yerel - Türkçe İngilizce Sözlük

yerel

"yerel" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 24 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
yerel local s.
There are certainly no opportunities for local economic development.
Yerel ekonomik kalkınma için kesinlikle hiçbir fırsat yoktur.

More Sentences
General
yerel domestic s.
The new minister has plans to stimulate the domestic economy.
Yeni bakanın yerel ekonomisini canlandırmaya yönelik planları var.

More Sentences
yerel local s.
Reinforcing and democratising local institutions is a key challenge for governments and donors alike.
Yerel kurumların güçlendirilmesi ve demokratikleştirilmesi hem hükümetler hem de bağışçılar için önemli bir zorluktur.

More Sentences
yerel native s.
Another important advantage of the K-Meleon web browser is the ability to use the native PC interface.
K-Meleon web tarayıcısının bir diğer önemli avantajı da yerel PC arayüzünü kullanabilmesidir.

More Sentences
yerel localized s.
I'm glad we didn't go there because there were some localized heavy rain showers.
Oraya gitmediğimize sevindim çünkü bazı yerel şiddetli sağanak yağışlar vardı.

More Sentences
yerel localised s.
This, however, was a very specific, localised problem.
Ancak bu çok spesifik ve yerel bir sorundu.

More Sentences
Computer
yerel local s.
Aid must serve principally to create local diversified supply capacity.
Yardım, esas olarak yerel çeşitlendirilmiş tedarik kapasitesi yaratmaya hizmet etmelidir.

More Sentences
Telecom
yerel local s.
We believe that more confidence should be placed in local politicians.
Yerel politikacılara daha fazla güven duyulması gerektiğine inanıyoruz.

More Sentences
Math
yerel local s.
This involves defining targeted local information which is as credible as possible.
Bu, mümkün olduğunca güvenilir olan hedefe yönelik yerel bilginin tanımlanmasını içerir.

More Sentences
Biochemistry
yerel localised s.
That is always about intensive and localised pollution of the environment.
Bu her zaman çevrenin yoğun ve yerel olarak kirletilmesiyle ilgilidir.

More Sentences
General
yerel regional s.
yerel vernacular s.
yerel territorial s.
yerel topical s.
yerel home s.
yerel indigenous s.
yerel vernaculous s.
yerel vicinal s.
yerel desi s.
yerel deshi s.
yerel loc (local) kısalt.
Biochemistry
yerel localized s.
Marine Biology
yerel endemic s.
Linguistics
yerel prakritic s.

"yerel" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
General
yerel banka local bank i.
In many Member States, small local banks play an important role.
Birçok Üye Devlette küçük yerel bankalar önemli bir rol oynamaktadır.

More Sentences
yerel demokrasi local democracy i.
First of all, it shows the limitations of local democracy and, in particular, of land use planning policies.
Her şeyden önce yerel demokrasinin ve özellikle de arazi kullanımı planlama politikalarının sınırlarını göstermektedir.

More Sentences
yerel yönetim local government i.
In this respect, it is desirable to deploy local governments and NGOs.
Bu bağlamda, yerel yönetimlerin ve STK'ların devreye sokulması arzu edilmektedir.

More Sentences
yerel planlama local planning i.
We must rely on local action and joint local planning.
Yerel eylemlere ve ortak yerel planlamaya güvenmeliyiz.

More Sentences
yerel halk locals i.
The hospitality and geniality of the local population have always stayed with me.
Yerel halkın misafirperverliği ve güler yüzlülüğü hep aklımda kaldı.

More Sentences
yerel seçimler local elections i.
This is the first time we have sent observers for purely local elections.
İlk defa tamamen yerel seçimler için gözlemci gönderiyoruz.

More Sentences
yerel haberler local news i.
Our local TV station does a pretty good job of covering local news.
Yerel televizyon kanalımız yerel haberleri oldukça iyi veriyor.

More Sentences
yerel saat local time i.
What is the local time in New York?
New York'ta yerel saat nedir?

More Sentences
yerel ortak local partner i.
It is ready to support NGOs which work with local partners for the elimination of child labour.
AB, çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılması için yerel ortaklarla birlikte çalışan STK'ları desteklemeye hazırdır.

More Sentences
yerel kültür local culture i.
Local cultures and different ways of living must not be destabilised.
Yerel kültürler ve farklı yaşam biçimleri istikrarsızlaştırılmamalıdır.

More Sentences
yerel topluluk local community i.
They provide substantial support for local communities.
Yerel topluluklar için önemli bir destek sağlıyorlar.

More Sentences
yerel toplum local community i.
This is a major concern of local communities and non-governmental organisations.
Bu, yerel toplumlar ve sivil toplum örgütleri için büyük bir endişe kaynağıdır.

More Sentences
yerel gazete local paper i.
If you want to sell your old sofa, why not put an advertisement in the local paper?
Eğer eski kanepenizi satmak istiyorsanız, neden yerel gazeteye ilan vermiyorsunuz?

More Sentences
yerel yönetim local authority i.
Maybe such policies are not the most pressing priorities of my country's local authorities.
Belki de bu tür politikalar ülkemdeki yerel yönetimlerin en acil öncelikleri değildir.

More Sentences
yerel gelenekler local customs i.
According to local custom, the earth will recycle the bad energy.
Yerel geleneklere göre toprak kötü enerjiyi geri dönüştürecek.

More Sentences
yerel düzey local level i.
That also applies at regional and local levels.
Bu durum bölgesel ve yerel düzeyler için de geçerlidir.

More Sentences
yerel yemek local food i.
I'd like to try some of the local food.
Yerel yemekleri denemek istiyorum.

More Sentences
yerel halk local resident i.
The mayor of Naples has apologised to a US tourist who was beaten up by local residents shortly after he was mugged.
Napoli Belediye Başkanı, soyulduktan kısa bir süre sonra yerel halk tarafından dövülen ABD'li turistten özür diledi.

More Sentences
yerel halk local people i.
All the local people and all the local authorities there are asking for a multilateral nuclear environment programme.
Oradaki tüm yerel halk ve tüm yerel yetkililer çok taraflı bir nükleer çevre programı talep etmektedir.

More Sentences
yerel gazete local newspaper i.
Perhaps we should advertise in the local newspaper for a reliable house painter.
Belki de güvenilir bir ev boyacısı için yerel gazeteye ilan vermeliyiz.

More Sentences
yerel dil vernacular i.
This is a vernacular.
Bu bir yerel dil.

More Sentences
yerel olarak locally zf.
Locally elected representatives are equally responsible for what has happened.
Yerel olarak seçilmiş temsilciler de yaşananlardan eşit derecede sorumludur.

More Sentences
Trade/Economic
yerel yönetimler local administration i.
The military at all levels put pressure on the local administration to help their preferred candidates.
Her düzeydeki ordu, kendi tercih ettikleri adaylara yardımcı olmaları için yerel yönetimlere baskı yapmaktadır.

More Sentences
yerel üretici local manufacturer i.
We must leave raw materials so that local manufacturers can process them.
Yerel üreticilerin işleyebilmesi için hammadde bırakmalıyız.

More Sentences
yerel yetkililer local authorities i.
All the local people and all the local authorities there are asking for a multilateral nuclear environment programme.
Oradaki tüm yerel halk ve tüm yerel yetkililer çok taraflı bir nükleer çevre programı talep etmektedir.

More Sentences
yerel tüketici local consumer i.
Cigarettes are produced on that island and the price is kept down for local consumers and tourists.
Sigaralar bu adada üretilmekte ve yerel tüketiciler ve turistler için fiyatlar düşük tutulmaktadır.

More Sentences
yerel ortaklık local partnership i.
I have proposed local partnerships which are open to many different types of actor.
Birçok farklı aktör türüne açık olan yerel ortaklıklar önerdim.

More Sentences
yerel dükkan local shop i.
Local shops do good business with tourists.
Yerel dükkanlar turistlerle iyi iş yapıyor.

More Sentences
yerel yönetimler local administration i.
Moreover, such aid is often also misappropriated by the local administration.
Ayrıca, bu tür yardımlar genellikle yerel yönetim tarafından kötüye kullanılmaktadır.

More Sentences
yerel üretici local producer i.
When I was in Cape Town for the ACP, it was absurd that local producers were asking me to help them.
ACP için Cape Town'dayken yerel üreticilerin benden kendilerine yardım etmemi istemeleri çok saçmaydı.

More Sentences
yerel saat local time i.
What is the local time in New York?
New York'ta yerel saat kaç?

More Sentences
yerel yönetim local government i.
Together with the general elections, local government elections were held.
Genel seçimler ile birlikte, yerel yönetim seçimleri yapıldı.

More Sentences
Politics
yerel politika local politics i.
Tom plays an active role in local politics and intends to run for the position of mayor next year.
Tom yerel politikada aktif bir rol oynuyor ve gelecek yıl belediye başkanlığına adaylık koymayı planlıyor.

More Sentences
yerel otorite local authority i.
Reform of the public sector needs to be stepped up at national and local authority level.
Kamu sektörü reformunun ulusal ve yerel otorite düzeyinde hızlandırılması gerekmektedir.

More Sentences
yerel yönetim local government i.
I recently attended a local government conference looking at the national social inclusion plans.
Yakın zamanda ulusal sosyal içerme planlarını inceleyen bir yerel yönetim konferansına katıldım.

More Sentences
yerel makamlar local authorities i.
An objection was raised regarding the direct responsibility of local authorities in the decision-making process.
Yerel makamların karar alma sürecindeki doğrudan sorumluluğuna ilişkin bir itirazda bulunulmuştur.

More Sentences
yerel siyaset local politics i.
Tom is active in local politics.
Tom yerel siyasette aktiftir.

More Sentences
yerel seçimler local elections i.
Local elections are currently being held in Jammu and Kashmir.
Şu anda Jammu ve Keşmir'de yerel seçimler yapılmaktadır.

More Sentences
yerel yönetim locality i.
Small localities in Sweden have so far been the losers in the dishonest job trading conducted in Europe.
Avrupa'da yürütülen dürüst olmayan iş ticaretinde şimdiye kadar kaybedenler İsveç'teki küçük yerel yönetimler oldu.

More Sentences
Common Usage
yerel dille yazılan vernacular s.
General
uzaktan kumandalı yerel salınıcı labile oscillator i.
yerel özellikleri koruyarak küreselleşme glocalization i.
yerel idarelerin en küçük birimleri county i.
yerel kompakt topolojik uzay locally compact topological space i.
yerel öklit uzayı locally euclidean space i.
lordların yerel anlaşmazlıklar sebebiyle yargılanmış oldukları altı aylık veya bir senelik özel mahkeme leet i.
yerel ad common name i.
yerel maksimum local maximum i.
yerel öğle local noon i.
yerel kompakt locally compact i.
ağ yerel alanı network local area i.
yerel taban local base i.
yerel yay bağlantılı uzay locally arcwise connected space i.
yerel dans country dance i.
portekiz'de yerel üslupla inşa edilmiş ve devletin sahibi olduğu otel pousada i.
yerel ısıtma localized heating i.
yerel dışbükey uzay locally convex space i.
yerel gazete local i.
yerel kompakt gruplar locally compact groups i.
yerel imar ve iskan müdürlüğü local planning authority i.
yerel ağın paylaşıma açılması local loop unbundling i.
yerel hava local weather i.
yerel idare bölümü department of local government i.
yerel ulaşım local transit i.
yerel bağlantılı küme locally connected set i.
yerel yönetim çalışanları local officials and employees i.
yerel sonlu aile locally finite family i.
yerel minimum local minimum i.
kendi yerel yönetim teşkilatı olan şehir veya bölge municipality i.
yerel rehber local guide i.
yerel ya da lokal saat local time i.
yerel işçi sendikaları labor union locals i.
yerel kompakt uzay locally compact space i.
yerel yağmur convectional rain i.
yerel değişken local variable i.
yerel rüzgar local wind i.
yerel dans country dancing i.
yerel acil durum planlama komitesi local emergency planning committee i.
yerel uyuşturucu local anesthetic i.
yerel yönetim maliyesi local finance i.
yerel osilatör panel local oscillator board i.
yerel deklarasyon local declaration i.
yerel zaman local time i.
yerel yönetim personeli local executive personnel i.
yerel izomorfik locally isomorphic i.
yerel yargı hakkı soke i.
eyaletteki yerel yönetim bölgesi county i.
yerel en büyük değer local maximum value i.
yerel dışbükey dolaysız toplam locally convex direct sum i.
yerel işlem local operation i.
bir yerel bölge içinde ve civarında işleyen ulaşım seferi local service i.
yerel tarih local history i.
yerel bağlantılı uzay locally connected space i.
yerel eğitim müdürlüğü local education authority i.
yerel ağlar local area network i.
yerel yönetim yetkilisi district administration official i.
yerel haber local i.
yerel trafik local traffic i.
yerel özgürlükler local freedoms i.
yerel yönetim (ispanya) ayuntamiento i.
yerel vergilendirme local taxation i.
yerel kitle iletişim araçları local mass media i.
yerel basın local press i.
yerel kıyafet folk costume i.
yerel kıyafet folk outfit i.
yerel kıyafet traditional outfit i.
yerel kıyafet local dress i.
yerel kıyafet traditional wear i.
yerel kıyafet local outfit i.
yerel kültür native culture i.
yerel kültür indigenous culture i.
yerel halk local community i.
yerel cemiyet local community i.
yerel medya local media i.
yerel ırk native race i.
yerel kamu ihalesi local public tender i.
yerel gündem local agenda i.
yerel yasa bylaw i.
yerel yönetim binaları mahallesi civic center i.
yerel bitki örtüsü endemic i.
yerel yönetim birimi local government unit i.
yerel gerçeklik local reality i.
merkez-yerel yönetim central-local government i.
merkez-yerel yönetim ilişkileri central-local government relations i.
yerel zamanlı bilgi işlem real-time data processing i.
yerel ortalama local average i.
yerel özellik locality i.
yerel yönetim tesisleri public facilities i.
yerel kilise local village i.
yerel seviye local level i.
yerel avustralya yemeği bush tucker i.
yerel avustralya yemeği bushfood i.
yerel avustralya yemeği bushtucker i.
yerel yıldız zamanı local sidereal time i.
yerel saat local hour i.
yerel iklim şartları local climatic conditions i.
yerel takım local team i.
yerel ünlü local celebrity i.
yerel şöhret local celebrity i.
yerel meyve sebze yiyen locavore i.
yerel radyo istasyonu local radio station i.
yerel birim local unit i.
yerel saat ayarı local time setting i.
yerel halk tarafından adlandırılan yer ve kişi isimlerinin yabancılar tarafından farklı isimlendirilmesi exonym i.
bir yerin yerel ismi endonym i.
yerel aramalar local calls i.
yerel müzik indigenous music i.
ücretsiz yerel gazete shopper i.
içinde yerel haberler ve reklamlar yayınlanan ücretsiz gazete shopper i.
yerel hava durumu local weather forecast i.
yerel kurallar local rules i.
yerel zaman dilimi local time zone i.
bir organizasyonun yerel şubesi chapter i.
yerel idare commune i.
yerel mahkeme district court i.
yerel isim vernacular name i.
yerel hale getirme localization i.
yerel hale getirme localisation i.
yerel gazete hometown newspaper i.
yerel kısım local part i.
yerel yardımlaşma derneği/klubü civic group i.
yerel iş adamı local businessman i.
yerel doktor local doctor i.
yerel konukseverlik local hospitality i.
yerel kaynak local source i.
yerel gazete local rag (uk) i.
yerel dergi local magazine i.
halka açık yerel dans salonu local palais i.
(eski rusya'da) kırsal alanlarda gıda gibi yerel ihtiyaç için gönüllü alınan vergi self-taxation i.
londra'da yerel saatin geçerli olduğu eşgüdümlü evrensel saat dilimi utc (coordinated universal time) i.
velileri tarafından istismar veya yaralanma riski bulunan çocuklara dair yerel otoritelerin tuttuğu liste nai register i.
istilacı nassella tussock bitkisini yok etmek için yeni zelanda'nın farklı bölgelerinde kurulan çeşitli yerel yasal kuruluşlardan her biri nassella tussock board i.
kuzeydoğu irlanda'da yerel hükümet bölgesi north down i.
yerel lezzet local delicacy i.
yerel standartlardan bağımsız zaman absolute time i.
yerel mesele domestic issue i.
yerel müzik grubu local musi̇c band i.
yerel olma vernacularity i.
cemaat üyelerince oluşturulan yerel yönetim vestryism i.
yerel yönetim vergisi lay i.
yerel kiliseden kongre sistemine bağlı bir unvanla dini toplantıya yollanan kimse messenger i.
(mormonluk) lds kilisesinin yerel bir cemaati branch i.
ihtiyaç sahiplerine yerel bir yönetim merkezinin sosyal hizmetler departmanınca sağlanan yardım hizmeti home help [uk] [new zealand] i.
hayır kurumuna ait yerel şube lodge i.
(orta çağ'da) britanya'nın bazı bölümlerinde yerel ticareti kontrol eden ve bazen yerel yönetimde rol alan tüccar birliği guild i.
iskoç kasabasının yerel yönetimi guildry [scotland] i.
yerel yönetimin dışında kalma opt-out i.
yerel denetimin dışında kalan okul opt-out [uk] i.
yerel denetimin dışında kalan hastane opt-out [uk] i.
yerel yönetimin dışında kalma opt-out i.
yerel denetimin dışında kalan okul opt-out [uk] i.
yerel denetimin dışında kalan hastane opt-out [uk] i.
yerel trafik için araç yolu road i.
yerel doku local color i.
yerel doku local colour i.
sahibi başka ülkede yaşayan bir fabrikada görevli yerel yönetici mill agent i.
(britanya idari bölgesine ait) yerel birim district i.
gazetelerde yerel haberler masası city desk [us/canada] i.
zorunlu hizmet için asker seçiminden sorumlu yerel kurum draft board i.
yerel, bağımsız organize suç birimi family i.
yerel meclise ait olup halka ucuza kiralanan daire council flat i.
yerel meclisten ucuza daire kiralayan kiracı council tenant i.
yerel fuar county fair i.
koloni amerikası'nda yerel bir kurye servisi penny post i.
(abd'nin maine eyaletinde) küçük yerel yönetim bölümü plantation i.
yerel bir gaziler örgütüne ait alt birim post i.
başıboş hayvanların beslenmesi ve bakımından sorumlu yerel hükümet yetkilisi poundkeeper i.
başıboş hayvanların beslenmesi ve bakımından sorumlu yerel hükümet yetkilisi poundmaster i.
nasyonal sosyalist alman işçi partisi'nde yerel şube başkanı gauleiter i.
ağ programlarını yerel olarak aktaran istasyon outlet i.
(abd'de) yerel kiliseye bağlı olup ona ait binaları elinde bulunduran ve papazın maaşını veren kongregasyonalist kurum parish i.
(aday veya delege seçmek için) parti üyelerinin yerel/bölgesel toplantısı primary i.
(birleşik krallık) yerel eğitim idaresi tarafından sosyal yardım kapsamında ihtiyaç sahibi öğrencilere verilen süt school milk i.
amerika'nın eski hollanda kolonilerinde yerel yargı işlevlerini yerine getiren kimse schout i.
(17. yüzyılda) yerel cemaat kontrolünü savunan muhalif ingiliz grup seeker i.
(avustralya'da) yerel yönetim idaresinde olan birleştirilmiş kırsal alan shire i.
yerel mahkeme görevlisi shire clerk i.
(afrikalı amerikan yerel ingilizcesinde) yetişkin kadın shortie i.
(afrikalı amerikan yerel ingilizcesinde) çocuk shortie i.
küçük ve yerel bir üniversite siwash i.
yerel kabarcık local bubble i.
başka bir kimsenin yerel yargı yetkisine tabi kimse socager i.
öğrenme güçlüğü çeken, fiziksel engelli veya ruhsal bozukluğu olan kimselere hizmet veren, yerel yönetim sorumluluğundaki merkez social education centre i.
(fransa) yerel idare bölgesinden sorumlu yetkili subprefect i.
(fransa) yerel idare bölgesinden sorumlu yetkililik subprefecture i.
(new york'ta) yerel yargı görevlisi surrogate i.
yerel geleneklere ve kullanımlara uygun olarak değişiklik yapmak nativize f.
yerel unsurlara adapte etmek nativize f.
yerel geleneklere ve kullanımlara uygun olarak değişiklik yapmak nativise f.
yerel unsurlara adapte etmek nativise f.
(sahnelenen oyunda) yerel özellikleri veya çevreyi değiştirmek shift the scene f.
(tarihi yerleri, yerel kostümleri) turistler için eğlence haline dönüştürmek disneyfy f.
yerel ölçekte mal taşımak dray f.
(tv programı serisini) yerel kanallara satmak syndicate f.
yerel ve kalıcı endemic s.
yerel dille yazılan vernacular s.
yerel (ısı/basınç) ambient s.
yerel özelliklerini kaybetmeden küreselleşen glocal s.
yerel olmayan nonlocal s.
yerel makamlarca denetlenmiş inspected by local authorities s.
yerel koşullara uygun calculated for the meridian of s.
(yerel otorite tarafından) iyi halde tutulmayan unadopted [brit] s.
(yerel otorite tarafından) bakımı sağlanmayan unadopted [brit] s.
yerel olmayan unlocalized s.
yerel olmayan unlocalized s.
toplumun yerel düzeyine dair grassroot s.
toplumun yerel düzeyinden kaynaklanan grassroot s.
toplumun yerel düzeyinde geçerli olan grassroot s.
toplumun yerel düzeyine dair grassroots s.
toplumun yerel düzeyinden kaynaklanan grassroots s.
toplumun yerel düzeyinde geçerli olan grassroots s.
yerel yönetimin kurup yönettiği council [uk] s.
yerel kültür ile ilgili peasant s.
yerel sanatla ilgili peasant s.
(fizik) yerel dönüşüm altında sabit olan gauge s.
yalnızca yerel çıkarlara hizmet eden parish pump s.
yerel kapsamlı parish-pump [uk] s.
yerel ölçekte locally zf.
yerel ölçekte on a local scale zf.
yerel aramalar için for local calls zf.
yerel bazda on local basis zf.
yerel olarak topically zf.
yerel bir şekilde vernacularly zf.
yerel gün batımı ls (local sunset) kısalt.
yerel standart zaman lst (local standard time) kısalt.
yerel saat lt (local time) [us] kısalt.
kendi yerel yönetim teşkilatı olan bölge mun (municipal) kısalt.
kendi yerel yönetim teşkilatı olan şehir veya bölge munic. kısalt.
Phrasals
(yerel bir ağa vb) bağlanmak plug (oneself) in (to something) f.
Phrases
yerel saate göre according to the local time expr.
Colloquial
yerel bir hikaye a local story i.
yerel olarak yetiştirilmiş marihuana/esrar homegrown i.
britanya'da çocuk mahkemesinin yargılanan bir çocuğun yerel yönetimce kontrol edilemez durumda olmasından dolayı aldığı tutuklama kararı unruly certificate i.
seri üretimden çıkmış gibi görünen, ayırt edici özellikleri bulunmayan ve yerel mimariyle uyumsuz olan büyük ve modern ev mcmansion i.
yerel dükkan bodega i.
yerel polisinizle temas kurun contact your local police expr.
Idioms
yerel bir topluluğun öne çıkan kişi pillar of the community i.
yerel halk ile o ilde hizmet veren üniversitenin ilişkisi town-and-gown i.
küçük ve yerel dükkan a mom-and-pop business i.
siyasi faaliyet açısından yerel düzeyde olan halk grass-roots i.
küçük ve yerel dükkan mom-and-pop shop i.
yerel halk ile o ilde hizmet veren üniversitenin ilişkisi town and gown i.
yerel ağız vulgar tongue i.
yerel halk ile o ilde hizmet veren üniversitenin ilişkisi ile ilgili town-gown s.
Formal
yerel yönetim bölgesindeki engelli kişilerin listesi handicap register [uk] i.
(çin'de) yerel idari alt bölüm hsien i.
(çin'de) yerel idari alt bölümün hükümet merkezi hsien i.
ingiliz yönetiminden önce güney afrika'nın kırsal bölgelerinde yerel boer hakimine yardım eden konsey heemraad i.
Trade/Economic
yerel yönetime toplayabileceği vergi için üst sınır koymak (eskiden) rate-cap i.
yerel yönetim tarafından toplanan vergi/vergiler rates i.
bir işçinin yetki alanı dışında bir iş yapmasına izin veren, yerel sendika tarafından verilen kart traveling card i.
belediye veya yerel yönetimlerin ihraç ettiği tahviller municipal bonds i.
çok uluslu-yerel strateji multidomestic strategy i.
dışarıdaki çok uluslu şirketle ilişkili yerel işletme affiliate i.
küçük ve yerel dükkan mom-and-pop store i.
uzun dönem yerel para cinsinden kredi notu long-term local currency issuer default rating i.
yabancı bir şirket adına yerel piyasadan işçi veya mal toplayan kimse comprador i.
yabancı işletmelerin yerel şirketlerle kurdukları ortaklık local partnership i.
yerel yönetim local administration i.
yerel vergi gelirleri local tax revenues i.
yerel olmayan şirket yabancı menşeili şirket foreign corporation i.
yerel yönetimce çıkarılan tahvil municipal bonds i.
yerel çözüm local solution i.
yerel katkı oranı local content rate i.
yerel acente local agent i.
yerel çözüm local remedy i.
yerel masraflar local expenses i.
yerel para cinsinden uzun vadeli kredi notu long-term local currency issuer default rating i.
yerel yönetimlere ağırlık verilmesi regionalism i.
yerel planlama local planning i.
yerel vergi local tax i.
yerel müşteri domestic customer i.
yerel ıslah fonu local improvement fund i.
yerel anlaşma local agreement i.
yerel müşteri local customer i.
yerel poliçe local bill i.
yerel sendika temsilcisi local union representative i.
zorunlu yerel hizmetler obligatory local services i.
yerel yönetim tahvilleri local authority bonds i.
yetkili yerel makam local authority i.
yerel borçlanma local borrowing i.
yerel imar ve ıslahat local improvement i.
yerel olmayan şirket out of state corporation i.
yerel çare local solution i.
yerel çare local remedy i.
yerel reklam local advertising i.
yerel olmayan şirket out-of-state corporation i.
yerel standardizasyon provincial standardisation i.
yerel bayi local dealer i.
yerel alım local shopping i.
yerel rekabete açık ihale local competitive bidding i.
yerel yönetim municipal corporation i.
yerel endeks local index i.
yerel vergi denetimi tax field audit i.
yerel tüketici domestic consumer i.
yerel sendika sözleşmesi local agreement i.
yerel bütçe local budget i.
yerel ülkeye devir domestication i.
yerel senet local bill i.
yerel menkul kıymetler local stocks i.
yerel telefon konuşması local call i.
yerel ücret baremi local wage rate i.
yerel sendika temsilcisi local union rep i.
yerel sendika local union i.
yerel şirket local corporation i.
yerel yönetimler local administrations i.
yerel sanayi local industry i.
yerel vergiler local taxes i.
yerel standart provincial standard i.
yerel katkı zorunluluğu local content law i.
yerel yönetim gelirleri local governments revenues i.
yerel şube local branch i.
yerel sahipli yabancı varlıklar domestically-owned foreign assets i.
yerel yönetimlerin ihraç ettiği tahviller municipal bonds i.
hindistan'da yerel bir hükümet adına gelir tahsildarlığı yapan kimse amil i.
hindistan'da yerel bir hükümet adına gelir tahsildarlığı yapan kimse aumil i.
yerel girişim şirketi lec (local enterprise company) i.
küresel bir ürünün yerel piyasalara uygun hale getirilmesi glocalization i.
küresel bir ürünün yerel piyasalara uygun hale getirilmesi glocalisation i.
yerel yönetim yetkilisinin verdiği kredi local loan [uk] i.
yerel tedarik local procurement i.
yerel veya yerli kaynaklardan personel, hizmet, malzeme veya ekipman alımı local procurement i.
yetki alanındaki bölgenin dışında oturup çalışmak için bölgeye gelenlerden yerel idarenin aldığı gelir vergisi commuter tax i.
(özellikle farmasötik ilaçlar için) yerel üreticiden daha ucuza mal satan satıcıdan yapılan ithalat parallel importing i.
yerel tütün piyasasında küçük çaplı spekülatör pinhooker i.
belirli yerel piyasalar arasında yürütülen arbitraj shunting [uk] i.
yerel merkezler arasında dağıtmak decentralise f.
yerel para üzerinden fiyat belirlemek quote in local currency f.
yerel merkezler arasında dağıtmak decentralize f.
yerel ve yabancı bir kurum arasındaki karşılıklı düzenlemeye ilişkin exchange s.
küresel düşün yerel davran think globally act locally expr.
Law
kaçma ve kurtarma operasyonlarında yerel halkın yardımı act of mercy i.
britanya'da çocuk mahkemesinin yargılanan bir çocuğun yerel yönetimce kontrol edilemez durumda olmasından dolayı aldığı tutuklama kararı certificate of unruliness i.
yerel yönetimlerin, yeni beldelerin ve konut dernek yöneticilerinin hakkı olan bir yasal hak paketi tenants' charter [brit] i.
bir bölgenin yerel mahkemesi tarafından başka bir bölgenin şerifine verilen ek mahkeme kararı testatum capias i.
yerel mahkeme görevlisi amala [indian] i.
yerel mahkeme görevlisi amlah [indian] i.
bir dava yada ihtilaf hakkında yerel mahkemeler ya da yetkili organların, uluslararasi mahkeme yada yetkili organlardan daha iyi karar verebileceği ilkesi margin of appreciation i.
yerel bir mahkemenin bakmakla yükümlü olduğu dava local action i.
yerel idari mahkeme local administrative court i.
yerel örf ve adet local custom i.
yerel yargı local judge i.
yerel mahkeme county court i.
yerel mahkemeler local courts i.
yerel mahkeme domestic court i.
yerel mevzuat domestic legislation i.
yerel yasa birlaw i.
yerel tüzük birlaw i.
kuzey ingiltere ve iskoçya'daki mahkemelerde tüzük oluşturma, ufak suçlarla ilgilenme gibi görevleri olan yerel memur birlieman i.
kuzey ingiltere ve iskoçya'daki mahkemelerde tüzük oluşturma, ufak suçlarla ilgilenme gibi görevleri olan yerel memur byrlawman i.
kendi yerel yönetim teşkilatı olan şehir veya bölgenin yöneticisi mayor i.
büyük britanya'da yerel emniyet amirine karşılık gelen bir bucak memuru borsholder i.
abd'nin virginia eyaletinin bazı bölümlerinde bir yerel mahkeme hustings i.
(yerel olarak istenmeyen) toprak kullanımı lulu i.
(yeni ingiltere kolonisinde) hem yasama hem yargı yetkisine sahip yerel meclis general court i.
(iskoçya'da) reform hareketi'nden sonra miras, boşanma gibi meselelere bakması için kurulan yerel mahkemelerin yargıçlarına verilen ad commissary i.
yerel mahkeme county i.
yerel vergi county rates i.
ihtilaf halinde eyalet kanununun yerel kanun yerine geçmesine ilişkin doktrin state preemption i.
(eski ingiliz hukuku) yerel mahkeme görevlisi shire mote i.
yerel yargı hakkı soc i.
yerel vergi koymak local [scotland] f.
mahkeme emriyle yerel otoritenin yasal sorumluluğuna verilmiş in care s.
mahkeme emriyle yerel otoritenin yasal sorumluluğuna verilmiş into care s.
yerel olarak dayatılan ve yerel olarak uygulanan locally imposed and locally enforced s.
yetki alanı belirli yerel bir bölge ile sınırlı olan ve önem derecesi düşük davalara bakan (mahkeme kolu) minor s.
yerel yargının dışındaki kanuna ait veya ilişkin foreign s.
Politics
ispanyolca konuşulan güney amerika ülkelerinde yerel hükümet ve yöneticiler caciquism i.
ispanya ve latin amerika'da yerel siyasi lider cazique i.
iskoçya anakarasının bölündüğü dokuz yerel yönetim bölgesinden her biri region i.
yerel otoriteden tahsil edilebilecek ücrete hükümet tarafından konan yıllık tutar sınırı charge-cap i.
bolivya'da pek çok yerel bölücü grup için şemsiye görevi gören bir terör örgütü national liberation army i.
bolivya'daki çok sayıda küçük, yerel ve yıkıcı grup için şemsiye görevi gören bir terör örgütü nestor paz zamora commission i.
avrupa konseyi yerel ve bölgesel yönetimler kongresi congress of local and regional authorities of the council of europe i.
avrupa konseyi yerel ve bölgesel yönetimler kongresi congress of local and regional authorities of the council of europe i.
avrupa yerel yönetimler özerklik şartı european charter of local self government i.
bölgesel ya da yerel makamlar regional or local authorities i.
bölgesel ya da yerel yönetimler regional or local authorities i.
bölgesel ve yerel idareler regional and local authorities i.
eskiden belediye idaresine benzeyen bir tür yerel yönetim urban district i.
fransa'da komünden küçük yerel idare arrondissement i.
genel yerel seçimler general local elections i.
göçü ve göçmen girişini engelleyerek yerel halkın etkilenmesini engelleme temeline dayanan siyasal akım nativism i.
henüz çıkarılmamış yerel ham petrol indigenous crude oil not yet extracted i.
ingiltere yerel yönetim bölgesi ceremonial county i.
japonya'da baskın olan yerel etnik grup yamato i.
il yerel yönetimi provincial local government i.
merkez/yerel ilişkileri central/local relations i.
oy kaygısıyla yerel yönetimlere sağlanan ödenek pork barrel i.
parti yerel kurul toplantısı caucus i.
seçilmiş pilot yerel yönetimler selected pilot local governments i.
yerel dağıtım şirketi local distribution company i.
yerel yönetim birimleri local government units i.
yerel özerklik local autonomy i.
yerel özerklik local self-government i.
yerel yönetim district government i.
yerel komisyon subregional commission i.
yerel hükümet local government i.
yerel idare subnational administration i.
yerel yönetim finansı local authority finance i.
yerel sosyalizm municipal socialism i.
yerel özerklik local self-rule i.
yerel bütünleşme local integration i.
yerel katılım mekanizmalarının güçlendirilmesi strengthening local participatory mechanisms i.
yerel yönetim municipal corporation i.
yerel para cinsinden tahvil piyasası local currency bond market (lcbm's) i.
yerel yönetim local administration i.
yerel meclis local council i.
yerel yönetmelikler local regulations i.
yerel merciler local authorities i.
yerel yönetimlere anayasa tarafından tanınan idari bağımsızlık home rule i.
yerel korumacılık local protectionism i.
yerel yönetimler local administrations i.
yerel yönetim organları local governing bodies i.
yerel önyargı local prejudice i.
yerel yasama organı popular assembly i.
yerel yönetimcilik municipalism i.
yerel seçim mayoral election i.
yerel hizmetler local services i.
yerel hareket local movement i.
yerel iktidar kaynağı source of local power i.
yerel hükümetin finansı local government finance i.
yerel seçim local election i.
yerel yönetim personeli local administrative personnel i.
yerel yetkililer local officials i.
yerel yönetim organı local authority i.
yerel yönetim örgütü local administration body i.
yerel harcama domestic spending i.
yerel yönetim organı local government i.
yerel halk oylaması plebiscite i.
yerel hükümetin yeniden örgütlenmesi local government reorganisation i.
yerel yönetim city corporation i.
yerel yönetim düzeyinde hayvan mülkiyetini düzenleyen yönetmelikleri uygulayan ve hayvanların dahil olduğu olaylarla ilgilenen bir memur animal control officer i.
kolombiya'da yerel ve bölgesel paramiliter grupları koruyan bir terör örgütü united self-defense force of colombia i.
kolombiya'da yerel ve bölgesel paramiliter grupları koruyan bir terör örgütü united self-defense group of colombia i.
kuzey afrika ve mağribi ispanya'da yerel yönetici kaid i.
ku klux klan'ın yerel bir teşkilat birimi klavern i.
almanya'da eyalete karşılık gelen bir yerel yönetim birimi land i.
yerel, küçük ve güçlü politik ve sosyal teşkilat manorialism i.
küçük çaplı yerel savaş brushfire i.
(mısır veya türkiye'de) yerel yönetici mudir i.
yerel yöneticinin yönettiği il mudiria i.
yerel yöneticinin yönettiği idari bölge mudiria i.
yerel yöneticinin ofisleri mudiria i.
yerel yöneticinin genel merkezleri mudiria i.
işçi sendikası yerel temsilcisi business agent i.
yerel yönetimin görevlerini yerine getirmek için kurulmuş kalıcı birim local department i.
yerel yönetimin görevlerini yerine getirmek için kurulmuş kalıcı birim department of local government i.
merkezi veya federal hükümetten yerel yönetim birimlerine yetki devri politikası localism i.
(yerel hükümet için) kırsal seçim bölgesi riding [new zealand] i.
oturum izni olan kimsenin ulusal ve yerel seçimlerde oy kullanma hakkı occupation franchise [uk] i.
yerel siyasi örgüt ground-game [us] i.
yerel siyasi yöneticinin sağ kolu heeler [us] i.
yerel yönetim municipal government i.
yerel yönetimleri savunan öğreti municipalism i.
(britanya'da) polis teşkilatının, su işleri müdürlüğünün veya yerel makamların kötü yönetimlerine dair yapılan bireysel şikayetleri soruşturan yerel kamu denetçisi commissioner for local administration i.
(galler ve iskoçya'da) en küçük yerel yönetim birimi community i.
ihtiyaç sahiplerinin sorumluluğunu büyük devlet kurumlarından alıp akrabalarına ve yerel yardım kurumlarına verme politikası community care i.
önceden merkezi hükümetin sahip olduğu yetkilerin bölgesel veya yerel makamlara devredilmesi devolution i.
yerel çaplı bir yoksullara yardım politikası poplarism i.