| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Yaygın Kullanım | uncompromising s. | uzlaşmaz | ||
|
Yet again, the European Parliament has adopted an uncompromising stance, which we oppose. Avrupa Parlamentosu bir kez daha karşı çıktığımız uzlaşmaz bir tutum benimsemiştir. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | uncompromising s. | inatçı | ||
|
A beautiful, uncompromising, hard and nice nurse of men. Yakışıklı, inatçı, sert ve iyi kalpli bir erkek hemşire. More Sentences |
||||
| Genel | uncompromising s. | tavizsiz | ||
|
At that time I certainly thought that democrats should be uncompromising where totalitarian forces were concerned. O dönemde, totaliter güçler söz konusu olduğunda demokratların kesinlikle tavizsiz olması gerektiğini düşünüyordum. More Sentences |
||||
| Genel | uncompromising s. | kesin | ||
| Genel | uncompromising s. | anlaşmaz | ||
| Genel | uncompromising s. | eğilmez | ||
| Genel | uncompromising s. | sert | ||
| Genel | uncompromising s. | uyuşmaz | ||
| Genel | uncompromising s. | sözünden dönmez | ||
| Genel | uncompromising s. | ilke veya kararlarından vazgeçmez | ||
| Genel | uncompromising s. | katı | ||
| Genel | uncompromising s. | anlaşmaya yanaşmaz | ||
| Genel | uncompromising s. | kararından dönmez | ||
| Genel | uncompromising s. | uzlaşmacı olmayan | ||
| Genel | uncompromising s. | ödünsüz | ||
| Genel | uncompromising zf. | ödün vermeksizin | ||
| İngilizce | Türkçe | |
|---|---|---|
| Politics | ||
| Siyasal | uncompromising attitude i. | uzlaşmaz tutum |
