saatler - Türkçe İngilizce Sözlük

saatler

"saatler" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç

Türkçe İngilizce
General
saatler hours i.
saatler clocks and watches i.

"saatler" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 63 sonuç

Türkçe İngilizce
General
geç saatler late hours i.
This late hour receives all the publicity available to Parliament, through all of its mechanisms.
Bu geç saatte, Parlamento'nun tüm mekanizmaları vasıtasıyla ulaşabileceği tüm kamuoyu bilgilendirilmektedir.

More Sentences
farklı saatler different hours i.
I work different hours every day.
Her gün farklı saatlerde çalışıyorum.

More Sentences
uzun saatler çalışmak work long hours f.
Virtually my whole marriage, I've worked long hours.
Neredeyse evliliğim boyunca uzun saatler çalıştım.

More Sentences
gece yarısından sonraki ilk saatler the small hours i.
gece geç saatler the small hours i.
muayenehanenin açık olduğu saatler surgery hours i.
televizyonun en çok izlendiği saatler prime time i.
trafiğin en sıkışık olduğu saatler peak traffic hours i.
boş saatler vacant hours i.
en işlek saatler peak time i.
içki satışının serbest olduğu saatler permitted hours i.
erken saatler the wee hours i.
mesai dışı saatler time off i.
çalışılmayan saatler time off i.
yoğun olan saatler peak hours i.
yoğun olmayan saatler off-peak hours i.
trafiğin en yoğun olduğu saatler rush hour i.
işçinin çalıştığı saatler shift i.
gece yarısından sonraki saatler small hours i.
sabit saatler fixed hours i.
belli günlerde ve saatler arasında (müşterilere yönelik) ucuz/indirimli akşam yemeği early bird dinner i.
(bir yerin) açık olduğu saatler opening hours i.
(bir şeye) saatler kalmak be just hours away f.
(saatler belirli bir zamanı) vurmak chap [scottish] f.
saatler süren hourlong s.
saatler boyunca for hours at a time zf.
Colloquial
en eğlenceli saatler the shank of the evening [dated] i.
eğlencenin başladığı saatler the shank of the evening [dated] i.
(berberden sonra) saatler olsun enjoy your new haircut! expr.
gece yarısından sonraki ilk saatler the early hours (of the night) expr.
Idioms
gece yarısından hemen sonraki saatler the small hours of the night i.
gece yarısından hemen sonraki saatler the wee hours of the night i.
anneler için esnek saatler gibi faydaları olan fakat onlara yükselmek için çok az olanak tanıyan bir çalışma planı mommy track i.
çalışan anneler için çizilmiş esnek saatler gibi faydaları olan fakat onlara yükselmek için çok az olanak tanıyan bir kariyer planı mommy track i.
günün ağardığı saatler early beam expr.
günün ağardığı saatler early beams expr.
Speaking
saatler yetmemek there aren't enough hours in the day expr.
saatler sonra after hours expr.
Trade/Economic
bilfiil çalışma saatler actual hours i.
bir fabrikanın üretimde bulunduğu saatler productive time i.
çalışılmış gibi sayılan saatler considered hours worked i.
çalışılan saatler hours worked i.
çalışılmış sayılan saatler considered hours worked i.
izinli saatler absence hours i.
normal saatler normal hours i.
trafiğin yoğun olduğu saatler rush hour i.
Media
uzun saatler negatif haber okuma takıntısı doomscrolling i.
uzun saatler negatif haber okuma takıntısı doomsurfing i.
televizyonun en çok izlendiği saatler primetime f.
Technical
çalışma dışı saatler off-hours i.
çalışılmayan saatler off-hours i.
elektronik saatler electronic clocks and watches i.
Computer
projelere göre saatler hour by project i.
planlanmış saatler scheduledtimes i.
tarihler, saatler ve sayılar dates, times, and numbers i.
çalışılan saatler hours worked expr.
gün -saatler day by hours expr.
Television
televizyon izleyici sayısının en düşük olduğu gece ile sabah arasındaki saatler graveyard slot i.
televizyonun en çok izlendiği saatler için oluşturulan primetime s.
Automotive
yoğun saatler peak period i.
Traffic
trafiğin en yoğun olduğu saatler peak traffic hours i.
Marine
biriken saatler hours accumulative i.
Education
toplam kredi saatler total credit hours i.