coin - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
coin bozuk para n.
  • She picked up a coin.
  • Bir bozuk para aldı.
  • Why do the five yen coin and the fifty yen coin have holes in the center?
  • Neden 5 ve 50 yenlik bozuk paraların ortasında boşluk var?
  • He picked up the coins that had fallen behind the sofa.
  • Kanepenin arkasına düşen bozuk paraları aldı.
Show More (41)
coin para n.
  • M1 means notes and coin in circulation plus bank sight deposits.
  • M1, dolaşımdaki banknotlar ve metal paralar artı vadesiz banka mevduatı anlamına gelir.
  • M1 generally means notes and coin in circulation plus bank sight deposits.
  • M1 genel olarak dolaşımdaki banknotlar ve metal paralar artı vadesiz banka mevduatı anlamına gelir.
  • All the citizens of the European Union have amassed foreign coins from their travels abroad on business or pleasure.
  • Tüm Avrupa Birliği vatandaşları, iş veya eğlence amaçlı yurtdışı seyahatlerinden yabancı paralar biriktirmiştir.
Show More (30)
coin sikke n.
  • Tom gave Mary an old coin.
  • Tom, Mary'ye eski bir sikke verdi.
  • I got these old coins from her.
  • Bu eski sikkeleri ondan aldım.
  • Tom found a Roman coin.
  • Tom bir Roma sikkesi buldu.
Show More (10)
coin madeni para n.
  • The elephant's trunk is so prehensile that it can pick up a coin from the ground.
  • Filin hortumu o kadar kavrayıcıdır ki yerden bir madeni parayı dahi alabilir.
  • This is the largest coin factory in the United States.
  • Burası Birleşik Devletler'deki en büyük madeni para fabrikası.
  • The date on the coin is 1921.
  • Madeni paradaki tarih, 1921'dir.
Show More (6)
coin bozukluk n.
  • Tom counted the coins.
  • Tom bozuklukları saydı.
Show More (-2)