zahmet

"zahmet" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 33 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	zahmet	trouble i.
My favorite professor took the trouble to write a very detailed recommendation letter. En sevdiğim hocam zahmet edip çok detaylı bir tavsiye mektubu yazdı. More Sentences
2	Yaygın Kullanım	zahmet	bother i.
Now, no one even bothers to distinguish between EU nationals and Americans. Artık kimse AB vatandaşları ile Amerikalılar arasında ayrım yapma zahmetine bile girmiyor. More Sentences
3	Yaygın Kullanım	zahmet	inconvenience i.
We apologize for the inconvenience. Zahmet için özür dileriz. More Sentences
General
4	Genel	zahmet	pains i.
All my pains went for nothing. Bütün zahmetlerim boşa gitti. More Sentences
5	Genel	zahmet	pain i.
No pain, no gain! Zahmet yoksa kazanç da yok. More Sentences
6	Genel	zahmet	bother i.
Now, no one even bothers to distinguish between EU nationals and Americans. Artık kimse AB vatandaşları ile Amerikalılar arasında ayrım yapma zahmetine bile girmiyor. More Sentences
Trade/Economic
7	Ticaret/Ekonomi	zahmet	inconvenience i.
We apologize for the inconvenience. Zahmet için özür dileriz. More Sentences
Common Usage
8	Yaygın Kullanım	zahmet	toil i.
General
9	Genel	zahmet	punishment i.
10	Genel	zahmet	fatigue i.
11	Genel	zahmet	struggle i.
12	Genel	zahmet	travail i.
13	Genel	zahmet	gruelling i.
14	Genel	zahmet	grueling i.
15	Genel	zahmet	labour i.
16	Genel	zahmet	exertion i.
17	Genel	zahmet	imposition i.
18	Genel	zahmet	painstaking i.
19	Genel	zahmet	labor i.
20	Genel	zahmet	onerousness i.
21	Genel	zahmet	inconveniency i.
22	Genel	zahmet	work [dialect] [uk] i.
23	Genel	zahmet	rigor i.
24	Genel	zahmet	rigour i.
25	Genel	zahmet	chiz i.
26	Genel	zahmet	diseasement i.
27	Genel	zahmet	cumbrance i.
28	Genel	zahmet	fash i.
29	Genel	zahmet	discomfiture i.
30	Genel	zahmet	disconvenience [dialect] i.
Archaic
31	Eski Kullanım	zahmet	cark i.
32	Eski Kullanım	zahmet	cumber i.
33	Eski Kullanım	zahmet	discomfort i.

"zahmet" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 142 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	zahmet vermek	trouble f.
I don't want to trouble you. Size zahmet vermek istemem. More Sentences
2	Genel	zahmet etmek	bother f.
He borrowed money and didn't bother to pay it back. Borç aldı ve geri ödemeye zahmet bile etmedi. More Sentences
Speaking
3	Konuşma	ne zahmet ettin!	you shouldn't have! expr.
You shouldn't have! Ne zahmet ettin! More Sentences
4	Konuşma	zahmet etmeyin!	don't bother! expr.
Don't bother denying it. İnkar etmeye zahmet etme. More Sentences
5	Konuşma	zahmet etmeyin	don't trouble yourself expr.
Don't trouble yourself. Zahmet etme. More Sentences
General
6	Genel	bir şeyi gerçekleştirmek için girilen zahmet	effort i.
7	Genel	aşırı zahmet	overlabor i.
8	Genel	aşırı zahmet	overlabour i.
9	Genel	çekilen zahmet	dose i.
10	Genel	katlanılan zahmet miktarı	dose i.
11	Genel	zahmet veren kimse	sorner i.
12	Genel	zahmet etmek	trouble f.
13	Genel	zahmet çekmek	suffer trouble f.
14	Genel	zahmet etmek	take the trouble of f.
15	Genel	zahmet vermek	impose upon f.
16	Genel	zahmet vermek	incommode f.
17	Genel	zahmet vermek	impose on f.
18	Genel	zahmet etmek	take pains f.
19	Genel	zahmet etmek	take trouble f.
20	Genel	zahmet edip bir şey yapmak	take the trouble to do something f.
21	Genel	zahmet vermek	inconvenience f.
22	Genel	zahmet vermek	put out f.
23	Genel	zahmet vermek	discommode f.
24	Genel	zahmet çekmek	toil and moil f.
25	Genel	zahmet olmak	inconvenience f.
26	Genel	zahmet olmak	put someone to a bother f.
27	Genel	zahmet olmak	go to the trouble f.
28	Genel	zahmet olmak	take the trouble f.
29	Genel	zahmet vermek	labor f.
30	Genel	zahmet çekmek	labor f.
31	Genel	zahmet vermek	labour f.
32	Genel	zahmet çekmek	labour f.
33	Genel	zahmet vermek	hassle f.
34	Genel	zahmet vermek	impose f.
35	Genel	zahmet vermek	disfurnish [dialect] f.
36	Genel	zahmet vermek	disoblige f.
37	Genel	zahmet vermek	disoblige [uk] f.
38	Genel	devamlı zahmet vermek	bedevil f.
39	Genel	zahmet vermek	distrouble [obsolete] f.
40	Genel	zahmet vermek	fash [scotland] f.
41	Genel	zahmet vermek	disconvenience [dialect] f.
42	Genel	zahmet vermek	sorn f.
43	Genel	zahmet veya masrafa değer	worth while s.
44	Genel	zahmet verici	inconvenient s.
45	Genel	zahmet gerektiren	onerous s.
46	Genel	zahmet verici	unconvenient s.
47	Genel	zahmet çekmeyen	untoiling s.
48	Genel	zahmet ile ifade edilen	lucubratory [obsolete] s.
49	Genel	hiç de zahmet değil!	no sweat! ünl.
50	Genel	bir zahmet	please exclam.
51	Genel	zahmet olmazsa	please exclam.
Phrasals
52	Öbek Fiiller	(bir şey konusunda) zahmet etmek/zahmete girmek	bother with someone or something f.
53	Öbek Fiiller	çok zahmet etmek	graft away f.
54	Öbek Fiiller	birine bir şeyle zahmet vermek	trouble someone with something f.
55	Öbek Fiiller	birine zahmet vermek	impose on someone f.
56	Öbek Fiiller	birine zahmet vermek	impose upon someone f.
57	Öbek Fiiller	(birine) zahmet vermek	impose on (someone) f.
58	Öbek Fiiller	(birine bir şey yapmasını) isteyerek zahmet vermek	trouble (one) to do (something) f.
59	Öbek Fiiller	(birine biriyle/bir şeyle) ilgili zahmet vermek	trouble (someone) about (someone or something) f.
60	Öbek Fiiller	ie ilgili zahmet vermek	trouble about f.
61	Öbek Fiiller	için zahmet vermek	trouble for f.
62	Öbek Fiiller	ile zahmet vermek	trouble with f.
Phrases
63	İfadeler	zahmet edip de gitmeme/yapmama değmedi	I should have stayed in bed expr.
64	İfadeler	zahmet edip gelmesem de/yapmasam da olurmuş	I should have stayed in bed expr.
65	İfadeler	zahmet edip de gitmeme/yapmama değmedi	I should have stood in bed expr.
66	İfadeler	zahmet edip gelmesem de/yapmasam da olurmuş	I should have stood in bed expr.
67	İfadeler	zahmet edip de gitmeme/yapmama değmedi	should have stood in bed expr.
68	İfadeler	zahmet edip gelmesem de/yapmasam da olurmuş	should have stood in bed expr.
69	İfadeler	zahmet edip de gitmeme/yapmama değmedi	I shoulda stayed in bed expr.
70	İfadeler	zahmet edip gelmesem de/yapmasam da olurmuş	I shoulda stayed in bed expr.
71	İfadeler	zahmet edip de gitmeme/yapmama değmedi	I shoulda stood in bed expr.
72	İfadeler	zahmet edip gelmesem de/yapmasam da olurmuş	I shoulda stood in bed expr.
Colloquial
73	Konuşma Dili	zahmet çekmek	take pains f.
74	Konuşma Dili	(bir şey yapmak) için zahmet etmek	go out of (one's) way (to do something) f.
75	Konuşma Dili	(birine bir şey) için zahmet vermek	trouble (one) for (something) f.
76	Konuşma Dili	birine bir şey isteyerek zahmet vermek	trouble someone for something f.
77	Konuşma Dili	birinden zahmet olmazsa bir şey istemek/rica etmek	trouble someone for f.
78	Konuşma Dili	sen zahmet etme	(please) don't get up expr.
79	Konuşma Dili	zahmet etmeyin	(please) don't get up expr.
80	Konuşma Dili	zahmet olmazsa	(I) don't care if I do expr.
81	Konuşma Dili	zahmet olmazsa	(I) don't mind if I do expr.
82	Konuşma Dili	neden zahmet ettin	you shouldn't have expr.
83	Konuşma Dili	zahmet etmeseydin	you shouldn't have expr.
84	Konuşma Dili	zahmet etmişsin	you shouldn't have expr.
85	Konuşma Dili	zahmet olmazsa	pretty please with a cherry on top? expr.
86	Konuşma Dili	bir zahmet	pretty please with a cherry on top? expr.
87	Konuşma Dili	zahmet olmazsa	pretty please with sugar on top? expr.
88	Konuşma Dili	bir zahmet	pretty please with sugar on top? expr.
89	Konuşma Dili	zahmet olmaz	it's no bother expr.
90	Konuşma Dili	zahmet olmazsa	don't care if I do expr.
91	Konuşma Dili	sen zahmet etme	don't get up expr.
92	Konuşma Dili	zahmet olmazsa	don't mind if I do expr.
93	Konuşma Dili	(aman) zahmet etme	don't strain yourself expr.
94	Konuşma Dili	sen zahmet etme ben düzelttim	ftfy (fixed that for you) expr.
Idioms
95	Deyim	zahmet veren şey	deadweight i.
96	Deyim	boşuna zahmet etmek	wash a brick f.
97	Deyim	(bir şey) nedeniyle (birine) zahmet vermek/zahmet çektirmek	burden someone or something with someone or something f.
98	Deyim	çok zahmet çekmek	take great pains f.
99	Deyim	zahmet etmek	go out of one's way f.
100	Deyim	zahmet etmek	go to the trouble (to do something) f.
101	Deyim	zahmet vermek	have a great deal of trouble f.
102	Deyim	zahmet etmek	go to the bother (to do something) f.
103	Deyim	(bir şeyi yapmak için) çok zahmet çekmek	go to/take great pains to do something f.
104	Deyim	zahmet etmek	go to the trouble (of doing something) f.
105	Deyim	zahmet etmek	go to the bother (of doing something) f.
106	Deyim	zahmet etmek	go out of way f.
107	Deyim	zahmet etmek	go out of your way f.
108	Deyim	zahmet etmek	go to the bother f.
109	Deyim	biraz zahmet etmek	lift a finger f.
110	Deyim	biraz zahmet etmek	lift a hand f.
111	Deyim	(bir şey) için çok zahmet çekmek	take (great) pains over (something) f.
112	Deyim	(bir şey) için çok zahmet çekmek	take (great) pains with (something) f.
113	Deyim	(bir şey yapmaya) zahmet etmek	take the trouble of (doing something) f.
114	Deyim	zahmet edip (bir şey yapmak)	take the trouble of (doing something) f.
115	Deyim	hiç zahmet etme	it isn't worth the trouble expr.
Formal
116	Resmi	zahmet etmene gerek yoktu	you needn’t have bothered expr.
Speaking
117	Konuşma	çok zahmet olmayacaksa	if it's not too much trouble expr.
118	Konuşma	eğer zahmet olmazsa	if it doesn't put you to any trouble expr.
119	Konuşma	eğer zahmet olmazsa	if it isn't too much trouble expr.
120	Konuşma	gerçekten! bu kadar zahmet etmeseydin!	you really shouldn't have! expr.
121	Konuşma	eğer zahmet olmazsa	if it doesn't inconvenience you expr.
122	Konuşma	sana da zahmet oldu	sorry for the trouble expr.
123	Konuşma	sen zahmet etme	don't go to the trouble expr.
124	Konuşma	sana da zahmet oldu	sorry for the inconvenience expr.
125	Konuşma	size zahmet olacak	if it isn't too much trouble expr.
126	Konuşma	size zahmet verdiğim için üzgünüm	sorry to trouble you expr.
127	Konuşma	sana da zahmet oldu	I'm sorry to trouble you expr.
128	Konuşma	sen zahmet etme	don't go to the bother expr.
129	Konuşma	sana da zahmet oldu	I'm sorry to discomfort you expr.
130	Konuşma	zahmet etme	don't go to the bother expr.
131	Konuşma	zahmet olmazsa	if it doesn't inconvenience you expr.
132	Konuşma	zahmet oldu	sorry for the trouble expr.
133	Konuşma	zahmet olmazsa	if you wouldn't mind expr.
134	Konuşma	zahmet olmadan rahmet olmaz	no pain no gain expr.
135	Konuşma	zahmet olmazsa	if it isn't too much trouble expr.
136	Konuşma	zahmet oldu	I'm sorry to trouble you expr.
137	Konuşma	zahmet olmazsa	if it doesn't put you to any trouble expr.
138	Konuşma	zahmet etme	don't go to the trouble expr.
139	Konuşma	umarım zahmet olmaz	I hope it's no trouble expr.
140	Konuşma	zahmet ettin?	why did you even bother? expr.
141	Konuşma	zahmet oldu	I'm sorry to discomfort you expr.
142	Konuşma	zahmet olmazsa bir bardak su daha alabilir miyim?	could I trouble you for another glass of water? expr.