1 |
dream |
hayal |
n. |
|
- Many a consumer dream may fly on, but they are hopelessly overbooked.
- Birçok tüketicinin hayali uçmak olabilir, ancak maalesef zaten dolu olan uçağa rezervasyon yaptırmışlardır.
- Its one dream seemed to be comfort and peace.
- Tek hayali rahatlık ve huzur gibi görünüyordu.
- This is not a dream; it is a reality which the public is increasingly keen to experience.
- Bu bir hayal değil; halkın giderek daha fazla deneyimlemek istediği bir gerçekliktir.
- You had a dream and you succeeded.
- Bir hayaliniz vardı ve bunu başardınız.
- Many a consumer dream may fly on, but they are hopelessly overbooked.
- Birçok tüketicinin hayali uçmak olabilir, ancak rezervasyonlar dolduğu halde onlara fazladan bilet satılmıştır.
- The enlargement of the EU has made their dream and their vision a reality.
- AB'nin genişlemesi onların hayallerini ve vizyonlarını gerçeğe dönüştürdü.
- Furthermore, this is simply a dream on the part of the Commission.
- Dahası, bu Komisyon açısından sadece bir hayaldir.
- The Konrad report brings this dream closer, as it will reduce the price of all cars sold in Europe.
- Konrad raporu, Avrupa'da satılan tüm otomobillerin fiyatını düşüreceği için bu hayale daha da yaklaştırıyor.
- If science can tap these alternative sources of protein, the dream for aquaculture may yet come true.
- Eğer bilim bu alternatif protein kaynaklarına ulaşabilirse, su ürünleri yetiştiriciliği hayali gerçek olabilir.
- It is our common dream that is coming true; it is our common aim that is being achieved.
- Gerçekleşen bizim ortak hayalimizdir; ulaşılan bizim ortak amacımızdır.
- This is why I voted for the report, in the hope that my dream will become a reality.
- Bu nedenle, hayalimin gerçeğe dönüşeceği umuduyla rapora oy verdim.
- If science can tap these alternative sources of protein, the dream for aquaculture may yet come true.
- Eğer bilim bu alternatif protein kaynaklarından faydalanabilirse, su ürünleri yetiştiriciliği hayali gerçek olabilir.
- I am certain that no State will want to be held accountable for shattering a dream.
- Eminim ki hiçbir devlet bir hayalin yıkılmasından sorumlu tutulmak istemeyecektir.
- This is why I voted for the report, in the hope that my dream will become a reality.
- İşte bu nedenle, hayalimin gerçeğe dönüşmesi umuduyla rapor lehinde oy kullandım.
- If we cannot make Earth Pizza, our dream will die.
- Eğer dünyalı pizzası yapamazsak, hayalimiz yıkılır.
- His dream was to pursue career in music industry.
- Onun hayali müzik endüstrisinde kariyer yapmaktı.
- If we cannot make Earth Pizza, our dream will die.
- Eğer Dünyalı Pizzası'nı yapamazsak, hayalimiz suya düşecek.
- It is no longer a dream for children to play under green trees.
- Artık çocuklar için yemyeşil ağaçların altında oynamak hayal değil.
- If we cannot make Earth Pizza, our dream will die.
- Eğer Dünyalı Pizzasını yapamazsak hayallerimiz yitip gidecek.
- It is no longer a dream for children to play under green trees.
- Çocukların yemyeşil ağaçların altında oynaması artık hayal değil.
- His dream was to pursue career in music industry.
- Hayali ise müzik alanında kariyer yapmaktı.
- It is no longer a dream for children to play under green trees.
- Çocuklar için yemyeşil ağaçların altında oyun oynayabilmek artık bir hayal değil.
- His dream was to pursue career in music industry.
- Hayali müzik endüstrisinde kariyer yapmaktı.
- It seems like a dream.
- Bir hayal gibi görünüyor.
- Tom's dream is to live in the mountains.
- Tom'un hayali dağlarda yaşamak.
- My dream is to study Berber in Libya.
- Hayalim Libya'da Berberice öğrenmek.
- It won't be long before your dream comes true.
- Hayallerinizin gerçekleşmesi uzun sürmeyecek.
- My dream is to become a famous singer.
- Hayalim ünlü bir şarkıcı olmak.
- My dream is to be fluent in Chinese.
- Hayalim akıcı bir şekilde Çince konuşabilmek.
- He gave up his dream of becoming a pilot.
- Bir pilot olma hayalinden vazgeçti.
- My dream came true.
- Benim hayalim gerçek oldu.
- My dream is to travel the world.
- Hayalim dünyayı gezmek.
- Is this a dream?
- Bu bir hayal mi?
- My dream is to travel the world.
- Hayalim dünyayı dolaşmaktır.
- A voyage to the moon in a spaceship is no longer a dream.
- Uzay gemisiyle Ay'a yolculuk artık bir hayal değil.
- His dream has become a reality.
- Hayali gerçek oldu.
- His dream is to study chemistry in the US.
- Hayali Amerika'da kimya okumak.
- Having a family was Fadil's dream.
- Bir aile sahibi olmak Fadıl'ın hayaliydi.
- His dream is going to Switzerland.
- Hayali, İsviçre'ye gitmek.
- We share a dream.
- Bir hayali paylaşıyoruz.
- Tom wants to build his dream house.
- Tom hayalindeki evi inşa etmek istiyor.
- She was happy because her dream had come true.
- Mutluydu çünkü hayali gerçek olmuştu.
- Working in the Kremlin has been my lifelong dream.
- Kremlin'de çalışmak benim hayat boyu hayalim oldu.
- Tom's dream is to be a schoolteacher.
- Tom'un hayali bir öğretmen olmak.
- My dream is to study abroad.
- Hayalim yurtdışında okumak.
- The day is sure to come when your dream will come true.
- Hayalinin gerçekleşeceği gün kesin gelecek.
- Tom's dream is to win a championship.
- Tom'un hayali bir şampiyonluk kazanmak.
- She was happy because her dream came true.
- O mutluydu çünkü hayali gerçekleşti.
- My dream is to study Turkish in Istanbul.
- Hayalim İstanbul'da Türkçe okumak.
- His dream is to become an aerospace engineer.
- Hayali havacılık ve uzay mühendisi olmak.
- It won't be long before your dream comes true.
- Hayallerinin gerçekleşmesine az kaldı.
- She was happy because her dream came true.
- Hayali gerçekleştiği için mutluydu.
- My dream is to go to Australia someday.
- Hayalim bir gün Avustralya'ya gitmek.
- Tom's dream is to travel around the world with Mary.
- Tom'un hayali Mary ile birlikte dünyayı dolaşmaktır.
- Every dream comes at a price.
- Her hayalin bir bedeli var.
- What is your dream?
- Hayalin nedir?
- He went to Tokyo with the dream of becoming rich.
- O zengin olma hayaliyle Tokyo'ya gitti.
- Tom's dream has finally come true.
- Tom'un hayali sonunda gerçek oldu.
- His dream has finally come true.
- Hayali sonunda gerçek oldu.
- My dream is to become an artist.
- Hayalim bir sanatçı olmaktır.
- Life is only a dream.
- Hayat sadece bir hayaldir.
- You can make your dream come true by working hard.
- Çok çalışarak hayallerinizi gerçekleştirebilirsiniz.
- Her dream is to become a simultaneous interpreter.
- Onun hayali simültane tercüman olmak.
- It wasn't a dream.
- O bir hayal değildi.
- Tom's dream is coming true.
- Tom'un hayali gerçek oluyor.
- My dream is to become a baseball player.
- Hayalim bir beyzbol oyuncusu olmak.
- For seven years, Fadil lived his dream life.
- Yedi yıl boyunca Fadıl hayalindeki hayatı yaşadı.
- Many people buy lottery tickets with the dream of immediately becoming wealthy.
- Birçok insan hemen zengin olma hayaliyle piyango bileti alır.
- It has been her dream to be a university professor.
- Üniversite profesörü olmak onun hayaliydi.
- Space travel is no longer a dream.
- Uzay yolculuğu artık bir hayal değil.
- They're keeping their dream alive.
- Hayallerini canlı tutuyorlar.
- It's been my dream since I was a little girl.
- O, çocukluğumdan beri benim hayalim.
- Having people on the moon has been a dream for many.
- İnsanların Ay'a gitmesi birçokları için bir hayal olmuştur.
- This dream will come true.
- Bu hayal gerçekleşecek.
- It was Tom's dream to teach music.
- Müzik öğretmek Tom'un hayaliydi.
- His dream is to go to a university abroad.
- Hayali yurt dışında üniversite okumak.
- Tom's dream eventually came true.
- Tom'un hayali sonunda gerçek oldu.
- His dream came true.
- Onun hayali gerçek oldu.
- What is your dream job?
- Hayalinizdeki iş nedir?
- It's our dream that our children receive a good education.
- Çocuklarımızın iyi bir eğitim alması bizim hayalimiz.
- I can't give up my dream.
- Hayallerimden vazgeçemem.
- It's our dream that our children receive a good education.
- Bizim hayalimiz çocuklarımızın iyi bir eğitim almalarıdır.
- Tom's dream is to be a schoolteacher.
- Tom'un hayali öğretmen olmak.
- My dream is to be a baseball player.
- Hayalim bir beyzbol oyuncusu olmaktır.
- My dream is to speak Chinese fluently.
- Benim hayalim, akıcı bir şekilde Çince konuşmak.
- Sadly, his dream didn't come true.
- Maalesef, onun hayali gerçekleşmedi.
- Someday your dream will come true.
- Bir gün hayalin gerçek olacak.
- Tom's dream was to be able to speak French fluently.
- Tom'un hayali akıcı bir şekilde Fransızca konuşabilmekti.
- It is my dream to become a teacher.
- Öğretmen olmak benim hayalim.
- Her dream is to visit Paris.
- Hayali Paris'i ziyaret etmek.
- Every mother's dream is for her son to be a doctor or a lawyer.
- Her annenin hayali oğlunun doktor ya da avukat olmasıdır.
- Your dream will come true in the near future.
- Hayaliniz yakın gelecekte gerçeğe dönecek.
- She was happy because her dream had come true.
- Hayalleri gerçekleştiği için mutluydu.
- It's been my dream since I was a little girl.
- Küçüklüğümden beri hayalimdi.
- Your dream will come true in the near future.
- Hayalleriniz yakın gelecekte gerçekleşecek.
- This is, even now, an unrealized dream.
- Bu, şimdi bile, gerçekleşmemiş bir hayal.
- Sami was kicked out of his dream house.
- Sami hayalindeki evden atıldı.
- Her dream was to be able to speak French fluently.
- Hayali akıcı bir şekilde Fransızca konuşabilmekti.
- My dream is to be a baseball player.
- Hayalim bir beyzbol oyuncusu olmak.
- Everyone needs a dream.
- Herkesin bir hayale ihtiyacı var.
- What's your dream job?
- Hayalindeki iş ne?
- The little boy has a dream.
- Küçük çocuğun bir hayali var.
- It's my dream to have a son who'll take over my business when I retire.
- Emekli olduğumda işimi devralacak bir oğlumun olması benim hayalim.
- He was happy to realize his dream.
- Hayalini gerçekleştirdiği için mutluydu.
- My dream is to cross the Silk Road on a camel.
- Hayalim İpek Yolu'nu bir deve üzerinde geçmek.
- I'm living my dream.
- Ben hayallerimi yaşıyorum.
- He successfully realised his dream.
- O, hayalini başarılı bir biçimde gerçekleştirdi.
- The time will come when your dream will come true.
- Hayalinin gerçekleşeceği zaman gelecek.
- My dream is to become a pilot.
- Benim hayalim pilot olmak.
- She was unable to completely give up her dream of traveling abroad.
- Yurtdışına seyahat etme hayalinden tamamen vazgeçemedi.
- My dream is to study abroad.
- Hayalim yurt dışında eğitim almak.
- My dream is to go to Japan.
- Hayalim Japonya'ya gitmek.
- Jane's dream was to find herself a sugar daddy.
- Jane'nin hayali, kendine yaşlı ve zengin bir sevgili bulmaktı.
- His dream is to become a space aviation engineer.
- Onun hayali uzay havacılık mühendisi olmak.
- It's everybody's dream to win the lottery.
- Piyangoyu kazanmak herkesin hayalidir.
- She had to give up her dream.
- Hayalinden vazgeçmek zorunda kaldı.
- My dream is to be a firefighter.
- Hayalim bir itfaiyeci olmak.
- My dream is to live peacefully in the village.
- Hayalim köyde huzur içinde yaşamaktır.
- He was happy to realize his dream.
- O, hayalini gerçekleştirdiği için mutluydu.
- His dream is to become a space aviation engineer.
- Onun hayali uzay ve havacılık mühendisi olmak.
- Tom's dream is to live in a small town in the south of France.
- Tom'un hayali Fransa'nın güneyinde küçük bir kasabada yaşamak.
- In the near future, space travel will no longer be just a dream.
- Yakın gelecekte uzay yolculuğu artık sadece bir hayal olmayacak.
- His dream is to become an aerospace engineer.
- Onun hayali bir uzay mühendisi olmaktır.
- My dream is to become fluent in French.
- Hayalim akıcı Fransızca konuşabilmek.
- What's your dream job?
- Hayalindeki iş nedir?
- My dream is to study French in Paris.
- Hayalim, Paris'te Fransızca öğrenim görmektir.
- Tom gave up on his dream of becoming a pilot.
- Tom pilot olma hayalinden vazgeçti.
- He had to give up his dream after his accident.
- Geçirdiği kazadan sonra hayallerinden vazgeçmek zorunda kaldı.
- Tom's dream was to be able to speak French fluently.
- Tom'un hayali Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilmekti.
- I have a dream.
- Benim bir hayalim var.
- He went to Tokyo with the dream of becoming rich.
- Zengin olma hayaliyle Tokyo'ya gitti.
- A trip to the Moon is no longer a dream.
- Ay'a yolculuk artık bir hayal değil.
- My dream is to cross the Silk Road on a camel.
- Hayalim, İpek Yolu'nu bir deve üzerinde geçmektir.
- What's your dream for yourself in five years?
- Beş yıl içinde kendiniz için hayaliniz nedir?
- The dream of world war may be linked to a linear religion.
- Dünya savaşı hayali doğrusal bir dinle bağlantılı olabilir.
- It's been my dream since I was a little boy.
- Küçüklüğümden beri hayalimdi.
- My dream is to become a pilot.
- Hayalim bir pilot olmak.
- A dream of mankind becomes reality.
- İnsanoğlunun bir hayali gerçeğe dönüşüyor.
- He came to Tokyo with the dream of becoming rich.
- Tokyo'ya zengin olma hayaliyle geldi.
- My dream is to become an artist.
- Hayalim bir sanatçı olmak.
- My dream is to go to Japan.
- Benim hayalim Japonya'ya gitmek.
- Sadly, his dream didn't come true.
- Ne yazık ki, hayali gerçek olmadı.
- Tom's dream is to win a championship.
- Tom'un hayali bir şampiyonluk kazanmaktır.
- My dream is soon realized.
- Hayalim yakında gerçekleşiyor.
- Mary's dream of going abroad finally became a reality.
- Mary'nin yurtdışına çıkma hayali sonunda gerçek oldu.
- Tom's dream is to go to a university in England.
- Tom'un hayali İngiltere'de bir üniversiteye gitmek.
- It is my dream to become a teacher.
- Benim hayalim bir öğretmen olmaktır.
- My dream is to become a teacher.
- Hayalim öğretmen olmak.
- Tom had to give up his dream.
- Tom hayalinden vazgeçmek zorunda kaldı.
- His dream came true.
- Hayali gerçek oldu.
- Mary's dream of going abroad finally became a reality.
- Mary'nin yurt dışına gitme hayali sonunda gerçek oldu.
- I'm living my dream.
- Hayalimi yaşıyorum.
- Tom's dream is to become a famous singer, but the only problem is that he can't sing.
- Tom'un hayali ünlü bir şarkıcı olmak, ama tek sorun şarkı söyleyememesi.
- Tom doesn't want to give up his dream of becoming an astronaut.
- Tom astronot olma hayalinden vazgeçmek istemiyor.
- Her dream is visiting Paris.
- Onun hayali Paris'i ziyaret etmek.
- Everyone needs a dream.
- Herkesin bir hayale ihtiyacı vardır.
- He successfully realised his dream.
- Hayalini başarıyla gerçekleştirdi.
- It's a dream job.
- Bu hayalimdeki iş.
- I hope my dream comes true.
- Umarım hayalim gerçek olur.
- Layla's dream date turned into a nightmare.
- Leyla'nın hayalindeki flörtü bir kabusa dönüştü.
- I sure hope this is a dream.
- Kesinlikle bunun bir hayal olduğunu umuyorum.
- Tom abandoned his dream of becoming an oceanographer.
- Tom bir oşinograf olma hayalinden vazgeçti.
- He gave up his dream of becoming a pilot.
- Pilot olma hayalinden vazgeçti.
- It's my dream to win a Nobel Prize.
- Nobel Ödülünü kazanmak, benim hayalim.
- She had to give up her dream.
- Hayalinden vazgeçmek zorundaydı.
- Tom had to give up his dream.
- Tom hayallerinden vazgeçmek zorunda kaldı.
- The moon is the dream of the sun.
- Ay, güneşin hayalidir.
- His dream is to live in the mountains.
- Hayali dağlarda yaşamak.
- Your dream may come true at any moment.
- Hayaliniz her an gerçekleşebilir.
- Tom's dream is to live in the mountains.
- Tom'un hayali dağlarda yaşamaktır.
- Do you have a dream?
- Bir hayalin var mı?
- Tom's dream came true.
- Tom'un hayali gerçek oldu.
- I don't have money, but I do have a dream!
- Param yok ama bir hayalim var!
- Every dream comes at a price.
- Her hayalin bir bedeli vardır.
- My dream is to study Turkish in Istanbul.
- Hayalim İstanbul'da Türkçe eğitimi almak.
- My dream is to study Berber in Libya.
- Hayalim Libya'da Berberice öğrenimi görmek.
- My dream is to be the First Lady.
- Hayalim First Lady olmak.
- My dream is to be a firefighter.
- Hayalim bir itfaiyeci olmaktır.
- I hope my dream will come true.
- Umarım hayalim gerçek olur.
- His dream is going to Switzerland.
- Hayali İsviçre'ye gitmek.
- He came to Tokyo with the dream of becoming rich.
- O zengin olma hayaliyle Tokyo'ya geldi.
- My dream is to become an artist.
- Hayalim bir ressam olmaktır.
- It won't be long before your dream comes true.
- Çok geçmeden hayalin gerçekleşir.
- Your dream will come true in the near future.
- Hayalin yakında gerçek olacak.
- He died before he could realize his dream.
- Hayalini gerçekleştiremeden öldü.
- My dream is to go to Japan someday.
- Hayalim bir gün Japonya'ya gitmektir.
- My dream is to be a doctor.
- Hayalim bir doktor olmak.
- Some day my dream will come true.
- Bir gün hayalim gerçek olacak.
- The dream has come true.
- Hayal, gerçek oldu.
- Tom gave up on his dream of becoming a pilot.
- Tom bir pilot olma hayalinden vazgeçti.
- She was unable to completely give up her dream of traveling abroad.
- O, yurt dışına seyahat etme hayalinden tamamen vazgeçemedi.
- Many people have a dream.
- Birçok insanın bir hayali vardır.
- What is your dream?
- Hayaliniz nedir?
- Someday your dream will come true.
- Bir gün hayalin gerçekleşecek.
- My dream is to become a baseball player.
- Benim hayalim bir beyzbol oyuncusu olmak.
- My dream is to be the First Lady.
- Hayalim devlet başkanının eşi olmak.
- She had to give up her dream.
- Hayallerinden vazgeçmek zorunda kaldı.
- For seven years, Fadil lived his dream life.
- Fadıl yedi yıl boyunca hayalindeki hayatı yaşadı.
- The day will surely come when your dream will come true.
- Hayalinin gerçekleşeceği gün kesinlikle gelecek.
- Can you describe your dream girl?
- Hayalinizdeki kızı tarif edebilir misiniz?
- Tom abandoned his dream of becoming an oceanographer.
- Tom okyanus bilimci olma hayalinden vazgeçti.
- I wish my dream would come true.
- Keşke hayalim gerçek olsa.
- It's been my lifelong dream to write a book.
- Bir kitap yazmak benim ömür boyu hayalim.
- His dream has become a reality.
- Onun hayali gerçekleşmiştir.
- Many people buy lottery tickets with the dream of immediately becoming wealthy.
- Birçok insan hemen zengin olmak hayaliyle piyango bileti alır.
- Going to Boston was Tom's lifelong dream.
- Boston'a gitmek Tom'un hayat boyu hayaliydi.
- That was the dream.
- O hayaldi.
- Her dream is to travel around the world.
- Onun hayali dünyayı dolaşmak.
- His dream will one day come true.
- Hayalleri bir gün gerçek olacak.
- Layla was the woman of Sami's dream.
- Layla, Sami'nin hayalindeki kadındı.
- My dream is to be able to know the United States one day.
- Hayalim bir gün Amerika Birleşik Devletleri'ni tanımak.
- Your dream will come true in the near future.
- Hayalin yakında gerçekleşecek.
- My dream is to study French in Paris.
- Benim hayalim Paris'te Fransızca öğrenmek.
- My dream is to live a quiet life in the country.
- Hayalim taşrada sakin bir hayat yaşamak.
- My dream is to speak Chinese fluently.
- Hayalim akıcı bir şekilde Çince konuşmak.
- What do dream women dream about?
- Hayalleri süsleyen kadınlar neyin hayalini kurar?
- My friend, whose dream had always been to own a country home, has just bought a nice house in a small village.
- Hayali her zaman bir kır evi sahibi olmak olan arkadaşım, küçük bir köyde güzel bir ev satın aldı.
- My dream is to know the United States one day.
- Benim hayalim bir gün Amerika Birleşik Devletleri'ni tanımak.
- I have a secret dream.
- Gizli bir hayalim var.
- Her dream has come true.
- Hayali gerçek oldu.
- My dream is to live a quiet life in the country.
- Hayalim kırsalda sakin bir hayat yaşamak.
- My dream is to live peacefully in a village.
- Hayalim bir köyde huzur içinde yaşamak.
- This dream will come true.
- Bu hayal gerçek olacak.
- My dream is to live peacefully in the village.
- Benim hayalim köyde huzur içinde yaşamak.
- Sami's dream was to visit the Amazon forest.
- Sami'nin hayali Amazon ormanlarını ziyaret etmekti.
- My dream is to lead a quiet life in the country.
- Benim hayalim taşrada sakin bir hayat sürmek.
- My friend, whose dream had always been to own a country home, has just bought a nice house in a small village.
- Hayali hep bir kır evi sahibi olmak olan arkadaşım, küçük bir köyde güzel bir ev satın aldı.
- I can't give up my dream.
- Hayalimden vazgeçemiyorum.
- Her dream is to become a nurse.
- Onun hayali bir hemşire olmak.
- His dream is to go to a university abroad.
- Hayali yurtdışında bir üniversiteye gitmek.
- It's been my dream since I was a little boy.
- O, çocukluğumdan beri benim hayalim.
- Can you describe your dream girl?
- Hayalindeki kızı tarif edebilir misin?
- Sadly, she died before she could realize her dream.
- Ne yazık ki, hayalini gerçekleştiremeden öldü.
- Tom doesn't want to give up his dream of becoming an astronaut.
- Tom bir astronot olma hayalinden vazgeçmek istemiyor.
- Every mother's dream is for her son to be a doctor or a lawyer.
- Her annenin hayali oğlunun bir doktor ya da bir avukat olmasıdır.
- Your dream will come true some day.
- Hayalin günün birinde gerçek olacak.
- It's my dream to win a Nobel Prize.
- Nobel ödülü kazanmak, benim hayalim.
- My dream is to be a doctor.
- Benim hayalim doktor olmak.
- The dream of yesterday is the hope of today.
- Dünün hayali bugünün umududur.
- My dream is to live peacefully in a village.
- Hayalim bir köyde huzur içinde yaşamaktır.
- Her dream of a lifetime finally came true.
- Hayatının hayali sonunda gerçek oldu.
- Her dream has come true at last.
- Sonunda hayali gerçek oldu.
- Tom hoped his dream would come true.
- Tom hayalinin gerçekleşmesini umuyordu.
- He came up to Tokyo with a big dream.
- Tokyo'ya büyük bir hayalle geldi.
- Her dream will one day come true.
- Onun hayali bir gün gerçekleşecek.
- Because of Tom, this dream will not happen.
- Tom'dan dolayı bu hayal gerçekleşmeyecek.
- They have a dream.
- Onların bir hayali var.
- My dream is to know the United States one day.
- Hayalim bir gün Birleşik Devletler'i tanımak.
- Don't give up on your dream.
- Hayalinden vazgeçme.
- Tom's dream came true, so why can't mine?
- Tom'un hayali gerçek oldu, benimki neden olmasın?
- My dream is to be able to know the United States one day.
- Benim hayalim bir gün Amerika Birleşik Devletleri'ni tanıyabilmek.
- My dream is to become a famous singer.
- Benim hayalim ünlü bir şarkıcı olmak.
- Isn't that every filmmaker's dream?
- Bu her film yapımcısının hayali değil midir?
- If you are to realize your dream, you must work harder.
- Hayalini gerçekleştirmek istiyorsan, daha çok çalışmalısın.
- Her dream was to be able to speak French fluently.
- Onun hayali akıcı şekilde Fransızca konuşabilmekti.
- Let's knock on wood so that our dream will come true.
- Hayalimizin gerçekleşmesi için tahtaya vuralım.
- My dream is to become fluent in French.
- Hayalim Fransızcayı akıcı bir şekilde konuşmak.
- My dream is to make it as an actor in Hollywood.
- Benim hayalim Hollywood'da aktör olmak.
- My dream is to go to Japan someday.
- Hayalim bir gün Japonya'ya gitmek.
- You can make your dream come true by working hard.
- Çok çalışarak hayallerinin gerçekleşmesini sağlayabilirsin.
- He came up to Tokyo with a big dream.
- Büyük hayallerle Tokyo'ya geldi.
- My dream came true.
- Hayalim gerçekleşti.
- Being an astronaut was always my first dream.
- Astronot olmak her zaman ilk hayalimdi.
- Sami was kicked out of his dream house.
- Sami hayalindeki evden kovuldu.
- Don't give up on your dream.
- Hayallerinden vazgeçme.
- It's my dream to have a son who'll take over my business when I retire.
- Benim hayalim ben emekli olduğumda işimi devralacak bir erkek evlada sahip olmaktır.
- Her dream is to visit Paris.
- Onun hayali Paris'i ziyaret etmektir.
- It was my dream.
- Bu benim hayalimdi.
- She is my dream girl.
- O benim hayalimdeki kız.
Show More (266)
|
2 |
dream |
rüya |
n. |
|
- This is, however, a dream.
- Ancak bu bir rüya.
- You spoke about a dream coming true, and we cannot but agree with you entirely.
- Gerçekleşen bir rüyadan bahsettiniz ve biz de size tamamen katılıyoruz.
- A dream that I simply want to tack on to this specific programme?
- Bu özel programa eklemek istediğim bir rüya mı?
- The European dream must be relaunched and the European project rebuilt.
- Avrupa rüyası yeniden başlatılmalı ve Avrupa projesi yeniden inşa edilmelidir.
- This dream has become a reality for us in Western Europe.
- Bu rüya Batı Avrupa'da bizim için gerçeğe dönüştü.
- Even though the beating happened in the dream, I am still aching.
- Dayak rüyamda gerçekleşmiş olsa da hâlâ ağrım var.
- Well, I had another dream last night.
- Dün gece bir rüya daha gördüm.
- I sometimes dream about this, but I always wake up screaming.
- Bazen rüyamda bunu görüyorum ama hep çığlık atarak uyanıyorum.
- But was it a dream I was talking about or was it reality?
- Ama bahsettiğim bir rüya mıydı yoksa gerçek miydi?
- You outlined a dream a moment ago.
- Biraz önce bir rüyanın ana hatlarını çizdiniz.
- Will this remain a dream?
- Bu bir rüya olarak mı kalacak?
- Tom is living his dream.
- Tom rüyasını yaşıyor.
- It's not a dream.
- Bir rüya değil.
- Tom keeps a dream diary.
- Tom bir rüya günlüğü tutuyor.
- The moon is the dream of the sun.
- Ay, güneşin rüyasıdır.
- I told Tom about my dream.
- Tom'a rüyamı anlattım.
- I hope this isn't a dream.
- Umarım bu bir rüya değildir.
- Tom had a strange dream.
- Tom'un tuhaf bir rüyâsı vardı.
- What a horrible dream!
- Ne korkunç bir rüya!
- Do you want to say me it was all just a dream?
- Bana onların hepsinin sadece bir rüya olduğunu mu söylemek istiyorsun?
- Was it a dream?
- O bir rüya mıydı?
- When I told Tom of the dream I had last night, he went Joseph on me and interpreted it.
- Tom'a dün gece gördüğüm rüyayı anlattığımda, o da bana Hz. Yusuf gibi davranıp rüyamı yorumladı.
- An undeciphered dream is an unread letter.
- Deşifre edilmemiş bir rüya, okunmamış bir mektuptur.
- The fortune teller interpreted my dream.
- Falcı rüyamı tabir etti.
- I thought it was a dream.
- Rüya olduğunu sanmıştım.
- Life is only a dream.
- Hayat sadece bir rüya.
- I hope I dream about you tonight.
- Umarım bu gece rüyamda seni görürüm.
- Having a family was Fadil's dream.
- Bir aileye sahip olmak, Fadıl'ın rüyasıydı.
- Was it all a dream?
- Hepsi bir rüya mıydı?
- I met a wolf in a dream.
- Rüyamda bir kurtla tanıştım.
- He seemed to have just woken up from a dream.
- Bir rüyadan yeni uyanmış gibiydi.
- Do you want to say me it was all just a dream?
- Tüm bunların bir rüya olduğunu mu söylemek istiyorsun?
- That wasn't a dream.
- O bir rüya değildi.
- If I wanted to scare you, I would tell you what I dreamt about a few weeks ago.
- Seni korkutmak isteseydim, birkaç hafta önce gördüğüm rüyayı anlatırdım.
- Everything is but a dream.
- Her şey yalnızca bir rüyadan ibaret.
- Tom's dream came true.
- Tom'un rüyası gerçekleşti.
- Mary had a dream that she won the lottery.
- Mary'nin rüyasında piyangoyu kazandığını görmüş.
- We share a dream.
- Bir rüyayı paylaşıyoruz.
- What do dream women dream about?
- Rüya kadınlar ne hayal eder?
- She wanted to live the American dream.
- O, Amerikan rüyasını yaşamak istedi.
- He seemed to have just woken up from a dream.
- Az önce bir rüyadan uyanmış gibi görünüyordu.
- It's a good dream.
- Bu iyi bir rüya.
- The fortune teller interpreted my dream.
- Falcı rüyamı yorumladı.
- That was the greatest dream I had the misfortune to wake up from.
- Bu, uyanma talihsizliğine uğradığım en büyük rüyaydı.
- I had that dream again.
- O rüyayı tekrar gördüm.
- Mice are the dream of all cats.
- Fareler tüm kedilerin rüyasıdır.
- For many, it was a dream come true.
- Birçokları için bu bir rüyanın gerçekleşmesiydi.
- It's not a dream.
- Bu bir rüya değil.
- Tom keeps a dream diary.
- Tom rüya günlüğü tutuyor.
- Everything is but a dream.
- Her şey bir rüyadan ibaret.
- An uninterpreted dream is like an unopened letter.
- Yorumlanmamış bir rüya açılmamış bir mektup gibidir.
- Life could be a dream.
- Yaşam bir rüya olabilir.
- Layla was the woman of Sami's dream.
- Leyla, Sami'nin rüyalarının kadınıydı.
- Was it all a dream?
- Bunun hepsi bir rüya mıydı?
- I feel like I'm in a dream.
- Bir rüyadaymışım gibi hissediyorum.
- I thought it was a dream.
- Bunun bir rüya olduğunu düşündüm.
- I don't remember the next part of the dream.
- Rüyanın sonraki kısmını hatırlamıyorum.
- It was just a dream.
- Sadece bir rüyaydı.
- The dream was a mystery to me.
- Rüya, benim için bir gizemdi.
- She felt as if she was in a terrible dream.
- O, sanki korkunç bir rüyadaymış gibi hissetti.
- His dream has finally come true.
- Sonunda rüyası gerçek oldu.
- An uninterpreted dream is like an unopened letter.
- Yorumlanmamış bir rüya, açılmamış bir mektup gibidir.
- What do you mean it wasn't a dream?
- Ne demek istiyorsun, bu bir rüya değil miydi?
- I had a dream where a baby was playing with a knife.
- Rüyamda bir bebek bıçakla oynuyordu.
- Last night Takashi came to me in a dream.
- Dün gece Takashi rüyama girdi.
- He keeps a dream journal by his bedside so he doesn't forget the dreams he has and can analyze them afterwards.
- Gördüğü rüyaları unutmamak ve daha sonra analiz edebilmek için başucunda bir rüya günlüğü tutar.
- It's only a dream.
- Sadece bir rüya.
- It was a dream.
- Bir rüyaydı.
- It was also a wet dream.
- Aynı zamanda ıslak bir rüyaydı.
- I think this is a dream.
- Sanırım bu bir rüya.
- This dream will come true.
- Bu rüya gerçekleşecek.
- Do you keep a dream diary?
- Rüya günlüğü tutar mısın?
- Your dream will come true some day.
- Rüyan bir gün gerçekleşecektir.
- Her dream of a lifetime finally came true.
- Hayatının rüyası sonunda gerçek oldu.
- Without the slightest doubt, the dream was a memory from a previous life.
- En ufak bir şüphe olmadan, rüya önceki hayattan bir anıydı.
- Her dream has come true.
- Onun rüyası gerçek oldu.
- Her dream has come true at last.
- Rüyası sonunda gerçek oldu.
- It was a dream.
- O bir rüyaydı.
- Every dream has meaning.
- Her rüyanın bir anlamı vardır.
- Have a good dream!
- Tatlı Rüyalar!
- It wasn't a dream.
- Rüya değildi.
- It must be a dream.
- Bu bir rüya olmalı.
- It's all a dream.
- Hepsi bir rüya.
- It's just a dream.
- Bu sadece bir rüya.
- The dream was a mystery to me.
- Bu rüya, benim için bir gizemdi.
- Mice are the dream of all cats.
- Fareler bütün kedilerin rüyasıdır.
- Was it a dream?
- Bu bir rüya mıydı?
- You're a dream come true.
- Sen bir rüyanın gerçeğe dönüşmüş halisin.
- It was all just a dream.
- Hepsi sadece bir rüyaydı.
- Her dream will one day come true.
- Rüyası bir gün gerçek olacak.
- That was just a dream.
- O sadece bir rüyaydı.
- I couldn't sleep well because of a harsh dream.
- Kötü bir rüya yüzünden iyi uyuyamadım.
- Last night Takashi came to me in a dream.
- Takashi dün gece rüyama girdi.
- Tom hoped his dream would come true.
- Tom rüyasının gerçekleşeceğini umuyordu.
- If this is a dream, I will kill the man who wakes me up.
- Eğer bu bir rüyaysa, beni uyandıran adamı öldüreceğim.
- Life is a dream.
- Hayat bir rüya.
- Isn't that every filmmaker's dream?
- O her film yapımcısının rüyası değil mi?
- Every dream has meaning.
- Her rüyanın anlamı vardır.
- Is this a dream?
- Bu bir rüya mı?
- It was all a dream.
- Hepsi bir rüyaydı.
- That was the dream.
- Rüya buydu.
- Tom's dream is coming true.
- Tom'un rüyası gerçek oluyor.
- Life is but an absurd dream.
- Hayat ancak absürt bir rüyadır.
- It seems like a dream.
- Rüya gibi görünüyor.
- Let's knock on wood so that our dream will come true.
- Rüyamızın gerçek olması için tahtaya vuralım.
- That's not a dream.
- Bu bir rüya değil.
- Do you keep a dream diary?
- Rüya günlüğü tutuyor musun?
- I had that weird dream again last night.
- O tuhaf rüyayı dün gece yine gördüm.
- Are you sure it wasn't just a dream?
- Bunun sadece bir rüya olmadığından emin misin?
- They have a dream.
- Onların bir rüyası var.
- Tom's dream is to become a famous singer, but the only problem is that he can't sing.
- Tom'un rüyası ünlü bir şarkıcı olmaktır ama tek sorun onun şarkı söyleyememesidir.
- It was all just a dream.
- Onun hepsi sadece bir rüyaydı.
- He saw three things in his dream.
- Rüyasında üç şey görmüş.
- It's a good dream.
- Güzel bir rüya.
- This dream will come true.
- Bu rüya çıkacak.
- It was a dream come true.
- Gerçekleşen bir rüyaydı.
- Life could be a dream.
- Hayat bir rüya olabilir.
- Without the shadow of a doubt, the dream was a memory from a previous life.
- Hiç şüphe yok ki, rüya önceki yaşamdan bir anıydı.
- The dream is over.
- Rüya sona erdi.
- Life is a dream.
- Hayat bir rüyadır.
- I knew this was a dream!
- Bunun bir rüya olduğunu biliyordum!
- What did you dream about?
- Rüyanda ne gördün?
- It was also a wet dream.
- O ayrıca erotik bir rüyaydı.
- He keeps a dream journal by his bedside so he doesn't forget the dreams he has and can analyze them afterwards.
- Gördüğü rüyaları unutmamak ve daha sonra analizini yapmak için yatağının yanında bir rüya günlüğü tutuyor.
- What's the weirdest dream you've ever had?
- Gördüğün en tuhaf rüya neydi?
- That was the greatest dream I had the misfortune to wake up from.
- Bu uyandığıma pişman olduğum en güzel rüyamdı.
- Tom and Mary wanted their children to live the American dream.
- Tom ve Mary çocuklarının Amerikan rüyasını yaşamasını istiyorlardı.
- Tom keeps a dream diary.
- Tom rüya güncesi tutuyor.
- You are a dream.
- Sen bir rüyasın.
- What do dream women dream about?
- Rüya kadınlar ne hakkında rüya görür?
- I felt as if I were in a dream.
- Sanki bir rüyadaymışım gibi hissettim.
- No dream has meaning.
- Hiçbir rüyanın anlamı yoktur.
- She felt as if she was in a terrible dream.
- Sanki korkunç bir rüyadaymış gibi hissetti.
- What do you mean it wasn't a dream?
- Ne demek rüya değildi?
- You are living a dream, and the dream is about to end.
- Bir rüya yaşıyorsun ve bu rüya sona ermek üzere.
- Someday my dream will come true.
- Bir gün benim rüyam gerçek olacak.
- I have a secret dream.
- Gizli bir rüyam var.
- This dream will come true.
- Bu rüya gerçek olacak.
- That wasn't a dream.
- Rüya değildi.
- It was an interesting dream.
- İlginç bir rüyaydı.
- It isn't a dream.
- Bu bir rüya değil.
- What do dream women dream about?
- Rüya kadınlar rüyalarında ne görür?
- I know it's only a dream.
- Bunun sadece bir rüya olduğunu biliyorum.
- I feel like I'm in a dream.
- Bir rüyada olduğumu hissediyorum.
- A hopeful wish comes through in a dream.
- Umutlu bir dilek rüyada gerçekleşir.
- It was only a dream.
- Sadece bir rüyaydı.
- Let me tell you about the dream I had last night.
- Sana dün gece gördüğüm rüyayı anlatayım.
- I'm living the dream.
- Ben rüyayı yaşıyorum.
- I sure hope this is a dream.
- Umarım bu bir rüyadır.
- I couldn't sleep well because of a harsh dream.
- Kötü bir rüyadan dolayı iyi uyuyamadım.
- I had a dream where a baby was playing with a knife.
- Rüyamda bir bebeğin bıçakla oynadığını gördüm.
- There is no doubt that the dream was a memory from a previous life.
- Rüyanın önceki yaşamdan bir anı olduğuna hiç şüphe yok.
- Life is but an absurd dream.
- Hayat saçma bir rüyadan ibaret.
- Life is only a dream.
- Yaşam yalnızca bir rüyadır.
- I hope my dream will come true.
- Umarım rüyam gerçek olur.
- The face of an angel appeared in his dream.
- Rüyasında bir meleğin yüzü göründü.
- The dream continues.
- Rüya devam ediyor.
- When I told Tom of the dream I had last night, he went Joseph on me and interpreted it.
- Tom'a dün gece gördüğüm rüyayı anlatınca Hz. Yusuf moduna girip yorumladı.
- The dream has come true.
- Rüya, gerçek oldu.
- She wanted to live the American dream.
- Amerikan rüyasını yaşamak istiyordu.
- Are you sure it wasn't just a dream?
- Sadece bir rüya olmadığına emin misin?
- This is, even now, an unrealized dream.
- Bu, şimdi bile, gerçekleştirilmemiş bir rüyadır.
- It may not be a dream.
- Bu bir rüya olmayabilir.
- He felt as if he were in a dream.
- O sanki bir rüyadaymış gibi hissetti.
- He saw three things in his dream.
- Rüyasında üç nesne görmüştü.
- He saw three things in his dream.
- Rüyasında üç şey gördü.
- Because of Tom, this dream will not happen.
- Tom yüzünden bu rüya gerçekleşmeyecek.
- That was just a dream.
- Bu sadece bir rüyaydı.
- The dream goes on.
- Rüya devam ediyor.
- The face of an angel appeared in his dream.
- Rüyasında bir meleğin yüzü belirdi.
- The dream has become a reality.
- Rüya gerçek oldu.
- It's all a dream.
- Bunun hepsi bir rüya.
- A voyage to the moon in a spaceship is no longer a dream.
- Bir uzay gemisinde aya yolculuk artık bir rüya değil.
- Her dream is over.
- Onun rüyası bitti.
- He didn't even dream about that.
- Bunu rüyasında bile görmedi.
- I had a dream that the police came and took you away.
- Rüyamda polisin gelip seni götürdüğünü gördüm.
- Have a good dream!
- İyi rüyalar!
- The dream is over.
- Rüya bitti.
- He felt as if he were in a dream.
- Sanki bir rüyadaymış gibi hissediyor.
- I still dream about it.
- Hâlâ rüyalarıma giriyor.
Show More (177)
|
3 |
dream |
hayal kurmak |
v. |
|
- Let me dream.
- Hayal kurmama izin ver.
- When was the last time you dreamt about Mary?
- Mary hakkında en son ne zaman hayal kurdun?
- You should dream big.
- Büyük hayal kurmalısın.
- We can all dream.
- Hepimiz hayal kurabiliriz.
- A boy can dream, right?
- Bir erkek de hayal kurabilir, değil mi?
- I wondered if I could be dreaming.
- Hayal kurup kuramayacağımı merak ettim.
- The older we grow, the less we dream.
- Biz yaşlandıkça, daha az hayal kurarız.
- Let me dream.
- Bırak hayal kurayım.
- Let us think about it together and dream a little.
- Bunu birlikte düşünelim ve biraz hayal kuralım.
- Dreaming is free.
- Hayal kurmak bedava.
- We can dream, can't we?
- Hayal kurabiliriz, değil mi?
- Her music makes me dream.
- Onun müziği bana hayal kurdurur.
- Stop dreaming.
- Hayal kurmaktan vazgeç.
- I want to dream.
- Hayal kurmak istiyorum.
- What if you were able to buy the house you've always dreamed of?
- Devamlı hayâlini kurduğun evi satın alabilseydin, ne olurdu?
- A boy can dream, right?
- Bir genç hayal kurabilir, değil mi?
- Isn't this what you've been dreaming about?
- Hakkında hayal kurduğun bu değil mi?
- He dreamed about his home.
- O, evi hakkında hayal kurdu.
- I dream in French.
- Fransızca hayal kurarım.
- Do you dream in French?
- Fransızca hayal kurar mısın?
- Stop dreaming.
- Hayal kurmayı bırak.
- The older we grow, the less we dream.
- Yaşlandıkça daha az hayal kurar oluyoruz.
- To accomplish great things we must not only act, but also dream; not only plan, but also believe.
- Büyük işler başarmak için sadece harekete geçmemeli, aynı zamanda hayal kurmalıyız; sadece plan yapmamalı, aynı zamanda inanmalıyız.
- Tom is dreaming.
- Tom hayal kuruyor.
- I dream a lot.
- Çok hayal kurarım.
- I dreamed about the girl I met yesterday whose name I do not know.
- Dün gördüğüm, adını bilmediğim kızın hayâlini kurdum.
- Their music makes me dream.
- Onların müziği bana hayal kurduruyor.
- A girl can dream, right?
- Bir kız hayal kurabilir, değil mi?
- Stop dreaming and help me!
- Hayal kurmayı bırak da bana yardım et!
- You should dream big.
- Büyük hayaller kurmalısın.
- I like to dream.
- Hayal kurmayı severim.
- What do you think he's dreaming about?
- Onun ne hakkında hayal kurduğunu düşünüyorsun?
- Dreaming costs nothing.
- Hayal kurmanın hiçbir maliyeti yok.
- You must've been dreaming.
- Sen hayal kuruyor olmalısın.
- I must be dreaming.
- Hayal kuruyor olmalıyım.
- I've dreamed about this.
- Bunun hakkında hayal kurdum.
- Is Tom dreaming?
- Tom hayal kuruyor mu?
- It's good to dream.
- Hayal kurmak güzeldir.
- I've dreamed of this.
- Ben bununla ilgili hayal kurdum.
- Tom keeps dreaming about buying a new car.
- Tom yeni bir araba alma hakkında hayal kurmaya devam ediyor.
- I'm sure Tom dreams.
- Tom'un hayal kurduğuna eminim.
- It's nice to dream.
- Hayal kurmak güzel.
- I'm not dreaming.
- Hayal kurmuyorum.
- They dream.
- Onlar hayal kurar.
- I can't blame you for dreaming.
- Hayal kurduğun için seni suçlayamam.
- It's good to dream.
- Hayal kurmak iyidir.
- Have you ever dreamed about me?
- Hiç benim hakkımda hayal kurdun mu?
Show More (44)
|
4 |
dream |
rüya görmek |
v. |
|
- Tom said he had a wonderful dream.
- Tom harika bir rüya gördüğünü söyledi.
- As soon as Pinocchio was in bed, he fell fast asleep and began to dream.
- Pinokyo yatağına girer girmez derin bir uykuya daldı ve rüya görmeye başladı.
- I often dream in French.
- Sık sık Fransızca rüya görürüm.
- Why do we dream?
- Neden rüya görüyoruz?
- I'm sure Tom dreams.
- Tom'un rüya gördüğüne eminim.
- I didn't dream last night.
- Dün gece rüya görmedim.
- Tom says that he never dreams.
- Tom asla rüya görmediğini söylüyor.
- Sami did ghusl from janaabah in the middle of the night after having a wet dream.
- Sami gece yarısı ıslak bir rüya gördükten sonra cünüplükten ötürü gusletti.
- Do cats dream?
- Kediler rüya görür mü?
- A girl can dream, right?
- Bir kız rüya görebilir, değil mi?
- What language do you dream in?
- Hangi dilde rüya görüyorsun?
- I don't dream.
- Ben rüya görmem.
- I often dream in French.
- Ben sık sık Fransızca rüya görürüm.
- Dream on!
- Rüya görmeye devam et!
- I didn't dream in the night.
- Gece rüya görmedim.
- Tom says that he never dreams.
- Tom hiç rüya görmediğini söylüyor.
- Do you dream in French?
- Fransızca rüya görüyor musun?
- I dream every night.
- Her gece rüya görürüm.
- I like to dream.
- Ben rüya görmeyi severim.
- I dream a lot of going home.
- Eve gitmekle ilgili çok rüya görüyorum.
- We can all dream.
- Hepimiz rüya görebiliriz.
- They dream.
- Rüya görüyorlar.
- It's nice to dream.
- Rüya görmek güzel.
- I dream a lot.
- Çok rüya görürüm.
- I didn't dream in the night.
- Ben gece rüya görmedim.
- There's no way to predict what you will dream tonight.
- Bu gece ne rüya göreceğinizi tahmin etmenin bir yolu yok.
- I dream in French.
- Ben Fransızca rüya görürüm.
- I dream every night.
- Her gece rüya görüyorum.
- Everyone dreams.
- Herkes rüya görür.
- Tom says he often lucid dreams.
- Tom sık sık lüsid rüya gördüğünü söylüyor.
Show More (27)
|
5 |
dream |
hayal etmek |
v. |
|
- Well then, if you, with your imagination, could manage to dream something up, we would be truly delighted.
- O halde hayal gücünüzle bir şeyler hayal etmeyi başarabilirseniz, gerçekten çok memnun oluruz.
- Well then, if you, with your imagination, could manage to dream something up, we would be truly delighted.
- O halde, hayal gücünüzle bir şeyler hayal etmeyi başarabilirseniz, gerçekten çok memnun oluruz.
- Some dream that one day he could become president.
- Bazıları onun bir gün başkan olabileceğini hayal ediyor.
- Some dream that one day he could become president.
- Bazıları onun bir gün cumhurbaşkanı olabileceğini hayal ediyor.
- What's your dream for yourself in five years?
- Beş yıl sonra kendin için ne hayal ediyorsun?
- I dream a lot of going home.
- Eve gitmeyi çok hayal ediyorum.
- Why do we dream?
- Niçin hayal ederiz?
- It's been my lifelong dream to write a book.
- Hayatım boyunca bir kitap yazmayı hayal ettim.
- We can dream, can't we?
- Biz hayal edebiliriz, değil mi?
- Never did I dream that you would lose.
- Kaybedeceğini hiç hayal etmedim.
Show More (7)
|
6 |
dream |
hayal görmek |
v. |
|
- Stop dreaming and help me!
- Hayal görmeyi bırak ve bana yardım et!
- I pinched myself to make sure that I wasn't dreaming.
- Hayal görmediğimden emin olmak için kendimi çimdikledim.
- I must have been dreaming.
- Ben hayal görüyor olmalıyım.
- I felt as if I were dreaming.
- Sanki hayal görüyormuşum gibi hissettim.
- I must've been dreaming.
- Ben hayal görüyor olmalıyım.
- Tom must be dreaming.
- Tom hayal görüyor olmalı.
Show More (3)
|
7 |
dream |
düşlemek |
v. |
|
- Some dream that one day he could become president.
- Bazıları onun bir gün cumhurbaşkanı olacağını düşlüyor.
- Tom says he's always dreamed of doing that.
- Tom her zaman bunu yapmayı düşlediğini söylüyor.
- Tom dreamed about doing that.
- Tom onu yapmayı düşledi.
- I once dreamed of doing that.
- Bir zamanlar onu yapmayı düşledim.
- I dreamt of you last night.
- Dün gece seni düşledim.
Show More (2)
|
8 |
dream |
düş görmek |
v. |
|
- Dreaming costs nothing.
- Düş görmenin hiçbir maliyeti yoktur.
- What do squirrels dream about?
- Sincaplar neyle ilgili düş görürler?
Show More (-1)
|
9 |
dream |
ideal |
n. |
|
- She is my dream girl.
- O benim idealimdeki kız.
Show More (-2)
|
10 |
dream |
düş |
n. |
|
- Dreams are full of meaning.
- Düşler anlam doludur.
Show More (-2)
|