1 |
discover |
keşfetmek |
v. |
|
- We know how to discover the will of states.
- Devletlerin iradesini nasıl keşfedeceğimizi biliyoruz.
- Sometimes we discover a real area that needs legislation and yet we are powerless to act.
- Bazen mevzuat gerektiren gerçek bir alan keşfederiz ama yine de harekete geçecek gücümüz yoktur.
- Following the disaster, we are discovering serious safety lapses in the chemical industry in other parts of the country.
- Felaketin ardından ülkenin diğer bölgelerinde de kimya endüstrisinde ciddi güvenlik açıkları olduğunu keşfediyoruz.
- You have waited thirty years to discover that Saddam Hussein used poison gas against the Kurds.
- Saddam Hüseyin'in Kürtlere karşı zehirli gaz kullandığını keşfetmek için otuz yıl beklediniz.
- If we become better at discovering the causes of accidents, we also become better at preventing them.
- Kazaların nedenlerini keşfetmede daha iyi olursak onları önlemede de daha iyi oluruz.
- Now Trilog is discovering and acknowledging the special nature of CHP.
- Şimdi Trilog CHP'nin özel doğasını keşfediyor ve kabul ediyor.
- I was surprised to discover that most fall by the wayside.
- Çoğunun yol kenarına düştüğünü keşfettiğimde şaşırdım.
- What happens when you discover this?
- Bunu keşfettiğinizde ne olacak?
- We must have time to discover how we are to resolve this matter.
- Bu meseleyi nasıl çözeceğimizi keşfetmek için zamanımız olmalı.
- I then discover that people are opposed to this type of research.
- Daha sonra insanların bu tür bir araştırmaya karşı olduklarını keşfettim.
- I am therefore very grateful that we are now to chart antibiotic resistance to the zoonoses we discover in Europe.
- Bu nedenle, Avrupa'da keşfettiğimiz zoonozlarda antibiyotik direncinin haritasını çıkardığımız için çok müteşekkirim.
- We must therefore be prepared for the possibility of constantly discovering new problems.
- Bu nedenle sürekli yeni sorunlar keşfetme olasılığına hazırlıklı olmalıyız.
- Veronica was discovering her new policy was having an unexpected effect.
- Veronica yeni politikasının beklenmedik bir neticesi olduğunu keşfediyordu.
- Every time you read this book, you'll discover new ideas.
- Bu kitabı her okuduğunuzda yeni fikirler keşfedeceksiniz.
- Veronica was discovering her new policy was having an unexpected effect.
- Veronica yeni politikasının beklenmeyen bir sonucu olduğunu keşfediyordu.
- Veronica was discovering her new policy was having an unexpected effect.
- Veronica yeni politikasının beklenmedik bir sonuç yarattığını keşfediyordu.
- Discovering that you are infinite and powerful, here, is a choice of radical freedom.
- Burada sonsuz ve güçlü olduğunuzu keşfetmek, radikal bir özgürlük seçimidir.
- For this they first discover the location of flowers.
- Bunun için öncelikli olarak çiçeklerin yerlerini keşfederler.
- All you needed was to discover that your true power lies in believing in one another.
- İhtiyacınız olan tek şey gerçek gücünüzün birbirinize inanmakta yattığını keşfetmekti.
- Discovering that you are infinite and powerful, here, is a choice of radical freedom.
- Burada sonsuz ve kudretli olduğunuzu keşfetmek radikal bir özgürlük seçimidir.
- He risked his whole fortune to discover new oil fields.
- Yeni petrol sahalarını keşfetmek için tüm servetini riske attı.
- Clyde Tombaugh also discovered several star clusters, a comet and more than a hundred asteroids.
- Clyde Tombaugh ayrıca birkaç yıldız kümesi, bir kuyruklu yıldız ve yüzden fazla asteroit keşfetmiştir.
- My boyfriend discovered the erotic comics book that I had been hiding.
- Erkek arkadaşım sakladığım erotik çizgi roman kitabını keşfetti.
- The teacher told us that Columbus discovered America in 1492.
- Öğretmen bize Kolomb'un 1492 yılında Amerika'yı keşfettiğini söyledi.
- Pedro Álvares Cabral is considered to be the one who discovered Brazil.
- Pedro Álvares Cabral, Brezilya'yı keşfeden kişi olarak kabul edilir.
- Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
- Matematik, bilimin yarın uyanıp evrenin yok olduğunu keşfetseniz bile yapmaya devam edebileceğiniz kısmıdır.
- Tom discovered that life on the road wasn't as easy as he thought it would be.
- Tom yolda hayatın düşündüğü kadar kolay olmadığını keşfetti.
- I discovered my father collected 30 years of newpapers.
- Babamın 30 yıllık gazete koleksiyonu olduğunu keşfettim.
- Tom doesn't want you to discover the truth.
- Tom gerçeği keşfetmeni istemiyor.
- In growing up, we discover that it is not always a good idea to tell the truth.
- Büyürken, doğruyu söylemenin her zaman iyi bir fikir olmadığını keşfederiz.
- A 13-year-old boy has discovered a treasure which may have belonged to the legendary Danish king Harald Bluetooth.
- 13 yaşında bir çocuk, efsanevi Danimarka kralı Harald Bluetooth'a ait olabilecek bir hazine keşfetti.
- We have yet to discover an effective remedy for cancer.
- Henüz kanser için etkili bir ilaç keşfedemedik.
- We recently discovered an error in your personnel record.
- Yakın zamanda personel kayıtlarınızda bir hata keşfettik.
- They weren't able to discover any secrets.
- Herhangi bir sır keşfedemediler.
- Newton discovered that a force is required to change the speed or direction of movement of an object.
- Newton, bir cismin hızını ya da hareket yönünü değiştirmek için bir kuvvetin gerekli olduğunu keşfetmiştir.
- Everyone should discover for themselves the happiness of sharing.
- Herkes paylaşmanın mutluluğunu kendisi keşfetmeli.
- I've discovered a serious error.
- Ciddi bir hata keşfettim.
- I just discovered this website and I think it's fantastic!
- Ben sadece bu siteyi keşfettim ve bunun harika olduğunu düşünüyorum!
- Tom discovered that Mary was unfaithful.
- Tom, Mary'nin sadakatsiz olduğunu keşfetti.
- What have you discovered?
- Ne keşfettin?
- I wonder who discovered it.
- Kimin keşfettiğini merak ediyorum.
- Tom has discovered the truth.
- Tom gerçeği keşfetti.
- Jane Goodall discovered that chimpanzees could use tools.
- Jane Goodall şempanzelerin alet kullanabildiğini keşfetti.
- Christopher Columbus did not discover America.
- Amerika'yı Kristof Kolomb keşfetmedi.
- I've discovered the victim's identity.
- Kurbanın kimliğini keşfettim.
- Christopher Columbus discovered America.
- Kristof Kolomb Amerika'yı keşfetti.
- Tom discovered the secret of life, but he won't tell me.
- Tom hayatın sırrını keşfetti ama bana anlatmayacak.
- Tom discovered a flaw in the ship's design.
- Tom geminin tasarımında bir kusur keşfetti.
- We discovered a secret passageway leading to the catacombs.
- Yeraltı mezarlarına giden gizli bir geçit keşfettik.
- Discover all the services and advantages of first class.
- Birinci sınıfın tüm hizmetlerini ve avantajlarını keşfedin.
- What did Tom discover?
- Tom ne keşfetti?
- The explorers discovered a skeleton in the cave.
- Kaşifler mağarada bir iskelet keşfettiler.
- The explorers discovered a skeleton in the cave.
- Araştırmacılar mağarada bir iskelet keşfettiler.
- How did you discover that?
- Bunu nasıl keşfettin?
- Christopher Columbus discovered America.
- Kristof Kolomb, Amerika'yı keşfetti.
- We recently discovered an error in your personnel record.
- Biz son zamanlarda senin personel kaydında bir hata keşfettik.
- They say that the Vikings discovered America before Columbus.
- Vikinglerin Amerika'yı Kolomb'dan önce keşfettiğini söylüyorlar.
- Mary discovered that Tom was secretly a talented singer.
- Mary, Tom'un gizlice yetenekli bir şarkıcı olduğunu keşfetti.
- It's said that the Vikings discovered America before Columbus did.
- Amerika'yı Kolomb'dan önce Vikinglerin keşfettiği söylenir.
- I discovered one.
- Ben bir tane keşfettim.
- Layla discovered the body.
- Leyla cesedi keşfetti.
- I've discovered a good restaurant not too far from my house.
- Evimden çok uzakta olmayan iyi bir restoran keşfettim.
- It's probably just a myth that Isaac Newton discovered the laws of gravity when an apple fell on his head while he was sitting under a tree.
- Isaac Newton'un bir ağacın altında otururken kafasına bir elma düştüğünde yerçekimi kanunlarını keşfettiği muhtemelen sadece bir efsanedir.
- I've discovered a good restaurant not too far from my house.
- Evimden çok uzak olmayan iyi bir restoran keşfettim.
- Galileo first discovered that the Moon had mountains just like Earth.
- Galileo ilk olarak Ay'ın tıpkı Dünya gibi dağlara sahip olduğunu keşfetti.
- Search; find; discover!
- Ara; bul; keşfet!
- It was Marie Curie who discovered radium.
- Radyumu keşfeden, Marie Curie idi.
- A couple accidentally discovered a treasure of 1400 gold coins in California.
- Bir çift Kaliforniya'da yanlışlıkla 1400 altın sikkeden oluşan bir hazine keşfetti.
- Christopher Columbus did not discover America.
- Kristof Kolomb Amerika'yı keşfetmedi.
- Tom discovered that he had made a mistake.
- Tom bir hata yaptığını keşfetti.
- Tom was observing the sky with his telescope when he discovered a mysterious new object.
- Tom teleskopuyla gökyüzünü gözlemlerken gizemli yeni bir nesne keşfetti.
- We learned at school that the Portuguese Pedro Álvares Cabral discovered Brazil.
- Biz okulda Portekizli Pedro Alvares Cabral'ın Brezilya'yı keşfettiğini öğrendik.
- Discover a new world.
- Yeni bir dünya keşfedin.
Show More (70)
|
2 |
discover |
bulmak |
v. |
|
- We will have a look at that and try to discover what has gone wrong.
- Buna bir göz atacağız ve neyin yanlış gittiğini bulmaya çalışacağız.
- Police later on that day discovered his car covered in blood.
- O günün ilerleyen saatlerinde polis, onun arabasını kana bulanmış halde buldu.
- Police later on that day discovered his car covered in blood.
- O günün ilerleyen saatlerinde polis, onun arabasını kana bulanmış olarak buldu.
- Police later on that day discovered his car covered in blood.
- O günün ilerleyen saatlerinde polis, arabasını kanla kaplı halde bulur.
- He claims he's discovered a planet with large deposits of magnesite.
- Büyük manyezit yatakları olan bir gezegen bulduğunu iddia ediyor.
- Sami discovered human remains in the basement of that house.
- Sami evin bodrumunda insan kalıntıları buldu.
- I've discovered a cure!
- Bir tedavi buldum!
- I've discovered new evidence.
- Yeni kanıt buldum.
- We have yet to discover an effective remedy for cancer.
- Hâlâ kanser için etkili bir tedavi bulamadık.
- Sami discovered Layla's body in her apartment.
- Sami, Layla'nın cesedini dairesinde buldu.
- Layla discovered the body.
- Layla cesedi buldu.
- Dan discovered a pile of dirty clothes in Linda's backyard.
- Dan, Linda'nın arka bahçesinde bir yığın kirli kıyafet buldu.
- Sami discovered Layla's body.
- Sami, Layla'nın cesedini buldu.
- Tom was the one who discovered the body.
- Cesedi bulan Tom'du.
- Fadil discovered the car with Layla's dead body inside.
- Fadıl arabayı içinde Leyla'nın cesediyle birlikte buldu.
- Tom discovered Mary's body in a pit.
- Tom bir çukurda Mary'nin cesedini buldu.
- Dan discovered Linda's backpack in the woods.
- Dan ormanda Linda'nın sırt çantasını bulmuş.
- The archeologists think that they have discovered King David's palace.
- Arkeologlar Kral Davut'un sarayını bulduklarını düşünüyorlar.
Show More (15)
|
3 |
discover |
anlamak |
v. |
|
- He was a Frenchman, as I discovered from his accent.
- Aksanından anladığım kadarıyla bir Fransız'dı.
- He was a Frenchman, as I discovered from his accent.
- Aksanından anlayabildiğim kadarıyla o bir Fransızdı.
- He discovered that he had made a mistake.
- O, bir hata yaptığını anladı.
- How did you discover that Tom was the one who had embezzled the money?
- Parayı zimmetine geçirenin Tom olduğunu nasıl anladınız?
Show More (1)
|
4 |
discover |
fark etmek |
v. |
|
- She discovered that she had run out of salt.
- Tuzunun bitmiş olduğunu fark etti.
- Tom discovered that he had run out of money.
- Tom parasının bittiğini fark etti.
Show More (-1)
|
5 |
discover |
tespit etmek |
v. |
|
- When it was discovered, it was done so fortuitously.
- Tespit edildiğinde, bu tesadüfen yapılmıştır.
Show More (-2)
|
6 |
discover |
ortaya çıkarmak |
v. |
|
- Ten years after the end of the conflict, no serious enquiry has been carried out to discover what happened to them.
- Çatışmanın sona ermesinden on yıl sonra, onlara ne olduğunu ortaya çıkarmak için ciddi bir soruşturma yürütülmedi.
Show More (-2)
|
7 |
discover |
rastlamak |
v. |
|
- Cases of SARS have also been discovered in Greece and Finland.
- Yunanistan ve Finlandiya'da da SARS vakalarına rastlanmıştır.
Show More (-2)
|