|
- We were at the same party, but she completely ignored me.
- Aynı partideydik ama beni tamamen görmezden geldi.
- The way the rich countries ignored this meeting added insult to injury.
- Zengin ülkelerin bu toplantıyı görmezden gelmeleri ise yaraya tuz biber ekmiştir.
- Is the Council going to continue to ignore Parliament's position?
- Konsey, Parlamentonun tutumunu görmezden gelmeye devam edecek mi?
- It ignores the moral outrage which has been expressed so often in the past.
- Geçmişte sık sık dile getirilmiş olan ahlaki öfkeyi görmezden gelmektedir.
- The Council cannot ignore these categories as though there were no problems.
- Konsey bu kategorileri hiçbir sorun yokmuş gibi görmezden gelemez.
- It quite simply ignores the realities and opportunities that exist in our Member States.
- Üye Devletlerimizde var olan gerçekleri ve fırsatları görmezden gelmektedir.
- There is no doubt that this is taking place in violation of humanitarian law and military law, which we cannot ignore.
- Hiç şüphe yok ki bu durum insancıl hukukun ve askeri hukukun ihlali anlamına gelmektedir ve bunu görmezden gelemeyiz.
- Otherwise governments just ignore it.
- Aksi takdirde hükümetler bunu görmezden gelir.
- We cannot ignore the ecological warning signs.
- Ekolojik uyarı işaretlerini görmezden gelemeyiz.
- The report, very regrettably, ignores state terrorism.
- Rapor, ne yazık ki devlet terörizmini görmezden geliyor.
- We have a classic situation here where ideas are crushed not by suppressing them but by ignoring them.
- Burada, fikirlerin bastırılmak yerine görmezden gelinerek bastırıldığı klasik bir durumla karşı karşıyayız.
- Are we taking a social attitude if we continue to ignore that or pretend it is not a problem?
- Bunu görmezden gelmeye ya da sorun değilmiş gibi davranmaya devam edersek toplumsal bir tavır mı almış oluruz?
- Nor should we ignore the extent to which the BRCA patents are impeding research in Europe.
- BRCA patentlerinin Avrupa'daki araştırmaları ne ölçüde engellediğini de görmezden gelmemeliyiz.
- Can we just ignore this issue in a candidate country, is this our response?
- Aday bir ülkede bu sorunu görmezden gelebilir miyiz, cevabımız bu mu?
- I cannot and will not ignore the fact that I am Basque.
- Bask olduğum gerçeğini görmezden gelemem ve gelmeyeceğim.
- The WTO cannot ignore these standards, neither can it be the only body that imposes global regulations.
- DTÖ bu standartları görmezden gelemez, küresel düzenlemeleri uygulayan tek organ da olamaz.
- The response to previous recommendations by the NII was to ignore them.
- NII tarafından daha önce yapılan tavsiyelere verilen yanıt bunları görmezden gelmek olmuştur.
- It ignores the moral outrage which has been expressed so often in the past.
- Bu durum, geçmişte sık sık dile getirilen ahlaki öfkeyi görmezden gelmektedir.
- This, however, is to ignore the facts.
- Ancak bu, gerçekleri görmezden gelmektir.
- This is an issue we cannot ignore.
- Bu görmezden gelemeyeceğimiz bir konu.
- This House and the spring summit have been ignored.
- Bu Meclis ve bahar zirvesi görmezden gelindi.
- The Italian presidency would ignore this reality at its peril.
- İtalyan başkanlığı bu gerçeği görmezden gelirse büyük bir tehlikeye atılmış olur.
- This does not mean that the Korean problem is being ignored.
- Bu, Kore sorununun görmezden gelindiği anlamına gelmez.
- Popular protest was ignored and UN backing dispensed with.
- Halkın protestoları görmezden gelindi ve BM desteğinden vazgeçildi.
- Ignoring these new developments at an individual level means taking the risk of suffering the consequences.
- Bu yeni gelişmeleri bireysel düzeyde görmezden gelmek, sonuçlarına katlanma riskini almak anlamına gelir.
- Ignoring that region will not do.
- O bölgeyi görmezden gelmek olmaz.
- We cannot ignore the alarming gulf between rich and poor.
- Zengin ve fakir arasındaki endişe verici uçurumu görmezden gelemeyiz.
- The Israeli Government must understand that it cannot ignore the clear views expressed by the international community.
- İsrail Hükümeti, uluslararası toplum tarafından dile getirilen açık görüşleri görmezden gelemeyeceğini anlamalıdır.
- You cannot ignore the facts, even if you think it might lose you your seat.
- Koltuğunuzu kaybedebileceğinizi düşünseniz bile gerçekleri görmezden gelemezsiniz.
- Why does the Commission continue to ignore this evil and keep running away from its political responsibility?
- Komisyon neden bu kötülüğü görmezden gelmeye ve siyasi sorumluluğundan kaçmaya devam ediyor?
- Can the Council provide a list of ECHR judgments which Turkey continues to ignore?
- Konsey, Türkiye'nin görmezden gelmeye devam ettiği AİHM kararlarının bir listesini verebilir mi?
- I have ignored the comments, the amendments that talk about war.
- Savaştan bahseden yorumları ve değişiklikleri görmezden geldim.
- The Spanish Government is persisting in its mismanagement and the rapporteur has largely chosen to ignore this.
- İspanyol Hükûmeti kötü yönetiminde ısrarcıdır ve raportör büyük ölçüde bunu görmezden gelmeyi tercih etmiştir.
- In the past, a great many parliamentary questions have been simply ignored.
- Geçmişte pek çok soru önergesi görmezden gelinmiştir.
- Ignoring a people's clear statement about the integration process is not democracy, but autocracy.
- Bir halkın entegrasyon sürecine ilişkin açık beyanını görmezden gelmek demokrasi değil, otokrasidir.
- This debate cannot therefore ignore public opinion.
- Dolayısıyla bu tartışma kamuoyunu görmezden gelemez.
- At times it seems it is like an ostrich with its head stuck in the sand trying to ignore all the problems around it.
- Zaman zaman devekuşu gibi kafasını kuma sokmuş, etrafındaki tüm sorunları görmezden gelmeye çalışıyor gibi görünüyor.
- This is something that the Council, in the long term, cannot ignore.
- Bu, Konsey'in uzun vadede görmezden gelemeyeceği bir konudur.
- We cannot ignore the interests of the farmers and the meat and livestock industry.
- Çiftçilerin ve et ve hayvancılık endüstrisinin çıkarlarını görmezden gelemeyiz.
- Rather than ignoring resolutions, we should be implementing them and taking them seriously!
- Kararları görmezden gelmek yerine onları uygulamalı ve ciddiye almalıyız!
- It has increasingly become the norm that ignoring this sign is rude and even unlawful.
- Bu işareti görmezden gelmenin kaba ve hatta yasa dışı olduğu giderek daha fazla norm haline gelmiştir.
- Worse than that, it is ignoring the budgetary authority, which it should do its best to respect.
- Daha da kötüsü, saygı duymak için elinden geleni yapması gereken bütçe otoritesini görmezden geliyor.
- Anyone who ignores that is building a Europe founded on sand.
- Bunu görmezden gelen herkes kum üzerine kurulu bir Avrupa inşa ediyor demektir.
- It is pointless to talk about lifelong learning if we ignore researchers.
- Araştırmacıları görmezden gelirsek yaşam boyu öğrenme hakkında konuşmak anlamsız olur.
- This directive from 1998, however, has simply been ignored by the majority of Member States.
- Ancak 1998 tarihli bu direktif Üye Devletlerin çoğunluğu tarafından görmezden gelinmiştir.
- This is a fundamental point and we cannot ignore it.
- Bu temel bir nokta ve bunu görmezden gelemeyiz.
- We cannot ignore all the innovative proposals in the Sixth Framework programme.
- Altıncı Çerçeve programındaki tüm yenilikçi teklifleri görmezden gelemeyiz.
- It closes its eyes and ignores the evil.
- Gözlerini kapatır ve kötülüğü görmezden gelir.
- Those who are sceptical and critical of this policy seem to be ignoring the evidence provided by the report.
- Bu politikaya şüpheyle yaklaşanlar ve eleştirenler, raporda sunulan kanıtları görmezden geliyor gibi görünmektedir.
- It totally ignores all of the different expressions of State terrorism.
- Devlet terörizminin tüm farklı ifadelerini tamamen görmezden gelmektedir.
- We have a classic situation here where ideas are crushed not by suppressing them but by ignoring them.
- Burada fikirlerin bastırılmak yerine görmezden gelinerek bastırıldığı klasik bir durumla karşı karşıyayız.
- To say this was an academic exercise which, if you want, you can ignore, is totally uncalled for.
- Bunun akademik bir çalışma olduğunu ve isterseniz görmezden gelebileceğinizi söylemek tamamen yersizdir.
- We make our case on the three areas of discussion and the Council then ignores everything.
- Biz üç tartışma alanında görüşlerimizi ortaya koyuyoruz ve Konsey her şeyi görmezden geliyor.
- The Spanish Government is persisting in its mismanagement and the rapporteur has largely chosen to ignore this.
- İspanyol Hükümeti kötü yönetiminde ısrarcıdır ve raportör büyük ölçüde bunu görmezden gelmeyi tercih etmiştir.
- We can no longer ignore threats from climate change on coastal erosion.
- İklim değişikliğinin kıyı erozyonu üzerindeki tehditlerini artık görmezden gelemeyiz.
- In Brazil, Thailand and India their laws allow them to ignore drug patents.
- Brezilya, Tayland ve Hindistan'da yasalar ilaç patentlerini görmezden gelmelerine izin vermektedir.
- The democratic decision of the Irish people cannot be ignored or ridden roughshod over.
- İrlanda halkının demokratik kararı görmezden gelinemez ya da çiğnenemez.
- And the fact that this has been ignored and not mentioned is incomprehensible.
- Bunun görmezden gelinmesi ve dile getirilmemesi ise anlaşılır gibi değil.
- They are either ignored or they do not address the real issues.
- Ya görmezden geliniyorlar ya da gerçek meselelere değinmiyorlar.
- We can no longer ignore ICES.
- Artık ICES'i görmezden gelemeyiz.
- In other words, we cannot comply with the resolutions which suit us and ignore the ones that do not.
- Başka bir deyişle işimize gelen kararlara uyup işimize gelmeyenleri görmezden gelemeyiz.
- We must not ignore the concerns of the national catholic lay movements and organisations in the candidate countries.
- Aday ülkelerdeki ulusal Katolik ruhban sınıfı hareketleri ve örgütlerinin endişelerini görmezden gelmemeliyiz.
- Will the Governing Council also resign for allowing itself to be ignored by the Council?
- Yönetim Konseyi de kendisinin Konsey tarafından görmezden gelinmesine izin verdiği için istifa edecek mi?
- I want neither to play that up nor to ignore it.
- Bunu ne abartmak ne de görmezden gelmek istiyorum.
- The Council cannot ignore these categories as though there were no problems.
- Konsey, hiçbir sorun yokmuş gibi bu kategorileri görmezden gelemez.
- She wrote to you and met you, and you chose to ignore here.
- Size yazdı ve sizinle görüştü ve siz burayı görmezden gelmeyi seçtiniz.
- Even human rights reports should not ignore refugees.
- İnsan hakları raporları bile mültecileri görmezden gelmemelidir.
- And we Europeans cannot ignore this problem, a serious problem for which a solution must be found.
- Ve biz Avrupalılar, çözüm bulunması gereken ciddi bir sorun olan bu sorunu görmezden gelemeyiz.
- We cannot ignore, for example, some of these issues which are still left on the table.
- Örneğin hala masada duran bazı konuları görmezden gelemeyiz.
- We all know that the Council 's output on this subject will probably ignore our views as well.
- Hepimiz biliyoruz ki Konseyin bu konudaki çıktısı muhtemelen bizim görüşlerimizi de görmezden gelecektir.
- One way that happens is through terrorism, which obviously we cannot ignore.
- Bunun bir yolu da terörizmdir ki bunu görmezden gelemeyiz.
- The danger is too great for us to ignore.
- Bu tehlike görmezden gelemeyeceğimiz kadar büyüktür.
- They flout democratic principles, abuse human rights and ignore the rule of law.
- Demokratik ilkeleri çiğniyor, insan haklarını kötüye kullanıyor ve hukukun üstünlüğünü görmezden geliyorlar.
- It also ignores the plans that are forging ahead on the Enfopol interception system in the EU.
- Ayrıca AB'de Enfopol dinleme sistemi üzerinde ilerleyen planları da görmezden gelmektedir.
- It seems to me that we cannot ignore the dangers that media concentration poses to our society.
- Bana öyle geliyor ki medya yoğunlaşmasının toplumumuz için yarattığı tehlikeleri görmezden gelemeyiz.
- We cannot ignore all the innovative proposals in the Sixth Framework programme.
- Altıncı Çerçeve programındaki tüm yenilikçi önerileri görmezden gelemeyiz.
- I have ignored the comments and the amendments that talk about the war.
- Savaştan bahseden yorumları ve değişiklikleri görmezden geldim.
- But we cannot ignore the Eurobarometer findings and the trends in opinion in the candidate countries.
- Ancak Eurobarometre bulgularını ve aday ülkelerdeki görüş eğilimlerini görmezden gelemeyiz.
- Because so far, they have made a point of ignoring us.
- Çünkü şu ana kadar bizi görmezden geldiler.
- In your speech, you used a word that I cannot ignore, because we must be very careful with the words we use.
- Konuşmanızda görmezden gelemeyeceğim bir kelime kullandınız çünkü kullandığımız kelimelere çok dikkat etmeliyiz.
- We make our case on the three areas of discussion and the Council then ignores everything.
- Tartışma konusu olan üç alanda görüşlerimizi açıklıyoruz ve Konsey her şeyi görmezden geliyor.
- This issue can no longer be ignored by Parliament, the Council or the Commission.
- Bu konu artık Parlamento, Konsey ya da Komisyon tarafından görmezden gelinemez.
- We must not ignore recent maritime disasters.
- Son zamanlarda yaşanan deniz felaketlerini görmezden gelmemeliyiz.
- The world ignored thousands of rockets fired against Israel.
- Bütün dünya İsrail'e atılan binlerce roketi görmezden geldi.
- It's a web browser plug-in that could help us notice the things we usually ignore.
- Genellikle görmezden geldiğimiz şeyleri fark etmemize yardımcı olabilecek bir internet tarayıcısı eklentisi.
- The president ignored the protesters outside his office.
- Başkan, makam odasının önündeki protestocuları görmezden geldi.
- The world ignored thousands of rockets fired against Israel.
- Dünya İsrail'e atılan binlerce roketi görmezden geldi.
- The world ignored thousands of rockets fired against Israel.
- Tüm dünya İsrail'e atılan binlerce roketi görmezden geldi.
- Tom ignored the suggestion.
- Tom öneriyi görmezden geldi.
- Everybody ignored it.
- Herkes görmezden geldi.
- Tom ignored most of Mary's advice.
- Tom, Mary'nin tavsiyelerinin çoğunu görmezden geldi.
- Try to ignore the noise.
- Gürültüyü görmezden gelmeye çalış.
- Everybody ignored what Tom was doing.
- Herkes Tom'un ne yaptığını görmezden geldi.
- Tom is ignoring you.
- Tom seni görmezden geliyor.
- I strongly suggest you ignore Tom.
- Tom'u görmezden gelmeni şiddetle tavsiye ederim.
- Tom tried to ignore the pain.
- Tom acıyı görmezden gelmeye çalıştı.
- We can't just ignore this.
- Bunu görmezden gelemeyiz.
- Everyone ignored him.
- Herkes onu görmezden geldi.
- Tom was trying to ignore what was happening.
- Tom, ne olduğunu görmezden gelmeye çalışıyordu.
- Tom decided to ignore Mary's request.
- Tom, Mary'nin isteğini görmezden gelmeye karar verdi.
- He ignored our warnings.
- O, uyarılarımızı görmezden geldi.
- Tom says he can't ignore the noise any longer.
- Tom gürültüyü daha fazla görmezden gelemeyeceğini söylüyor.
- Tom is totally ignoring me.
- Tom beni tamamen görmezden geliyor.
- I told Tom to ignore it.
- Tom'a bunu görmezden gelmesini söyledim.
- My cat ignores me, except when she's hungry.
- Kedim aç olduğu zamanlar dışında beni görmezden geliyor.
- Tom is still ignoring Mary.
- Tom hala Mary'i görmezden geliyor.
- Tom ignored all of Mary's warnings.
- Tom, Mary'nin tüm uyarılarını görmezden geldi.
- I'm choosing to ignore that.
- Bunu görmezden gelmeyi seçiyorum.
- Everybody ignored it.
- Herkes bunu görmezden geldi.
- He ignores my problems.
- O, sorunlarımı görmezden gelir.
- Tom completely ignored me.
- Tom beni tamamen görmezden geldi.
- He ignores my problems.
- Sorunlarımı görmezden geliyor.
- I stood up for you and you ignored me.
- Seni savundum ama sen beni görmezden geldin.
- Sami ignored Layla.
- Sami, Layla'yı görmezden geldi.
- We can't just ignore them.
- Onları görmezden gelemeyiz.
- I can't just ignore what Tom has been doing.
- Tom'un yapıyor olduğu şeyi görmezden gelemem.
- He ignored the existing laws.
- O mevcut yasaları görmezden geldi.
- Tom tried to talk to Mary, but she ignored him.
- Tom, Mary ile konuşmaya çalıştı ama Mary onu görmezden geldi.
- Maybe we should just ignore Tom.
- Belki de Tom'u görmezden gelmeliyiz.
- She ignored him all day.
- Bütün gün onu görmezden geldi.
- Tom ignored me.
- Tom beni görmezden geldi.
- I ignored them.
- Ben onları görmezden geldim.
- I believe the police will ignore you.
- Polisin sizi görmezden geleceğine inanıyorum.
- He noticed a hole in his jacket, but he tried to ignore it.
- Ceketinde bir delik olduğunu fark etti ama görmezden gelmeye çalıştı.
- Tom ignored Mary all day.
- Tom bütün gün Mary'yi görmezden geldi.
- Just ignore what Tom said.
- Tom'un söylediklerini görmezden gel.
- Tom ignored everyone's warnings.
- Tom herkesin uyarılarını görmezden geldi.
- At first they try to ignore you, then they start to laugh at you, then they fight you, then you win.
- Önce seni görmezden gelmeye çalışırlar, sonra sana gülmeye başlarlar, sonra seninle kavga ederler, sonra sen kazanırsın.
- She ignores him completely.
- Onu tamamen görmezden geldi.
- How can I ignore pain this intense?
- Bu kadar şiddetli bir acıyı nasıl görmezden gelebilirim?
- At school, Tom ignored me and pretended that he didn't know me.
- Okulda Tom beni görmezden geldi ve beni tanımıyormuş gibi davrandı.
- I feel like everyone is ignoring me.
- Herkes beni görmezden geliyor gibi hissediyorum.
- Some mistakes can be ignored.
- Bazı hatalar görmezden gelinebilir.
- Why do you ignore me?
- Neden beni görmezden geliyorsun?
- He noticed a hole in his jacket, but he tried to ignore it.
- Ceketinde bir delik farketti ama görmezden gelmeye çalıştı.
- She ignored him pretty much all day.
- Hemen hemen bütün gün onu görmezden geldi.
- I can't believe you just ignored Tom.
- Tom'u görmezden geldiğine inanamıyorum.
- You can't just ignore it.
- Bunu öylece görmezden gelemezsin.
- I'm used to being ignored by my parents.
- Ailem tarafından görmezden gelinmeye alışkınım.
- Was I supposed to ignore her?
- Benim onu görmezden gelmem mi gerekiyordu?
- If I ignore it, it will go away.
- Görmezden gelirsem geçer.
- She is ignoring you.
- O seni görmezden geliyor.
- We're ignoring her.
- Onu görmezden geliyoruz.
- Tom has been ignoring me.
- Tom beni görmezden geliyor.
- Just ignore Tom.
- Tom'u görmezden gel.
- Tom ignored Mary's advice.
- Tom Mary'nin tavsiyesini görmezden geldi.
- Tom felt like everyone was ignoring him.
- Tom herkesin onu görmezden geldiğini hissetti.
- I refuse to be ignored any longer.
- Daha fazla görmezden gelinmeyi reddediyorum.
- You need to stop ignoring email messages from Tom.
- Tom'dan gelen e-posta mesajlarını görmezden gelmeyi bırakmalısın.
- Tom has been ignoring Mary all day.
- Tom bütün gün Mary'yi görmezden geldi.
- I ignored Tom's mistake.
- Tom'un hatasını görmezden geldim.
- Tom ignored Mary all morning.
- Tom bütün sabah Mary'yi görmezden geldi.
- Tom ignored my question.
- Tom sorumu görmezden geldi.
- I can't just ignore him.
- Onu öylece görmezden gelemem.
- I don't think Tom knows why Mary is ignoring him.
- Mary'nin onu neden görmezden geldiğini Tom'un bildiğini sanmıyorum.
- Tom chose to ignore Mary's comment.
- Tom, Mary'nin yorumunu görmezden gelmeyi seçti.
- I just ignore them.
- Sadece onları görmezden geliyorum.
- At school, Mary ignored me and pretended that she didn't know me.
- Okulda, Mary beni görmezden geldi ve beni tanımıyormuş gibi yaptı.
- Not only did they ignore the protest, they also lied to the press.
- Sadece protestoları görmezden gelmekle kalmadılar, basına da yalan söylediler.
- Just ignore that.
- Görmezden gel.
- I'll ignore that.
- Bunu görmezden geleceğim.
- Tom and Mary seem to be ignoring each other.
- Tom ve Mary birbirlerini görmezden geliyorlar.
- Why have you been ignoring me?
- Neden beni görmezden geliyorsun?
- I was ignored by the waiter.
- Garson beni görmezden geldi.
- Why are you ignoring this simple question?
- Neden bu basit soruyu görmezden geliyorsun?
- He is ignoring you.
- Seni görmezden geliyor.
- She ignored it all day long.
- Bütün gün görmezden geldi.
- Tom ignored Mary almost all day, but finally talked to her just after dinner.
- Tom neredeyse bütün gün Mary'yi görmezden geldi, ama sonunda akşam yemeğinden hemen sonra onunla konuştu.
- Everyone ignored her.
- Herkes onu görmezden geldi.
- He had the boldness to ignore the teacher's advice.
- Öğretmenin tavsiyesini görmezden gelme cesaretini gösterdi.
- No matter how much you try to impress her, she just ignores you.
- Onu ne kadar etkilemeye çalışırsan çalış o sadece seni görmezden gelir.
- Sami ignored any texts or phone calls from Layla.
- Sami, Layla'dan gelen mesaj ve telefonları görmezden geldi.
- Try to ignore her.
- Onu görmezden gelmeyi deneyin.
- I greeted Betty, but she ignored me.
- Betty'ye selam verdim ama beni görmezden geldi.
- I chose to ignore the problem.
- Sorunu görmezden gelmeyi seçtim.
- I've been ignored for too long.
- Çok uzun zamandır görmezden geliniyorum.
- I don't think Tom knows why Mary is ignoring him.
- Tom'un Mary'nin onu neden görmezden geldiğini bildiğini sanmıyorum.
- Tom is trying to ignore Mary.
- Tom Mary'yi görmezden gelmeye çalışıyor.
- Try to ignore the pain.
- Acıyı görmezden gelmeye çalış.
- The girl said she was going shopping with her mother, ignoring what she was told.
- Kız kendine söyleneni görmezden gelerek annesiyle alışverişe gideceğini söyledi.
- Try to ignore her.
- Onu görmezden gelmeye çalış.
- They are ignoring me.
- Beni görmezden geliyorlar.
- It's dangerous to ignore the signal at a railroad crossing.
- Bir demiryolu geçidinde sinyali görmezden gelmek tehlikelidir.
- I can't ignore my commanding officer's orders.
- Komutanımın emirlerini görmezden gelemem.
- I can't ignore them.
- Onları görmezden gelemem.
- He says he can't ignore the smell any longer.
- Kokuyu daha fazla görmezden gelemeyeceğini söylüyor.
- Ignore them.
- Onları görmezden gel.
- It's hard to ignore Tom.
- Tom'u görmezden gelmek zor.
- I'm trying to ignore it.
- Görmezden gelmeye çalışıyorum.
- I tried to talk to Tom, but he ignored me.
- Tom'la konuşmaya çalıştım ama beni görmezden geldi.
- She's not ignoring me; she's shy.
- O beni görmezden gelmiyor, o utangaç.
- Why are you ignoring me?
- Beni neden görmezden geliyorsun?
- They're ignoring me.
- Onlar beni görmezden geliyorlar.
- I can't just ignore them.
- Ben onları görmezden gelemem.
- Tom has been ignoring Mary all day.
- Tom bütün gün Mary'yi görmezden geliyordu.
- I know what to ignore.
- Neyi görmezden geleceğimi biliyorum.
- We can't just ignore this problem.
- Bu sorunu görmezden gelemeyiz.
- I said ignore it.
- Görmezden gel dedim.
- Just ignore it.
- Sadece onu görmezden gel.
- I don't think you can ignore this problem anymore.
- Bu sorunu artık görmezden gelebileceğini sanmıyorum.
- Tom realizes he's being ignored.
- Tom görmezden gelindiğini fark etti.
- Tom felt ignored by Mary.
- Tom, Mary tarafından görmezden gelindiğini hissetti.
- I can't believe you just ignored Tom.
- Tom'u öylece görmezden geldiğine inanamıyorum.
- Sami ignored that.
- Sami bunu görmezden geldi.
- She deliberately ignored me on the street.
- Sokakta beni bilerek görmezden geldi.
- Tom tried to ignore Mary.
- Tom, Mary'yi görmezden gelmeye çalıştı.
- I believe the police will ignore you.
- Polislerin seni görmezden geleceğine inanıyorum.
- You can't ignore him.
- Sen onu görmezden gelemezsin.
- We can't just ignore that.
- Onu böyle görmezden gelemeyiz.
- We ignored Tom.
- Tom'u görmezden geldik.
- I gave Tom a direct order, but he ignored it.
- Tom'a doğrudan bir emir verdim, ama o bunu görmezden geldi.
- Everyone ignored what Tom was doing.
- Herkes Tom'un ne yaptığını görmezden geldi.
- We ignored him.
- Onu görmezden geldik.
- Tom is totally ignoring me.
- Tom tamamen beni görmezden geliyor.
- I can't ignore this situation.
- Bu durumu görmezden gelemem.
- Tom ignored us all.
- Tom hepimizi görmezden geldi.
- Tom did his best to ignore Mary.
- Tom Mary'yi görmezden gelmek için elinden geleni yaptı.
- She ignored Tom.
- Tom'u görmezden geldi.
- Tom refused to continue to ignore the way Mary was behaving at school.
- Tom, Mary'nin okuldaki davranışlarını görmezden gelmeye devam etmeyi reddetti.
- I can't just ignore what Tom has been doing.
- Tom'un yaptıklarını görmezden gelemem.
- I just ignore him.
- Sadece onu görmezden geliyorum.
- I would've talked to Tom instead of just ignoring him.
- Tom'u görmezden gelmek yerine onunla konuşurdum.
- No matter how much you try to impress her, she just ignores you.
- Onu ne kadar etkilemeye çalışırsan çalış, seni görmezden geliyor.
- Everyone ignored me.
- Herkes beni görmezden geldi.
- Just ignore that.
- Sadece onu görmezden gel.
- My best friend walked by and totally ignored me.
- En iyi arkadaşım yanımdan geçti ve beni tamamen görmezden geldi.
- She ignored the warning.
- O, uyarıyı görmezden geldi.
- How many times have your suggestions been ignored?
- Önerileriniz kaç kez görmezden gelinir?
- Ignore that.
- Bunu görmezden gel.
- It's better to ignore his eccentricities.
- Onun tuhaflıklarını görmezden gelmek daha iyi.
- Tom probably doesn't know why Mary is ignoring him.
- Tom muhtemelen Mary'nin onu neden görmezden geldiğini bilmiyor.
- Tom ignored me today.
- Tom bugün beni görmezden geldi.
- Tom ignored Mary's question.
- Tom, Mary'nin sorusunu görmezden geldi.
- She completely ignored me.
- Beni tamamen görmezden geldi.
- Just ignore it.
- Görmezden gel.
- Tom found it more and more difficult to ignore the pain.
- Tom acıyı görmezden gelmeyi gittikçe daha zor buluyordu.
- Try to ignore him.
- Onu görmezden gelmeye çalış.
- He's totally ignoring me.
- O tamamen beni görmezden geliyor.
- We can't ignore Tom.
- Tom'u görmezden gelemeyiz.
- I'm ignoring you.
- Seni görmezden geliyorum.
- Tom chose to ignore what Mary said.
- Tom, Mary'nin söylediklerini görmezden gelmeyi seçti.
- First they ignore you, then they laugh at you, then they fight you, then you win.
- Önce seni görmezden gelirler, sonra sana gülerler, sonra seninle kavga ederler, sonra sen kazanırsın.
- She was impossible to ignore.
- Onu görmezden gelmek imkansızdı.
- Tom is ignoring me at the moment.
- Tom şu anda beni görmezden geliyor.
- She ignored her for the entire day.
- Bütün gün onu görmezden geldi.
- You can't ignore them.
- Sen onları görmezden gelemezsin.
- He's totally ignoring me.
- Beni tamamen görmezden geliyor.
- You can't ignore her.
- Onu görmezden gelemezsin.
- We can't ignore Tom's past.
- Tom'un geçmişini görmezden gelemeyiz.
- Try to ignore them.
- Onları görmezden gelmeye çalış.
- I don't like to be ignored.
- Görmezden gelinmekten hoşlanmam.
- I greeted Betty, but she ignored me.
- Betty'yi selamladım ama o görmemezlikten geldi.
- Tom ignored Mary's advice.
- Tom, Mary'nin tavsiyesini görmezden geldi.
- Why are you ignoring me?
- Neden beni görmezden geliyorsun?
- Try to ignore Tom.
- Tom'u görmezden gelmeye çalış.
- Tom has been ignoring Mary.
- Tom, Mary'yi görmezden geliyordu.
- If the phone rings again, I plan to ignore it.
- Eğer telefon tekrar çalarsa, görmezden gelmeyi planlıyorum.
- Tom doesn't know why Mary is ignoring him.
- Tom, Mary'nin neden onu görmezden geldiğini bilmiyor.
- She's not ignoring me; she's shy.
- Beni görmezden gelmiyor, utanıyor.
- We ignored her.
- Onu görmezden geldik.
- They ignored him.
- Onu görmezden geldiler.
- I ignored her.
- Ben onu görmezden geldim.
- We are ignoring you.
- Seni görmezden geliyoruz.
- Ignore Tom's request.
- Tom'un isteğini görmezden gel.
- We'll just ignore it.
- Bunu görmezden geleceğiz.
- They are ignoring you.
- Seni görmezden geliyorlar.
- Are you suggesting that we ignore Tom's request.
- Tom'un isteğini görmezden gelmemizi mi öneriyorsun?
- Tom was trying to ignore what was happening.
- Tom olanları görmezden gelmeye çalışıyordu.
- I ignored Tom.
- Tom'u görmezden geldim.
- Tom has started ignoring me.
- Tom beni görmezden gelmeye başladı.
- We're ignoring Tom.
- Tom'u görmezden geliyoruz.
- She ignored the warning.
- Uyarıyı görmezden geldi.
- We can't ignore them.
- Biz onları görmezden gelemeyiz.
- I'm going to ignore that.
- Bunu görmezden geleceğim.
- I ignored her.
- Onu görmezden geldim.
- I don't see how you can ignore this.
- Bunu nasıl görmezden gelebileceğini anlamıyorum.
- Tom chose to ignore what Mary said.
- Tom Mary'nin söylediğini görmezden gelmeyi seçti.
- She decided to ignore him.
- Onu görmezden gelmeye karar verdi.
- Tom doesn't like to be ignored.
- Tom görmezden gelinmeyi sevmez.
- Tom was angry because Mary was ignoring him.
- Tom kızgındı çünkü Mary onu görmezden geliyordu.
- He ignored me.
- O beni görmezden geldi.
- Don't ignore her feelings.
- Onun duygularını görmezden gelme.
- Tom may not simply ignore it.
- Tom bunu öylece görmezden gelemez.
- I tried to talk to Mary, but she ignored me.
- Mary ile konuşmaya çalıştım ama o beni görmezden geldi.
- He ignored his father's advice.
- Babasının tavsiyelerini görmezden geldi.
- Everyone ignored it.
- Herkes görmezden geldi.
- Ken ignored Tom.
- Ken Tom'u görmezden geldi.
- She ignored him pretty much all day.
- Neredeyse bütün gün onu görmezden geldi.
- If I were you, I'd ignore it.
- Yerinde olsam görmezden gelirdim.
- Tom tried to ask Mary a question, but she ignored him.
- Tom Mary'ye bir soru sormayı denedi ama Mary onu görmezden geldi.
- I can't just ignore him.
- Onu görmezden gelemem.
- I tried to get Tom to ignore Mary.
- Tom'un Mary'yi görmezlikten gelmesine çalıştım.
- I don't think you can ignore this problem anymore.
- Bu sorunu daha fazla görmezden gelebileceğini sanmıyorum.
- I can't ignore this situation anymore.
- Bu durumu daha fazla görmezden gelemem.
- Tom ignored all my warnings.
- Tom tüm uyarılarımı görmezden geldi.
- Tom almost always ignores my advice.
- Tom neredeyse her zaman tavsiyemi görmezden gelir.
- I would've talked to Tom instead of just ignoring him.
- Sadece onu görmezden gelmek yerine Tom'la konuşurdum.
- Tom is ignoring Mary, isn't he?
- Tom Mary'i görmezden geliyor, değil mi?
- You can't ignore Tom.
- Tom'u görmezden gelemezsin.
- Tom is ignoring Mary, isn't he?
- Tom, Mary'yi görmezden geliyor, değil mi?
- I'm choosing to ignore that.
- Onu görmezden gelmeyi tercih ediyorum.
- The differences were minor, so I ignored them.
- Farklar küçüktü, bu yüzden onları görmezden geldim.
- I strongly suggest you ignore Tom.
- Tom'u görmezden gelmeni öneririm.
- Mary ignored Tom.
- Mary Tom'u görmezden geldi.
- We can't just ignore that.
- Bunu görmezden gelemeyiz.
- I can't just ignore them.
- Onları öylece görmezden gelemem.
- Tom ignored Mary.
- Tom Mary'yi görmezden geldi.
- Tom decided to ignore what Mary said and remain silent.
- Tom, Mary'nin söylediklerini görmezden gelmeye ve sessiz kalmaya karar verdi.
- Let's ignore that.
- Bunu görmezden gelelim.
- She's totally ignoring me.
- Beni tamamen görmezden geliyor.
- I'm used to being ignored.
- Görmezden gelinmeye alışkınım.
- Ignore Tom's request.
- Tom'un ricasını görmezden gel.
- She ignored her for the entire day.
- O bütün gün onu görmezden geldi.
- I couldn't ignore.
- Görmezden gelemedim.
- Sami ignored my e-mail.
- Sami e-mailimi görmezden geldi.
- We don't want to ignore facts.
- Gerçekleri görmezden gelmek istemiyoruz.
- I don't like it when people ignore me.
- İnsanların beni görmezden gelmesinden hoşlanmıyorum.
- Mary is ignoring me at the moment.
- Mary şu an beni görmezden geliyor.
- We're ignoring them.
- Onları görmezden geliyoruz.
- Tom doesn't like being ignored.
- Tom görmezden gelinmeyi sevmez.
- Mary is ignoring me at the moment.
- Mary şu anda beni görmezden geliyor.
- I'm used to being ignored at the breakfast table.
- Kahvaltı masasında görmezden gelinmeye alışkınım.
- They can't be ignored.
- Görmezden gelinemezler.
- You need to stop ignoring email messages from him.
- Ondan gelen e-posta mesajlarını görmezden gelmeyi bırakmalısın.
- Do you intend to ignore me forever?
- Sonsuza dek beni görmezden gelmeyi mi düşünüyorsun?
- I can't ignore what's happened.
- Olanları görmezden gelemem.
- They ignored Tom.
- Tom'u görmezden geldiler.
- We can't ignore this problem.
- Bu sorunu görmezden gelemeyiz.
- The president ignored the protesters outside his office.
- Başkan ofisinin önündeki protestocuları görmezden geldi.
- Ken ignored Tom.
- Ken, Tom'u görmezden geldi.
- I feel like everyone is ignoring me.
- Herkes beni görmezden geliyormuş gibi hissediyorum.
- He ignored his father's advice.
- Babasının tavsiyesini görmezden geldi.
- If the phone rings again, I will ignore it.
- Eğer telefon tekrar çalarsa, görmezden geleceğim.
- I ignored their advice.
- Onların tavsiyesini görmezden geldim.
- Tom doesn't know why Mary is ignoring him.
- Tom, Mary'nin onu neden görmezden geldiğini bilmiyor.
- Everybody ignored what Tom was doing.
- Tom'un yaptığını şeyi herkes görmezden geldi.
- Sami ignored the warning.
- Sami uyarıyı görmezden geldi.
- She's totally ignoring me.
- O tamamen beni görmezden geliyor.
- I'm going to ignore that.
- Onu görmezden geleceğim.
- Tom tried his best to ignore Mary.
- Tom, Mary'yi görmezden gelmek için elinden geleni yaptı.
- Kate glanced at Chris and then ignored him, making him feel miserable.
- Kate Chris'e baktı ve sonra onu görmezden geldi, bu onu perişan etti.
- I ignored them.
- Onları görmezden geldim.
- Sami ignored my e-mail.
- Sami e-postamı görmezden geldi.
- Just ignore him.
- Onu görmezden gel.
- Tom is ignoring me, isn't he?
- Tom beni görmezden geliyor, değil mi?
- I suggest that you ignore Tom.
- Tom'u görmezden gelmenizi öneriyorum.
- Tom ignored Mary's warning.
- Tom, Mary'nin uyarısını görmezden geldi.
- My advice would be to ignore Tom's advice.
- Benim tavsiyem Tom'un tavsiyesini görmezden gelmek olurdu.
- She ignores the fact that she is at fault.
- Hatalı olduğu gerçeğini görmezden geliyor.
- He ignored Tom.
- Tom'u görmezden geldi.
- Why do you ignore me?
- Niçin beni görmezden gelirsin?
- We're ignoring you.
- Seni görmezden geliyoruz.
- Mary decided to ignore Tom's behaviour.
- Mary Tom'un davranışını görmezden gelmeye karar verdi.
- Tom felt like everyone was ignoring him.
- Tom, herkes onu görmezden geliyormuş gibi hissetti.
- Sometimes, I feel like everyone is ignoring me.
- Bazen herkes beni görmezden geliyor gibi hissediyorum.
- You need to stop ignoring email messages from him.
- Ondan gelen emailleri görmezden gelmeyi bırakman gerekiyor.
- It hurts when the other kids ignore you.
- Diğer çocukların seni görmezden gelmesi canını yakıyor.
- Tom tried to warn Mary, but she ignored him.
- Tom Mary'yi uyarmaya çalıştı ama Mary onu görmezden geldi.
- We're ignoring them.
- Biz onları görmezden geliyoruz.
- You can't ignore them.
- Onları görmezden gelemezsin.
- Tom ignored all of Mary's warnings.
- Tom Mary'nin uyarılarını görmezden geldi.
- I just ignore him.
- Onu görmezden geliyorum.
- They're ignoring us.
- Bizi görmezden geliyorlar.
- We can't just ignore Tom.
- Tom'u görmezden gelemeyiz.
- Tom almost always ignores my advice.
- Tom neredeyse her zaman tavsiyelerimi görmezden gelir.
- He ignored the existing laws.
- Mevcut yasaları görmezden geldi.
- It is better to ignore this point.
- Bu noktayı görmezden gelmek daha iyi.
- Mary decided to ignore Tom's behaviour.
- Mary Tom'un davranışlarını görmezden gelmeye karar verdi.
- I can't ignore that.
- Onu görmezden gelemem.
- I warned him, but he ignored the warning.
- Onu uyardım ama uyarıyı görmezden geldi.
- Tom says he can't ignore Mary's behavior any longer.
- Tom, Mary'nin davranışlarını daha fazla görmezden gelemeyeceğini söylüyor.
- Tom got used to ignoring the noise.
- Tom gürültüyü görmezden gelmeye alıştı.
- I don't like this teacher; he always ignores my questions.
- Bu öğretmeni sevmiyorum; sorularımı hep görmezden geliyor.
- He says he can't ignore the noise any longer.
- Gürültüyü daha fazla görmezden gelemeyeceğini söylüyor.
- I felt ignored.
- Kendimi görmezden gelinmiş hissettim.
- Don't ignore her feelings.
- Onun duygularını görmezden gelmeyin.
- We can't ignore them.
- Onları görmezden gelemeyiz.
- You can't ignore the risk.
- Riski görmezden gelemezsin.
- Tom has been ignoring Mary.
- Tom, Mary'yi görmezden geliyor.
- Tom is ignoring Mary.
- Tom Mary'yi görmezden geliyor.
- I'm not ignoring them.
- Onları görmezden gelmiyorum.
- Was I supposed to ignore them?
- Benim onları görmezden gelmem mi gerekiyordu?
- Everyone ignored what Tom was doing.
- Tom'un yaptığını herkes görmezden geldi.
- Was I supposed to ignore Tom?
- Tom'u görmezden gelmem gerekiyor muydu?
- I suggest that you ignore Tom.
- Tom'u görmezden gelmeni öneririm.
- Everyone ignored Tom.
- Herkes Tom'u görmezden geldi.
- I didn't ignore her.
- Onu görmezden gelmedim.
- The president ignored the protesters outside his office.
- Genel müdür ofisin dışındaki protestocuları görmezden geldi.
- I don't see how you can ignore this.
- Bunu nasıl görmezden gelebileceğinizi anlamıyorum.
- Ignore that.
- Onu görmezden gel.
- At school, Tom ignored me and pretended that he didn't know me.
- Okulda, Tom beni görmezden geldi ve beni tanımıyormuş gibi yaptı.
- Ignore what Tom said.
- Tom'un söylediğini görmezden gel.
- Tom probably doesn't know why Mary is ignoring him.
- Tom muhtemelen Mary'nin onu neden görmezden geldiğini bilmiyordur.
- Tom ignored my warning.
- Tom uyarımı görmezden geldi.
- Tom ignored all three of us.
- Tom üçümüzü de görmezden geldi.
- Sami ignored Layla's e-mail.
- Sami, Leyla'nın e-postasını görmezden geldi.
- I told Tom to ignore it.
- Tom'a görmezden gelmesini söyledim.
- I stood up for you and you ignored me.
- Senin için ayağa kalktım ve beni görmezden geldin.
- Layla doesn't like to be ignored.
- Layla görmezden gelinmeyi sevmez.
- Tom ignored both of us.
- Tom ikimizi de görmezden geldi.
- She ignored all my warnings.
- Tüm ikazlarımı görmezden geldi.
- They just ignored me.
- Beni görmezden geldiler.
- Tom just closed his eyes and tried to ignore what was happening.
- Tom sadece gözlerini kapattı ve olanları görmezden gelmeye çalıştı.
- I've been ignored for too long.
- Çok uzun zaman görmezden gelindim.
- I can't ignore that.
- Bunu görmezden gelemem.
- Why is Tom ignoring me?
- Tom neden beni görmezden geliyor?
- You can't just ignore it.
- Öylece görmezden gelemezsin.
- She pretended to ignore him.
- Onu görmezden geliyormuş gibi yaptı.
- At school, Mary ignored me and pretended that she didn't know me.
- Okulda Mary beni görmezden geldi ve tanımıyormuş gibi davrandı.
- I didn't ignore her.
- Ben onu görmezden gelmedim.
- Everyone ignored us.
- Herkes bizi görmezden geldi.
- I ignored it.
- Onu görmezden geldim.
- If the phone rings again, I plan to ignore it.
- Eğer telefon yine çalarsa, görmezden gelmeyi planlıyorum.
- You should ignore what he says.
- Onun söylediğini görmezden gelmelisin.
- I think we should ignore Tom's complaints.
- Sanırım Tom'un şikayetlerini görmezden gelmeliyiz.
- We can't just ignore them.
- Onları öylece görmezden gelemeyiz.
- Those who ignore rather than fulfill their need for sleep will soon encounter serious effects on their health.
- Uyku ihtiyacını karşılamak yerine görmezden gelenler, yakında sağlıkları üzerinde ciddi etkilerle karşılaşacaklardır.
- Try to ignore the pain.
- Ağrıyı görmezden gelmeye çalış.
- I didn't ignore Tom.
- Tom'u görmezden gelmedim.
- I just ignore Tom.
- Tom'u görmezden geldim.
- I ignored it.
- Görmezden geldim.
- She opened my messages and ignored them deliberately.
- Mesajlarımı açtı ve kasıtlı olarak görmezden geldi.
- The busy woman ignored the ringing telephone.
- Meşgul kadın çalan telefonu görmezden geldi.
- I tried to talk to Mary, but she ignored me.
- Mary ile konuşmaya çalıştım ama beni görmezden geldi.
- Tom didn't like it when Mary ignored him.
- Tom, Mary'nin onu görmezden gelmesinden hoşlanmıyordu.
- The girl in the red dress ignored the man dressed in black and called a friend on her cellphone.
- Kırmızı elbiseli kız siyah giyimli adamı görmezden geldi ve cep telefonundan bir arkadaşını aradı.
- Everyone ignored it.
- Herkes bunu görmezden geldi.
- The girl said she was going shopping with her mother, ignoring what she was told.
- Kız, kendisine söylenenleri görmezden gelerek annesiyle alışverişe gideceğini söyledi.
- This problem is something we can't ignore.
- Bu sorun görmezden gelemeyeceğimiz bir şey.
- He dared ignore my advice.
- Tavsiyemi görmezden gelmeye cüret etti.
- Tom decided to ignore the problem.
- Tom sorunu görmezden gelmeye karar verdi.
- Ignore them.
- Onları görmezden gelin.
- You can't ignore it.
- Bunu görmezden gelemezsin.
- I ignored him.
- Onu görmezden geldim.
- I said hello to Debby but she totally ignored me.
- Debby'ye merhaba dedim ama beni görmezden geldi.
- Everyone ignored them.
- Herkes onları görmezden geldi.
- Cunning ignores violence.
- Kurnazlık şiddeti görmezden gelir.
- I tried to get Tom to ignore Mary.
- Tom'un Mary'yi görmezden gelmesini sağlamaya çalıştım.
- Tom isn't used to being ignored.
- Tom görmezden gelinmeye alışık değil.
- Sami just ignored that.
- Sami bunu görmezden geldi.
- Mary looked away and pretended to ignore Kate.
- Mary uzaklara baktı ve Kate'i görmezden geliyormuş gibi yaptı.
- I'm trying to ignore it.
- Onu görmezden gelmeye çalışıyorum.
- I ignored Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesini görmezden geldim.
- She ignored him almost all day.
- Neredeyse bütün gün onu görmezden geldi.
- Tom found it more and more difficult to ignore the pain.
- Tom acıyı görmezden gelmeyi giderek daha zor buldu.
- They ignored her.
- Onu görmezden geldiler.
- You just can't ignore it.
- Bunu öylece görmezden gelemezsin.
- They ignored me.
- Beni görmezden geldiler.
- Tom chose to ignore Mary's remarks.
- Tom, Mary'nin sözlerini görmezden gelmeyi seçti.
- They're ignoring me.
- Beni görmezden geliyorlar.
- I just ignore them.
- Onları görmezden geliyorum.
- You ignored Tom, didn't you?
- Sen Tom'u görmezden geldin, değil mi?
- First they ignore you, then they laugh at you, then they fight you, then you win.
- Önce seni görmezden gelirler, sonra sana gülerler, sonra seninle dövüşürler, sonra sen kazanırsın.
- Layla doesn't like to be ignored.
- Leyla görmezden gelinmekten hoşlanmaz.
- I can't ignore what's happened.
- Ne olduğunu görmezden gelemem.
- I can't ignore Tom.
- Tom'u görmezden gelemem.
- I think you should ignore Tom's remark.
- Bence Tom'un yorumunu görmezden gelmelisiniz.
- I didn't ignore them.
- Onları görmezden gelmedim.
- He deliberately ignored me when I passed him in the street.
- Sokakta yanından geçerken beni kasıtlı olarak görmezden geldi.
- Tom was beginning to feel ignored.
- Tom görmezden gelindiğini hissetmeye başlamıştı.
- Don't ignore the signs you asked God to show you.
- Tanrı'dan size göstermesini istediğiniz işaretleri görmezden gelmeyin.
- Mary ignored me today.
- Bugün Mary beni görmezden geldi.
- It's dangerous to ignore the signal at a railroad crossing.
- Demiryolu geçidindeki sinyali görmezden gelmek tehlikelidir.
- Were we supposed to ignore them?
- Bizim onları görmezden gelmemiz mi gerekiyordu?
- He ignored the speed limit and drove very fast.
- Hız sınırını görmezden geldi ve çok hızlı sürdü.
- Mary looked away and pretended to ignore Kate.
- Mary yüzünü yana çevirdi ve Kate görmezden gelmiş numarası yaptı.
- I'm not ignoring you.
- Seni görmezden gelmiyorum.
- Tom tried to ignore the problem.
- Tom sorunu görmezden gelmeye çalıştı.
- Tom seems to be ignoring Mary.
- Tom, Mary'yi görmezden geliyor gibi.
- Tom ignored our warnings.
- Tom bizim uyarılarımızı görmezden geldi.
- Tom ignored all of us.
- Tom hepimizi görmezden geldi.
- Mary ignored me today.
- Mary bugün beni görmezden geldi.
- We can't just ignore what Tom told us to do.
- Tom'un bize yapmamızı söylediği şeyi görmezden gelemeyiz.
- You ignored me.
- Beni görmezden geldin.
- Jim ignored all of us.
- Jim hepimizi görmezden geldi.
- Tom isn't ignoring you.
- Tom seni görmezden gelmiyor.
- Sami ignored that.
- Sami onu görmezden geldi.
- I couldn't ignore.
- Görmezden gelemezdim.
- He dared ignore my advice.
- O benim tavsiyemi görmezden gelmeye cesaret etti.
- We can't ignore this anymore.
- Artık bunu görmezden gelemeyiz.
- He ignored his mother's advice.
- O, annesinin tavsiyesini görmezden geldi.
- Tom says he can't ignore the smell any longer.
- Tom kokuyu daha fazla görmezden gelemeyeceğini söylüyor.
- I can't ignore someone who needs my help.
- Yardımıma ihtiyacı olan birini görmezden gelemem.
- Just ignore her.
- Onu görmezden gel.
- Don't ignore the most important question.
- En önemli soruyu görmezden gelme.
- I didn't ignore him.
- Onu görmezden gelmedim.
- Ignore what Tom said.
- Tom'un söylediklerini görmezden gel.
- You completely ignored me.
- Beni tamamen görmezden geldin.
- Sami completely ignored Layla's e-mails.
- Sami, Layla'nın e-postalarını tamamen görmezden geldi.
- Tom just closed his eyes and tried to ignore what was happening.
- Tom gözlerini kapadı ve olanları görmezlikten gelmeye çalıştı.
- I chose to ignore the problem.
- Ben sorunu görmezden gelmeyi seçtim.
- I can't just ignore Tom.
- Tom'u görmezden gelemem.
- It looks like we're being ignored.
- Görünüşe göre görmezden geliniyoruz.
- Ignore him.
- Onu görmezden gel.
- Kate glanced at Chris and then ignored him, making him feel miserable.
- Kate Chris'e baktı ve sonra onu görmezden geldi, bu da onun kendini çok mutsuz hissetmesine neden oldu.
- She ignored me.
- O beni görmezden geldi.
- He is ignoring you.
- O, seni görmezden geliyor.
- All our problems would go away if we just ignore them.
- Görmezden gelirsek tüm sorunlarımız ortadan kalkar.
- Tom tried his best to ignore Mary.
- Tom Mary'yi görmezden gelmek için elinden geleni yaptı.
- Tom ignored me all day.
- Tom bütün gün beni görmezden geldi.
- Tom ignored my advice.
- Tom tavsiyemi görmezden geldi.
- Tom is still ignoring Mary.
- Tom hâlâ Mary'yi görmezden geliyor.
- Tom is ignoring me.
- Tom beni görmezden geliyor.
- I can't continue to ignore the problem.
- Sorunu görmezden gelmeye devam edemem.
- Try to ignore them.
- Onları görmezden gelmeyi deneyin.
- Sami ignored that e-mail as well.
- Sami o e-postayı da görmezden geldi.
- I think you should ignore Tom.
- Bence Tom'u görmezden gelmelisin.
- Tom didn't like it when Mary ignored him.
- Mary onu görmezden geldiğinde Tom bunu sevmedi.
- If I ignore it, it will go away.
- Eğer görmezlikten gelirsem, geçip gidecektir.
- She ignored him until he became rich.
- Zengin olana kadar onu görmezden geldi.
- They should be ignored.
- Görmezden gelinmeliler.
- If anyone ever tells you you're worthless, just ignore them.
- Eğer biri sana değersiz olduğunu söylerse, onu görmezden gel gitsin.
- You can't ignore him.
- Onu görmezden gelemezsin.
- We ignored Tom.
- Biz Tom'u görmezden geldik.
- You're ignoring me.
- Beni görmezden geliyorsun.
- She opened my messages and ignored them deliberately.
- O benim mesajlarımı açtı ve kasten onları görmezden geldi.
- They are ignoring you.
- Onlar seni görmezden geliyor.
- We're ignoring him.
- Onu görmezden geliyoruz.
- I want you to ignore the pain.
- Acıyı görmezden gelmeni istiyorum.
- I can't ignore them.
- Ben onları görmezden gelemiyorum.
- I think we should ignore Tom's complaints.
- Bence Tom'un şikayetlerini görmezden gelmeliyiz.
- If I were you, I would ignore it.
- Yerinde olsam, bunu görmezden gelirdim.
- Sami ignored any texts or phone calls from Layla.
- Sami, Leyla'dan gelen her mesaj veya telefon aramasını görmezden geldi.
- Ignore Tom.
- Tom'u görmezden gel.
- You can't ignore Tom's request.
- Tom'un isteğini görmezden gelemezsin.
- We ignored them.
- Onları görmezden geldik.
- If I were you, I'd ignore it.
- Yerinde olsam onu görmezden gelirim.
- Do you want me to just ignore it?
- Görmezden gelmemi mi istiyorsun?
- Do you intend to ignore me forever?
- Beni sonsuza dek görmezden gelmeye niyetli misin?
- You can't ignore Tom's request.
- Tom'un isteğini görmezden gelemezsiniz.
- I can't believe Tom just ignored you.
- Tom'un seni görmezden geldiğine inanamıyorum.
- Tom is ignoring me at the moment.
- Tom şu an beni görmezden geliyor.
- I learned not to ignore my pain.
- Acımı görmezden gelmemeyi öğrendim.
- I wasn't ignoring you.
- Seni görmezden gelmiyordum.
- Sometimes, I feel like everyone is ignoring me.
- Bazen herkes beni görmezden geliyormuş gibi hissediyorum.
- You should ignore what he says.
- Onun söylediklerini görmezden gelmelisin.
- Sami ignored the message and deleted it.
- Sami mesajı görmezden geldi ve sildi.
Show More (534)
|
|
- They made an offer he couldn't ignore.
- Göz ardı edemeyeceği bir teklifte bulundular.
- We must not ignore the concerns of the national catholic lay movements and organisations in the candidate countries.
- Aday ülkelerdeki ulusal Katolik ruhban sınıfı hareketleri ve örgütlerinin endişelerini göz ardı etmemeliyiz.
- This is something that the Council, in the long term, cannot ignore.
- Bu, Konsey'in uzun vadede göz ardı edemeyeceği bir konudur.
- It strikes me that the Council has been ignoring the long view.
- Bana öyle geliyor ki Konsey uzun vadeli bakışı göz ardı ediyor.
- It is of course entirely proper that we as legislators do not ignore these concerns of the consumer.
- Elbette yasa koyucular olarak tüketicilerin bu endişelerini göz ardı etmememiz son derece yerinde olacaktır.
- Nonetheless, we must not ignore the interests of the other countries.
- Bununla birlikte diğer ülkelerin çıkarlarını da göz ardı etmemeliyiz.
- However, we must not ignore the fact that it is the responsibility of the Member States to take the practical measures.
- Bununla birlikte, pratik tedbirlerin alınmasının Üye Devletlerin sorumluluğunda olduğu gerçeğini göz ardı etmemeliyiz.
- They often ignore the terms of their contracts or even use pirate technology.
- Bu kanallar çoğu zaman sözleşmelerindeki şartları göz ardı etmekte ve hatta korsan teknoloji kullanmaktadırlar.
- Nonetheless, we must not ignore the interests of other countries.
- Bununla birlikte diğer ülkelerin çıkarlarını da göz ardı etmemeliyiz.
- It quite simply ignores the realities and opportunities that exist in our Member States.
- Bu hüküm, Üye Devletlerimizde var olan gerçekleri ve fırsatları göz ardı etmektedir.
- We must not ignore the fact that there are to be referendums in quite a lot of the candidate countries.
- Aday ülkelerin pek çoğunda referandum yapılacağı gerçeğini göz ardı etmemeliyiz.
- It is of course entirely proper that we as legislators do not ignore these concerns of the consumer.
- Yasa koyucular olarak tüketicinin bu kaygılarını göz ardı etmememiz elbette son derece yerinde olacaktır.
- We must therefore not ignore these, just as we should not ignore the use of biocides.
- Dolayısıyla tıpkı biyosit kullanımını göz ardı etmememiz gerektiği gibi bunları da göz ardı etmemeliyiz.
- We must not ignore recent maritime disasters.
- Son dönemde yaşanan deniz felaketlerini göz ardı etmemeliyiz.
- Conversely, we cannot ignore the importance of transport in contributing to economic growth and development.
- Buna karşılık, ekonomik büyüme ve kalkınmaya katkıda bulunmada ulaştırmanın önemini göz ardı edemeyiz.
- Against that background, it is important not to ignore what has been achieved.
- Bu çerçevede, elde edilen başarıları göz ardı etmemek önemlidir.
- However, this ignores the local labour markets, the differences between them and their significance.
- Ancak bu, yerel işgücü piyasalarını, aralarındaki farklılıkları ve bunların önemini göz ardı etmektedir.
- They also ignore externalised costs such as public aid and unemployment benefit.
- Ayrıca, kamu yardımları ve işsizlik ödeneği gibi dışsallaştırılmış maliyetleri de göz ardı etmektedirler.
- Lastly, we cannot ignore the social and economic aspects.
- Son olarak sosyal ve ekonomik boyutları da göz ardı edemeyiz.
- Neither the Commission nor myself have been appointed to enforce rules blindly, ignoring their limitations.
- Ne Komisyon ne de ben, kuralları körü körüne, sınırlarını göz ardı ederek uygulamak üzere atandık.
- Furthermore, we cannot ignore the matter of the current context of the whole region.
- Ayrıca, tüm bölgenin mevcut bağlamı konusunu da göz ardı edemeyiz.
- We hope that Member States will not ignore or dismiss this House's wish for action.
- Üye Devletlerin bu Meclisin harekete geçme isteğini görmezden gelmeyeceklerini ya da göz ardı etmeyeceklerini umuyoruz.
- Politicians cannot and must not ignore these emotions, but we must consider the facts.
- Politikacılar bu duyguları göz ardı edemezler ve etmemelidirler, ancak gerçekleri de göz önünde bulundurmalıyız.
- However, this ignores the local labour markets, the differences between them and their significance.
- Ancak bu durum yerel işgücü piyasalarını, bunlar arasındaki farklılıkları ve bunların önemini göz ardı etmektedir.
- Consequently, innovative measures must not ignore economic and social development.
- Sonuç olarak, yenilikçi tedbirler ekonomik ve sosyal kalkınmayı göz ardı etmemelidir.
- Neither the Commission nor myself have been appointed to enforce rules blindly, ignoring their limitations.
- Ne Komisyon ne de ben, kuralları körü körüne, sınırlarını göz ardı ederek uygulamak üzere görevlendirildik.
- You can't ignore her.
- Sen onu gözardı edemezsin.
- We can't ignore this problem.
- Bu sorunu göz ardı edemeyiz.
- You can't ignore it.
- Onu göz ardı edemezsin.
- It would be a mistake to ignore Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesini göz ardı etmek hata olur.
- Everyone ignored him.
- Herkes onu gözardı etti.
- Was I supposed to ignore him?
- Onu gözardı etmem mi gerekirdi?
- Ignoring the fact that the conditions were slightly different, the results of our experiment were identical with Robinson's.
- Koşulların biraz farklı olduğu gerçeğini göz ardı edersek, deneyimizin sonuçları Robinson'unkilerle aynıydı.
- John ignored my advice.
- John, benim tavsiyemi göz ardı etti.
- Tom ignored my question.
- Tom sorumu göz ardı etti.
- Sami ignored the message and deleted it.
- Sami mesajı göz ardı etti ve sildi.
- Tom felt ignored by Mary.
- Tom, Mary tarafından gözardı edildiğini hissetti.
- He did not ignore our request, and neither did she.
- İsteğimizi göz ardı etmedi, o da etmedi.
- She ignores the fact that she is at fault.
- O, hatalı olduğu gerçeğini göz ardı ediyor.
- I'm used to being ignored by my parents.
- Ebeveynlerim tarafından ihmal edilmeye alışkınım.
- I can't ignore this situation anymore.
- Artık bu durumu gözardı edemiyorum.
- Sami completely ignored Layla's e-mails.
- Sami, Leyla'nın e-postalarını tamamen göz ardı etti.
- Tom ignored all three of us.
- Tom üçümüzü de göz ardı etti.
- Don't ignore the most important question.
- En önemli soruyu göz ardı etme.
- I ignored Tom's mistake.
- Tom'un hatasını gözardı ettim.
- Try to ignore him.
- Onu gözardı etmeyi deneyin.
- I like science, but I do not ignore religion.
- Bilimi seviyorum ama dini de göz ardı etmiyorum.
- I ignored them.
- Onları ihmal ettim.
- She ignored all my warnings.
- O bütün uyarılarımı göz ardı etti.
- I didn't ignore him.
- Ben onu gözardı etmedim.
- Ignoring the fact that the conditions were slightly different, the results of our experiment were identical with Robinson's.
- Şartların biraz farklı olduğunu göz ardı edersek, deneyimizin sonuçları Robinson'ınkiyle aynıydı.
- Sami ignored Layla's e-mail.
- Sami, Leyla'nın e-postasını göz ardı etti.
- This rule is often ignored.
- Bu kural genellikle göz ardı edilir.
- We can't ignore Tom's past.
- Tom'un geçmişini göz ardı edemeyiz.
- The differences were minor, so I ignored them.
- Farklılıklar küçüktü, bu yüzden onları göz ardı ettim.
- I shouldn't have ignored Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesini göz ardı etmemeliydim.
- It is better to ignore this point.
- En iyisi bu konuyu göz ardı etmek.
- I can't ignore this situation.
- Bu durumu gözardı edemiyorum.
Show More (55)
|
