear i. tüyleri düz renkli kuş
clear i. kürkü düz renkli hayvan
Breeding
clear i. kısır kuluçkalık yumurta
clear s. (yumurta) kısır
Forestry
clear f. ormandaki tüm ağaçları kesmek
clear s. (ağaç gövdesi, kereste) üzerinde budak, dal ve benzeri çıkıntıları olmayan
clear s. (kereste) lekesiz
clear s. (kereste) kusurlu olmayan
Linguistics
clear i. şifresiz dil
clear i. düzyazı
clear s. ince
clear s. (l sesi) ince ünlü tınısı olan
clear s. aynı hecedeki bir ünlünün önünde bulunan
clear s. (konuşma sesi) sürtünmesiz veya soluklamasız çıkarılan
Religious
clear i. (scientology inancında) istenmeyen etkilerden arınmışlık hali
clear s. (scientology inancında) deneyim izinden arınmış
Meteorology
clear s. açık
Military
clear f. (mesajın) iletilmesini ve alınmasını sağlamak
clear f. (mesajı) deşifre etmek
Hunting
clear f. silahı boşaltmak
clear f. silahtaki tıkanıklığı gidermek
Sport
clear i. kolayca pas verilebilir
clear i. (badmintonda) rakibin kafasının üstünden yapılan derin atış
clear i. (hokey, futbol gibi oyunlarda) topu savunma bölgesinden çıkarma
clear f. (topu) hedeften veya savunma bölgesinden uzaklaştırmak
clear f. (lakros, hokey) topu savunma bölgesinin dışına atmak
clear f. topu savunma hedefinden uzağa atarak savunma yapmak
clear f. (aletsiz dalış) istenmeyen suyu dışarı atmak
clear s. (atla gösteri atlayış çemberi) devrilecek çitin veya puan kaybının olmadığı
Card
clear f. rakibi destedeki tüm kartları oynamaya zorlayarak kartları toplayıp desteyi kazanmak
clear s. (hearts oyununda) ceza kartı almamış
Photography
clear f. (fotoğraf filmini) gümüş halojenürden arındırmak
Ottoman Turkish
clear s. zahir

"clear" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
become clear f. belli olmak
be clear f. belli olmak
General
clear span i. serbest açıklık
clear water i. duru su
clear opening i. serbest açıklık
clear conscience i. vicdan rahatlığı
clear lumber i. kusursuz kereste
clear ice i. cam buz
clear syrup i. beyaz şurup
a clear day i. bütün gün
a clear conscience i. gönül rahatlığı
becoming clear i. tebarüz
clear weather i. açık hava
a clear majority i. büyük bir çoğunluk
clear thinker i. mantıklı düşünen kimse
all clear i. tehlike geçti işareti
clear stance i. açık tavır
clear identity i. açık kimlik
one that become clear i. belirginleşen
(a) clear understanding i. net (bir) anlayış
(a) clear understanding i. net (bir) kavrayış
(a) clear understanding i. net (bir) kavrama
clear understanding i. tam olarak anlama
clear understanding i. net olarak kavrama
clear water i. berrak su
clear data i. şifresiz veri
clear opening i. net açıklık
clear spacing i. temiz açıklık
clear channel i. şifresiz kanal
clear distance i. temiz açıklık
clear glass i. saydam cam
clear-water reservoir i. temiz su deposu
clear-headedness i. ayıklık
clear-air turbulence i. açık hava türbülansı
crystal-clear fact i. su götürmez gerçek
clear tape i. şeffaf bant
clear box sealing tape i. şeffaf koli bandı
clear packaging tape i. şeffaf koli bandı
clear packing tape i. şeffaf koli bandı
clear box tape i. şeffaf koli bandı
a clear message i. açık bir mesaj
a clear mind i. zihin açıklığı
a clear mind i. salim kafa
clear book i. şeffaf dosya klasörü
clear bag i. şeffaf çanta
clear defect i. açık ayıp
clear-thinking i. mantıklı düşünme
clear voice i. berrak ses
clear voice i. net ses
clear and unambiguous definition i. açık ve belirsizliğe yer vermeyen tanım
clear and unambiguous definition i. açık ve belirsizliğe mahal vermeyen tanım
clear-headedness i. akıllılık
a clear picture i. net bir resim
clear account i. bakiyesiz hesap
clear thinking i. açık düşünme
clear picture i. net resim
clear answer i. net cevap
clear introduction i. net giriş
clear evidence i. kesin kanıt
clear writing i. açık yazı
clear night i. bulutsuz gece
clear threat i. açık tehdit
clear plastic i. şeffaf plastik
clear-up i. hesap tasfiyesi
clear-up i. hesap mutabakatı
clear-sightedness i. idrak becerisi
clear-sightedness i. ayırt etme becerisi
clear-sightedness i. muhakeme becerisi
clear up f. açmak
make clear f. netleştirmek
clear up f. geçmek (hastalık)
clear up f. toplamak
be in the clear f. gitmek (sis)
clear off f. yok etmek
clear up f. esrar perdesini kaldırmak
be in the clear f. şüphe altında olmamak
make something clear f. açıklamak
clear away f. kaldırmak
be in the clear f. uzaklaştırmak (bir şeyi bir yerden)
clear up f. düzelmek (hava)
clear out f. yıkılmak
clear out of f. toz olmak
stand clear of f. bir şeyden zarar görmeyecek kadar bir mesafede durmak
make clear f. belirginleştirmek
clear up f. parlaklaşmak
make something clear f. bir şeyi belli etmek
clear out f. boşaltmak
stand clear f. bir şeyden zarar görmeyecek kadar bir mesafede durmak
clear up f. çözmek
clear up f. gidermek (hastalığı)
clear through the customs f. gümrükten çıkarmak
make clear f. belli etmek
keep clear of f. sakınmak
clear up f. bulmak
become clear f. tebarüz etmek
clear away f. toparlamak
clear up f. tasfiye etmek
clear something up f. düzene sokmak
keep clear of f. çekinmek
become clear f. belirginleşmek
clear something up f. düzene koymak
clear up f. açıklığa kavuşturmak
be in the clear f. açılmak (gökyüzü/hava)
clear the air f. şüpheleri gidermek
get clear of f. ayrılmak
be in the clear f. masumluğu ispatlanmış olmak
stand clear of f. uzak durmak
clear up f. bilgi vermek
be in the clear f. izin vermek
be in the clear f. açılmak
clear away f. yok olmak
become clear f. durulmak
clear out f. defolmak
get clear of f. el çekmek
clear out f. ortadan kaybolmak
clear off f. çekip gitmek
clear away f. temizlemek
make something clear f. bir şeyi belirtmek
clear up f. tamamlamak
clear off f. tabanları yağlamak
clear up f. çözümlemek
clear up f. halletmek
clear up f. düzene sokmak
clear up f. parlatmak
keep clear of f. kaçınmak
clear away f. açmak
be in the clear f. kapatmak (borcu)
clear off f. açmak
clear the table f. sofrayı kaldırmak
clear out f. çekip gitmek
become clear f. berraklaşmak
clear off f. ortadan kaybolmak
be in the clear f. kaldırmak (bir şeyi bir yerden)
clear away f. toplamak
clear up f. düzene koymak
clear away f. dağılmak
clear off f. defolmak
be in the clear with f. izin almak (birinden bir şey için)
clear up f. aydınlanmak
clear something away f. kaldırmak
clear out f. tahliye etmek
stand clear f. uzak durmak
clear up f. çözülmek
stand clear of f. ile temas etmemeye çalışmak
stand clear of f. sakınmak
be in the clear f. takas etmek (banka çekini)
become clear f. aydınlanmak
clear land f. arazi açmak
clear the ball f. topu uzaklaştırmak
clear off f. bitirmek
clear away f. etrafı toparlamak
make clear f. durultmak
clear away f. kaybolmak
clear something up f. toparlamak
clear off f. ortadan kaldırmak
be in the clear f. gidermek (bulutları/sisi)
stand clear of f. birinden uzak kalmak
clear of f. arındırmak
clear up f. düzelmek
be in the clear f. yok etmek (bir şeyi bir yerden)
make clear f. adını koymak
clear out f. toz olmak
clear up f. etrafı toparlamak
stand clear of f. bir şeyi kullanmamak
clear through customs f. gümrükten geçirmek
clear away f. ortadan kaldırmak
clear out f. hepsini satmak
clear the line f. hattı açık tutmak
clear the line f. telefonu meşgul etmemek
become clear f. netlik kazanmak
turn out to be clear f. netlik kazanmak
make clear f. belgilemek
clear up f. düzeltmek
clear up f. aydınlatmak
try to make (something) clear f. açıklamaya çalışmak
clear the debt f. borcu ödemek
clear one's errors f. hatalarını gidermek
clear the debt f. borcu temizlemek
clear the wreckage f. enkaz kaldırmak
clear the snow f. kar süpürmek
become clear f. anlaşılır olmak
become clear f. anlaşılır bir hal almak
clear the blockage f. tıkanıklığı gidermek
clear the blockage f. tıkanıklığı açmak
clear the goods (from the customs) f. malları çekmek
clear debt f. borç kapatmak
clear up the problems f. problemlerden kurtulmak
clear up the problems f. sorunları atlatmak
clear the table f. masanın üzerindekileri kaldırmak
clear the table f. masayı kaldırmak
clear the mine f. mayın temizlemek
clear the table f. masa toplamak
clear the table f. masayı toplamak
clear the debt f. borç kapamak
gain a clear understanding f. tam olarak anlamak
clear up the problem f. sorunu gidermek
clear up the mystery f. esrarı çözmek
clear up the mystery f. sırrı çözmek
clear up the mystery f. gizemi çözmek
clear the goods f. malı gümrükten çekmek
clear the goods from the port f. malı limandan çekmek
clear up f. toparlamak
clear out f. boşaltıp temizlemek
clear up f. düzenlemek
clear up f. (hava) açılmak
clear out f. çekilip gitmek
clear away f. kaldırıp götürmek
clear out f. tüymek
clear out f. sıvışmak
clear the table f. (masanın) boşlarını almak
clear the empties f. boşları almak
clear the table f. boşları almak
clear the empties f. (masanın) boşlarını almak
clear a piece of land (in order to grow crops) f. tarla açmak
clear the deck f. bütün ödülleri kazanmak
clear the deck f. işe hazırlanmak
clear the deck f. savaşa hazırlanmak
clear-cut f. tıraşlama kesmek (ağaçlık bir alanı)
clear-cut f. orman keserek tarla açmak
clear-cut f. tıraşlama kesmek
clear-cut f. ağaçlık bir alanı tıraşlama kesmek
clear-cut f. tüm ağaç ve çalıları kesmek
clear-cut f. ağaçlık bir alandaki tüm ağaç ve çalıları kesmek
clear-cut f. tarla açmak
be in the clear of f. faili olmadığını göstermek (bir suçun)
be in the clear f. üstünden geçmek
be in the clear f. masumiyetini göstermek
clear off f. bir yeri boşaltmak
clear off f. bir yeri tahliye etmek
clear off f. bir yeri tasfiye etmek
clear off the stock f. depoyu boşaltmak
clear up f. ışık tutmak
clear up f. aydınlığa kavuşturmak
sleep with a clear conscience f. başını yastığa rahat koymak
sleep with a clear conscience f. yatağa girince huzurlu uyumak
sleep with a clear conscience f. vicdanen rahat olmak
clear up the matter f. konuyu açıklığa kavuşturmak
clear up the subject f. konuyu açıklığa kavuşturmak
clear up the mess f. pisliği temizlemek
clear up the mess f. karışıklığı temizlemek
clear the protesters with pepper spray f. göstericileri biber gazı sıkarak dağıtmak
clear the protesters with pepper spray f. göstericileri biber gazıyla dağıtmak
make clear f. açıklaştırmak
clear of something f. -den uzak durmak
clear the wreckage f. (gemi/uçak) enkazı temizlemek
clear the hurdle f. engeli geçmek/aşmak
clear the table f. boşları toplamak
clear the empties f. boşları toplamak
start calling someone out of the clear blue f. birini birdenbire (telefonla) aramaya başlamak
clear up the problems f. sorunları gidermek
clear up the problems f. sorunları/problemleri çözmek
clear up the problems f. problemleri gidermek
have a clear view of f. net bir şekilde görmek
clear one's conscience f. vicdanını rahatlatmak
give a very clear message f. gayet açık bir mesaj vermek
clear the papers from the desk f. masadaki kağıtları kaldırmak/toplamak
not get/receive a clear-cut answer f. net bir yanıt almamak
not get/receive a clear-cut answer f. net bir cevap almamak
be clear on something f. (bir şey hakkında) açık/net olmak
clear the mind f. zihni boşaltmak
clear the table f. masayı toplamak
clear the throat f. boğazını temizlemek
clear up f. boğazını temizlemek
clear [obsolete] f. günahlarından arındırmak
clear [obsolete] f. kanıtlamak
clear (with) [obsolete] f. farkı kapatmak
clear (with) [obsolete] f. mutabakat yapmak
not clear s. net değil
clear eyed s. zeki
as clear as s. kadar temiz
as clear as light s. kolay anlaşılır
crystal clear s. dupduru
crystal clear s. apaçık
clear enough s. yeterince açık
clear sighted s. keskin gözlü
crystal clear s. billur gibi
very clear s. besbelli
clear headed s. anlayışlı
as clear as light s. apaçık
clear sighted s. aydın
clear as a day s. gün gibi açık
as clear as light s. belli
clear as mud s. anlaşılmaz
in the clear s. şüphe altında olmayan
very clear s. apaçık
loud and clear s. açık seçik
clear rinsing s. durulama
clear-headed s. anlayışlı
clear-cut s. düz
clear-cut s. kesin
clear-cut s. belirgin
clear-eyed s. keskin görüşlü
crystal-clear s. tamamen açık (belirgin)
clear-headed s. mantıklı
clear-cut s. biçimli
clear-sighted s. ileriyi gören
clear-cut s. sade
clear-sighted s. keskin gözlü
clear-cut s. düzgün
clear of s. -den uzak
clear-eyed s. zeki
clear-sighted s. sağgörülü
clear-cut s. net
clear-cut s. açık
crystal-clear s. tamamen belirgin
clear-headed s. aklı başında
clear-cut s. anlaşılır
clear-headed s. kafalı
in the clear s. temize çıkmış
in the clear s. aklanmış
in the clear s. borçsuz
in the clear s. borçlardan arınmış
clear and emphatic s. açık ve etkili
clear-headed s. akıllı
clear (of) s. (bir şeyden) arınmış
clear (of) s. (bir şey) içermeyen
in the clear s. iç ölçüm
clear [obsolete] s. şöhretli
clear [obsolete] s. şanlı
clear [obsolete] s. meşhur
clear-seeing s. net görüşlü
clear-seeing s. net algılayan
clear-seeing s. net bir anlayışa sahip
clear-shining s. parıl parıl parlayan
crystal clear s. (dil) akıcı
crystal clear s. (dil) anlaşılır
with clear conscience zf. açık alınlı
out of a clear sky zf. tepeden inme
out of clear sky zf. birdenbire
out of a clear sky zf. birdenbire
in the clear zf. tehlikede olmayan
out of clear sky zf. aniden
in the clear zf. açık olarak
in the clear zf. serbest
with clear conscience zf. vicdanı müsterih olarak
with clear conscience zf. huzurlu kalple
clear-headedly zf. akıllı bir şekilde
in the clear zf. düzyazı şeklinde
in the clear zf. şifresiz
clear to ed. ta -e kadar
keep clear! ünl. alarga
clr (clear) kısalt. açık
clr (clear) kısalt. net
Phrasals
clear up f. şüpheleri gidermek
clear up f. korkuları gidermek
clear off f. (hava) açılmak
clear off f. (sis, bulutlar) dağılmak
clear off f. (güneş) çıkmak
clear up f. açıklık getirmek
clear someone of something f. adını aklamak/temizlemek
clear someone's name f. adını aklamak/temizlemek
clear up f. aydınlatmak
clear out f. birşeyin içini boşaltmak
clear someone out of some place f. birilerini dışarı çıkarmak
clear someone out f. birilerini dışarı çıkarmak
clear something from some place f. bir yerden bir şeyleri kaldırmak/temizlemek/toplamak
clear up f. derleyip toparlamak
clear away f. defolmak
clear up f. çözüm bulmak
clear out f. çekip gitmek
clear off f. defolmak
clear off f. gözden kaybolmak
clear up f. hava düzelmek
clear away f. gözden kaybolmak
clear away f. kaçmak
clear out of f. kirişi kırmak
clear off f. kaçmak
clear out of f. kaçmak
clear something with someone f. onayını almak
clear out f. kaçmak
clear out f. kirişi kırmak
clear off f. sıvışmak
clear out of f. sıvışmak
clear away f. sıvışmak
clear out f. sıvışmak
clear off f. tümünü ödemek
clear away f. tümünü ödemek
clear up f. toparlamak
clear out of f. tüymek
clear out f. tüymek
clear someone of something f. (suçlamalardan) aklanmak
clear up f. (sağlık durumu) iyileşmek
clear up f. (hava) düzelmek
clear (someone or something) out of (some place) f. (birini/bir şeyi bir yerden) çıkarmak
clear (someone or something) out of (some place) f. (birini/bir şeyi bir yerden) zorla dışarı sevk etmek
clear (someone or something) out of (some place) f. (birini/bir şeyi bir yerden) dışarı çıkmaya zorlamak
clear (something) out of (some place) f. (bir şeyi bir şeyden) çıkarmak/atmak
clear (something) out of (some place) f. (bir yeri bir şeyden) temizlemek
clear (something) from (something) f. (bir şeyi bir şeyden/yerden) temizlemek
clear (something) from (something) f. (bir şeyi bir şeyden/yerden) kaldırmak
clear (something) from (something) f. (bir şeyi bir şeyden/yerden) almak
clear (something) from (something) f. (bir şeyi bir şeyden/yerden) toplamak
clear (something) with (someone) f. (bir şey) için (birinin) onayını/iznini almak
clear from some place f. bir yerden kaldırmak/temizlemek/toplamak
clear of (something) f. kendini (bir şeyden) aklamak/temizlemek
clear of (something) f. (bir şeyden) aklanmak/temizlenmek
clear something off something f. bir şeyi bir şeyden/yerden almak
clear something off something f. bir şeyi bir şeyden/yerden kaldırmak
clear off (of some place) f. (bir yerden) çıkmak
clear off (of some place) f. (bir yerden) ayrılmak
clear off (of some place) f. (bir yeri) terk etmek
clear off f. almak
clear off f. kaldırmak
clear off f. çıkmak
clear off f. gitmek
clear out f. dışarı çıkarmak
clear out f. zorla çıkarmak
clear out f. boşalmak
clear up f. anlaşılır hale getirmek
clear up f. cildi pürüzsüz yapmak
clear up f. cildi sivilcelerden temizlemek
clear up f. geçirmek
clear up f. ortadan kaldırmak
clear up f. geçmek
clear up f. ortadan kalkmak
clear up f. iyileştirmek
clear up f. (bulutlar, sis) dağılmak
clear up f. (gökyüzü) açılmak
clear with f. -den izin almak
clear with f. '-den onay almak
clear with f. '-e onaylatmak
clear out (of some place) f. (bir yerden) çıkmak
clear out (of some place) f. (bir yerden) ayrılmak
clear out (of some place) f. (bir yeri) terk etmek
clear out (of some place) f. (bir yerden) gitmek
clear out (of some place) f. (bir yerden) defolmak
clear out (of some place) f. (bir yerden) çıkıp gitmek
clear out f. (gerekli olmayan çalışanlardan, oyunculardan) kurtulmak
clear out f. göğsü ve akciğerleri temizlemek
clear (off) f. borcu tasfiye etmek
clear (off) f. borcu kapatmak
clear (of) f. (birinin) masumiyetini kanıtlamak
clear (of) f. suçtan aklamak
clear (of) f. beraat ettirmek
Phrases
make it clear f. bir konuda net olmak
with a clear conscience zf. açık alınla
with a clear conscience zf. vicdanı rahat olarak
it is clear that expr. açıktır ki
to be clear expr. açıklayıcı olması açısından
let me be clear expr. açık olmak gerekirse
to make it clear expr. açıklamak gerekirse
just to be clear expr. açıklığa kavuşturmak için söylüyorum
the coast is clear expr. meydan boş
it is quite clear expr. oldukça açıktır ki
the coast is clear expr. kimse yok
let's make it crystal clear expr. şunu açıklığa kavuşturalım
it is clear that expr. ...(olduğu) açıktır
Proverb
clear moon, frost soon gökyüzü açıksa don olacak demektir
Colloquial
everything's crystal clear i. her şey kristal kadar berrak
make clear f. açık açık anlatmak
make clear f. açıklamak
make clear f. açıklığa kavuşturmak
make clear f. açıklık getirmek
make clear f. aydınlığa kavuşturmak
be clear about f. hakkında emin olmak
clear customs f. gümrükten geçirmek
clear out one’s tab f. hesabını kapatmak
one’s sinuses to clear f. sinüsleri açılmak
clear cut s. açık biçimde tanımlanmış
loud and clear s. belirgin
clear cut s. biçimli
clear cut s. düzgün
clear-cut s. keskin hatlı
loud and clear expr. açık seçik
am I clear? expr. anlatabiliyor muyum?
loud and clear expr. açık ve net
clear as day expr. gün gibi aşikar
everything's crystal clear expr. her şey anlaşılır
clear cut expr. kolay anlaşılır
clear your desk expr. masanı boşalt (kovuldun)
clear your desk expr. pılını pırtını topla (kovuldun)
clear your desk expr. eşyalarını topla (kovuldun)
clear your desk expr. toparlan (kovuldun)
Idioms
clear blue water i. iki rakip grup arasındaki keskin ayrım
clear blue water i. iki rakip grup arasındaki derin yarık
clear blue water i. iki rakip grup arasındaki belirgin fark
clear blue water [uk] i. açık bir fark
clear blue water [uk] i. keskin bir ayrım
clear blue water [uk] i. belirgin bir fark
clear blue water [uk] i. rakipler arasındaki keskin uçurum
clear blue water [uk] i. rakipler arasındaki kapanmaz boşluk
clear as vodka i. berrak
as clear as vodka i. berrak
clear sailing i. işlerin yolunda gitmesi
clear sailing i. işlerin sorunsuz ilerlemesi
clear sailing i. işlerin pürüzsüz gitmesi
a clear case i. muhakkak
in the clear i. tehlikeden uzak
clear conscience i. vicdanın temiz olması
clear conscience i. vicdan rahatlığı
get clear f. sorumluluktan kurtulmak
get clear f. utançtan kurtulmak
get clear f. aklanmak
clear (one's) desk f. (birinin) masasındaki her şeyi toplamak
clear (one's) desk f. masayı temizlemek
clear (one's) desk f. sıranın üstünü boşaltmak
clear (one's) desk f. masasını toplamak (kovulmak )
clear (one's) desk f. eşyalarını toplamak (kovulmak)
clear (one's) desk f. işten atılmak
clear (one's) desk f. işten çıkarılmak