traveling - Türkçe İngilizce Sözlük

traveling

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"traveling" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 19 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
traveling i. yolculuk
My grandmother likes traveling by train.
Büyükannem trenle yolculuğu sever.

More Sentences
traveling s. gezici
He makes a living as a traveling salesman.
Geçimini gezici satıcılık yaparak sağlıyor.

More Sentences
General
traveling i. seyahat etme
He found the ring he lost while traveling.
Seyahat ederken kaybettiği yüzüğü buldu.

More Sentences
traveling i. seyahat
His sudden illness deterred us from traveling.
Onun ani hastalığı bizi seyahatten alıkoydu.

More Sentences
traveling f. seyahat etmek
I'd like to do some traveling.
Biraz seyahat etmek istiyorum.

More Sentences
traveling s. seyyar
Tom makes a living as a traveling salesman.
Tom bir seyyar satıcı olarak geçimini sağlıyor.

More Sentences
Tourism
traveling i. seyahat
Traveling abroad is now more popular.
Yurt dışında seyahat şimdi daha popüler.

More Sentences
traveling s. gezici
Tom makes a living as a traveling salesman.
Tom geçimini gezici satıcılık yaparak sağlıyor.

More Sentences
traveling s. seyyar
Bill's father was a traveling salesman.
Bill'in babası bir seyyar satıcıydı.

More Sentences
General
traveling i. ilerleme
traveling i. yolculuk yapma
traveling i. kaydırma
traveling i. yolculuk
traveling s. hareket halinde
traveling s. yolculuk halinde
Tourism
traveling i. yolculuk
Sport
traveling i. adım hatası
Basketball
traveling i. topu sürmeden adım atma
traveling i. top taşıma (steps)

"traveling" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 63 sonuç

İngilizce Türkçe
General
traveling salesman i. gezici satış temsilcisi
Tom was a traveling salesman.
Tom bir gezici satış temsilcisiydi.

More Sentences
traveling companion i. seyahat arkadaşı
Most of my traveling companions were nice.
Seyahat arkadaşlarımın çoğu iyiydi.

More Sentences
traveling libraries i. gezici kütüphaneler
traveling dentist i. gezici dişçi
traveling dentist i. gezici diş hekimi
traveling exhibition i. gezici sergi
traveling companion i. biriyle bir yere seyahat eden kimse
traveling fellow i. seyahat bursu sahibi
traveling fellowship i. seyahat bursu
traveling fellowship i. seyahat, yurt dışında eğitim veya araştırma için verilen burs
tsr (traveling stock reserve) i. seyahat stok rezervi
wearied by traveling s. yol yorgunu
wearied by traveling s. yol yorgunu
weary with traveling s. yol yorgunu
Speaking
you are not traveling alone, are you? expr. yalnız seyahat etmiyorsunuz, değil mi?
Trade/Economic
traveling salesperson i. gezici satış temsilcisi
traveling card i. bir işçinin yetki alanı dışında bir iş yapmasına izin veren, yerel sendika tarafından verilen kart
traveling expenses i. gezi giderleri
traveling expenses i. seyahat giderleri
traveling expenses i. seyahat masrafları
Tourism
traveling bag i. valiz
traveling bag i. seyahat çantası
Advertising
traveling display i. bir toplu taşıma aracının dışına asılan reklam afişi
traveling display i. gezici reklam afişi
traveling display i. seyyar reklam afişi
Technical
traveling platform i. yürüyen yol
traveling sidewalk i. yürüyen yol
transverse field traveling wave tube i. enine alanlı yürüyen dalga tüpü
electric overhead traveling cranes i. elektrikli gezer vinç
traveling column i. hareketli kolon
traveling column i. hareket edebilen kolon
traveling-grate stoker i. hareketli ızgara besleme aleti
traveling crane i. hareketli vinç
traveling wave amplifier i. yürüyen dalga amplifikatörü
traveling wave maser i. yürüyen dalga maşeri
traveling wave magnetron i. yürüyen dalga magnetonu
traveling wave tube i. yürüyen dalga tüpü
traveling wave antenna i. yürüyen dalga anteni
Informatics
traveling wave i. yürüyen dalga
Mechanic
traveling-head shaper i. pistonlu kafası olan planya tezgahı
traveling nut i. döner vida üzerinde hareket eden somun
traveling staircase i. yürüyen merdiven
traveling stairs i. yürüyen merdiven
traveling steady i. torna tezgahında kaydırmalı kaidesi olan hareketli torna aleti
traveling table i. silindir veya tekerlek üzerinde hareket edebilen masa veya platform
Construction
traveling bridge i. gezer köprü
Furniture
traveling clock i. açıldığında şövale görevi gören katlanabilir saat
Transportation
traveling carriage i. uzun mesafeli seyahat için tasarlanmış araba
traveling case i. bavul
traveling case i. valiz
traveling post office i. postaların yoldayken sınıflandırıldığı tren vagonu
Marine
traveling backstay i. serene bağlı hareket eden payanda
Physics
traveling wave i. yürüyen dalga
traveling wave i. ortam parçacıklarının dalga yayılımı yönünde kademeli hareket ettiği dalga
Biology
traveling microscope i. artı şeklindeki göstergesi olan mikroskop
Sport
traveling rings i. üst üste dizili sallanan jimnastik halkaları
Basketball
traveling violation i. hatalı yürüme
traveling violation i. steps
Librarianship
traveling library i. gezici kütüphane
traveling library i. gezici kütüphane aracı
traveling library i. merkezi bir kurum tarafından bir kuruluşa ödünç verilen kitap koleksiyonu
Abbreviation
tpo (traveling post office) i. yolda gideceği yere göre ayrılmış posta taşıyan tren
Star Wars
preigo's traveling world of wonder i. preigo'nun gezici harikalar dünyası