toprak - Türkçe İngilizce Sözlük

toprak

"toprak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 59 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
toprak soil i.
Flowers thrive in rich soil.
Çiçekler zengin topraklarda gelişir.

More Sentences
toprak earth i.
For instance, water controls fire and earth generates metal.
Mesela su ateşi kontrol eder ve toprak da metali meydana getirir.

More Sentences
toprak ground i.
I worship the ground you walk on.
Üzerinde yürüdüğün toprağa tapıyorum.

More Sentences
toprak land i.
It is scarcely Polish farmers who are buying up Dutch land.
Hollanda topraklarını satın alanların Polonyalı çiftçiler olduğu söylenemez.

More Sentences
General
toprak territory i.
Within European territory, this response is still failing to give sufficient signs of life.
Avrupa topraklarında bu yanıt hala yeterli yaşam belirtisi vermemektedir.

More Sentences
toprak clay i.
You need to hit the clay pigeon.
Toprak güvercini vurmalısın.

More Sentences
toprak land i.
It is scarcely Polish farmers who are buying up Dutch land.
Hollanda topraklarını satın alanlar pek Polonyalı çiftçiler değil.

More Sentences
toprak ground i.
We're on unfamiliar ground here.
Burada yabancı bir topraktayız.

More Sentences
toprak earth i.
Your bodies, your earth vessels, represent your direct connection to the planet.
Bedenleriniz, toprak kaplarınız, gezegenle olan doğrudan bağlantınızı temsil eder.

More Sentences
toprak dirt i.
The children were playing in the dirt.
Çocuklar toprakta oynuyordu.

More Sentences
Law
toprak land i.
Geographically, Moldova is a narrow strip of land between Ukraine and Romania.
Coğrafi olarak Moldova, Ukrayna ve Romanya arasında dar bir toprak şerididir.

More Sentences
Technical
toprak dirt i.
You can dig dirt from the ground.
Topraktan toprak çıkarabilirsin.

More Sentences
toprak soil i.
Secondly, Mrs Gutiérrez-Cortines rightly points out the adverse consequences of transport for the soil.
İkinci olarak, Bayan Gutiérrez-Cortines haklı olarak nakliyenin toprak üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekmektedir.

More Sentences
toprak land i.
We must also see to it that land is made available to the people in these countries.
Ayrıca bu ülkelerdeki insanların toprak sahibi olmasını da sağlamalıyız.

More Sentences
Construction
toprak soil i.
The multifunctional and cross-sectoral approach to soil is of primary importance.
Toprağa yönelik çok işlevli ve sektörler arası yaklaşım birincil öneme sahiptir.

More Sentences
Agriculture
toprak soil i.
With this, the consultation process on the first phase of the soil thematic strategy will be concluded.
Bununla birlikte toprak tematik stratejisinin ilk aşamasına ilişkin istişare süreci tamamlanmış olacaktır.

More Sentences
General
toprak conservation i.
toprak tract i.
toprak earthenware i.
toprak element i.
toprak terra firma i.
toprak figuline i.
toprak country i.
toprak terrafirma i.
toprak encroaching i.
toprak clod i.
toprak glebe i.
toprak ceramic i.
toprak domain i.
toprak dust i.
toprak terra i.
toprak eard [scottish] i.
toprak mould [dialect] [uk] i.
toprak yerd [scotland] i.
toprak yird i.
toprak yirth [scotland] i.
toprak grit [dialect] i.
toprak saur i.
toprak sile [dialect] i.
toprak earthen s.
toprak fictile s.
toprak terraceous s.
toprak earthenware s.
toprak earthenware s.
toprak agr- ök.
toprak agri- ök.
toprak agro- ök.
Trade/Economic
toprak permanent asset i.
Law
toprak solum i.
toprak solum i.
Technical
toprak terra i.
Literature
toprak fold [dialect] [obsolete] i.
Geography
toprak sola i.
toprak solubl i.
toprak true soil i.
Geology
toprak loam i.
Archaic
toprak lond i.
toprak yeard i.
toprak marl i.

"toprak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
General
toprak kap pot i.
My mother makes stew in an earthenware pot.
Annem toprak kapta güveç yapar.

More Sentences
toprak sahibi landowner i.
The landowner owned a vast amount of property in the countryside.
Toprak sahibinin kırsal kesimde çok sayıda mülkü vardı.

More Sentences
toprak bütünlüğü territorial integrity i.
The EU fully upholds the territorial integrity of Turkey.
AB, Türkiye'nin toprak bütünlüğünü tamamen destekler.

More Sentences
donmuş toprak permafrost i.
If the permafrost starts to thaw in the north many kinds of disasters will result.
Kuzeyde donmuş topraklar çözülmeye başlarsa birçok felaket meydana gelecektir.

More Sentences
toprak sahipleri landowners i.
In 1984, 0.2% of landowners in Colombia owned 32% of the land.
1984 yılında Kolombiya'daki toprak sahiplerinin %0,2'si toprakların %32'sine sahipti.

More Sentences
toprak parçası piece of land i.
This piece of land is worth nothing.
Bu toprak parçasının hiçbir değeri yok.

More Sentences
toprak reformu land reform i.
Land reform measures are likely to add to the problems.
Toprak reformu önlemlerinin sorunları artırması muhtemeldir.

More Sentences
verimli toprak fertile soil i.
Fertile soil is indispensable for agriculture.
Verimli toprak tarım için vazgeçilmezdir.

More Sentences
toprak ağası (bir köyün/kırsal bir bölgenin) land baron i.
It's hard to be a land baron on minimum wage.
Asgari ücretle toprak ağası olmak zordur.

More Sentences
kutsal toprak holy ground i.
This is holy ground.
Bu, kutsal topraktır.

More Sentences
toprak anlaşmazlığı territorial dispute i.
Turkey is not involved in any other territorial disputes with neighbouring countries.
Türkiye ile komşu ülkeler arasında başka herhangi bir toprak anlaşmazlığı yoktur.

More Sentences
verimli toprak fertile soil i.
Fertile soil is indispensable for agriculture.
Verimli toprak tarım için zaruridir.

More Sentences
toprak sarısı ochre i.
The sunset painted the sky in beautiful shades of ochre.
Gün batımı, gökyüzünü toprak sarısı tonlarına boyadı.

More Sentences
pişmiş toprak terracotta i.
The artist sculpted a beautiful figurine out of terracotta clay.
Sanatçı pişmiş topraktan güzel bir heykelcik yaptı.

More Sentences
Common Usage
bereketli toprak loam i.
toprak kayması landslide i.
toprak kayması landslip i.
toprak set embankment i.
verimli toprak loam i.
toprak kayması landfall i.
General
mineralli toprak mineral soil i.
gübreli toprak mold i.
toz toprak dust i.
dolgu toprak fill dirt i.
küçük toprak sahibi yeoman i.
olgun toprak mature soil i.
toprak siper sconce i.
toprak mülkiyeti land titles i.
hafif toprak light soil i.
toprak iskanı land settlement i.
toprak vergisi tailage i.
madeni toprak mineral soil i.
toprak vergisi land tax i.
ekilmemiş toprak waste i.
toprak parçası plot of ground i.
toprak yol unimproved road i.
killi toprak hardpan i.
nadir toprak elementleri rare earth element i.
kazanılan toprak polder i.
ağır toprak heavy soil i.
toprak kayması slip i.
toprak parçasını çitle çevirme exclosure i.
bir devletin bir başka devletin topraklarının içine doğru girinti yapan toprak şeridi panhandle i.
toprak veya çamur parçası clod i.
yapışkan toprak cohesive soil i.
gökyüzüyle toprak arasındaki elektrik boşalması thunderbolt i.
toprak kayması slumping i.
az çok sınırları belli olan toprak parçası region i.
toprak çalışmaları earthwork i.
işlenmiş toprak tillage i.
kimsenin aidiyetinde olmayan toprak no man's land i.
eski toprak old stager i.
kırmızı toprak terra rossa i.
toprak ıslahı reclamation of land i.
verimli toprak rich soil i.
toprak kayması slump i.
rüzgar yığıntısı toprak aeolian soil i.
toprak geliri purchase i.
pişirme (toprak eşyayı) firing i.
toprak yığını mound i.
toprak yol dirt road i.
toprak rengi earth colour i.
moloz toprak colluvial soil i.
toprak kazan digger i.
toprak istimlakı land nationalization of i.
kum ve çürümüş bitkisel maddelerden oluşan toprak loam i.
toprak kaynakları land resources i.
toprak kullanımı land use i.
kent toprak kullanımı urban land use i.
toprak işi earthenware i.
toprak hukuku land law i.
humuslu toprak humic soil i.
toprak kayması creep i.
toprak yabanarısı bumblebee i.
hükümet tarafından okul binası yapımı gibi işler için verilen toprak land grant i.
alt toprak sub soil i.
toprak tavı mellowness of soil i.
toprak böceği ground beetle i.
serada bulunan gübreli toprak hotbed i.
bir memleketin başka bir devlette bulunan küçük toprak parçası exclave i.
kohezif toprak cohesive soil i.
toprak barajı earth dam i.
romalıların toprak tanrıçası gaia'ya verdikleri ad tellus i.
şehir toprak kullanımı urban land use i.
toprak ve tarım reformu land and agriculture reform i.
gevşek toprak loose ground i.
toprak veya cam kapta pişirilen yemek casserole i.
toprak sahibi squire i.
çitle çevrilmiş toprak parçası exclosure i.
toprak kayması slide i.
killi toprak argillaceous soil i.
bir toprak parçası veya alanı area i.
toprak sahibi landed proprietor i.
alt toprak subsoil i.
toprak kayması zararında sorumluluk liability for landslide damages i.
toprak boyası ocher i.
iki cephe arasındaki sahipsiz toprak no man's land i.
toprak koruma soil conservation i.
toprak yığını bank i.
toprak sahibi zengin çiftçi kulak i.
toprak sahipliği landowning i.
toprak sahibi landholder i.
killi toprak loam i.
bir arazi/toprak parçası vb'nin genel görünümü scenery i.
toprak sahibi landlord i.
toprak kiralama holding i.
alüvyonlu toprak alluvial soil i.
iki devlet arasındaki dar toprak parçası corridor i.
bakir toprak virgin soil i.
hiç işlenmemiş toprak virgin soil i.
toprak kaplar pottery i.
toprak çökmesi dip i.
toprak set embankment i.
toprak mülkiyeti landownership i.
soğuk toprak cold soil i.
kara toprak terra firma i.
toprak çanak çömlek earthenware i.
kimyasal toprak iyileştirmesi chemical soil improvement i.
gübreli toprak mould i.
kireçli toprak marl i.
bir halkın üzerinde yaşadığı toprak parçası homeland i.
kül rengi toprak loess i.
toprak kazanma land reclamation i.
toprak sahibi laird i.
kutuplarda sürekli donmuş toprak permafrost i.
toprak boyası ochre i.
toprak parçası patch i.
toprak hareketi earthmove i.
kara toprak chernozem i.
toprak parçası clod i.
gübreli toprak terramare i.
toprak ağası (bir köyün/kırsal bir bölgenin) squire i.
toprak merhem kavanozu gallipot i.
toprak kiracısı sharecropping i.
toprak kirasını ürünle ödeyen çiftçi sharefarmer i.
toprak kirasını ürünle ödeyen çiftçilik sistemi sharecropping i.
çiftçilere toprak dağıtma taraftarı agrarian i.
toprak seviyesi ground level i.
eski toprak well preserved older person i.
toprak falı geomancy i.
suyu buharlaşma ile soğutmaya yarayan gözenekli toprak kap goglet i.
buharlaşmayla suyu serinleten toprak kap gurglet i.
toprak parçası homestall i.
toprak kayması landslides i.
ürün ve toprak crops and soils i.
toprak yapısı soil structure i.
işlenmemiş (toprak) lea i.
zonal toprak zonal soil i.
toprak altına nüfuz etme subsoil penetration i.
toprak koruması soil protection i.
(eski roma'da) toprak kanunu agrarian law i.
toprak çömlek earthenware pot i.
toprak fırın earth oven i.
toprak fırın cooking pit i.
pişirilmiş toprak burnt clay i.
pişirilmiş toprak baked clay i.
toprak set bund i.
toprak kazısı common excavation i.
toprak koruma bitkisi cover crop i.
toprak kap crock i.
toprak duvar dike i.
toprak baraj earth dam i.
toprak dolgu earth embankment i.
toprak hattı earth i.
toprak işi earth moving i.
toprak canlısı edaphon i.
toprak tabyası earthwork i.
toprak depo earth tank i.
toprak hafriyatı earthwork i.
toprak itkisi earth thrust i.
toprak tokmağı earth rammer i.
toprak kaldırma earth moving i.
toprak depolama earth stockpiling i.
toprak işleri earthwork operations i.
toprak set earthwork i.
toprak yol earth road i.
toprak işi earthwork i.
kuşatılmış toprak enclave i.
tozumsu toprak floury soil i.
toprak örtülü strüktür earth-sheltered structure i.
eski toprak good old son-of-a-gun i.
toprak damlı ev earth-sheltered home i.
toprak koruma-geliştirme soil conservation-improvement i.
pişmiş toprak terra-cotta i.
pişmiş toprak heykeltıraşlığı terra-cotta sculpture i.
yumuşak toprak gumbo i.
toprak hattı ground i.
toprak bağlantısı ground i.
toprak hattı ground line i.
toprak çizgisi ground line i.
yapışkan toprak gumbo i.
tam oluşmamış toprak immature soil i.
genç toprak immature soil i.
ekilmemiş toprak fallow i.
nadasa bırakılan toprak fallow i.
kerpiç toprak adobe soil i.
toprak bankası land bank i.
yüzeysel toprak erimesi land ablation i.
toprak altına yerleştirme laying underground i.
balçık toprak loam i.
ana toprak mainland i.
toprak işçisi navvy i.
kireçsiz toprak non-calcareous soil i.
toprak set mound i.
plastik toprak plastic soil i.
özlü toprak plastic soil i.
denizden kazanılmış toprak polder i.
düz olmayan toprak uneven ground i.
toprak sarısı yellow earth i.
sarı toprak yellow earth i.
toprak sarısı yellow ocher i.
toprak sarısı yellow ochre i.
vaadedilmiş toprak a promised land i.
yığma toprak superimposed soil i.
alt toprak undersoil i.
vaadedilmiş toprak the promised land i.
humuslu toprak vegetal earth i.
toprak yükselmesi upthrow i.
pişmiş toprak gereçler ware i.
bitkisel toprak vegetal earth i.
bitkisel toprak vegetable soil i.
toprak altı underground i.
toprak işgali land occupation i.
üst toprak topsoil i.
bitkisel toprak topsoil i.
toprak kayması sinking up the ground i.
bereketli toprak fertile soil i.
kırmızı kilden yapılmış toprak kap kacak redware i.
toprak sahibi ağa sınıfı squirarchy i.
toprak sahibi ağa sınıfı squirearchy i.
toprak sahibi ağa sınıfı landed gentry i.
toprak ana earth mother i.
elden ele kovayla su veya toprak taşımak için oluşturulan insan zinciri bucket brigade i.
toprak orman yol dirt forest road i.
toprak orman yolu dirt forest road i.
toprak elde etme hırsı land hunger i.
toprak hırsı land hunger i.
toprak zemin/yüzey dirt surface i.
toprak ana mother earth i.
toprak setle koruma diking i.
toprak yığını mound of dirt i.
tepeden aşağı kayan taş toprak landslide i.
toprak yeme geophagy i.
toprak altına gömülü mayın buried mine i.
toprak sahiplerinin egemenliği slavocracy i.
toprak sahiplerinin egemenliği plantocracy i.
küçük toprak sahibi çiftçi yeoman i.
antik roma' da taş veya pişmiş toprak ya da tunçtan yapılan vazoya benzer kapaklı veya kapaksız kap urn i.
küçük toprak sahibi smallholder i.
toprak organizmaları soil organisms i.
akan,toprak tarafından emilmemiş yüzey suyu runoff i.
mezarın üstündeki toprak yığını burial mound i.
toprak topağı clod of earth i.
toprak kap cruse i.
verimsiz toprak arid land i.
verimsiz toprak arid soil i.
toprak su bitki besin yönetimi soil water plant nutrient management i.
toprak sahipliği landholding i.
nebati toprak vegetable soil i.
yağmurdan sonraki toprak kokusu petrichor i.
toprak bükücü earth bender i.
kutsal toprak holy land i.
keşfedilmemiş toprak uncharted territory i.
toprak altı mahzeni root cellar i.
toprak yol skid trail i.
nebati toprak topsoil i.
insanların üzerinde sebze/meyve veya küçük bitkiler yetiştirmeleri için kiraladıkları küçük toprak parçası community garden (us) i.
insanların üzerinde sebze/meyve veya küçük bitkiler yetiştirmeleri için kiraladıkları küçük toprak parçası allotment garden (uk) i.
insanların üzerinde sebze/meyve veya küçük bitkiler yetiştirmeleri için kiraladıkları küçük toprak parçası allotment i.
küçük toprak sahibi çiftçiler smallholder farmers i.
toprak kirliliği land pollution i.
toprak basıncı earth presssure i.
toprak ıslahı amendment i.
aşınmış toprak eroded soil i.
eski ispanyol toprak mülkiyeti ölçüsü caballeria [spanish] i.
toprak gibi maddeleri bir yere sıkıştırmak için kullanılan uzun demir çubuk tamping iron i.
bakir toprak virgin ground i.
kırmızı toprak adamic earth i.
a, b ve c tabakalarının dikey bir şekilde üç ayrı katman olarak görülebildiği toprak abc soil i.
toprak oluşumunu, özelliklerini ve dağılımını inceleyen bilim dalı pedology i.
toprak oluşumunu, özellikleri ve dağılımını inceleyen bilim dalı tecnology i.
toprak dolgu barajı causey [obsolete] i.
toprak sahibi güneyli cavalier i.
filipinler'de ispanyol kökenli güçlü toprak sahibi cazique i.
hasadın bir kısmını toprak sahibinin alması şartıyla bir kişiye arazi verilmesi champart [obsolete] i.
toprak sahibi olmayan kimse lackland i.
toprak buharı soil vapor i.
toprak buharı soil vapour i.
toprak çanak chatti [indian] i.
denize çıkıntı yapan toprak parçası nook [obsolete] i.
delinmesi veya kesilmesi kolay olan ve üzerine çakılan çivileri tutacak, çok gözenekli toprak çanak çömlek terra-cotta lumber i.
(kokusu, tadı) toprak gibi olma terreity [obsolete] i.
abd'nin kentucky eyaletinin isminin önemine vurgu yapan, karanlık ve kanlı toprak anlamına gelen söz the dark and bloody ground i.
toprak çekirdekli kaya dolgu baraj earth core rockfill dam i.
giyinme odasında kullanılan toprak, cam ve diğer malzemelerden imal edilmiş araçlar toilet service i.
(new england dışındaki eyaletlerde) geniş kapsamlı bir toprak birimi town i.
koruyucu toprak tahkimatı trench [obsolete] i.
bereketli toprak fertile soil i.
toprak zemin dirt floor i.
a, b ve c tabakalarının düşey düzlemde üç ayrı katman olarak göründüğü toprak abc soil i.
toprak tadında, kokusunda olma earthiness i.
nadir toprak elementi earth i.
toprak alkali metal earth i.
toprak banyosu earth bath i.
toprak düşkünlüğü earth hunger i.
toprak kap earthenware jar i.
toprak sahibi land-holder i.
toprak sahipliği landholding i.
kayan toprak landslide i.
sınır boyunca uzanan toprak parçası march i.
yumuşak toprak chessom [obsolete] i.
atalardan kalan toprak ethel i.
ülke sınırlarını genişletmek veya nüfuzu artırmak için askeri güçle alınan toprak parçası land grab i.
üzerine bir şey kurulu toprak parçası land site i.
üzerine bir şey kurulması planlanan toprak parçası land site i.
ince şerit şeklinde toprak parçası landstreight i.
toprak şeridi landstreight i.
bağlı toprak biland [obsolete] i.
toprak seti bink [scotland] i.
küçük toprak parçası bit i.
toprak yığını windrow i.
başka bir araziye toprak taşımak için kazılmış yeşil bir tarla sınırı windrow [uk] i.
suyun set gibi bir yapının altına girmesi nedeniyle toprak yüzeyinde meydana gelen hareket boil i.
sert toprak tabakası hard pan i.
killi toprak tabakası hard pan i.
(yol için) sert ve düz bir yüzeye sıkıştırılmış çakıl veya toprak hardpack i.
özellikle toprağın içinde, toprak üstünde veya denizin dibinde yaşayıp çıplak gözle görülebilen ve genellikle 2 mm'den uzun olan hayvanlar üzerine yazılmış bilimsel eser megafauna i.
toprak mikroyapısı micromorphology i.
tekerleklerin toprak yolda bıraktıkları izlerinin arasında yer alan kesintisiz tümsek middelmannetjie [south africa] i.
toprak tuvalet midden [northern english] i.
toprak solucanı veya kumkurdunun toprakta açtığı delikler wormcast i.
işlenmemiş toprak alanı brisé [obsolete] i.
ekinler ve köklerinin etrafında yükselen toprak yığını hill i.
dökme demir mutfak gereçleri, toprak çanak çömlek gibi satan bir marka hollow ware® i.
evi kapsayan toprak parçası homeplace i.
yeraltı kuyusunun veya geçidinin toprak üstüne açılan yüzeyi mouth i.
küçük toprak sahipliği yeomanry [obsolete] i.
genellikle üçgen şeklinde küçük toprak parçası gair [scotland] i.
eskiden yapılan sembolik bir toprak teslim töreni livery i.
(bahçecilikte) üzerinde bitki yetiştirmek için toprak parçası kiralayan kimse lotter i.
(bahçecilikte) kiraladığı toprak parçasında bitki yetiştiren kimse lotter i.
kıvamı kil veya humusa benzeyen siyah bir toprak muck i.
çalışma alanındaki (toprak, çakıl, taş) molozu temizleyen kimse mucker i.
toprak falcısı geomancer i.
toprak falcısı geomant [obsolete] i.
çevresindeki araziden ayrılmış küçük toprak parçası butt [dialect] i.
çevresindeki araziyle bağlantısı kesilmiş küçük toprak parçası butt [dialect] i.
pişmiş toprak kap china i.
toprak gibi soğuk clay cold i.
çorak toprak parçası derelict i.
yüzeydeki toprak grass roots i.
yüzeye yakın toprak grass roots i.
ufalanmış toprak greet [dialect[ [uk] i.
özel toprak ground i.
papua yeni gine'de kullanılan bir tür toprak fırın mumu i.
(papua yeni gine'de) toprak fırında pişirilmiş domuz eti mumu i.
çakıllı toprak roach i.
taşlı toprak roach i.
eski toprak old identity [australia/new zealand] i.
herhangi bir toprak mülkiyetine bağlı bulunmayıp bağımsız olan ve devredilmesi için tapu gereken arazi parçası common at large i.
herhangi bir toprak mülkiyetine bağlı bulunmayıp bağımsız olan ve devredilmesi için tapu gereken arazi parçası common in gross i.
savaşta ele geçirilen toprak conquest i.
derebeyi yetkisindeki toprak district [obsolete] i.
feodal toprak district [obsolete] i.
kahverengi veya benekli sırlı toprak eşya bennington i.
kahverengi veya benekli sırlı toprak eşya bennington ware i.
kahverengi veya benekli sırlı toprak eşya bennington pottery i.
ülke sınırındaki toprak coast [obsolete] i.
toprak vergisi cutting [obsolete] i.
toprak set digue i.
(balıkçı teknesinde kullanılan) büyük toprak içme kabı dolly varden i.
büyükbaş hayvan sürülen toprak yol drove [dialect] [uk] i.
kara toprak dry land i.
(özellikle gömülen yer olarak) toprak dust i.
toprak mahsulü increase i.
toprak sahibi padrone i.
toprak oyucu pioneer [obsolete] i.
toprak kazma pioning i.
toprak sahibi köylü country gentleman i.
ingiltere'de toprak sahibi zenginler country gentleman i.
bölgelerarası toprak parçası interzone i.
(eskiden yapılan) sembolik toprak teslim töreni investiture i.
sıkıştırılmış toprak tabakası pan i.
killi toprak tabakası pan i.
sert toprak pan i.
killi toprak pan i.
tabanı dar üstü geniş toprak kap panshon [uk] [dialect] i.
fiziksel toprak yapısı pedality i.
toprak delme çubuğu peeler [dialect] [uk] i.
toprak delme burgusu peeler [dialect] [uk] i.
ingiltere'nin cornwall bölgesinde madencilere tahsis edilen toprak parçası pitch i.
toprak parçası possession i.
(genelde ormanlık alanda gizlenmiş) esrar yetiştirilen toprak parçası pot farm i.
toprak tapusu sasine i.
çorak toprak scald [dialect] i.
işaretlenmemiş veya bölünmemiş toprak parçası dale [uk] i.
toprak yol dirt road i.
altı üstüne getirilmiş toprak parçası flag [dialect] [uk] i.
ağır ve yoğun killi toprak gault i.
toprak sınıflandırmasında en geniş kategori order i.
caddeye paralel bulunan veya caddenin ortasından geçen, çevre düzenlemesi yapılmış toprak şeridi parkway i.
ön alım hakkı ile satın alınmış toprak parçası preemption i.
önalım hakkı ile toprak alan kimse pre-emptor i.
şufa hakkı ile toprak sahibi olan kimse pre-emptor i.
(bitki için) ince su ve toprak karışımı puddle i.
toprak sertleştirme puddling i.
su kullanarak toprak yüzeyi düzleme puddling i.
toprak parçası room [scotland] i.
toprak kazan kuş scraper i.
kanadalı toprak sahibi asilzade seigneur i.
toprak seçimi selection i.
(iki saban sırası arasında uzanan) toprak sırtı selion i.
(sıkışma sonucu) toprak düzleşmesi shrinkage i.
toprak kiracısı çiftçi sirdar i.
kolay ufalanan gevşek toprak crumb i.
nemli toprak üzerinde yer alan eğimli düzlem slide i.
(toprak, çamur) insanın özü slime [dated] i.
dar toprak parçası slipe [dialect] [uk] i.
(derebeylik sisteminde) toprak kullanım hakkı sokemanry i.
ıslak toprak parçası spew [dialect] [uk] i.
toprak mülkiyeti spread i.
gözenekli yapıda bir toprak türü spunge i.
(ingiltere kilisesi ruhban sınıfından) toprak sahibi kimsenin ikamet yeri squarsonage [uk] i.
bir kimsenin kanuna aykırı olarak hak talep ettiği toprak parçası squat i.
toprak ağalığı squierie i.
toprak ağalığı squiralty i.
toprak ağaları sınıfı squiralty i.
toprak ağası squirarch i.
toprak ağaları sınıfından kimse squirarch i.
toprak sahibi soylularca yönetilen hükûmet anlayışı squirarchy i.
toprak ağaları tarafından yönetilen hükûmet türü squirarchy i.
toprak ağalığı squirary i.
toprak soyluları sınıfının bir üyesi squire i.
toprak ağası squirearch i.
toprak ağaları sınıfından olan kimse squirearch i.
toprak sahibi soylularca yönetilen hükûmet squirearchy i.
toprak soyluları sınıfı squiredom i.
toprak sahibi asiller tabakası squiredom i.
toprak sahibi soylular sınıfı squiredom i.
nüfuz alanı kısıtlı toprak ağası squireen [ireland] i.
toprak soyluları sınıfı squirehood i.
toprak sahibi asiller tabakası squirehood i.
toprak sahibi soylular sınıfı squirehood i.
genç toprak ağası squireling i.
acemi toprak ağası squireling i.
nüfuzu olmayan toprak soylusu squireling i.
toprak soyluları sınıfı squireship i.
toprak sahibi asiller tabakası squireship i.
bir toprak ağasının karısı squiress i.
bir toprak soylusunun eşi squiress i.
toprak ağalığı squiry [obsolete] i.
toprak sahibi köylü statesman [dialect] [uk] i.
toprak güveç stew [obsolete] i.
vasalın hizmet karşılığında feodal toprak bahşetmesi subinfeudation i.
vasala ait toprak kullanım hakkı subinfeudation i.
toprak altı organizması subterranean i.
toprak altı subterranity i.
toprak altı subterrene i.
toprak altında yaşayan canlı subterrestrial i.
toprak kiracısının belirli değirmenleri kullanması gerekliliği suit i.
toprak yüzeyinden altın çıkarma işlemi surfacing i.
bitkisiz çıplak toprak bare soil i.
toprak kaymak slump f.
toprak olmak depart this life f.
yarmak (toprak/tahta vb'ni) chap f.
toprak set çekmek embank f.
işlemek (toprak) tame f.
çatal saplamak (toprak) prong f.
pişirmek (toprak eşyayı fırında) fire f.
toprak yığmak hill f.
vıcık vıcık olmak (toprak) poach f.
çökmek (toprak) subside f.
kireçli toprak ile gübrelemek marl f.
çiğnenerek topak topak olmak (toprak) poach f.
toprak olmak depart from this life f.
toprak kirasını ürünle ödemek sharecrop f.
bir avuç toprak olmak pass away f.
bir avuç toprak olmak die f.
toprak sürmek plow f.
toprak yapısını ıslah etmek improve the soil structure f.
kara/toprak ile eşit düzeyde akmak flow along f.
boğazına toprak tıkamak stuff one’s gullet with dirt f.
toprak içinde oynamak play in the dirt f.
toprak sürmek plough f.
toprak veya bitki olarak yetiştirmek tame f.
toprak kayması olmak landslide f.
(toprak) kaymak landslide f.
toprak sahibi unvanından etmek unsquire f.
(toprak) yüzeyini parçalamak hack f.
(toprak topağı) ufalamak brake f.
(bir şeyin) etrafına veya üzerine toprak yığmak hill f.
(toprak yığınını) aşınma, çökme veya sürüklenmekten korumak hold f.
toprak yığmak mound f.
üzerine toprak yığmak mound over f.
kazı veya maden kazısı sırasında çıkan (yumuşak toprak, killi toprak, çakıl, taş) malzemeyi temizlemek muck f.
erimek (donmuş toprak) give f.
çözülmek (donmuş toprak) give f.
(toprak yola) yağ püskürtmek oil f.
(toprak parçasını) çevrelemek infield f.
(toprak parçasının) etrafını kapatmak infield f.