tehdit

"tehdit" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 23 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	tehdit	menace i.
In this area, though, nonsense is a public menace. Yine de bu alanda, saçmalık bir kamu tehdididir. More Sentences
2	Yaygın Kullanım	tehdit	threat i.
The demise of bees poses a threat to nature. Arıların ölümü doğa açısından bir tehdit oluşturuyor. More Sentences
General
3	Genel	tehdit	threat i.
The threat of drought is slowly gripping the country. Kuraklık tehdidi yavaş yavaş ülkeyi sarıyor. More Sentences
Law
4	Hukuk	tehdit	menace i.
In the meantime, let us not be deterred from confronting a dangerous menace when we can. Bu arada elimizden geldiğince tehlikeli bir tehditle yüzleşmekten de geri durmayalım. More Sentences
5	Hukuk	tehdit	threat i.
The threat of hackers emphasizes the importance of cybersecurity. Sanal korsanlık tehdidi siber güvenliğin önemine vurgu yapıyor. More Sentences
Military
6	Askeri	tehdit	threat i.
They are now building a missile shield against a threat that is actually hard to see. Şimdi de aslında görülmesi zor bir tehdide karşı füze kalkanı inşa ediyorlar. More Sentences
Common Usage
7	Yaygın Kullanım	tehdit	threatening i.
General
8	Genel	tehdit	intimidation i.
9	Genel	tehdit	jawbones i.
10	Genel	tehdit	danger i.
11	Genel	tehdit	duress i.
12	Genel	tehdit	constraint i.
13	Genel	tehdit	terror i.
14	Genel	tehdit	overhang i.
15	Genel	tehdit	intermination [obsolete] i.
Trade/Economic
16	Ticaret/Ekonomi	tehdit	coercion i.
Law
17	Hukuk	tehdit	coercion i.
18	Hukuk	tehdit	intimidation i.
19	Hukuk	tehdit	compulsion i.
20	Hukuk	tehdit	duress i.
21	Hukuk	tehdit	bullying i.
Latin
22	Latince	tehdit	metus i.
Archaic
23	Eski Kullanım	tehdit	manace i.

"tehdit" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 384 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	tehdit etmek	threaten f.
Seabed disturbance in many coastal waters and deeper waters threatens biodiversity. Birçok kıyı sularında ve daha derin sularda deniz dibinin bozulması biyolojik çeşitliliği tehdit etmektedir. More Sentences
2	Yaygın Kullanım	(tehlike/tehdit) teşkil etmek	pose f.
This may also pose problems for candidate countries. Bu durum aday ülkeler için de sorun teşkil edebilir. More Sentences
General
3	Genel	fiziksel tehdit	physical threat i.
Physical threats cause damage to computer systems hardware and infrastructure. Fiziksel tehditler bilgisayar sistemlerinin donanım ve altyapısına zarar verir. More Sentences
4	Genel	dış tehdit	external threat i.
Algeria has both internal and external threats. Cezayir'in hem iç hem de dış tehditleri vardır. More Sentences
5	Genel	tehdit etmek	threaten f.
Parliament should not introduce any changes as this could threaten the consensus. Parlamento herhangi bir değişiklik yapmamalıdır çünkü bu uzlaşıyı tehdit edebilir. More Sentences
6	Genel	tehdit etmek	menace f.
Three men menaced him with knives. Üç adam bıçaklarla onu tehdit etti. More Sentences
7	Genel	bırakmakla tehdit etmek	threaten to leave f.
Sami threatened to leave Layla. Sami Layla'yı onu bırakmakla tehdit etti. More Sentences
8	Genel	tehdit edilmek	be threatened f.
Tom was threatened with a knife on the street at night by an unfamiliar man and robbed of his money. Tom gece sokakta tanımadığı bir adam tarafından bıçakla tehdit edildi ve parası çalındı. More Sentences
9	Genel	tehdit oluşturmak	present a threat f.
Terrorism presents a threat from all states across the world, irrespective of religion. Terörizm, din ayrımı gözetmeksizin dünya genelindeki tüm devletler için bir tehdit oluşturmaktadır. More Sentences
10	Genel	tehdit teşkil etmek	pose a threat f.
The separatists pose a threat to our national unity. Bölücüler millî birliğimiz için bir tehdit teşkil ediyor. More Sentences
11	Genel	hayatı tehdit eden	life-threatening s.
The patient's injuries aren't life-threatening. Hastanın yaraları hayatı tehdit etmiyor. More Sentences
12	Genel	tehdit altında	threatened s.
The markets are reasonably stable and the Berlin ceilings are not threatened. Piyasalar makul ölçüde istikrarlı ve Berlin tavanları tehdit altında değil. More Sentences
Law
13	Hukuk	tehdit mektubu	threatening letter i.
He wrote a threatening letter to his girlfriend. Kız arkadaşına tehdit mektubu yazmış. More Sentences
14	Hukuk	tehdit etmek	threaten f.
The Dutch people cannot understand how our American friends can now threaten us with violence, and for what? Hollanda halkı, Amerikalı dostlarımızın şimdi bizi nasıl ve ne için şiddetle tehdit edebildiklerini anlayamıyor. More Sentences
15	Hukuk	tehdit etmek	menace f.
She was menacing. Tehdit ediyordu. More Sentences
Politics
16	Siyasal	tehdit oluşturmak	pose a threat f.
This will pose a threat to the whole world. Bu tüm dünya için bir tehdit oluşturacaktır. More Sentences
Computer
17	Bilgisayar	fiziksel tehdit	physical threat i.
Physical threats cause damage to computer systems hardware and infrastructure. Fiziksel tehditler bilgisayar sistemlerinin donanımına ve altyapısına zarar verir. More Sentences
Informatics
18	Bilişim	fiziksel tehdit	physical threat i.
Physical threats cause damage to computer systems hardware and infrastructure. Fiziksel tehditler bilgisayar sistemlerinin donanımı ve altyapısına zarar verir. More Sentences
General
19	Genel	sağlığı tehdit eden risk	health risk i.
20	Genel	boş tehdit	bluster i.
21	Genel	tehdit eden şey	menace i.
22	Genel	tehdit etme	menacing i.
23	Genel	tehdit edici	menacing i.
24	Genel	belli başlı tehdit	significant threat i.
25	Genel	tehdit unsuru	threat risk i.
26	Genel	mevcut tehdit	immediate threat i.
27	Genel	tehdit mektubu	letter of threat i.
28	Genel	tehdit mektubu	threat letter i.
29	Genel	bir anda ortaya çıkan tehdit	immediate threat i.
30	Genel	tehdit mektubu	poison-pen i.
31	Genel	fiziksel tehdit	physical menace i.
32	Genel	tehdit etme	threatening i.
33	Genel	çevre için bir tehdit olmak	pose a threat to the environment i.
34	Genel	ölümle tehdit etme	threatening with death i.
35	Genel	ölümle tehdit	threatening with death i.
36	Genel	ülkeye tehdit	a threat to the country i.
37	Genel	sembolik tehdit	symbolic threat i.
38	Genel	son tehdit	the final threat i.
39	Genel	tehdit eden unsurlar	factors that threaten i.
40	Genel	tehdit eden unsurlar	threatening factors i.
41	Genel	açık tehdit	thinly-veiled threat i.
42	Genel	biyolojik çeşitliliği tehdit eden faktörler	factors threatening the biological diversity i.
43	Genel	biyolojik çeşitliliği tehdit eden faktörler	threats to biological diversity i.
44	Genel	tehdit tespit sistemi	threat-detection system i.
45	Genel	açık tehdit	clear threat i.
46	Genel	hibrit tehdit	hybrid threat i.
47	Genel	algılanan tehdit	perceived threat i.
48	Genel	tehdit eden kimse	threatener i.
49	Genel	tehdit kaynağı olan şey	threatener i.
50	Genel	şiddet içeren tehdit	thunder i.
51	Genel	tehdit oluşturan şey	enemy i.
52	Genel	tehdit edilme	menace i.
53	Genel	tehdit eden kimse	menacer i.
54	Genel	tehdit edici güç	monster i.
55	Genel	tehdit eden kimse	denunciator i.
56	Genel	tehdit eden şey	impendency i.
57	Genel	boş tehdit	fanfaronade i.
58	Genel	karşı tehdit	counterthreat i.
59	Genel	tehdit eden dört kuvvet	four horsemen i.
60	Genel	(toplama kampındaki mahkumlar gibi) baskı veya tehdit altında çalışan insan grubu	slave labor i.
61	Genel	varoluşsal tehdit	existential threat i.
62	Genel	tehdit mektubu	poison-pen letter i.
63	Genel	tehdit ile düzenli olarak alınan para	protection money i.
64	Genel	mala ve cana zarar vermekle tehdit ederek haraç isteme	protection racket i.
65	Genel	tehdit cezası	stick i.
66	Genel	tehdit ile para alma	strike i.
67	Genel	savurmak (tehdit, küfür vb'ni)	hurl f.
68	Genel	tehdit ile almak	extort f.
69	Genel	tehdit etmek	threat f.
70	Genel	tehdit eder hale gelmek	become a threat f.
71	Genel	tehdit eder hale gelmek	turn to a threat f.
72	Genel	tehdit etmek (tehlike vb)	overhang f.
73	Genel	tehdit etmek	impend f.
74	Genel	tehdit edercesine sallamak (elini/parmağını vb)	brandish f.
75	Genel	tehdit etmek	overhang f.
76	Genel	birini bir şey ile durmadan tehdit etmek	hold a thing over someone f.
77	Genel	tehdit etmek	blustering f.
78	Genel	tehdit olmak	become menace f.
79	Genel	tehdit haline gelmek	become menace f.
80	Genel	terketmekle tehdit etmek	threaten to leave f.
81	Genel	öldürmekle tehdit etmek	threaten to death f.
82	Genel	tehdit teşkil etmek	become a threat f.
83	Genel	tehdit teşkil etmek	be a threat f.
84	Genel	tehdit oluşturmak	become a threat f.
85	Genel	tehdit oluşturmak	be a threat f.
86	Genel	tehdit olarak görmek	regard something as a threat f.
87	Genel	tehdit olarak görmek	consider something as a threat f.
88	Genel	tehdit savurmak	make threat f.
89	Genel	tehdit olarak görmek	view something as a threat f.
90	Genel	tehdit savurmak	utter threat f.
91	Genel	tehdit olarak görmek	perceive something as a threat f.
92	Genel	tehdit olarak görmek	see something as a threat f.
93	Genel	nehre atmakla tehdit etmek	threaten to throw someone in the river f.
94	Genel	tehdit altında olmak	be under threat f.
95	Genel	tehdit oluşturmak	pose a challenge f.
96	Genel	çevreyi tehdit etmek	pose a threat to the environment f.
97	Genel	tehdit etmek	intimidate f.
98	Genel	terk etmekle tehdit etmek	threaten to leave f.
99	Genel	insan sağlığını tehdit etmek	threaten human health f.
100	Genel	dava açmakla tehdit etmek	threaten to sue f.
101	Genel	öldürmekle tehdit etmek	threaten to kill someone f.
102	Genel	birini silahla tehdit etmek	threaten someone with a gun f.
103	Genel	birini bıçakla tehdit etmek	threaten someone with a knife f.
104	Genel	tehdit olmaktan çıkmak	cease to be a threat f.
105	Genel	ikisini de öldürmekle tehdit etmek	threaten to kill them both f.
106	Genel	birini tehdit etmek	threaten someone f.
107	Genel	satıcıyı başka yere gitmekle tehdit etmek	threaten the salesman to go elsewhere f.
108	Genel	tezgahtarı başka yere gitmekle tehdit etmek	threaten the salesman to go elsewhere f.
109	Genel	tehdit etmek	present a threat f.
110	Genel	tehdit sunmak	present a threat f.
111	Genel	tehdit altındayken yemin etmek	swear the peace against one f.
112	Genel	tehdit etmek	bait f.
113	Genel	tehdit veya baskı yoluyla zorlamak	blackjack f.
114	Genel	(şiddet kullanmakla) tehdit etmek	manace [obsolete] f.
115	Genel	tehdit etmek	boast [scotland] f.
116	Genel	tehdit ederek baskı yapmak	harass f.
117	Genel	tehdit oluşturmak	menace f.
118	Genel	tehdit etmek	brag [scotland] f.
119	Genel	tehdit olarak kullanmak	hold f.
120	Genel	tehdit etmek	loom f.
121	Genel	tehdit etmek	offer f.
122	Genel	tehdit etmek	interminate [obsolete] f.
123	Genel	kendine özel mal yaptırıp daha sonra veresiye verilmezse hiç almamakla tehdit etmek	fineer f.
124	Genel	tehdit yaratmak	scowl f.
125	Genel	tehdit etmek	shore f.
126	Genel	tehdit eden	minatory s.
127	Genel	yaşamı tehdit eden	life threatening s.
128	Genel	tehdit eden	minacious s.
129	Genel	savaşla tehdit eden	warlike s.
130	Genel	tehdit niteliği taşımayan	unthreat s.
131	Genel	tehdit edilmiş	shored s.
132	Genel	tehdit edilmiş	intimidated s.
133	Genel	tehdit edici	minatory s.
134	Genel	tehdit edici	threatening s.
135	Genel	tehdit eden	threatening s.
136	Genel	tehdit teşkil etmeyen	nonthreatening s.
137	Genel	yakın tehdit (altında)	near threatened s.
138	Genel	açık/anlaşılması kolay (mesaj/tehdit)	thinly-veiled s.
139	Genel	tehdit altında olmayan	unthreatened s.
140	Genel	tehdit edici olmayan	nonhostile s.
141	Genel	tehdit eden	thundery s.
142	Genel	tehdit edilmemiş	unintimidated s.
143	Genel	(tehlike, tehdit) farkında olmayan	unsuspecting s.
144	Genel	tehdit edici olmayan	unthreatening s.
145	Genel	tehdit edici	black-browed s.
146	Genel	gizlice tehdit eden	darkling s.
147	Genel	tehdit eden	impendent s.
148	Genel	tehdit eden	incumbent [obsolete] s.
149	Genel	tehdit edici	orgulous s.
150	Genel	tehdit eden	orgulous s.
151	Genel	(silah ile) tehdit içeren	shotgun s.
152	Genel	tehdit eder bir şekilde	menacingly zf.
153	Genel	tehdit ederek	blusteringly zf.
154	Genel	tehdit etmeden	unthreateningly zf.
155	Genel	tehdit edici bir şekilde	minaciously zf.
156	Genel	tehdit ederek	minatorially zf.
157	Genel	tehdit ederek	huffingly zf.
Phrasals
158	Öbek Fiiller	bıçaklamakla tehdit etmek	stab at f.
159	Öbek Fiiller	bir şeyi birine zorla/tehdit ile yaptırmak	torment someone into doing something f.
160	Öbek Fiiller	(tehdit vb) geri adım atmak	pull back (from something) f.
161	Öbek Fiiller	silahla tehdit ederek soymak	stick up f.
162	Öbek Fiiller	(birinden bir şeyi) tehdit yoluyla elde etmek	exact (something) from (one) f.
163	Öbek Fiiller	(birinden bir şeyi) tehdit ederek almak	exact (something) from (one) f.
164	Öbek Fiiller	birini zorla bir yere götürmekle tehdit etmek	haul in f.
165	Öbek Fiiller	birini zorla bir yere götürmekle tehdit etmek	haul into (some place) f.
166	Öbek Fiiller	tehdit etmek	work someone over f.
167	Öbek Fiiller	tehlikeli/tehdit oluşturan (birinden/bir şeyden) kurtarmak	rescue from (someone or something) f.
168	Öbek Fiiller	(birini/bir hayvanı) tehdit ederek bir şey yaptırmak	frighten (someone or an animal) into doing something f.
169	Öbek Fiiller	(birini bir şey) için tehdit etmek	blackmail (someone) into (something) f.
170	Öbek Fiiller	yapması için tehdit etmek	blackmail into doing f.
171	Öbek Fiiller	(tehdit ederek) korkutmak	hold over f.
172	Öbek Fiiller	(tehdit ederek) sindirmek	hold over f.
173	Öbek Fiiller	-den tehdit yoluyla almak	exact from f.
174	Öbek Fiiller	-den tehdit ederek almak	exact from f.
175	Öbek Fiiller	tehdit ederek bir şey yaptırmak	frighten into doing f.
176	Öbek Fiiller	tehdit ederek (birinden) laf almak	frighten out of (someone) f.
177	Öbek Fiiller	izini sürüp tehdit etmek	get to f.
178	Öbek Fiiller	(birini bir şey) yapması için tehdit etmek	intimidate (one) into (something) f.
179	Öbek Fiiller	(birini bir şeyle) tehdit etmek	intimidate (one) with (something) f.
180	Öbek Fiiller	ile tehdit etmek	intimidate with f.
181	Öbek Fiiller	ile (birini) tehdit etmek	threaten (one) with f.
182	Öbek Fiiller	ile tehdit etmek	threaten with f.
Proverb
183	Atasözü	asla yerine getiremeyeceğin bir tehdit savurma	never make a threat you cannot carry out
Colloquial
184	Konuşma Dili	tepesinde sallanmak (tehdit, tehlike	overhang f.
185	Konuşma Dili	askeri güç ile tehdit eden	sabre-rattling s.
186	Konuşma Dili	(özellikle şiddet veya tehdit amaçlı) bir grubun üyesi olarak	mob-handed [uk] zf.
187	Konuşma Dili	bu bir tehdit mi yoksa bir vaat mi?	is that a threat or a promise? expr.
188	Konuşma Dili	tehdit mi yoksa vaat mi ediyorsun?	is that a threat or a promise? expr.
189	Konuşma Dili	yerine getiremeyeceğin bir tehdit savurma	don't make a threat you cannot carry out expr.
190	Konuşma Dili	yapamayacağın bir şeyle tehdit etme	don't make a threat you cannot carry out expr.
191	Konuşma Dili	yapamayacağın şeylerle tehdit etme	don't make threats you cannot carry out expr.
Idioms
192	Deyim	koftiden tehdit/güç	paper tiger i.
193	Deyim	koftiden tehdit/güç	a paper tiger i.
194	Deyim	içi boş güç/tehdit	paper tiger i.
195	Deyim	içi boş güç/tehdit	a paper tiger i.
196	Deyim	tehdit sonucu susma	libel chill i.
197	Deyim	hakaret davalarında tehdit yollu susturma	libel chill i.
198	Deyim	birini tehdit etmek için tutulmuş kimse	hired muscle i.
199	Deyim	tehdit oluşturan şey	boogeyman i.
200	Deyim	tehdit etmek	show the teeth f.
201	Deyim	birini tehdit etmek	put the frighteners on somebody f.
202	Deyim	işi tehdit noktasına getirmek	go so far as to threaten f.
203	Deyim	işi tehdit noktasına vardırmak	go so far as to threaten f.
204	Deyim	parmak göstererek tehdit etmek	wag one's finger at f.
205	Deyim	tehdit etmek	put the screws on f.
206	Deyim	birini tehdit etmeyi bırakmak	get out of one's face f.
207	Deyim	birinin yapmakla tehdit ettiği şeyi yapmasına izin vermek	call somebody's bluff f.
208	Deyim	birinin yapmakla tehdit ettiği şeyi yapmasına izin vermek	call somebody's bluff f.
209	Deyim	tehdit etmeyi bırakmak	call the dogs off f.
210	Deyim	tehdit etmeyi bırakmak	get out of face f.
211	Deyim	tehdit altında vermek	give under threat of f.
212	Deyim	(birine) tehdit ederek bir şey yaptırmak	hold someone or something to ransom f.
213	Deyim	birine tehdit ederek bir şey yaptırmak	hold someone to ransom [uk] f.
214	Deyim	tehdit etmek	show your teeth f.
215	Deyim	istediğini yaptırmak için birini tehdit etmek	hold a pistol to a person's head f.
216	Deyim	tehdit altında	on the chopping block s.
217	Deyim	kuru tehdit	more bark than bite expr.
218	Deyim	tehdit kapıda	the wolf is at the door expr.
219	Deyim	tehdit kapıda	the wolf is at one's door expr.
Speaking
220	Konuşma	beni tehdit mi ediyorsun?	are you threatening me? expr.
221	Konuşma	onun bir tehdit olduğunu nasıl düşünürler?	how could they possibly think he's a threat? expr.
222	Konuşma	tehdit etmeye kadar götürdüler	they went far as to threaten expr.
223	Konuşma	tehdit etmeye kadar götürdüler	they went so far as to threaten expr.
Trade/Economic
224	Ticaret/Ekonomi	tehdit etkisi	threat effect i.
225	Ticaret/Ekonomi	tehdit edici	coercive power i.
226	Ticaret/Ekonomi	tehdit ve fırsat	threat and opportunity i.
Law
227	Hukuk	tehdit mektupları	threatening letters i.
228	Hukuk	boş tehdit	idle threat i.
229	Hukuk	ifadesini değiştirmesi için tanığı korkutma/tehdit etme	witness tampering i.
230	Hukuk	iflasla tehdit	bankruptcy notice i.
231	Hukuk	tehdit veya şantaj yolu ile menfaat temin etme	racketeering i.
232	Hukuk	tehdit veya şantaj yoluyla para elde etme	racketeering i.
233	Hukuk	tehdit suçu	offense of threat i.
234	Hukuk	toplumun refahını tehdit eden maddelerin tüketimini yasaklayan kanunlar	sumptuariae leges i.
235	Hukuk	toplumun refahını tehdit eden maddelerin tüketimini yasaklayan kanunlar	sumptuary laws i.
236	Hukuk	tanığa tehdit	witness intimidation i.
237	Hukuk	tehdit altında yapılmış bir işlemin iptal edilmesi talebi	a plea of duress i.
238	Hukuk	tehdit yolu ile cebir	duress per minas i.
239	Hukuk	tanığın tehdit edilmesi	witness intimidation i.
240	Hukuk	tehdit yoluyla zor kullanma	duress per minas i.
241	Hukuk	ihlal edilen veya tehdit edilen bir hakkın mahkemece hak arayan lehine sonuçlandırılmasını talep eden bir tür dava	declarator i.
242	Hukuk	casusluk davasında zanlının kendisine yöneltilen suçlamalar düşmedikçe gizli bilgileri ifşa etmekle tehdit ettiği bir savunma taktiği	graymail i.
243	Hukuk	tehdit veya zorlamayla yapılan dolandırıcılık	duress i.
244	Hukuk	(13. ve 15. yüzyıllarda) toplum refahını tehdit eden lüks tüketime koyulan yasaklar	sumptuary law i.
245	Hukuk	evden atılmakla tehdit edilmek	be threatened with eviction f.
246	Hukuk	evden tahliye edilmekle tehdit edilmek	be threatened with eviction f.
247	Hukuk	icraya vermekle tehdit etmek	threaten (someone) to send in the bailiffs f.
248	Hukuk	(evden) tahliye edilmekle tehdit edilmek	be threatened with eviction f.
249	Hukuk	tehdit altında	under duress expr.
Politics
250	Siyasal	amerikan başkanı truman'ın komünizm veya totaliter ideoloji tarafından tehdit edilen ülkelere yaptığı ekonomik ve askeri yardım politikası	truman doctrine i.
251	Siyasal	asimetrik tehdit	asymmetric threat i.
252	Siyasal	abd hükümetinin, terör, kargaşa, isyan ve savaş gibi risklerle karşı karşıya kalmakta olan memurlarına vediği) ek risk/tehdit maaşı	danger pay i.
253	Siyasal	devletlerin birbirlerini güç kullanmakla tehdit ederek yürüttükleri diplomasi	power politics i.
254	Siyasal	devletlerin birbirlerini güç kullanmakla tehdit ederek yürüttükleri diplomasi	gunboat diplomacy i.
255	Siyasal	global tehdit	global threat i.
256	Siyasal	havadan havaya tehdit	air to air threat i.
257	Siyasal	küresel tehdit	global threat i.
258	Siyasal	tehdit ortamı	threat environment i.
259	Siyasal	tehdit algılaması	threat perception i.
260	Siyasal	yakınlara yönelik tehdit	threatening relatives of the victim i.
261	Siyasal	devletlerin birbirlerini güç kullanmakla tehdit ederek yürüttükleri diplomasi	machtpolitik i.
262	Siyasal	insan haklarına karşı önemli bir tehdit oluşturmadığı düşünülen, oradan yapılan siyasi sığınma başvurularının gereksiz olduğu varsayılan ülkeler listesi	white list i.
263	Siyasal	ifşası ulusal güvenlik sorunu tehdit edebilecek bilgiler içeren	top-secret s.
264	Siyasal	ifşası ulusal güvenlik sorunu tehdit edebilecek bilgiler içeren	top secret s.
Technical
265	Teknik	edilgen tehdit	passive menace i.
266	Teknik	edilgen tehdit	passive threat i.
267	Teknik	edilgen pasif tehdit	passive threat i.
268	Teknik	tehdit ve risk değerlendirme	threat and risk assessment i.
269	Teknik	tehdit gözetleme	threat monitoring i.
270	Teknik	tehdit etkeni	threat agent i.
Computer
271	Bilgisayar	aktif tehdit	active menace i.
272	Bilgisayar	aktif tehdit	active threat i.
273	Bilgisayar	edilgen tehdit	passive menace i.
274	Bilgisayar	edilgen tehdit	passive threat i.
275	Bilgisayar	etkin tehdit	active threat i.
276	Bilgisayar	etkin tehdit	active menace i.
277	Bilgisayar	fiziksel tehdit	physical menace i.
278	Bilgisayar	pasif tehdit	passive menace i.
279	Bilgisayar	pasif tehdit	passive threat i.
280	Bilgisayar	tehdit gözetleme	threat monitoring i.
281	Bilgisayar	tehdit etkeni	threat agent i.
282	Bilgisayar	tehdit gözleme	threat monitoring i.
283	Bilgisayar	tehdit etmeni	threat agent i.
284	Bilgisayar	(birini) sanal mecralar üzerinden tehdit etmek	cyberbully f.
285	Bilgisayar	sanal mecralar üzerinden tehdit edilmek	cyberbully f.
286	Bilgisayar	herhangi tehdit bulunamadı	no threat found expr.
287	Bilgisayar	tehdit bulunamadı	no threat found expr.
Informatics
288	Bilişim	aktif tehdit	active threat i.
289	Bilişim	pasif tehdit	passive threat i.
290	Bilişim	siber tehdit	cyber threat i.
291	Bilişim	tehdit etkeni	threat agent i.
292	Bilişim	tehdit analizi	threat analysis i.
293	Bilişim	tehdit gözleme	threat monitoring i.
Aeronautic
294	Havacılık	güvenlik tehdit seviyesi durum tablosu	security threat level state table i.
295	Havacılık	tehdit tahmin çalışması	menace estimation activities i.
296	Havacılık	tehdit değerlendirmesi	threat evaluation i.
Medical
297	Medikal	hayatı tehdit eden alerjik reaksiyon	life-threatening allergic reaction i.
298	Medikal	hayatı tehdit eden klinik bir komplikasyon/durum	a life-threatening clinical condition i.
299	Medikal	hayatı tehdit eden komplikasyon	life-threatening complication i.
300	Medikal	hayata ya da sağlığa ivedi tehdit	immediately dangerous to life or health i.
301	Medikal	hayatı tehdit eden hastalık	life-threatening illness i.
302	Medikal	hayatı tehdit edici metabolik bozukluk	life threatening metabolic derangement i.
303	Medikal	hayatı tehdit eden bakteriyel hastalık	life-threatening bacterial disease i.
304	Medikal	hayatı tehdit edici düzeyde nörolojik bulgu	life-threatening neurological sign i.
305	Medikal	hayatı tehdit eden klinik komplikasyon	life-threatening clinical complication i.
306	Medikal	hayatı tehdit eden yaralanma	life-threatening injury i.
307	Medikal	hayatı tehdit eden karaciğer hastalığı	life-threatening liver disease i.
308	Medikal	insan hayatını tehdit eden tıbbi acil	life threatening medical emergency i.
309	Medikal	yaşamı tehdit eden bir tablo	a life threatening clinical entity i.
310	Medikal	yaşamı tehdit eden ağır metabolik dekompansasyon	life-threatening severe metabolic decompensation i.
311	Medikal	yaşamı tehdit eden durumlar	life-threatening conditions i.
312	Medikal	yaşamı tehdit edici olay	life-threatening event i.
313	Medikal	yaşamı tehdit eden fizyopatolojik değişiklikler	life-threatening physiopathological changes i.
314	Medikal	organ fonksiyonunu tehdit etmek	threaten organ function f.
Psychology
315	Psikoloji	tehdit mimiği	threat gesture i.
Parasitology
316	Parazitbilim	balıklar için büyük tehdit oluşturan bir parazit cinsi	argulus i.
Chemistry
317	Kimya	kimyasal tehdit	chemical threat i.
318	Kimya	tehdit oluşturabilecek tehlikeli madde	imminently hazardous substance i.
Biology
319	Biyoloji	biyolojik tehdit ajanı	biological threat agent i.
320	Biyoloji	biyolojik tehdit	biological threat i.
321	Biyoloji	tehdit altındaki tür	an endangered species i.
322	Biyoloji	tehdit altındaki tür	an endangered species i.
Biochemistry
323	Biyokimya	genellikle imalatçılardan para sızdırma amacıyla tüketim mallarına sağlığı tehdit eden maddeler katma	consumer terrorism i.
Marine Biology
324	Deniz Biyolojisi	kirpibalığıgillere ait, vücudu dikenlerle kaplı, tehdit altında kendini şişiren ve eti zehirli olan çeşitli balıklara verilen ad	puffer fish i.
325	Deniz Biyolojisi	kirpibalığıgillere ait, vücudu dikenlerle kaplı, tehdit altında kendini şişiren ve eti zehirli olan genellikle tropikal bir balık	puffer fish i.
326	Deniz Biyolojisi	kirpibalığıgillere ait, vücudu dikenlerle kaplı, tehdit altında kendini şişiren ve eti zehirli olan genellikle tropikal bir balık	pufferfish i.
327	Deniz Biyolojisi	kirpibalığıgillere ait, vücudu dikenlerle kaplı, tehdit altında kendini şişiren ve eti zehirli olan genellikle tropikal bir balık	diodon hystrix i.
328	Deniz Biyolojisi	kirpibalığıgillere ait, vücudu dikenlerle kaplı, tehdit altında kendini şişiren ve eti zehirli olan çeşitli balıklara verilen ad	pufferfish i.
329	Deniz Biyolojisi	balık sürülerinin yırtıcılar tarafından tehdit edildiklerinde oluşturdukları küresel oluşum	bait ball i.
Zoology
330	Zooloji	afrika'nın sulak otluk arazilerinde yaşayan açık kahverengi olan tehdit altında bir antilop	lechwe (kobus leche) i.
Botanic
331	Botanik	kuzey amerika'nın orta kesimlerinde yetişen, soyu tehdit altında olan bir ipek otu	mead's milkweed (asclepias meadii) i.
332	Botanik	kuzey amerika'nın orta kesimlerinde yetişen, soyu tehdit altında olan bir ipek otu	asclepia meadii i.
333	Botanik	abd'nin güneybatısında özgü kümelenmiş gövdesi olan tehdit altında küçük bir kaktüs	knowlton's cactus (pediocactus knowltonii) i.
334	Botanik	tehdit altındaki türler arasında yer alan, abd'nin oregon eyaletine özgü hardala benzeyen küçük bir bitki	malheur wire lettuce (stephanomeria malheurensis) i.
335	Botanik	kuzey amerika'nın orta kesimlerinde yetişen, soyu tehdit altında olan bir ipek otu	asclepias meadii i.
Environment
336	Çevre	ciddi tehdit altında olan kıyı	severely threatened coastline i.
337	Çevre	tehdit altındaki türler	endangered species i.
338	Çevre	tehdit azaltması	threat reduction i.
339	Çevre	tehdit altındaki türler	threatened species i.
340	Çevre	yaşamı tehdit eden şeyler	existential threat i.
Geology
341	Jeoloji	tehdit altındaki türler	endangered species i.
Military
342	Askeri	tehdit altında veya şüpheli alanlardan geçerken kullanılan bir grup eskort gemisi	naval augmentation group i.
343	Askeri	terör tehdit seviyesi	terrorist threat level i.
344	Askeri	terörle mücadelede bir tesisin tehdit analizi ve hassasiyet analizinin eşleştirilmesi	threat and vulnerability assessment i.
345	Askeri	tehdit belirleme ve değerlendirme	threat identification and assessment i.
346	Askeri	tehdit uyarısı	threat warning i.
347	Askeri	aktif tehdit	active menace i.
348	Askeri	abd özel harekat komutanlığı-araştırma analiz ve tehdit değerlendirme sistemi	special operations command research analysis and threat evaluation system i.
349	Askeri	ciddi şekilde tehdit edilen kıyı hattı	severely threatened coastline i.
350	Askeri	güvenlik tehdit analizi	security threat analysis i.
351	Askeri	istihbarat tehdit analiz merkezi	intelligence threat analysis centre i.
352	Askeri	iç tehdit	internal threat i.
353	Askeri	iç tehdit dokümanı	internal threat document i.
354	Askeri	tehdit edici	restrictor i.
355	Askeri	tehdit değerlendirmesi	threat assessment i.
356	Askeri	tehdit komitesi	threat committee i.
357	Askeri	terörist tehdit durumları	terrorist threat conditions i.
358	Askeri	tehdit analizi	threat analysis i.
359	Askeri	tehdit değerlendirmesi	threat analysis i.
360	Askeri	tehdit durumu	duress situation i.
361	Askeri	tehdit radarları	threat radars i.
362	Askeri	temel durdurma gücü veya tehdit yüzdesi	basic stopping power i.
363	Askeri	tehdit analizi	threat assessment i.
364	Askeri	yüksek tehdit alanı	high threat area i.
365	Askeri	(hava savunmasında) bir uçağın veya füzenin sıra dışılık sergileyen ve bu nedenle savunma alanına tehdit oluşturabilecek olan yolu	significant track i.
Chess
366	Satranç	uzun menzilli bir taşın (fil, kale, vezir) rakip taşı tehdit ettiği bir durumda, tehdit edilen taşın arkasında daha değerli bir taşın bulunduğu açmaz pozisyonu	skewer i.
367	Satranç	şahın iki taş ile tehdit edilmesi	double check i.
368	Satranç	uzun menzilli taşın tehdit ettiği rakip taşın arkasında daha değerli bir taşın bulunduğu açmaz pozisyonu	skewer i.
369	Satranç	(rakip taşı) almakla tehdit etmek	attack f.
370	Satranç	(taşı) tehdit altındaki değerli taşı korumak için hareket ettirmek	interpose f.
Archaic
371	Eski Kullanım	tehdit etmek	ballarag f.
372	Eski Kullanım	rahatsız edici ses ile tehdit etmek	chode f.
Entomology
373	Böcek Bilimi	abd'ye çin'den gelmiş olup kereste ağaçları için tehdit oluşturan bir böcek	asian longhorned beetle (anoplophora glabripennis) i.
374	Böcek Bilimi	abd'ye çin'den gelmiş olup kereste ağaçları için tehdit oluşturan bir böcek	starry sky i.
375	Böcek Bilimi	abd'ye çin'den gelmiş olup kereste ağaçları için tehdit oluşturan bir böcek	sky beetle i.
376	Böcek Bilimi	abd'ye çin'den gelmiş olup kereste ağaçları için tehdit oluşturan bir böcek	alb i.
377	Böcek Bilimi	abd'de bulunan ve kereste ağaçları için tehdit oluşturan çin kökenli bir böcek	asian longhorned beetle (anoplophora glabripennis) i.
378	Böcek Bilimi	abd'de bulunan ve kereste ağaçları için tehdit oluşturan çin kökenli bir böcek	sky beetle i.
379	Böcek Bilimi	abd'de bulunan ve kereste ağaçları için tehdit oluşturan çin kökenli bir böcek	starry sky i.
380	Böcek Bilimi	abd'de bulunan ve kereste ağaçları için tehdit oluşturan çin kökenli bir böcek	alb i.
Slang
381	Argo	boş tehdit	empty threat i.
382	Argo	içi boş tehdit	empty threat i.
383	Argo	normal şartlar altında daha güçlü olan için tehdit oluşturan şey	kryptonite i.
Modern Slang
384	Modern Argo	hayatı tehdit eden durumlar dışında ateist olan kimse	airport atheist i.