|
- You will have noticed that I do not always have a high opinion of the functioning of the Council.
- Konsey'in işleyişi konusunda her zaman yüksek bir görüşe sahip olmadığımı fark etmişsinizdir.
- I have noticed that the corresponding amendment refers to the draft decision on the research guidelines only.
- İlgili değişikliğin sadece araştırma kılavuzlarına ilişkin taslak karara atıfta bulunduğunu fark ettim.
- We have noticed that there are rather considerable discrepancies between them.
- Bunlar arasında oldukça önemli farklılıklar olduğunu fark ettik.
- The daily traveller has noticed no difference at all since then.
- Günlük seyahat edenler o zamandan beri hiçbir değişiklik fark etmediler.
- We have noticed a great deal of improvement in macro-economic terms.
- Makro-ekonomik açıdan büyük bir iyileşme olduğunu fark ettik.
- We would have had time today for anyone with any inclination to notice what we should have.
- Bugün, herhangi bir eğilimi olan herhangi birinin neye sahip olmamız gerektiğini fark etmesi için zamanımız olacaktı.
- I noticed today that there are banners hanging in the Parliament's courtyard.
- Bugün Parlamento'nun avlusunda pankartların asılı olduğunu fark ettim.
- In addition, we have noticed that Europe is still not speaking with one voice to a sufficient degree.
- Buna ek olarak, Avrupa'nın hala yeterli derecede tek sesle konuşmadığını fark ettik.
- Nevertheless, I notice that when human rights are discussed, this does not always include women's rights.
- Bununla birlikte insan haklarından bahsedildiğinde, bunun her zaman kadın haklarını içermediğini fark ediyorum.
- You also noticed how just how strong expectations of Europe still were.
- Avrupa'dan beklentilerin hala ne kadar güçlü olduğunu da fark ettiniz.
- I have noticed that recent events have borne out my predictions on 15 March and 3 May.
- Son olayların 15 Mart ve 3 Mayıs tarihlerinde yaptığım tahminleri doğruladığını fark ettim.
- Looking through the Minutes I have just noticed that my name does not appear in yesterday's Minutes.
- Tutanaklara bakarken dünkü tutanaklarda ismimin yer almadığını fark ettim.
- I did not notice that question in your statement.
- İfadenizde bu soruyu fark etmedim.
- Let us now deal with some rather more serious matters that I have noticed.
- Şimdi fark ettiğim bazı daha ciddi konularla ilgilenelim.
- You will notice in the White Paper that we have not been specific about the makeup of that board.
- Beyaz Kitap'ta bu kurulun yapısı hakkında net bir açıklama yapmadığımızı fark edeceksiniz.
- I have not noticed any such omission in the other language versions.
- Diğer dillerdeki versiyonlarda böyle bir eksiklik fark etmedim.
- We are approaching the finishing line and are noticing that quite a few of us are becoming nervous.
- Bitiş çizgisine yaklaşıyoruz ve pek çoğumuzun gerginleştiğini fark ediyoruz.
- I have noticed that the Palestinians have been put under extreme pressure.
- Filistinlilerin aşırı baskı altında tutulduğunu fark ettim.
- You have undoubtedly noticed that the Council has adopted decisions of this kind for the first time.
- Konseyin ilk defa bu tür kararlar aldığını şüphesiz fark etmişsinizdir.
- Many of you this week will have noticed the exhibition about the work of Herman Hesse in the Spinelli building.
- Birçoğunuz bu hafta Spinelli binasında Herman Hesse'nin eserleriyle ilgili sergiyi fark etmişsinizdir.
- I noticed today that there are banners hanging in the Parliament's courtyard.
- Bugün Parlamento'nun bahçesinde pankartların asılı olduğunu fark ettim.
- Should someone not have noticed where these weapons came from?
- Bu silahların nereden geldiğini birilerinin fark etmesi gerekmez miydi?
- I know that you will notice that a wide consensus has been reached on many proposals.
- Birçok öneri üzerinde geniş bir mutabakat sağlandığını fark edeceğinizi biliyorum.
- I have noticed that the Palestinians have been put under extreme pressure.
- Filistinlilerin aşırı baskı altında olduğunu fark ettim.
- We noticed this when we had to investigate the Flechard affair, which, as it happens, has still not been sorted out.
- Bunu, Flechard olayını soruşturmak zorunda kaldığımızda fark ettik, ki bu olay hala çözülememiştir.
- And people in Prague noticed that this is the general view.
- Prag'daki insanlar da genel görüşün bu olduğunu fark etti.
- I notice, however, and I am not alone, that there is currently no unanimity.
- Bununla birlikte, şu anda oybirliği olmadığını fark ettim ve bu konuda yalnız değilim.
- The scenery is magnificent, but we noticed that the canal is underused for goods transport.
- Manzara muhteşem ancak kanalın mal taşımacılığı için yeterince kullanılmadığını fark ettik.
- Anyway, I notice that they reflect a contradiction we all live with.
- Her neyse, hepimizin yaşadığı bir çelişkiyi yansıttıklarını fark ettim.
- I have noticed that there are not just a few minor linguistic errors.
- Sadece birkaç küçük dil hatası olmadığını fark ettim.
- And people in Prague noticed that this is the general view.
- Prag'daki insanlar genel görüşün bu olduğunu fark ettiler.
- He won't even notice me with all these people here.
- Burada bu kadar insan varken beni fark etmeyecektir bile.
- He won't even notice me with all these people here.
- Burada bu kadar insan varken beni fark etmeyecek bile.
- And after she died, I noticed that my dad started slipping.
- O öldükten sonra fark ettim ki babam çöküşe geçti.
- I noticed they're brown and lovely, like her daughter's.
- Kızınınki gibi kahverengi ve sevimli olduklarını fark ettim.
- I noticed one day that I needed you for my research.
- Bir gün fark ettim ki araştırmam için sana ihtiyacım var.
- I noticed one day that I needed you for my research.
- Bir gün araştırmam için sana ihtiyacım olduğunu fark ettim.
- He won't even notice me with all these people here.
- Bu kadar insanın içinde benim geldiğimi fark etmez bile.
- It's a web browser plug-in that could help us notice the things we usually ignore.
- Genellikle görmezden geldiğimiz şeyleri fark etmemize yardımcı olabilecek bir internet tarayıcısı eklentisi.
- Tom noticed that.
- Tom bunu fark etti.
- I didn't even notice him.
- Onu fark etmedim bile.
- Tom noticed something was wrong.
- Tom bir şeylerin ters gittiğini fark etti.
- Tom noticed a drunkard lying in the street.
- Tom sokakta yatan bir ayyaşı fark etti.
- I just noticed something.
- Ben sadece bir şey fark ettim.
- The photo is the first thing you notice.
- Fotoğraf fark ettiğin ilk şey.
- Tom didn't notice Mary hiding in the bushes.
- Tom, Mary'nin çalıların arasında saklandığını fark etmedi.
- People are going to notice.
- İnsanlar fark edecek.
- Why didn't I notice this before?
- Neden daha önce fark etmedim?
- I have noticed this too.
- Ben de bunu fark ettim.
- I looked around and noticed that mine was the only car on the road.
- Etrafıma bakındım ve yoldaki tek arabanın benimki olduğunu fark ettim.
- She noticed her husband's wandering eye.
- Kocasının gözünün kaydığını fark etti.
- Tom is never going to notice the difference.
- Tom aradaki farkı asla fark etmeyecek.
- They noticed that.
- Onu fark ettiler.
- Chris noticed Kate walking through the neighborhood with a strange boy.
- Chris Kate'i tuhaf bir çocukla mahallede yürürken fark etti.
- Tom noticed blood on the floor.
- Tom yerdeki kanı fark etti.
- No one noticed him.
- Hiç kimse onu fark etmedi.
- I don't even notice that noise anymore.
- Ben artık o gürültüyü fark etmem bile.
- Tom couldn't help but notice all the beautiful women on the beach.
- Tom sahildeki tüm güzel kadınları fark etmeden edemedi.
- I've never noticed that.
- Ben onu hiç fark etmedim.
- Tom noticed that his wallet was missing.
- Tom cüzdanının kayıp olduğunu fark etti.
- Did you notice it?
- Fark ettin mi?
- Did you notice how many pictures were on the mantel?
- Şöminenin üzerinde kaç tane resim olduğunu fark ettin mi?
- I noticed him sneak into the room.
- Onun odaya gizlice girdiğini fark ettim.
- I didn't notice the imperfection.
- Ben kusuru fark etmedim.
- Tom noticed Mary's car in the parking lot.
- Tom park yerinde Mary'nin arabasını fark etti.
- No one noticed that Tom wasn't wearing shoes.
- Tom'un ayakkabı giymediğini hiç kimse fark etmedi.
- They didn't notice the increase in noise.
- Gürültüdeki artışı fark etmediler.
- Sami started to notice that.
- Sami bunu fark etmeye başladı.
- We didn't notice her sorrow.
- Biz onun üzüntüsünü fark etmedik.
- She didn't notice anything suspicious.
- Şüpheli bir şey fark etmedi.
- I don't know if you've noticed, but Tom seems to have fallen in love with your daughter.
- Fark ettiniz mi bilmiyorum ama Tom kızınıza aşık olmuş gibi görünüyor.
- I noticed him sneak into the room.
- Odaya gizlice girdiğini fark ettim.
- Eventually Tom noticed what was happening.
- Sonunda Tom neler olduğunu fark etti.
- I didn't notice when he left the room.
- Odadan ne zaman çıktığını fark etmedim.
- People are starting to notice.
- İnsanlar fark etmeye başlıyorlar.
- Tom noticed something odd.
- Tom garip bir şey fark etti.
- I looked around and noticed that it was the only car on the road.
- Etrafıma bakındım ve yoldaki tek arabanın o olduğunu fark ettim.
- Did you notice both pictures are very similar?
- İki resmin de birbirine çok benzediğini fark ettin mi?
- No one noticed her absence until the meeting ended.
- Toplantı bitene kadar kimse onun yokluğunu fark etmedi.
- Tom wasn't wearing a wedding ring, but Mary noticed a white circle on his ring finger.
- Tom alyans takmıyordu ama Mary onun yüzük parmağında beyaz bir çember olduğunu fark etti.
- Tom noticed that Mary had a new haircut, and paid her a compliment.
- Tom, Mary'nin yeni bir saç kesimi olduğunu fark etti ve ona iltifat etti.
- Did you notice him coming in?
- İçeri girdiğini fark ettiniz mi?
- You noticed that, didn't you?
- Onu fark ettin, değil mi?
- Tom noticed Mary's shoes were muddy, but he didn't say anything.
- Tom, Mary'nin ayakkabılarının çamurlu olduğunu fark etti, ancak bir şey söylemedi.
- Tom noticed a change in Mary.
- Tom Mary'de bir değişiklik fark etti.
- You noticed it, too, didn't you?
- Sen de fark ettin, değil mi?
- I noticed that Tom was wearing a new pair of shoes.
- Tom'un yeni bir çift ayakkabı giydiğini fark ettim.
- Tom didn't seem to notice it.
- Tom bunu fark etmiş görünmüyordu.
- They should've noticed me.
- Onlar beni fark etmeliydi.
- I noticed that Tom was looking at me.
- Tom'un bana baktığını fark ettim.
- Did you notice that?
- Bunu fark ettin mi?
- I didn't even notice you.
- Seni fark etmedim bile.
- He noticed a hole in his jacket, but he tried to ignore it.
- Ceketinde bir delik olduğunu fark etti ama görmezden gelmeye çalıştı.
- What problem did you notice?
- Hangi sorunu fark ettin?
- I didn't notice anything strange.
- Garip bir şey fark etmedim.
- Tom hadn't noticed Mary.
- Tom, Mary'yi fark etmemişti.
- Tom noticed that Mary wasn't wearing any jewelry.
- Tom, Mary'nin hiç mücevher takmadığını fark etti.
- It is interesting that no one noticed that mistake.
- Kimsenin o hatayı fark etmemiş olması ilginç.
- If you look, you'll notice that he's turning left.
- Eğer bakarsan onun sola döndüğünü fark edersin.
- Sami started to notice that.
- Sami onu fark etmeye başladı.
- He didn't notice the interchange ahead of him.
- Önündeki kavşağı fark etmedi.
- We noticed that.
- Biz onu fark ettik.
- You were too busy having fun to notice what was happening.
- Sen ne olduğunu fark edemeyecek kadar eğlenmekle meşguldün.
- Tom noticed a gunshot wound in Mary's right arm.
- Tom Mary'nin sağ kolunda bir kurşun yarası fark etti.
- Tom noticed that his wallet was missing.
- Tom cüzdanının kaybolduğunu fark etti.
- I hadn't really noticed.
- Gerçekten fark etmemiştim.
- I didn't really notice.
- Gerçekten fark etmedim.
- We all noticed it.
- Hepimiz onu fark ettik.
- I noticed that this morning.
- Bu sabah onu fark ettim.
- She didn't notice anything suspicious.
- O, şüpheli bir şey fark etmedi.
- Several people have noticed this problem.
- Birkaç kişi bu sorunu fark etti.
- There is a movement afoot and nobody is noticing it.
- Ortada bir hareket var ve kimse bunu fark etmiyor.
- Tom couldn't help but notice all the beautiful women on the beach.
- Tom sahildeki bütün güzel kadınları fark etmekten kendini alamadı.
- I hadn't really noticed Tom got a haircut until you mentioned it.
- Sen bahsedinceye kadar Tom'un saç tıraşı olduğunu gerçekten fark etmedim.
- Tom noticed the wedding ring on Mary's finger.
- Tom Mary'nin parmağındaki alyansı fark etti.
- He'll never notice the difference.
- Farkı asla fark etmeyecek.
- Tom noticed that Mary wasn't in the room.
- Tom, Mary'nin odada olmadığını fark etti.
- Tom noticed Mary was missing.
- Tom, Mary'nin eksik olduğunu fark etti.
- Tom wouldn't have noticed.
- Tom fark etmezdi.
- He noticed I was there.
- Orada olduğumu fark etti.
- You noticed it, too, didn't you?
- Bunu sen de fark ettin, değil mi?
- I noticed strange details.
- Garip detaylar fark ettim.
- Let's hope Tom doesn't notice anything.
- Tom'un hiçbir şeyi fark etmeyeceğini umut edelim.
- Tom noticed something strange was happening.
- Tom garip bir şeyler olduğunu fark etti.
- Tom noticed a change in Mary's behavior.
- Tom Mary'nin davranışında bir değişiklik fark etti.
- Tom isn't likely to notice the difference.
- Tom'un farkı fark etmesi pek mümkün değil.
- Layla noticed blood dripping from the steering wheel of Sami's car.
- Leyla, Sami'nin arabasının direksiyon simidinden damlayan kanı fark etti.
- I couldn't help but notice that you're in pain.
- Yardım edemedim ama acı çektiğini fark ettim.
- Nobody noticed us.
- Kimse bizi fark etmedi.
- Tom didn't notice that Mary wasn't at the party.
- Tom, Mary'nin partide olmadığını fark etmedi.
- She actually noticed me.
- Beni gerçekten fark etti.
- Did you notice anything suspicious?
- Şüpheli bir şey fark ettiniz mi?
- Tom noticed my mistake.
- Tom benim hatamı fark etti.
- No one noticed that Tom wasn't there.
- Kimse Tom'un orada olmadığını fark etmedi.
- Sami started noticing strange things.
- Sami garip şeyler fark etmeye başladı.
- No one noticed her absence until the end of the meeting.
- Toplantının sonuna kadar kimse onun yokluğunu fark etmedi.
- We didn't notice her sorrow.
- Onun üzüntüsünü fark etmedik.
- I didn't notice the change.
- Değişikliği fark etmedim.
- I'm surprised Tom didn't notice Mary leave.
- Tom'un Mary'nin gittiğini fark etmemesine şaşırdım.
- I don't think Tom will notice.
- Tom'un fark edeceğini sanmıyorum.
- My brother was so absorbed in reading that he did not notice me when I entered the room.
- Ağabeyim okumaya o kadar dalmıştı ki odaya girdiğimde beni fark etmedi.
- Tom didn't notice anything.
- Tom hiçbir şey fark etmedi.
- I noticed some mistakes in his report.
- Raporunda bazı hatalar fark ettim.
- I noticed that this morning.
- Bunu bu sabah fark ettim.
- Tom wasn't wearing a wedding ring, but Mary noticed a white circle on his ring finger.
- Tom bir alyans takmıyordu ama Mary onun yüzük parmağında beyaz bir halka fark etti.
- Tom was the only one who noticed what happened.
- Olanları fark eden tek kişi Tom'du.
- Make sure that Tom doesn't notice.
- Tom'un fark etmediğinden emin ol.
- I hope Tom didn't notice what you were doing.
- Umarım Tom ne yapmakta olduğunuzu fark etmemiştir.
- Most people won't notice that.
- Çoğu insan bunu fark etmeyecek.
- Sami noticed the horrible smell, too.
- Sami korkunç kokuyu da fark etti.
- Nobody even noticed.
- Kimse fark etmedi bile.
- Layla noticed Sami's car parked in a parking lot.
- Leyla, Sami'nin arabasını bir otoparka park ettiğini fark etti.
- Did you notice that she left the house?
- Evden ayrıldığını fark ettin mi?
- Tom noticed a half-eaten hamburger on the dashboard of Mary's car.
- Tom, Mary'nin arabasının ön panelinde yarısı yenmiş bir hamburger fark etti.
- Tom didn't seem to notice that Mary was there.
- Tom Mary'nin orada olduğunu fark etmiş gibi görünmüyordu.
- I noticed that the young man was looking at me.
- Genç adamın bana baktığını fark ettim.
- Tom said he noticed the same thing.
- Tom da aynı şeyi fark ettiğini söyledi.
- I don't think anyone noticed what Tom did.
- Kimsenin Tom'un ne yaptığını fark ettiğini sanmıyorum.
- Did you notice both pictures are very similar?
- Her iki resmin de çok benzer olduğunu fark ettin mi?
- Have you noticed blood in your urine before?
- Daha önce idrarınızda kan fark ettiniz mi?
- Tom apparently didn't notice that.
- Görünüşe göre Tom bunu fark etmemiş.
- It was not until she finished reading the book that she noticed who had written it.
- Kitabı okumayı bitirene kadar kimin yazdığını fark etmedi.
- He will notice sooner or later.
- Er ya da geç fark edecek.
- Tom noticed blood on the floor.
- Tom yerde kan fark etti.
- He pretended he didn't notice me.
- Beni fark etmemiş gibi davrandı.
- What problem did you notice?
- Ne sorun fark ettiniz?
- Tom noticed a change in Mary's behavior.
- Tom, Mary'nin davranışlarında bir değişiklik fark etti.
- Tom noticed that Mary was asleep.
- Tom, Mary'nin uyuduğunu fark etti.
- Did you notice any errors?
- Herhangi bir hata fark ettin mi?
- The policeman noticed a man sneak in.
- Polis bir adamın gizlice içeri girdiğini fark etti.
- Does anybody notice a pattern?
- Bir düzen fark eden var mı?
- Did you notice how tired Tom looked today?
- Tom'un bugün ne kadar yorgun göründüğünü fark ettin mi?
- Tom probably didn't notice that.
- Tom muhtemelen bunu fark etmedi.
- Tom didn't notice Mary.
- Tom, Mary'yi fark etmedi.
- Did you notice him leave the house?
- Evden çıktığını fark ettiniz mi?
- You just now noticed this?
- Bunu şimdi mi fark ettin?
- I noticed Tom sitting in the corner.
- Tom'un köşede oturduğunu fark ettim.
- Tom noticed Mary and went over to talk to her.
- Tom, Mary'yi fark etti ve onunla konuşmak için yanına gitti.
- Tom noticed Mary wasn't wearing the ring he'd given her.
- Tom, Mary'nin ona verdiği yüzüğü takmadığını fark etti.
- I didn't really notice.
- Ben gerçekten fark etmedim.
- People often don't notice their own faults.
- İnsanlar genellikle kendi hatalarını fark etmezler.
- Maybe Tom didn't notice Mary.
- Belki de Tom, Mary'yi fark etmedi.
- No one noticed me.
- Kimse beni fark etmedi.
- Tom noticed a couple of changes.
- Tom birkaç değişiklik fark etti.
- Tom noticed that the mailbox was open.
- Tom posta kutusunun açık olduğunu fark etti.
- Only Tom has noticed what happened.
- Olanları sadece Tom fark etti.
- I noticed Tom, too.
- Ben de Tom'u fark ettim.
- Tom didn't notice that Mary was sitting by herself.
- Tom Mary'nin yalnız başına oturduğunu fark etmedi.
- I haven't noticed any problems.
- Herhangi bir sorun fark etmedim.
- Sorry, I didn't notice that.
- Üzgünüm, onu fark etmedim.
- I didn't notice Tom go out.
- Tom'un dışarı çıktığını fark etmemişim.
- Did you notice her new dress?
- Onun yeni elbisesini fark ettin mi?
- What symptoms have you noticed?
- Hangi belirtileri fark ettin?
- I didn't know you'd noticed.
- Fark ettiğini bilmiyordum.
- He did not notice that there was a sick man sleeping in the next room.
- O, yan odada uyuyan hasta bir adam olduğunu fark etmedi.
- I didn't notice anything.
- Ben hiçbir şey fark etmedim.
- The policeman noticed a man sneak in.
- Polis, bir adamın gizlice içeri girdiğini fark etti.
- I've noticed some strange things happening around here.
- Burada bazı garip şeyler olduğunu fark ettim.
- Tom noticed the door was unlocked.
- Tom kapının kilitli olmadığını fark etti.
- Did you notice anything out of the ordinary?
- Sıra dışı bir şey fark ettiniz mi?
- Tom noticed Mary sitting in the audience.
- Tom, Mary'nin seyirciler arasında oturduğunu fark etti.
- Girls notice that kind of thing.
- Kızlar bu tür şeyleri fark eder.
- Tom noticed a change.
- Tom bir değişiklik fark etti.
- Tom didn't notice the change.
- Tom değişikliği fark etmedi.
- I noticed Tom, too.
- Tom'u ben de fark ettim.
- Tom noticed that Mary had a new hairstyle.
- Tom, Mary'nin yeni bir saç stiline sahip olduğunu fark etti.
- Dan didn't even notice that Linda was gone.
- Dan, Linda'nın gittiğini bile fark etmedi.
- Suddenly, the prince noticed that his bodyguard wasn't at his side anymore.
- Prens aniden korumasının artık yanında olmadığını fark etti.
- I didn't even notice that.
- Bunu fark etmedim bile.
- Tom noticed everything.
- Tom her şeyi fark etti.
- Tom didn't notice the change.
- Tom değişimi fark etmedi.
- Tom noticed that Mary was staring at John.
- Tom Mary'nin John'a baktığını fark etti.
- The aroma of the flowers was the first thing Sarah noticed when she entered the greenhouse.
- Sarah'nın seraya girdiğinde ilk fark ettiği şey çiçeklerin kokusuydu.
- Tom noticed that Mary was wearing a new bracelet.
- Tom, Mary'nin yeni bir bilezik taktığını fark etti.
- I noticed I was being observed.
- Gözlenmekte olduğumu fark ettim.
- Tom noticed Mary was crying.
- Tom, Mary'nin ağladığını fark etti.
- I really didn't even notice.
- Gerçekten fark etmedim bile.
- Dan noticed the California license plate on Linda's car.
- Dan, Linda'nın arabasındaki Kaliforniya plakasını fark etti.
- I didn't notice the man looking at me.
- Bana bakan adamı fark etmemiştim.
- She'll never notice the difference.
- Sen farkı asla fark etmeyeceksin.
- Nobody seemed to notice that.
- Kimse bunu fark etmemiş gibiydi.
- No one noticed her absence until the end of the meeting.
- Toplantının sonuna kadar kimse yokluğunu fark etmedi.
- I noticed that Tom was doing something he wasn't supposed to be doing.
- Tom'un yapmaması gereken bir şey yaptığını fark ettim.
- I don't think I'm the only one who noticed.
- Fark eden tek kişinin ben olduğumu sanmıyorum.
- I noticed that she had worn a new hat.
- Yeni bir şapka taktığını fark ettim.
- I hadn't really noticed Tom got a haircut until you mentioned it.
- Sen söyleyene kadar Tom'un saçını kestirdiğini fark etmemiştim.
- Tom noticed how much weight Mary had put on.
- Tom, Mary'nin ne kadar kilo aldığını fark etti.
- Tom didn't even notice Mary had gone.
- Tom, Mary'nin gittiğini fark etmedi bile.
- I didn't notice Tom's arrival.
- Tom'un geldiğini fark etmedim.
- You must keep the plan secret until someone notices it.
- Biri fark edene kadar planı gizli tutmalısın.
- I don't know if you've noticed or not, but Tom hasn't been getting to work on time recently.
- Fark ettiniz mi bilmiyorum ama Tom son zamanlarda işe zamanında gelmiyor.
- Somebody's going to notice you.
- Biri sizi fark edecek.
- Tom noticed that Mary looked upset.
- Tom, Mary'nin üzgün göründüğünü fark etti.
- Tom probably won't even notice Mary's new necklace.
- Tom muhtemelen Mary'nin yeni kolyesini fark etmeyecek bile.
- I don't think that I'm the only one who noticed.
- Fark eden tek kişinin ben olduğumu sanmıyorum.
- Why hasn't anybody noticed this before?
- Neden hiç kimse bunu daha önce fark etmedi?
- Tom didn't seem to notice.
- Tom fark etmemiş gibi görünüyordu.
- He didn't notice the small video camera above the traffic signal.
- O, trafik sinyalinin üzerindeki küçük kamerayı fark etmedi.
- Tom pretended not to notice that Mary was looking at him.
- Tom, Mary'nin ona baktığını fark etmemiş gibi davrandı.
- Nobody noticed me.
- Kimse beni fark etmedi.
- Did he notice something suspicious?
- O, şüpheli bir şey fark etti mi?
- When did you notice that your umbrella was gone?
- Şemsiyenizin olmadığını ne zaman fark ettiniz?
- Sami started noticing strange things.
- Sami tuhaf şeyler fark etmeye başladı.
- Everyone noticed that.
- Onu herkes fark etti.
- Almost immediately, investigators noticed anomalies.
- Araştırmacılar anomalileri neredeyse hemen fark ettiler.
- Tom didn't notice what Mary was up to.
- Tom Mary'nin ne iş çevirdiğini fark etmedi.
- Apparently, Tom didn't notice anything wrong.
- Görünüşe göre, Tom yanlış bir şey fark etmemiş.
- Have you noticed anything unusual?
- Olağan dışı bir şey fark ettin mi?
- Tom didn't notice Mary had a new hairstyle.
- Tom, Mary'nin yeni bir saç modeli olduğunu fark etmedi.
- Nobody noticed us.
- Hiç kimse bizi fark etmedi.
- They did not notice minute differences.
- Küçük farklılıkları fark etmediler.
- Didn't you notice?
- Sen fark etmedin mi?
- Tom noticed Mary's beautiful engagement ring.
- Tom Mary'nin güzel nişan yüzüğünü fark etti.
- Sami noticed that Layla was talking to another guy.
- Sami, Leyla'nın başka bir adamla konuşuyor olduğunu fark etti.
- I really didn't even notice.
- Aslında fark etmedim bile.
- I didn't notice whether Tom was wearing a wedding ring or not.
- Tom'un alyans takıp takmadığını fark etmemişim.
- When I was feeding my dog, I noticed that the gate had been left open.
- Köpeğimi beslerken, kapının açık bırakıldığını fark ettim.
- Tom noticed something odd.
- Tom tuhaf bir şey fark etti.
- Tom noticed that the garage door was open.
- Tom garaj kapısının açık olduğunu fark etti.
- I think Mary wants Tom to notice her.
- Sanırım Mary, Tom'un onu fark etmesini istiyor.
- I hadn't even noticed.
- Fark etmemiştim bile.
- I'm surprised Tom didn't notice Mary leave.
- Tom'un Mary'nin gittiğini fark etmediğine şaşırdım.
- Tom noticed my mistake.
- Tom hatamı fark etti.
- Didn't you notice us going out of the room?
- Odadan çıktığımızı fark etmedin mi?
- Tom hadn't noticed Mary.
- Tom Mary'yi fark etmemişti.
- Tom began to undress, but then noticed that the curtain was open, so he went over to close it.
- Tom soyunmaya başladı, ama sonra perdenin açık olduğunu fark etti ve kapatmak için yanına gitti.
- Tom noticed Mary had a tattoo on her ankle.
- Tom, Mary'nin ayak bileğinde bir dövme olduğunu fark etti.
- She became scared when she noticed the man following her.
- Adamın onu takip ettiğini fark edince korktu.
- She'll never notice the difference.
- O farkı asla fark etmeyecek.
- Tom was the first one to notice Mary was unhappy.
- Mary'nin mutsuz olduğunu fark eden ilk kişi Tom'du.
- Tom noticed scratches on Mary's hands.
- Tom, Mary'nin ellerindeki çizikleri fark etti.
- He noticed that his hands weren't clean.
- Ellerinin temiz olmadığını fark etti.
- Suddenly he noticed me.
- Aniden o beni fark etti.
- I never even noticed I'd lost my wallet until I got home.
- Eve gelene kadar cüzdanımı kaybettiğimi fark etmedim bile.
- Tom noticed several differences.
- Tom birkaç farkı fark etti.
- Nobody noticed that the picture was hung upside down.
- Kimse resmin baş aşağı asıldığını fark etmedi.
- Few people noticed her absence from the party.
- Partide olmadığını çok az kişi fark etti.
- No one noticed him.
- Kimse onu fark etmedi.
- I hadn't noticed.
- Fark etmemiştim.
- I noticed strange details.
- Garip ayrıntılar fark ettim.
- Tom noticed the door was half closed.
- Tom kapının yarı kapalı olduğunu fark etti.
- They might not notice that Tom isn't here.
- Onlar Tom'un burada olmadığını fark edemeyebilir.
- Tom won't notice.
- Tom fark etmeyecek.
- I notice things like that.
- Böyle şeyleri fark ederim.
- No one noticed Tom.
- Kimse Tom'u fark etmedi.
- Did anybody else notice this?
- Bunu başka fark eden oldu mu?
- Tom was the only one who noticed what happened.
- Tom ne olduğunu fark eden tek kişiydi.
- She hadn't noticed the cold until she opened the door.
- Kapıyı açana kadar soğuğu fark etmemişti.
- Tom noticed something was odd.
- Tom bir şeyin tuhaf olduğunu fark etti.
- Sami noticed the horrible smell, too.
- Sami de korkunç kokuyu fark etti.
- Tom noticed that Mary was talking to John.
- Tom, Mary'nin John'la konuştuğunu fark etti.
- No one noticed that Tom wasn't at the party.
- Hiç kimse Tom'un partide olmadığını fark etmedi.
- Tom noticed Mary's beautiful engagement ring.
- Tom, Mary'nin güzel nişan yüzüğünü fark etti.
- Thank you for noticing.
- Fark ettiğin için teşekkürler.
- Tom noticed Mary's shoes were muddy, but he didn't say anything.
- Tom, Mary'nin ayakkabılarının çamurlu olduğunu fark etti ama bir şey söylemedi.
- Tom noticed Mary was wearing a new dress.
- Tom, Mary'nin yeni bir elbise giydiğini fark etti.
- Tom noticed Mary had lost an earring.
- Tom, Mary'nin bir küpesini kaybettiğini fark etti.
- I didn't even notice what Tom was wearing.
- Tom'un ne giydiğini bile fark etmedim.
- Tom noticed Mary wasn't wearing a wedding ring.
- Tom Mary'nin bir alyans takmadığını fark etti.
- I noticed you were looking at paintings.
- Tablolara baktığınızı fark ettim.
- I don't think that anyone noticed what Tom was doing.
- Kimsenin Tom'un ne yaptığını fark etmediğini sanmıyorum.
- I never noticed that.
- Onu hiç fark etmedim.
- Tom was horrified when he noticed that his daughter had had her tongue pierced.
- Tom, kızının dilini deldirmiş olduğunu fark ettiğinde dehşete düştü.
- Tom is the only one who noticed.
- Fark eden tek kişi Tom'du.
- No one noticed me.
- Hiç kimse beni fark etmedi.
- Tom didn't even notice my new outfit.
- Tom yeni kıyafetimi fark etmedi bile.
- Tom noticed the door was unlocked.
- Tom kapının açık olduğunu fark etti.
- And then Tom noticed something strange.
- Ve sonra Tom garip bir şey fark etti.
- Did you notice any change?
- Herhangi bir değişiklik fark ettiniz mi?
- The teacher took notice of the student's mistake.
- Öğretmen öğrencinin hatasını fark etti.
- Tom couldn't help noticing that there were many people doing things they weren't supposed to do.
- Tom, yapmaması gereken şeyleri yapan pek çok insan olduğunu fark etmekten kendini alamadı.
- Tom finally noticed what Mary was doing.
- Tom nihayet Mary'nin ne yaptığını fark etti.
- Tom noticed an envelope on Mary's desk.
- Tom, Mary'nin masasında bir zarf fark etti.
- He'll never notice the difference.
- O asla farkı fark etmeyecek.
- He didn't notice the change.
- Değişikliği fark etmedi.
- Sorry, I didn't notice that.
- Üzgünüm, fark etmedim.
- I haven't noticed any problems.
- Ben hiçbir sorun fark etmedim.
- He noticed my presence.
- Varlığımı fark etti.
- He charged me a higher price because he noticed my accent.
- Aksanımı fark ettiği için bana daha yüksek bir fiyat verdi.
- I just never noticed it before.
- Daha önce hiç fark etmemiştim.
- He was too busy to notice it.
- Bunu fark edemeyecek kadar çok meşguldü.
- Did you think I wouldn't notice?
- Fark etmeyeceğimi düşündün mü?
- Tom noticed strange things happening.
- Tom tuhaf şeyler olduğunu fark etti.
- Why hasn't anybody noticed this before?
- Neden kimse bunu daha önce fark etmedi?
- Tom noticed that his hands weren't clean.
- Tom ellerinin temiz olmadığını fark etti.
- Tom didn't notice that Mary was sitting by herself.
- Tom, Mary'nin tek başına oturduğunu fark etmedi.
- You thought I wouldn't notice, didn't you?
- Fark etmeyeceğimi sandın, değil mi?
- Didn't you notice us going out of the room?
- Odadan çıkışımızı fark etmedin mi?
- I didn't notice anything strange.
- Tuhaf bir şey fark etmedim.
- Sami noticed a vehicle coming in the opposite direction.
- Sami ters yönde gelen bir aracı fark etti.
- You thought I wouldn't notice, didn't you?
- Fark etmeyeceğimi düşündün, değil mi?
- Tom didn't notice that Mary had left.
- Tom Mary'nin gittiğini fark etmedi.
- Did you notice that he left the house?
- Evden ayrıldığını fark ettin mi?
- I noticed that one of the names on the list was yours.
- Listedeki isimlerden birinin seninki olduğunu fark ettim.
- I ran into a policeman but he didn't notice me at all.
- Bir polise rastladım ama o beni hiç fark etmedi.
- Did you notice him leave the house?
- Evden çıktığını fark ettin mi?
- When Tom reached the front door, he noticed it was slightly open.
- Tom ön kapıya geldiğinde onun biraz açık olduğunu fark etti.
- I've noticed some strange things happening around here.
- Buralarda bazı garip şeyler olduğunu fark ettim.
- You're the only one who noticed.
- Fark eden tek kişi sensin.
- I didn't even notice them.
- Ben onları fark etmedim bile.
- Tom didn't notice that Mary had left.
- Tom, Mary'nin gittiğini fark etmedi.
- I noticed you didn't finish eating your dinner.
- Yemeğini bitirmediğini fark ettim.
- Have you noticed anything suspicious recently?
- Son zamanlarda şüpheli bir şey fark ettiniz mi?
- Tom finally noticed that Mary was staring at him.
- Tom sonunda Mary'nin ona baktığını fark etti.
- I didn't notice that Tom was there.
- Tom'un orada olduğunu fark etmedim.
- Why didn't I notice this before?
- Bunu daha önce neden fark etmedim?
- I noticed you were looking at paintings.
- Resimlere baktığını fark ettim.
- I didn't notice that Tom was sitting by himself.
- Tom'un yalnız başına oturduğunu fark etmedim.
- Tom noticed Mary sitting in the audience.
- Tom Mary'nin izleyiciler arasında oturduğunu fark etti.
- When she noticed that the man followed after her, she began to become frightened.
- Adamın kendisini takip ettiğini fark ettiğinde korkmaya başladı.
- I looked around and noticed that mine was the only car on the road.
- Etrafa baktım ve benimkinin yoldaki tek araba olduğunu fark ettim.
- Tom didn't notice the mud on his shoes.
- Tom ayakkabılarındaki çamuru fark etmedi.
- Tom didn't notice what Mary was up to.
- Tom, Mary'nin neyin peşinde olduğunu fark etmedi.
- I noticed a change.
- Bir değişiklik fark ettim.
- Tom isn't the only one who noticed.
- Bunu fark eden tek kişi Tom değil.
- Have you noticed anything suspicious?
- Şüpheli bir şey fark ettin mi?
- You were too busy having fun to notice what was happening.
- Neler olduğunu fark edemeyecek kadar eğlenmekle meşguldün.
- Tom pretended he didn't notice Mary.
- Tom, Mary'yi fark etmemiş gibi davrandı.
- I've noticed that Tom doesn't usually lock his door.
- Tom'un genelde kapısını kilitlemediğini fark ettim.
- Has anyone noticed that in Esperanto grammars they never talk about punctuation?
- Esperanto gramerlerinde noktalama işaretlerinden hiç bahsedilmediğini fark eden var mı?
- I noticed a pattern.
- Bir örüntü fark etmiştim.
- Tom noticed that Mary looked sleepy.
- Tom, Mary'nin uykulu göründüğünü fark etti.
- Girls notice things like that.
- Kızlar böyle şeyleri fark eder.
- Tom began to undress, but then noticed that the curtain was open, so he went over to close it.
- Tom soyunmaya başladı ama perdenin açık olduğunu fark etti, bu yüzden onu kapatmaya gitti.
- Did you think I didn't notice how you were looking at Tom?
- Tom'a nasıl baktığını fark etmediğimi mi sandın?
- Tom pretended not to notice that Mary was sleeping.
- Tom, Mary'nin uyuduğunu fark etmemiş gibi yaptı.
- Tom is never going to notice the difference.
- Tom asla farkı fark etmeyecek.
- I'm sure Tom didn't even notice you were late.
- Eminim Tom geç kaldığını fark etmemiştir bile.
- I never noticed it before.
- Daha önce hiç fark etmemiştim.
- Nobody noticed that the picture had been hung upside down.
- Kimse resmin ters asılmış olduğunu fark etmedi.
- Did anybody notice this?
- Bunu fark eden oldu mu?
- And then Tom noticed something strange.
- Ve sonra Tom tuhaf bir şey fark etti.
- Tom noticed that Mary was gone.
- Tom, Mary'nin gittiğini fark etti.
- I've noticed that.
- Bunu fark ettim.
- Apparently no one noticed.
- Görünüşe göre kimse fark etmemiş.
- Tom didn't notice anything suspicious.
- Tom şüpheli bir şey fark etmedi.
- Nobody noticed that the picture had been hung upside down.
- Kimse resmin baş aşağı asılı olduğunu fark etmedi.
- Tom didn't notice a thing.
- Tom hiçbir şey fark etmedi.
- Tom was the first one to notice Mary had arrived.
- Mary'nin geldiğini fark eden ilk kişi Tom'du.
- She noticed a change.
- O bir değişiklik fark etti.
- I don't think anyone notices what Tom does.
- Kimsenin Tom'un ne yaptığını fark ettiğini sanmıyorum.
- I noticed that.
- Onu fark ettim.
- Tom didn't even notice I was there.
- Tom orada olduğumu fark etmedi bile.
- Did you think I wouldn't notice?
- Fark etmeyeceğimi mi sandın?
- Tom didn't notice Mary leave.
- Tom Mary'nin gittiğini fark etmedi.
- How could Tom have done that without Mary noticing?
- Tom bunu Mary fark etmeden nasıl yapabildi?
- He noticed her embarrassment.
- Onun utandığını fark etti.
- Tom noticed Mary the moment he entered the room.
- Tom odaya girdiği anda Mary'yi fark etti.
- Tom didn't notice Mary hiding in the bushes.
- Tom Mary'nin çalılıklarda saklandığını fark etmedi.
- Did anybody notice this?
- Biri bunu fark etti mi?
- Tom noticed that Mary was limping.
- Tom, Mary'nin topalladığını fark etti.
- I think he wants you to notice him.
- Bence o senin onu fark etmeni istiyor.
- He didn't notice me.
- O beni fark etmedi.
- Tom noticed that the door was open.
- Tom kapının açık olduğunu fark etti.
- Did you notice anything out of the ordinary?
- Sıradışı bir şey fark ettin mi?
- Somebody's going to notice you.
- Birileri seni fark edecek.
- You thought I wouldn't notice?
- Fark etmeyeceğimi mi düşündün?
- Didn't anybody notice?
- Kimse fark etmedi mi?
- When did you notice Tom wasn't here?
- Tom'un burada olmadığını ne zaman fark ettin?
- Tom didn't seem to even notice that Mary was there.
- Tom, Mary'nin orada olduğunu bile fark etmemiş gibiydi.
- I didn't notice it.
- Fark etmedim.
- I noticed that she's wearing new glasses.
- Yeni gözlük taktığını fark ettim.
- Have you noticed that we have mice in the house?
- Evde fare olduğunu fark ettin mi?
- Tom noticed that Mary was following him.
- Tom, Mary'nin onu takip ettiğini fark etti.
- Tom noticed something strange was happening.
- Tom tuhaf bir şeyin olduğunu fark etti.
- Tom didn't even notice my new outfit.
- Tom yeni elbisemi fark etmedi bile.
- No one noticed that Tom wasn't wearing shoes.
- Kimse Tom'un ayakkabı giymediğini fark etmedi.
- I didn't even notice who Tom came in with.
- Tom'un kiminle geldiğini bile fark etmedim.
- I didn't notice anything unusual.
- Olağan dışı bir şey fark etmedim.
- I didn't even notice Tom.
- Tom'u fark etmedim bile.
- Everyone noticed.
- Herkes fark etti.
- Tom didn't notice anything out of the ordinary.
- Tom olağan dışı bir şey fark etmedi.
- Did you notice that she left home?
- Evden ayrıldığını fark ettin mi?
- When Tom drove by Mary's house, he noticed that the lights were still on.
- Tom, Mary'nin evine gittiğinde, ışıkların hâlâ açık olduğunu fark etti.
- I didn't even notice when Tom left.
- Tom'un ne zaman gittiğini bile fark etmedim.
- Did you notice Tom's hair?
- Tom'un saçını fark ettin mi?
- No one noticed her.
- Kimse onu fark etmedi.
- Tom was too busy to notice what was happening.
- Tom neler olduğunu fark edemeyecek kadar meşguldü.
- Tom didn't notice that Mary was crying.
- Tom Mary'nin ağladığını fark etmedi.
- I didn't even notice what Tom was doing.
- Tom'un ne yaptığını bile fark etmedim.
- I didn't notice anyone.
- Kimseyi fark etmedim.
- Tom didn't even notice I was there.
- Tom orada olduğumu bile fark etmedi.
- Did you notice him leave the house?
- Onun evden ayrıldığını fark ettiniz mi?
- I guess I was too busy to notice that Tom was having problems.
- Sanırım Tom'un sorun yaşadığını fark edemeyecek kadar meşguldüm.
- I noticed that he had stopped.
- Durduğunu fark ettim.
- Sami noticed Layla's tattoo.
- Sami, Layla'nın dövmesini fark etti.
- Tom noticed how much weight Mary had put on.
- Tom Mary'nin ne kadar kilo aldığını fark etti.
- I noticed that you were staring at me.
- Bana dik dik baktığını fark ettim.
- Have you noticed the similarity in pronunciation between the Polish and Portuguese languages?
- Polonya ve Portekiz dilleri arasındaki telaffuz benzerliğini fark ettiniz mi?
- When Tom drove by Mary's house, he noticed that the lights were still on.
- Tom, Mary'nin evinin önünden geçerken ışıkların hâlâ açık olduğunu fark etti.
- Did you notice him leave the house?
- Onun evden ayrılışını fark ettin mi?
- She will notice sooner or later.
- Er ya da geç fark edecek.
- Tom noticed Mary looking down at the ground.
- Tom, Mary'nin yere baktığını fark etti.
- Have you noticed any lumps in your breasts?
- Göğüslerinizde herhangi bir yumru fark ettiniz mi?
- He noticed a letter on the desk.
- Masanın üzerinde bir mektup fark etti.
- I didn't even notice them.
- Hiç kimse onu fark etmedi.
- Layla noticed blood dripping from the steering wheel of Sami's car.
- Layla, Sami'nin arabasının direksiyonundan kan damladığını fark etti.
- People are beginning to notice Tom.
- İnsanlar Tom'u fark etmeye başlıyor.
- I thought she wouldn't notice that he wasn't here.
- Onun burada olmadığını onun fark etmeyeceğini düşündüm.
- Tom noticed Mary's disappointment.
- Tom, Mary'nin hayal kırıklığını fark etti.
- I noticed that she had worn a new hat.
- Onun yeni bir şapka giydiğini fark ettim.
- Tom noticed that Mary seemed a little distracted.
- Tom, Mary'nin biraz dalgın göründüğünü fark etti.
- The aroma of the flowers was the first thing Sarah noticed when she entered the greenhouse.
- Çiçeklerin kokusu Sarah'ın seraya girdiğinde fark ettiği ilk şeydi.
- I can't believe I never noticed that before.
- Bunu daha önce fark etmediğime inanamıyorum.
- Did you notice that Tom wasn't wearing his wedding ring today?
- Tom'un bugün yüzüğünü takmadığını fark ettin mi?
- When I opened the refrigerator, I noticed the meat had spoiled.
- Buzdolabını açtığımda etin bozulduğunu fark ettim.
- Tom politely pretended not to notice that Mary had been crying.
- Tom kibarca Mary'nin ağladığını fark etmemiş gibi davrandı.
- He noticed straight away.
- O hemen fark etti.
- We all noticed it.
- Hepimiz fark ettik.
- Tom will never notice the difference.
- Tom asla farkı fark etmeyecek.
- Tom didn't notice how Mary was dressed.
- Tom, Mary'nin nasıl giyindiğini fark etmedi.
- Did he notice something suspicious?
- Şüpheli bir şey mi fark etti?
- Tom also noticed that Mary wasn't there.
- Tom, Mary'nin orada olmadığını da fark etti.
- Have you ever noticed this before?
- Bunu daha önce hiç fark ettin mi?
- Tom is bound to notice your mistake.
- Tom senin hatanı fark edecektir.
- I never noticed that.
- Bunu hiç fark etmedim.
- Tom noticed the front door was open.
- Tom ön kapının açık olduğunu fark etti.
- Tom noticed that Mary wasn't wearing a wedding ring.
- Tom, Mary'nin bir alyans takmadığını fark etti.
- My mother noticed that my feet weren't clean.
- Annem ayaklarımın temiz olmadığını fark etti.
- I hope she doesn't notice.
- Umarım fark etmez.
- Didn't you notice it?
- Fark etmedin mi?
- How could Tom have done that without Mary noticing?
- Tom, Mary fark etmeden bunu nasıl yapabildi?
- Tom said he noticed the same thing.
- Tom aynı şeyi fark ettiğini söyledi.
- Tom's noticed something was out of place.
- Tom bir şeyin uygunsuz olduğunu fark etti.
- I've noticed that Tom doesn't usually lock his door.
- Tom'un genellikle kapısını kilitlemediğini fark ettim.
- Tom noticed that Mary wasn't wearing any jewelry.
- Tom, Mary'nin hiç takı takmadığını fark etti.
- I did not notice how glad she was.
- Ne kadar mutlu olduğunu fark etmemiştim.
- I ran into a policeman but he didn't notice me at all.
- Bir polisle karşılaştım ama beni hiç fark etmedi.
- Tom noticed another detail.
- Tom başka bir ayrıntıyı fark etti.
- Tom noticed that Mary wasn't wearing her wedding ring.
- Tom, Mary'nin alyansını takmadığını fark etti.
- I thought you wouldn't notice that Tom wasn't here.
- Tom'un burada olmadığını fark etmeyeceğini düşündüm.
- They did not notice the small differences.
- Küçük farklılıkları fark etmediler.
- Tom stole some alcohol from his parents and thought that they wouldn't notice.
- Tom ailesinden biraz alkol çaldı ve onların bunu fark etmeyeceğini düşündü.
- Not everyone noticed.
- Herkes fark etmedi.
- When did you first notice that your wallet was missing?
- Cüzdanınızın kaybolduğunu ilk ne zaman fark ettiniz?
- Tom noticed Mary's mistake.
- Tom, Mary'nin hatasını fark etti.
- Few people noticed her absence from the party.
- Çok az kişi onun partideki yokluğunu fark etti.
- Tom noticed that.
- Tom onu fark etti.
- He suddenly noticed his wallet was missing.
- Aniden cüzdanının kayıp olduğunu fark etti.
- I shall try to take the ball without him noticing.
- Ona fark ettirmeden topu almaya çalışacağım.
- Tom noticed Mary didn't seem to be having much fun.
- Tom, Mary'nin pek eğleniyor gibi görünmediğini fark etti.
- Tom and Mary both noticed John at the same time.
- Tom ve Mary aynı anda John'u fark ettiler.
- Did you notice any change?
- Herhangi bir değişiklik fark ettin mi?
- I wish I had noticed earlier.
- Keşke daha önce fark etseydim.
- Tom didn't notice Mary had a new hairstyle.
- Tom, Mary'nin yeni bir saç stili olduğunu fark etmedi.
- People might notice.
- İnsanlar fark edebilir.
- Tom noticed that Mary was wearing a new bracelet.
- Tom Mary'nin yeni bir bilezik taktığını fark etti.
- People notice every move he makes.
- İnsanlar yaptığı her hareketi fark ediyor.
- Eventually Tom noticed what was happening.
- Sonunda Tom ne olduğunu fark etti.
- Almost immediately, investigators noticed anomalies.
- Müfettişler anomalileri neredeyse hemen fark ettiler.
- Tom noticed that Mary's hands were shaking.
- Tom, Mary'nin ellerinin titrediğini fark etti.
- I noticed some mistakes in his report.
- Onun raporunda bazı hatalar fark ettim.
- When did you first notice you were being followed?
- İlk kez ne zaman takip edildiğini fark ettin?
- He did not notice that there was a sick man sleeping in the next room.
- Yan odada uyuyan hasta bir adam olduğunu fark etmedi.
- In the parking lot, Fadil noticed a van belonging to his boss.
- Fadıl park yerinde patronuna ait bir minibüs fark etti.
- I didn't even notice that.
- Onu fark etmedim bile.
- Hopefully, Tom won't notice anything.
- Umarım Tom bir şey fark etmez.
- Tom didn't notice Mary staring at him.
- Tom, Mary'nin ona baktığını fark etmedi.
- Tom noticed scratches on Mary's hands.
- Tom Mary'nin elindeki çizikleri fark etti.
- I noticed you didn't finish your dinner.
- Akşam yemeğini bitirmediğini fark ettim.
- It was not until yesterday that I noticed it.
- Düne kadar fark etmemiştim.
- Little by little, you will notice improvement in your writings.
- Yavaş yavaş, kendi yazılarındaki iyileşmeyi fark edeceksin.
- Did you notice her new dress?
- Yeni elbisesini fark ettiniz mi?
- He charged me a higher price because he noticed my accent.
- Aksanımı fark ettiği için benden daha yüksek bir fiyat talep etti.
- Did Tom notice Mary was gone?
- Tom, Mary'nin gittiğini fark etti mi?
- Tom never even noticed Mary.
- Tom, Mary'yi hiç fark etmedi bile.
- Did you notice anything suspicious?
- Şüpheli bir şey fark ettin mi?
- Tom and Mary were too busy yelling at each other to notice that I'd entered the room.
- Tom ve Mary birbirlerine bağırmakla o kadar meşguldüler ki odaya girdiğimi fark etmediler.
- Everyone noticed that.
- Bunu herkes fark etti.
- Why didn't we notice it before?
- Neden daha önce fark etmedik?
- She didn't notice me.
- O beni fark etmedi.
- Tom didn't even notice.
- Tom fark etmedi bile.
- Tom noticed that someone was standing behind Mary.
- Tom, Mary'nin arkasında birinin durduğunu fark etti.
- Mary noticed that Tom had not shaved in several days.
- Mary Tom'un birkaç gündür tıraş olmadığını fark etti.
- I noticed that Tom was wearing a new pair of shoes.
- Ben Tom'un yeni bir çift ayakkabı giydiğini fark ettim.
- I noticed that Tom was doing something he wasn't supposed to be doing.
- Tom'un yapması beklenmeyen bir şey yaptığını fark ettim.
- She walked past him without even noticing him.
- Onu fark etmeden yanından geçti.
- Did you ever notice this before?
- Bunu daha önce hiç fark ettin mi?
- Tom noticed a pattern.
- Tom bir düzen fark etti.
- Have you noticed that Kyoto and Tokyo are anagrams?
- Kyoto ve Tokyo'nun anagram olduğunu fark ettiniz mi?
- Walking along the fence he noticed a mouse.
- Çit boyunca yürürken bir fare fark etti.
- Tom noticed Mary coming toward him.
- Tom Mary'nin ona doğru geldiğini fark etti.
- I just noticed something.
- Bir şey fark ettim.
- Have you noticed a pattern?
- Bir örüntü fark ettiniz mi?
- Sami didn't notice anything unsual about Layla that night.
- Sami o gece Layla'da olağan dışı bir şey fark etmedi.
- I don't think anybody else has noticed.
- Başka kimsenin fark ettiğini sanmıyorum.
- It was only when the fog lifted that we noticed that we had slept on the edge of an abyss.
- Bir uçurumun kenarında uyuduğumuzu ancak sis dağılınca fark ettik.
- Have you ever noticed this before?
- Bunu daha önce fark ettin mi?
- We didn't notice.
- Fark etmedik.
- She noticed a boat in the far distance.
- Uzakta bir tekne fark etti.
- He didn't notice the change, but I did.
- Değişikliği o fark etmedi ama ben fark ettim.
- No one noticed them.
- Kimse onları fark etmedi.
- They might not notice that Tom isn't here.
- Tom'un burada olmadığını fark etmeyebilirler.
- Tom noticed that Mary was staring at him.
- Tom, Mary'nin kendisine baktığını fark etti.
- Tom didn't even notice Mary had left.
- Tom, Mary'nin gittiğini fark etmedi bile.
- Thanks for noticing that.
- Bunu fark ettiğiniz için teşekkürler.
- Almost immediately, investigators noticed anomalies.
- Müfettişler hemen anormallikleri fark etti.
- Dan noticed Linda was still breathing.
- Dan, Linda'nın hâlâ nefes aldığını fark etti.
- Tom's noticed something was out of place.
- Tom bir şeylerin yerli yerinde olmadığını fark etti.
- Did you notice Tom leaving?
- Tom'un gittiğini fark ettin mi?
- Sami noticed Layla's gate was ajar.
- Sami, Layla'nın kapısının aralık olduğunu fark etti.
- Have you noticed any changes in your hair or nails?
- Saçınızda ya da tırnaklarınızda bir değişiklik fark ettiniz mi?
- Tom didn't even notice that Mary was looking at him.
- Tom, Mary'nin kendisine baktığını fark etmedi bile.
- Tom noticed that Mary was wearing a new dress.
- Tom, Mary'nin yeni bir elbise giydiğini fark etti.
- Tom didn't even notice me.
- Tom beni fark etmedi bile.
- Tom didn't even notice that Mary was looking at him.
- Tom, Mary'nin ona baktığını fark etmedi bile.
- I hope he doesn't notice.
- Umarım o fark etmez.
- When did you first notice that you were losing your hair?
- Saçlarınızın döküldüğünü ilk ne zaman fark ettiniz?
- I noticed that a small gray animal was looking toward us.
- Küçük gri bir hayvanın bize baktığını fark ettim.
- We noticed his reluctance to testify.
- İfade verme konusundaki isteksizliğini fark ettik.
- Did you notice anything strange?
- Garip bir şey fark ettin mi?
- Tom was the first one to notice Mary had arrived.
- Mary'nin geldiğini ilk fark eden Tom oldu.
- I didn't notice the light turn red.
- Işığın kırmızıya döndüğünü fark etmedim.
- I didn't notice the man looking at me.
- Bana bakan adamı fark etmedim.
- The third thing you have to do is develop this ability to notice.
- Yapmanız gereken üçüncü şey, bu fark etme yeteneğini geliştirmektir.
- I haven't noticed Tom doing that.
- Tom'un bunu yaptığını fark etmemiştim.
- Tom noticed Mary looking down at the ground.
- Tom Mary'nin yere baktığını fark etti.
- Tom walked past Mary without even noticing her.
- Tom Mary'nin yanından yürüyüp geçerken onu fark etmedi bile.
- Tom noticed that Mary was silent.
- Tom Mary'nin sessiz olduğunu fark etti.
- I noticed that Tom has started growing a beard.
- Tom'un sakal bırakmaya başladığını fark ettim.
- If you stand over in that corner, Tom won't likely even notice you're here.
- Eğer o köşede durursan, Tom muhtemelen senin burada olduğunu fark etmez bile.
- Girls notice stuff like that.
- Kızlar böyle şeyleri fark eder.
- Tom pretended not to notice Mary.
- Tom Mary'yi fark etmemiş gibi davrandı.
- He noticed straight away.
- Hemen fark etti.
- Did you even notice that Tom had left?
- Tom'un gittiğini fark ettin mi?
- When did you first notice that your wallet was missing?
- Cüzdanının kayıp olduğunu ilk defa ne zaman fark ettin?
- They should've noticed me.
- Beni fark etmeleri gerekirdi.
- Tom pulled out his keys, but then he noticed the door was already unlocked.
- Tom anahtarlarını çıkardı ama sonra kapının zaten kilitli olmadığını fark etti.
- I didn't even notice when Tom left.
- Tom'un ne zaman gittiğini ben bile fark etmedim.
- I'm not the only one who has noticed.
- Fark eden tek kişi ben değilim.
- Tom noticed Mary wasn't being careful.
- Tom Mary'nin dikkatli olmadığını fark etti.
- I noticed her the moment she got off the bus.
- Otobüsten iner inmez onu fark ettim.
- No one noticed that Tom wasn't at the party.
- Kimse Tom'un partide olmadığını fark etmedi.
- Tom pretended not to notice me.
- Tom beni fark etmemiş gibi davrandı.
- Tom noticed that Mary was sitting in the corner by herself.
- Tom, Mary'nin köşede tek başına oturduğunu fark etti.
- Tom couldn't help noticing that Mary was staring at him.
- Tom Mary'nin ona baktığını fark etmekten kendini alamadı.
- Nobody is going to notice, I suppose.
- Sanırım kimse fark etmeyecek.
- Sami didn't notice.
- Sami fark etmedi.
- I didn't notice what Tom was reading.
- Tom'un ne okuduğunu fark etmedim.
- Have you noticed anything suspicious recently?
- Son zamanlarda şüpheli bir şey fark ettin mi?
- We noticed the man enter her room.
- Adamın onun odasına girdiğini fark ettik.
- Tom noticed Mary's hands shaking.
- Tom, Mary'nin ellerinin titrediğini fark etti.
- I have noticed this too.
- Bunu ben de fark ettim.
- I didn't notice what Tom was drinking.
- Tom'un ne içtiğini fark etmedim.
- Tom noticed things I didn't.
- Tom benim fark etmediğim şeyleri fark etti.
- You must keep the plan secret until someone notices it.
- Birisi fark edene kadar planı gizli tutmak zorundasın.
- He didn't notice that Mary and Eve had come in.
- O Mary ve Eve'in içeri girdiğini fark etmedi.
- The photo is the first thing you notice.
- Fotoğraf ilk fark ettiğiniz şeydir.
- Tom noticed that he and Mary were finally alone together.
- Tom, Mary ile sonunda yalnız kaldıklarını fark etti.
- Tom also noticed that Mary wasn't there.
- Tom da Mary'nin orada olmadığını fark etti.
- Tom noticed Mary's car parked in front of the library.
- Tom kütüphanenin önünde park edilmiş olan Mary'nin arabasını fark etti.
- Tom has noticed something strange.
- Tom garip bir şey fark etti.
- Tom pretended he didn't notice me.
- Tom beni fark etmemiş gibi davrandı.
- Tom said he noticed a difference.
- Tom bir farklılık fark ettiğini söyledi.
- Tom didn't seem to notice it.
- Tom bunu fark etmemiş gibiydi.
- Did you notice any errors?
- Herhangi bir hata fark ettiniz mi?
- Tom noticed that Mary had washed the car.
- Tom, Mary'nin arabayı yıkadığını fark etti.
- No one noticed you.
- Kimse seni fark etmedi.
- Did you notice that Tom was looking at you?
- Tom'un sana baktığını fark ettin mi?
- Tom noticed Mary's clothes hadn't been washed.
- Tom, Mary'nin giysilerinin yıkanmadığını fark etti.
- I noticed a pattern.
- Bir düzen fark ettim.
- Tom noticed Mary wasn't driving the same car that he saw her driving before.
- Tom, Mary'nin onu daha önce kullanırken gördüğü arabayı kullanmadığını fark etti.
- I've never noticed that before.
- Onu daha önce hiç fark etmedim.
- Tom noticed that Mary seemed to be mad at John.
- Tom, Mary'nin John'a kızgın göründüğünü fark etti.
- Nobody will notice.
- Kimse fark etmeyecek.
- He charged me a higher price because he noticed I was a foreigner.
- Yabancı olduğumu fark etttiği için bana daha yüksek bir fiyat verdi.
- She actually noticed me.
- O aslında beni fark etti.
- He pretended he didn't notice me.
- Beni fark etmemiş gibi davranıyordu.
- Tom stopped talking as soon as he noticed Mary wasn't listening anymore.
- Tom, Mary'nin artık onu dinlemediğini fark eder etmez konuşmayı kesti.
- If you look, you'll notice that he's turning left.
- Eğer bakarsan, sola döndüğünü fark edeceksin.
- He suddenly noticed his wallet was missing.
- Birden cüzdanının kayıp olduğunu fark etti.
- Don't you notice anything?
- Hiçbir şeyi fark etmiyor musun?
- I don't even notice that noise anymore.
- Artık o gürültüyü fark etmiyorum bile.
- Tom didn't notice that Mary was flirting with him.
- Tom, Mary'nin onunla flört ettiğini fark etmedi.
- Tom finally noticed what Mary was doing.
- Tom sonunda Mary'nin ne yaptığını fark etti.
- Chris noticed Kate walking through the neighborhood with a strange boy.
- Chris, Kate'in yabancı bir çocukla mahallede yürüdüğünü fark etti.
- No one else noticed that Tom had snuck into the room.
- Kimse Tom'un odaya gizlice girdiğini fark etmedi.
- Only Tom has noticed what happened.
- Ne olduğunu yalnızca Tom fark etti.
- Tom left the room without Mary noticing.
- Tom, Mary fark etmeden odadan çıktı.
- Tom didn't notice me.
- Tom beni fark etmedi.
- She wouldn't have noticed.
- O fark etmezdi.
- I noticed that.
- Bunu fark ettim.
- Tom pretended he didn't notice Mary.
- Tom Mary'yi fark etmemiş gibi davrandı.
- I never noticed.
- Hiç fark etmedim.
- Girls notice those types of things.
- Kızlar bu tür şeyleri fark eder.
- She didn't notice me.
- Beni fark etmedi.
- Tom couldn't help noticing that Mary was staring at him.
- Tom, Mary'nin kendisine baktığını fark etmekten kendini alamadı.
- Tom clearly hopes that Mary won't notice that he broke one of her expensive teacups.
- Tom açıkça Mary'nin pahalı çay fincanlarından birini kırdığını fark etmeyeceğini umuyor.
- Tom didn't notice Mary.
- Tom Mary'yi fark etmedi.
- Nobody seemed to notice that.
- Hiç kimse onu fark ediyor gibi görünmüyordu.
- He's bound to notice your mistake.
- Hatanı fark edecektir.
- He noticed I was there.
- O benim orada olduğumu fark etti.
- Did you ever notice this before?
- Bunu daha önce fark ettin mi?
- Tom was too busy to notice any change in Mary's behavior.
- Tom, Mary'nin davranışlarındaki herhangi bir değişikliği fark edemeyecek kadar meşguldü.
- Tom didn't even notice that Mary had left.
- Tom, Mary'nin gittiğini fark etmedi bile.
- Dan noticed that there were cops all around him at the petrol station.
- Dan benzin istasyonunda etrafında polislerin olduğunu fark etti.
- Tom didn't notice Mary leave.
- Tom, Mary'nin gittiğini fark etmedi.
- Is this the first time you've noticed this problem?
- Bu sorunu ilk kez mi fark ettiniz?
- Tom noticed Mary looking at him.
- Tom Mary'nin kendisine baktığını fark etti.
- I hope he doesn't notice.
- Umarım fark etmez.
- Who's going to notice?
- Kim fark edecek?
- Tom noticed the bracelet on Mary's arm.
- Tom, Mary'nin kolundaki bileziği fark etti.
- I began noticing this months ago.
- Bunu aylar önce fark etmeye başladım.
- Tom was afraid Mary wouldn't notice him.
- Tom, Mary'nin onu fark etmeyeceğinden korkuyordu.
- I didn't even notice you were there.
- Orada olduğunu bile fark etmemiştim.
- Tom noticed Mary and went over to talk to her.
- Tom, Mary'yi fark etti ve onunla konuşmaya gitti.
- Sami noticed that Layla wasn't breathing.
- Sami, Layla'nın nefes almadığını fark etti.
- Everyone noticed her.
- Herkes onu fark etti.
- We didn't notice our passing youth.
- Biz geçen gençliğimizi fark etmedik.
- He charged me a higher price because he noticed I was a foreigner.
- Yabancı olduğumu fark ettiği için benden daha yüksek bir fiyat talep etti.
- I didn't notice the imperfection.
- Kusuru fark etmedim.
- Have you noticed blood in your urine before?
- Daha önce idrarınızdaki kanı fark ettiniz mi?
- Tom noticed Mary was missing.
- Tom, Mary'nin kayıp olduğunu fark etti.
- Haven't you noticed?
- Fark etmedin mi?
- Nobody noticed Tom leave the room.
- Kimse Tom'un odadan çıktığını fark etmedi.
- Tom noticed that Mary looked upset.
- Tom Mary'nin üzgün göründüğünü fark etti.
- I didn't even notice what Tom was wearing.
- Tom'un ne giyiyor olduğunu fark etmedim bile.
- I don't think that anyone noticed what Tom was doing.
- Kimsenin Tom'un ne yaptığını fark ettiğini sanmıyorum.
- I haven't noticed Tom doing that.
- Tom'un onu yaptığını fark etmedim.
- Tom didn't seem to notice any problems.
- Tom herhangi bir sorun fark etmemiş gibi görünüyordu.
- Didn't anybody notice?
- Biri fark etmedi mi?
- When did you first notice that Tom was missing?
- Tom'un kaybolduğunu ilk ne zaman fark ettiniz?
- Did you notice anything strange?
- Tuhaf bir şey fark ettin mi?
- Tom didn't notice Mary go out.
- Tom Mary'nin dışarı çıktığını fark etmedi.
- I'm glad you noticed.
- Fark etmene sevindim.
- I didn't think you noticed.
- Fark ettiğini sanmıyorum.
- Thanks for noticing.
- Fark ettiğin için teşekkürler.
- You thought I wouldn't notice?
- Fark etmeyeceğimi sandın öyle mi?
- Tom didn't notice it.
- Tom bunu fark etmedi.
- Have you noticed any lumps in your breasts?
- Göğsünüzde yumru fark ettiniz mi?
- He pretended not to notice me.
- Beni fark etmemiş gibi davrandı.
- Tom didn't think I noticed.
- Tom fark etmediğimi düşündü.
- I didn't notice what time it was that Tom left.
- Tom'un kaçta ayrıldığını fark etmedim.
- People are going to notice.
- İnsanlar fark edecekler.
- I'd have noticed if anything were missing.
- Bir şey eksik olsaydı fark ederdim.
- Tom noticed that Mary had a new haircut, and paid her a compliment.
- Tom, Mary'nin saçını yeni kestirdiğini fark etti ve ona iltifat etti.
- Tom noticed a dark blue car parked outside.
- Tom dışarıda park etmiş koyu mavi bir araba fark etti.
- I ate half the apple before I noticed there was a worm in it.
- İçinde bir kurt olduğunu fark etmeden önce elmanın yarısını yedim.
- Tom noticed something weird was going on.
- Tom garip bir şeyler olduğunu fark etti.
- We just don't notice it anymore.
- Artık onu fark etmiyoruz ki.
- No one noticed us.
- Kimse bizi fark etmedi.
- I noticed I was being observed.
- Gözlendiğimi fark ettim.
- I wonder if Tom noticed the difference.
- Acaba Tom farkı fark etti mi?
- I didn't think you noticed.
- Fark ettiğini düşünmemiştim.
- Tom won't notice.
- Tom fark etmez.
- No sooner had I entered the room than I noticed the smell not only of tobacco but of gas.
- Odaya girer girmez sadece tütün değil, gaz kokusunu da fark ettim.
- When I was feeding my dog, I noticed that the gate had been left open.
- Köpeğimi beslerken kapının açık bırakıldığını fark ettim.
- Nobody noticed her absence.
- Onun yokluğunu kimse fark etmedi.
- I do notice it.
- Bunu fark ettim.
- Nobody noticed that she was absent until the meeting ended.
- Toplantı bitene kadar kimse gelmediğini fark etmedi.
- Almost immediately, investigators noticed anomalies.
- Müfettişler hemen anormallikleri fark ettiler.
- I'm sorry I didn't notice that you needed help.
- Yardıma ihtiyacın olduğunu fark etmediğim için özür dilerim.
- Have you ever noticed how unhappy Tom seems to be?
- Sen hiç Tom'un ne kadar mutsuz göründüğünü fark ettin mi?
- Did you notice Mary's earrings?
- Mary'nin küpelerini fark ettin mi?
- You're not likely to notice the difference.
- Aradaki farkı fark etmen pek muhtemel değil.
- I noticed the same thing.
- Ben de aynı şeyi fark ettim.
- Mary noticed that Tom had not shaved in several days.
- Mary, Tom'un birkaç gündür tıraş olmadığını fark etti.
- Didn't you notice that Tom was looking at you?
- Tom'un sana baktığını fark etmedin mi?
- He couldn't help but notice the beautiful woman walking down the beach.
- Sahilde yürüyen güzel kadını fark etmeden edemedi.
- Layla noticed Sami's car parked in a parking lot.
- Layla, Sami'nin arabasının park yerinde olduğunu fark etti.
- Dan noticed Linda's photograph on the wall.
- Dan Linda'nın duvardaki fotoğrafını fark etti.
- He noticed that.
- O bunu fark etti.
- She noticed that.
- Onu fark etti.
- I hadn't noticed until you said.
- Sen söyleyene kadar fark etmemiştim.
- Nobody noticed that she was absent until the meeting ended.
- Toplantı bitinceye kadar hiç kimse onun yok olduğunu fark etmedi.
- I notice the sale prices are written in red ink.
- Satış fiyatlarının kırmızı mürekkeple yazıldığını fark ettim.
- I noticed that earlier.
- Bunu daha önce fark ettim.
- I noticed you entering my room.
- Odama girerken seni fark ettim.
- No one noticed you.
- Kimse sizi fark etmedi.
- To tell the truth, I didn't notice it.
- Doğruyu söylemek gerekirse, fark etmedim.
- I've noticed some strange things happening around here.
- Bu civarda bazı garip şeyler olduğunu fark ettim.
- Didn't you notice that she was very excited?
- Çok heyecanlı olduğunu fark etmediniz mi?
- Tom noticed Mary the moment she entered the room.
- Mary odaya girdiği anda Tom onu fark etti.
- Didn't you notice?
- Fark etmedin mi?
- Did you notice that he left home?
- Evden ayrıldığını fark ettiniz mi?
- Tom noticed Mary was there.
- Tom, Mary'nin orada olduğunu fark etti.
- I've noticed a pattern.
- Bir düzen fark ettim.
- Tom noticed something in the distance.
- Tom uzakta bir şey fark etti.
- You're not likely to notice the difference.
- Farkı fark etmeniz pek olası değil.
- Tom didn't notice the bullet holes in the wall.
- Tom duvardaki kurşun deliklerini fark etmedi.
- Tom stole some alcohol from his parents and thought that they wouldn't notice.
- Tom ebeveynlerinden biraz alkol çaldı ve onların fark etmeyeceklerini düşündü.
- You noticed that, didn't you?
- Bunu fark ettin, değil mi?
- I hope Tom doesn't notice.
- Umarım Tom fark etmez.
- Have you noticed a pattern?
- Bir düzen fark ettin mi?
- Tom didn't seem to notice Mary.
- Tom Mary'yi fark ediyor gibi görünmüyordu.
- I didn't notice anything different.
- Farklı bir şey fark etmedim.
- Tom noticed that Mary wasn't wearing a wedding ring.
- Tom, Mary'nin alyans takmadığını fark etti.
- Tom noticed Mary's car parked in front of the library.
- Tom, Mary'nin arabasının kütüphanenin önüne park ettiğini fark etti.
- I noticed.
- Ben fark ettim.
- Tom was the first one to notice Mary was unhappy.
- Mary'nin mutsuz olduğunu ilk fark eden Tom oldu.
- I just noticed it.
- Şimdi fark ettim.
- People notice every move he makes.
- İnsanlar onun yaptığı her hareketi fark ediyorlar.
- Tom noticed something was odd.
- Tom bir tuhaflık olduğunu fark etti.
- I notice you haven't taken off your shoes.
- Ayakkabılarınızı çıkarmadığınızı fark ettim.
- I didn't notice that Tom was sitting by himself.
- Tom'un tek başına oturduğunu fark etmedim.
- Tom noticed Mary didn't seem to be having much fun.
- Tom, Mary'nin çok eğleniyormuş gibi gözükmediğini fark etti.
- Tom probably won't even notice that Mary isn't here.
- Tom muhtemelen Mary'nin burada olmadığını dahi fark etmez.
- She noticed a change.
- Bir değişiklik fark etti.
- Did anybody else notice this?
- Başka kimse bunu fark etti mi?
- I noticed the difference.
- Farkı fark ettim.
- Make sure that Tom doesn't notice.
- Tom fark etmeyecek.
- Let's hope Tom doesn't notice anything.
- Umalım da Tom bir şey fark etmesin.
- Tom noticed Mary hadn't even started to cook dinner.
- Tom, Mary'nin akşam yemeğini pişirmeye bile başlamadığını fark etti.
- Tom didn't notice that his fly was open.
- Tom fermuarının açık olduğunu fark etmedi.
- No one noticed.
- Kimse fark etmedi.
- It was not until yesterday that I noticed it.
- Onu düne kadar fark etmedim.
- Did you notice him coming in?
- Onun içeri gelişini fark ettin mi?
- Tom noticed Mary wasn't being careful.
- Tom, Mary'nin dikkatli olmadığını fark etti.
- Tom pretended he didn't notice me.
- Tom beni fark etmemiş gibi davranıyordu.
- I noticed a note on my desk, but I do not know who wrote it.
- Masamda bir not fark ettim ama kimin yazdığını bilmiyorum.
- Tom noticed a police car in the rear-view mirror.
- Tom dikiz aynasında bir polis arabası fark etti.
- Have you noticed anything strange?
- Garip bir şey fark ettin mi?
- Tom probably didn't notice that Mary was there.
- Tom muhtemelen Mary'nin orada olduğunu fark etmedi.
- Did you notice anyone else around?
- Etrafta başka birini fark ettin mi?
- Tom didn't notice what Mary was wearing.
- Tom, Mary'nin ne giydiğini fark etmedi.
- Tom noticed that Mary was silent.
- Tom, Mary'nin sessiz olduğunu fark etti.
- She said that she didn't notice anything.
- Hiçbir şey fark etmediğini söyledi.
- Tom noticed that Mary was winking at John.
- Tom, Mary'nin John'a göz kırptığını fark etti.
- Tom didn't even seem to notice Mary.
- Tom, Mary'yi fark etmedi bile.
- Did you notice anyone else around?
- Civarda başka kimseyi fark ettin mi?
- Tom left the room without Mary noticing.
- Tom Mary fark etmeden odadan çıktı.
- Tom apparently didn't notice that.
- Tom görünüşe göre bunu fark etmedi.
- Have you noticed that Kyoto and Tokyo are anagrams?
- Kyoto ve Tokyo'nun anagram olduklarını fark ettiniz mi?
- I noticed one of the names on the list was yours.
- Listedeki isimlerden birinin seninki olduğunu fark ettim.
- I just noticed something else.
- Başka bir şey fark ettim.
- I'm sorry I didn't notice that you needed help.
- Üzgünüm, yardıma ihtiyacın olduğunu fark etmedim.
- Mary noticed that Tom was not wearing his wedding ring.
- Mary, Tom'un alyansını takmadığını fark etti.
- Tom noticed an envelope on Mary's desk.
- Tom Mary'nin masasındaki bir zarfı fark etti.
- Tom probably didn't notice that.
- Tom muhtemelen onu fark etmedi.
- I didn't even notice you were there.
- Senin orada olduğunu fark etmedim bile.
- I didn't notice how she was dressed.
- Nasıl giyindiğini fark etmemiştim.
- My husband notices everything.
- Kocam her şeyi fark eder.
- In the parking lot, Fadil noticed a van belonging to his boss.
- Otoparkta, Fadıl patronuna ait bir minibüs fark etti.
- I didn't notice anything different.
- Ben farklı bir şey fark etmedim.
- Have you noticed a change in the size or color of moles?
- Benlerinizin boyutunda veya renginde bir değişiklik fark ettiniz mi?
- I noticed a new face in the gym.
- Spor salonunda yeni bir yüz fark ettim.
- Did Tom notice?
- Tom fark etti mi?
- I didn't even notice him.
- Ben onu fark etmedim bile.
- Have you noticed anything out of the ordinary?
- Sıra dışı bir şey fark ettin mi?
- Tom noticed Mary's car in the parking lot.
- Tom otoparkta Mary'nin arabasını fark etti.
- We didn't notice our passing youth.
- Geçen gençliğimizi fark etmedik.
- After a while, I noticed that we didn't seem to be walking on the path anymore.
- Bir süre sonra, artık patikada yürümüyor gibi göründüğümüzü fark ettim.
- Didn't you notice that she was very excited?
- Onun çok heyecanlı olduğunu fark etmedin mi?
- I didn't notice Tom had gone.
- Tom'un gittiğini fark etmedim.
- Dan noticed Linda was still breathing.
- Dan Linda'nın hâlâ nefes aldığını fark etti.
- I noticed that, too.
- Onu ben de fark ettim.
- I didn't even notice her.
- Onu fark etmedim bile.
- You didn't think I'd notice, did you?
- Fark edeceğimi düşünmedin, değil mi?
- Tom noticed that Mary was wearing a new bracelet.
- Mary'nin yeni bir bileklik taktığını fark etti.
- He didn't notice that Mary and Eve had come in.
- Meryem ve Havva'nın içeri girdiğini fark etmedi.
- She said that she didn't notice anything.
- O, hiçbir şey fark etmediğini söyledi.
- Tom didn't seem to notice that Mary was there.
- Tom, Mary'nin orada olduğunu fark etmemiş gibiydi.
- Did you think we wouldn't notice?
- Fark etmeyeceğimizi mi sandın?
- Tom probably won't even notice that Mary isn't here.
- Tom muhtemelen Mary'nin burada olmadığını fark etmeyecektir bile.
- I didn't notice.
- Fark etmedim.
- Have you ever noticed how unhappy Tom seems to be?
- Tom'un ne kadar mutsuz göründüğünü hiç fark ettiniz mi?
- I noticed you were writing an essay.
- Bir makale yazdığını fark ettim.
- I just snuck in Tom's back door without him noticing.
- Tom'a fark ettirmeden arka kapısından girdim.
- I don't think anyone noticed what you did.
- Yaptığın şeyi kimsenin fark ettiğini sanmıyorum.
- Tom noticed that Mary had a new hairstyle.
- Tom, Mary'nin yeni bir saç modeli olduğunu fark etti.
- Tom didn't notice that Mary wasn't at the party.
- Tom Mary'nin partide olmadığını fark etmedi.
- Tom noticed.
- Tom fark etti.
- When did you notice that?
- Bunu ne zaman fark ettin?
- Tom didn't notice how Mary was dressed.
- Tom Mary'nin nasıl giyindiğini fark etmedi.
- Mary has a crush on Tom and she wants him to notice her.
- Mary, Tom'a aşıktı ve onun kendisini fark etmesini istiyordu.
- He didn't notice me.
- Beni fark etmedi.
- When did you first notice you were being followed?
- Takip edildiğinizi ilk ne zaman fark ettiniz?
- Tom noticed that John and Mary were holding hands.
- Tom, John ve Mary'nin el ele tutuştuğunu fark etti.
- I noticed the sale prices were written in red ink.
- Satış fiyatlarının kırmızı mürekkeple yazıldığını fark ettim.
- Tom didn't even notice that Mary was flirting with him.
- Tom, Mary'nin onunla flört ediyor olduğunu fark etmedi bile.
- I noticed you didn't finish your dinner.
- Yemeğini bitirmediğini fark ettim.
- Tom noticed a drunk lying in the street.
- Tom sokakta yatan bir sarhoşu fark etti.
- Tom will never notice the difference.
- Tom farkı asla fark etmeyecek.
- Tom didn't even notice that Mary was flirting with him.
- Tom, Mary'nin onunla flört ettiğini fark etmedi bile.
- Have you ever noticed that Tom's right ear is much larger than his left ear?
- Tom'un sağ kulağının sol kulağından daha büyük olduğunu hiç fark ettiniz mi?
- Tom noticed something strange.
- Tom garip bir şey fark etti.
- Tom noticed that Mary was gone.
- Tom Mary'nin gittiğini fark etti.
- I noticed that, too.
- Ben de fark ettim.
- Tom noticed Mary was looking at John.
- Tom, Mary'nin John'a baktığını fark etti.
- Have you noticed any changes in your hair or nails?
- Saçlarınızda veya tırnaklarınızda herhangi bir değişiklik fark ettiniz mi?
- I noticed the problem too late to do anything about it.
- Sorunu, bu konuda bir şey yapamayacak kadar geç fark ettim.
- Tom noticed the wedding ring on Mary's finger.
- Tom, Mary'nin parmağındaki alyansı fark etti.
- Tom noticed a drunk lying in the street.
- Tom sokakta yatan bir sarhoş fark etti.
- People might not even notice anything.
- Hatta insanlar bir şey fark etmeyebilir.
- He would often make mistakes purposely just so the teacher would notice him.
- Sırf öğretmen onu fark etsin diye sık sık kasten hata yapardı.
- I've noticed that everyone who is for abortion has already been born.
- Kürtajı savunan herkesin çoktan doğmuş olduğunu fark ettim.
- Someone is going to notice.
- Birileri fark edecek.
- Did you notice how many pictures were on the mantel?
- Şöminenin üzerinde ne kadar çok resim olduğunu fark ettin mi?
- Tom noticed Mary's hands shaking.
- Tom Mary'nin ellerinin titrediğini fark etti.
- It was not until she finished reading the book that she noticed who had written it.
- Bu kimin yazdığını fark ettiği kitabı okumayı bitirene kadar değildi.
- When did you first notice that you were losing your hair?
- Saçınızın döküldüğünü ilk ne zaman fark ettiniz?
- Tom notices everything.
- Tom her şeyi fark eder.
- I didn't notice whether Tom was wearing a wedding ring or not.
- Tom'un bir alyans takıp takmadığını fark etmedim.
- He didn't notice the small video camera above the traffic signal.
- Trafik işaretinin üzerindeki küçük video kamerayı fark etmedi.
- Tom was too busy to notice what was happening.
- Tom ne olduğunu fark etmek için çok meşguldü.
- You never even noticed me.
- Beni hiç fark etmedin bile.
- I'm glad you noticed.
- Ben senin fark etmenden memnunum.
- No one noticed us.
- Hiç kimse bizi fark etmedi.
- I didn't notice what time it was that Tom left.
- Tom'un saat kaçta çıktığını fark etmedim.
- Mary changed her hair colour and Tom didn't even notice.
- Mary saç rengini değiştirdi ve Tom bunu fark etmedi bile.
- Tom pretended not to notice me.
- Tom beni fark etmemiş gibi davranıyordu.
- Tom noticed strange things happening.
- Tom garip şeyler olduğunu fark etti.
- Do you think they noticed?
- Onların fark ettiğini düşünüyor musun?
- He was too busy to notice it.
- Bunu fark edemeyecek kadar meşguldü.
- When Tom reached the front door, he noticed it was slightly open.
- Tom ön kapıya ulaştığında, kapının hafifçe açık olduğunu fark etti.
- Hopefully he won't notice anything!
- İnşallah o bir şey fark etmez!
- Tom noticed Mary wasn't wearing a wedding ring.
- Tom, Mary'nin alyans takmadığını fark etti.
- Tom noticed sick people everywhere.
- Tom her yerde hasta insanları fark etti.
- Tom pretended not to notice Mary.
- Tom, Mary'yi fark etmemiş gibi davrandı.
- Tom didn't notice anything out of the ordinary.
- Tom sıra dışı bir şey fark etmedi.
- Tom didn't think I'd notice that he wasn't there.
- Tom orada olmadığını fark etmeyeceğimi düşündü.
- Tom didn't notice that Mary was staring at him.
- Tom, Mary'nin ona baktığını fark etmedi.
- Sami noticed that Layla was talking to another guy.
- Sami, Layla'nın başka bir adamla konuşmakta olduğunu fark etti.
- She noticed a strange smell in the kitchen.
- Mutfakta garip bir koku fark etti.
- Miracles do exist, but we just don't notice them in the flow of events.
- Mucizeler vardır, ama biz sadece olayların akışı içinde onları fark etmeyiz.
- Tom noticed Mary's bed hadn't been slept in.
- Tom, Mary'nin yatağında uyunmadığını fark etti.
- Tom noticed that Mary looked worried.
- Tom Mary'nin endişeli göründüğünü fark etti.
- I didn't notice anything.
- Hiçbir şey fark etmedim.
- Did you notice that Tom wasn't wearing his wedding ring today?
- Tom'un bugün alyansını takmadığını fark ettin mi?
- Nobody noticed that she was absent until the end of the meeting.
- Toplantının sonuna kadar kimse gelmediğini fark etmedi.
- I noticed you were writing an essay.
- Bir deneme yazdığını fark ettim.
- Tom noticed that John and Mary were holding hands.
- Tom John ve Mary'nin el ele tutuştuklarını fark etti.
- Ancient astronomers noticed constellations and gave them names.
- Eski astronomlar takımyıldızları fark ettiler ve onlara isimler verdiler.
- People are starting to notice.
- İnsanlar fark etmeye başladı.
- I hadn't really noticed.
- Gerçekten fark etmedim.
- Tom noticed that Mary was staring at John.
- Tom, Mary'nin John'a baktığını fark etti.
- I've never noticed that before.
- Bunu daha önce hiç fark etmemiştim.
- Hopefully he won't notice anything!
- Umarım bir şey fark etmez!
- Tom stopped laughing when he noticed Mary was crying.
- Tom, Mary'nin ağladığını fark edince gülmeyi kesti.
- Suddenly he noticed me.
- Birden beni fark etti.
- Have you noticed a change in the size or color of moles?
- Benlerinizin boyut ya da renginde bir değişiklik fark ettiniz mi?
- Tom noticed a gunshot wound in Mary's right arm.
- Tom, Mary'nin sağ kolunda bir kurşun yarası olduğunu fark etti.
- No one noticed them.
- Hiç kimse onları fark etmedi.
- I noticed her, too.
- Ben de onu fark ettim.
- Didn't you notice it?
- Bunu fark etmedin mi?
- Tom didn't notice that Mary was wearing a wedding ring.
- Tom, Mary'nin alyans taktığını fark etmedi.
- I think she wants you to notice her.
- Bence onu fark etmeni istiyor.
- I didn't notice how Tom was dressed.
- Tom'un nasıl giyindiğini fark etmedim.
- Do you think they noticed?
- Sence fark etmişler midir?
- Tom noticed what was going on.
- Tom neler olduğunu fark etti.
- Have you noticed anything unusual?
- Olağandışı bir şey fark ettin mi?
- Tom noticed that Mary was talking to John.
- Tom, Mary'nin John ile konuştuğunu fark etti.
- I noticed that Tom sat in the front row.
- Tom'un ön sırada oturduğunu fark ettim.
- Tom noticed Mary.
- Tom, Mary'yi fark etti.
- Maybe Tom didn't notice Mary.
- Belki de Tom Mary'yi fark etmedi.
- I never noticed it before.
- Onu daha önce hiç fark etmedim.
- I noticed Tom, too.
- Tom'u da fark ettim.
- We noticed you're using an ad blocker.
- Reklam engelleyici kullandığınızı fark ettik.
- Tom didn't notice that Mary was crying.
- Tom, Mary'nin ağladığını fark etmedi.
- Tom noticed that that man talking to Mary had a finger missing.
- Tom, Mary ile konuşan adamın bir parmağının eksik olduğunu fark etti.
- After a while, I noticed that we weren't walking on the path anymore.
- Bir süre sonra, artık patikada yürümediğimizi fark ettim.
- Tom noticed a change in Mary.
- Tom, Mary'deki değişikliği fark etti.
- Sami noticed a vehicle coming in the opposite direction.
- Sami ters yönden gelen bir araç fark etti.
- I should've noticed it before.
- Bunu daha önce fark etmeliydim.
- Tom is bound to notice your mistake.
- Tom hatanı fark etmek zorunda.
- Tom noticed the difference.
- Tom farkı fark etti.
- When she noticed that the man followed after her, she began to become frightened.
- O, adamın onu izlediğini fark ettiğinde korkmaya başladı.
- I don't think anyone noticed what we did.
- Kimsenin bizim ne yaptığımızı fark ettiğini sanmıyorum.
- I did not notice how glad she was.
- Onun ne kadar memnun olduğunu fark etmedim.
- I didn't notice any change.
- Herhangi değişikliği fark etmedim.
- Tom noticed Mary wasn't wearing the ring he'd given her.
- Tom ona verdiği yüzüğü Mary'nin takmadığını fark etti.
- Tom noticed Mary leaving.
- Tom, Mary'nin gittiğini fark etti.
- Tom didn't even notice Mary had dyed her hair a different color.
- Tom, Mary'nin saçını farklı bir renge boyadığını fark etmedi bile.
- Tom pulled out his keys, but then noticed that the door had already been unlocked.
- Tom anahtarlarını çıkardı ama sonra kapının çoktan açılmış olduğunu fark etti.
- I noticed that you were staring at me.
- Bana baktığını fark ettim.
- Tom didn't notice that Mary was flirting with him.
- Tom Mary'nin onunla flört ettiğini fark etmedi.
- I thought Tom wouldn't notice that Mary wasn't here.
- Tom'un Mary'nin burada olmadığını fark etmeyeceğini düşündüm.
- Tom noticed a spot on John's tie.
- Tom, John'un kravatında bir leke fark etti.
- I didn't notice it.
- Ben bunu fark etmedim.
- Tom noticed that Mary was limping.
- Tom Mary'nin aksadığını fark etti.
- Girls notice those types of things.
- Kızlar böyle şeyleri fark eder.
- Nobody noticed my absence?
- Yokluğumu kimse fark etmedi mi?
- Tom was horrified when he noticed that his daughter had had her tongue pierced.
- Tom, kızının dilini deldirdiğini fark ettiğinde dehşete kapıldı.
- I noticed that Tom had a small tattoo on his right foot.
- Tom'un sağ ayağında küçük bir dövme olduğunu fark ettim.
- I didn't notice anything suspicious.
- Şüpheli bir şey fark etmedim.
- Ancient astronomers noticed constellations and gave them names.
- Eski astronomlar takımyıldızları fark etmiş ve onlara adlar vermişlerdir.
- Dan noticed Linda's photograph on the wall.
- Dan, Linda'nın duvardaki fotoğrafını fark etti.
- Tom noticed that Mary had washed the car.
- Tom Mary'nin arabayı yıkadığını fark etti.
- I noticed that Tom's door was open.
- Tom'un kapısının açık olduğunu fark ettim.
- Tom doesn't seem to have noticed.
- Tom fark etmemiş gibi görünüyor.
- I didn't notice Tom's arrival.
- Tom'un gelişini fark etmedim.
- If you stand over in that corner, Tom won't likely even notice you're here.
- Eğer şu köşede durursanız, Tom muhtemelen burada olduğunuzu bile fark etmeyecektir.
- Mary noticed that.
- Mary onu fark etti.
- Tom didn't even notice that Mary was gone.
- Tom, Mary'nin gittiğini fark etmedi bile.
- Nobody noticed that the picture was hung upside down.
- Hiç kimse resmin baş aşağı asılı olduğunu fark etmedi.
- Tom didn't notice Mary go out.
- Tom, Mary'nin dışarı çıktığını fark etmedi.
- I never noticed that before.
- Bunu daha önce hiç fark etmemiştim.
- Tom didn't even notice Mary was looking at him.
- Tom, Mary'nin ona baktığını fark etmedi bile.
- Tom noticed the ring on Mary's finger.
- Tom, Mary'nin parmağındaki yüzüğü fark etti.
- Tom noticed something strange.
- Tom tuhaf bir şey fark etti.
- Did you think we wouldn't notice?
- Fark etmeyeceğimizi düşündün mü?
- I noticed that she's wearing new glasses.
- Onun yeni gözlük taktığını fark ettim.
- Tom noticed Mary coming toward him.
- Tom, Mary'nin ona doğru geldiğini fark etti.
- She wouldn't have noticed.
- Fark etmeyecekti.
- Tom noticed that Mary looked worried.
- Tom, Mary'nin endişeli göründüğünü fark etti.
- I didn't notice Tom go out.
- Tom'un dışarı çıktığını fark etmedim.
- He would often make mistakes purposely just so the teacher would notice him.
- Öğretmen kendini fark etsin diye sık sık bilinçli olarak hata yapardı.
- Has Tom noticed yet?
- Tom henüz fark etmedi mi?
- I think Tom would've noticed if anything were missing.
- Bence bir şey eksik olsaydı Tom fark ederdi.
- I noticed you entering my room.
- Odama girdiğini fark ettim.
- Did you notice it?
- Onu fark ettin mi?
- Oh, you noticed that, did you?
- Ah, bunu fark ettin, değil mi?
- I only just noticed it.
- Daha yeni fark ettim.
- Tom noticed Mary the moment she entered the room.
- Tom, Mary'yi odaya girdiği anda fark etti.
- I'm not the only one who has noticed.
- Bunu fark eden tek kişi ben değilim.
- Tom didn't notice that the front door was open.
- Tom ön kapının açık olduğunu fark etmedi.
- Did anyone else notice this?
- Bunu fark eden başka biri oldu mu?
- I noticed you weren't at home last night.
- Dün gece evde olmadığını fark ettim.
- Tom didn't seem to notice Mary.
- Tom, Mary'yi fark etmemiş gibi görünüyordu.
- Apparently no one noticed.
- Görünüşe göre hiç kimse fark etmedi.
- Tom noticed Mary was there.
- Tom Mary'nin orada olduğunu fark etti.
- I've never noticed that.
- Bunu hiç fark etmemiştim.
- Tom pretended that he didn't notice Mary.
- Tom, Mary'yi fark etmemiş gibi davrandı.
- Tom noticed that Mary was having trouble breathing.
- Tom, Mary'nin nefes almakta zorlandığını fark etti.
- I didn't notice any change.
- Hiçbir değişiklik fark etmedim.
- Tom noticed Mary looking at him.
- Tom, Mary'nin ona baktığını fark etti.
- I thought she wouldn't notice that he wasn't here.
- Onun burada olmadığını fark etmeyeceğini düşündüm.
- Tom pretended not to notice that Mary was looking at him.
- Tom, Mary'nin kendisine baktığını fark etmemiş gibi yaptı.
- I noticed you didn't finish eating your dinner.
- Akşam yemeğini yemeyi bitirmediğini fark ettim.
- People are beginning to notice Tom.
- İnsanlar Tom'u fark etmeye başladı.
Show More (958)
|