1 |
dream |
hayal |
n. |
|
- Many a consumer dream may fly on, but they are hopelessly overbooked.
- Birçok tüketicinin hayali uçmak olabilir, ancak rezervasyonlar dolduğu halde onlara fazladan bilet satılmıştır.
- This is not a dream; it is a reality which the public is increasingly keen to experience.
- Bu bir hayal değil; halkın giderek daha fazla deneyimlemek istediği bir gerçekliktir.
- Many a consumer dream may fly on, but they are hopelessly overbooked.
- Birçok tüketicinin hayali uçmak olabilir, ancak maalesef zaten dolu olan uçağa rezervasyon yaptırmışlardır.
- The enlargement of the EU has made their dream and their vision a reality.
- AB'nin genişlemesi onların hayallerini ve vizyonlarını gerçeğe dönüştürdü.
- You had a dream and you succeeded.
- Bir hayaliniz vardı ve bunu başardınız.
- If science can tap these alternative sources of protein, the dream for aquaculture may yet come true.
- Eğer bilim bu alternatif protein kaynaklarına ulaşabilirse, su ürünleri yetiştiriciliği hayali gerçek olabilir.
- Furthermore, this is simply a dream on the part of the Commission.
- Dahası, bu Komisyon açısından sadece bir hayaldir.
- This is why I voted for the report, in the hope that my dream will become a reality.
- Bu nedenle, hayalimin gerçeğe dönüşeceği umuduyla rapora oy verdim.
- The Konrad report brings this dream closer, as it will reduce the price of all cars sold in Europe.
- Konrad raporu, Avrupa'da satılan tüm otomobillerin fiyatını düşüreceği için bu hayale daha da yaklaştırıyor.
- Its one dream seemed to be comfort and peace.
- Tek hayali rahatlık ve huzur gibi görünüyordu.
- If science can tap these alternative sources of protein, the dream for aquaculture may yet come true.
- Eğer bilim bu alternatif protein kaynaklarından faydalanabilirse, su ürünleri yetiştiriciliği hayali gerçek olabilir.
- It is our common dream that is coming true; it is our common aim that is being achieved.
- Gerçekleşen bizim ortak hayalimizdir; ulaşılan bizim ortak amacımızdır.
- This is why I voted for the report, in the hope that my dream will become a reality.
- İşte bu nedenle, hayalimin gerçeğe dönüşmesi umuduyla rapor lehinde oy kullandım.
- I am certain that no State will want to be held accountable for shattering a dream.
- Eminim ki hiçbir devlet bir hayalin yıkılmasından sorumlu tutulmak istemeyecektir.
- If we cannot make Earth Pizza, our dream will die.
- Eğer Dünyalı Pizzası'nı yapamazsak, hayalimiz suya düşecek.
- It is no longer a dream for children to play under green trees.
- Artık çocuklar için yemyeşil ağaçların altında oynamak hayal değil.
- His dream was to pursue career in music industry.
- Onun hayali müzik endüstrisinde kariyer yapmaktı.
- If we cannot make Earth Pizza, our dream will die.
- Eğer dünyalı pizzası yapamazsak, hayalimiz yıkılır.
- If we cannot make Earth Pizza, our dream will die.
- Eğer Dünyalı Pizzasını yapamazsak hayallerimiz yitip gidecek.
- It is no longer a dream for children to play under green trees.
- Çocukların yemyeşil ağaçların altında oynaması artık hayal değil.
- His dream was to pursue career in music industry.
- Hayali müzik endüstrisinde kariyer yapmaktı.
- His dream was to pursue career in music industry.
- Hayali ise müzik alanında kariyer yapmaktı.
- It is no longer a dream for children to play under green trees.
- Çocuklar için yemyeşil ağaçların altında oyun oynayabilmek artık bir hayal değil.
- It's our dream that our children receive a good education.
- Çocuklarımızın iyi bir eğitim alması bizim hayalimiz.
- My dream is to be a baseball player.
- Hayalim bir beyzbol oyuncusu olmaktır.
- This is, even now, an unrealized dream.
- Bu, şimdi bile, gerçekleşmemiş bir hayal.
- Tom's dream was to be able to speak French fluently.
- Tom'un hayali akıcı bir şekilde Fransızca konuşabilmekti.
- Life is only a dream.
- Hayat sadece bir hayaldir.
- His dream came true.
- Onun hayali gerçek oldu.
- It's our dream that our children receive a good education.
- Bizim hayalimiz çocuklarımızın iyi bir eğitim almalarıdır.
- Having people on the moon has been a dream for many.
- İnsanların Ay'a gitmesi birçokları için bir hayal olmuştur.
- Tom wants to build his dream house.
- Tom hayalindeki evi inşa etmek istiyor.
- You can make your dream come true by working hard.
- Çok çalışarak hayallerinizi gerçekleştirebilirsiniz.
- Many people buy lottery tickets with the dream of immediately becoming wealthy.
- Birçok insan hemen zengin olma hayaliyle piyango bileti alır.
- My dream is to travel the world.
- Hayalim dünyayı dolaşmaktır.
- It's been my dream since I was a little girl.
- O, çocukluğumdan beri benim hayalim.
- His dream is to study chemistry in the US.
- Hayali Amerika'da kimya okumak.
- It seems like a dream.
- Bir hayal gibi görünüyor.
- Tom's dream is to live in the mountains.
- Tom'un hayali dağlarda yaşamak.
- My dream is to study Berber in Libya.
- Hayalim Libya'da Berberice öğrenmek.
- It won't be long before your dream comes true.
- Hayallerinizin gerçekleşmesi uzun sürmeyecek.
- My dream is to become a famous singer.
- Hayalim ünlü bir şarkıcı olmak.
- My dream is to be fluent in Chinese.
- Hayalim akıcı bir şekilde Çince konuşabilmek.
- She was happy because her dream had come true.
- Mutluydu çünkü hayali gerçek olmuştu.
- Working in the Kremlin has been my lifelong dream.
- Kremlin'de çalışmak benim hayat boyu hayalim oldu.
- Tom's dream is to be a schoolteacher.
- Tom'un hayali bir öğretmen olmak.
- My dream is to study abroad.
- Hayalim yurtdışında okumak.
- The day is sure to come when your dream will come true.
- Hayalinin gerçekleşeceği gün kesin gelecek.
- Tom's dream is to win a championship.
- Tom'un hayali bir şampiyonluk kazanmak.
- She was happy because her dream came true.
- O mutluydu çünkü hayali gerçekleşti.
- My dream is to study Turkish in Istanbul.
- Hayalim İstanbul'da Türkçe okumak.
- His dream is to become an aerospace engineer.
- Hayali havacılık ve uzay mühendisi olmak.
- It won't be long before your dream comes true.
- Hayallerinin gerçekleşmesine az kaldı.
- She was happy because her dream came true.
- Hayali gerçekleştiği için mutluydu.
- My dream is to go to Australia someday.
- Hayalim bir gün Avustralya'ya gitmek.
- Tom's dream is to travel around the world with Mary.
- Tom'un hayali Mary ile birlikte dünyayı dolaşmaktır.
- Every dream comes at a price.
- Her hayalin bir bedeli var.
Show More (54)
|
2 |
dream |
rüya |
n. |
|
- This is, however, a dream.
- Ancak bu bir rüya.
- You spoke about a dream coming true, and we cannot but agree with you entirely.
- Gerçekleşen bir rüyadan bahsettiniz ve biz de size tamamen katılıyoruz.
- Even though the beating happened in the dream, I am still aching.
- Dayak rüyamda gerçekleşmiş olsa da hâlâ ağrım var.
- Well, I had another dream last night.
- Dün gece bir rüya daha gördüm.
- A dream that I simply want to tack on to this specific programme?
- Bu özel programa eklemek istediğim bir rüya mı?
- You outlined a dream a moment ago.
- Biraz önce bir rüyanın ana hatlarını çizdiniz.
- Will this remain a dream?
- Bu bir rüya olarak mı kalacak?
- The European dream must be relaunched and the European project rebuilt.
- Avrupa rüyası yeniden başlatılmalı ve Avrupa projesi yeniden inşa edilmelidir.
- This dream has become a reality for us in Western Europe.
- Bu rüya Batı Avrupa'da bizim için gerçeğe dönüştü.
- I sometimes dream about this, but I always wake up screaming.
- Bazen rüyamda bunu görüyorum ama hep çığlık atarak uyanıyorum.
- But was it a dream I was talking about or was it reality?
- Ama bahsettiğim bir rüya mıydı yoksa gerçek miydi?
- We share a dream.
- Bir rüyayı paylaşıyoruz.
- I thought it was a dream.
- Rüya olduğunu sanmıştım.
- Mary had a dream that she won the lottery.
- Mary'nin rüyasında piyangoyu kazandığını görmüş.
- What do dream women dream about?
- Rüya kadınlar ne hayal eder?
- Last night Takashi came to me in a dream.
- Dün gece Takashi rüyama girdi.
- He keeps a dream journal by his bedside so he doesn't forget the dreams he has and can analyze them afterwards.
- Gördüğü rüyaları unutmamak ve daha sonra analiz edebilmek için başucunda bir rüya günlüğü tutar.
- Was it a dream?
- O bir rüya mıydı?
- Tom is living his dream.
- Tom rüyasını yaşıyor.
- It's not a dream.
- Bir rüya değil.
- Tom keeps a dream diary.
- Tom bir rüya günlüğü tutuyor.
- Life is only a dream.
- Hayat sadece bir rüya.
- I hope I dream about you tonight.
- Umarım bu gece rüyamda seni görürüm.
- Having a family was Fadil's dream.
- Bir aileye sahip olmak, Fadıl'ın rüyasıydı.
- Was it all a dream?
- Hepsi bir rüya mıydı?
- I met a wolf in a dream.
- Rüyamda bir kurtla tanıştım.
- He seemed to have just woken up from a dream.
- Bir rüyadan yeni uyanmış gibiydi.
- Do you want to say me it was all just a dream?
- Tüm bunların bir rüya olduğunu mu söylemek istiyorsun?
- That wasn't a dream.
- O bir rüya değildi.
Show More (26)
|
3 |
dream |
hayal kurmak |
v. |
|
- Stop dreaming.
- Hayal kurmaktan vazgeç.
- When was the last time you dreamt about Mary?
- Mary hakkında en son ne zaman hayal kurdun?
- A boy can dream, right?
- Bir erkek de hayal kurabilir, değil mi?
- I wondered if I could be dreaming.
- Hayal kurup kuramayacağımı merak ettim.
- The older we grow, the less we dream.
- Biz yaşlandıkça, daha az hayal kurarız.
Show More (2)
|
4 |
dream |
hayal etmek |
v. |
|
- Well then, if you, with your imagination, could manage to dream something up, we would be truly delighted.
- O halde hayal gücünüzle bir şeyler hayal etmeyi başarabilirseniz, gerçekten çok memnun oluruz.
- Well then, if you, with your imagination, could manage to dream something up, we would be truly delighted.
- O halde, hayal gücünüzle bir şeyler hayal etmeyi başarabilirseniz, gerçekten çok memnun oluruz.
- Some dream that one day he could become president.
- Bazıları onun bir gün başkan olabileceğini hayal ediyor.
- Some dream that one day he could become president.
- Bazıları onun bir gün cumhurbaşkanı olabileceğini hayal ediyor.
Show More (1)
|
5 |
dream |
rüya görmek |
v. |
|
- Tom said he had a wonderful dream.
- Tom harika bir rüya gördüğünü söyledi.
- I often dream in French.
- Sık sık Fransızca rüya görürüm.
Show More (-1)
|
6 |
dream |
düşlemek |
v. |
|
- Some dream that one day he could become president.
- Bazıları onun bir gün cumhurbaşkanı olacağını düşlüyor.
Show More (-2)
|
7 |
dream |
ideal |
n. |
|
- She is my dream girl.
- O benim idealimdeki kız.
Show More (-2)
|
8 |
dream |
hayal görmek |
v. |
|
- Stop dreaming and help me!
- Hayal görmeyi bırak ve bana yardım et!
Show More (-2)
|